yam_yam tarafından postalanan herşey
-
hadi birşeyleri değiştirelim...
yam_yam şurada cevap verdi: gloria başlık Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları2- yam_yam *** YTL (şimdilik)
-
En cok sevdiginiz uye kimdir?
Farketmez sevgili bilimselci... Sen elektronik bubi tuzakları ile donatmışsındır zaten evi... Senden habersiz adımımı atmam o eve... Teşekkürler sevgili taurusmutis... Ancak bizim evler biraz köhne mi ne?
-
ATATÜRK SUÇLU... (Neden mi?... Çünküüüü...........................................)
Atatürk'ü beğenmeyenler için "Türkiye" nin, "Türk Milleti" nin önemi yok... Onlar için ümmetçilik var, islam var... İslam'ı tam manasıyla yaşasınlar (!) da, varsın ecnebi bir milletin boyunduruğu altında yaşasınlar. Şeriat olsun da, varsın savunusu ecnebi olsun... Nasıl olsa bu dünya oyun ve eğlenceden ibaret... Kendisi İslam'ı yaşasın da, varsın başkasının oyuncağı, eğlencesi olsun...
-
DEMİR
Bu safsataya daha önce cevap vermiştim. Bknz: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=130183 Başlığın devamında diğer safsatalara verdiğimiz cevapları da görebilirsiniz...
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
Sayın BrainSlapper, daha güzel bir şekilde izah edilemezdi herhalde. Kutluyorum.....
-
Ateistler Bir Okuyun
Önce siz ******** bıraksanız nasıl olur? Tesadüf ve yaratıcı... Tesadüfün yaratıcısı
-
Allah varsa nerdedir?
Ben de diyorum ki, "Hayır Allah diye bir şey yoktur. Gökyüzünü Dünya'ya bir tavan zanneden, yıldızlarla şeytan taşladığını iddia eden, gökyüzünü Dünya'nın üstüne düşmemesi için tuttuğu gibi iddialarla ortaya çıkan bir "şey", kurgusu yapıldığı gibi bir tanrı olamaz. Bunlar astronomi bilgisi fi tarihinden kalan birinin abes iddialarından öte bir şey değildir."
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
Hayır, "Ben senin alıntına güvenmiyorum" deme hakkına sahip değilsin kralx... Yaptığım alıntının kaynağına dön bir bak... Sahtekarlığı defalarca ifşa edilmiş, akademik kariyeri olmayan, ne idüğü belirsiz bir kaynağa mı benziyor? Sıkışınca da "kaynakları bırakalım kendi aklımızla mantığımızla tartışalım" gibi son derece abes yöntemlere müracaat ediyorsun. Sana her defasında "bilimsel tartışmaların adamı değilsin" diyorum; zira bunu hak ediyorsun. Bilimsel içerikli sorular soruyorsun, sonra da alıntı yaptığım için şikayet ediyorsun. Şikayet değil, teşekkür etmen gerekir. Zira bilimsel tartışmalar alıntısız, kaynaksız yapılamaz. Bu kaynakların da akademik geçerliliği olması gerekir. Sana Türkiye'nin bir numaralı bilim dergisini kaynak olarak getiriyorum, sen "bilimsel değil" diyorsun. Bunu da haklı gerekçelerle değil, sığ bir bağnazlık içinde komik gerekçelerle yapıyorsun. Sana HY'nin referans kabul edilemeyeceğini söylemiştim... "Neden" diye sordun, "Adam sahtekar" dedim... "Göster" dedin, yığınla sahtekarlık getirdik... "Ben göremiyorum" dedin, amiyane tabirle gözüne soktuk, yine görmezden geldin... Bu adamın bilim çevreleri tarafından nasıl madara edildiğini, nasıl alaya alındığını gösterdik, yüz çevirdin. Şimdi de hala "malum kaynaklar" diyorsun... Öğrenmek isteyen adam öğrenir. İyi bir ingilizceye sahipsen, yığınla bilimsel kaynağa erişebilirsin. Eğer ingilizcen iyi değilse yine sorun değil. Bunun için de akademik seviyede Türkçe kaynaklar var; alır okursun. Ama sen işine gelmediği için bunların hepsini yok sayıyor, sırtını bir sahtekarın ********* dayıyorsun. Yaşamın iddia edildiği gibi başlayamayacağına dair bilimsel kaynakların varsa, buyur getir değerlendirelim. Ama kör bir bağnazlık içinde , hiç bir geçerli neden olmadan "bunlar bilimsel değildir, çöpe gitti" gibi erişkinlik düzeyine erişememiş birinin yapabileceği türden bahanelerle yalnızca kendini kandırırsın. Hala sormuş olduğum soruya bir yanıt alamadım. Ayrıca belirteyim, "muhtemelen alıntı" dediğin soru da alıntı falan değildir. Bizzat tarafımdan üretilip sorulmuştur. Ama siz isterseniz "yam_yam nasıl olsa bu soruyu bir yerlerden bulup getirmiştir, orada cevabı da vardır" diyerek araştırma içine girebilirsiniz... Bence mahsuru yok...
