dominik tarafından postalanan herşey
-
Uğur Mumcu Öldürülmüştü
Savundugumuz devlet bunlarin sorumlusu. Yoksa neden 17 yildir hesap sorulmasinki? Bize tetikcilerden daha önemlisi arkalarindaki gücü bilmektir. Onu da devlet cok iyi biliyor.
-
KIM VATAN HAINI? AHMET KAYA'MI YOKSA ........?
Sabah Gazetesi Yazarı Sevilay Yükselir bugünkü köşe yazısında Hürriyet Gazetesi'nin Ahmet Kaya ile ilgili atmış olduğu manşeti hatırlatıyor ve soruyor: Kim vatan haini? Ahmet Kaya mı, yoksa ona "Hain" deyip belgeleyemeyenler mi? 27.01.2010 Alinti: -http://yenisafak.com.tr/Gundem/Default.aspx?t=27.01.2010&c=1&area=4&i=238103-
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Sabaha karşı 03:00 Birinci Ordu’da yapılan seminerde, sıkıyönetim planlarının Powerpoint sunumunda Sıkıyönetim Harekâtı’nın başlama saati 03:00’ı gösteriyor Taraf’ın geçen hafta yayımlamaya başladığı ve içeriğinin birçok ayrıntısını sayfalarına taşıdığı Balyoz Güvenlik Harekât Planı için “yok” dendi, “Harp Oyunu” dendi, “dış tehdit odaklı” dendi, “rutin tatbikat” dendi... Oysa İstanbul’da iki camiye cuma namazı sırasında saldırılmasını, bir Türk savaş uçağının Özel Filo jetlerince düşürülmesini de kapsayan Balyoz, hazırlanan tutuklama listelerinden, oluşturulan yeni bakanlar kurulundan, yazılan hükümet programından da anlaşılabileceği gibi tam teşekküllü bir darbe planıydı. 3 Kasım 2002 seçimleriyle işbaşına gelmiş AKP Hükümeti’ni “iç tehdit” olarak algılayan ve devrilmesini öngören bu planın bazı aşamaları, İstanbul Selimiye Kışlası’nda 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan plan seminerinde masaya yatırıldı. Dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, o seminerde, altında kendi adı olan ve yine o dönemde Kurmay Albay rütbesiyle Birinci Ordu Harekât Başkanı konumundaki Süha Tanyeri’nin bilgisayarından çıktığı elektronik olarak kanıtlanabilen Balyoz Güvenlik Harekât Planı’nın adını anmasa bile, içeriğine ilişkin birçok ipucu verdi... Slaytlar darbeyi anlatıyor Doğan, o seminerde AKP’ye duyduğu husumeti gizlemedi; bazı katılımcılar da 12 Eylül 1980 benzeri bir müdahale gerektiğinden söz etti. Söz konusu seminerde, planlanan harekâtın iç tehdide yönelik olduğu konusunda kuşku bırakmayan Powerpoint sunumlar da yapıldı. Taraf, bugün bu sunumlardaki slaytların bir derlemesini yayımlıyor. Balyoz darbecilerinin Marmara Bölgesi için nasıl bir sıkıyönetim uygulaması öngördüklerine ilişkin ayrıntılı bilgiler içeren bu slaytları izleyince, Genelkurmay yetkililerinin “dış tehdide yönelikti” dedikleri ve içeriğinden tam olarak haberdar olmadıklarını itiraf ettikleri plan seminerinin kapsamı da günışığına çıkıyor. Kaynak: -http://www.taraf.com.tr/haber/46751.htm-
-
YUNANISTAN'DA CUNTAYI AGIR CEZALAR BITIRDI
Türkiye'de cuntacilara hala sevgiler gönderilirken, yaptiklari insanlik disi uygulamalara klif aranirken, yargilanmamalari icin tüm cunta sevdalilari seferberlik yapmis durumda iken, bakin komsumuz Yunanistan'da bu ise nasil son vermisler. Umarim komsumuzun tavrini kendimize örnek aliriz. CİHAN ATİNA" Kaynak: -http://www.stargazete.com/politika/cuntayi-agir-cezalar-bitirdi-haber-240573.htm-
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Kaynak: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=976998&Date=27.01.2010&CategoryID=77- Lafı dolandırmadan böyle bir plan varmı onu söyleyin. Yok zamanlamaymış yok 10 asker soruşturuluyomuş konunun özüne dönün lütfen. Hani balyoz değildi planın adı. Resmi evrakta bu isim yazıyor.
-
Uğur Mumcu Öldürülmüştü
Bizlerde zaten neden hala 17 yildir katilleri bilindigi halde adalete hesap sormadigini sorguluyoruz. Kimler gelmediki iktidara ölümünden sonra? Tüm iktidarlar devletim tüm birimleriyle beraber Ugur Mumcu'nun katillerinin kimligini ve arka plandaki sahislari teshir etmemek icin, adalete hesap vermemeleri icin masallah haklarini yemeyelim ellerinden geleni yaptilar. Birde kalkiyoruz devleti savunuyoruz. Katillerin ve arkalarindakilerin hala serbest dolasmasinin tek sorumlusu devlettir, polisiyle, valisiyle, komutaniyla, basbakaniyla,.... bu olayi ört bas eden tüm merciler ve görevliler ile devlet sucludur. Madem seriatcilar veya PKK'lilar gercek karanlik gücler ve bunlar öldürdü ise neden devlet bunlari hala sakliyor? Yoksa onlardan korkuyormu? Benim düsüncem gercek sorumlular ne seriatcilar ne de PKK'lilar bilakis devlet icerisindeki derin devletciler. Amaclarida her zamanki gibi insanlarin kafalarini karistirip kendi düzenlerinin koltuklarini pekistirmek. Tetikciler seriatci veya PKK'li birileri olabilir ama gercek sorumlular devlet icerisinde. O yüzdende tüm devlet birimleri el birligiyle 17 yildir katilleri ve arkalarindaki gücü adalete teslim etmiyor.
