-
İçerik Sayısı
2.917 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
_asi_ tarafından postalanan herşey
-
Antofagasta Şili'nin kuzeyinde bir şehir. 2004 yılı rakamlarıyla 306.700 kişilik nüfusa sahip olan Antofagasta, ismini Quechua dilinden alır. Büyük tuz gölünün kıyısındaki köy anlamına gelir. Coğrafi konum Bir çöl şehri olan Antofagasta, doğrudan Büyük Okyanus'un kıyısında, Atacama Çölü yakınındadır. Başkent Santiago'ya 1400 km uzaklıktaki şehir, Oğlak Dönencesi üzerinde bulunur. İklimi kurak, yazları da çok sıcak olmakla beraber bunaltıcı değildir. Antofagasta, gemi yolculuklarının sevilen bir uğrak noktasıdır. Şehir 2 adet plaja sahip olsa da Humboldt Akıntısı yüzünden su soğuktur. Ülkenin her yerinde olduğu gibi burada da deniz ürünleri çok tüketilir. Ekonomi Şehir ekonomisinde liman, tuz gibi minerallerin yüklenmesinde kullanılıyordu. Bugün burada daha çok bakır ve nitrat ihraç ediliyor. Şehir, tam anlamıyla bir maden merkezi olup bunun yanında ayrıca çelik üretiminde önemli bir rol oynar. Şehir aslında zengin olsa da fakir bir görüntü verir. Antofagasta'nın Panamerikan Karayolu'nun hemen kıyısında bulunması şehir ekonomisine ayrı bir önem katar. Büyük bakır ve değerli maden firmaları bu şehirde bulunurlar. Şehrin yaklaşık 20 km dışında 24 km² alanıyla sanayi bölgesi olan Ciudad Empresarial La Negra bulunur. Bakır rafinerisi olan Noranda yine bu bölgededir. Antofagasta zengin bakır madenlerine sahip olması ve okyanus kıyısında bulunması sebebiyle Şili ve Bolivya arasında sürekli bir polemik konusu olmuş, Bolivya 1904 yılındaki barış antlaşmasına kadar şehir üzerinde sürekli hak iddia etmiştir.
-
Puerto Williams Puerto Williams,Navarino Adası 'nın (Ateş Toprakları'nın adalar grubu Cabo de Hornos 'un bir adası) kuzey kıyısında, 2700 nüfuslu, Şili'ye ait bir askeri üs. Beagle Kanalı'nın kıyısındadır. Puerto Williams,Antártica Chilena eyaletinin başkentidir. Bu eyalet Antarktika'yı da kapsar. Puerto Williams, diğer birkaç şehirle birlikte Dünya'nın en güneydeki şehri unvanı için tartışma halindedir.Koordinatları 54° 55′ 60′′ S, 67° 37′ W şeklindedir. İklim En yüksek ısı derecesine Ocak ayında ulaşılır ki bu ortalama 10,6°C civarındadır (genelde 5°C ile 15°C arasında iniş çıkış gösterse de, 20°C de ulaşabildiği zamanlar olur).Temmuz kışın en soğuk ayıdır. Ortalama sıcaklık bu ay +2°C dir (-2°C ile 5°C arasında değişir). Coğrafi konumu sebebiyle, yazın uzun günlerinin de etkisiyle ( yaklaşık 18 saat), günün güneşli veya yağmurlu olmasıyla bağlantılı olarak görece farklı sıcaklıklara sahiptir. Kış sıcaklığı ise 0 derece civarında ısı ile, daha az iniş çıkış gösterir. Bu mevsimlerde günler oldukça kısadır (Yaklaşık 8 saat) Tarih Navariano Adası çevresine, 1850 yılında Anglikan misyonerler tarafından yerleşilmiştir. Ancak mevcudiyetleri hastalık ve zor hava koşulları yüzünden kısa sürmüştür.1890'larda ada kısa bir süre için altına hücumcuların hedefi olmuştur. Martín Gusinde isimli bir Alman papaz ve etnolog, burada 1918 den 1923'e kadar Yagán isimli bir halkı araştırmıştır. Bugün burada ismini taşıyan bir müze mevcuttur. Puerto Williams 23 Kasım 1953 tarihinde Puerto Luisa ismiyle kuruldu ve 1956 yılında da Juan Williams Rebolledo'un onuruna, adı Puerto Williams olarak adı değiştirildi. Juan Williams 1843 yılında Punta Arenas yakınlarında Magellan Boğazı'nın gözlenmesi ve Şili haklarının güvence altında olması gayesiyle Fuerte Bulnes adında bir hisar kurmuştu. Aralık 1978'de Arjantin ile Şili arasında neredeyse savaşa yol açacak bir gerginlik oluştu. Anlaşmazlığın merkezinde ,bölgedeki Beagle Kanalı ^nda bulunan ve petrol rezervlerine sahip olduğu tahmin edilen, Lennox, Picton ve Nueva adalarıydı. Anlaşmazlık Vatikan'ın ara buluculuğu ile 2 Mayıs 1985 tarihindeki bir sınır antlaşması ile barışçıl bir şekilde çözüldü.
-
Punta Arenas Punta Arenas, Şili'nin XII. Bölgesi Magallanes y la Antártica Chilena'nın başkentidir. Magellan Boğazı'nın kıyısında bir liman kenti olan Punta Arenas, Güney Patagonya topraklarında Ateş Toprakları'nın (Tierra del Fuego) karşı kıyısında yer alır. Dünyanın en güneyindeki şehri tartışmalarının sürekli ortasında bulunan Punta Arenas; her ne kadar Ushuaia ve Puerto Williams'dan daha kuzeyde olsada, yaklaşık 120.000 nüfusu ile (2005) bu şehirlerden daha büyük olup; Dünyanın en güneyindeki metropolüdür. Yıllık ortalama hava sıcaklığı 6°C civarındadır.Aylık 25-45 mm düşen yağış tüm yıl içinde dağılım gösterir. Tarih Şili kolonisi 18 Aralık 1848 tarihinde kurulmuştur. Punta Arenas ilk başta ceza kolonisi hizmeti sunmuş,daha sonra taş kömürünün keşfinden sonra (1872) serbest bölge limanı olarak kullanılmıştır. Nihayetinde ingilizlerin bölgeye getirdikleri koyunlardan sonra gitgide önemi artmıştır. 1875 'te nüfusu 915, 1884 ise 4000 kişi iken, toplam 16 Ranchos'da (büyük çiftlik) 40.000 koyun, 6000 sığır, 2000 at bulunuyordu. Magellan Boğazına bakan Punta Arenas, yeryüzünün en eski ticaret yollarından birinin durağıydı. Şehrin zenginliği, tamamen bu ticaret rotasındaki tüccarlara bağımlıydı. İlk büyük kalkınmasını, Kaliforniya'daki altına hücum akımında, bu yöne giden yelkenli gemilerin uğradığı bir liman konumuna erişmesi sayesinde yapmıştır. Panama Kanalı'nın açılmasıyla liman, anlamını yitirmiştir. İşte tam da bu zamanda, şehir yün ticaretinin Şili'deki merkezi olarak ikinci çıkışını yapmıştır. Görülmeye değer yerler Punta Arenas'ta değişik kültür ve insanların karışımı önemli rol oynar.Bu durum, portekizli denizcilerin gelmesiyle başlamış, ingiliz koyun yetiştiricilerinin gelmesine kadar devam etmiştir Bunun dışında şehir, Dünya'nın muhteşem tabiyatına sahip yerlere yapılan gezilerin sevilen bir çıkış noktasıdır. Bölgenin fyordlarına, ya da milli park Torres del Paine 'ye buraya uğranarak gidilir. Ayrıca bölgedeki macellan pengueni kolonisi ziyaret edilebilir.
-
Valdivia Valdivia, Pasifik´den yaklaşık 15 km içeride Şili’nin güneyinde bir şehir. Nüfusu 140.700 (2004 yılının sayımı) kişidir. Valdivia aynı isimli eyaletin başkenti ve "Universidad Austral de Chile" üniverstesinin oldugu sehirdir. Coğrafya Valdivia, gemilerin girebildiği Calle-Calle bölgesinin, sahil sıradağlarının arasında oluşan vadiye kurulmuş bir şehirdir. Aynı zamanda Rio Cruces ve Rio Valdivia nehirleri burada birleşir. Yıl boyunca yumuşak ve rutubetli bir iklimi vardır. Güney yarımkürenin kış mevsiminde bu bölgede özellikle yağmur yoğundur. Isı ise, Temmuz ayinda 4°C ile Ocak ayinda 16°C civarinda oynamaktadir. Tarihi 1544 yılında Juan Bautista Pastene, Pedro de Valdivia ’nın verdiği görev ile bu bölgeyi araştırmıştır. Sehrin ilk ismi Ainilebo iken 9 Şubat 1552 tarihinde Pedro de Valdivia bu sehirin ismini Valdivia olarak değiştirmiştir.. 1553 yilinda Mapuchelere karşı savaşta, Pedro de Valdivia öldükten sonra 18 Mart 1553 İspanya kralı I.Karl tarafindan, resmi olarak da sehrin adi Valdivia diye verilmistir. Valdivia, Pasifik sahillerinde tamamen surlarla kusatilmis nadir ispanyol kentlerinden biriydi. Şehir, Mapuchelere karşı savaşta güçlü bir kale rolü oynamıştır. 16 Aralık 1575 tarihinde çok ağır bir deprem yüzünden şehir yıkıldı. Bu depremin şiddeti yaklaşık 22 Mayıs 1960 yılında olan ve yakın tarihte tespit edilen en şiddetli deprem olarak bilinen Büyük Şili Depremi'nin şiddetinde olduğu tahmin ediliyor. Deprem büyük toprak kaymalarına neden oldu ve Rinihue gölünün deniz akışı imkânını tıkadı. Gölde biriken su 4 ay sonra bu toprak barajı yıktı ve şehre sel bastı. Sehrin valisi ve Şili´nin tarihçisi Pedro Marino de Lobera şehrin yeninden kurulmasını sağladı ve deprem- ve selzedelere yardımda bulundu. 1599 yılında şehir Mapuche´lerin eline düştü ve İspanyollar onlarca yıl bu şehirden uzak durmak zorunda kaldılar. 1645 yilinda Valdivia Peru kralı emri üzerine yeniden ele geçirildi. 1770 yılından itibaren Valdivia deniz tarafından gelen saldırılara karsı emniyet altına alındı (Corral Kalesi, Niebla, Mancera v.s.). 1818 yılında Şili’nin bağımsızlığından sonra da Valdivia hala İspanya kontrolü altında kalmıştır.. 1820 yılının Ocak ayında Lord Thomas Cochrane altında olan Şili deniz donanması Valdivia´yi ele gecirmeyi başarmıştır. İspanyollar Chiloe Adası' na çekilseler de bu ada 1826 yılının ocak ayinda ele geçirilmistir. 1846 yılından itibaren özellikle Alman göçmenler bu bölgeye yerlesmis, yaklaşık 1850 yılından itibaren nüfusun artmasi, şehrin ekonomik açıdan zenginleşmesini sağlamıştır.Şili'de ilk Bira fabrikası, demir ve çelik sanayisi, tren vagonları imalatı, marangozluk sanayisi, deri sanayisi ve liman endüstrisi başlamıştır. 1909 yılında şehrin büyük bir kısmı çıkan bir yangında zarar görmüştür. 22 Mayıs 1960 tarihinde Dünya'da bugüne kadar ölçülmüş en siddetli depreme ve tsunamiye ugramıştır. Deprem 9,50 derece şiddetindeydi ve Valdivia'daki binalarin %40 ı yıkılmıştı. Görülmeye değer yerler Görülmeye değer bir yer olan balık pazarı şehrin en sevilen fotoğraf motiflerini oluşturur. Bunun dışında "Alman Göçmenler Müzesi", ispanyol kalesinin kalıntıları, botanik bahçesine sahip üniversitesi ve doğal Park "Saval" görülmeye değer diğer yerlerdir. Ayrıca şehirde bir tane de çağdaş sanatlar müzesi de bulunur (Museo de Arte Contemporáneo). En sevilen turistik unsurlardan biri, Valdivia nehri üzerinde ve bu nehrin denize döküldüğü yere kadar yapılan tekne turudur. Bu esnada Isla de Mancera adası ,Corral ve Niebla 'daki kaleler de görülebilir. Ekonomi Valdivia, 1909 yılındaki büyük yangına kadar Şili’nin 2. büyük ekonomi merkeziydi. Şehir bu görevini çoktan başka şehirlere bırakmıştır. Şehrin ekonomisini burada bulunan endüstriler belirler. (ahşap endüstrisi, gemi üretimi, gıda maddesi üretimi ve bira fabrikasıi). Valdivia’nın en büyük işvereni "Universidad Austral de Chile" üniversitesidir.. Ormancılık, tarım, veterinerlik, jeoloji bölümleriyle uluslararası ün yapmış bir üniversitedir. Nobel ödülü alan Prof. Dr. Manfred Max Neef 1983 yılından sonra rektör olarak üniversiteyi yönetmiştir vikipedi
-
Iquique Iquique tiyatro binası Iquique, Şili'de bir şehir. Tarapacá Bölgesi'nin başkenti olup 221.400 kişilik nüfusa sahiptir (2004). Iquique bir tezatlar şehridir. Şehir merkezinde tam bir refah hakimken, Miami Beach'i hatırlatır. Buna karşı şehrin çevresi ve kenar mahallelerinde yoksulluk hakimdir. Coğrafya Iquique, Atacama Çölü'nün batısında, Pasifik ile Kordiller (sahile yakın sıradağlar) arasında yer alır. Deniz seviyesinden yaklaşık 50 m yüksektedir. İklim sıcak ve ısı yıllık ortalama 18 °C civarındadır. Çok ender olarak yağış alır. Geçmişte 14 yıl boyunca yağış almadığı olmuştur. Tarihçe Iquique, 16.Yüzyıl'da kurulur. 1556 yılından itibaren büyük gümüş rezervleri, Iquique yakınlarındaki Huantajaya madeninden çıkarılmaya başlar. Huantajaya, İspanyollar için Potosí'den sonra en büyük ikinci gümüş madeni halini alır. 1835 yılında Iquique'e seyahat eden Charles Darwin şehri, suyu bile uzaklardan getirmek zorunda olan, geri kalmış ve tesellisi olmayan bir köy olarak tanımlar. İlk tuz arındırma tesisi 1845'de hizmete girmiştir. Fakir bir balıkçı köyü Iquique zaman içinde yavaş yavaş gelişerek şehir ve önemli bir liman halini alır. Bunun sebebi de gelişen güherçile ve guano (bir çeşit gübre) ticaretidir. 13 Ağustos 1868 şehirde şiddetli bir deprem olur. Yine aynı şekilde 9 Mayıs 1877 tarihinde başka bir deprem şehre zarar verir. Iquique 1879 tarihine kadar Peru'ya aittir. Şili ile birleşen Perı ve Bolivya arasında bir savaş meydene gelir. Savaş sebebi Bolivyalıların güherçile vergileridir. Iquique'deki deniz muharebesi 21 Mayıs 1879 tarihinde olur.Peruluların deniz yollarını tıkamak için, Iquique limanı 2 eski Şili gemisi tarafından bloke edilir. İki Peru gemisi Huáscar ve Independencia, Şili bloke gemileri ile karşılaşır, Huáscar eski ve zayıf olan Şili gemisi olan Esmeralda 'yı batırır. 23 Kasım 1879 Iquique, Şilili birliklerce işgal edilir. Nihayetinde Tarapacá Bölgesi Iquique ile birlikte, Ancón Antlaşması ile 1883 yılında Peru'dan Şili'ye geçer. 1975 yılında Iquique'in serbest ticaret bölgesi olması şehrin canlanmasını sağlar. Turizm ve ekonomi Iquiquie bugün deniz tatili bölgesidir. Uzun kumsalları ziyaretçileri buraya çektiği için turizm git gide artan bir rol oynar. Ayrıca şehirde düzenli olarak kültürel organizasyonlar düzenlenir. Şehir çok sayıda palmiyeli bulvarlara sahiptir. Iquiquie'nin, Şili'nin Antofagasta'daki limanla beraber en önemli ikinci güherçile limanı, bugün anlamını artık kaybetmiştir. Şehir bugün balık ve petrol ürünlerinin işlendiği bir endüstri merkezidir. Şehrin yaklaşık 20 km uzağında Aeropuerto International Diego Aracena havaalanı bulunur. Iquique pazar meydanındaki kule
-
Puerto Montt Puerto Montt, Şili'nin güneyinde, X. Los Lagos bölgesinde bir şehir. Nüfusu 160.055 kişidir (2005 itibarıyla). Şehrin alanı yaklaşık 1.673 km²dir. Bölgenin %16,39 nüfusu bu şehir de yaşar. Coğrafya Puerto Montt, başkent Santiago'nun yaklaşık 1100 km güneyinde kalır. 30 km doğusunda 2003 m yüksekliğinde Calbuco volkanı bulunur. Bu volkan Şili'nin en aktif volkanlarından biri olup, son kez 1961'de püskürmüştür. Sıcaklıklar kışın ortalama Temmuz'da,6 °C ile yazın Ocak'da 14,5 °C arasında değişkenlik gösterir. Bölge yağmur açısından zengin olup, yıllık ortalama yağış miktarı 1.700 mm dir. Tarihçe Puerto Montt, Vicente Pérez Rosales tarafından 12 Şubat 1853 yılında, 1848 yılında zamanın devlet başkanı Manuel Montt Torres desteği ile Almanya'dan gelmeye başlayan göçmenlerin,bölgeye ve Şili devletine politik entegrasyonu gayesi ile kurulmuştur. 1884 yılında şehrin nüfusu 4000 kadardı. Bu nüfusun çoğunluğu kendilerine ait protestan kliseleri ve okulları olan Almanlardı. 22 Mayıs 1960 tarihinde şehir, kuvvetli Büyük Şili Depremi sonrası ağır şekilde hasar görmüştür. Görülmeye değer yerleri Herşeyden önce Puerto Montt çevresindeki göller bölgesi görülmeye değer. Şehrin kendisi, el sanatları pazarını ve liman bölgesinde ise balık spesyalitelerini ziyaretçilerine sunar. Şehir aynı zamanda Patagonya veya Chiloe Adası'na yapılan gezilerin çıkış noktası ya da ara istasyonunu oluşturur. Yine Trekking sevenler için sevilen bir çıkış noktasıdır. Puerto Montt'un hemen önünde küçük ama görmeye değer Tenglo Adası vardır. Şehrin kuzeyinde devasa Llanquihue Gölü bulunur. Ekonomi Ekonomik hayatın ağırlıklı noktası ticaret ve ulaşımdır. Bunun yanında balıkçılık, deniz ürünlerini işleme ve ormanlardan gelen kerestelerin gemilerle taşınması önemli rol oynar. Havaalanı ve şehrin limanı Şili'ni güneyi (Patagonya) için lojistik çıkış noktası oluşturur. Bunun dışında Chiloe için birincil geçiş noktası yine Puerto Montt'dur. Gerçekte, Panamerikan yolu burada sona erer. Daha güneye Carretera Austral yolu devam eder.
