Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EmiLY_pandora

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    571
  • Katılım

  • Son Ziyaret

EmiLY_pandora tarafından postalanan herşey

  1. EmiLY_pandora

    Güldünya gülemedi

    Hayatla Aramızda Görünmez Bir Duvardı, Kocamdı" "İnsan olmak zor, kadın olmak daha zor. Şimdiki aklım olsaydı, çeker miydim bu zulmü" diyor Fatma Kalaycı. Evliliği boyunca kocasından gördüğü şiddete 30 yıl sonra karşı durabilmiş bir kadın o. Elinden alınan yılların intikamını alırcasına hayata asılıyor Asıl adı "Yıldız"dır Fatma'nın. 13 yaşına henüz girmişken kaçarak evlendiği kocası, "Pavyon şarkıcılarına takılır bu isim" diye değiştirip Fatma koyar adını. O an, ismi gibi hayatının da çok değişeceğini anlar Fatma. Evliliğinin ikinci gününde ilk tokadını yer kocasından. İşte o gün biter, kocasının gözlerine bakınca duyduğu heyecan. Dayağın şiddeti arttıkça, kocasına duyduğu sevgi de nefrete dönüşmeye başlar. Tekrar "babaevine" dönme cesaretini bulamaz kendinde. "Kendi düşen ağlamaz" der ve katlanmaya karar verir. Bir yandan da kocasının değişeceği umudunu yitirmez içinde. Aslında kocası kendisine vurmayı bıraksa yediği dayakları bile yok saymaya razıdır. Ona göre, çaresizliğinden kurtulmanın tek çaresi budur. En acı yolu seçer, hiç olmamış gibi davranıp gördüğü şiddete alışmaya çalışarak... Elleri titriyor Fatma'nın, yaşadıklarını anlatacak kelimeleri bulmakta zorlanırken... "Babamın evine dönmek zulüm olurdu benim için zaten ailemin rızası olmadan evlendim. Beni kabul etseler bile dul bir kadın olmak çok korkutuyordu beni. 'Belki düzelir her şey' diyordum. İnandırmıştım kendimi." Gördüğü şiddete karşın, dur demeye cesaret edemez; öfkesini başka yollarla gösterir kocasına: "Bana yaptıklarına karşılık ona verdiğim bir cezaydı. Belki de içimde ona karşı biriken nefretimdendi. Konuşurken hiç yüzüne bakmazdım. Bir süre sonra ismini de almamaya başladım ağzıma. Soyadıyla çağırırdım hep onu. O ise çok sinirlenirdi bu duruma. Sırf yüzüne bakmadığım için sabaha kadar dövdüğü anlar olurdu. Evde olmadığı zamanlar, güneş doğuyordu sanki tepeme. Nefes alabildiğimi o zaman hissediyordum." Çoğu zaman komşuya gitmek olur yediği dayağın nedeni, kimi zaman pencereyi açık bırakmak. Çarşıya çıkmak, kim olursa olsun bir erkekle konuşmak, yasaklanır bir bir. Küçük yaşta evlendiğinden uzun süre çocuğu olmaz Fatma'nın. Dört yıl bekler ilk çocuğunu kucağına alabilmek için. "Kız" doğurduğu için kocası üç gün geç çıkarır hastaneden. Üç yıl arayla iki kız çocuğu daha olur; bu kez de dayak nedeni, erkek çocuk doğuramamasıdır... Zamanla Fatma'nın yediği dayaklardan çocukları da nasibini almaya başlar. "Bir keresinde bana vururken kızım arkadan poposunu ısırdı. Üç yaşındaydı o zaman. Çocuğa tekme atıp duvara fırlattı. Üç gün hastanede yattı yavrum. Kızlarıma da vurmaya başladı. Bir erkekle tek bir laf etmeleri dahi yasaktı. Gezmeye gitmeleri, arkadaşlarıyla buluşmaları yasaktı. Ayrılmak için çocuklarımın büyümesini bekliyordum. Ya da aslında korkuyordum çocuklar bahaneydi. Görünmez bir duvar vardı önümde aşamıyordum." Kocasına, uzun yıllar katlanmak zorunda kalır Fatma. Her geçen yıl, kocasından gördüğü şiddet artar. Çocuklar da bir an önce ayrılması için baskı yaparlar Fatma'ya. Küçük kızı bu strese daha fazla dayanamaz ve ilaç içip intihar etmeye çalışır. O an karar verir boşanmaya, o akşam çocuklarıyla beraber yeni bir hayata doğru yolculuğa çıkar... Uzak bir akrabasının yanına yerleşirler. Bir süre sonra evlere temizliğe gidip az da olsa para kazanmaya başlar. Büyük kızı da çalışmaya başlayınca, küçük bir daire tutarlar kendilerine. Kocasını terk ettiği o akşam ilk defa huzurla uyuduğunu söyleyen Fatma şöyle devam ediyor: "Kızım bana o akşam 'anne hayat bizim için yeni başlıyor. Çok mutluyum' dedi. Kızım ilk kez mutlu olduğunu söylüyordu. O an öyle bir suçlu hissettim ki kendimi. Bugüne kadar onun mutsuz olmasının en büyük nedeni, benim korkaklığımdı. Kimseye muhtaç olmamak için çok çalışıyordum. Evlere temizliğe gidiyordum. Bir taraftan kazak örüp satıyordum. Çocuklarıma onlarca yıl borçluydum. Onları ödemeye çalışıyordum. Hayatla aramda görünmez bir duvardı kocam. Kalkınca duvar aradan, hayat bana daha yumuşak davranmaya başladı. Boşandığımız günden bu yana, ne kızlarım gördü onu ne de ben... Duyduğum kadarıyla yeniden evlenmiş. Çok rahatım, en azından huzurluyum. Kızlarımın üçü de üniversiteyi bitirdi. Elleri ekmek tutuyor. Yalnız hiç birini daha evlendiremedim. Pek yanaşmıyorlar." Kendisiyle aynı kaderi paylaşan kadınlara da öğütler vermeyi ihmal etmiyor Fatma ve onlara şöyle sesleniyor: "İlk adımı atmak çok sancılı oluyor. Ama yaşadıklarınızı, çektiğiniz acıları yeniden düşünün, çocuğunuzun üzerinizden ayırmadığı o kırık bakışları hatırlayın. Her zaman bir çıkış yolu vardır." Evet her zaman bir çıkış yolu vardır elbet ama o yolu bulmak için bir ışıktır aradığı kadınların.Düşünün bu ülkede insan olmak bile çok zorken kadın olmanın o dayanılmaz sancısını Kolay Gelsin
  2. EmiLY_pandora

    iSTaNBuL...