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
Hala bu soruya da bir yanıt alabilmiş değilim kralx. Bence iyi düşün... Zira belki bugün bu soruya yanıt vermekten kaçacaksın ama, yarın torunların sorduğunda ne yapacaksın?
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
Emin ol, örtbas konusunda senden daha başarılı değiliz kralx... Sorduğun soruların bilimsel cevapları aşağıda. Eminim okumayacaksın bile. "Son bulgular, pek çok organik maddenin uzaydan gelen tozda, meteorlarda bulunduğunu kanıtlamıştır. Dünya'da okyanuslarda ve atmosferde amonyum, metan, karbon dioksit, amonyaktan sentezlenebilen organik maddenin, uzaydan da gelebileceği NASA'nın araştırmalarının kesin bir sonucudur. Eğer günde 30 ton organik madde uzaydan düşen tozla Dünya'ya karışmaktaysa, (kuyruklu yıldızlarla, meteorlarla gelenleri saymıyoruz) yılda, 10 000 ton çeşitli organik madde okyanuslara karışır. Bu ilk bir milyar yıl için 109 x 104= 1013 ton (10 trilyon ton) organik madde eder. Bu miktarda organik madde, Dünya'da girdikleri reaksiyonlar da işin içine katılırsa, kesinlikle ilk yaşamın tohumlarını atabilir. Halley, Hale-Bopp, Hyakutake isimli kuyruklu yıldızlarda pek çok organik madde olduğu kanıtlanmıştır. Bir kuyruklu yıldız, güneş sisteminin sıcak bölgelerinden geçerken, bir kısmı erir, gaz ve toz olarak dünyanın (veya başka gezegenlerin) çekimine kapılıp, zamanla dünyaya düşer. NASA'daki bilim adamları, ER2 tipi uçakla, yaklaşık 20 km yükseklikte bu tozları toplayabilmektedirler. Scott Sandford, bu parçacıkları analiz ettiğinde %50'den fazla organik kökenli karbona rastlamıştır. Meteoritlerde ise, ketonlara, nükleobazlara, quinonlara (klorofil benzeri yapılarda yer alır), karboksilik asitlere, ve 70 farklı çeşit amino asite rastlanmıştır. Dünya'daki yaşamda kullanılan amino asit sayısı ise sadece 20'dir, yani uzay bize ihtiyacımız olandan çok daha fazlasını hediye etmektedir! .................. 4,5 milyar yıllık Dünya tarihini, kolay anlayabilmek için, 1 saatlik bir zaman dilimi olarak alırsanız, doğa ilk 55 dakikayı, bu temel yapı taşlarını ve tek hücreli yaşamı oluşturmak için harcamış, geri kalan beş dakikada da diğer tüm bitkileri, çok hücreli organizmaları meydana getirmiştir. ................. Dünya'da yaşamın başlaması için, büyük olasılıkla temel yapıtaşları hem uzaydan gelmiş hem de milyarlarca yılda, uzaydan gelenlerin de etkisiyle dünyada okyanuslarda, sıcak su kaynaklarının okyanusa karıştığı yerlerde, bataklıklarda, volkanik yapıların okyanusla birleştiği yerlerde vb. ortamdaki serbest enerji sayesinde sentezlenmişlerdir. Amino asitler, nükleik asitlerin yoğunlaştığı ortamlarda termal proteinler ve RNA, otokatalitik RNA büyük olasılıkla ilk genetik bilginin şekillenmesinde rol oynamışlardır. Burada şu temel unsurlar unutulmamalıdır: 1) Sözü edilen milyar yıllık süreler aklımızda kolayca canlandırabileceğimiz süreler değildir. 