-
Valparaiso Valparaíso (tr. Cennet vadi) Şili'de bir liman şehridir. Yaklaşık nüfusu 278.000 kişidir. Valparaíso'nun ilçe ve banliyöleri ile nüfusu 905.300 kişiyi bulur (2004). Şili Kongresi bu şehirde bulunur. Valparaíso Büyük Okyanus'un kuzeye açılan resimsi bir koyunda bulunur ve dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilir. Limanı, ülkenin en önemli limanlarından biridir. Şehrin karakteri dünya çapında ünlü olup, edebi, müziksel ve sanatsal açıdan yorumlanır. Şehir, ülkenin kültürel başkenti olarak geçer. Temmuz 2003'de koloniyal zamandan kalma mimariye sahip tarihi merkezi, UNESCO tarafıdan Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilmiştir Coğrafya Şehir, Pasifik sahilinde 33,05° güney enleminde, bir körfezin (Bahía de Valparaíso) güney kesiminde, başkent Santiago'nun 120 km batısıda yani karayolu ile 2 saatlik mesafede bulunur. Şehir sakinleri İspanyolca'da Porteños olarak tanımlanır ki bu terim İspanyolca puerto – “liman” kelimesinden gelir. Valparaiso'nun bulunduğu koyun karşısında Viña del Mar şehri bulunur. Viña del Mar, bir çok gökdelenin ve Casino'nun bulunduğu modern bir tatil merkezidir. Valparaíso-Viña del Mar'ın toplam şehir alanı, Santiago'dan sonra ülkenin en büyüğüdür Valparaíso'nun iklimi Akdeniz iklimidir. Deniz kenarındaki konumu yazın da ferah meltemlerin esmesini sağlar. Görülmeye değer yerler Tepelerin şekil verdiği şehirde eski tarzda çok sayıda bina bulunur ki, şehirde hedef olmaksızın gezinti yapmaya değer. Şehrin tarihi kesimi Cerro Alegre, sanatçıların ve öğrencilerin yaşadığı bir semttir. Burada ayrıca kafe ve barlar bulunur. Valparaíso'da yaşamış olan Pablo Neruda, şehrin sayısız merdivenlerinden etkilenmiştir. Önemli tepelere giden yolu kolaylaştıran 15 Ascensores - asansör daha doğrusu füniküler ile bu tepelere çıkmak, özel bir tecrübe olur. Şehrin tarihi merkezi 2003 yılında UNESCO tarafından insanlığın kültür mirası olarak ilan edilmiştir. Başka bir görülmeye değer yer ise Göl- ve deniz müzesidir. Tarihçe Valparaiso koyuna, kendilerini balıkçılığa ve tarıma adamış etnik bir grup olan Changos tarafından yerleşilmişti. Koy, 1536 yılında İspanyol Juan de Saavedra tarafından keşfedilir. Gemisi Diego de Almagro batırılmıştır. Şehrin kuruluşu 1544 yılında Don Juan Bautista Pastene tarafından gerçekleştirilir. Koloniyal zaman müddetince Valparaíso ilk olarak sadece yavaş gelişmiş ve küçük bir köy olarak kalmıştır. Bunun bir sebebi de korsanların baskınlarıdır. Francis Drake de bu şekilde 5 Aralık 1578'de dünya etrafında dolaşırken bu şehri basar, bir gemiyi ganimet olarak alır ve evleri yağmalar. 18. yüzyılın sonlarına doğru Büyük Britanya ve ABD ile ticari ilişkilerin kurulmasıyla, şehrin gelişimi hızlanır. Panama Kanalı'nın açılmasından önce Valparaíso, Horn Burnu'nu dolaşan gemilerin ulaştığı ilk büyük liman konumundaydı. Bu yüzden 19. yüzyılda şehrin limanı, Güney Pasifik'in en etkili limanı ve San Francisco ile birlikte Amerika Kıtası'nın batı kıyısındaki en önemli iki limandan biriydi Şehir bir kaç kez, mesela 1822 ve 1851 depremlerde zarar görmüştür. 1850–1860 yılları arasında şehrin borsası, Şili'nin ilk özel bankası ve itfaiye teşkilatı kurulmuştur. Aynı zaman dilimine başkent Santiago'ya bağlanan demiryolunun açılışı da denk gelir. 31 Mart 1866'da şehir İspanya-Güney Amerika Savaş'ında Amiral Mendez Núñez komutasındaki bir İspanyol filosu tarafından bombalanır. Numanci, Blanca, Villa Madrid, Resolución ve Vencedora adlı firkateynler şehri 3 saat boyunca vururlar. Şehir büyük ölçüde tahrip olur. 1885 Valparaíso'nun nüfusu 115.147 kişi olmuştur ve bunun 10.000 civarı yabancıdır. 16 Ağustos 1906'da yeniden şiddetli bir deprem ve akabinde oluşan tsunami şehri vurur. Bugün sahil hattı yakınında bulunan binaların neredeyse hepsi, bu depremden sonraki zamana aittir. Panama Kanalı'nın açılmasıyla liman anlamını kaybeder. 1920 yılında Valparaíso nüfusu 182.422 kişidir. Ekonomi Valparaíso limanı Güney Amerika'nın en önemli limanlarından sayılır. 19. yüzyılda Valparaíso onyıllarca tüm Pasifik bölgesinin en büyük limanıydı. Panama Kanalı'nın açılışından sonra 1914 yılında burasının anlamı hızla azalmıştır. Bugün Şili'nin bile en büyük limanı değildir. Bugün başta Santiago için ithalat ürünleri olmak üzere, komşusu San Antonio'da , Valparaiso'dakinden daha fazla indirme yapılır. Buna karşın ihracatın çoğu merkezi, bakır madenlerine yakın I. ve II. Regionlar'daki bir sıra limandır. Şehirde fazla sayıda yüksek okul bulunur ki bunlar arasında Universidad Técnica Federico Santa María, Pontificia Universidad Católica de Valparaíso, Universidad de Valparaíso ve Universidad de Playa Ancha de Ciencias de la Educación vardır. Bu sayede Valparaíso önemli bir eğitim şehridir.
-
Santiago Santiago (İspanyolca: Santiago de Chile) Güney Amerika ülkesi Şili'nin başkentidir. Santiago Metropolitan Bölgesi sınırlarında kalır. 32 idari mahalleden oluşur. Şehir nüfusu 5 milyon kişi olup, tüm Metropolitan Bölgesi'ndeki nüfus 6.5 milyondur. Bu, Şili'deki toplam nüfusun %40'ının Santiago ve yakın çevresinde yaşadığı anlamına gelir. "Santiago Centro" şehrin idari mahallelerinden biri olup şehir merkezini kapsar. Burada yaklaşık 230.000 kişi yaşar. Her ne kadar Şili Parlamentosu Congreso Nacional Valparaiso'da bulunsa da , Santiago tartışmasız Şili'nin politik ve ekonomik merkezidir. Coğrafya Santiago, Río Mapocho nehrinin kıyısında, And Dağları'nın zirveleri ile çevrili bir vadi yatağında bulunur. Trafik ve endüstrinin yoğunluğundan, çok sık hava kirliliği problemi yaşanır. Öyle ki bu yüzden çok zaman, şehrin sınırlarını oluşturan çevredeki dağ sıralarını seçmek dahi zorlaşır. İklimi kuru ve ısı farkları fazladır. Tarihçe Santiago 12 Şubat 1541 tarihinde Pedro de Valdivia tarafından kurulmuştur. Seremoni, bugün merkezde bir park olan Santa Lucía tepesinde yapılmıştır. Valdivia'nın burayı seçmesinin sebebi Río Mapocho nehrinin burada büyük bir ada oluşturmuş olmasıdır. Bu konum, şehri Mapuche saldırılarından korumak için uygundur. Buna rağmen daha 1541'de ilk saldırılar başlamıştır. İlk binalar Picunche yerlileri tarafından yapılmıştır. Río Mapocho'nun güneydeki bir kolu kurutularak Alameda isimli bir ana cadde buraya inşa edilmiştir. Bu caddenin bugünkü ismi Alameda Libertador Bernardo O'Higgins'dir. 13 Mayıs 1647'de 12.000 kişinin öldüğü ağır bir deprem şehri harap eder. 1778'de Rio Mapocho üzerine bir köprü inşa edilir. Puente Cal y Canto isimli bu köprü, şehrin La Chimba ismli bölgesini şehir merkezine bağlar. Şehrin güneyinde bulunan ovada 5 Nisan 1818'de Bernardo O'Higgins kumandasındaki Şili kuvvetleri, ispanyolları Maipú Muharebesi'nde mağlubiyete uğratarak ülkenin bağımsızlığını kazanmışlardır. 8 Aralık 1863 tarihinde Iglesia de la Compañía Kilisesi çıkan bir yangın sonucu tamamen yanmıştır. 2000 kişiden daha fazla kurbanın olduğu bu yangın sonucunda buraya bir anıt dikilmiştir. 1885 yılında 236.412 kişi Santiago'da yaşamaktaydı. 1930'lu yıllarda Santiago, bir modern endüstri metropolüne dönüşmeye başladı. Başkanlık sarayı La Moneda çevresinde birçok bakanlığın ve kamu kuruluşunun bulunduğu Barrio Cívico isimli bir yönetim semti oluştu. Şehir nufusu kuzey ve güney Şili'den aldığı göçlerle hızla arttı. 1985 yılındaki güçlü bir deprem sonucu bir dizi bina daha yıkılmıştır. Görülmeye değer yerleri Şehrin eski tarihine rağmen tarihi yapıları 2 elin parmaklarını geçmez. Ülkenin tamamında olduğu gibi Santiago da çok sayıda deprem afeti yaşamıştır. Casa Colorada, Iglesia San Francisco, Posada del Corregidor gibi istisnaları saymayacak olursak 150 yaşından eski bir bina yok gibidir. Bu binalar da İspanyol koloni zamanından kalmadır. Şehrin merkez meydanındaki (Plaza de Armas) Katedral, şehrin en eski kilisesi olan San Francisco Kilisesi gibi önemli yapılarındandır. Yine başkanlık sarayı La Moneda'da bu binalara eklenebilir. Diğer görmeye değer bir yer de , şehrin tarihi merkezinde bulunan, bugün park olarak duran Santiago'nun ilk kurulduğu Santa Lucia tepesidir. Yine arkasında Andlar'ın yükseldiği, raylı bir sistemle çıkılan ve üzerinde bir Hayvanat bahçesinin bulunduğu San Cristóbal tepesi de ziyaret edilecek yerlerden birisidir. Ekonomi Şili'nin önemli şirketlerinin merkezleri Santiago'dadır. Aynı şekilde birçok yabancı firmanın temsilcileri de burada bulunur. Medya merkezi yine burası olduğundan milli TV kanalları buradan yayın yapar. El Mercurio, La Tercera, La Nación , Siete gibi bölgeler üstü gazetelerin basıldığı şehir Santiago'dur. Şehir 2004 ve 2005 yıllarında America Economica dergisi tarafından Latin Amerika'da iş yapılacak en önemli şehir seçilmiştir. Başkanlık Sarayı La Moneda Plaza de Armas meydanındaki Katedral
-
Torres del Paine Millî Parkı Torres del Paine, (İspanyolcada Paine'nin kuleleri), Şili Patagonyası sınırları içinde kalan bir milli park. Milli park ismini gökyüzüne kule gibi uzanan masif 3 kayadan alır. İçinde yaşayan yaklaşık 60 pumaya, kanat genişliği 3 metreyi bulan kondorlara, And Dağları'na özgü bir hayvan olan guanakolara ve gri patagonya tilkisi gibi hayvanlara ev sahipliği yapar. Konum ve iklim Şili Patagonyası'nda,ülkenin 13 yönetim bölgesinden olan, Magallanes y la Antártica Chilena Bölgesi'indedir. Puerto Natales şehrinin 140 km kuzeyinde kalır. Parkın kuzeyinde Arjantin sınırı, batısında Grey Buzulu, güneyinde Lago del Toro gölü doğusunda ise Lago Sarmiento de Gamboa Gölü bulunur. Milli park 2420 kilometrekare alanı kapsar. 3000 m yükseklikteki dağlar, buzullar ve fiyordlar Torres del Paine'nin sınırları içinde kalır. Parka ismini veren 3 adet granit kayalı dağ, milli parkın sembolü olup, deniz seviyesinden 2200 ila 2500 m yüksektedir. Dağlar hemen hemen parkın merkezindedir. Dağların güneyinde,İsveçli jeolog Otto Nordenskjöld'in ismini taşıyan göl Lago Nordenskjöld bulunur. Milli parkataki en yüksek dağ 3050 m yüksekliği ile Cuernos del Paine Grandedir. Parkın büyük bölümü buzullarla kaplıdır ki bunların en ünlüsü Lago Grey gölündek, Grey buzuludur. Yazın ortalama sıcaklık 11 derece iken ısı kışın yaklaşık 1 derece civarına kadar düşer. Tarihçe Bundan 14000 yıl önce Patagonya'daki son buzul çağı sona erdi. O zamandan beri buzullar geri çekilmektedir. Zamanının prehistorik hayvanlarıda burada yaşamışlardı. Bunlardan birinin iskeletini 1895 yılında alman maceracı Hermann Eberhard, parkın doğusunda keşfettiği Milodon mağarasında buldu. Parkın Şili hükümeti tarafından düzenlenmesinden önce ,Torres del Paine ormanları, koyunlarına otlak alanı açmak isteyen arazi sahiplerince yakılmıştı. Bugün doğa tekrar kendi halinde gelişmesine bırakılmıştır. 1959 yılında kurulan Milli Park, 1978 yılında UNESCO tarafından doğal biosfer koruma alanı olarak ilan edilmiştir. 17 Şubat 2005 tarihinde,dikkatsiz bir turistin sebeb olduğu çıkan bir yangın sonucu, 15000 hektarlık ormanlık arazi kül olmuştur. Ayrıva küresel ısınma dolayısıylada buzullar git gide küçülmektedir. Flora ve fauna Tabiat açısından çok yönlüdür. Büyük buzul alanlar, yüksek dağlar, çok sayıda göl, tundra ve ağırlıklı servi ağacından büyük ormanlara sahiptir. Orkide de dahil olmak üzere çok çeşitli çiçeklere rsatlamak mümkündür. Yine hayvan dünyası da çok yüzlülük gösterir. Guanakolara, Darwin Nandularına ve kondorlara ev sahipliği yapar. Turizm Milli Park tamamen ziyarete açıktır. İdare merkezi Lago Toro alanındadır. Parka otobüsle Puerto Natales 'den ulaşılır. Parkın içinde çok sayıda küçük idare noktası vardır. CONAF çok sayıda yürüyüş parkuru düzenlemiştir. İlaveten çok sayıda kulübe ve kamping alanı bulunur. Parkın gereksiz şekilde kirletilmemesi için çok sıkı çevre şartları uygulanır. Torres del Paine, trekking sevenler, dağcılar, buzul turistleri, hayvan ve botanik severler için bir cennettir. Doğa çok değişken olup fantastik manzaralar sunar.