    Istanbul ilk defa farkli geldi gözüme Oysaki senelerdir bildigim şehir Hergün havasini aldigim Taksim Kalabalik..milyonlarca yüz. Bir yanda seyyar saticilarin bagirtilari Bir yanda çiçekçiler rengarenk Otobüsler, taksiler Teybi son ses çalarak volta atan genç nesiller Bir köşesinde Istanbul tadinda giyinmiş yaşlilar Istiklal caddesi rengarenk kiyafetler, Üstten düşen kotlar,tek omuz açik bluzlar Yari et pazari olmuş, modanin vitrini sokaklar. Her köşesinde birilerini bekleyen kişiler. Ya da binbir telaş içinde koşan adimlar. Hep ayni temizlenmeyen gürültü kirliligi Konuşmalardan, klaksonlardan ,adimlardan oluşan ugultular. Hep ayni Istanbul işte. Binlerce adimlarin attigi yerde Bir duruş var Sessiz bir haykiriş var gölgede biliyorum Sade... Sadelige hasret bir kaç çehre. Yer Taksim Parkindaki meşhur çaybahçe Balkon kisminda bir agaç gölgesinde Anilarda dolaşir yüregim..herşey bahane Oysaki gerçekler var karşimda Tipki Istanbul gibi. Surlar içinde Istanbul Ben Istanbul içinde tutsak Şehir üzerinde bulutlar Ben Istanbul gölgesinde. Bir sogukluk kaplar tenleri Tenler ortada Bir sokak çocugunun gözlerinde direnişi Istanbul çökmek üzere şimdi. Anilar kaybolur sokaklarinda Sokaklar kalleş adimlar altinda Kimin eli kimin cebinde belli degil Herkes kendi dünyasinda bir kral Her kralin etrafinda soytarilar. Istanbul, çatirdayan dört duvar. Özlem duyar eski haline anilar Yaşli gözler, kirişan eller Yillar öncesini anlatirken diller Yaşanir gene tüm güzelligin Bir lale devri vardir resimlerde Kagithane güllük gülistanlik Bir Moda plaji civil civil Piyer Loti’de macun şekerleri Pamuk helvalar, köpük dondurmalar Istanbul.. ve… Arnavut kaldırımlar Oysa şimdi bak haline Herbir köşende batan hayatlar İstanbul, ***** şehir Dön artık eski güzelliğine Dön …geçmişteki sade günlerine Bak seni bekliyor yarinlar Sade yaşamin arzusunda olanlar. EY ISTANBUL…. Şahlanda canlansin resimlerdeki anilar. Kolay Gelsin
  3. Aşk Küllerin arasında Alev alev ayak izlerim Oysa koca bir mevsim geçti Yangınından Aşk; tutuşturup geceyi, kan ter içinde uykusuzlukla kavgaya düşürür gözlerimi. Yatağın yarısı soğuk duvar, yarısı depremde. Saç diplerimden boncuk boncuk düşer yalnızlık ve dizilir penceremde siyah ipe. Sabır mı çeker boncuklar, zincirleşir de boynuma mı dolanır sensizlik, çözülmez! Sessizliğin ıslığı vurur altı duvara. Sokak lambasının ışığına yakalanır küçük saksıdaki fesleğen, kokusu çoktandır avucumda uykuda, o bilmiyor! Tenimde karıncalar dolanıyor, bir yanım uyuşuk. Ellerimi sürüyorum dudaklarıma...dudaklarım çatlak! Boynuma dokunuyorum, nefesini düşünüp, izlerinde diken diken anılar. Her ayrılıkta ölüp, yeni bir seste, yeni isimlerle doğmak güzel. Hele ki yeni dokunuşlar tende, baharı bulan kelebekler gibi, özgürce... Aslında, mevsimlerde tutuklu o kadar çok büyüyen yanım var ki... Nisan sancıları sonrası, inadına her bahar yeniden doğar içimdeki çocuk. Bedensiz, cinsiyetsiz, hatta isimsiz. Herkes bir isim takar nasılsa! ! ! Önemi var mı? – yok. Çocuk işte, bahar çocuğu....Anası yaz, babası kış. Karanlıklarda uzar gölgem, kısalır ellerim, ayaklarım – ki boyum zaten kısa. Yirmi dördünde bir nokta koyar kara kalemi günün. Bir noktada daha bırakırım bir günlük büyümüşlüğü. Dün bugünden gençtim deyince eğilir ünlemlerim! Tütüne sararlar da efkarları, peki ya ben? Hiç başlayamadığım sigara dumanına şekiller yüklemek isterim, her defasında ateşini çalar küçük böcekler... Bahçendeki ateş böceklerine kanma, hepsi hırsız. Kaç kıvılcımımı çaldılar karanlığı yakmak için. Bardaklar sıralanır masamda ve şişelerdir kavalyelerim. Güzel bir tangodur sarhoşluğum. Her kirpiğime mum diker duvardaki gölgem, mum kokar altı duvarım. Kırmızı kostümüyle dudaklarım çıkar ortaya, titrer sesimde şarkısı aşkın...sahi duyuyor musun? Kimsesiz saatlerdeki kalabalıklar iyi tanır beni. Hep onların arasından süzülürüm rıhtımsız kıyılara. Dalgalar sokulur, kayalar fısıldar – işte yine geldi- (m) Gece ıslanır, zamansa boğulur bu sularda... bir ben yangındayım, bir ben... Oysa kaç dalgada yıkandı Düş kumsalların