Zıplanacak içerik

dilku

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

dilku tarafından postalanan herşey

  1. bunlar da anlamlari... Allah" O kendinden baska hiç bir ilah bulunmayan tek : AllaH 2 "er-Rahman" Esirgeyici,bütün mahlukatina rahmetiyle muamele eden(dünyada). 3 "er-Rahîm" Bagislayici,sevdiklerine ve müminlere merhamet eden(ahirette). 4 "el-Melik" Mülkün sahibi,mülk ve saltanat devaml olan. 5 "el-Kuddüs" Her türlü eksiklik ve ayplardan münezzeh olan. 6 "el-Selam" Her çesit afet ve kederlerden emin olan. 7 "el-Mü'min" Kullarina emniyet veren.Kendinin ve peygamberlerinin dogrulugunu ortaya koyan, kullarina yaptigi va'dinde sadik. 8 "el-Müheymin" Saltanat hakkinda diledigi gibi tasarruf eden, her seyi gözetip koruyan. 9 "el-Aziz" Izzet sahibi, malup edilmesi imkansz olan, her eye galip olan. 10 "el-Cebbar" Azamet ve kudret sahibi, istedigini mutlak yapan, diledigine muktedir olan. 11 "el-Mütekebbir" Ululuk sahibi,her seyde ve her hadisede büyüklügünü gösteren. 12 "el-Halk" Her seyin varligin ve geçirecegi halleri takdir eden, yaratan, yoktan vareden, büyüklükte esi olmayan. 13 "el-Bari" Her seyin aza ve organlarini birbirine uygun yaratan. 14 "el-Musavvir" Tasvir eden , her seye bir sekil ve hususiyet veren. 15 "el-Gaffar" Kullarinin günahini örten, magfireti çok,günahlar bagislayici. 16 "el-Kahhar" Her seye,her istedigini yapacak surette, galip ve hakim olan. 17 "el-Vehhab" Çok fazla ihsan eden, çesit çesit nimetleri daima bagislayan. 18 "el-Rezzak" Bütün mahlukatin rizkini veren ve ihtiyacini karsilayan. 19 "el-Fettah" Her türlü müskülleri açan ve kolaylastiran, darliktan kurtaran. 20 "el-Alîm" Her seyi en ince noktasina kadar bilen, ilmi ebedi ve ezeli olan. 21 "el-Kabd" Diledigine darlik veren, sikan, daraltan. 22 "el-Bast": Diledigine bolluk veren, açan, genisleten. 23 "el-Hafd" Yukaridan asaya indiren, alçaltan, dereceleri düsüren. 24 "el-Rafi" Yukari kaldiran, yükselten, dereceleri yükselten. 25 ''el-Mu'iz" izzet veren, aziz kilan. 26 "el-Muzill" Zillete düsüren, hor ve hakir eden. 27 "el-Semi" Her seyi isiten, kullarinin niyazini kabul eden. 28 "el-Basir" Her seyi gören. 29 "el-Hakem" Hikmet sahibi olan, yaptigi her iste hikmeti gözeten, hükmeden. 30 "el-Adl" Son derece adaletli olan. 31 "el-Latif" En ince islerin bütün inceliklerini bilen,lütuf ve ihsan sahibi olan. 32 "el-Habir" Herseyin iç yüzünden, gizli taraflarindan haberi olan. 33 "el-Halim" Yumusak davranan, hilmi çok olan. 34 "el-Azim" Pek azametli olan, yüce. 35 "el-Gafur" Çok bagislayan, magfireti çok. 36 "el-ekûr" Kendini rizasi için yapilan amelleri daha ziyadesi ile karlayan. 37 "el-Aliyy" Çok yüce. 38 "el-Kebir" Pek büyük. 39 "el-Hafîz" Yapilan isleri bütün tafsilatyla hifzeden, her seyi afet ve belâdan koruyan. 40 "el-Mukit" Bilen, tayin eden. Her yaradilmisin rizkini veren. 41 "el-Hasîb" Herkesin hayat boyunca yaptiklarnin bütün teferruatyla hesabini iyi bilen. Mahlukatina kafi olan. 42 "el-Celîl" Azamet , ululuk sahibi olan. 43 "el-Kerîm" Çok ikram edici 44 "el-Rakîb" Bütün varliklar ve bütün isler murakabesi altinda bulunan. 