EmiLY_pandora tarafından postalanan herşey
-
"Peki canlılık nasıl oluştu?"
güzel cevap kralx,hakanbaran bence artık uzatmaya gerek yok gereken cevabı verdi bence , şimdi ortalık sakinleşsin biraz
-
Günün Türküsü
bak buda senin için geliyor şevvalim Aze (Dağların Eteğinden Geldiler) Dağların eteğinden geldiler Azeyi gelin almaya Azenin gece saçına Ak duvağı takmaya Düğün dernek kurulur sofralar dizilir Azenin gece saçına yıldızlar serpilir Azenin yüreğinde bir başka sevda gizlidir Azenin gece saçına yıldızlar serpilir Aze bizim aze dağların kızı aze Yüreği yiğit aze gözleri güleç aze Veremem veremem veremem azemi ellere Bir şahin uçur dağlara Azenin sevdiği o insana Bir şahin kanadından hey Aze bizim aze dağların kızı aze Yüreği yiğit aze gözleri güleç aze Veremem veremem veremem azemi ellere Grup Kızılırmak
-
Günün Türküsü
hayır çok şey istemiyorsun tabiki ama olduki bulamadın kendin mırıldan ben öyle yapıyorum yerini tutmasa bile bu saatte iyi oluyor:D
-
Günün Türküsü
şevvalim ben söylerim sana sern iste yeter ))
-
Günün Türküsü
Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Hızır Paşa Bizi Berdar Etmeden Açılın Kapılar Şaha Gidelim Siyaset Günleri Gelip Çatmadan Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Bunda bilmeyeni bildirirler mi Eli bağlı namaz kıldırırlar mı Yoksa Şah diyeni öldürürler mi Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Aslımız Hz.Muhammet kıyman cellatlar Üstümüzde bite davacı otlar Ölüm Allah emri ya eziyetler Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Her nereye baksam yolum dumandır Pirim bana küfür etse imandır Zincir boynum sıktı halim yamandır Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Sağlıklı mı ola dostun illeri Karşıda görünen tozlu yolları Şah'tan elçi gelmiş dem bülbülleri Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Güzel Şah'ım çıktı m'ola köşküne Can dayanmaz gayretine müşkine Seni beni Yaradan'ın aşkına Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Kapısı yok bacasından bakarım Gözlerimden hasret yaşı dökerim Şah'a giden bir bezirgan tutarım Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Pir Sultan Abdal'ım güzel Şah canım Ağlamaktır benim demim devranım Arşta melek yerde çeşm-i efganım Açılın Kapılar Şah'a Gidelim Pir Sultan Abdal
-
Hangi şarkıyı hiç bi kuvvet size dinletemez?
hiç bi kuvvet bana bu şarkıyı dinletemez. latif doğan - küstüm
-
"Peki canlılık nasıl oluştu?"
yahu kralx şimdide ataist ettin saol valla bende seni bekliyordum gelse de ataist dese bende rahatlasam diye yazdıklarımı iyi oku ok sonra yorum yap yada yapma sus
-
Murathan Mungan
ümit yaşar 1955 harika çocuk resim yapamazdı keman çalamazdı hatta bilmezdi iki kere ikinin dört ettiğini zavallı *n hevesi karnında kaldı harika çocuk bildi de kötülüğünü dünyanın doğmadan öldü.
-
Sunay Akın
ÇARE SIZSINIZ Gidene kal demeyeceksin... Gidene kal demek zavallılara, Kalana git demek terbiyesizlere, Dönmeyene dön demek acizlere, Hak edene git demek asillere yakışır. Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.Yoksa değersiz olan hep sen olursun...Düşün.... Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemesezsen.Kim mutlu edebilir seni,sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen? Kim sever seni, sen kendini sevmezsen? Hersey sende başlar, sende biter... Yeter ki yürekli ol, Tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yasama sevgisini... Hep hatirla: " Çaresizseniz,Çare SIZSINIZ..."
-
BiZİM ÇeLiK HaLaYDa
olmadı ama made in turkey hep halay başı sen oluyorsun mendili kaptırmadın bize bizde alalım tey tey diyelim yani
-
"Peki canlılık nasıl oluştu?"