Denizlerde esen masalmış aşk. Lacivert çarşaf altında oynaşan gizli ayıplar belki de. Açıldıkça üstü, bekaretini bırakmış. Şimdi yüreksiz bedenlerde, çatısız duvarlar arasında işini yapan, süslü kaldırım kadını gibi –bin bir surat! Bir çırpınış ki sorma gitsin. Serilip, sevdirip, süzülsün gitsin....en iyi yaptığı da bu değil mi zaten. Yaşlı bir martının sesinde, akşamın bitmeyen şarkısı. Yorgun keman sesi kadar hüzünlü. Yükseldikçe çığlığı, tam şurama batar yalnızlığın mührü ve damgalanır tenimde yokluğun. Bağırır martı, bağırır kadın ve inadına susar ıslahsız yalnlızlık. Ezanla başlar şehirde sabah. Bilir misin, her sabah ezanında ağladığımı? Sanki Tanrı’nın dizi dibindeyim de, hissederim saçlarımı okşadığını. Günahlarımdan arınırım. Cennetten çaldığım yağmurla, dudağımdasın işte....Tuana. Katık ederim güneşi, zifiri ve zemheri akşamlar için. Kumlarda silinen kalpler gelir gözümün önüne, bir de sözde aşkların baş harfleri. Deniz kestanelerinden noktalar kalır, isimler silinir, kalpler silinir... aşk mı? ihanetleri kusar denize. Bir sandala yükler huzuru, kürek çekerim doğan güne. Oysa hep tersine akar, gün yerine ayadır kulaçlarım. Sular çekilir, gün çekilir ve gerilir hüzün bulutlarım rüzgarda. Yelkenlerimdir hazan gülleri, savurur taaa uzaklara, sanma ki ulaşılmazdır adresim, gözlerini yum bak, tam o karanlıkta demirlerim. Ne kadar yakınmış değil mi? Bir olta ucunda lokmadır hayatla ölüm. Ya kapar kaçar yaşar balıklar, ya da kapılır eşlik eder masamda. Bense her halde yaşayan ölü... Bu suları seviyorum biliyor musun, o kadar çok yıldız var ki bir ayağı kırık... Kör topal gittiğim çıkmaz yollarda yoldaşlarım. Hani benim için toplayacaktın ya sağlamlarını, bırak kalsın! Işığım olsun sana... Bu sahiller iyi tanır beni. Kaç taşta, kaç kez sektirirdim küfürlerimi. Kaç şeytan minaresine ağlardım masumca, onlar bile bıraktı şeytanlığı. Küçük bir rüzgar çıkardı dalların arasından, büyüyerek gelir dalgalarda. Tenimde esendir mevsim, terimde eserdir gidişin...Hangi bulut sürükler bizi... Bir ben miyim esen, bir ben mi? Oysa yüreğim yangın yeri, isidir alnıma çalınan... Bir hiçmiş AŞK... Ne yangında büyür Ne denizde çoğalır Ne rüzgarda dolaşır Aşk var ya aşk Tam şuramda Tende mühür Terde şavk Bir hiçmiş Aşk İstediğinde doğar İstediğinde batar Bitkin canıma Aşk var ya aşk Haydi kop da gel Bekliyor seni Tam şuramda... Hoş aşka inanmam da Hani derler ya -ya tutarsa! Kolay Gelsin
  4. BüYüMeYi ÖĞReT BaNa Sesimi duyuyorsan tut elimden Götür beni bilmediğim diyarlara Tanımadığım sokakları anlat Görmediğim yüzlere karşı Savunmayı öğret bana Sesimi duyuyorsan tut elimden Bilmediğim bir pınar başında Büyük bir adamı ve Küçük bir kız çocuğunun pembe düşlerini anlat Akan suyun nağmelerinde Yakamozlarla parlat ufkumu Büyük denizlerde yüzmeyi öğret bana. Sesimi duyuyorsan tut elimden Küçük yüreğimde büyük fırtınalar koparan Zıpladığımda dokunacakmışım gibi olduğum güneşin Canımı acıtacağını anlat Ya da karanlığımı boğması için Dolunayı yapıştır geceye Hani gülünce gözlerinde kamaşan yıldızlar var ya Onları da as üstüne Akşamlardan korkmamayı öğret bana. Sesimi duyuyorsan tut elimden Büyüdüğünü unut İçindeki çocukla gel dünyama Sen diye sarıldığım yastığımda Uykusuzluğu ve yalnızlığı paylaştığım zaman Küçük bedenimde ki, büyük sevdamı anlatayım Sen, bana tecrübelerinle temkinli adımlar atarken Ben kollarımı açıp atlayayım boynuna Çocuk gözlerle sevdayı hatırlatayım .. Sen büyümeyi öğret bana. Kolay Gelsin
  5. Sevgili bozan ; Hatırlarmısın bilmem ama benim ayrılıp geri dönmem sizi baya bir rahatsız etmiş ve her yazınızın altına anektot düşüp ayrılıp geri dönen EmiLY diye yazmıştınız.Bakın hayat neler yaşatır zaman neler gösterir insanlara değilmi ? Ayrılıp geri gelenlerin arasına hoş geldin bozan. Demekki ne imiş büyük konuşmamak gerekliymiş Yinede ayrılma tabiki nasılsa dağıtarak gidip toplayarak geri dönmek var ARAMIZA HOŞ GELDİN,NİCE GİDİP GELMELERE Mİ DESEM BİLMİYORUM NASILSA ALIŞTIK GİDİP GELMELERE , GERİ GELEN BİRİSİ OLARAK BUNU BENDE İYİ BİLİRİM. Kolay Gelsin
  6. EmiLY_pandora