2) Doğada kararlı yapıların oluşması çok zordur. Belki bir tek kararlı yapının oluşmasına karşı, binlerce katrilyon kararsız yapı bozunup gitmektedir; biz bilgiyi bu güne kadar gelebilen kararlı yapıdan alabilmekteyiz; kararlı yapıların gelişmesini sağlayan reaksiyon ve biyolojik olay sayısı ise neredeyse sonsuzdur. " Bilim ve Teknik Dergisi / Mayıs 2000 Ve sana kötü (!) haber... Yanardağ kayaçları üzerinde çalışan araştırmacıların yeni keşfi, yaşamın geçmişine ışık tutuyor. Güney Afrika, Norveç ve ABD’deki çeşitli üniversitelerden araştırmacılar, 3,5 milyar yıllık kayaçlarda mikroorganizma etkinliklerinin izlerini buldular. Araştırmacılar, Güney Afrika’daki Barberton Greenstone Kuşağı’ndaki Arkeozoik Dönemde oluşmuş lavlardan alınan örnekleri incelemişler. Barberton Greenstone Kuşağı, yeryüzü kabuğunun okyanus dibindeki bölümünde oluşmuş bir oluşum. Milyonlarca yıllık yer hareketlerine bağlğ olarak bugün artık sualtında değil, yeryüzünde bulunuyor. Araştırmacılar buradan alınan lav örneklerinde, yaşam açısından önem taşıyan karbon, azot, fosfor ve potasyum gibi elementlerin izleriyle, mikroorganizmalara ait DNA kalıntılarına ve mikroorganizma kolonilerinin varlığına işaret eden mineralleşmşl, “tünel” benzeri yapılara rastlamışlar. Bunlar, yaşamın 3,5 milyar yıl önce ortaya çıktığına işaret eden bugüne kadarki en sağlam bulgular olarak değerlendiriliyor. Son 50 yıldır birçok araştırmacı ilk bakterilerin izlerini bulmaya çalışıyor. Daha önceleri de yeryüzünde yaşamın ortaya çıkışını bu kadar geriye götüren çalışmalar yapılmştı; ancak, önceki çalışmalarda incelenen kayaçların oluşumu ve nereden geldiği konusunda hep tartışmalar vardı. Ancak bu araştırmada incelenen kayaçların deniz tabanından geldiğine herkes emin. Araştırmacılar, okyanus kabuğundaki bölgelerin, yaşamın başlangıcı için elverişli yerler olduğunu belirtiyorlar. Çünkü buralardan deniz suyuna ve derin sulardaki hidrotermal sistemler gibi, yaşamın başlangıcı için katalizör görevi görebilecek ögelerin bulunduğu ortamlara erişim çok kolay. Bilim ve Teknik Dergisi / Haziran 2004 Ve son söz ; Ünlü bilim dergisi Science, Haziran 1999 tarihli sayısını, "Evrim Kuramına ve Evrim Kuramının Gerçekliğine" ayırdı. Bu sayı için giriş yazısı yazan ünlü evrimci Stephen Jay Gould şöyle demekte: "Evrim bir gerçektir ve ancak gerçek bizi bağımsızlığa kavuşturabilir!" ve Gould eklemekte, "Darwin'in ilk teorileri açıklandığı zaman, bir soylu 'Darwin'in söylediklerinin doğru olmadığını umalım; ama tutun ki doğru, o zaman tüm dünyaya yayılmaması için dua edelim!' demişti; ne yazık ki, 21. yüzyüla girerken, bu şahsın söyledikleri çıktı: Evrim kuramı doğru, ama dünyanın çoğunluğu, en azından ABD ulusunun büyük kısmı tarafından bilinmiyor".
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Bu ne şimdi? Açık açık "lay lay lom" değil de nedir? Madem araştırmacısın, bak yukarıda sana yığınla bilimsel ifade ve terimler kullanılmış. Çıkarsın bu adamların karşısına "Arkadaş , bu söyledikleriniz şundan,bundan dolayı geçerli olamaz" diyerek kendi tezini ortaya koyarsın. Sen o açıklamaları çöpe atabilirsin. Tam da sana yakışacak türden bir hareket olurdu. Zira bu güne kadar muhtelif başlıklar altında sana yığınla bilimsel kaynak getirmeme rağmen hepsini çöpe attın. Zira senin istediğin gibi açıklamalar getirmiyordu. Ama senin çöpe atmış olman, bazı şeyleri değiştirmiyor. Sen, senin istediğin gibi cevaplar getiren (!) sahtekarların peşinden koştun. Açıkçası benim zerre kadar umurumda değil. Ancak iş bunları dikte etmeye geldi mi, burası da boş değil haberin olsun...