Ben orada kalmadım sadece ön yargılarınızın sizi takip ettiğini görünce tutamadım kendimi benim önyargım yokki zaman vereyim alevisi sunnisi ataisti şafisi benim için önemli değil insanmı sonuçta ben ona bakarım gerisi umurumda değil ve bazı gerçeklerden bahsediyorsun kime göre gerçekler senin gerçeklerini onlar bende kendi gerçeklerimi kanıtlarla döktüm ortaya gerçekler derken yine kendi gerçeklerinden yada senin gibi düşünen insanların gerçeklerinden bahsediyorsun
-
KARS'TA NELER OLUYOR!
bende bir karslıyım DEli gül sana sonuna kadar katılıyorum insanın beyni çıplak olmasın bunda haklısın
-
"Peki canlılık nasıl oluştu?"
arman iyi niyetliyim tabiki ama daha ilk cevapta objektif olunmamakla suçlanıyorum ben de girdiğim ilk andan beri bir tek şeyi savundum önce insan ayırımsız herkes insandır sonra seçimler yapılır gerekirse tabiki saflar tutulur ama ben yazımda her hangi bir saf tutmuğumu sanmıyorum ama bunuda açık yüreklilikle söyleyebilirimki sizin tavrınız da ya benimle aynı fikirdesin yada karşımdasın mantığı var işte bu noktada sizinle yollarımız ayrılıyor benim bir çok ataist dostum var hepsini çok severim inançsız olmaları benim gözümde bir eksi değildir siz de şunu hatırlayın inanan biri olarak Gel, Yine Gel ! Ne olursan ol, Yine Gel ! İster Kâfir ol , ister putperest ol, ister Mecusi , İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni ... Yine gel ! Bizim dergahımız umutsuzluk kapısı değil; Umut kapısıdır. Yine gel.. Ama siz her konuda saldırmak için bahaneler arıyorsunuz kürt sorununda da bunu yaptınız önce insana insan olarak bakın dini dili ideolojisi belirleyici olmasın. azıcık Hümanist olun arkadaşlar fazla istiyorsam namerdim azıcık olun yeter
-
Beyin Gücünden Beyin Göçüne...
mohican
-
"Peki canlılık nasıl oluştu?"
Arman Kralx, ya arkadaşlar neden her zaman doğrularınızı dikta ediyorsunuz başkaları üzerinde inanır yada inanmazlar bunlar onların tercihi yani islamiyeti yaymak ise amaç o zaman hep beraber toplanıp seferler düzenleyin bence zaten tek başınıza olmuyor genelde topluca konuşuyorsunuz birinize soru geliyor diğerinin yazısı bekleniyor asıl soru muhatabı en az 2 post sonra cevap veriyor arkadaşlar düşünceye saygı duyulmalı inanırlar yada inanmazlar yargılamak yada ceza kesmek tenkit etmek size kalmamış ki ispatlar istiyorsunuz sizden ispatlar istenince de başka konular için söylüyorum bunu ,sizler saldırıya geçiyorsunuz tezatt hemde çok tezat Kolay Gelsin
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
bende çiçek vermek istiyorum tekrar ilki her zaman olduğu gibi Şevvalime ikinci birceye gelsin üçüncüsü yine benim olsun
-
Beyin Gücünden Beyin Göçüne...
ayak altında dolaşma sende o zaman saklan hatta çekyatın altına gir
-
Beyin Gücünden Beyin Göçüne...
benim sizi msn listeme eklememdeki neden bir yazınız yüzündendir. siz kendiniz daha fazla bilgi edinebilinmesi için pstunuzun altına msn ekliyorsunuz ve sizi insanlar eklediği zaman bunu kel alakalı bir yerde üstelik deşifre etmek suretiyle ortaya döküyorsunuz böyle sorunu olan bir arladaşımız vardı ve sizin fikrinize danışmayı düşünmüştüm ama görüyorumki artık bu imkansız zira bunu bu şekilde deşifre edeceğinize msn den ekler ne olduğunu öğrenir ve gerek görürseniz silerdiniz sizin gibi bir danışmana yakışmayacak bir hareket bu doğrusu ne diyebilirim danışman değil danışılamayan yapın isminizi bence Kolay Gelsin
-
MuTLuLuĞuN ReSMi
tabiki postala şevvalim en mutlu görünen insanın bile içinde ne fırtınalar kopar kimse bilemez
-
"Kadına Yönelik Şiddete Son!" Kampanyası başlamışt