-
AVRUPA BİRLİĞİ’NE İLK ADIM
Biz ne demistik bastan beri? Hani siz sadece gercek belgeler üzerinden iddaada bulunuyordunuz?
-
CHP’yi parçalayacaklar
CHP'nin bölünmesi ve marjinal bir parti durumuna gelmis olmasi basta CHP'nin genel baskanlari ve diger partili yetkililerin yanlis politikalarndan kaynaklanmistir. Baykal gibi bir genel baskani olan partiin ismi ister CHP olsun isterse baska bir isim verin sonuc devamli ayni olur. Kendisini elestirmeyen, oyunu aldigi vatandasi sirtindan hancerleyen ve yari yolda birakan tek parti diyebiliriz CHP icin. Birakin Kürt'leri, Alevi vatandaslari dahi arkadan hancerleyen ve yillrdir oylarini almasina ragmen sorunlarina asla cözüm bulmayan bir parti. Kendi düsen aglamaz derler. Dahada beter olsunlar derim bu politikalarina devam ettikleri sürece.
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Anayasanin hangi maddesinde TSK'ne darbe yapmasi icin bir hak verilmis? Türkiye iki basli oldugu icin TSK kendisine ortam elverdigi icin böyle bir hak cikartmistir, ama asla anayasa ile bagdasmaz. hele hele demokrasi ile hic bagdasmaz. Iki baslilikta bu tür demokrasi karsitlari kendilerine her türlü hakki mal ederler. Darbe plani ordunun yetkileri arasindaymis ve tatbike, önlem almaya yönelikmis. O yüzden tatbikeyi ve önlemleri isimler üzerinden yapmislar.
-
Taraf ?Nedir ne degildir...
Burada söz konus ne Ilker basbug ne de baska bir isim. TSK bir devlet kurumudur, bugün Iker Basbug genelkurmay baskani, dün baskasiydi ve yarinda gene baskasi olacak. TSK asla kendisini 12 Eylül fasist darbesinden soyutlamamistir. Kenan Evren hala TSK'nin serefli bir pasasi olarak görülüyor. Kendinizi aldatabilirsiniz ama bizi kandiramazsiniz.
-
AVRUPA BİRLİĞİ’NE İLK ADIM
Vermis oldugum link Bürüksel Zirvesi sonuc bildirisini tüm maddeleriyle tercümesini yayinliyor. Madem bu link yalan ve yanlis yaziyor, sizde lütfen elinizdeki Brüksel Zirvesi sonuc bildirisinden maddeleri Forum ortamina tasiyin ve gercekleri görelim. Ama adim gibi eminimki elinizde böyle bir belge asla yok ve olsa dahi benim vermis oldugum linktekinden icerik olarak farklida degil. Bizde biliyoruz sonuc bildirgesinin resmi bir belge oldugunu ve bu resmi belgeyi (türkce tercümesini) buraya sunmusuz, isteyenler icin ingilizcesinide, yani belgenin asilini link olarak veriyorum -http://www.consilium.europa.eu/ueDocs/cms_Data/docs/pressData/en/ec/83201.pdf- . Yoo eger diyorsanizki size sundugum belge gercek degil sahte, buyurun isbatlayin.
-
AVRUPA BİRLİĞİ’NE İLK ADIM
Bahsettiginiz 23. maddeden sizin cikardiginiz anlami cikartan tarafsiz bir AB uzmani gösterebilirmisiniz? Su anki meclisteki mualefet partilerinden dahi böyle bir anlam cikartan sözler duymadik, ama ne hikmetse internet üzerinden ne oldugu belirsiz kisilerin mailleri dolasiyor ve bizler bu mailler de kanit olarak gösteriliyor.