45 "el-Mucîb" Kendine yalvaranlarin isteklerini veren, dualarn kabul eden. 46 " el-Vasi' " Lütfu bol olan, tüm niteliklerinde sonsuzluk derecesinde genis olan. 47 "el-Hakîm" Emirleri, kelam ve bütün ileri hikmetli, hikmet sahibi olan. 48 "el-Vedûd" Kullarini en fazla seven, sevilmeye en layik olan. 49 "el-Mecîd" San, serefi çok üstün olan. 50 "el-Ba'is" Ölüleri dirilten , kabirlerden çikaran. 51 "el-ehîd" Her zaman ve her yerde hazir ve nazir olan. 52 "el-Hakk" Vacib'ul vücud olan,varligi hiç degismeden duran. 53 "el-Vekil" Tevekkül sahiplerinin isini düzeltip onlardan daha iyi temin eden. 54 "el-Kaviyy" Pek kuvvetli. 55 "el-Metin" Pek güçlü. 56 "el-Veliyy" Mu'min kullarnin dostu. 57 "el-Hamîd" Ancak kendine hamd edilen,bütün varligin diliyle övülen. 58 "el-Muhsi" Sonsuza kadar da olsa, herseyin sayisini bilen. 59 "el-Mubdi" Mahlukati maddesiz ve örneksiz olarak bastan yaratan. 60 "el-Mui'd" Yaradilmislari yok ettikten sonra tekrar yaratan. 61 "el-Muhyi" ihya eden, dirilten, can bagislayan,saglik veren. 62 "el-Mumit" Canli mahlukatin ölümünü yaratan, öldüren. 63 "el-Hayy" Diri, tam ve mükemmel manasyla hayat sahibi 64 "el-Kayyum" Yarattiklarnin isini çeviren, her isleneni bilen, evveli olmayan. 65 "el-Vacid" stediini, istedigi vakit bulan. 66 "el-Macid" Kadri ve an büyük, kerem ve hosgörüsü bol. 67 "el-Vahid" Tek. Zat'inda, sifatlarnda, isimlerinde, ef'alinde orta ve benzeri olmayan. 68 "el-Samed" Her seyin muhtaç oldugu, fakat hiç bireye muhtaç olmayan. 69 "el-Kâdir" stedigini, istedigi gibi yaratmaya muktedir olan. 70 "el-Muktedir" Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde diledigi gibi tasarruf eden. 71 "el-Mukaddim" istedigini öne getiren, öne alan. 72 "el-Muahhir" istedigini geri koyan, arkaya birakan. 73 "el-Evvel" Her seyden önce var olan. 74 "el-Ahir" Her sey helak olduktan sonra geri kalan. 75 "el-Zahir" Varligi sayisiz delillerle açik olan. 76 "el-Batin" Akillarin idrak edemeyecegi, yüceligi gizli olan. 77 "el-Vâli" Evreni ve evrendeki bütün olaylar tek basina idare eden. 78 "el-Müteâlî" Aklin mümkün gördügü her seyden, her halden pek yüce olan. 79 "el-Berr" Kullarna iyilik ve ihsan, nimetleri bol olan. 80 "el-Tevvâb" Tevbeleri kabul edip günahlari bagislayan. 81 "el-Muntakîm" Günahkarlara, adaletiyle, hakettikleri cezayi veren. 82 "el-Afuvv" Affeden, magfiret eden. 83 "el-Rauf" Merhamet edici, pek sefkatli. 84 "Mâlik'ül-Mülk" Mülkün ebedi-ezeli sahibi. 85 "Zülcelâli ve'l ikrâm" Hem azamet sahibi, hem fazl u kerem sahibi. 86 "el-Muksit" Hükümleri ve ileri yerli yerinde olan. 87 " el-Cami' " istedigini istedigi zaman istedigi yerde toplayan. 88 "el-Ganiyy" Çok zengin, hiç bireye muhtaç olmayan. 89 "el-Muni" Diledigine zenginlik veren, müstagni kilan. 90 " el-Mani' " Baz seylerin meydana gelmesine müsaade etmeyen, engelleyen. 91 "el-Darr" Keder ve zarar verecek seyleri yaratan, hüsrana ugratan. 92 " el-Nafi' " Hayir ve menfaat verecek eyleri yaratan, faydalandran. 