-
ŞİLİ DAĞLARI Llullaillaco Llullaillaco veya Llullaillabur, 6.739 m yüksekliği ile Monte Pissis ve Ojos del Salado'dan sonra yeryüzünün üçüncü en yüksek volkanı, Güney Amerika'nın en yüksek beşinci dağı. Dağ, aynı isimli milli parkın içinde, Şili ve Arjantin sınırlarında bulunur. Tırmanış için çıkış noktası çöl vahası olan San Pedro de Atacama'dır. Andlar'ın en yüksek dağlarından biri olarak ,Atacama Çölü 'nün çatısı olarak adlandırılır.Llullaillaco 'nun zirvesi karla örtülü olsa da aynı zamanda üstünde buzul olmayan dünyanın en yüksek zirvesidir. Zirvenin çok etkileyici bir şekli vardır. Bu yüzden daha prekolombiyano zamanından beri burada yaşayan kültürleri etkilemiş, Llullaillaco "Kutsal dağ" ya da "Tanrıların evi" olarak kabul edilmiştir. Zirvesinde, merdivenler, taş evler, terasların bulunduğu geniş bir harabe alanı vardır. Bu binalar İnka zamanından kalma olup, dini amaçlar ve kurban törenleri için kullanılmıştır. 1999 yılında National Geographic Expedition 'ın dağcıları üç adet donmuş, yaklaşık 500 yaşında çocuk mumyası bulmuştur. Burası, dünyanın en yüksek konumdaki inka ve arkeolojik bulguların yapıldığı yerdir. Ekip burada 13 gün boyunca çok zor şartlar altında çalışmış, -37 °C ye varan sıcaklıkta mumyaları çıkarmıştır. Deneyimli uzmanlar ayrıca çok sayıda eşya da ortaya çıkarmıştır. Bunlar 20 işlemeli 16 işlemesiz sanatsal figür, ayrıca düzinelerce çanak-çömlek, yiyecek ve koka torbası gibi nesnelerdir. Tupungato (volkan) Tupungato, Arjantin ve Şili sınırında bir yanardağ. 6.550 m yüksekliğindeki Tupungato, Aconcagua'nın yaklaşık 100 km güneyinde kalır. Yeryüzünün en yüksek faal volkanlarından biridir. Son püskürmesi 1986 yılında olmuştur. Parinacota Parinacota, Şili ve Bolivya sınırında, Atacama Çölü'nde bir volkandır. Parinacota, Merkezi Andlar'ın Batı-Kordilleri'nde, Arica'nın 145 km doğusunda, Lauca Milli Parkı içinde yer alır. Kuzeydoğusunda kalan Pomerape Volkanı ile beraber Payachata kompleksini oluşturur. Dağın eteğinde, Lago Chungará bulunur. Licancabur Licancabur, 5.920 m yüksekliğinde sönmüş bir volkan. Bolivya - Şili sınırında Laguna Verde gölü yakınlarında bulunup, Atacama Çölü üzerinde yükselir. Kraterinin içinde Dünya'nın en yüksekteki gölü bulunur. Dış sıcaklık -30° dereceyi bulsa da gölde, çok sayıda canlı mevcuttur. Dağa en yakın yerleşim yeri San Pedro de Atacama köyüdür. Dağın hemen yanında, çok günlü turlarla Bolivya şehri Uyuni ve Salar de Uyuni'ne giderken bağlantılı olarak ziyaret edilen ünlü Laguna Verde bulunur. Bolivya tarafındaki zirve (Şili'deki tarafın aksine) normalde buzsuzdur. Zirveye giden en kolay yol, Bolivya tarafında bulunan Laguna Verde'den başlar. Şili tarafından tırmanış, buradaki arazi mayınlı olduğundan şu an imkânsızdır. Zirveye tırmanışın kendisi, yumuşak volkan kumu, keskin kenarlı çakıl taşları ve yüksek irtifa sebebiyle çok zahmetlidir. Hem normal yol boyunca hem de hemen zirvede İnka zamanından kalma kalıntılar bulunur. San Pedro de Atacama (Şili) ve Uyuni'den (Bolivya) turizm büroları, zirveye turlar düzenlerler. Descabezado Grande Descabezado Grande, Şili'de Altos de Lircay Milli Parkı içinde 3.830 metre yüksekliğinde bir yanardağdır. Milli Park, Maule Bölgesi sınırları içinde bulunur. Dağ, başkent Santiago'nun yaklaşık 240 km güneyinde ve Arjantin sınırının yaklaşık 30 km batısında bulunur. Kraterinin çapı 1000-1450 metredir. Son patlaması 1933 yılında gerçekleşmiştir. Yakınlarında, 3.750 metre yüksekliğinde Descabezado Chico Yanardağı bulunmaktadır. Villarrica (volkan) Villarrica, Araucanía Bölgesi'nde, Şili'nin Arjantin sınırında 2.840 m yüksekliğinde faal bir volkan. Volkan'ın kuzeyinde Pucón şehri ve Lago Villarrica gölü bulunur. İlk kayda geçen patlaması 1558 yılında olmuştur. 1575'de Villarrica şehri, ağır bir depremle harap olur. Takip eden diğer büyük patlamalar 1640 ve 1948'dedir.. 1971'de erimiş buz ve sıcak lavların ürettiği bir çamur çığı meydana gelir. Çamur çığı (lahar), bir dizi ev, tarımsal alan ve köprüleri harap eder. Son 500 yıl 50 nin üzerinde patlama kayıtlara geçmiştir. Volkan bugün de hala faaldir. Villarrica, Şili'nin en ünlü turistik unsurlarından birisidir. Osorno (volkan) Osorno, Şili'nin güneyinde 2652 m yükseklikte bir volkan Los Lagos Bölgesi'nde olup (X. Bölge) Llanquihue gölünün birkaç kilometre doğusundadır. 18 sönmüş krateri olan Osorno, Şili'nin Fuji'si olarak anılır. Osorno ülkenin en sevilen turizm alanlarından biridir. Dağın eteklerinde Saltos de Petrohué çağlayanları bulunur. 1300 m yüksekliğe kadar toprak yoldan araçla tırmanmak mümkündür. Volkan'ın zirvesinde Calbuco ve Casablanca volkanları da görülebilir. Yine buradan görülen diğer dağlar Cerro Puntiagudo ve Monte Tronador etkileyici manzaralar oluştururlar. Osorno volkanının doğusunda Lago Todos los Santos gölü ve üzerindeki İsla Margarita adası yine turistler için çekici yerlerdir. Bölge, kayak, rafting, dağcılık için fırsatlar sunat. Cerro Hudson Cerro Hudson, Şili'de 1.905 metre yüksekliğinde strato tipi faal bir volkandır. Aisén Bölgesi'nde Chile Chico şehrinin 100 km kuzeybatısında yer alır. Tarihi patlamaları 1991'deki patlaması, geçen yüzyılın en şiddetli patlamalarından biridir (Volkan patlama endeksi VPE:5). En büyük patlamaları M.Ö. 4750 ve M.Ö. 1890'dadır. 1891 ve 1971'de ise daha küçük patlamalar (VPE:3) gerçekleştirmiştir. 1991 yılında Agustos'dan Ekim'e kadar olan patlamada 2-6 km³ kayaç havaya püskürtülmüş. Buzul parçaları erimiş, böylelikle oluşan çamur çığı (lahar) vadilere doldurmuştur. Yöre halkının patlama öncesinde bölgeyi boşaltmış olması olası bir kaybın olmasını engellemiştir. Patlama sırasında püskürtülen küller büyük bir alana, Şili, Arjantin üzerinde Falkland Adaları'na kadar, yağmıştır. Şili şehirleri Chile Chico ve Puerto Ingeniero Ibáñez büyük miktarda küllerle örtülür. Devasa patlama, neredeyse aynı zamana denk gelen Filipinler'deki Pinatubo Yanardağı'nın patlaması sebebiyle pek bilinmez. Patlama sırasındaki kükürtdioksit ve diğer aerosollerin atımları Pinatubo patlamasından daha fazladır. Balmaceda Dağı Balmaceda Dağı (İsp Monte Balmaceda), Şili'nin Magellan Bölgesi'nde yoğun olarak buzullarla kaplı bir dağdır. Ultima Esperanza Fiyortu'nun başında bulunur. Bernardo O'Higgins Milli Parkı'nın güney parçasında olup, Serrano Nehri ağzının yakınlarındadır. Dağın yamaçlarını Balmaceda ve Serrano buzulları örter. Dağ aynı zamanda Torres del Paine Milli Parkı civarında bulunur. Vikipedi
-
Ojos del Salado Ojos del Salado, Dünya'nın en yüksek volkanı ve Güney Amerika'nın en yüksek ikinci dağıdır. Şili ve Arjantin sınırında olan Ojos del Salado, Atacama Çölü'ndeki konumu sebebiyle ender olarak karlarla kaplıdır. Dağa ilk tırmanış 1937 yılında Polonyalı bir bilimsel gezi grubuyla gerçekleştirilmişitir. Herhangi bir patlama raporu kaydı olmadığından, sönmüş volkan olarak kabul edilir. Buna rağmen hâlâ gaz hareketliliği vardır. Bu şekilde 1937, 1956 ve 14 Kasım 1994'de su ve kükürt buharlarının da açığa çıktığı hareketlilikler tespit edilmiştir. Ojos del Salado , 20. Yüzyılda yapılan bazı ölçümlerde Aconcagua'dan yüksek çıkarak, kıtanın en yüksek dağı olarak tespit edilse de, yeni GPS temeline dayanan ölçümler bu sonucu onaylamazlar. Hatta Ojos del Salado, 1994 yılında yapılan bir ölçümde Monte Pissis dağı 6.882 m çıkınca, Güney Amerika'nın 3. en yüksek dağı konumuna gelmiştir. ancak takip eden yıllarda bu ölçümün yanlış olduğu tespit edildiğinden , bugün Ojos del Salado'nun bu dağdan, 80-100 m daha yüksek olduğu bilgisi kesinleşmiştir (yeni ölçüm 6.795 m). Zirvesi, sıradışı yüksekliği ve ısısı dolayısıyla sadece tecrübeli dağcıların tırmanmasına olanak verir. Zirvede tespit edilen kurban alanları sebebiyle, burasının, İnkaların kurban rituellerini yerine getirdikleri yer olduğu tahmin edilmektedir. Ojos del Salado bir Dünya rekoruna da sahne olmuştur. Alman Matthias Jeschke 4 Mart 2005 tarihinde Toyota Landcruiser 90 V6 aracıyla 6.358 metreye ulaşarak, bir araçla çıkılan en yüksek rakım rekorunu kırmıştır.