-
AVRUPA BİRLİĞİ’NE İLK ADIM
Internette kimin ne yazdigi belli olmayan mailleri bizlere burada tartisma ve aydinlantma araci olarak sunmak bizim tartisma kültürümüzü ve niyetimizi cok güzel göstermektedir. Ben sizin AB Bürüksel zirvesi bildirisini okudugunuza hic inanmiyorum cümki, okusaydiniz cocuklarin dahi okuyunca gülecegi asilsiz bir idaada bulunmazdiniz. Türkcenin birraz esnek oldugunu biliyoruz ama, bu kadarda kötü niyet icin anlamak ve gösrmek istedigim gibi tersten okuyup bizlere aktarmak kadarda esnek oldugunu burada görmüs oluyorum. Siz bize vermemissiniz kaynagi ve 23. maddeyi, ama ben burada herkes icin veriyorum. "Müzakerelerin Çerçevesi 23. Avrupa Konseyi, aday ülkelerin her biriyle yürütülecek katılım müzakerelerinin bir müzakere çerçevesine dayanması üzerinde uzlaşmaya varmıştır. Komisyon’un önerisine dayanarak Konsey tarafından oluşturulacak her çerçeve, 5. genişleme sürecindeki tecrübeleri ve gelişmekte olan müktesebatı göz önünde bulundurarak, her aday ülkenin kendine has şartlarına, özel durumuna ve niteliklerine göre aşağıda sıralanan unsurları ele alacaktır: • Daha önceki müzakerelerde olduğu gibi, müzakerelerin esası, üye ülkelerin bir tarafta aday ülkenin diğer tarafta yer aldığı, kararların oybirliğine dayandığı Hükümetlerarası Konferansta belirlenecek ve her biri ayrı bir politika alanını kapsayan müzakere başlıklarına ayrılacaktır. Komisyon tavsiyesi üzerine oybirliği ile hareket eden Konsey, müzakere başlığının geçici olarak kapatılması ve uygun olduğunda her başlığın açılması için gerekli kıyas koşullarını belirleyecektir; ilgili müktesebat başlığına bağlı olarak bu koşullar, mevzuat uyumu ve müktesebatın yeterli derecede uygulanmasının yanı sıra Avrupa Birliği ile sözleşmeye bağlı ilişkilerden doğan yükümlülüklere dayanacaktır. • Uzun geçiş dönemleri, istisnalar, özel düzenlemeler ya da kalıcı koruma önlemleri; örneğin koruma önlemlerinin temelini oluşturacak daimi olarak kullanılabilecek maddeler, göz önünde bulundurulabilecektir. Komisyon, uygun gördüğü hallerde bunları, kişilerin serbest dolaşımı, yapısal politikalar ya da tarım gibi alanlarda müzakere çerçevesi önerilerine koyacaktır. Ayrıca, kişilerin serbest dolaşımını nihai olarak tesis edeni karar alma mekanizması, üye ülkelere azami rol vermelidir. Geçiş düzenlemeleri ya da koruma önlemleri rekabete ve Tek Pazarın işleyişine etkilerine göre gözden geçirilmelidir. • Aday ülkenin Birliğe katılımının mali yönleri, uygulanan Mali Çerçeve kapsamında ele alınmalıdır. Bundan ötürü, müzakerelere henüz başlamamış ve Birliğe katılımı mali reform gerektirecek kadar büyük mali sonuçlar yaratacak olan adaylar ile müzakereler, olası önemli mali reformlarla birlikte ancak 2014 yılından sonraki dönemi kapsayan Mali Çerçeve’nin oluşturulmasından sonra tamamlanabilecektir. • Müzakerelerin ortak hedefi Birliğe üyeliktir. Sonuçları önceden garanti edilemeyen bu müzakereler açık uçludur. Tüm Kopenhag kriterleri dikkate alındığında, aday ülkenin üyeliğin tüm gereklerini tam olarak üstlenecek durumda olmaması halinde, aday ülkenin Avrupa yapılarına en sıkı bağlarla bağlanması temin edilmelidir. • Özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü gibi Birliğin üzerine kurulduğu değerlerin bir aday ülkede ciddi ve sürekli ihlal edilmesi durumunda, Komisyon kendi girişimi ya da üye ülkelerin üçte birinin talebiyle müzakerelerin askıya alınıp alınmamasını tavsiye edebilir ve müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için gerekli koşulları önerebilir. Konsey, aday ülkeye söz hakkı verdikten sonra, müzakerelerin askıya alınması ve yeniden başlatılması koşullarına ilişkin Komisyon önerisi ile ilgili kararını nitelikli çoğunlukla alacaktır. Üye ülkeler, Hükümetlerarası Konferansta (HAK), oybirliği ile karar alma gerekliliğine halel getirmeksizin, Konsey kararına göre hareket edeceklerdir. Avrupa Parlamentosu bu konuda bilgilendirilecektir. • Katılım müzakerelerine paralel olarak Birlik her aday ülkeyle kapsamlı bir siyasi ve kültürel diyaloğa girecektir. Bu kapsamlı diyalog, kişileri bir araya getirerek karşılıklı anlayışı iyileştirmek amacıyla sivil toplumu da kapsayacaktır." Kaynak: -http://www.belgenet.com/arsiv/ab/brukselzirve_122004.html- Siz burada büyük ihtimalle 23. maddenin son cümlesini bize akrtarmaya calismissiniz ama isterseniz bin kere okuyun asla sizin anlamak istediginiz mana cikmaz. Ama tabiiki AB karsitlarindan da baska bir anlayis beklemek abest kacar. Interne girin ve bakin, tüm AB karsitlari yoktan var ederek bizleri yaniltmaya calisiyorlar. Bizleri bu zihniyet yillardir yoktan düsman icat edip oyalamiyorlarmi?
