Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EmiLY_pandora

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    571
  • Katılım

  • Son Ziyaret

EmiLY_pandora tarafından postalanan herşey

  1. Bilmem hiç sabahın erken saatlerinde güneşin sudaki yansımasını ilgiyle izlediniz mi? Nasıl olağanüstü bir yumuşaklığı vardır ışığın ve nasıl karanlık sular kımıl kımıldır. Ağaçların üzerinden gördüğünüz ÇobanYıldızı gökteki tek yıldızdır. Hiç böyle şeylerle ilgilendiniz mi? Yoksa günlük işlere kendinizi öyle kaptırmış olduğunuzdan uğraşlarınız daha ağırlıklı bir yer tuttuğu için bu dünyanın onca güzelliklerini unuttunuz ya da hiç tanımadınız mı? Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir evcil hayvanı sevebilir misiniz? Size hiç bir karşılık vermese gölgesinden de yararlanmasanız, arkanızdan da gelmese size bağımlılık da duymasa gene de sevebilir misiniz? Çoğumuz böyle bir sevgiye kapalıyız, çoğumuz bu biçimde sevemeyiz çünkü sevgi bizim için her zaman kaygıyla, tedirginlikle, kıskançlıkla, korkuyla çevrelenmiştir. Yalnızca sevip sevgiyi orada bırakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize bir karşılık bekliyoruz. Bu isteğimizle de başka bir kimseye bağımlı olmuş oluyoruz. İşte bunun için sevin ve bununla yetinin. Sevgi bir tepki değildir. Eğer siz "Beni severseniz, ben de sizi severim" diyorsanız bunun adına ticaret derler, alış veriş derler. Sevmek, karşılık beklememektir Kolay Gelsin
  2. iyide ÊxcÊ ben ilk kapıdan geçtimde sonrası yok ne yaptıysam kapı açılmadı çilingirmi çağırsak acaba
  3. Aşk Denilen Şey Belki de bir hayalin peşinden yıllarca koşabilmektir, ya da koşmayı düşünebilmektir aşk. Üstelik yitip giden, hızla geçen zamanın sonunda o hayali hiç gerçekleştirememe olasılığına rağmen... Günleri, geceleri bir odaya kapanarak geçirirken, bir telefon çığlığına, bir kapı ziline ömrün yarısını verebilmeyi düşünmektir... Ya da duyulacak bir sesle, sevgilinin yüzündeki bir gülüşle, gözlerindeki bir ışıltıyla, ömrün üzerine bir ömür daha ekleneceğini hissetmektir aşk... Her şey çok iyi giderken, mutluluk ormanına her gün yeni fidanlar ekerken, insanların sana ve ona gıpta ile baktığını düşünürken bir anda onsuz, diğer yarınsız, kalabileceğin fikrinin seni deli etmesidir... Tam da ona hayatını bağlamışken, onsuz yapamayacağını, onsuz nefes bile alamayacağını düşünürken, bir gün yapayalnız kalma korkusunun bütün vücudunu titretmesidir aşk... Terk edildiğinde hayata küseceğini, suçlayacak yüzlerce insan ya da neden bulacağını, kin tutacağını, intikam yeminleri edeceğini bilmektir... Bir özlem şarkısının içini eriten ezgilerinin veya seni bambaşka mekanlara sürükleyen mısraların kulağından girip, yüreğine doğru akmasına sonra gözlerinden damla damla dışarı taşmasına engel olamamak ve zaten engel olmaya güç bulamamaktır aşk... Aylarca görmediğin, tenine dokunmadığın, kokusunu doyasıya ciğerlerine çekemediğin ve hatta sesini bile duymadığın birisine hala tüm hücrelerinle bağlı kalabilmektir, delicesine özlemektir aşk... Tutkun yüzünden aptallıkla suçlanmayı göze almaktır... Sana aptal diyenlere söylenecek söz bulamazken, başın öne eğilip gözlerinden akan gözyaşlarına rağmen, yüreğinin onu seviyorum diye haykırmasıdır aşk... Plansız, hesapsız, ölçmeden, biçmeden kaygısızca ama her olumsuzluğu da göz önüne