-
Atakama Çölü Atakama, Şili'nin kuzeyinde bulunan dünyanın en kurak çölüdür. Batısında Büyük Okyanus bulunur. Kuzeyde Peru, doğuda ise Bolivya ve Arjantin sınırlarını oluşturur. Atakama; And Dağları'nın yağmur gölgesinde kalır ve doğu rüzgarları kuru olup çok az yağış getirir. Yakınındaki Büyük Okyanus sahillerinde oluşan bir soğuk su akıntısı olan Humboldt Akıntısı nedeniyle de burada çok az yağmur bulutu oluşur. Bu durum, bölgeyi kuzeyi ve güneyinden farklı kılarak daha az yağmur almasına sebebiyet verir. Soğuk Büyük Okyanus suyu ayrıca bu çölün serin olmasına, özelliklede sahile yakın kesimlerinde sıklıkla sis oluşmasına neden olur. El Niño'nun etkisiyle 6-10 yıl gibi aralıklarla kuvvetli yağış aldığı dönemlerin ardından çölde kısa bir süre için canlanmalar olur. Atakama Çölü yaklaşık 15 milyon yaşındadır. Tarihçe Atakama Çölü su bakımından fakir bir bölge olsa da, tarihin erken zamanlarından beri burada yerleşimler olmuştur. Atacameño, Aymara, Chinchorro, Diaguita gibi kavimler buralarda yaşamışlardır. Dünyadaki en eski mumya kültürü Chinchorrolara aittir. Bunların 7000 yıldan daha eski bebek mumyaları mevcuttur. Daha sonraları bölge, İnka Krallığının egemenliğine girmiştir. 1526 yılında Diego de Almagro çöldeki Copiapó şehri yakınlarına gelen ilk ispanyoldur. İnkaların yıkılmasından sonra bölge İspanyol egemenliğine geçmiştir. Güney Amerika devletlerinin bağımsızlık çabalarının sonucunda, Atakama'da Bolivya'ya bırakılmıştır ve bölge bir süre bu ülkenin sınırları içinde kalmıştır. 1832 yılında Copiapó yakınlarında gümüş bulununca, Şili onyıllar boyunca Dünya'nın en büyük gümüş üreticisi olmuştur. Çöldeki geniş nitrat rezervlerinin ele geçirilmesi için, İngilizler'in teşviği ile Şili Peru ve Bolivya ile 1879-1884 yılları arasında bir savaşa girişmiştir. Bu savaşın neticesinde Şili, topraklarını kuzeyde oldukça genişletir. O günden sonra Atacama Bölgesi Şili'nin kuzey eyaleti olmuştur. Bundan sonra denize ulaşımı engellenen Bolivya ile Şili, bugün bile halen bu konuda gerginlik yaşamaktadır. Bilimsel çalışmalar Ekstrem derecedeki iklimi yüzünden, birçok rasathane bu bölgenin dağlarında kurulmuştur. Antofagasta şehrinin 120 km güneyinde Avrupa rasathanesi Very Large Telescope 'u (Çok büyük teleskop) yerleştirmiştir. Bu bölgedeki diğer teleskoplar Large Millimeter Array ve Atacama Pathfinder Experiment'dir. İlginç olan bir uygulama da Atrapanieblas isimli ağ sayesinde çöl sisinin neminden su elde edilmesidir. Ayrıca Şili'nin birçok pilot projesi burada yürütülür. Ekonomi Buradaki bakır, gümüş ve altın rezervleri Şili ekonomisinin omurgasını oluşturur. Vikipedi
-
TARİHÇE Kolomb öncesi ve koloni dönemi M.Ö. yaklaşık 13.000 yıllarında, bugünkü ülke sınırlarında insanların yaşadığı bilinmektedir. Kuzey Şili İspanyollar tarafından fethedilmeden kısa süre öncesine kadar İnka Krallığı'na aitti. 1520 yılında dünyanın çevresini dolaşmak için yelken açan Ferdinand Magellan, kendi adıyla anılan Magellan Boğazı'nı geçerken ülkenin güney ucunu keşfetmiş oldu. Daha sonra Şili'ye ulaşan ilk Avrupalılar altın aramak amacıyla 1535 yılında Peru'dan gelen Diego de Almagro ve mahiyetindekilerdi. Ancak bu kişiler yerel halk grupları tarafından geri püskürtüldü. Avrupalılar'ın ilk tam manasıyla yaptıkları yerleşim, 1541 yılında Pedro de Valdivia'nın 1541 de Santiago'yu kurması olmuştur. 1542 den itibaren de Şili, İspanyol Peru Valiliği'nın bir parçası haline gelmiştir. Şili'de İspanyollar çok az altın ve gümüş bulduğu ve ülkenin ücra konumu sebebiyle Şili İspanyol Krallığı için daha ziyade fazla önem verilmeyen bir koloni durumundaydı. Ayrıca Atacama Çölü, Peru'ya direkt ulaşıma engel teşkil ettiğinden, ülke çok daha sonra, diğer tarım ürünleri ve minerallerinin devreye girmesiyle, İspanyollar tarafından önemli bir tedarik bölgesi haline gelmiştir. Bağımsızlık savaşı ve 'cumhuriyet'in oluşumu Bağımsızlık talepleri ilk, 1808 yılında, İspanya Napolyon'un kardeşi Joseph tarafından yönetilirken başladı. 18 Eylül 1810 yılında başa geçen bir cunta İspanya Krallığı'na bağlı bir otonomi ilan etti. İspanyollar'ın Napolyon'a karşı yürüttüğü bağımsızlık savaşından sonra, sınırsız bir güçle tekrar Şili'yi almaya kalkıştı. Ancak İspanyollar Chacabuco'daki muharebede Şili ve Arjantinli birliklere yenildiler. 5 Nisan 1818'deki Maipu muharebesinden sonraysa İspanyol direnişi sona erdi. Muharebelerin başındaki komutan Jose de San Martin, Bernardo O'Higgins yararına başkanlıktan feragat edince O'Higgins ilk Şili Devlet yöneticisi oldu. O'Higgins 1823 yılında düşürüldü ve Peru'ya sürgüne gitmek zorunda kaldı. Akabindeki yıllarda çeşitli devlet adamları başa geçti. 1830 yılında başa geçen Diego Portales Palazuelos ülkeyi diktatör tarzda yönetirken 1833 yılında çok sıkı bir anayasa hazırlattı. Bu merkezî anayasa ile 1833-1891 yılları arasında Şili uzunca süre istikrar kazandı. Zamanla ülke, Güney Amerika'nın ekonomik olarak en güçlü bölgesi haline geldi. Yürüttüğü birçok savaşla, özellikle 1836-1839 Peru-Bolivya konfedarasyon savaşını kazanmasıyla Şili gücünü pekiştirdi. İspanya, Peru'daki eski kolonileri tekrar ele geçirmeye çalışınca Şili İspanya'ya 1865 yılında savaş ilan etti. Papudo ve Chiloe adaları önünde deniz muhrebeleri meydana geldi. Peru'da ortak düşmana karşı Şili'ye katıldı. Savaş pratikte 1866 yılında sona erdiyse de, İspanya ile problemler 1871 ve 1883 yıllarındaki antlaşmalarla çözüldü. Sınır anlaşmazlıkları 19. Yüzyılda İspanya dışından Avrupalılar da Şili'ye göç ettiler. Bugün bu kişileri etkileri ve izleri ülkenin güney bölgelerinde görülmektedir. Şili, 1879 ile 1883 yılları arasında Peru ve Bolivya ile yapılan savaşta, o güne kadar bu ülkelerin elinde olan Atacama Çölü bölgesini fethetti. Böylelikle Bolivya, Büyük Okyanus kıyılarını kaybetmiş oldu. Bu bölgelerde daha sonra çok zengin bakır yatakları bulundu. Dünyanın en büyük bakır madeni Chuquicamata bu bölge sınırlarındadır. 1891 yılında Şili deniz kuvvetleri Başkan José Manuel Balmaceda'ya karşı ayaklandılar. Bir iç savaş bu yüzden patlak vermiş oldu. Bu savaşta 6000 insan öldü. Balmaceda muharebeyi kaybedince Eylül 1891 de intihar etti. 1893 yılında bu kez Arjantin'le sınır sorunları yaşanmaya başladı. 1902 yılında İngiltere Kralı VII. Edward bu probleme arabuluculuk ederek Patagonya ve Ateş Toprakları iki ülke arasında pay edildi. Bu şekilde Şili 54.000 km², Arjantin 40.000 km² pay aldı. Yakın tarih ve Allende 1969 yılında ülkede sol güçler Unidad Popular(UP) adlı bir seçim birliği oluşturdular. Bu birlik komünist ve sosyalist parti gibi partilerin yanında birkaç tane daha solcu, hümanist küçük partilerden oluşuyordu. UP kendisini sosyalist bir çizgiye oturtarak, endüstrinin devletleştirilmesi ve büyük arazi sahiplerinin arzilerini istimlak edilmesi gibi vaatlerde bulundu. Bu birlik 1970 yılında Salvador Allende'yi başkanlık için aday gösterdi. 1970 seçimlerinde seçim birliği UP oyların % 37 sini alarak seçimlerin en güçlüsü olarak çıktı ve Allende Devlet Başlanlığı'na seçildi. Muhafazakar rakibi Jorge Alessandri oyların % 35,3 ünü ve Hristiyan Demokrat Radomiro Tomic % 28.1'ni aldı. Allende'nin azınlık hükümeti ekonominin başlıca dallarını peşpeşe devletleştirmeye başladı (Bankacılık, tarım, bakır madenleri, haberleşme). Böylece muhalefetle gitgide büyüyen çekişmeler oluştu. Ayrıca ABD'de de Allende'nin seçim zaferine karşı rahatsızlık oluşmuştu. Zira Şili'de marksist etkilere sahip halk cephesi, Küba'dan sonra ikinci Amerika devleti olarak yönetimdeydi. Bu endişe, 1954 yılındaki ABD başkanı Eisenhower'in domino teorisinden tetiklenmiş oluyordu. Bu teoriye göre yanyana dizilmiş domino taşlarından birincisinin devrilmesinin zincirleme bir şekilde diğerlerinin de devrilmesi gibi Şili'den sonra diğer Güney Amerika ülkeleri de teker teker komünizm altına girecekti. 1973 yılında UP oy sayısını daha da arttırmayı başardı. Pinochet dönemi Yukarıda sıralanan gelişmelerin ardından, 11 Eylül 1973 tarihinde hükümete karşı bir askeri darbe gerçekleşti. Başkan Allende'nin, inandırıcı olmasa da, görgü şahitlerinin ifadeleriyle Başkanlık Sarayı Moneda'da intihar ettiği söylendi. Yüzlerce Allende yanlısı bu günlerde öldürüldü, binlercesi tutuklandı. Tüm devlet birimleri askeri birlikler tarafından işgal edildi. Tüm yetkileri, cunta lideri olarak General Augusto Pinochet devraldı. Pinochet aynı zamanda donanma, hava birlikleri ve polis teşkilatınında en üst kademedeki yetkilisiydi. Askeri birlikler kuzey Şili'nin en tenha çöl bölgelerinde ve Patagonya'nın yerleşimi seyrek yerlerinde toplama kampları oluşturdu. Bir çok cunta muhalifi işkencede öldürüldü ya da uçaklardan denize atıldı. Binlerce Şilili insan hakları ihlalinden yurt dışına kaçtı ya da sürgüne gönderildi. Pinochet'nin iktidarı ele geçirmesiyle, ABD tekrar yoğun olarak ekonomik bağlamda ülkeyi desteklemeye başladı. Yeni hükümet daha önceki devletleştirmeleri, önemli bakır madeni Chuquicamata hariç olmak üzere geri aldı. Neoliberal bir ekonomi politikası izlerken, tüm sendikal hakları da geri aldı. Geri gelen sermaye ile birlikte ekonomi nefes aldı. Bu ekonomi poltikalarıyla beraber zengin ile fakir arasında fark daha da belirginleşmeye başladı. Ama kamu ekonomisi, büyüme ile birlikte, Güney Amerika'daki alışılmış olandan daha fazla istikrar kazandı. Ekonomik istikrarın yanında insan hakları ihlalleri devam etmekteydi. Aralık 1978 de Arjantin ile Şili arasında savaşa gidebilecek gerginlikler oluştu. Gerginliğin sebebi, Beagle Kanalı'ndaki, üzerinde yaşam olmayan Lennox, Picton ve Nueva gibi adalardı. Zira buralarda çok yüksek petrol rezervleri olduğu tahmin ediliyordu. Bu gerginlik Vatikan'ın araya girmesiyle 1985 yılındaki sınır antlaşması sonucu, dostça çözülürken bu 3 ada da Şili'ye bırakıldı. Bugün hala bu ülke ile tamamen çözülememiş ufak tefek sınır tartışmaları vardır. Yeniden demokrasi 1988 yılında yapılan referandumda % 55 oy oranıyla Pinochet'in ülkeyi daha fazla yönetmemesi sonucuna varıldı. 1989 yılında 15 yıllık dikta rejiminden sonra ilk seçimler yapıldı. Hristiyan Demokrat Patricio Aylwin Başkanlığa seçildi. Aylwin mütevazı ekonomi reformlarının yanısıra beraber yaşayabilmek için devlet ile halkı barıştırmaya başladı. 1993 yılında ilk defa bazı subaylar insan hakları ihlalinden mahkemeye çıktılar. Çok sayıda sürgün ülkeye döndü. 1994-2000 yılları arasında ülkeyi Hristiyan demokrat Eduardo Frei Ruiz-Tagle yönetti. Pinochet 1998 yılında İngiltere'de tutuklandı ve daha sonra dışarı çıkma yasağı kondu. 2000 yılında sağlık sorunları yüzünden serbest bırakıldı. 2000 yılında Sosyalist Ricardo Lagos Başkan seçildi. 2006 yılında ise ülke tarihinin ilk kadın başkanı Michelle Bachelet bu makama geldi.