-
AVRUPA BİRLİĞİ’NE İLK ADIM
Umarim bahsettigin idaanin bize kaynagini gösterirsin. Yani aynen sizin anladiginiz bicimdeki tercümesini veya orjinalini. Keske arastiripta ögrendiginiz Türkiye ile ilgili maddeyi buraya alinti olarak linkleseydiniz. Sabirsuzlikla vereceginiz linki bekliyorum, tabii varsa. Ben arastirdim bulamadim, buldugum sadece AB karsiti internet sitelerinde aynen sizin yaptiginiz gibi belgesiz ve kanitsiz söylemler. En azindan bu kadar önemli bir iddaa da bulunurken belge gösterilir. Bilmiyorum siz AB Bürüksel zirvesi
-
DARBENIN ADI BALYOZ
"Balyoz" öncekiler gibi yalan ve kirli oyun diyorsunuz ama diger taraftan da "sakli gizli olmayan bir seminerin bugün ortaya darbe planlari diye sürülmesi..." oldugunu söylüyorsunuz. Önce bu celiskiye isaret etmek isterim. "Balyoz" ya yalan ve kirli oyun ya da gercekten seminer olarak yapilan bir görüsmenin sonucu. Her ikiisde yanyana olamaz. Diger taraftan madem sakli olmayan bir seminerdi de neden TSK önceden kamuoyuyla paylasmadi? Yapilan planlar ortaya cikinca bende derim kendimi kurtarmak icin, yaptiklarimiz sadece bir seminerdi ve gercekleri yansitmiyordu diye. Yok öyle sey, bal gibi planlar ortada, ama simdi artik mesele kendimizi nasil kurtaririz senaryolari yapiliyor. TSK elestirilebilir ve elestirilmeliymiste eger yanlisi varsa, bazilarimiza göre asla yanlisi olmadiki. 1961, 1967, 12 Eylül 1980'de yasananlar icin dahi TSK elestirilmiyor. Sadece Evren icin bir laf söyleyerek ici gecistiriyorlar. Sanki Evren bunu 11 eylüde kendi basina evinde otururken kararlastirdi ve 12 eylül sabahida uyguladi. 12 eylüle de aynen "Balyoz" planlari yaparak gelindi. Abdi Ipekci, 1 mayis 77, ögrenci katliamlari, Maras, Corum katliamlari,.... tümü bu planin bir parcasiydi. Hadin TSK'nin gercek hatalarini gösterin ve elestirinki bide samimiyetinize inanalim.
-
TÜRKİYE’DE ÖZEL HARP’IN KARIŞTIĞI KARANLIK OLAYLAR!
Yillardir bildigimiz, somut ve gercek olmayan, karsi görüsleri fisleyerek yapilan yanlislarin östünü kapatma politikalari ve arkasindaki propaganda sloganlari. Soyut iddaalarla burada insanlarin vatan sevgisi tesbit ediliyor. Diger taraftan tabii karsimdakinin vatan sevgisini sorgulama hakkini da nereden aliyorum ayri bir soru, ama genede cikmaz sokakta geri dönemeyenlerin basvurdugu taktiklerden ibaret.
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Ne alakasi var simdi ahlak disi bir iftirayla. Genel kurmay dahi en azindan bir "senaryo oparak hazirlanmis bir plandan" bahsediyor, ama siz hala yok diyorsunuz. Yok demekle is bitmiyor, iddaanin yalan oldugunu belgelerle isbatlarsiniz ve is biter orada. Iddaa sahibi elindeki belgeye göre konusuyor, ya siz?
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Taraf'tan G.Kurmay'a yanıt Taraf Gazetesi, Balyoz darbe planı ile ilgili iddialara canlı yayında cevap veriyor. Cengiz Çandar ve Hasan Cemal'in CNN Türk televizyonunda sunduğu Tecrübe Konuşuyor adlı program bu haftaki yayınını, Taraf Gazetesi'nden yapıyor. Programa Taraf Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Mehmet Baransu canlı yayına konuk olarak katıldı. İşte programdan satır başları: BU BELGELER NEREDEN GELDİ? Cengiz Çandar: Bu belgeler Mehmet'e nereden ve kimden geldi? Mehmet Baransu: Bu belgeler bir bavul içinde Taraf'a geldi. 3 kişinin tatile çıkacağı zaman hazırlayacağı bir bavul şeklinde Taraf'a geldi. Bunların içinde orjinal belgeler ve DVD'ler vardı. Bunların nereye geldiğini söylemeyceğim. Haber kaynağım bana bunların taranmış 4 DVD'sini verdi. Bu bavulu getiren kişide bunların orjinal DVD'leri vardı. DVD'lere ekleme yapmak mümkün değil. Çünkü bu eklemeler elektronik olarak saptanabilir. Ben bu CD'leri savcılığın isteği üzerine kendilerine teslim ettim. Süha Tanyeli'nin el yazısı ile yazılmış not defterini gördüm. Cengiz Çandar: Bugün İlker Başbu bu belgeleri sızdıran 9 kişinin tutuklu olduğunu söyledi, sana bunları getiren kişi şu an tutuklu mu? Mehmet Baransu: Bana bu belgeleri getiren kişi henüz tutuklanmadı. Kendisi bana dün belgeler verdi. Çetin Doğan bu ses kayıtlarının arasına ekleme yapıldığını söylemişti. Bu ses kayıtları CD halinde değil, tam 9 tane teyp kaseti. Bunlara ekleme yapılamaz. Tecrübe Konuşuyor-2 video için tıklayın Yasemin Çongar: Bu tamamen düzmece bir belgeyse bunu Genelkurmay'ın araştırması gerekir. Bugün İlker Başbuğ'u televizyon izledim. Onun darbeler dönemi kapandı sözlerine inanmak istiyorum. Cidden çok zor durumda, onun bu halini görünce onun durumuna üzülüyorum. Bence burada yük tamamen Genelkurmay'ın üzerinde değil, aslında AKP'de bu işin üzerine bütün gücüyle gitmeli... Kaynak: -http://haber.gazetevatan.com/Taraftan_GKurmaya_yanit/283591/1/Gundem- Isteyen yukarida gösterdigim kaynaktan video olarakta izleyebilir.