alarak kendini bırakmaktır... Güçtür aşk ve zordur aşkı yaşamak. Her pisliğe, vurdumduymazlığa, kalleşliğe, iki yüzlülüğe karşı kazanılmış bir zaferdir. Yarını hiç düşünmeden sadece içinde bulunduğun anın hazzını bütün benliğinde hissedebilmektir. Sayılarla harflerle belirlenmiş her şeye meydan okuyan bir belirsizliktir... O belirsizliğin içinde savrulurken bir sonraki günü dakikası dakikasına planlamanın ne kadar saçma olduğunu görebilmektir aşk. Ve aslında hiçbir benzetmenin, hiçbir tarifin aşkı tanımlayamayacağını bile bile, aşk üzerinde yazma, söz söyleme cesareti gösterebilmek, o yazılanları, söylenenleri okuyabilmek, dinleyebilmektir aşk... Kolay Gelsin
  4. Bazen Yazmak İstemez İnsan Bazen yazmak istemez insan; Kelimelerin taşıyamayacağı ağırlıklar olduğunu düşünür. Cümle kuramaz, kurar kurar bozar. Hiçbir cümlenin tam olarak doğru anlamı veremiyeceği kanaati yerleşir içine, her nedense. Bazen yazmak istemez insan; Konuşmak istemez, söyleyeceği her şeyi teker teker susmak ister. Suskunluğa sığdıracaklarının, sözlerle; boş sayfayla ifade edeceklerinin, yazıyla heba olmasından korkar. Bazen yazmak istemez insan, Düşünüp içine atmanın, susup içinde saklamanın, söylemeyip sır olarak saklamanın daha doğru olduguna inanmaya başlar. Bazen yazmak istemez insan; Parmakları ile bilgisayarın klavyesi, kalemi tutan eli ile kağıt arasında bir yabancılık keşfeder. Harflerin yerini ve şeklini unutur bir süre. Bazen yazmak istemez insan; Oturup başını öne eğmek, kalkıp yürümek, derin bir nefes almak, olamayacağı yerlerde olduğunu düşlemek, hayaller kurup ütopyalar üretmek ister. Bazen yazmak istemez insan; Önüne bir kağıt alıp karalamak ister. Bu çizgilerin içinden anlamlı sözlerin daha çok çıkacağı duygusuna kapılır. Hiçbir şey düşünmeden yürüşe vardığı yerin, yazdıklarıyla vardığı yerden daha güvenli olacağı fikri dolaşır beyninde. Bazen yazmak istemez insan; Kalemi kırmak, kağıdı yırtmak, bilgisayarı devirmek, tüm mesajları silmek ister bazen. Susmak ister, yorulmak, dağılıp paramparça olmak ister. Büyük bir yorgunlukla derin bir uykuya dalmak, derin bir susuzlukla, kana kana sular içmek, dağılıp paramparça olup yeni baştan dirilmek ister. Bazen yazmak istemez insan; Geçecektir, herkes gibi olacaktır. Treni kaçıracak, istasyonda tek başına kalakalacaktır. Geçecektir. Bazen yazmak istemez o kadar... Kolay Gelsin
  5. GÖMLEK Mutlu olmak için neyiniz var? Hikayeleri güzel yapan onların gerçeklikleri değil insanlara vermek istedikleri mesajlardır... Onlarda "aşk" vardır,"estetik" vardır,"hüzün" vardır,"hasret" vardır,"ayrılıklar ve kavuşmalar" vardır... Ve tabii onları asıl güzel kılan ve gönül antenlerimizi kendisine çeviren "mutluluğun anahtarı" vardır... Hikaye bu ya... Memleketin anlı şanlı padişahı bir hastalığa yakalanır, hekimler bir türlü deva bulamazlar...Nihayet uzak diyarlardan gelen bilge bir hekim Padişahı gördükten sonra Saray'dakilere; "eğer Padişah'ınızı sıhhatte görmek istiyorsanız memleketteki en mutlu insanı bulup onun gömleğini Padişah'a giydireceksiniz",der... Bunu bir emir olarak telakki eden saray ahalisi ve askerler memleketin dört bir yanına dağılarak bu "en mutlu insan"ı aramaya koyulurlar...Ama nafile!..Kime gitseler yüzünden düşen bin parça ve herkesin bir derdi var...Memlekette neredeyse taramadıkları,gitmedikleri