    herkese...

    Sevgili hakan bu yazdıklarını sana hiçmi hiç yakıştıramadım.Her ne olursa olsun karşındaki bir bayan ve benim dostum.Şevvali yanlış değerlendirmişsin.Beğenmediğim bir şeyi yapıp aranızda konuşulan bir konuyu böyle alengirli bir şekilde ortalığa dökmenin alemi varmıydı sence ? Üzüldüm ama şunuda bilmeni isterim taraf tutmam gerekirse bu kesinlikle şevvalin tarafıdır. Ben yıllardır dostumu çok iyi tanırım ve neyi yapıp yapmayacağını herkesten çok burada ben bilebilirim izniniz olursa tabi.bu yazıyı görüp şevvale ısrarla sormama rağmen asla bir yorum alamadım sebebine gelince şevval güçlüdür,kendi sorunlarına kimseyi alet etmez ve seninde bunu buraya konu açmanın ne kadar gereksiz olduğunu görememen beni oldukça rahatsız etti. Birde hep şunu deriz bizler mert insanlarız asla haksızlık yapmayız her ne olursa olsun konuşulanlar birebir konunun muhatapları arasında kalır ama bunu baya ciddi boyutta aşmışsın konu ikinizin arasında kalmalıydı burada herkesin içinde konuşulanları dökmek bana pek mertçe gelmedi. Ayrıca sana abi demesi senin için bir onur olmalıyken bunu bile burada malzeme yapman ne kadar yanlış bir davranış. Sanırım insanlara hak ettiğinden fazla değer vermek durumu içinden çıkılamaz bir hale sokuyor ve ben şahsım adına burada bu yazıları görünce çok üzüldüm. Ayrıca yazılarında aba altından sopa gösterir gibi bir tavır sezinledim. Şuna inan kimin ne kadar güçlü kimin ne kadar zayıf olduğunu kimse bilemez.Tehdit vari bir tavır sergiliyorsun sence bu bizim tarzımızdaki insanları ne derece korkutur yada bastırır bunu hiç düşündünmü? Bir İmzam vardı benim ilk zamanlarda hatırlarmısın bilmem hani ben kaçarım beladan ama bela gelmiş hoş gelmiş başım gözüm üstüne. Sanırım ne anlama geldiğini açıklama ma gerek yok.
  7. EmiLY_pandora

    seni seviyordum

    Ah Şu Kadınlar ..... Her sıkıntıya katlanan ,tüm yükü omuzlayan ama bir eksiklik olduğunda,birsuçlu arandığında hemen gözden çıkarılan kadınlar.Bu kadar itip kakmalar olmasaydı neler yapabilirlerdi diyede merak ediyor insan. Kolay Gelsin
  8. Aşkta baharı yakalamalıyım Mevsimsiz şarkılarda yaz'ı Umut hep olmalı sevdada Hayaller gerçeğe taşınmalı. Küçük yürekte destanlar yaşatmalı duygular Avucumda sakladığım yıldızları savurduğumda Samanyolu çizmeli lacivert gökyüzü Denize yoldaş olmalı. Aşkta coşkuyu yakalamalıyım Hani göğsümde çit çektiğim deli taylar var ya Yalamalı dağı taşı dörtnala Ben eteğime toplamalıyım baharı. Kelebekler konmalı ormanın saçlarına Meltemi okşamalı en bakir dallarını Yedi kat altına kadar gökyüzü kurşunlamalı toprağı Aşk erişilmeyen olmalı. Kolay Gelsin
  9. Sade Dostlara Sadece , sadelik dedik... Beyaz papatya tarlalarında Uçurtması kavuşurken bulutlara Koşturan çocuk coşkusundaydı duygularımız. Sokaklarda izi kalmamış Saklambaç,yakartop koşturmalarının Yuvarlanan misket sesi yok artık Mendil kapmaca oynayan... Burnu akan çocuklar Düşünce dizlerde kanayan yaralar yok. Topaç dönmüyor..dünya dönüyor başımızda Ellerimizle kirlettiğimiz,karaladığımız bir dünya. Sadece, sadelik dedik.. Ninelerimiz,dedelerimiz kadar yavan yaşayalım diye dünyayı Zaman ayıralım sevdiklerimize Bırakıp eşikte dünya malını Kucaklayalım çocuklarımızı... En son hangi akşam konuştunuz onlarla ? Yada yüzünde çıkan sivilceyi ne zaman gördünüz ? Sadece, sadelik dedik Yüksek binaların arasında Çimenlere örtü serip oturmayı özledik Zeytin peynir gibi katık ettik sevdaları Unuttuk dalından kopardığımız meyve tadını Kümese girip folluktan aldığımı yumurtayı İlk sevdanızın yanağı renginde elma şekerini EN son ne zaman yediniz ? Köşe başında pamuk helva satan amcayı En son ne zaman gördünüz ? Sadece, sadelik dedik Evden çıkarken geride bıraktığımız sorumlulukları Hep göz önünde olsada yüreğimizin ardında kalan canları Anıları boğduk hırslarımızda Saksıda bile açmıyor çiçekler Hangimizin camında yuva yapıyor artık güvercinler Doğum dedik... Acıları doğurduk silahlarla Sevgi dedik Beklentiler ilkesi oldu Ölüm dedik.. Yaşarken bedenler ruhları kaybettik Özlemleri, arzuları , aşkları tükettik. Sadece sadelik derken Ortalığı kirlettik. Kolay Gelsin
  10. EmiLY_pandora