-
Şili Genel Bilgiler Etimoloji Ülkenin orijinal ismi olan Chile kelimesinin kökeni tek ve kesin bir şekilde kanıtlanmamıştır. En yaygın açıklama, kelimenin Aymara dilinden türediğidir. Bu dilde Chilli kelimesi Dünyanın son bulduğu diyar“ anlamına gelir. Bu durum, Aymara yerleşim bölgelerinden yola çıkıp Şili'ye gelen ilk İspanyol olgusuyla desteklenir. İspanyollar Güney Amerika'nın sömürgeleştirilmesinin başlangıcından itibaren Atacama Çölü'nün güneyindeki toprakları Chile adıyla nitelendirirler. Şili okullarında ayrıca, Trile adlı bir kuşun pitoresk betimlemesi olabileceği yönünde bir değişke de öğretilir. Başka ve daha az yaygın bir teori ise, İnka dili Quechua'yı ismin kökeni olarak gösterir. İnka Krallığı'nın azami genişliği bugünkü Santiago'ya ulaşır. İnkalar Río Aconcagua'nın güneyindeki toprakları, görece soğuk iklime ve karlarla kaplı Andlar'a dayanarak kar anlamına gelen Tchili diye adlandırırlar. Diğer taraftan kesin olarak geçerli olan, Chile diye yapılan ülke tanımlamasının (İspanyolcada aynı ismimde olan) Chili biberine dayanmadığıdır. Bu kelime Orta Amerika Aztek Dili Nahuatl'dan gelir. Chili ve bundan yapılan salsaya Şili İspanyolcası'nda aji denir. Bitki örtüsü ve hayvanlar Bitkiler Şili, kuzeyden güneye uzanan uzun bir ülke olması münasebetiyle çok geniş ve değişik bitki örtüsüne sahiptir. Atacama Çölü'nde pratikte hiçbir şey yetişmez. Burada daha çok kaktüs çeştlerinin yanı sıra, Andlar'a doğru ve sahil kesimlerinde bitkilere rastlanabilir. Bununla birlikte bazı yıllarda yağan yağışların ardından, çöl birkaç günlüğüne de olsa milyonlarca çiçek ile bezenir. Çölüm güneyi step ve bozkırdır ve Andlar'da And yastığı da denilen taş sertliğinde yareta (Azorella yareta) yetişir. Kuru bölgelerde Boldo (Peumus boldus) denen bir çalı türü hakimdir. Kıyı bölgelerdeki sıradağlarda ve Andlar'da sisli ormanlar mevcuttur. Şarap bağları, Rio Elqui nehir bölgesindedir. Nehir vadisinin dışında sadece dikenli çalı ve kaktüsler vardır. Ülkenin orta bölgesinde Jubaea cinsi bir palmiye ağacı ve şili arokaryasına çokça rastlanır. Arokarya Mapuçeler için kutsal bir ağaçtır, zira belenmelerinde onun iri tohumlarından yararlanırlar. Ayrıca yine merkezi Şili'de okaliptus ağaçları ile kaplı alanlar görülebilir. Güney Şili'de yağmur ormanları kategorisine giren büyük ormanlar mevcuttur. Bu ormanlarda ağırlıklı olarak servi, çam, ve melez gibi ağaçlar bir arada bulunur. Ayrıca Antarktika yalancı kayını (Nothofagus antarctica) ve kavak gibi ağaçlar da çok geniş alanlara yayılmışlardır. Patagonya bölgesinde büyük otluk stepler ve tundralar hakimdir. Magellan ve Asyen bölgelerinde çok büyük alanlar buzullarla kaplı olduğundan buralarda çok fazla bitki örtüsüne rastlanmaz. Şili arokaryası Hayvanlar Steplerle kaplı alanlarda devegiller familyasından lamalar, guanakolar, alpakalar ve vikunyalar çok yaygın bir şekilde yaşarlar. And Dağları'nda yaşayan buraya özgü geyikler ve kondorlar aşağı yukarı ülkenin bütün armalarında resmedilmişlerdir. Dağlık steplerde pumalar, kemirgenler yaşarken ormanlar da tilki, kodkod, geyik ve kolibri gibi canlılara yaşam alanı sunar. Humboldt pengueni, macellan pengueni, deniz aslanı, pelikan türü canlılar ise kuzey Şili'nin soğuk sularında ve güney Şili'nin buzluk alanlarında rastlanan hayvanlardır. Yaklaşık Şili'nin tüm And dağları kısımlarında And kondoru ve büyük tuz göllerinde flamingolar yaygın olarak yaşarlar. Güneyde, nandu, magellan tilkisi ve Ateş Toprakları'nda baykuş yörede görülen canlılardandır. Guanakolar Önemli sanatçılar Modern Şili kültüründe, birçok önemli şahsiyet iz bırakmıştır. Isabel Allende (*1942), en ünlü çağdaş Şili yazarı. Ruhlar evi (filme de alınmış), Fortuna'nın kızları, Sonsuz plan gibi dünya çapında yayımlanmış romanları mevcuttur. Ayrıca kendisi eski başkan Salvador Allende'nin de yeğenidir. Roberto Bolano (1953-2003), Sürrealist şiir yayımcısı. 1973'teki askeri darbeden sonra sürgüne çıkmıştır. Bir çok edebiyat ödülü sahibidir. Barcelona'da ölmüştür. Víctor Jara(1932-1973), politik şarkıcı. Nueva canción (yeni şarkı) akımının ve tüm Güney Amerika'daki devrimci sanatçı hareketinin en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Salvador Allende'yi desteklemiş, askeri darbe sırasında işkence görerek öldürülmüştür. Pablo Neruda (1904-1973), Dünyaca ünlü şair, yazar ve 1971 Nobel ödül sahibi. Çok sayıda sosyal ve politik şiir yayınlamış ve Salvador Allende döneminde Fransa Büyükelçiliği görevinde bulunmuştur. Askeri darbeden kısa süre sonra kanserden ölmüştür. Tom Araya (1961- ) , Dünyaca ünlü thrash metal grubu Slayer'ın kurulduğu 1981 yılından beri vokalistiğini ve bas gitaristliğini yapmaktadır. Gabriela Mistral (1889-1957), şair ve 1945 Nobel edebiyat ödülü sahibi. Sevgilisi Romelio Ureta intihar ettikten sonra şiirlerinde aşk, ölüm ve umut temalarını işlemiştir. Daha sonra Şili için diplomatik alanda çalışmıştır. Inti Illimani, Quilapayún, Illapu gibi müzik grupları "Nueva Canción Chilena" (Şili yeni şarkısı) akımını dünyaca ünlü hale getirmişlerdir. Bu gruplar askeri darbe yüzünden yıllarca yurt dışında mülteci olarak bulunmuşlardır. Violeta Parra (1917-1967) "Nueva Canción Chilena" akımının kurucusudur. Şarkıcı fakirlik içinde büyümüş ve çok erken yaşlarda kendi folk müziklerini bestelemiş, 50'li yıllarda geleneksel şarkıları toplamış ve derlemiştir. Kendi eserleri, güçlü politik karaktere sahiptir. Müziğin yanında şiir yazmış, resim ve heykel yapmıştır. Bir çok Şilili ve uluslararası sanatçı şarkılarını seslendirmiştir. En tanıdık şarkısı Gracias a la vida 'dır. Antonio Skármeta (1940), yazar ve Salvador Allende taraftarı. 1973 darbesinden sonra ülkeyi terketmiştir. Diktatörle ilgili çok sayıda roman ve hikâye yazmıştır. 2000 ile 2003 yılları arasında, daha önce sürgünde bulunduğu Berlin'de konsolosluk görevinde bulunmuştur. Roberto Matta (1911-2002), 20. yüzyılın büyük sürrealist ressamı. Aynı zamanda Salvador Dalí ve Federico Garcia Lorca'nın arkadaşıdır.
-
Şili DEVLETİN ADI: Şili BAŞŞEHRİ: Santiago NÜFUSU: 13.590.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 756.945 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca DİNİ: Hıristiyan PARA BİRİMİ: Peso Amerika kıtasının güneybatı kıyısında yer alan bağımsız bir devlet. Batıda ve güneyde Pasifik Okyanusu, doğuda Arjantin, kuzeydoğuda Bolivya ve kuzeyde Peru ile komşu olan Şili, 18° ve 56° güney enlemleriyle 67° ve 75° batı boylamları arasında yer alır. Tarihi Kuzey Şili 1536-40 yılları arasında İspanyollar tarafınadn fethedilinceye kadar İnkaların idaresindeydi. Güneydeki Araucanian yerlileri 19. yüzyıl sonlarına kadar mukavemet ettiler. İspanyollar 1541’de bugünkü başşehir Santiago şehrini kurarak Şili’yi bir sömürge haline getirdiler. Fransa ve Amerika’daki ihtilaller önce reform, sonra bağımsızlık hareketlerine sebep oldu. Napolyon’un 1808’de İspanya’yı istila etmesi ayaklanma için fırsat sağladı. 1810-18 yılları arasındaki mücadeleden sonra Şili İspanya’dan bağımsızlığını elde etti. Bağımsızlıktan sonra Şili iç karışıklıklar, dış savaşlar ve geniş ölçüde değişik siyasi görüşlere sahip hükümetlerle idare edildiğinden istikrarsızlığa uğradı. 1879’da kuzeydeki zengin nitrat yatakları üzerindeki Bovliya ve Peru ile anlaşmazlık Pasifik Savaşıyla neticelendi. 1884’te Bolivya ve Peru mağlup olunca, zengin maden yatakları Şili’ye kaldı. 50 yıldan fazla bir süre boyunca, Arjantin’le sınır anlaşmazlıkları 1902’ye kadar devam etti. Şili Birinci Dünya Harbinde tarafsız kaldı. İkinci Dünya Harbindeyse 1945 Nisanında Japonya’ya savaş ilan etti. Aynı yıl Temmuz ayında kurucu üye olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatına katıldı. 1964’te işbaşına gelen hükümet yabancılara ait madenleri yavaş yavaş devletleştirmeye başladı. 1970’te Latin Amerika’da ilk olarak sosyalist Salvador Allende, marksist bir devlet başkanı oldu. Allende devletleştirme hareketlerini hızlandırdı. Marksist Allende’nin üç senelik iktidarında Şili’nin ekonomisi çok daha kötüleşti. Kamyon şoförlerinin başlattığı grev bütün ülkeye yayıldı. Ev kadınları boş tencerelerle sokağa döküldüler. Şili grevler anarşi ve terör ülkesi haline geldi. 1973’te Şili Silahlı Kuvvetleri darbeyle iş başına geçti. Allende başkanlık sarayının uçaklarla bombalanması sırasında öldü. Askeri idare 1983 senesine kadar devam etti. General Pinochet’in 1980 Anayasasına göre 1989 senesine kadar Şili Devlet Başkanı olarak ve büyük yetkilerle iş başında kalması kabul edildi. Pinochet idaresinin Şili ekonomisini düzeltememesi üzerine gösteri, grev ve sabotajlar yeniden hızlandı. Pinochet ile mücadele edenler Allende taraftarı marksist ve komünistlerdi. Allende’nin siyasi ve askeri yakınları Şili dışından Şili’deki anarşi ve terörü idare etmektedirler. 1989’da yapılan başkanlık seçimini Hıristiyan Demokrat Parti üyesi Patricio Aylwin kazandı. Başkanlığı Patricia Aylwin’e devreden Pinochet, Genel Kurmay Başkanlığı görevine geri döndü. Şili tam istikrarlı bir duruma henüz gelemedi (1994 Ocak). Fiziki Yapı Pasifik kıyısı boyunca 4200 km uzanan Şili, batıda Okyanus ve doğuda And Dağlarının yüksek tepeleri arasında kalmakta olup, ortalama 180 km’lik bir genişliğe sahiptir. Ülke birbirinden oldukça farklı üç bölgeye ayrılır: Kuzey Şili, Orta Şili ve Güney Şili. Kuzey Şili, Peru sınırından La Serena şehrine kadar uzanır. Bu bölgede dünyanın en kurak yerlerinden biri olan Atacama Çölü ve ülkenin en yüksek noktası olan Ojos del Salado Tepesi (6880 m) bulunur. Orta Şili, La Serena şehrinden Chiloé Adasına kadar uzanmakta olup, ülkenin en önemli bölgesidir. Büyük kısmı Santiago ve Oncepción arasında yer alan merkezi vadidir. Temuca şehrinin güneyinde çok sayıda göl ve her mevsim üzerinde kar bulunan volkanlar mevcuttur. Güney Şili, Chiloé Adasından Amerika’nın en güneyde kalan noktası Horn Burnuna kadar uzanır. Burası büyük ölçüde fiyordlu ve dağlık bir bölgedir. İklim Şili’de iklim bölgelere göre oldukça büyük farklılıklar arz eder. Kuzey Şili’de iklim oldukça kurak olup, Atacama Çölüne hemen hemen hiç yağmur düşmez. Çöl şartları güneye doğru Calderaya kadar devam eder. Yağış miktarının 141 mm olduğu La Serena’dan itibaren güneye doğru yağış sür’atle artar. Valdivia’da yıllık yağış miktarı 2707 mm’ye ulaşır. Maksimum yağış Bahia Felix’te 5380 mm olup, Güney Şili dünyanın en fazla yağış alan yerlerinden biridir. Bölgede soğuk ve nemli bir iklim hüküm sürer. Yıllık ortalama sıcaklık kuzeyden güneye doğru her 10° lik enlem aralığında 4°C düşer. Bu yüzden kuzey sınırında 18°C olan ortalama sıcaklık güney sınırında 6°C’ye düşmektedir. Tabii Kaynaklar Şili topraklarının yaklaşık dörtte biri ormanla kaplıdır. Ormanların çoğu sert tahtalı ağaçlardan meydana gelmiştir. Şili’de bulunan belli başlı vahşi hayvanlar puma, kurt, geyik ve yaban kedisidir. Ülke oldukça fazla yeraltı zenginliklerine sahiptir. İşletilen başlıca madenler: Bakır, molibden, gümüş, nitrat, iyot, demir, maden kömürü, gaz, altın, kobalt, çinko, mangenez, borat, mika, cıva, tuz, kükürt ve mermerdir. Bakır dünyada çıkarılan miktarın % 10’unu, iyot ise yarısını teşkil eder. Nüfus ve Sosyal Hayat 13.590.000 nüfuslu Şili’nin büyük çoğunluğu (% 81) şehirlerde yaşar. En büyük şehir 3.448.700 nüfuslu Büyük Santiago olup, diğer önemli şehirleri, Vinaedel Mor, Valparaiso ve Concepción’dur. Halkın % 66’sını İspanyollarla yerlilerin birleşmesinden meydana gelen melezler, % 25’ini İspanyollar, % 5’ini yerliler teşkil eder. Ayrıca merkezi vadinin güneyinde birçok Alman, Santiago-Valparaiso bölgesinde de bir miktar İtalyan, İngiliz ve Fransız vardır. Şili’de İspanyolca konuşulur. Yaklaşık nüfusun % 95’i Katoliktir. Ayrıca ülkede bir miktar Ortodoks bulunur. Şili’de 7 ila 15 yaşı arasındaki bütün çocuklar için öğrenim mecburidir. Okuma-yazma oranı% 90’dır. Yüksek tahsil devlete ait iki üniversitede ve beş özel üniversitede yapılır. Üniversiteliler bütün diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi, siyasi yönden çok faaldir. Siyasi Hayat Komünistlerin Şili’de iktidar olmasını önlemek maksadıyla 1973’te general Pinochet askeri bir darbeyle iktidar oldu. Moskova yanlısı olan Şili Komünist Partisinin faaliyetini yasakladı. Ülke 1973’ten 1989’a kadar çoğu askerlerden meydana gelen bir hükümet tarafından idare edildi. 1989’da yapılan seçimleri Hıristiyan Demokrat Patricio Aylwin Azocar kazanarak, Devlet Başkanı oldu. Son senelerde komünistler kilise, üniversite ve sendikalara sızarak hükümet aleyhtarı kanlı gösteriler çıkarmaktadır. 1981’de yürürlüğe konan anayasaya göre yasama organı olan Kongre iki meclisten meydana gelir. Senatonun 48 üyesinden 10’u devlet başkanı tarafından atanırken 38’i halk tarafından seçilir. Temsilciler Meclisinin 120 üyesinin hepsi halk tarafından seçilir. 25 eyaletten ibaret Şili, Birleşmiş Milletler ve Amerika Devletleri teşkilatlarına üyedir. Ekonomi Şili ekonomisi esas itibariyle madenciliğe bağlıdır. Maden ürünleri ülke ihracat gelirlerinin % 80’ini meydana getirir. Ülke sanayisi çelik, tekstil ve orman ürünleriyle ilgilidir. Şili sanayisi pahalıya mal olmakta olup, üyesi olduğu Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği ülkenin rekabet gücünü zayıflatmaktadır. Tarımda makinalaşma ve çiftçi aletleri yeterli değildir. Diğer taraftan tarım büyük ölçüde ticarete yöneliktir. Başlıca yetiştirilen bitkiler tahıl, pirinç, fasulye, patates, bezelye ve üzümdür. Şili, Latin Amerika’nın en önemli orman ürünlerine sahip ülkelerinden biridir. Fakat orman sanayii, toplam potansiyeli işletecek kadar güçlü değildir. Ülkede balıkçılık iyi durumdadır. Şili’nin başlıca ihraç malları bakır, demir cevheri, nitrat, iyot, yapağı, pirinç, fasulye, taze meyve ve balıktır. Makinalar, ulaşım malzemesi, metalürji ürünleri, kimya ürünleri ithal ettiği belli başlı mallar arasında yer alır. Ülke en fazla ABD ile ticaret yapar. Bununla birlikte Latin Amerika ülkeleri, Japonya ve Avrupa ülkeleriyle ticari münasebetlerini geliştirmeye çalışmaktadır. Şili gelişmiş bir demiryolu ve karayolu ağına, oldukça ileri seviyede havayolu hizmetine sahiptir. Demiryolu sisteminin % 80’i devlete aittir.