köşe kalmamıştır...Tam umutları tükenmek üzereyken küçük bir köydeki yaşlı bir adam askerlere; "sizin aradığınız o adamı biliyorum...Dünyanın en mesut adamı olduğunu hem ben gözlerimle gördüm hem kendisi söyledi...Biraz zahmetli olacak ama şu dağa çıkarsanız orada küçük bir kulübede kendi halinde yaşadığını görürsünüz...Ona derdinizi söyler,çaresini öğrenirsiniz" der... Askerler bu sevinçli haberden sonra zor ve zahmetli de olda dağa tırmanırlar ve adamın küçük kulübesine gelirler...Sevinçle adama konuşmaya ve dertlerini anlatmaya başlarlar...En sonunda adamdan çok küçük bir ricaları olduğunu ve bunun karşılında kendisine büyük hazineler sunacaklarını söyler ve heyecanla ve sevinçle adamın kendilerine vereceği o gömleği beklerler... Bütün bu olanları ve konuşulanları şaşkınlık içinde dinleyen memleketin "en mutlu adamı" başını sağa ve sola hafifçe sallayarak; "...AMA BENİM BİR GÖMLEĞİM YOK Kİ!.." DER... Peki mutlu olmak için sizin neyiniz var?... Kolay Gelsin
  6. Dostun Kim? Dostluk, bu yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı birşeyler paylaşıldığını zannetmek değildir... Dostluk, dost bildiğin kişinin en ince detaylarını bilme ihtiyacı ve gereği değildir... Dostluk, dost bildiğin kişinin senin en küçük detaylarını bilmesi gerektiği değildir... Dostluk, her hafta üç-beş kere görüşmek değildir... Bir ay, bir sene, beş sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insanı birdenbire arayıp; dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni geri çevirmez, sanki daha dün konuşmuşsun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse ve daha da önemlisi bu bir ay, bir sene, beş sene ayrılığa rağmen bu insanın başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriysen ve aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan EMİN OL Kİ..... O kişi senin dostundur... Sen de O'nun... Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya başlar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek çok insanla karşılaşırsın ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır BeNiMDe HaYaTıMDa CiDDi BiR iZ BıRaKaN DoSTuM ŞEVVAL'e Kolay Gelsin
  7. Dilimde Asılı Kalmış Cümleler Ne zaman dilimle ıslatmaya kalksam cümlelerimi ayazda kalıp donuyorlar. Hic biri güneş yüzü göremeden dilimin gölgesine çekiliyor. Gözlerimin ardında gizli saklı bir yerden beynime vuruyorlar yazılmamış, söylenmemiş ayazda kalan cümlelerim. Hep arka sıralarda otururdum. Ben orda öğrendim sıra sıra dizmeyi aklımdakileri. Aklımdakiler dilime çarptığında ya üşürdüm yada terlerdim. Ateşim cümlelerime vururdu. Söyleyecek ne çok söz kalmış yarım yamalak. Bazen sıkılır sessizlikten ayazda donmuş cümlelerimi ateşe verir yakardım. Cümlelerim yandıkça ince ince sızlardı birilerinin kalbi. Susmayı öğrendim ben, sustukca bildiğim cümlelerimi unutmayı, unuttukça yarım kalmayı, yarım kaldıkca ayak üstü yaşamı atıştırmayı öğrendim. Öğrendikçe büyümeyi, büyüdükçe kırılmayı, kırıldıkça susmayı. Susa susa susamamayı öğrendim, ama ben susmayı severdim. Kim çeldi cümlelerimin aklını da sustular. Günahı boynuna ama o saplamıştı bıçağı dilime. Bütün cümlelerim kana bulandı. Bütün güzel cümlelerim düzene yenik düştü. Sana.. bana.. bize.. yenik düştü. Kolay Gelsin