    Günün Türküsü

    Nereden Bileceksin Üstüm başım toz içinde Önüm arkam pus içinde Sakallarım pas içinde Siz benim nasıl yandığımı Nerden bileceksiniz Bir fidandım devrildim Fırtınaydım duruldum Yoruldum çok yoruldum Siz benim neler çektiğimi Nerden bileceksiniz Taş duvarlar yıkıp geldim Demirleri söküp geldim Hayatımı yıkıp geldim Siz benim neden kaçtığımı Nerden bileceksiniz Gökte yıldız söner şimdi Annem beni arar şimdi Sevdiğim var kanar şimdi Siz benim niye içtiğimi Nerden bileceksiniz Bir pınardım kan oldum Yol kenarı han oldum Yanıldım ah ziyan oldum Siz benim neden sustuğumu Nerden bileceksiniz Ben ardımda yaş bıraktım Ağlayan bir eş bıraktım Sol yanımı boş bıraktım hey Siz benim kime küstüğümü Nerden bileceksiniz AHMET KAYA
  11. Bahara yakışır yeşil vadi Yeşile papatyalar damlar Nisan’dan Başak tarlalarında saçlarım Güneşe sunmuş kendini Güneş ellerin. Pembe bir bulut içinde düşlerim Ellerimde sımsıkı tuttuğum Yanağından çaldığım pembe güller. Bana yakışır sevdan Baharın sana yakıştığı kadar Denize yakışır yakamozlar Dalgalar sahillere Yıldızlar gece gözlerine. Tenine değer uykusuzluğum Loş ışıklarda ter içinde beden Sayıklar adını dudaklarım Adın yakışır hasrete
  12. Çok yanlış bir cümle kurmuşsunuz kanımca . Güneydoğuyu bitiririz yerine terörü bitiririz deseydiniz daha mantıklı bir yaklaşım olurdu bence ve içinizden nedenmiş o diyede sakın gerçirmeyin. Şunu anlatamamak beni kahrediyor : neden arkadaşlar neden güneydoğu bitirmek istiyorsunuz bu kadar basitmidir insanları bitirmek yapmayın.Bu yazı ne kadar ne kadar faşizan bir yaz olmuş İSTİHBARAT şahsen üzüldüm ben bu yazıyı okuyunca güneydoğuyu böyle anmanız ne kadar içler acısı bir durumda olduğumuzu göstermiyormu sizce de ? Güneydoğuyu bitiririz yazık hemde çok yazık !! Üzüldüm sadece orada olan insanların haline, gerçekten fırsatları olsa yada evlerinde pc leri olsa acaba girip neler yazarlar sizlere cevap olarak hiç düşündünüzmü bunları. Yakarız, yıkarız ,vururuz, öldürürüz, gerekirse haritadan sileriz. Beyler silmeye çalıştığınız toprak bizim topraklarımız ve sildiğiniz insanlar bizim insanlarımız. Dediğim gibi cümlelerimizi kurarken daha dikkatli davranmak zorundayız çünkü kurduğumuz cümlenin içinde sadece kendimiz yokuz bütün olarak genelleme yaparken daha dikkatli davranalım bunu özellikle sizlerden rica ediyorum. Kolay Gelsin
  13. Ben toprağım beklerim yağmur bulutlarını Güneş kurutur... Çiçeklerim solar.. Çatlaklarımdan sızar acılarım Bulutlar kaysın isterim üzerimden Yağmur bulutlarım Gökkuşağı takılsın ardına Grileşen sabahlar renklensin Uyansın çiçeklerim Gelincik tarlasına düşsün damlaları Düşsün gelinciklerim dudağına... Ben toprağım beklerim yağmur bulutlarını Gün gelirde bir çiçek açarsa üzerimde Damlası düşsün bereketin Kokusunu sersin çatlaklarıma Serinlesin tabiat ana Uyansın... Sarsın insanoğlunun açtığı yaralarımı Dur desin bu katliama Ben toğrağım beklerim yağmur bulutlarını Uzanmış hayale dalmış genç kız düşlerinde Savrulurken saçlarıyla duağı Fal tuttuğu papatyanın son yaprağıyla Göz yaşı düşmekte göğsüme Beklediğim yağmurlar yerine Küçük bir saksıda umut ekersin içime Nice can biriktiririm koynumda Sonsuzluktan gelen canlar Bana bırakır bedenini son yolculuğunda Ben isyandayken hasretlere Baranların susuzluğunda Unuturum bana açları Külleri uçuşan sevdamla Kuruyan bir avuç toprağım bahçende Kolay Gelsin
  14. EmiLY_pandora

    Günün Türküsü

    Deli Gönül Hangi Dala Konarsın Deli Gönül Hangi Dala Konarsın Ölem Konarsın Senin Tutunacak Dalın Mı Kaldı Kardaş Dalın Mı Kaldı Ahu Feryad İle Niçin Yanarsın Ölem Yanarsın Senin Dert Çekecek Halın Mı Kaldı Gönül Halın Mı Kaldı Yerin Yok Yurdun Yok Nerde Kalırsın Gönül Nerde Kalırsın Her Güzel Yüzü Dostun Mu Sanırsın Kardaş Bunca Derdi Sen Üstüne Alırsın Gönül Alırsın Senin Dert Çekecek Halın Mı Kaldı Kardaş Halın Mı Kaldı Eller Seni Yalan İle Uyutur Gönül Uyutur Eşini Dostunu Varıp Unutur Kardaş Unutur Gider Bir Bilmeze Gülüm Unutur Gönlüm Unutur Bülbüller Ötecek Bağım Mı Kaldı Gönlüm Bağım Mı Kaldı Sivas/Divriği-Mahmut Erdal Kolay Gelsin
  15. Amacım seni üzmek değil bak üzülme ağlarım Ama napim bende okuyunca üzülüyorum sonra yalnız üzülmeninde tadı yok beraber üzülelim diye bunu yapıyorum toplu üzülme partileri yapıcam yakında Kolay Gelsin
  16. EmiLY_pandora

