Canraşit

Bilmem mesela Truman Doktrini bir ideoloji midir ?

Değildir. Source ayrıdır, Reference ayrıdır. Alıntının olduğu gibi alındığı kaynağı vardır. Bu bir kitap olur, web sayfası olur vs. Referans ise yararlanılan kaynaktır.

Bilmem, niye acaba ? Falanjizm, Reksizm, Peronizmden niye bahsettiyse ondan olmasın sakın.

Hayır efendim 10 kaplan gücü bir fantom eder bi kerem. Fantomun da kadınlarla işi olmadığına göre yok kadın madın cennette hadi toplaşmayın, dağılın bakiiim... Not : Cadı iyiymiş.

Haklısın haksızlık etmişim bu konuda cüppeliye. Ama onun da çelişkisi var. E peki o zaman neden dünyada maksimum 4 kadınla evlenmek var ? Demek ki erkeklerin gücü cennette bir birim artarak 5 birime çıkıyor. Kadına neden 5 erkek veriliyor da o birini isteyecek ? Demek ki bu dünyada kadınların 5 erkek istediğini söylemek istiyor. O halde kadınların 5 olan gücü cennette 1 birime düşürülmüş. Bu halde, Kadınların dünyada payına düşen 1/4 erkek, cennette 4 katına ( 4*(1/4)=1 ), dünyada erkeklerin payına düşen maksimum 4 kadın ise cennette maksimum ( 4*4= )16 olması gerekir. Ama erkekler için kadın sayısının ucu açık bırakılmış. Yani mahrumiyet kadınlar için 5-1/4 =19/4'ten 0'a düşürülmüş. Erkekler içinse, 4'den bir birim arttırıldığı 5'e çıkarıldığı halde 5 kadın yerine sonsuz huri verilerek acziyet yaratılmış. Demek ki, cennette kadın erkek eşitsizliği erkekler aleyhine olacakmış.

Ve en önemlisi en başta Kemalizm bir İdeoloji değildir. Kemalizm, sanayi devrimi ve burjuva demokrasisi oluşturan dünyada var olan ideolojilerin Türkiye şartlarına uyarlanması için önerilen doktrinler bütünüdür. Faşizm gibi dünyaya yeni bir model, yeni bir ideoloji önermemektedir.

Erkek dediğin kıllı olur, dediklerinde çelişki var cüppelinin. Ayrıca, 100-72 = 28 erkeklik güç boşa çıkacak, ona bir çözüm sunmamış.

Spartaküs.

Soyutu somut algılama hastalığı Belirtileri : Ego gibi kavramsal, soyut bilimsel terimlerin somut olduğunu düşünmek. Tedavisi : Zor.

Kabilenin toteminden farkı nedir ? Ayrıca, çok tanrının gözetlemesinden daha iyi değil midir ?

Olabilir tabii, algılama kişilerin seviyesine göre değişebilir. Herkesin yazılanları doğru algılaması mümkün olmayabilir. Bazılarının anlatılmak isteneni anlaması zaman ve " ekstra vurgulama " gerektiriyor olabilir. Demogoji çabasını da hoş görüyorum artık.

Dünyada şamanist ve Tengrici kalan Altaylılar ve Yakutlar, Müslüman olan Kırgızlar, Türkmenler, Uygurlar, Tatarlardan vs. çok mu ileridirler ? Yani sorun dinde değil, din anlayışındadır. Osmanlı Mezhepçiliğe boğulduğu oranda Arap kabileciliğinin seviyesine gerilemiştir, bu doğrudur.

Kutuplaştırma ayrıştırma ve ötekileştirmeyi de içeriyor zaten.