  8. Ben Artık Gidiyorum Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim... Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum. Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen... Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar Güzel Güleni! Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en baştan başladım... Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum! Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum... Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duydugumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum... Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... Zaten kolay olan ne vardı ki benim için; Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiçbir fark yoktu.... Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtıgımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sagladıgın için galiba gerçekten "bir taneydin"! Işte bu yüzden imkansızlıgına hep inandım! Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever oldugumda, sen benim her şeyim oldugunda ben senin için hiç yoktum... Bu yüzden yalnızlıklarım, aglamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyecegin en son şeydi... Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdigimden hiç bahsetmeseydim Sen beni hiç sevmedin! Ben Seni Seviyorum dedigimde Seni Seviyordum! Ben Seni Özlüyorum dedigimde Seni Özlüyordum. Ben Senin Için Ölürüm Dedigimde ben senin özleminden zaten ölüyordum... Ve Ben Simdi Senin Hayatından Gidiyorum! Ben Kaybettim... Sen Kazandın! Artık sesimi duymayacaksın... Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin! Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum.. Kolay Gelsin
  9. Duvar Seninle bir daha aynı yolda yürümem Seninle yürüyene yolda tuzakların var Bir daha asla dokunmam tenine Senin teninden önce duvarların var Ben o duvarlara çarpa çarpa Nasır tuttum Ağlaya ağlaya Yosun tuttum Derin bir nefes alır gibi batıyoruz Yükümüz ağır Yeni bir söz söylemek için Ölmek mi gerekir Hadi bir cesaret Sen de taşın altına koy elini inadına inadına Sevişmeli bağır çağır Zeynep Casalini Kolay Gelsin
  10. Hakikaten güzel çıkmış resim elbisesi bir harika
  11. EmiLY_pandora

    BaRıŞ NeDiR SeVGiLiM

    BARIŞ NEDİR SEVGİLİM barış nedir sevgilim biliyor musun bir köprü müdür üstüne gölgeler düşünce çöken halka açılamadan batan bir şirket iki savaş arasında verilen çay molası mıdır barış yoksa hurdacıya söylediği son sözler mi bisikleti vurulan bir çocuğun söyle sevgilim Einstein'ın Roosevelt'e yazdığı mektup mudur barış Lozan'dan gelen telefon mu Mustafa Kemal'e çöplerini bilimin süpürdüğü bir sokak mıdır barış yoksa söyle sevgilim de ki tünediği balkon uçuruma düşen yavru bir kuştur barış saatçiyi hapse attıkları için kurulamayan bir meydan saati ayağımızdaki paslı çiviyi bacağımızı keserek çıkaran bir melek de ki aptalların türküsü oyuna getirilenlerin ülküsüdür barış dişleri sökülmüş Asya kaplanıdır kapitalizmin sirkinde de ki sevgilim içine bayat pil konmuş el feneridir barış fosforlu izleridir bayrakların üzerinde gezen salyangozların barış düşsel beyaz buluttur bir kaleye çarpıp dağılan kör bir toplumun tehdit dolu yazılarla kirlettiği bir defterdir barış kendinde bulamayıp başkalarında aradığıdır insanın barış halkının üzerine devrilen bir devlettir zor dönemeçlerde açılmadığı için posta kutusunda ölen bir mektuptur barış patlayıp seyircileri öldüren bir futbol topudur son dakikada bunların hiçbiri hiçbiri değilse barış söyle sevgilim savaşın düş kurduğu yerlerde hangi yüzsüzün uydurduğu bi' sözcüktür şu dillerden düşmeyen barış Akgün Akova Kolay Gelsin