    Günün Türküsü

    Hadi halaya helede grup çığ söylüyorsa teyyyyyyyy teyyyyyyyy coştum valla Ana benim aha buralarım Suya düştü kunduralarım Benim adım sarhoş baki içmem ben susuz rakı Aman imam canım imam Başın kıçın kalabalık Doldur ver içek rakıyı Belki yolda susazırık Feleğin galasıyam livanoy livanoy Dibinde lalasıyam uzun boylu çınar oy Felekten bir yar sevdim livanoy livanoy Ben onun kölesiyem uzun boylu çınar oy Dideban üstündeyim loy loy hanım Dağ boyun kastındayım loy loy hanım Erenler duan edin loy loy hanım Ben murat üstündeyim loy loy hanım Aras'a vurdum teşti vay lele vay lele Aras bulandı geçti vay lele vay lele Eğildim mendil alım vay lele vay lele Yarim yanımdan geçti vay lele vay lele Arastayam susuzam vay lele vay lele, Kaç gündür uykusuzam vay lele vay lele Girsem yarin koynuna vay lele vay lele Elim durmaz huysuzam vay lele vay lele Bağa gel bostana gel mavilim incillim yar yar Gülünü destele gel mavilim incillim yar yar Anan izin vermezse mavilim incillim yar yar Yalandan hastalan gel mavilim incillim yar yar Baban izin vermezse mavilim incillim yar yar Yalandan hastalan gel mavilim incillim yar yar Tercan erzincan yolu Masamız rakı dolu Oy desinler desinler Vay desinler desinler Senide bana versinler Erzincanlı desinler Kız çıkmış inek sağar Yar çıkmış davar sağar İşvesi beni yakar Cilvesi beni yakar Oy desinler desinler Vay desinler Senide bana versinler Erzincanlı desinler Benden potpori size ezbere yazdım yanlış yazdığım yerler varsa şimdiden özür ama çok güzel. Kolay Gelsin
  17. 10.Sınıf İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için benim en iyi Arkadaşım diyordum...ama Ben onun ipek gibi saçlarına bakıp benim olmasını istiyordum...ama o bana benim ona baktığım gibi bakmıyordu bunu biliyordum,dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için günün notlarını istedi ve ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyordum ama çok utanıyordum.. 11.Sınıf Telefonum çaldı,arayan oydu ve ağlıyordu bana aşkın nasıl kalbini kırdığını anlattı,beni evine çağırdı,yalnız kalmak istemediğini söyledi, bende tabi ki gittim,koltuğa,onun yanına oturdum,güzel gözlerine bakmaya başladım ve onun benim olmasını diledim,2 saat sonra Drew Barrymore'un bir filmi başladı ve onu izledik filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi, bana her şey için teşekkür etti ve beni yanağımdan öptü. Onu arkadaş olarak istemediğimi Bilmesini istiyordum,onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... SON SINIF Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve çıktığı çocuk hasta ve partiye gelemeyecek dedi, benimde çıktığım biri yoktu ve 7.sınıfta birbirimize söz vermiştik eğer çıktığı biri olmazsa partilere birlikte gidecektik, "en iyi arkadaş" olarak.Ve partiye birlikte gittik,o akşam çok güzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evinin kapısının önüne kadar bıraktım, kapının önünde ona baktım o da bana güzel gözleriyle bana gülümseyerek baktı.Onun benim olmasını istiyordum...ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, bana "hayatımın en güzel zamanını geçirdiğini" söyledi ve yanağımdan öptü... Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi Bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama Söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum Ama çok utanıyordum... Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı.. Sürekli onu izledim onun mükemmel vücudunu seyrettim.Diplomasını almak için sahneye çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi.Onun benim olmasını istiyordum...Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum.Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak bana sarıldı sonra başını omzuma koydu ve "sen benim en iyi arkadaşımsın,teşekkürler" deyip yanağımdan öptü.Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok Seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum... ARADAN YILLAR GEÇTİ Bir kilisedeydim ve o kızın nikahını izliyorum..evet artık evleniyordu, onun "evet, kabul ediyorum"demesini,yeni hayatına girmesini izledim, başka bir adamla evli olarak. Onun beni olmasını istiyordum..ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum.Yeni hayatına girmeden önce yanıma geldi ve "nikahıma geldin teşekkürler" deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama Söyleyemiyordum nedenini bilmiyordum ama çok utanıyordum... YILLAR ÇABUK GEÇTİ Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum,eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı... Hemen günlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi... "Onun gözlerine bakarak onun benim olmasını diledim...ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum.Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama SÖYLEYEMİYORDUM.nedenini bilmiyordum ama çok utanıyordum. KEŞKE BANA SEVDİĞİNİ SÖYLESEYDİ. Hayatta hiçbir şey için geç kalmayın sevdiğinizi söyleyin.Her ne pahasına olursa olsun.Bu onu kaybetmekte olsa. ŞİMDİ KOŞ GİT SEVDİĞİNE, ONU SEVDİĞİNİ HAYKIRIRCASINA BELLİ ET.. Kolay Gelsin
  18. Gitmek lazım Kader denilen nesnenin itelediği yere... Gidilmeli Kaçmalı herşeyden öte Seni bırakmalı geride Yürek olmalı elimde Ağlamak yasak diye bu şehirde Gitmek lazım Bilinmeyen yerlere Bir bavul elimde Ümitlerim cebimde Başım otobüs camında Gözlerim kararmış havada Gitmek lazım Senin ve kimsenin bilmediği yerlere Gitmek lazim demis sair, Kalan kalmicaksa aklinda. Gitmek lazim.... Kafandan bir iz yoksa yüreginde.... Gitmeli elbet buralardan. Gitmeli. Kalan sadece bir fotografsa elinde, Kalan kalsin saglicakla. Kolay Gelsin