-
Taraf ?Nedir ne degildir...
Evet iyi verdi, birde vicdandan bahsediyor. 12 Eylüde vicdan daha Türkiye sinirlari icerinde yoktu. Dolayisiyla sayin Basbug'da vicdan kelimesini yeni ögrenmise benziyor ve unutmayim diye herhalde bir kac kez tekrarlayacaga benziyor. Ama ona tavsiyem önce 12 Eylülün vicdansizligini bir sorgulasinki baskalarindan vicdan sorsun. Öyle bagirarak cagirarak, yok efendim vicdan diyerek, ordu Allah Allah diye bagirdi icin camii bombalamaz diyerek gercekler ortaya cikmiyor malesef. Ates olmayan yerden duman cikmaz derler. Saga sola bagiracagina suclamalari ciddiye alip arastirsinlar. 12 Eylü cuntasinin gelisini hazirlayanlar nasil kendi evlatlarini birbirine kiydirdiysa gene yeni bir cunta ortami yaratmak icin camii degil meclisi dahi bombalarlar. O kadar herkese emin bir sekilde kefil olmayalim. Bu ülke cok namuslu ve vicdanli politikacilar, askerler,.... gördü, 1961, 1967, 1980,.....
-
TÜRKİYE’DE ÖZEL HARP’IN KARIŞTIĞI KARANLIK OLAYLAR!
Bilgi karmasasina hic gerek yok derim. Kimsenin vatan sevgisine diyecek lafimiz yok, olmazda. Ama hic kimse de kendi siyasi emellerine vatan sevgisini alet etmeye hakki yok. Is bu kadar basit. Neden yapilan elestirileri derhal vatana karsi gibi algiliyorsunuz? Vatan sevgisinide birisi digerine ögretmeye kalkmasin. Bu ülkede cok "vatanseverler" gördük üc kurus para icin satmadiklari kalmadi ve soymadiklari devlet kasasi da kalmadi. Tartismayi duygu üzerinden yapacagimiza belgeler ve yasananlar üzerinden yaparsak daha saglikli olur. Sen susun ben suyum o sucu bizler bucuyuz sizler sucusunuz suclamasi yerine verilen bilgiler üzerinden konusalim.
-
Uğur Mumcu Öldürülmüştü
Sadece o arkadas bilmiyor, 70 milyon biliyor, sizinde bildiginizden eminim ama isinize gelmiyor. Ne garip demi.
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Genelkurmay baskani sayin Basbug bugünkü aciklamasinda vicdandan bahsediyor, Allah Allah diyen ordu camii bombalarmi diye soruyor. Sayin basbug vicdani kimse TSK'den ögrenecek degil. 61, 67, 12 Eylül'de vicdanlar neredeydi? Yoksa vicdan yenimi icat edildi dersiniz? Tüm cuntalarin gelmesinden önce yapilan sabotajlar ve insanlari birbirine kiydirma politikasi aynen camii bombalamasi gibi.Yani amac cuntacilik ise, camii de bombalanir, Cumhuriyet gazeteside bombalatilir, danistayda silahli saldiriya ugratilir, Hirant Dink'te öldürtülür,...... Hatirlayin 12 eylülden önce neler yasamisti ülkemiz. Abdi Ipekci'nin katledilisi, yurtsever bir hakimin öldürülüsü, 1 mayis 77 katliami, yüzlerce ögrenci catismalari, Maras ve Corum katliamlari. Bugün hepimiz biliyoruzki bu saydiklarim derin devletin tezgahlariydi ve amac sadece ülkeye cuntanin gelmesinin ortamini yaratmakti. Kendisini gecmiste icinde oldugu cunta eylemlerinden ve uygulamasindan soyutlamayan ve yasananlari kinamayan bir TSK ve onun genelkurmayi hicte inandirici olamiyor. Birde kalkmis vicdandan bahsediyor. 10 binlerce insan 12 eylül fasist cuntasi (TSK) tarafindan öldürüldü, iskencelerden gecirildi, sucsuz yere hapislere atildi, sindirildi,.... Neredeydi o zaman vicdan?