  12. yok benim değil şevval bir alıntı ben yazılarımı koymuyorum bana özel onlar
  13. Ollmaz sadece beklerler gerisi umurlarında değil (feminist duygularım kabardı sanırım
  14. Kal Demedin, Oysa! "Kal" deseydin, kalırdım. Demedin oysa... Kuru bir "Bitmesin" den başka hiçbir şey demedin. Öyle kuru, öyle soğuk, öyle uzaktı ki ondaki anlam! Bu kadar kolay mıydı her şey, bu kadar yakın mıydık uçuruma? Savunmayacak mıydın sevgimizi? "Kal" diye haykırmayacak mıydın ardımdan? Düşündüğüm bu değildi... Hayal ettiklerim, beklediklerim başkaydı senden. Mücadele beklemiştim oysa, yelkensiz olan gemimizi kıyıya ulaştırırız sanmıştım, kıyıya ulaştırırsın sanmıştım... Oysa O'nu denizin ortasında savunmasız bırakmama göz yumdun... Bu kadar yıpratıcı olamazsın... Oysa bir anlam olmalıydı yaşadıklarımızda! Paylaşılan duyguların bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki martıların bir anlamı olmalıydı. Beynimizdeki melodilerin, aramızdaki çekimin, geçen akşamki sohbetin bir anlamı olmalıydı. Duygularımızın bir anlamı olmalıydı. Yüreğimdeki tüm MARTILAR'ı uçurdun şimdi... hangi yöne gittiler bilmiyorum, geri dönerler mi bilmiyorum. Dünya boşaldı mı ne! Neden bu kadar sessizleşti birden yaşam, neden artık parlamıyor yakamozlar gözlerimde, neden artık rüzgar esmiyor... her şey seninle mi kaldı yoksa... Mantığım, mantığımı bana bırak lütfen, ona ihtiyacım var. Bazı şeyleri anlamak için ona ihtiyacım var! Evet! Ben istedim ayrılığı, Çıkmaz yollara yönelen bendim, Kucağında bir yığın noktayla karşına çıkan bendim... Kahretsin! Bunu neden yaptığımı bilmiyorum Ve Senin buna nasıl göz yumduğunu... Tıpkı Balkondaki akasyaları sularken, fazla sudan dolayı sararacaklarını bilmediğim gibi... su onun için hayat olmalıydı oysa ve sen de benim tutunacak dalım! Bazı şeyler vardı aramızda biliyorsun, olmaması gereken ama daima varolan. Farklı uçlardaydık seninle, farklı mevsimleri seviyorduk farklı zamanlarda... sen büyük fırtınalara vardın, bense lodostan bile ürküyordum. Oysa başardığımız şeyler vardı her şeye rağmen, daha doğrusu öyle sanıyordum... Binlerce yıldız arasında, ayın güzelliğini gösterebilmekti tek amacım... yıldızları söndürmekti. . . sorunları yok etmekti. . . "Bitti" deyişim "Hayır" demeliydin! Hatta kıyametler koparmalıydın yüreğimde, Hendekler açmalıydın yoluma gidemeyeyim diye. Sahip çıkmalıydın gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye... Beni yolumdan alıkoymalıydın... "Kal" demeliydin... defalarca "Kal" demeliydin... oysa demedin... Belki de senin çiçeklerin çoktan solmuştu ve ben akasyaları kışın yaşatmaya çalışmakla hata etmiştim... belki böylesi daha iyi oldu. . . "Kal" deseydin kalırdım... hem de seve seve kalırdım. Martılarla kalırdım Yakamozlarla kalırdım Demedin Bilir misin Kaç çığlık olup yıkıldı yüreğim giderken... Bilir misin Nasıl bir cana hasretti yüreğim, yolumdan döndürecek... Bilir misin Nasıl zor oldu ardıma bakmadan çekip gitmek... "KAL" desen kalacaktım... DEMEDİN OYSA! Kolay Gelsin