-
Ateistler Bir Okuyun
Bana daha önce de sorular sordun ve cevaplarını aldın. Halbuki ben cevapların ardından bir soru da sana sormuştum. Ve bunu tam on gün sonra senin yeni sorularına verdiğim cevapların ardından tekrar hatırlattım. Sen her zaman yaptığın gibi yine "ben göremiyorum" dedin. "Gözünden kaçmış olsun, yeniden gösterelim" dedik, kerhen, sırf bir şeyler yazmış olmak için, adına "cevap" dediğin bir şeyler karaladın. Zira verilebilecek bir cevabın yoktu. Zira senin tanrın sana bırak evreni, daha gökyüzünün ne olduğu hakkında tam bir fikir verememiş ki, sen bana nasıl yanıt vereceksin?
-
Ateistler Bir Okuyun
Ne oldu beyefendi? Köşeye mi sıkıştınız? "Hadi cevap ver" diye diye veremediğiniz bir cevabın arkasından neden bu kadar agresif oldunuz? Bir dahaki sefere söyleyin de, bu kadar zor sorular sormayalım size...
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Büyük ilmi şef kralx tüm bilgisiyle (!) konuştu ; "Olmaz öyle şey"... "İstemezük" Bir de naçizane Avrupa Moleküler Biyoloji Labaratuvarı'ndan EMBL araştırmacıları var ama, "Büyük ilmi şef " Kralx'in yanında adlarını bile anmaya değmez. Ama ben yine de ne dediklerini buraya yazayım. Darwin’in evrim kuramının karşıtları, genellikle gözün karmaşık yapısının, kuramın temel dayanakları olan kendiliğinden değişim (mutasyon) ve doğal seçilim süreçleriyle açıklanamayacağı görüşünü öne sürerler. Darwin de insan gözünün nasıl evrildiği konusuna bir açıklama getirememişti. Şimdiyse Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’ndan EMBL araştırmacılar gözün evrilme mekanizmasını ve kaynağını bulduğunu açıkladılar.Gözlerimizdeki ışığa duyarlı olan koni ve çubuk biçimli hücreler, önceleri beyinde yerleşmiş bulunan eski bir hücre populasyonundan evrilmişler. EMBL araştırmasını yürüten Detlev Arendt ve Joachim Wittbrodt’a göre insan gözündeki hücrelerin beyinden gelmiş olmasş sürpriz değil. Bugün de beynimizin derinliklerinde ışığa duyarlı hücreler bulunuyor ve bunlar günlük etkinliklerimizin ritimlerini ayarlıyorlar. Önce hayvanların beyinlerinde bulunan bu ışığa duyarlı hücreler, evrim sürecinin daha sonraki evrelerinde gözlere göç ederek ve görüntü iletme yetisini kazanmş görünüyor. Biliminsanları ilk hayvan atalarımızda iki tür ışığa duyarlı hücrenin varlığını belirlemiş bulunuyorlar. Bunlar, rabdomerik ve cilial (kamçımsı) hücreler olarak sınıflandırılıyorlar. Hayvanların çoğunda rabdomerik hücreler gözlerin bir parçası haline gelirken kamçımsı hücreler beyindeki yerlerini koruyarak biyolojik saatleri düzenleme işlevini üstlenmişler.İnsanlar ve öteki omurgalılardaysa bunun tersi olmuş ve gözde yerleşen kamçımsı hücreler koni ve çubuk hücrelerine dönüşmüşler. Araştırmacılar göz oluşumunda evrim sürecinin izini, “yaşayan bir fosil” olarak tanımlanan Platynereis dumerilii adlı deniz kurtçuğunu inceleyerek bulmuşlar. Bu kurtçuk 600 milyon yıl önce yaşamış olan atalarından hala çok farklı değil. Bu canlıya ayrıca böceklerle omurgalıların son ortak atası gözüyle bakılıyor. Arendt bu hayvanın daha önce başka bir araştırmacı tarafından çekilen beyin görüntülerini gördüğünde, beyin hücrelerinin insan gözündeki koni ve çubuk hücrelerle olan benzerliği dikkatini çekmiş. Araştırmacı bu hücrelerin aynı evrimsel sürecin ürünü olabileceğini düşünmüş. Daha sonra, EMBL’den başka araştırmacıların yardımıyla Platynereis dumerilii’nin beynindeki hücrelerin “moleküler parmakizleri” başka hayvanların beyinlerindeki ışığa duyarlı