-
Montevideo Montevideo, bir Güney Amerika ülkesi olan Uruguay'ın başkenti, en önemli limanı ve en büyük kentidir , aynı zamanda en gelişmiş ve modern yönetim otoritelerinin var olduğu yerdir.Ülkenin parlamentosu bu kentte bulunmaktadır. Montevideo kelimesi Portekizce'de "bir dağ görüyorum" anlamına gelir. Bu bölgeye gelen Portekiz gemicilerinden biri, körfezin ardındaki dağı gördüğünde bu kelimeyi kullandı. Şehrin adı buradan gelmektedir. Montevideo; ülkenin güneyinde, Uruguay ırmağı ile Prana ırmağının birleşerek denize döküldüğü geniş Rio de la Plata ("gümüş ırmak") koyunun kuzeyinde yeralır. Aynı koyun güneyindeki Buenos Aires'den yaklaşık 193 kilometre uzaktadır. İklimi ılıman, ortalama sıcaklık yaklaşık 15 santigrat derecedir. İspanya ile aralarındaki Tordesillas antlaşmasına karşın, 17. yüzyılda Portekizliler Colonia del Sacramento'u kurunca, 1724'de İspanyollar gelip Portekizlileri bölgeden çıkarmışlar ve önlem olarak da 1725'de kenti kurmuşlardır. Kent 1828'de Uruguay'ın başkenti olmuştur. 'Montevideo' adının anlamını açıklayan en az iki değişik sav vardır: Birincisi Portekizce "Monte vide eu" ("bir dağ görüyorum") dan geldiği, ikincisi de İspanyolca "Monte VI De Este a Oeste" ("doğudan batıya altıncı dağ")'dan geldiğidir. Kentin tam adı San Felipe y Santiago de Montevideo'dur. 19. Yüzyıl boyunca ve 20. yüzyıl başlarında, Arjantin ve Brezilya'nın artan etkisinden kurtulma çabaları İngiltere'nin etkisinin artması sonucunu doğurmuştur. Kent 1838 ile 1851 yılları arasında ard arda Arjantin diktatörü Juan Manuel de Rosas tarafından ele geçirilmiş; 1860 ile 1911 Yılları arasında İngiltere kenti çevresine bağlayan geniş demiryolu ağı kurmuştur Küçük bir yerleşim olarak başlayan Montevideo'da yaşayan kişi sayısı 1860'da ancak 37.787'ydi. Göçmenlerin de etkisiyle bu sayı 1884'de 104.472'ye yükseldi. Bu arada, kent tecimsel (ticari) açıdan Buenos Aires'e rakip olmuştu. 20. Yüzyıl başlarında Avrupa'dan birçok göçmenin gelmesiyle, 1908'de yabancı bir ülkede doğmuş Montevideo'luların oranı %30'lara dek çıktı. 20. Yüzyıl ortalarında askeri diktatörlükler ve iktisadi bunalımlar kentte bugün de etkileri görülen gerileme dönemini başlattı. Köyden kente göçün sonuçları özellikle Ciudad Vieja'da (Eski Şehir) görülür. Son yıllarda ekonomide görülen iyileşme ve komşu ülkelerle daha sıkı tecimsel ilişkiler tarımsal üretimde gelişmelere yolaçarak, ilerisi için umud vermektedir.Ancak günümüzde Uruguay Pesosu'nun Arjantin Pesosu ve Amerikan Doları karşısında devamlı değer kaybetmesi ülke halkının gelir seviyesini ciddi şekilde etkilemiştir. Ortalama kişi başı yılık gelir hacmi 1500 Amerikan Doları civarında olan ülkede eğitim durumu da lise seviyesini çok fazla geçmemektedir.Ülkenin en büyük diğer özelliği olan futbola olan yoğun ilgidir. İlk dünya kupasının oynandığı stadyuma sahip olsa bile maddi zorluklar futbolun da çok gelişememesine sebep olmuştur. 2007 Yılındaki sayıma göre, Uruguay'daki 15 .5 milyon kişiden 2.8 milyonu Montevideo'da yaşamaktadır.
-
Uruguay DEVLETİN ADI: Uruguay BAŞŞEHRİ: Montevideo NÜFUSU: 3.017.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 186.925 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca DİNİ: Hıristiyan PARA BİRİMİ: Peso Güney Amerika kıtasının doğu kıyısında yer alan bir ülke. Batıda Arjantin, kuzeyde Brezilya, doğuda Atlas Okyanusu ile çevrili olan Uruguay, 30° 04’ ve 34° 58’ güney enlemleriyle 53° 42’ ve 58° 26’ batı boylamları arasında bulunur. Tarihi Uruguay 1516 yılında İspanyol Juan Diaz de Solis tarafından keşfedilmiştir. Ülke halkını o zamanlar Charrua yerlileri meydana getiriyordu. 1624’ten itibaren İspanyollar ülkeye yerleşmeye başladı. On sekizinci yüzyılda Uruguay İspanya’nın Rio de la Plata genel valiliğine bağlandı. 1811’de Josè Gervasio Artigos liderliğinde bağımsızlık hareketleri başladı. 25 Ağustos 1928’de Uruguay bağımsızlığını elde etti. Bundan sonra ülkede Coloradolar (İspanyolca kırmızı renk) olarak bilinen liberaller ve Blancolar (İspanyolca beyaz) olarak bilinen muhafazakarlar arasında siyasi çekişme başladı. Colorado-Blanco çatışması ülkeyi 1839-1851 yılları arasında iç savaşa sürükledi. 1852’de Coloradolar iktidarı ele geçirdiler. Uruguay 1865-1870 yıllarında Paraguay’a karşı Brezilya ve Arjantin’le ittifak yaparak kanlı bir savaşa girdi. Paraguay’ın yenilmesi ile Uruguay’ın kontrolu Coloradolara kaldı. On dokuzuncu yüzyılın son bölümünde, çoğunlukta bunlar olmak üzere, iktidarı elde tuttular. Blancoların 1904’te iç savaş çıkarak son iktidarı ele geçirme teşebbüsü silahlı kuvvetler vasıtasıyla sonuçsuz kaldı. 1950’lerde siyasi memnuniyetsizlikler artmaya başladı. Her ne kadar Uruguay’da uzun zamandan beri Komünist Partisi varsa da, bu parti 1960 ve 1970 yılları arasında işçi hareketlerini yönlendirmeye başladı. Ekonomik durgunluk, enflasyon, sel baskınları ve 1967’deki kuraklık ve 1968’deki genel grev hükumeti devalüasyon, fiyat ve ücret kontrolü yapmaya zorladı. Tuparmarolar (solcu gerillalar) 1970 yıllarında tedhiş hareketlerini artırdılar. Şiddet eylemleri devam ederken başkan Juan Maria Bordaberry, 20 Şubat 1973’te askeri idareyi kabul etti. Temmuz ayında Kongreyi feshederek yerine Devlet Konseyini kurdu. 1974 yılında askerler sıkı baskı tedbirleri kullanarak Tupamaroları tamamen sindirdiler. 1976’da başkan Bordaberry askerler tarafından azledildi. 1980’de askeri rejim normal düzene geçmek için yeni bir anayasa hazırladı. Bu anayasa Kasım 1980’de halk oylamasına sunulduğunda kabul edilmedi. 1981’de General Gregorio Alvarez başkan olarak iktidarı ele aldı. 1981’den sonra çok partili parlamenter sisteme geçiş için hazırlıklar başladı ve 1984’te yapılan seçimlerde. Julio Maria Sanqulmetti başkan seçildi. Yüksek dış borçlar, ekonominin rayına oturtulmasına mani oldu. 1989’da yapılan seçimlerdeyse Beyaz Parti adayı Luis Arberto Localle başkan seçildi. Halen başkanlıkta bulunmaktadır (1994). Fiziki Yapı Kuzeydeki yüksek araziler hariç, Uruguay toprakları dalgalı, yeşillik ovalar ve alçak tepelerle kaplıdır. Kuzey dağlık olmakla birlikte ülkenin en yüksek noktası olan Cerro Mirador (540 m) güneydedir. Uruguay akarsular bakımından zengindir. Fakat çoğu, Negro ve Uruguay nehirleri hariç kısa olup, ulaşım bakımından büyük bir önem taşımaz. Doğuda Mirim Gölü, ülkeyi Brezilya’nın güney kıyı ucundan ayırır. İklim Uruguay’da mutedil (ılıman) bir iklim hüküm sürer. Sıcaklık ortalaması Ocak ve Şubat aylarında 22°C, Temmuz aylarında 10°C’dir. Yağmur en fazla Nisan ve Mayıs aylarında yağar. Yıllık yağış miktarı yaklaşık 890 mm civarındadır. Yaz aylarında sık sık fırtınalar olur. Mayıstan ekime kadar sis yaygın olarak görülür. Fakat nadiren bütün gün boyunca devam eder. Tabii Kaynaklar Yaklaşık Uruguay’ın dörtte üçü otlaklarla kaplıdır. Ancak % 3’ü ormanlıktır. Ormanlar palmiye, meşe, sedir, manolya, söğüt ve aksalkım gibi ağaçları ihtiva eder. Amerikan devekuşu, geyik, tilki, susamuru ve ayıbalığı ülkenin başlıca vahşi hayvanlarıdır. Belli başlı yeraltı zenginlikleri mermer ve granittir. Nüfus ve Sosyal Hayat 3.017.000 nüfuslu Uruguay’da halkın büyük bölümü (% 83) şehirlerde yaşar. Nüfusun yarıya yakın kısmı (1.260.000) başşehir Montevideo’dadır. Bundan başka 100.000’i aşan şehir yoktur. Diğer önemli yerleşim merkezleri Salto, Paysandu, Mercedes ve Fray Bentos’tur. Bunların hepsi Uruguay Nehri kenarında kurulmuştur. Uruguaylıların çoğu son yüzyıllık bir dönemde Avrupa’dan göç edenlerin soyundan gelir. Bunların çoğu İspanyol ve İtalyan asıllıdır. Ayrıca bir miktar Alman, Doğu Avrupa ve İngiliz asıllı vardır. Avrupa asıllılar nüfusun % 89’unu teşkil eder. Geri kalan % 9’u melez, % 2’si Afrika asıllıdır. Ülkenin resmi lisanı olan İspanyolca herkes tarafından konuşulur. Diğer Latin Amerika ülkelerindeki ırk karışımı ve değişik diller Uruguay’da bulunmaz. Halk etnik yapı ve kültür yönünden değişiklikler arz etmez. İlköğretim mecburi olup, halkın % 94’ü okuma-yazma bilmektedir. Ülkede iki üniversite, 40 kadar öğretmen okulu vardır. Çoğu Latin Amerika ülkelerine zıt olarak Uruguay düşük bir nüfus artışına (binde 1.2) sahiptir. Ekonomi Ülke topraklarının büyük bölümü otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık gelişmiştir. Ençok sığır ve koyun yetiştirilir. Ülke topraklarında yetiştirilen belli başlı bitkiler; mısır, buğday, turunçgil meyveleri, pirinç, yulaf ve keten tohumudur. Ülkede tarımla ilgili olarak, et paketleme, yün, sanayi, şeker sanayii ve un fabrikaları yer alır. Küçük çapta mühendislik ve elektrik malzemeleri firmaları ve kimya tesisleri vardır. Ayrıca küçük çelik ve alüminyum için hadde fabrikaları bulunur. Uruguay’da bilinen petrol veya maden kömürü yatakları mevcut değildir. Bundan dolayı ısıyla çalışan tesisler ve motorlu araçlar tamamen yakıt ithalatına bağlıdır. Karayollarının uzunluğu 52.000 km olup, bunun 11.960 km’si asfalttır. Demiryolu ağı yaklaşık 3000 km’dir. Montevideo’da büyük bir milletlerarası havaalanı vardır. İhraç mallarının başlıcaları et ve et ürünleri, yün, tekstil ürünleridir. Hammaddeler ve makinalar imalat sanayi için ithal edilen belli başlı mallardır. Hidroelektrik zenginlikleri artmasına rağmen, ülke petrol ithalatına bağımlı olmaya devam etmektedir. Ticaret yaptığı ülkelerin başlıcaları Brezilya, ABD, Arjantin, Irak ve Birleşik Almanya’dır. Uruguay'ın haritadaki konumu Uruguay'ın uzaydan görüntüsü
-
Venezuella Orinoco Nehri Orinoco, 2140 km uzunluğuyla Güney Amerika'nın en uzun nehirlerinden biri. Nehir yatağının tümü Venezuela mülkiyetindeki topraklardadır. Orinoco'nun kaynağı Venezula- Brezilya sınırı yakınlarında Parima civarında bulunur. Buradan başlayarak geniş ve batıya doğru oluşan bir kavisle kuzeye doğru Atlas Okyanusu'na akar. Bu esnada ilk olarak Venezuela ve Kolombiya arasındaki sınır boyunca ilerleyip, akabinde alt kısımlarında Venezula'yı boydan boya kateder. Deltası 41.000 km²'lik büyük bir hayvan zenginliği olan bataklık coğrafyası oluşturur. Brazo Casiquiare ile Orinoco Nehri ve Rio Negro birbirlerine bağlanırlar. Orinoco'nun keşfi Üzerinde Orinoco'nun gösterildiği ilk harita 1529 yılından gelir ve Diego Ribero'ya dayanır. Ancak ilk büyük keşif 18. yüzyılda José Solano önderliğinde yapılmıştır. Keşif gezisi Yukarı Orinoco Vadisi'nden Rio Negro'ya kadar ilerler. 1800 yılında Alman araştırmacı Alexander von Humboldt ve Fransız botanik Aimé Bonpland, Rio Apure ağzından başlayan ve Yukarı Orinico Vadisi'ne kadar süren bir keşif gezisine girişirler ve nehrin flora ile faunasıyla ilgili önemli veriler toplarlar. Buna karşın Orinoco'nun kaynağı, henüz Kasımm 1951'de Venezuellalı araştırmacılar tarafından Brezilya sınırı yakınındaki Sierra Parima'da keşfedilir. Bifurkation Orinoco'nun bir özelliği, çok ender doğal fenomen bifurkationdur. Bifurkation bir nehir yolunun çatallanıp kollara ayrılmasının bilimsel tabiridir. Orinoco'nun bir kolu Brazo Casiquiare Nehri, yüksek su seviyesindeyken, Amazonlara açılan Rio Negro'ya da akar. Orinoco kaynağından doğan su, belli şartlar altında Orinoco Deltası üzerinden Karayib Denizi'ne dökülmeyip, bilakis çok daha güney doğudaki Atlas Okyanusu'na dökülür. Orinoco üzerinde, Ciudad Bolívar'da köprü, Venezuela
-
KARAKAS Karakas (İspanyolca:Caracas), bir Güney Amerika ülkesi olan Venezuela'nın başkentidir. Kent, ülkenin kuzeyinde, yakınındaki Karayip Denizi'nden yükseklikleri 2130 metreye dek çıkan dağlarla ayrılan ve iki yanındaki dağların arasında kıvrılarak ilerleyen dar bir ovada yeralır. Karakas'ın denizden yüksekliği 750 ile 900 metre arasında değişir. Kent içinde ('Libertador Department' bölgesinde) 2004 sayımına göre 1.9 milyon kişi yaşasa da, bu sayı çevresindeki varoşlarla birlikte 5.1 milyonu bulur. Karakas, 1567'de Santiago de León de Caracas adıyla İspanyol sömürgeci Diego de Losada tarafından kurulmuştur.
-
Angel Şelalesi (İspanyolca: El salto Ángel), Venezuela'da bulunan dünyanın en yüksek çağlayanıdır. National Geographic ekibi tarafından 1949 yılında yapılan resmî ölçüme göre 979 m yüksekliğindedir. Şelaleyi, 20. yüzyılın başlarında, kâşif Ernesto Sánchez La Cruz keşfetmiştir. Batı dünyası ise ancak 1935'te Amerikalı pilot Jimmie Angel sayesinde bu şelalenin varlığını öğrenmiştir. Angel, değerli taşlar aramak amacıyla 1933 yılında çıktığı yolculukta şelaleyle karşılaşır.Şelalenin güzelliğini karısı ve iki arkadaşıyla da paylaşmak isteyen Angel'ın tekrar gelişinde kullandığı uçak, yerlilerin Şeytan Kanyonu dediği Auyan tepesine düşer. Angel, karısı ve iki arkadaşı, 11 gün süren çetin bir mücadelenin ardından küçük bir kasabaya iner. Onların bindiği uçak ise tam 33 yıl sonra tepeden helikopter yardımıyla kaldırılarak Maracay'daki Aviation Müzesi'nde sergilenir. Şeytana meydan okuyan uçuşuyla Angel, Venezuela'nın efsanesi haline gelir. Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı "serbest düşüş" olarak tanımlar. 807'inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979'uncu metrede sona erer. Sisli bir görüntüye sahip olan şelalenin suları, kuzeye doğru yol alarak Churun Nehri'ne karışır.