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Balyoz'u ele veren el yazısı Darbe planının koordinatörü olduğu anlaşılan Albay Tanyeri'nin iki ayrı el yazısı notu Balyoz'u ele veriyor... Mart 2003'te 1. Ordu'nun Harekât Başkanı olan Süha Tanyeri'nin el yazısı seminer notlarında 'AKP'nin iktidara gelişini Hitler'inkine benzeten e-mail kampanyası yapalım' gibi öneriler var. Balyoz Harekât Planı'nda dönemin 1. Ordu Harekât Başkanı Kurmay Kıdemli Albay Süha Tanyeri'nin seminerden önce ve seminerde tutmuş olduğu iki ayrı el yazısı notu da var. El yazısı notlan toplam 80 sayfadan oluşuyor. Notlarda darbe öncesi planlar ve sonrasında yapılacaklar yer alıyor. Tanyeri'nin tuttuğu notlarda dikkat çekici bölümlerden biri "3 kasımdan sonra devletin temel niteliklerini dini esaslara göre değiştirmek isteyen var" notu. Bir diğer notta ise "Hitlerin iktidara gelişi e-mail olarak çekilsin" deniyor. Tanyeri'nin "Hitlerle" ilgili tutmuş olduğu notun perde arkasında ise 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın tüm birliklere çekmiş olduğu bir faks notu yatıyor. Hatırlanacağı gibi Aktüel dergisi Doğan'ın 15 Ocak 2003'te birliklere AKP'nin Nazilere benzediğini öne süren binlerce faks çektiğini ortaya çıkarmıştı. Çekilen faksta Almanya'da Nazilerin iktidara gelişiyle ilgili süreç aktarılırken isim verilmeden AKP'nin iktidara gelişiyle Almanya'da yaşananlar birbirine benzetiliyordu. Faks mesajında "Nazilerin yüzde 37.4 ile iktidara geldikten sonra Alman Meclisi Reischtag'ı yakıp darbe yaptıkları ve tüm hak ve özgürlükleri kaldırdığı" ifade ediliyordu. Faksta "Biz halka gerçeği söylemiştik. Sadece iktidara gelene kadar demokratik yollara başvuracağımızı açıklamıştık. Halk bizi bilerek seçti. Bizi istedi. Bizi yargılayamazsınız" sözleri de yer almıştı. Aktüel'in haberine göre faks aynen şöyle bitiyordu: "İşte böyle. Fakat bu anlatılanların Türkiye ve bizim ülkemizle her hangi bir ilgisi, ilişkisi olabilir mi ki!" Tanyeri, 80 sayfadan oluşan deftere binlerce el notu düşmüş. Notların ilk 10 sayfasında darbe ortamında hangi birliğin ne görev yapacağı, kime bağlı olduğu notlan var. Devamında ise 15. Kolordu'nun 15 Ocak 2001'de yapmış olduğu Egemen Plan Çalışması'nın, Balyoz Planı çerçevesinde Süha Tanyeri tarafından incelendiği ve güncellendiği görülüyor. Tanyeri bu bölüme el yazısıyla şu notu düşmüş: "Egemen Hrk. Planı'nın uygulanmasında karşılaşılacak sorunlar, teklif." Darbe sürecinde İstanbul, İzmit, Adapazarı'nda karşılaşılacak sorunlar da not olarak düşülmüş. Tanyeri'nin 80 sayfadan oluşan el notunun hemen hemen hepsi oldukça dikkat çekici. İşte o binlerce nottan kısa satır başları: "En önemli tehdit iç tehdit" Seminer çalışması sonunda kuvvet durumu, ihtiyaç durumu hesap edilecektir. Yeterli olunacak mı? Bölge bölge incelenmesi gereklidir. Şehir planı bazında incelenmesi gerekebilir. Kuvvet komutanlığının emrini de böylece karşılamış olur. Bazı gelişmeler bizleri ciddi olarak kaygılandırmakta. TC. yapısını değiştirme gayreti vardır. Ancak bütün parlamentoyu bunun için almak doğru değildir. İrticai faaliyette bulunan personel değiştirilebilir. Bunun yerine yeni personel atandırılabilir. Kaynak : -http://www.bugun.com.tr/haber-detay/90972-balyoz-u-ele-veren-el-yazisi-haberi.aspx-
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Darbenin orduda tasfiye planları Balyoz Planı’nda imzası olan Orgeneral Çetin Doğan, darbeden sonra Birinci Ordu’dan atılmasını istediği subayları tek tek belirledi. Listede 823 muvazzaf var Dönemin Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan 5 -7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılan Selimiye Kışlası’ndaki plan seminerini kapatırken sözlerine şöyle başladı: “Arkadaşlar bu plan seminerini, 1.Konjonktürel gelişmelere göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır. Yani buradaki Yunanistan meselesi tali bir meseledir… Söylediğimiz her söz, atacağımız her adım evvela laik demokratik cumhuriyetin korunması ve kollanılması, kollanması için olmalıdır. Laik demokratik cumhuriyetten daha üstün, bundan daha büyük tehlikemiz yok mevcut durum içerisinde… Kuzey Irak’ta olsun, Yunanistan’la olsun nerede olursa olsun dışarıya yönelik hudutlarımız ötesinde meydana gelebilecek tehdit hiçbir zaman içeride irticanın yaratacağı tehditten, irticanın baş kaldırması, ayaklanması ile ortaya çıkacak tehlikeden daha büyük olamaz. Bu tehlikenin bertaraf edilmesi sağlam bir bünyeye, Atatürkçü bir yapıya ordunun Türk ulusunun kavuşması her türlü tehdidi ve engeli karşılamasına yetecektir.” Defterleri dürülmeli Doğan daha