  19. Bilinç, korkunç bir lanettir. Düsünürsün, hissedersin, acı çekersin... Craig Schwartz "Being John Malkovich - John Malkovich Olmak" Doğru ya da yanlış diye birşey yok, sadece popüler fikirler var... Jeffrey Goines "Twelve Monkeys - 12 Maymun" Beni olduğum gibi kabul et. Ancak o zaman birbirimizi keşfedebiliriz... Guido "8 1/2" Bizim neslimiz Büyük Depresyon'u ya da Büyük Savaş'ı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız... Tyler Durden "Fight Club - Dövüs Klubü" Şeytanla dans edersen şeytan değismez; seni değistirir... Max California "8 mm." "Ölüler tek bir şeyi bilirler: Hayatta olmak daha iyidir." Er Joker "Full Metal Jacket" Frenleri kullanma; arabalar gitmek için yapılmıştır, durmak için degil! Michel Poiccard "A Bout de Souffle-Serseri Asiklar" Yanında duruncaya kadar, hedefimden ne kadar uzakta durduğumdan emin olamamıştım... Vincent "Gattaca" Bilinç, korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin... Craig Schwartz "Being John Malkovich - John Malkovich Olmak" Hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır... Maximus "Gladiator - Gladyatör" Konu duygular oldugunda, büyük kahramanlar bile aptalca davranabilirler... Sir Te "Crouching Tiger Hidden Dragon - Kaplan ve Ejderha" O mükemmel değil. Sen de mükemmel degilsin. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız... Sean "Good Will Hunting - Can Dostum" Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir. John Keating "Dead Poets Society - Ölü Ozanlar Dernegi" Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydir. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amaci ise her zaman için şaibelidir. Dr. Murnau "Kafka" "Şeytan yalancıdır. Bizim aklımızı karıştırmak için yalan söyler; bize saldırmak içinse yalanları gerçekle karıştırır. Saldırısı psikolojiktir ama güçlüdür. O yüzden onu asla, ama asla dinleme..." Peder Merrin "The Exorcist - Seytan" Bazen senle hiç tanışmamış olmayı diliyorum. Çünkü tanışmamış olsaydık, geceleri yatarken dünyada senin gibi biri olduğunu bilmeden uyuyabilirdim... Lambeau "Good Will Hunting - Can Dostum" Hiçbir düş sadece bir düş değildir... Dr. Bill Harford "Eyes Wide Shut - Gözü Tamamen Kapali" Biriyle tanıştığınızda ilk farklılıklarınızı önce görürsünüz ama zaman geçtikçe benzerlikleri farketmeye baslarsiniz. Sanırım tüm dostluklar böyle başlar. Brian Kessler "Kalifornia" Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük, ama olmayacağız. Şimdi bunu anlamaya başlıyoruz... Tyler Durden "Fight Club - Dövüş Kulübü" "Öldürmek, sigara içmeye benzemez. Onu bırakamazsın." Catherine Tramell "Basic Instinct -Temel içgüdü" "İtalya'da 30 yıl boyunca Borjiyalar vardı. Yani savaş kıyım, cinayet... Ama Michelangelo, Leonardo ve Rönesans aynı dönemde var oldular. Oysa İsviçre'de kardeşlik, 500 yıllık demokrasi ve barış vardı. Ama ne yaratabildiler? Sadece guguklu saat!... "Harry Lime "Üçüncü Adam" George: Senden korkmuyorlar, senin temsil ettiğin şeyden korkuyorlar. Billy: Ne temsili be moruk! Onların gözünde saçtan başka birşeyi temsil etmiyoruz. George: Yoo hayır. Onların gözünde, sen özgürlüğü temsil ediyorsun. Billy: Özgürlüğün ne mahsuru var birader? Bütün mevzu bu. George: Evet aynen öyle ama, söylemek başka, olmak başka. George-Billy "Easy Rider" Neden aşkın başladığı anı bilemeyiz de bittiği zamanı mutlaka biliriz? Harris K. Telemacher "L.A. Story" İnsan kalbinin içinde mantık arayan avanaktır. Ulyssess Everett McGill "O Brother Where Art Thou -Nerdesin Be Birader" "Karım beni içki içtiğim için mi terketti yoksa karim beni terkettiği için mi içmeye basladım hatırlamıyorum..." Ben Sanderson "Leaving Las Vegas - Elveda Las Vegas" "Zaman en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonu yazar." Calvero "Limelight" Bu hayatta önemli olan ne umduğunuz ya da ne hakettiğiniz değil - önemli olan ne aldığınız... Frank T. J. Mackey "Magnolia - Manolya" Bu açiklanamaz, ama hissedersin. Hayatın boyunca dünyayla ilgili bazi şeylerin yanlış olduğunu hissetmişsindir. Ne olduğunu bilmezsin, ama o ordadır; beynine saplanmis bir kıymık parçası gibi... Seni deli eder... Morpheus "The Matrix" Gözlerinizi kapattığınız zaman dünya yok olmuyor öyle degil mi? Leonard Shelby "Memento - Akıl Defteri" Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara gereksinimi var... Leonard Shelby "Memento - Akıl Defteri" Bir tarladaki mor renkli çiçeklerin yanından geçip de onlari farketmemek Tanrı'yi sinirlendirir. Shug "The Color Purple - Mor Yillar" Keaton bir keresinde "Tanrı'ya inanmam ama ondan korkarım" demişti. Ben Tanrı'ya inaniyorum ve beni korkutan tek sey Kayser Soze... Verbal Kint "The Usual Suspects - Olagan Süpheliler" Her zaman, gerçek bir "hiçkimse" olmaktansa, sahte bile olsa "biri" olmanın daha iyi olacağını düşünmüşümdür... Tom Ripley "The Talented Mr. Ripley - Yetenekli Bay Ripley" En heybetli düsünceler bile çok sık duyulduğunda gülünç olurlar. Pablo Neruda "Il Postino - Postaci" 23 yaşına geldiğinde olman gereken tek şey kendindir. Troy "Reality Bites" "Kibir, benim en gözde günahımdır. John Milton "Şeytanın Avukatı" Eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa, o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin... Jules Winnfield "Pulp Fiction - Ucuz Roman" Tanrı'yla konuşmak mı istiyorsun? O zaman beraber gidip onu görelim, yapacak daha iyi bir işim yok... Indiana Jones "Raiders Of The Lost Ark - Kutsal Hazine Avcıları" Üzerinde durduğunuz kaya yuvarlanmaya başlarsa atlayın. Yoksa siz de onunla birlikte yuvarlanıp ezilirsiniz. Sadece aptallar kayanın üzerinde durmaya çalışırlar... Kyoami "Ran" Ernest Hemingway, "Dünya güzel bir yer ve de uğruna savaşmaya değer" demiş. Ben cümlenin ikinci yarısına katılıyorum. William Sommerset "Seven - Yedi" Belki bu dünyada kimse için huzur diye birşey yoktur. Ama biliyorum ki, yaşadığımız sürece kendimize dürüst davranmamız gerekiyor. Spartacus "Spartacus" Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar... Yoda "Star Wars: Bölüm 1" Bize sunulan dünyanın gerçeğini kabulleniriz. Christof "The Truman Show" Doğru ya da yanlış diye birşey yok, sadece popüler fikirler var... Jeffrey Goines "Twelve Monkeys - 12 Maymun" Bugüne dair iyi bir plan, yarına dair mükemmel bir plandan iyidir... Conrad "Connie" Brean "Wag The Dog - Başkanın Adamları" "Bir soru için 64 bin dolar mı? Umarım sana hayatın anlamını soruyorlardır..." Mark Van Doren "Quiz Show" "Her sokak köşesinde, her evde, ölümcül bir günah görüyoruz ve hoş görüyoruz. Hoş görüyoruz çünkü sıradan, çünkü olağan. Sabah, öğle ve akşam hos görüyoruz. Hayır, artık olmaz. Ben örnek oluyorum ve yaptiğim şey şaşırtacak, incelenecek ve izlenecek... Sonsuza dek..." John Doe (Seven - Yedi) Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür... Anlatıcı "Fight Club - Dövüs Klubü" Kolay Gelsin
  20. EmiLY_pandora