-
Venezuella Devlet Adamları Antonio Guzmán Blanco Antonio Guzmán Blanco (28 Şubat 1829, Caracas, Venezuela - 20 Temmuz 1899, Paris, Fransa), 1870-1887 arasında üç ayrı dönem görev yapan Venezuela devlet başkanı. Latin Amerika'nın o dönemdeki tipik askeri şeflerinden (caudillo) biridir. Babası ünlü gazeteci ve siyaset adamı Antonio Leocadio Guzmán, Caracas'ın seçkinlerinden Blanco ailesinin damadıydı.Guzmán Blanco önce taşradaki askeri şeflerin desteğini kazandı. Londralı bankerlerle kredi görüşmelerinde bulunmak üzere atandığı özel görev sayesinde gücünü daha da pekiştirdi.1870'te Regeneración (Yenilenme) hareketinin başı olarak hükümetin denetimini ele geçirdi. 1873'te anayasal yollardan devlet başkanı seçilmeyi başardı. On dokuz yıl boyunca (1870-1889) Venezuela'nın mutlak yöneticisi oldu. Guzmán Blanco, ülkedeki iç savaşa son verdi, ekonomiyi canlandırdı, ülkeyi düzenli bir yönetim ve çağdaş gelişme yoluna soktu.Guzmán'ın devlet başkanlığı döneminde kamu yapıları, demiryolları ve okullar inşa edildi.Caracas, yeni telgraf, liman ve demiryolları ağının merkezi olacak biçimde modernleştirildi. Guzmán Blanco halk eğitimini destekledi, tarıma sübvansiyon uyguladı, dış ticareti geliştirdi ve teknolojik ilerlemenin temellerini attı. Ama en yoğun mücadelesini Katolik Kilisesi'ne yöneltti. Doğum, eğitim ve evlilik işlemleri devlet gözetimi altına alındı. Dinsel topluluklar dağıtılarak mülklerine el konuldu.Katolik olmayanlara dinsel özgürlük tanındı. Guzmán Blanco, diktatörlüğü sırasında muhalefeti yok etmek için acımasızca davrandı.İnsan hakları çiğnendi, basın susturuldu.Halk yığınlarının durumunun iyileştirilmesi için hemen hiçbir şey yapılmadı.Üstelik Guzmán halkın sırtından kişisel bir servet de biriktirdi; özellikle yabancı bankerlerle kredi anlaşmalarından kar sağladı.Devlet başkanlığı döneminin büyük bölümünü Avrupa'nın yüksek tabakası içinde geçirdi.Gene bir Avrupa gezisi sırasında bir darbeyle (1889) iktidardan düşürüldü, yaşamının son 10 yılını Paris'te geçirdi. Juan Vicente Gómez Yerli olmasına ve iyi bir resmi öğrenim görmemesine karşın, Andlar bölgesinde geniş nüfuz kazandı. 1899'da Cipriano Castro'nun özel ordusuna katıldı. Başkent Karakas'ın ve yönetimin ele geçirilmesinden sonra başkan yardımcılığına getirildi. 1908'de Castro'nun Avrupa'da tedavi görmesinden yararlanarak iktidara el koydu; ölümüne değin bazen doğrudan, bazen de kukla başkanlar aracılığıyla ülkeyi yönetti. Yönetimi sırasında Venezuela bağımsızlık ve ekonomik gelişme yönünde önemli adımlar attı. 1918'de Maracaibo Gölü yakınlarında petrol bulununca, Amerikan, İngiliz ve Hollanda'lı petrol şirketleriyle Venezuela'nın çıkarı doğrultusunda sıkı pazarlıklara girişti. Yabancı ülkelerle iyi ilişkileri korudu ve bütün dış borçları ödemeyi başardı.Yerel caudillo 'lar (askeri şefler) ile Katolik Kilisesi üzerinde denetim kurdu. Kapsamlı bir bayındırlık programı başlattı ve etkili bir yönetim sistemi oluşturdu. Bu arada efsanevi servetine çok sayıda çiftlik, işletme ve sanayi kuruluşu da ekledi. Artan zenginliğiyle birlikte baskı ve şiddete dayalı bir yönetim kurdu. Güney Amerika'nın en iyi donanımlı ordusunu ve her yere uzanan ajan şebekesini de o geliştirdi. Simón Bolívar Simon Bolivar, tam adıyla Simón José Antonio de la Santísima Trinidad Bolívar Palacios Ponte y Blanco (d. 24 Temmuz 1783 - ö. 17 Aralık 1830), Güney Amerikalı devrimci önder. 1783'de aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu; ancak çocuk yaşta ailesini kaybetti. Ailesinden kalan mirasla devam ettiği askeri eğitimini İspanya'da tamamladı. 1810'da Venezuela'ya döndü ve sömürge yanlısı güçler ile Karakas'ta savaştı ve Venezuela'nın bağımsızlığını ilan etti. Sonra İngiltere'ye gidip tarafsızlık sözü aldı, döndü ve Karakas'ı Napolyon'un kardeşi Joseph'in komutasındaki İspanyol ordusunun elinden aldı. İspanyollar tarafından yakalanıp Kolombiya'ya sürgün edildi. Burada Kolombiya ordusunun başına geçip, Kolombiya'nın başkenti Bogota'yı ele geçirdi (1814). İmkânsızlıklar nedeniyle Kolombiya'da ağır yenilgiler aldı ve Jamaika'ya kaçtı. Haiti'de yeni güçler topladı ve Venezuela'ya tekrar saldırdı. Ciudad Bolivar şehrini ele geçirdi ve tek başına yönetmeye başladı. Uzun yıllar boyunca bu bölgeden İspanyollar'a karşı mücadele etti ve 1821 yılında içinde Venezuela, Ekvador, Kolombiya, Panama ve Peru'nun bulunduğu, o zamanlar Büyük Kolombiya olarak adlandırılan bölgeyi İspanyol sömürgesinden kurtardı ve ilk başkanı oldu. Kurduğu bu bölgede Peru'nun kuzeyi, Bolivya olarak ayrıldı. Bolivya'nın anayasası bizzat Bolivar tarafından yazılmasına ve yüzyılın en önemli siyasal belgelerinden biri olmasına rağmen hiç uygulanamadı. Generaller arasındaki kişisel çatışmalar iç savaşa dönüştü ve Büyük Kolombiya bölünmeye başladı (1827). Tüberküloz hastalığına ve hayalinin bölünüp yok olmasına dayanamayan Bolivar 1830'da hayata veda etti.
-
Venezuella Tarihi Venezuela'nın bağımsızlığını simgeleyen bir resim İspanyolların Güney Amerika'da ilk sürekli yerleşimlerinden biridir. Başarısız birkaç ayaklanmadan sonra, ülke sonunda İspanya'dan bağımsızlığını ünlü Simon Bolivar önderliğinde 1821'de kazanmıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında şimdiki Kolombiya, Panama ile Ekvator'la birlikte, Büyük Kolombiya'nın bir parçasını oluşturan Venezuela, 1830 yılında bu birlikten ayrılmıştır. Venezuela'nın yakın tarihinde, 19. yüzyılın tümü ile 20. yüzyıl başları siyasal çalkantılar, diktatörlükler ve devrimlerle doludur. Siyasi yaşama baktığımızda 1948’de Acción Democratica (Demokrasi Hareketi) partisinin lideri Rómulo Gallego’nun iktidarına son veren Marcos Pérez Jiménez’ün diktatörlüğü 10 yıl sürmüştür. Daha sonra 1958’de uzun yıllar egemen olacak sistemin başlangıcı sayılan Punto Fijo anlaşması büyük politik partiler arasında imzalandı . Aralık 1958’deki seçimleri Rómulo Betancourt kazanmıştır. Bu tarihten sonra iktidarın merkez sol parti Acción Democratica (AD) ve sosyal-Hristiyan eğilimli parti COPEI arasında gidip geldiği bir süreç görülür. Punto Fijo sürecinin o dönem diğer Latin Amerika ülkelerine demokrasiye geçişin nasıl olması gerektiğine dair önemli bir model olarak gösterildiğini belirtmektedir Fernando Casado Gutiérrez, ülkenin politik hayatını bir takım dönemlere ayırır: 1958-1968 arasında demokratik sistem kurulmuş ve kurumsallaştırılmış; 1988’e kadar iki partili bir sistem yürümüş ve 1989-1998 arasında ise sistem zayıflamış ve krize girmiştir. Bir görüşe göre, mevcut partilerin seçim başarısına odaklanmış olmasının ve ideolojilerinin birbirinden farksız hale gelmesinin sisteme olan güvenin azalmasında önemli payı olmuştur. Gözlemciler özellikle 1980’lerden itibaren varolan sistemi “Partidokrasi” olarak tanımlarlar ve bu dönemde iki partinin (AD ve COPEI) ülkede yeni açılımların oluşmasını tıkadıklarını söylemektedirler. Caracazo 1989’da IMF’nin yapısal uyum programları uygulanmaya konulmasına tepki olarak ortaya çıkan olaylara verilen isimdir. Bu politikalar faiz oranlarının serbest bırakılması, kamu hizmetlerine uygulanan vergilerin arttırılması, ithalat vergilerinin büyük ölçüde kaldırılması, bütçe açığında %4 oranında indirime gidilmesi ve yabancı firmalara karlarının tamamını ülkelerine aktarabilmesi gibi yeni-liberal politikaları içermiştir . Oluşan tabloda ise enflasyonun %80,7’lere ulaşması, işsizliğin %14’e yükselmesi ve halkın %80,42’sinin fakirlik içinde yaşaması gibi sıkıntılar ortaya çıkmıştır . İktidardaki AD’nin lideri Calos Andrés Perez’in politikalarına tepki için sokaklara dökülen resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 3000 kişi hükümet güçleri tarafından öldürülmüştür ve bu olaylar huzur içinde yaşayan ülke açısından çok önemli bir kırılma olmuştur . 1980’lerde Hugo Chávez profesyonel bir askerdir ve 1982’de arkadaşlarıyla birlikte Movimiento Bolivariano Revolucíonario 200 (Bolivarcı Devrimci Hareket - MBR 200) isimli gizli ve kendisine yakın genç subayları örgütlemeyi amaçlayan bir yapı kurmuşlardır . Bu hareket 4 Şubat 1992’de Chavez ve arkadaşlarının darbe girişimiyle birlikte kamuoyu tarafından tanınmıştır . Bu darbe girişiminin yeni-liberal politikaların uygulanmasına tepki olarak ayaklanan halkın hükümet tarafından sert bir şekilde bastırıldığı Caracazo olaylarına tepki olarak doğduğu belirtilmiştir. Darbe sonuç olarak başarısız olmuş, Chavez hapse düşmüş ama kamuoyu Chavez’i tanıma fırsat bulmuştur. Chavez teslim olduktan sonra diğer isyancılara teslim olmaları için çağrı yapması için televizyonda bir dakika konuşmasına izin verilmesini istemiştir ve kendine verilen sürede “yeni olanakların ortaya çıkacağını ve ülkenin daha iyi bir geleceğe doğru ilerleyeceğini” belirterek isyanı sonlandırdıklarını açıklamıştır . 1993’de başkan Perez kamu fonlarını kötü yönde kullandığı için görevden alınmıştır ve 1994’de yeni kurulmuş merkez sağ parti Convergencia’nın lideri Rafael Caldera MAS adında küçük sol partinin de desteğiyle başkan seçilmiştir. MBR 200 bu seçimleri boykot etme çağrısı yapmıştır . Caldera yoksul halkın sevgisini kazanmış olan Chávez'i serbest bırakmıştır. Daha sonra, 1998 başkanlık seçimlerine yeni kurulan "Beşinci Cumhuriyet Devinimi" adlı partiyle katılan Chávez, oyların yüzde 56'sını alarak başkan seçilmiştir. 1999 Yılında bu partinin girişimleriyle yeni anayasa hazırlanmış ve halkoylamasıyla kabul edilmiştir. 2000 Yılında oylarin % 59'unu alarak yeniden başkan seçilen Chávez'e meclis Kasım 2000'de bir yıl boyunca ülkeyi kararname ile yönetme yetkisi vermiştir. Bu bir yıl içerisinde Chávez'in özellikle tarım ile petrol alanlarında büyük düzenlemeler içeren 49 kararname çıkarması, ülkedeki o ana kadar egemen olan güçler arasında tedirginlik yaratmış ve düzenlemelerin dirençle karşılaşmasına ve kutuplaşmalara yolaçmıştır. 2001'in Aralık ayında ülkenin büyük işveren ve işçi sendikaları genel işi bırakma eylemi girişiminde bulunmuşlardır. 2002'de ordu ile sivil toplumun bazı öğeleri Chávez'i darbe ile başkanlıktan düşürmüşler, ancak Chávez halk ve ordu desteği ile 48 saat içerisinde görevine geri getirilmiştir. Venezuela petrolünün en büyük alıcısı olan ABD'nin başarısız darbedeki rolü tartışılmış ama kanıtlanmamıştır. 15 Ağustos 2004'de yapılan halkoylamasını Chávez oyların %58'ini alarak kazanmıştır. Ülkedeki Chávez karşıtı güçler halkoylamasınde yolsuzluklar olduğunu öne sürmüşlerse de, oylamanın geçerliliği Amerika Devletler Örgütü ile ABD'deki Carter Kurumunca onaylanmıştır. Venezuela Güney Amerika Uluslar Topluluğu 'nun bir üyesidir.