(BM İnsan Hakları Komisyonu Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü) Prof. Yakın Ertürk'ün UAÖ Türkiye Şubesi'nin basın toplantısında yapmış olduğu konuşma: Uluslararası Af Örgütü gibi yıllardır yorulmadan usanmadan dünyanın dört köşesinde insan hakları ihlallerini ortaya çıkartan ve bunların sona ermesi için tüm tehlike ve tehditleri göze alarak mücadele veren bir kuruluşun kadına yönelik şiddet konusunu ciddi bir insan hakkı ihlali olarak tanımlayarak ‘kadına yönelik şiddete son’ kampanyasını başlatmış olmalarını çok önemsiyorum ve tüm Af Örgütü yönetici ve çalışanlarını bu girişimlerinden dolayı kutluyorum. 2 ile 8 Mart tarihleri arasında dünyanın pek çok merkezinde kampanya açılışı düzenleyerek hedeflerini kamuya tanıtma girişimleri aslında kutlama ve şenlik havası içinde geçmesi gereken bir olaydır. Ancak, ne yazık ki Türkiye’de bu güzel güne Güldünya’nın namussuzca katledilişi gölge düşürmüştür. Dolayısıyla, bu özel günde konuşmama başlarken nice Güldünya’ları şefkat, sevgi ve saygıyla anıyorum. Ümidim odur ki Güldünya’nın ölümü devletin her birimini ve toplumun tümünü harekete geçirir ve kadının insan hakları öncelikli bir ilke olarak yasa, siyasa ve programlara damgasını vurur. Töre ve namus gibi değerleri, çürümeye yüz tutmuş egemenlik ilişkilerini idame ettirebilmek için kıydığı canları meşru kılmak adına gerekçe gösteren anlayış ve faillerin kanun karşısında aynı gerekçeyle ceza indiriminden yararlanmaları artık Türkiye’de son bulmalıdır. Erkeklere kadınları öldürme ve onlara zulmetme yetkisini veren çağ dışı yasa, uygulama ve zihniyet kabul edilemez. Kadına karşı şiddet, kadına karşı ayrımcılığı kurumsallaştıran ataerkil ilişki sistemini sürdürmede baş vurulan evrensel bir araç olagelmiştir. Kadınların, kendi yakınları tarafından dayak, tecavüz, işkence, öldürme gibi fiillere maruz bırakılmaları yakın zamana kadar özel yaşam ve aile mahremiyeti içinde algılandığı için insan hakları mücadelesinin dışında kalmıştır. Ayrıca, kadına yönelik şiddetin egemen ilişkilerin temelinde yatan eşitsizliklerle ilişkili olduğu ve diğer hak ve özgürlüklerin ihlalinin bir sonucu olarak evde / sokakta; savaşta / barışta; devletin ya da özel aktörlerin elinde sürdürüldüğü gerçeği de bilinmemekteydi ya da bilinmezden gelirdi. Uluslararası kadın hareketinin yorulmaz mücadelesi ile bu zulüm sistemi görünürlük kazandı ve yavaş da olsa kadına karşı ayrımcılık ve şiddet konularındaki bilinçlenme ilk kez 1993de Viyana’da toplanan Dünya İnsan Hakları Konferansında uluslararası hukuka yansıyabildi. Böylece, 20. yüzyılın sonunda kadına karşı şiddet konusu nihayet hükümetlerin gündem maddesi olarak bir zemin kazanmış oldu. Kadınların evrensel hukuku sayılan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) 1979 yılında şiddet konusuna yer veremeden yürürlüğe girmişti. Ancak, seksenli yıllardaki gelişmeler karşısında CEDAW Komitesi 19 nolu genel tavsiye kararı ile kadına karşı şiddeti ayrımcılıkla ilişkilendirerek devletleri şiddeti önleme konusunda sorumlu kılmıştır. Bunun sonucu olarak, hükümetler CEDAW resmi raporlarında şiddet konusuna yer vermekle yükümlü hale gelmişlerdir. Kadın kuruluşlarının Viyana konferansında elde ettikleri başarı iki önemli gelişmeye daha olanak sağlamıştır: (I)1993 Kadına Yönelik Şiddetin Tasfiyesi Deklarasyonunun kabulü; (ii)1994 yılında İnsan Hakları Komisyonu tarafından Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü görevinin oluşturulması. Bilindiği gibi, 1995 yılında Pekin’de gerçekleşen Dördüncü Dünya Kadın Konferansında kabul edilen Eylem Platformunun 12 kritik alanından birisi de kadına yönelik şiddet olmuştur. Bu kısacık 10 yıllık süre içinde kadına yönelik şiddet konusunda geriye dönüşü olmayan bir süreç başlamış bulunmaktadır. Gerek Türkiye’de gerekse dünyanın diğer yerlerinde kadınlar ve insan hakları savunucuları uluslararası insan hakları mekanizmalarını kullanarak kendi ülkelerinde çeşitli kazanımlar elde etmeye başlamışlardır. Üç hafta önce Guatemala’da kadına yönelik şiddet konusunda inceleme yaparken Maya kökenli 28 yaşlarında yoksul ve eğitimsiz bir kadınla tanıştım. Basından geçen şiddet olaylarını bana anlatırken dedi ki, “…ben iki sene öncesine kadar bir kadın olarak haklarımın olduğunu