    Niye ALO Deriz?

    Bak şevvalim canım ciğerim bundan sonra evdeki teli alooo değil havooo diye açıcan yaktırma bana buraları alo kim, başka dost arkadaş olamaz ben egoistim paylaşamam
  21. EmiLY_pandora

    Sevmek Dediğimiz

    Insanlar ve Dunya Adam, bir haftanin yorgunlugundan sonra pazar sabahi kalktiginda butun haftanin yorgunlugunu cikarmak icin eline gazetesini aldi ve butun gun miskinlik yapip evde oturacagini dusundu. Tam bunlari dusunurken oglu kosarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba ogluna soz vermisti bu hafta sonu sinemaya goturecekti ama hic disariya cikmak istemediginden bir bahane uydurmasi gerekiyordu sonra gazetenin promosyon olarak dagittigi dünya haritasi gozune ilisti. Once dunya haritasini kucuk parcalara ayirdi ve ogluna eger bu haritayi duzeltebilirsen seni sinemaya goturecegim dedi sonra dusundu; oh be kurtuldum en iyi cografya profesorunu bile getirsen bu haritayi aksama kadar duzeltemez. Aradan on dakika gectikten sonra oglu babasinin yanina kosarak geldi ve baba haritayi duzelttim artik sinemaya gidebiliriz dedi. Adam once inanamadi ve gormek istedi. Gordugunde de halen hayretler icindeydi ve bunu nasil yaptigini sordu. Cocuk; "Bana verdigin haritanin arkasinda bir insan vardi" dedi... INSANI DUZELTTiGiM ZAMAN, DUNYA KENDiLiGiNDEN DUZELMiSTi... Ahmet Altan'dan... Kolay Gelsin
  22. Münir Nurettin Selçuk : Kalamış Aheste Çek Kürekleri Çerçeve Bahar İçinde Gümüş Saçlarına Eğdim Başımı Aşıka Bağdat Sorulmaz Dönülmez Aşkın Ufkundayız Solgun Durma İsteklen Kolay Gelsin
  23. hoş geldin loliş aman bizi buradan atma sakın Kolay Gelsin
  24. EmiLY_pandora

    Günün Türküsü

    GüN TuTuŞuR yumrukluyorum duvarları yumrukluyorum kara gecenin bedenini ellerim kan içinde nehirler taşmış yanaklarımdan otuzyedi can otuzyedi gül çatlamış susuzluktan sıvas’ın içinde nasıl uyku tutar gözlerimi? döne döne semaha dönenler tutuştu önce sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına. sıvas, sıvas... yiğitlik midir emanet cana kıymak? yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp karanlığa kurban etmek? söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak? var mıdır kardelen akında bir avuç inciyi ateşe tutmak lo? böyle garip düştüğüme bakma böyle mahzun durduğuma... varsın ateşin suskunlukla beslensin benim de yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik senin de dağların var sıvas, senin de dağların... dağlarında şahanların... gün tutuşur canım gece tutuşur yangınlarda tutsak canlar tutuşur külüm toprak olur yele karışır yürür gelir canlar yollar tutuşur sıvas ellerinde sazım tutuşur söz tutuşur canım türkü tutuşur teller bizi söyler diller yarışır özgürlüğü yazan kalem tutuşur canlar can olur da eller tutuşur dost evinde canım sevda tutuşur pir sultan’lar ölmez binler yetişir akar gelir canlar tarih tutuşur GRuP YoRuM Kolay Gelsin
  25. Yakışmıyor durulsa da zaman kör de olsa sağır da bir yeminin heyelanıyla savrulsa da gülüyor hala güneş, denizden ve kadıköy’den yana.. yürüyor yalnızlık, öksürüyor istanbul.. ne sen istanbul’a yakışıyorsun artık ne istanbul bu şehre.. Kolay Gelsin
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.