-
Venezuela DEVLETİN ADI: Venezuela Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Caracas NÜFuSU: 20.184.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 912.050 km2 RESMi DİLİ: İspanyolca DiNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Bolivar Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan bir devlet. Kuzey’de Karayib Denizi ve AtlasOkyanusu, doğuda Guyana, güneyde Brezilya ve batıda Kolombia ile çevrilidir. Tarihi Venezuela 1498’de Chistophes Colombus (Kristof Kolomp) tarafından keşfedilinceye kadar, ülke nüfusunu Carib yerlileri meydana getiriyordu. İspanyollar için Venezuela’nın fethi, yerlilerin şiddetli mukavemet göstermeleri sebebiyle zor ve yavaş oldu. Ülkede birçok kasaba kuruldu. Caracas 1567’de kurularak 1577’de başşehir oldu. Venezuela, İspanya İmparatorluğunun nispeten önemsiz bir parçası kabul edildiğinden diğer sömürgelerin idaresine verildi. Önce bugünkü Dominik Cumhuriyeti olan Santo Domingo’ya, sonra Yeni Granada Genel Valiliğine bağlandı. 1776’da ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesi ve 1789 Fransız ihtilali, bağımsızlık için bir misal teşkil etti. Napolyon’un, İspanya’ya savaş açması Nisan 1810’da sömürge devrinin sonunu getirdi. Kreollar (ülkede doğan beyazlar) İspanyol yöneticiyi azlederek bir cunta kurdular. 5 Temmuz 1811’de bağımsız konfederasyon ilan edildi. Bu ilan kraliyet kuvvetleri ve Kreollar arasında 10 yıl devam eden bir savaşa sebep oldu. 24 Haziran 1821’de Carababo Muharebesinde İspanya’ya karşı kesin zafer elde edildi. Anlaşmazlık sonucunda 1830’da Venezuela birçok Güney Amerika ülkesini ihtiva eden konfederasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet oldu. 1830’dan 19. yüzyıl sonuna kadar büyük krizler birbirini takip etti. Yirminci yüzyılın büyük bölümünde ülkeyi askeri diktatörler idare etti. Bunlar petrol sanayiini geliştirdiler, birçok sosyal reformlar yaptılar. 1959’dan itibaren ülke demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetler tarafından idare edilmeye başladı. Essequibo sınır bölgesinde Guyana ile olan anlaşmazlık 1982’de tekrar başladı. 1989’da ikinci kez başkanlığa seçilen Pérez’in açıkladığı ekonomik tedbirler, sokak gösterilerine sebep oldu. Halk yağma işine başlayınca askeri birliklerin müdahalesi üzerine çok sayıda insan öldü. Aralık 1993’te yapılan seçimlerde devlet başkanlığına Rafael Caldera oyların çoğunluğunu alarak seçildi. Rafael Celdera 25 yıldan sonra ikinci defa devlet başkanlığına geldi. 6 Aralık 1993’te göreve başladı. Fiziki Yapı Venezuela dört farklı tabii bölgeye ayrılır: Maracaibo alçak arazileri, kuzey dağlık bölgesi, Orinoco alçak arazileri ve Guyana Yaylası. Kıyıların uzunluğu 2815 km olup, ülke topraklarına Karayib Denizindeki irili-ufaklı 72 ada da dahildir. Bu adaların en büyüğü Margorita’dır. Maracabio alçak arazileri, Maracabio Gölü ve Venezuela Körfezi etrafında 52.000 km2lik düz ovaları ihtiva eder. Bu bölgeye Paraguana Yarımadası da dahildir. Burası ülkenin kalan kısmından güney doğuda Cardillera de Mérida ve kuzeydoğuda Segovia yüksek arazileriyle ayrılmıştır. Kuzeydeki dağlık bölge, Kolombiya Andlarının bir kolu olan Sierra de Périja ile başlar. Andların diğer bir kolu olan Cordillera de Mérida kuzeydoğu istikametinde kıyıya doğru uzanır. Bu dağların genişliği 13 ila 64 km arasında değişmekte olup, en yüksek noktası Pico Bolivar’dır (5007 m). Bütün sene boyunca yalnız bu dağların üzerinde devamlı kar bulunur. Kuzeydeki dağların güneyinde Orinoco Ovaları bulunur. Bu ovalar Kolombiya sınırından Atlas Okyanusu kıyısındaki Orinoco Deltasına kadar uzanır. Ovalar, nehirler arasında doğuya doğru daralarak genişlikleri 400 km’den 80 km’ye düşer. Sonra Orinoco Deltasında tekrar genişler. Guyana Yaylası, Orinoco Nehrinin güneyinde yer almakta olup, Venezuela topraklarının yarıdan fazlasını ihtiva eder. Geniş yaylalar 762 m’lik sarp kayaların ucunda aniden kesilir. Yükseklikler dik olarak tabanlarından yükselen kitle halindeki düz tepelerde 2180 m’ye ulaşır. Auyáan-Tepui’den dünyanın en yüksek şelalesi olan Angel çağlayanları (979 m) dökülür. Ülke büyük bir nehir ağıyla örülmüştür. Orinoco Nehri 436 kolu ile birlikte kuzeydeki dağların güney yamaçları, ovaları ve Guyana Yaylasını sular. Orinoco, Brezilya sınırındaki kaynağından önce kuzeye, sonra doğuya doğru yönelerek geniş bir delta meydana getirir. Atlas Okyanusuna dökülür. Bu güzergah boyunca uzunluğu 2736 km’dir. Maracaibo, Latin Amerika’nın en büyük gölü olup, 121 km genişliğinde, 230 km uzunluğundadır. Yüzölçümü 13.000 km2dir. İklim Venezuela’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Kuzeydoğudan senenin büyük bölümünde nispeten soğuk ve kuru alizeler eser. Sıcaklık yüksekliğe bağlı olarak değişir. Alçak kıyı kesimi ve iç bölgedeki nehir vadileri sıcak ve nemlidir. Yüksek araziler gündüzün genellikle ılıman, geceleyin soğuktur. Sıcaklık ortalama olarak 800 m yüksekliğe kadar 24°C civarındadır. 800 ila 2000 m yüksekliklerde 10 ila 27°C arasında değişir. 2000 m’nin üstündeki yerlerdeyse 18°C’dir. Paraguana Yarımadasında yıllık yağış miktarı 508 mm’dir. Güney Maracaibo Ovalarında ve Orinoco Deltasında yılda düşen yağış miktarı yüksek olup, 2032 mm civarındadır. Guyana Yaylasının yüksek yerleri ve kuzeydeki dağlar arasındaki merkezi vadi, orta miktarda yağış alır. Caracas’a yılda 787 mm’lik yağış düşer. Tabii Kaynaklar Venezuela’nın yaklaşık % 40’ı ormanla kaplıdır. Maracaibo alçak arazilerinde, Cardillera de Mérida’nın aşağı yamaçlarında ve Guyana yüksek arazilerinin güneybatı dağ eteklerinde cengeller (sık orman) bulunur. 1800 m’nin üstünde ormanlar seyrekleşerek yavaş yavaş yerini otlara bırakır. And Dağlarının yüksek eteklerinde Alp tipi çeşitli küçük çalı ve likenlerden meydana gelen paramó bitki örtüsü vardır. Orinoco alçak arazilerinde nehir kıyıları boyunca yaprakları dökmeyen ağaçlar vardır. Orinoco deltası sık mangrov çalılıklarıyla kaplıdır. Ülkede bulunan belli başlı vahşi hayvanlar büyük yabankedisi, jaguar, puma, ayı, geyik, tapir ve maymundur. Venezuela’da petrol, demir ve altın çıkarılmaktadır. Petrol üretiminde dünyada beşinci sıradadır. Nüfus ve Sosyal Hayat 20.184.000 nüfuslu Venezuela halkının dörtte üçü şehirlerde yaşar. Büyük şehirleri başşehir Caracas (2.265.874), Maracaibo, Barquisimeto veValencia’dır. Nüfusun % 69’unu melezler, % 20’sini beyazlar (İspanyol, Portekizli ve İtalyan), % 9’unu zenciler ve % 2’sini yerliler meydana getirir. Her ne kadar melezler çoğunluğu teşkil ediyorlarsa da, beyazlar sosyal ve kültürel hayata hakim durumdadırlar. Beyazlar gelirlerin çoğunu ticaret yaparak kazanır. Melezler ve zencilerin çoğu ziraatle uğraşır veya işçidir. Melezler ülkenin her tarafına dağılmışlardır; beyazlar şehirlerde toplanmıştır. Çoğu zenciler kuzeydeki kıyıda yaşar. Kabileler halindeki yerlilerse genellikle güneyde veya Kolombiya sınırında bulunur. Venezuelalıların % 96’sı Katoliktir. 1961 Anayasasına göre Katoliklik ülkenin resmi dinidir. Nüfusun yaklaşık % 2’si Protestandır. Büyük şehirlerde küçük Müslüman ve Yahudi toplulukları bulunmaktadır. Ormanlarda ve Güney Venezuela’da yaşayan yerliler putperesttir. Eğitim ücretsiz ve 14 yaşına kadar mecburidir. Nüfusun % 86’sı okuma-yazma bilmektedir. Başlıca yüksek tahsil kuruluşları Caracas, Maracaibo ve Mérida şehirlerindedir. Hemen hemen herkes resmi dil olan İspanyolcayı konuşur. İngilizce, işadamları arasında ikinci bir dil olarak kullanılır. Portekizce ve İtalyanca, göç edenlerin önemli bir kısmının ana dilidir. Yerliler kendilerine has kabile dillerini konuşurlar. Siyasi Hayat Venezuela bir federal bölge, iki federal memleket ve 20 eyalet ve Karayib’deki bazı adalardan meydana gelen federal bir cumhuriyettir. Cumhurbaşkanı eyalet yöneticilerini tayin eder. Bütün kanunları Milli Kongre koyar. Cumhurbaşkanı direk halk oyu ile beş yıllık süreyle seçilir ve ard arda gelen dönemlerde başkanlık yapamaz. Kongre bir senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her eyalet iki senatör seçer, milletvekilleri nüfusla orantılıdır. Milli kongre seçimleri beş senede bir yapılır. Oy verme mahkumlar ve askerler hariç 18 yaş ve yukarısı için mecburidir. Venezuela Birleşmiş Milletler ve Amerika Devletleri Teşkilatının bir üyesidir. Ekonomi Venezuela ekonomisi büyük ölçüde petrol ürünlerine bağlıdır. Petrol, ihracatın % 95’ini ve Gayri milli hasılanın % 30’unu meydana getirir. Petrol sanayii, demir madenciliği, çelik üretimi ve diğer temel sanayiler hükümetin kontrolü altındadır. Venezuela pek az tarım ürünleri ihraç eder. Yiyecek ve kereste ithal eder. Tüketim malzemeleri imalatı çok pahalıya mal olduğundan, sınırlı bir iç pazara sahiptir. imalatla ilgili olarak, başlıca gıda, tütün, tekstil, kağıt ve plastik sanayileri bulunur. İnşaat sektörünün yarısı özel sektörün elindedir. Yetiştirilen belli başlı bitkiler kahve, pirinç, meyveler ve şekerdir. Hükumet tarım ürünlerini artırmak için çaba sarfetmektedir. Dışarıdan makine ulaşım araçları, kimyasal maddeler ve gıda ürünleri alır. Sık nüfuslu Maracaibo ve kuzeydeki dağlık bölgelerde ulaşım ağı oldukça gelişmiştir. Ekspres anayollar, Caracas’ı, Valencia, La Guaria ve Puerto Cabello limanlarına irtibatlar. Karayollarının uzunluğu 100.571 km olup, bunun yaklaşık 33.188 km’si asfalt kaplıdır. Önemli demiryolları Puerto Cabello ile Barquisimeto arasında ve Ciuadad Guyana ile Cerro Bolivar’daki demir madenleri arasındadır. Petrol boru hatları ana kuyulardan limanlara ve önemli şehirlere kadar uzanır. Venezuela en çok ABD, Birleşik Almanya ve Japonya ile ticaret yapar. Ayrıca komşu Latin Amerika ülkeleriyle ticari münasebetlerini sıklaştırmaya çalışmaktadır. Latin Amerika Serbest Ticaret Birliğine üye ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) kurucularındandır.
-
Louisville Louisville, ABD'nin en büyük 17. şehri ve Kentucky eyâletinin en büyük şehridir. 1778 yılında Amerikan Bağımsızlık Savaşı kahramanlarından George Rogers Clark tarafından kurulmuş olan kent adını Fransa kralı XVI. Louis'den alır. Louisville safkan atların yarıştırıldığı dünyanın en büyük en yarışı olan Kentucky Derby'nin yapıldığı yerdir. Ünlü ABD'li mucit Thomas Edison gençliğinde Louisville'de yaşamış, icat ettiği ampül'ü halka ilk defa bu kentte göstermiştir. Kentucky eyâleti 18. yüzyıldan itibaren at yetiştirme konusunda ün kazanmıştır. Kentucky Derby at yarışı ilk defa 17 Mayıs 1875 tarihinde Louisville'de koşuldu. 1902 yılında yarışın yapıldığı hipodrom yeniden inşa edildi ve Churchill Downs adını aldı. 20. yüzyıl boyunca Kentucky Derby hızla büyüdü ve dünya çapında büyük bir ün kazandı. 3 Mayıs 1952 tarihinde ilk defa Kentucky Derby canlı yayınla televizyonda naklen yayınlandı. Günümüzde bu yarışlar kente 155.000 civarında izleyici çekmektedir.
-
Kentucky Kentucky'nin yüzölçümü 104,623 km2'dir. Eyalet, coğrafi olarak 6 bölgeye ayrılabilir: Eastern Kentucky Coal Field, Bluegrass Region, Knobs, Pennyroyal Plateau, Western Kentucky Coal Field ve Jackson Purchase. Eastern Kentucky Coal Field birçok ormanı ve akarsuyu olan daðlık ve engebeli bir alandır. Eyaletin kuzey - merkez kısmını oluşturan Bluegrass bölgesi inişli çıkışlı arazisiyle göze çarpar. Bluegrass'ın güneyinde alçak tepeler dizisinden oluşan Knobs bulunur. Diðer bir hafif engebeli bölge ise eyaletin güneybatı kısmının büyük çoğunluğunu kaplayan Pennyroyal Plateau'dur. Western Kentucky Coal Field eyaletin batı kısmında yer alan dağlık bir bölgedir. Eyaletin en batısında bulunan Jackson Purchase ise alçak bir ovadır. Kentucky'nin batı, kuzey ve kuzeydoğu sınırlarını Mississippi, Ohio, Big Sandy ve Tug Fork nehirleri oluþturur. Eyaletin nehirlerinden bazıları Cumberland, Green ve Kentucky nehirleridir. Louisville, Lexington, Owensboro, Covington ve Bowling Green eyaletin baþlıca kentleridir. Nüfusu yaklaşık 3.7 milyon olan Kentucky'nin başkenti Frankfort'tur. iklim Kentucky ılıman bir iklime sahiptir. Sıcaklıklar yıl boyunca orta seviyede seyretmektedir. Eyaletin Ocak ayı ortalama sıcaklığı 30oC, Temmuz ayı ortalama sıcaklığı ise 25.3oC'dır. Louisville'deki yıllık ortalama yağış miktarı 109 cm3'tür. Kentucky dağlık bölgeleri hariç kış mevsiminde genellikle az miktarda kar yağışı alır. Kültürel Profil Louisville, Louisville Orchestrası, Kentucky Operası, Louisville Ballet, Broadway Series ve Stage One: Children's Theater'a ev sahipliði yapmaktadır. Lexington ve Owensboro yerel senfoni orkestralarına sahiptir. Her yaz Lexington'da Bluegrass Festivali düzenlenir. Ayrıca Bardstown ve Harrodsburg'ta her yaz açık hava drama gösterileri sunulur. Eyaletin bazı müzeleri: Jean Thomas Müzesi (Ashland), Appalachian Müzesi (Berea), Mountain Life Müzesi (London), Sheaker Müzesi (South Union), Museum of History and Science ve J. B. Speed Art Müzesi (Louisville), Kentucky State Historical Müzesi (Frankfort) ve John James Audubon Memorial Müzesi'dir (Henderson). Dinlenme Kentucky'de su sporları, en az kır yürüyüşleri ve daða tırmanma kadar popülerdir. Dünyanın en büyük mağara sistemi olan ve Bowling Green'in yakınlarında bulunan Mammoth Mağarası Ulusal Parkı'na günlük turlar düzenlenir. Natural Bridge State Park (Slade), Cumberland Gap National Historical Park, Old Fort Harrod State Park, Plaesant Hill'de Shaker Village, Ballard Country Wildlife Management Area ve Lexington yakınlarındaki Kentucky Horse Park Kentucky'nin diğer popüler eğlence alanlarından bazılarıdır. Yüksek Öğrenim Kentucky'de yaklaşık 25 kolej ve üniversite, bunlara ek olarak 18 community kolej bulunmaktadır. Eyaletin en büyük üniversiteleri: Kentucky Üniversitesi (Lexington), Louisville Üniversitesi (Louisville), Eastern Kentucky Üniversitesi (Richmond) ve Western Kentucky Üniversitesi'dir (Bowling Green). Transylvania Üniversitesi (Lexington), Berea Koleji (Berea) ve Centre Koleji (Danville) Kentucky'nin en ünlü özel üniversitelerinden bazılarıdır. Ekonomi Ekomonisi tarıma dayalıdır. At, sığır, tütün, süt ürünleri, domuz, soya, ve mısır ticarette büyük rol oynar. Kömür, demir ve petrol çıkarılır. Araba üretiminde öncü olan Kentucky'de; Chevrolet Corvette, Ford Expedition, Ford Explorer, bütün Ford F-serisi, Toyota Camry, Toyota Avalon, ve Toyota Sienna markalarının Kentucky de fabrikaları vardır