sonra sözü ordu içinde irticaya bulaşmış personele getirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaman zaman ordudan atılıyor çünkü irtica bulaşmış oluyor. Nasıl oluyor ki modern çağdaş bir kurum, kurum içerisinde bulunan insanlar bunların fetvalarına kanarak, bunların efsanelerine kanarak aydınlık çağdaş yoldan çıkıyorlar; ama bir gerçek bu. O halde evvela Silahlı Kuvvetler içindeki bünyesel sağlamlığını korumak durumundadır. Buna bulaşmış, irticaya bulaşmış insanların uslanması ve fikir değiştirmesi olanağının olmadığı birçok örnekleriyle sabittir ve o yüzden de bunların defterleri mutlaka evvela ilk adım olarak dürülmeli, ordu bünyesi sağlam bir hale getirilmelidir. Bunun ötesinde böyle bir olay olduğu zaman çünkü içimizden çıkacak çatlaklıkların, tereddütlerin maliyeti çok çok daha büyük olacaktır. Kendi içimizde kendimizle savaşmak zorunda kalacağız. Bunun önlenilmesi için evvela ordu bünyesinin sağlamlaştırılması lazım.” Çetin Doğan’ın bir kere bulaşmış olan bir daha uslanmayacağı için “ilk adım olarak” yapılmasını istediği “irticacı subayların defterinin dürülmesi” için seminerden daha önce hazırlıklara başladığı anlaşılıyor. “Listeler hazırlansın” talimatı Aralık 2002 tarihinde Mart 2003’teki seminer hazırlıklarının da gözden geçirildiği Aylık Karargâh Koordinasyon Toplantısı’nda yaptığı konuşmada (Konuşma metninin yer aldığı 1708- 1b-02lId.Ks. (633) sayılı ve bir Kurmay Albay imzalı resmi Karargah İçi Mütalaa belgesi Taraf’ta) irticai ve bölücü personelin tespitiyle ilgili Personel Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı’nın verdiği emrin yerine getirilmesini istiyor. Doğan o konuşmasında seminerdeki konuşmalarından daha açık konuşuyor: “Silahlı kuvvetler olarak biz siyasetin dışındayız. Siyasetin dışında olmak Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel ilkelerinin örselenmesine, göz ardı edilmesine göz yumarız anlamına gelmez. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihi misyonu kendisine verilen tarihi görevi bu devletin kurucusu olma, tarihi Kemalist çizgisini her zaman muhafaza etmek zorundadır. O nedenle hem Personel Başkanlığı’ndan hem de İstihbarat Başkanlığı’ndan yayımlanan emrin bir paragrafı da aynen girmiştir. Öncelikle kategorili personelle ilgili düşüncelerimi söyleyeyim: İçimizde şimdiye kadar barınmayanlar Meclis’e taşınmıştır. Bu meydan okumadır. Bu meydan okumaya karşı biz geri adım atmayız. Ve bundan sonra da yine içimizde olabilecekler, var olanlar takip ettiğimiz insanlar vardır. Kategorili personelin pervasızca biraz daha cesaretlenmiş olmaları Silahlı Kuvvetler içersinde bunlara daha fazla hiçbir suretle yer vermeme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.” Üç albay, 66 binbaşı, yüzlerce yüzbaşı Doğan’ın bu emirleri doğrultusunda dönemin Birinci Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı bir Kurmay Albay tarafından hazırlanan “1 nci or. Bölgesinde ilişiği kesilmesi teklif edilen personel listesi” adlı resmi belge içinde irticacı ve bölücü olarak fişlenmiş 823 muvazzaf subay ve astsubayın adı var. Bu belge Birinci Ordu Komutanlığı’nın 5-7 Mart 2003 tarihindeki seminer için hazırladığı Plan –Çalışması- 2003 adlı dokümanın eklerinde yer alıyor. Sadece Birinci Ordu’nun baktığı Marmara Bölgesi’ndeki illerdeki askeri tesislerde görev yapan albay, binbaşı, yüzbaşıları kapsayan listede subayların isimleri, görev yaptıkları yerlerin yanına niye fişlendikleri yazılmış. Bu subaylardan 3’ü albay, 66’sı binbaşı, gerisi yüzbaşı ve teğmenlerden oluşuyor. Doğan’ın ilk adım olarak tasfiye edilmesini istediği personelden irticacı olduğu düşünülenler için “eşi çağdışı kıyafet giyiyor”, “mesai saatleri içinde namaz kılıyor”, “irticai eğilimleri mevcuttur”, “siyasal İslami görüşleri benimser ve destekler” türü ibareler kullanılmış. Bazı subaylar için “Kürt milliyetçiliği yapar”, “Bölücü örgütlerle ilişkisi var” denilirken, bazı subayların ordudan tasfiye gerekçesi de bunun tam tersi: “Aşırı milliyetçi partiyle ilişkili” “Sakıncalı, şüpheli” gibi fişlemelerin yanısıra listede isminin yanına “takipte” notu konulmuş subaylar da var. İstanbul’u ev ev arayamayız 5-7 Mart 2003 tarihli seminerin sonunda Çetin Doğan’ın yaptığı konuşma, konuşulanın bir savaş oyunundan daha fazlası olduğunu ortaya koyuyor. İşte ses kayıtları Taraf’ın elinde olan o konuşmadan bazı bölümler: “İstanbul bölgesi ki bu bölge tabi yakın mücavir bölgedeki hassas bölgeler olarak Sakarya ve Kocaeli bölgesi çok önemlidir ve burada adeta kurtarılmış bölgeler vardır. Nasıl doğuda iç tehdidin çok büyük, bölücü tehdidin