  15. Sevmek Nedir Peki? İnsanin bir ömür boyu peşinden koştuğu sevmek nedir peki? Yüreğin bir başkası için çarpması mı? Suyun yüzünde, yapraklarını ağır ağır açan bir nilüfer mi yoksa? Göç mevsimi, yaralı eşini kanatlarıyla örterek ölümü bekleyen yaban kazlarının vefası mı? Ya da kayayı delen tomurcuğun direnci mi sevmek? Kan ve gözyaşından oluşmuş bir dünyanın ortasında bile, insanı insanla kucaklaştıran duygu mu? Önce kendini tanımakla başlar sevgi. Kendini onarmakla başlar... İnsanın, insan olma bilincini, aklıyla, yüreğiyle duymasıyla başlar... Doğanın ve yaşamın bir parçası olduğunu anlamasıyla... Yaşam benim için var. Su benim temizliğim. Ben suyu en uzak dallara taşımalıyım... Sonra insan var... Doğanın en güzel ürünü... Üç bin yılda ayağa kalkmayı öğrenen ve beni bugüne hazırlayan insan... İlmek ilmek örülen kültürümün ilk halkası... Bir insana duyulan sevgiyle başlayan yaşam... Peki nedir sevgi? Birlikte bir gülüşü uzatmak, acıyı paylaşıp azaltmak belki de. Aynı duaya el kaldırmak. Dokunmak biraz. Kanın, damarlardan akışını hızlandırarak duymak insanın sıcaklığını... Aynı anda görebilmek bir şimşek çakımını... Ocağı birlikte üflemek ısınmak için... İnsan olmanın o eksikliğini güzelliğini sezebilmek karşılıklı. Tamamlayabilmek birbirini... Bir türlü önleyemediğimiz o ses: "benim onurlanacağım kadar önemli ama benden bir adım geri..." diyorsa eğer, o sesi susturabilmek... Koltuklara, halılara, kristallere, markalara gösterdiğin özenin çok fazlasını gösterebilmek bir insana... Duygularını, düşüncelerini anlamaya çalışmak. Özlemlerini aramak birlikte... Benim ol ama benden bağımsız bireyliğini de koru. Olduğun gibi kal ama çoğalsın, zenginleşsin içinin erdemi... Seni ilk sevdiğim gün gibi sürdür kişiliğini ama durmadan gelişelim birlikte... Birlikteliktir sevgi... Kimsenin kimseyi kullanmadığı... Kimsenin kimseye hükmetmediği... Kimsenin kimseyi mülkiyetine geçirmediği... Önce beni bekle duraklarda, sonra bekleyeni olmayan bütün yolcuları... Önce benim için bir şarkı söyle, sonra bütün sağırlar duysun sesini... Kolay Gelsin
  16. Uzaktaki sevgili… Mesafelerin ötesinde duran gönül bağım… Farklı mekanlarda, farklı yaşamlarımızla, farklı iki insanız… Aynı gök kubbenin altında olmakla avunup, gök yüzünde yüzünü aradığım geceleri bilirim; ıssız, yalnız, ağlamaklı. Kimselere, sana yada kendime şikayet etmeye yüz bulamadığım sızımdı hasret. Hasretle yanacağımı bilerek çıktım seninle bu yola ama hep hasret kalacağım hiç aklıma gelmezdi. Mesafeler tüm hissettiklerimi daha da kuvvetlendirdi ve böylece zaman, yanında küçük bir çizgi olarak kaldı sevgimin. Birlikte olduğumuz saatleri toplasam, hislerimin yanında hiçti ve bunların tüm sebebi hasretin ta kendisiydi. Zaman geçtikçe kısalacağını umduğum mesafeler yerinde saydı. Mesafeler aynı kaldı ama özlemim arttı. Bu özlemi dindirmek için, hasrete dair her şeyi, sevgiye dönüştürmeyi öğrendim. Özledikçe sevmek, sevdikçe özlemek döngüsü içinde, elimde sevgi dolu kovalarımla, kah yüreğimin bir o köşesine, kah öteki köşesine koşuşturdum, yangınlarımı söndürebilmek için. Yüreğimde çıkan yangınların sayısı gün geçtikçe arttı, yoruldum. İçimi yakan özlem ateşi küçük bir yangınken büyüdü, sardı her yerimi. İlk zamanlar aşk sandım yüreğimin acısını, heyecanla karıştırdım, sevgimle bastırdım, anlayamadım. Canım yandı, zannettim ki aşktan yanıyorum. Mesafeler aynı kaldı sevgili.. Ve ben daha çok sevdim seni. Ama