bilmiyorum, yaşadığım olumsuzlukların doğal olduğunu düşünerek bunlara boyun eğiyordum. Ama şimdi benim de haklarımın olduğunu öğrendim.” Peki, bunu nasıl öğrendin diye sorduğumda, kadın örgütlerinin düzenlediği bir seminerde öğrendiğini söyledi. Bu beni çok etkiledi ve insan hakları yolundaki mücadelenin ve çabaların ne kadar doğru olduğu yönündeki inancımı iyice pekiştirdi. Demek ki, 10 yıl önce Viyana’da resmileşen ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını yönlendiren hedefler dünyanın en ücra köşelerindeki kadınların bilincine ulaşabiliyor. Benden önce raportörlük görevini yapan Radhika Coomaraswami İnsan Hakları Komisyonuna sunduğu son raporunda (Nisan 2003) 10 yılın muhasebesini yaparken bu süre içinde kadına yönelik şiddet konusunda yasal mekanizmaların ve bilinçlenmenin gerçekleşmiş olduğuna dikkat çekmiştir. Bundan sonra yapılması gereken kadınların her yerde güven, eşitlik ve özgürlük içinde yaşamalarını sağlamaktır. Yani verilen sözleri hayata geçirmektir. Af Örgütünün açtığı ‘kadına yönelik şiddete son!’ kampanyası bu yönde atılmış önemli bir adımdır. Hepimize görev düşüyor. Dayanışma içinde çalışarak ve otoriter rejim ve kişiliklere karşı insan hakları ilkesini tüm insanların benimsediği bir değer ve yaşam biçimi haline getirerek, kadına yönelik şiddet belasını yenebileceğimize inanıyorum.
-
MuTLuLuĞuN ReSMi
mutluluğun resmi şevvalim eline sağlık saol
-
ARKADASIM BADEM AGACI
Bir Gün Anlarsın Uykuların kaçar geceleri, Bir türlü sabah olmayı bilmez, Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya Deli eden uğultudur başlar kulaklarında, Ne çarşaf halden anlar, ne yastık Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık, Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın, Onun unutamadığın hayali, Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine, Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu, Şerefin, faziletin, iyiliğin güzelliğin. Gün gelir de, sesini bir kerecik duymak için, Vurursun başını soğuk, taş duvarlara, Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın Duyarsın. Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin Niçin yaratıldığını. Bu ********* dünyaya neden geldiğini Uzun, uzun seyredersin aynalarda güzeliğini Boşuna geçip, giden yıllarına yanarsın. Dolar gözlerin, için burkulur Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Ümit Yasar Oguzcan
-
Hayat tersine yaşanmaLıydı..
Hayat tersten yaşanmalıydı.. Yasamin en tatsiz tarafi sona eris seklidir. Süphesiz ki yasami tersten yasamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu. Nasil mi ? Cami'de uyaniyorsunuz. Bir tahta sandik içersinde, herkes karsinizda saf durmus, iyiliginize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmis vaziyette. Tabuttan dogruluyorsunuz, yasli, olgun ve agirbasli olarak. torunlar hepsi hazir. Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz. Dogar dogmaz devlet size maas bagliyor, aylik veya üç ayda bir maasinizi aliyorsunuz. Ne güzel, hazir maas, hazir ev.... Altmisli yaslara kadar hersey garanti, huzur içinde yasiyorsunuz. Sagliginiz gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalismak istiyorsunuz ve ise ilk basladiginiz gün size hosgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altin kol saati veriyor patronunuz.. ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak ise basliyorsunuz. Herkes karsinizda elpençe divan... Vücudunuzda da bazi hosa giden hareketler de basliyor. Gittikçe zayifliyor forma giriyorsunuz. Diger hormonal aktiviteler artiyor, fevkalade..... Aman ne güzel günler basliyor... Derken birgün patron size artik Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada Babaniz ortaya çikmis, "fazla çalistin" diyor "artik eve dön, isi birak, okumaya basla, harçiligin benden olsun..." Keyfe bakar misiniz ? Okudugunuz dersler gittikçe kolaylasiyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem basliyor. Partiler, Diskotekler, Kizlarin sayisi artiyor. Derken Anne ve Babaniz sizi götürüp getirmeye basliyor, araba kullanma derdi de yok artik.... Günün birinde sizi okuldan da aliyorlar, "evde otur, keyfine bak, oyuncaklarinla oyna" diyorlar... Mamaniz agziniza veriliyor, zaman zaman altinizi bile temizliyorlar, hatta bu durum aliskanlik yaratiyor ve hiç tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz. Derken Anneniz bir gün size süt verme kararini aliyor ve baska bir keyifli dönem basliyor. Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazir. Bir gün karanlik ilik ve sicak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için agzinizi açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sicacik, yumusacik, gürültü ve patirtisiz bir ortamda yasiyorsunuz. Kuculuyor, kuculuyor, ufacik bir hücre halini aliyorsunuz. Ve günün birinde müthis bir olayla hayatiniz bitiyor.... CAN YÜCEL Kolay Gelsin
-
bir anneden kızına mektup
Şevvalim çok güzeldi Bende dayanamadım bir mektupta benden Sana Bir Özür Borçluyum Bir Tanem Merhaba miniğim, Geçen gece sana söylediklerimi kağıda dökmek istedim. Bilmiyorum bunları okuduğunda (ki inşallah Allah sağlık ve ömür verir) belkide bu yazdıklarımın banada sanada komik geleceğini göreceğiz. Ama ben yinede yazmak özellikle sana şunu söylemek isterim. Sen benim ilk gözağrımsın senin yerini kimse tutamaz bunu kesinlikle bilmelisin. Seni çok ama çok seviyorum. Sen bana o kadar güzel duygular yaşattın ki inan bunların tarifi imkansız. Seninle hayata çok farklı bakıyorum artık. Senin bir gülüşün tüm dertlerimi unutturuyor bana. Hele son günlerde sanki yeni ortağının geleceğini hissediyormuşçasına (daha şuan 14 aylıksın çok zeki ve hisleri kuvvetli bir bebek olduğunu söyleyebilirim.) Her 5-10 dakikada bir oyunun ortasından kalkıp zaman zaman oturduğum kanepeye gelerek 'anne' deyip dizlerime sarılışın varya beni mutlulukların doruklarına taşıyor ve ne yazıkki ister istemez içimde azda olsa bir burukluk hissi doğuyor:((( Sana karşı haksızlık mı yaptık acaba diyorum? Bilemiyorum birtanem kardeşinin doğmasına 4.5 ay kaldı ve ben her akşam seni zar zor uyuttuktan sonra Allah'a dua ediyorum inşallah her ikiside sağlıklı olur, inşallah kardeşi olduğunda oğluşum bu durumdan etkilenmez. İnşallah her ikisiylede aynı ölçüde ilgilenebilirim özellikle ilk göz ağrım Mertim ile ilgilenebilirim beni kıskanıpta farklı hislere kapılmaz diye... Evet birtanem sana büyük bir özür borçluyum. Belkide ben sizinle çok güzel ilgilenip sizi çok güzel yetiştireceğim. (buna elimden her geleni yapacağıma dahi söz veriyorum) ve sizler çok sağlam karakterleri olan çocuklar olacaksınız ve belkide benim bu endişelerimin boşa olduğunu göstereceksiniz bana. Ama ne olursa olsun senden özür diliyorum oğluşum çünkü böyle bir zamanda annen ve baban ne yazıkki tüm yolları bildikleri halde tedbirsizlik yaptılar ve seni henüz hiç hazır değilken daha 1,5 yaşında abi yapacaklar! Özür dilerim bitanem, çok özür dilerim. Oysa ne çok isterdim seninle iletişim kurabilecek bir yaşta olmanı ve sana kardeşinin geleceğini anlatıp fikir alışverişinde bulunmayı. Hayatta herşeyin ne yazıkki bir bedeli var ve ne yazıkki sen bu sorumluluğu biraz erken alacaksın ama söz veriyorum sana kardeşin doğduğunda sana hiçbir duygunun eksikliğini hisstetirmemeye çalışacağım ve klasik abi misyonunu giydirmeyeceğim sana ANNE SÖZÜ ! Seni çok ama çok çok çoooook seviyorum... Kolay Gelsin
-
YİNE BİR DOĞUM GÜNÜ
hediye almak isterdim ama mümkün görünmüyor. naçizane bir şiir le kutluyorum made in turkey nice yıllara Kapayın pencereleri sımsıkı, çocukları sokaklara bırakmayın, yağmurlar ölüm taşıyor tohumlara, paslı yağmurlar yağıyor. Yağmurları temizlemeli, yine gümüş gibi parlatmalı yağmurları, yağmurlar yine yalnız güneşi taşısın tohumlara, çocuklar yine koşabilsin yağmurların içinde, pencereleri yağmurlara açabilelim yine.