hücrelerle karşılaştırılmış. Hayvanın beynindeki opsin adlı ışığa duyarlı bir molekülün, omurgalı gözlerindeki çubuk ve koni hücrelerdeki opsinle olağanüstü benzerlik gösterdiği ortaya çıkmış. EMBL araştırmacılarından Kristin Tessmar-Raible, “bu omurgalı tipi molekülün Platynereis dumerilii beyin hücreleri içinde etkin olduğunun görülmesi, bu hücrelerle omurgalı koni ve çubuk hücrelerinin ortak bir moleküler parmak izine sahip olduklarını ortaya koymuş bulunuyor. Bu da evrimde ortak bir kaynağın kanıtı. İnsan gözünün evrimiyle ilgili büyük bir bilmeceyi çözmüş bulunuyoruz” diyor. EMBL araştırmacıları, Science dergisinde yayımladıkları bulgularının sonunda hayvanlarda ışığa duyarlı hücrelerle gözlerin evrimi konusunda şu senaryoyu öne sürüyorlar. İlkel metazoalarda ışığın varlığını belirlemek ve ışıkla ilgili zamanlama işlevlerini (biyolojik saat) yönetmek için bir atasal opsin kullanan tek bir tür ışığa duyarlı hücre öncülü bulunuyordu. Prebilateryen (anatomide ikili simetri oluşmuş hayvanlardan önceki) atalarda opsin geni, c-opsin ve r-opsin adlı genlere dönüştü ve böylece öncül ışık algılayıcı hücrenin kamçımsı ve rabdomeric denen kardeş hücre türlerine farklılaşmasına yol açtı. Rabdomeric ışık algılayıcı hücreler, pigment hücreleriyle bir araya gelerek ilkel gözleri oluştururken, kamçımsı hücreler de evrilen beynin bir parçası haline gelerek yönsüz ışık tepkisi işlevini yüklendi. İkili simetrik anatomiye sahip hayvanlarda, örneğin günümüze kadar gelmiş Platynereis’te bu atasal düzen hâlâ görülüyor. Omurgalılara uzanan evrim çizgisinde her iki tür ışık algılayıcı hücre, evrimleşen retinaya yerleşti. Rabdomerik ışık algılayıcı hücreler, gangliyon hücrelere dönüşerek görüntü işleme sürecinde farklı bir işlev üstlendiler. Omurgalı gözünün evriminin önemli bir özelliğiyse, ışık algılama görevini üstlenenlerin rabdomerik değil, kamçımsı hücrelerin, yani çubuk ve konilerin olmasıydı. Dolayısıyla omurgalı hayvanların gözleri, farklı evrimsel tarihleri olan farklı ışık algılayıcıları kapsayan bileşik bir yapıyı temsil ediyor. Bilim ve Teknik Dergisi / Ocak 2005 Sayfa 22 Dediğim gibi bu bilim adamlarının İlmi şef Kralx ve üstadı HY'nin yanında adlarını anmaya bile değmez... Zira Kralx "Olmaaaazzz" diyorsa öyledir....
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
"Allah yarattı" demek kadar basit olamayacağından emin olabilirsin....
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Bakınız : Bilim ve Teknik Dergisi / Ocak 2005 Sayfa 22 "İnsan gözünün evrim bilmecesi Çözüldü" başlıklı yazı....
-
Ateistler Bir Okuyun
İşinize gelmediğinden dolayı görememiş olabilir misiniz? Neyse ben yine de gözünüzden kaçmış gibi düşünüp (!) alıntı yapayım... "Sorularına cevaplar yukarıda. Şimdi ben de sana sadece 1 soru soracağım. Son verilere göre 75 milyar ışık yılı genişliğinde olduğu düşünülen evrenin, sırf içinde insanların imtihan edilebilmeleri için gerekli olan Dünya adlı bir gezegen için yaratılmış olmasının mantıki geçerliliğini istiyorum senden. İyice düşün cevap ver...."
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Yahu pes... İnsanın topraktan meydana geldiğini idda edeceksin, ondan sonra da canlılığın temel yapı taşları üzerine ahkam keseceksin... Peki tanrın diğer canlıları neyden yaratmış? Onları da rüzgardan yaratmış olabilir mi? Peki öyleyse niye tüm canlıların temel yapı taşları aynı? Absürd bir iddia ile ortaya çıkarsınız, sonra da bilime kafa tutarsınız... Pes...