yetmedi yangınlarımı söndürmeye. Mesafelerle çoğalan aşkım, mesafelere yenik düştü. Yangınım söndü sönmesine de, sevgim küllerin arasında kayboldu gitti. Ve sen, değiştiğimi söyleyerek, mesafelere mesafeler kattın, gittin. Sebebini şimdi anlıyorum sevgili, çünkü sen ateşi sevmiştin . Oysa ateşi de yakan, küle de çeviren sendin. Senin gidişinle ertelenen kışların tüm karları yağdı üzerime, söndü tüm yangınlar Mesafeler kapanmaz artık, bana da hasret küllerinin arasında kalan sevgimi çıkarıp temizlemek ve küllerden arınarak yüreğimin yaralarını sarmak düşer. Kolay Gelsin
  17. Bir erkek neyi bekler? Gercek 1 kadin bekler,annesinin besledigi gibi onu besleyen, Evini temiz,pak ve sicak tutan, Dir dir nedir bilmeyen, Paranin kiymetini bilip alisveris etmeyen Bütün gün calisip, Bütün gece dans edebilien, Ve asla HAYIR! demeyen, Asla basi agrimayan; Yalniz kendisini sevecek, Ve simartacak bir kadin... BEKLER............................................... :D durum vahim gibi duruyor Kolay Gelsin
  18. Kolay Gelsin
  19. intenet seçeneklerinden geçmişi sil deyin daha sonra modeme reset atın 3-4 saniye bekleyin açın tekrar yükleyin bu kadar ben hep böyle yapıyorum adsl kullanıcısıyım ve sorun olmuyor arkadaşlar emin olun Kolay Gelsin
  20. İnsanların çift yaratıldığına ve doğumumuzdan itibaren diğer yarımızı aradığımıza inanırmısın ? Kac kişi gerçek aşkını bulur dersin ? Eşine, sevgiline, ya da sevgili olmaya can atacağınız o kişiye bak; o senin gerçekten ruh eşin mi yoksa sadece tipi, çevresi ya da cebi mi seni ilgilendiriyor? Nasıl anlarız beraber olduğumuz kişi, gerçekten bizim diğer yarımız mı ? Durup düşünün bir kez ; üzgünseniz o da sizinle üzülür mü; sevinçli haberinizi ilk kimle paylaşırsınız; ağlamak için en iyi omuz onunki midir; sınırlı bütçeniz de olsa en iyi yılbaşı hediyenizi ona mı alırsınız; hiç makyaj yapmadığınız halde, ondan telefon gelince, ilk elinize aldığınız rimeliniz mi olur; spora vakit ayıramam deyip, 'Canım, göbeğin mi çıkmış? ' dediğinde, ilk koştuğunuz yer, köşedeki spor salonumudur?; onunlayken yağmur daha romantik, güneş daha mı sıcaktır?; ve gerçekten yürekten sevdiğin, 'Seni Seviyorum' deyişinde içini ısıtan ses onun sesi midir? Hiçbir zaman azla yetinmemek gerekir bu fani dünyada Gülüşünü sevmiyorum ama beraberim, espirileri komik değil ama yalnız kalmayayım, giyinişi ne kadar da kötü ama yine de yanımda biri olsun... dememeli insan. O kolaya kaçmak olur, hazırı kabul edip yaşamak Her zaman, bu son olsun diye başlanır ama bazen şans gülmez yüzümüze, ayrılık olur yolun sonu gelir Ya da bazen, insan zorlar kendini ayrılmamaya, azla yetinmeye, sevmeyerek sadece yalnız kalmamak için katlanmaya, zor gelir yeniden aramak, yeniden tanımak, yeniden süslenip çıkmak... Ne kadar çok arasak da, her defasında 'Bir daha tövbe' desek de, bıkmamak gerek, ümidi kaybetmemek, hep aynı heyecan ve aynı iyi dileklerle çıkmak gerek yola Çünkü bulduğunda diğer yarını, hayat daha güzel, daha yaşanası,gökyüzü daha mavi, yıldızlar daha parlak... Düşün bir kez, sorunlar paylaşılınca azalıyor,ama sevgi ve mutluluk paylaşınca daha da artıyor, kahkahalar daha uzun, gözyaşları daha az sürüyor. VE onun gözlerine baktığınızda, sizi camdan bir kafeste taşımak istediğini, elinizi kestiğinizde bile onun içinin kanadığını, sitemlerin bile onun küçücük kalbini dağladığını,her gülüşünüzde yeniden nefes aldığını bilmek, tüm arayışların en mutlu ve en huzurlu ödülü oluyor. Kolay Gelsin