çok büyük olduğu dönemlerde kurtarılmış bölgeler varsa ortaçağ karanlığı içinde bir yaşam tekkeler, zaviyeler, gece toplantıları, gündüz toplantıları, kıraat etmeler devam etmektedir. Ve bunlar çığ gibi büyümektedir. … Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapıtaşı olan Silahlı Kuvvetlerin aşındırılması ve temellerinin yıkılmasına sebep olacağını asla unutmayalım. Ve bu yüzden de biz istihbaratımızı kendi bölgemizde garnizon komutanları, tali bölge komutanları, Emasya komutanları kendi bölgelerindeki iç geliş-meyle ilgili bilgileri, belgeleri toparlamaya devam edecektir. Buradaki yerel yönetimleri tanıma için yerel yönetimleri ve daha yakından bunları anlamak ve bir sorumlulu-ğun üstlenilmesi durumunda halkın yaşam- ını, bütün sorumluluklarını, günlük yaşamını yürütme erkini de silahlı kuvvetler üstleneceği için şu anda doğal afetler koordinasyon merkezleri ve yaptığımız tatbikatların büyük yararı olacağına inanıyorum ve karşımızdaki çalışan insanları daha iyi yakından tanıyacağız ve herhangi bir durumda da bunlarla işbirliği, kimlerle yapabiliriz kimleri tasfiye etmemiz gerektiğini anlayacağız. … Bu kadar büyümüş bir metropolün (İstanbul) teker teker ev ev aranması mümkün değildir. Eskiden yaptığımız uygulamalarda da elle tutulur gerçek anlamda bir sonuç da alınmamıştır… Bu onun için de bölgedeki sıkıyönetim planlamalarını yeni baştan daha belki radikal tertip ve tedbirlerle ama yeterli gücü bölgede bulundurarak, bundan amaç şu; bütün güçleri kullanmak değil varlığıyla caydırıcılık esastır. Kaynak: -http://www.taraf.com.tr/haber/46706.htm-
-
DARBENIN ADI BALYOZ
Balyoz kozmik odada O dönem Albay olan Tanyeri ile Değerli’nin Mart 2003 tarihli ‘kozmik saklama’ yazışmaları Balyoz Planı’nın bir örneğinin kozmik odada bekletildiğini ortaya çıkardı Genelkurmay, 1. Ordu’da 5-7 Mart 2003’te yapılan plan seminerinin bütün belgelerinin kendisine gönderilmediğini ve 2007’de imha edildiğini açıklamıştı. O dönemde kurmay albay olan Süha Tanyeri ile Turgut Değerli’nin Mart 2003 tarihli kozmik saklama yazışmalarını ele geçiren Taraf, Genelkurmay açıklamasının gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Oysa Taraf’ın elindeki belgeler, Balyoz planına dair bütün belgelerin yazılı ve sesli kayıtlarının kozmik odada saklandığını ortaya çıkardı. İşte o belgelerdeki yazışma: 1. Ordu Harekat Başkanı Kurmay Albay Tanyeri: Plan semineri kapsamında yapılan hazırlıklar CD’lere kopyalanarak Kozmik’te saklanacaktır. Bilgisayardaki ilgili tüm bilgiler silinecektir. (11.03.2003) 3. Kolordu Kurmay Başkan Vekili Albay Değerli: (Tanyerine cevaben) Plan seminerine ait tüm yazılı ve elektronik yazılar arşivlenmek üzere Kozmik’e teslim edilmiştir. (14.03.2003) ‘Kozmik’te sakla’ emri 2003’te verilmiş Albay Süha Tanyeri’nin plan seminerinin arşivlenerek kozmikte saklanması için gönderdiği 11 Mart 2003 tarihli, “Gizli” ibareli talimatı aynen şöyle: 1 - Birinci Or. K.lığı Plan semineri 05-07 Mart 2003 arasında icra edilmiştir. 2 - Plan semineri icrası kapsamındaki hazırlıklar arşivlenmek maksadıyla CD’lere kopyalanarak Kozmik’te saklanacaktır. 3 - Plan semineri ile ilgili bilgiler bilgisayar ortamında ve evrak olarak Kozmik haricinde bulundurulmayacak (menfi), bilgisayarda bulunan konu ile ilgili bilgiler silinecektir. Ergenekon’un eklerine girdi Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçirilen 51 No´lu DVD´de de izine rastlanan Balyoz Planı’na, Ergenekon´un 3´üncü iddianamesinin ek klasörlerinde yer verildi. Akşam’ın haberine göre plan, ´Balyoz Hrk. P1.EK-G Mu Eki isimli klasör içerisinde bulunan belgeler ´Özel Kuvvetler Komutanlığı´ başlığı ile yazılmış ´Çok Gizli´ adıyla klasörlere girdi. Ancak, belgelerin içeriği klasörlere konulmadı ve mahkemeye gönderildi. Ek klasörlerde ‘Balyoz’ başlığı altında 16 dosya yer alıyor. 51 nolu DVD´de sadece Balyoz yer almıyor. Çoğu, ´Özel Kuvvetler Komutanlığı´ başlığı altında ´Altay, Atak, Barbaros, Alev, Fişek, Acar, Doğan, İsrail ve dindar memurlar adlı başka dosyalar da yer alıyor. ‘Bilgilere göre Balyoz doğru’ Emekli Yarbay ve 19-20. dönem Milletvekili Tevfik Diker, darbecilerin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral Hilmi Özkök’ü bir şekilde tasfiye etmeden başaramayacaklarını bildikleri için ilk hedefte onu etkisizleştirmekle işe başladıklarına dikkat çekti. “Özkök tasfiye edilseydi, darbe kesin yapılacaktı” diyen Diker, Balyoz planına ilişkin belgelerin de kendisine ulaşan bazı bilgilere göre doğru olduğunu vurguladı. • CİHAN Kaynak: -http://www.stargazete.com/politika/balyoz-kozmik-odada-haber-240188.htm-