Kemalizm ve Faşizm ilişkisini irdelemek ve bir yargıya varmak için öncelikle Korporatizmin ne demek olduğunu bilmek gerekir. Ondan sonra İtalya ve Almanya gibi burjuva devrim süreçlerini yaşamış sanayi toplumları ile feodal bir tarım toplumu olan dönemin Türkiye'sinin koşullarını da iyi analiz edip karşılaştırmak lazımdır. Mesela, Türkiye'de Korporatizmin uygulanabilmesi için, gelişmiş bir sanayi, bir işçi sınıfı ve burjuva sınıfı var mıydı o dönemde ? Mesela, feodal sınıf ortadan kaldırılmış mıydı ? Mesela, Faşizmin olanaklılığını önceleyen " Millet " ve " Milliyetçilik " kavramlarının her vatandaşın zihninde karşılığı aynı mıydı ? Gibi...

Ona kaynak denmez, referans denir. Zira, Viikipedi'de " Kemalizm / Faşizm Bağı / İlişkisi " adında bir konu başlığı yok. Verilen linkte yalnızca Faşizm konu başlığı var. Türkiye ile ilgili kısımda bile Kemalizm'den bahsedilmemiş.

Kar güdüsüne bir dur denilemezse dünya felakete doğru gidiyor.

Önemli bir fark var. Mesela Tutankamon kendini ( tanrı ) Amon rahipleri ile beraber satıyor. Akhenathon ise kendi üretip kendi satıyor. Burada onurlu olan emeği ile kazanan Akhenathon. Diğeri ise ancak doğuştan gelen bedenini veya özelliklerini geliştirmeden direkt satan kadar onurlu.

Gitmiş görmüş kadar olmasam da bir an dünyadan kopmuşluk hissi, ardından bir yaşama sevinci verdi ve bir içimi açtı ki bu harika resimler, sana ne kadar teşekkür etsem az olur gloria. Emeğine sağlık.

Laik bir ülkede Krematoryuma izin verilmesi, daha önce de söylediğim - ama demogojik tiradlar attırılma çabası sırasında algılanamamış olan- bir hak ve özgürlük meselesidir. Dogma yıkma meselesi değil. Zira, laik ülke herkesin dinsiz veya ateist olduğu ülke falan değildir. Özgürlük savaşçısı insan hakları ve özgürlüklerinin savaşımını verir. İnsanların inanma özgürlüğüne karşı savaş vermek değildir özgürlük savaşçılığı. Krematoryuma izin verilmemesi ülkemizde dogmanın iktidarda olduğunun göstergesidir. Yani dinin siyasette kullanıldığının ve laikliğin içselleştirilemediğinin. Ayrıca, boşa ceset yakmak ve atmosfere yok yere ( amaçsız ) zehirli gaz salmak ve yakıt tüketmek yerine bu reaksiyondan elektrik üretilmesinin de iyi bir fikir olduğunu belirtmiştim. Zira, diğer kaçınılmaz zararların ( şimdilik ) pozitif marjinal fayda üreten bir mantığı vardır. Atıklar ise, her zaman negatif marjinal fayda üretir. Dolayısıyla, bu negatifi pozitife çevirecek santrallerden yana olmak ne " dogma yıkıcılığı " gibi tepkisel, ne de " küllerim boğaza / okyanusa atılsın, moleküllerim dünyayı dolaşsın, kah bir albatrosta kah bir lagosta yaşasın " gibi duygusal değil gerçekçi bir yaklaşımdır. Yalnız şimdi bunu okuyanlar yine anlayamaz diye tekraren vurgulayayım ki; her ne sebeple olursa olsun krematoryumda yakılmak isteyenin böyle bir hak ve özgürlüğü de olmalıdır laik bir ülkede.

Soyutu illa da somut anlama meselesi. Bu da söylediklerimi ispatlıyor zaten. İşte toplumların evrilmesi de aynen bir insanın bebeklikten yetişkinliğe erişimindeki evrelerde olduğu gibidir. Ortaçağ'da da insanlar soyutu somut algılıyorlardı. Günümüzde hala o döneme saplanıp kalmış toplumlar olduğu gibi hala soyutun somut algılandığı döneme saplananlar da vardır.