-
Ateistler Bir Okuyun
Yaşamın nasıl başlamış olacağına ilişkin akademik bir cevap için bknz : http://www.geocities.com/wankeragnostic/yaratilmayis.htm Elbette sorular soracaksın kralx ama, ben sorunca sen neden cevap vermiyorsun? Bakın 10 gün önce şurada ( http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=409481 ) sorduğum bir soru hala orada duruyor... Soru sormaktan fırsat bulduğunuz bir ara cevaplara da zaman ayırırsanız memnun olacağım....
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Ergonomik olan, yuvarlak olmasıdır. Aksi takdirde yuvasında rahat hareket edemezdi.
-
Ateistler Bir Okuyun
Bir yerlerden bulup yapıştırıyorsunuz, ondan sonra da "hadi cevap ver"... Kardeşim önce kendin oku, anla, ondan sonra buraya gel ne istiyorsan sor. Sen burada ne anlatıldığını, ya da neyin cevabını istediğini biliyor musun?
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Uyku mu basıyor, yoksa afakanlar mı bilemem... Hangi gözden bahsediyoruz ? İnsan gözünden mi, timsah gözünden mi, yoksa yarasa gözünden mi? Ama insan gözünden bahsediyor isek, eğer göz yuvarlak olmasaydı, bu gözleri garipseyecek ve "böyle gözüm olacağına hiç olmasın" deyip ya gözünü çıkaracaktın, ya da kendini bir yerlerden boşluğa bırakacaktın. (Bknz : "Neden kafamızın arkasında gözlerimiz yok" konusu). Tanrı da bunu bildiği için "kullarım farklı gözleri garipsemesinler, gözlerinden olmasınlar" deyü gözlerini yuvarlak yapmış...
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
O saydıklarının hiçbiri bir tanrıyı işaret etmez... Bilakis, öğretilerinde bir tanrıya yer de, gerek de yoktur...
-
hadi birşeyleri değiştirelim...
yam_yam şurada cevap verdi: gloria başlık Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım KuruluşlarıBaşlıktaki ilk yazıyı görünce heyacanlanmıştım. Zira saman alevi gibi de olsa fayda faydadır. Ancak daha sonra hayal kırıklığına uğradım... 4 sayfalık başlığın yarısından fazlası "geyik" muhabbetine dönmüş. İnanın okurken sıkıldım.. Nedense bazı şeyleri pek ciddiye alamıyoruz. En azından bırakalım da, ciddiye alanları meşgul etmesin. Bence sayın admin, ya da moderatör arkadaşımız benim buraya kadar olan yazım da dahil olmak üzere gereksiz mesajları silsin. Zira bu konu, buradaki pek çok konudan çok daha önemli... Toplum olarak yaşam kalitemizin yükselmesini istiyorsak, eğitimli ve nitelikli insanlar yetiştirmek zorundayız. Hepimiz az çok bu işin bir ucundan tutabiliriz. Bunu yapmak için iyi bir gelire sahip olmak da gerekmiyor. Bir defter, bir kalem ile bile yapabiliriz. Topu topu 2-3 ytl yapar. Bakkala, markete gittiğinizde alın birer defter, birer kalem, çevrenizdeki okulun yanından geçerken ihtiyaç sahibi öğrenciye verilmek üzere bırakın. Ne kadar paranızı, ne kadar zamanınızı alır? Bunu yaparken bir de artık çocuğunuza olmayan, ama çöpe atmanın da israf olacağı kıyafetleri de yanınıza alın.. Bir de daha önce okuduğunuz ve evin muhtelif yerlerini dolaşmaktan yorulan bir kaç kitap da götürebilirseniz eğer, daha ne olsun? Bir öğrenci için yeni kırtasiye malzemesi ve yeni kıyafetler kadar heyecan verici çok az şey vardır; kendimden biliyorum. Yeni okul malzemelerini kullanmak, okula yeni kıyafetlerle gidebilmek için ertesi günkü dersi iple çekerdim. Eminim pek çok arkadaşımız da öğrencilik yıllarında bu duyguları yaşamışlardır. Bu tür yardımlar yaparak hem durumu iyi olmayan öğrencilere bir yardım etmiş, hem de okula şevkle gitmesini sağlamış oluruz. Unutmayın.... Bir defter, bir kalem....
-
TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ.... (FETHULLAH GÜLEN 'in tek amacı, ABD desteğinde demokratik yollardan Türk-İslam birliğini gerçekleştirmek değil midir?...)
Nerdeeee..... Boşuna arama arkadaşım... Burada o çapta bir şerrreffli (!) şahsiyet bulamazsın...