  21. EmiLY_pandora

    MuTLu oLMa ŞaNSı

    Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk... Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili... Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek... Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın... YıLMaZ GüNeY KöPRü Sevgili, yetmiyor 'sevgili' sözü tek başına.Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben 'sevgili' derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz,bir güneş, bir yudum rakı, çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı, oğlumun sıcak yanağı, anamın acılı gözleri, babamın tütün kokan eli, evimizde ki kuş, yarının güzel günleri, anlatılması güç binlerce duygu ve SEN... işte sen beni hayata baglayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. sevgilim...güzelim... insanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. o ölürse hayatımızında tadı biter. o sakın ölmesin, yaşat onu. selimiye cezaevi 3.8.1972 Yılmaz Güney Kolay Gelsin
  22. Hakan Yeşilyurt - Aman Şimdi
  23. Çağdaşlık özgürlük demek. Bunu anlamakta neden bu kadar zorlanıyoruz anlamıyorum. Bunu yaparak içkiyi sadece el altından içilmesini veya yeraltına inmesini sağlamış oluyorlar. İçkiyle uğraşacaklarına kendi işlerini yapsalar ya. Bir sürü insanın yardıma ihtiyacı var ama yokk olmaz başka işleri var hemde daha mühim,İçki yasaklanacak parkda Yani siz parkta icki satmayinca parkta icki içilmeyecekmi zannediyorsunuz. Bir arada taksim meydana cami yapma girişiminde bulundular tabiki camiler yapılsın kimse buna karşı değil ama kalkıp beyoğlunun göbeğine de cami yapılmasının mantığını çözemiyorum ki zaten istiklal caddesini bilen orada bir ağa cami olduğunu ve bir ikincisinin de 200 metre ilerde yapılmasının tamamen küçük oyunlar için yapılmak istendiğini anlar.Bakalım daha neler göreceğiz. Kolay Gelsin
  24. EmiLY_pandora

    BiR HaZiN HüRRiYeT

    BİR HAZİN HÜRRİYET Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu, bir lokma bile tatmadan yoğurursun bütün nimetlerin hamurunu. Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetiyle hürsün! Sen doğar doğmaz dikilirler tepene, işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan değirmenleri, büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün vicdan hürriyetiyle hürsün! Başın ensenden kesik gibi düşük, kolların iki yanında upuzun, büyük hürriyetinle dolaşıp durursun, işsiz kalmak hürriyetiyle hürsün! En yakın insanınmış gibi verirsin memleketini, günün birinde, mesela, Amerika'ya ciro ederler onu seni de büyük hürriyetinle beraber, hava üssü olmak hürriyetiyle hürsün! Yapışır yakana kopası elleri Valstrit'in, günün birinde, diyelim ki, Kore'ye gönderilebilirsin, büyük hürriyetinle bir çukura doldurulabilirsin, meçhul asker olmak hürriyetiyle hürsün! Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil insan gibi yaşamalıyız dersin, büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi, yakalanmak, hapse girmek, hatta asılmak hürriyetinle hürsün Ne demir, ne tahta, ne tül perde var hayatında, hürriyeti seçmene lüzum yok hürsün. Bu hürriyet hazin şey yıldızların altında. Kolay Gelsin
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.