İnsanlar ne dogma yanlısı olmak için ne de dogma karşıtı olmak için gerçekleri çarpıtarak sunmamalıdırlar. Hisleri ile değil, mantıkları ile çıkarım yapabilmelidirler. Tepkisel değil, tutarlı düşünsel sonuçlar çıkarabilmelidirler. Turan Dursun da bu konuda gerçeği çarpıtmamış. Konu bu. Kimse " Turan Dursun böyle demiş siz de kabul etmek zorundasınız ey ateistler ! " falan demedi, söyleneni doğru anlamak için öncelikle sakinleşmek gerek biraz.

Tam aksine Mezhepler konu ile doğrudan bağlantılı. Ve yine tam aksine, Mezhepler, tarihten anlaşılıyor ki İslam Devrimi ile ortaya çıkan Ümmet anlayışını, yeniden Kabileciliğe döndüren bir nevi Karşı Devrim araçlarıdır. Dolayısıyla, bu ayeti Hanefi dışındaki Şafi, Hanbeli, Maliki mezhepleri kan davasına yol açacak şekilde ( köle, kadın öldüren hüre kısas uygulanmaz ) yorumlamışlar. Yalnızca Hanefi Mezhebi doğru yorumlamış. Üstelik hadis ile de desteklemişler " Kölesini öldüreni öldürürüz "

Biraz daha ilerletirsek, o zaman hür öldüren köleyi keyfi olarak öldüren hürü kölenin yakını olan köle de keyfi olarak öldürür. Nasıl olsa onun da cezası yok. Bu hep böyle devam eder. İşte kısasa kısas budur. Yani kan davası. Bunun da sonu olamayacağı için neticede ayet böyle yorumlanamaz. Zira, düzen yerine düzensizlik getirmiş olur. Dolayısıyla, hürü öldüren köleye kısas olmayacağı söylenemeyeceği gibi köleyi öldüren hüre kısas yoktur da denilemez.

Osmanlı kendi boyuna rakip olabilecek / olan diğer boylar üzerinde hakimiyet kurduktan sonra, kendi boyu dahil boy olayını bitirerek, kan ve akrabalık bağına dayanan birlik olan kabile / boy yerine, din bağına dayanan ümmet anlayışını getirmiştir. Böylece iktidarda istikrar yakalanmış. Yeniden fetret devri gibi karışık ve dışa karşı zayıf dönemlerin yaşanması ihtimalini yok etmiştir. Kabile / Boy birliği ( o çağdaki anlamıyla Ulus ), Din birliği ( ümmet )ten geridir. Din birliğinin ( ümmet )şimdiki anlamıyla vatandaşlık esaslı Ulus'tan geri olması gibi.

Türk adı Göktürk hanedanı olan Aşinanın bir diğer adıdır. Dolayısıyla bu açıdan Remus ve Romulus efsanesinden bir farkı yoktur. Zaten Remus ve Romulus efsanesinin, Türk olduklarına dair kanıtlar bulunan Etrüsklerce İtalya'ya taşındığı da büyük ihtimaldir. Başka bir deyişle Göktürk devletini kuran Aşina veya Türk kabilesi / boyu, diğer boylar üzerinde hakimiyet kurarak kendi hanedan ismini devletin ismi yapmıştır. Gök ilavesi ise bu devletin göksel / Tanrısal / kutsal olduğunu söyler. Bu yapı da Roma örneği gibi, o çağlara ait rastlanan diğer yapılardan çok farklı değildir. Göktürk isminde, dünyanın diğer bölgelerinde o çağlardaki kabileler birliğinde başat kabilenin yani hanedanının adını taşıyan Krallıklardan pek farklı bir durum yoktur. Ulus köken itibariyle boy / kabile birliği demektir. Kabile birliği Modern anlamdaki Ulus kavramı ile aynı değildir.