93 "el-Nur" Alemleri nurlandiran, diledigine nur veren, nur olan. 94 "el-Hadî" Hidayete kavusturan, kulunu hayirla muvaffak kilan. 95 " el-Bedi' " Örneksiz, misalsiz ve hayret verici alemler yaratan. 96 "el-Bakî" Varlinin sonu bulunmayan, ebedi olan. 97 "el-Varis" Varligi devam eden, servetlerin hakiki sahibi. 98 "el-Resîd" Bütün alemleri dosdogru bir nizam ve hikmetle akibetine ulastiran. 99 "es-Sabûr" Çok sabirli olan, isyankarlardan acele intikam almayan... Celle Celâlühu
  2. Kuranda yedi rakami (Cehennem) Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. (Hicr Suresi, 44) Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12) Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261) Andolsun, biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık; Biz yaratmada gafiller değiliz. (Müminun Suresi, 17) (Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün. (Hakka Suresi, 7) Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 27) O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? (Mülk Suresi, 3) Eski Ahitte 7 rakami Yedinci günün (Şabat) kutsalllığı, Mısır'daki yedi yıllık bolluk ve yedi yıllık kıtlık, yedi aziz Eski Ahit'te ilk akla gelen yedi rakamlarıdır. Yeni Ahit'in Esinleme Kitabı da yedi rakamını bol bol kullanır. Hz. Süleyman Mabedi yedi yılda inşa eder, Naaman nehirde yedi defa yıkanır, yedi kilise, yedi mühür, yedi sur, yedi trompet, yedi yıldız...
  3. dilku şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Kâinattaki muhteşem âhenk, mükemmel nizam; başdöndürücü güzelliğiyle Yüce Yaratıcı'yı göstermekte... Rüyalarına dahi yalanın, aldatmanın girmediği, gerçeğin temsilcisi bütün peygamberler, doğruluklarıyla, ellerindeki binlerce mucizeyle tarih boyunca tevhidi haykırmakta... Herbir vicdan -tamamıyla paslanıp mühürlenmemiş ise- Allah'ın varlığına ve birliğine şahitlik etmektedir. Evet, kâinat bir lisan kesilmiş O'nu anlatıyor, O'nu haykırıyorken, varlık her köşesiyle ayan-beyan O'nun varlığını ispat eden delillerle dolu iken, nasıl oluyor da bazı insanlar inkâr bataklığına saplanabiliyor? 1-Israrla İşlenen Günahlar insan hesap vereceği bir makamın olmamasını arzu ediyor. Sonra bu arzusunu inanç haline getiriyor. Daha sonra bu arzusunu destekler gibi görünen bazı kuruntulara, delilmiş gibi sarılıyor.. ve neticede o kişi girdaba kapılmış bir nesne gibi vehim girdabı içinde boğulup gidiyor. işlediği günahlara pişman olmayıp, o günahları terk etmezse kalbi kararmaya, paslanmaya tutulur ve o kişi böylece mahvolur gider. 2-Benlik İddiası veya Büyüklük Kompleksi benlik iddiası ve başkasına boyun eğmeme arzusu insanı Allah'ın âyetleri hakkında ileri-geri konuşmaya götüren, esas sevkedici unsurdur. Bencillik nöbetlerine tutulmuş insan, daha sonra kabiliyet ve donanımların gerçek sahibi Allah (cc)'ı -hâşâ- rakip olarak görmeye başlar. Sonra Cenâb-ı Hakk'ın verdiği nimetlerin, O'ndan olduğu gerçeğini sözle, davranışla ve kalben örtmek, gizlemek ister ki, bu da insanın inkâra sürüklenip gitmesi demektir 3- Ümitsizlik İnsanın, inkâr girdabına kapılmasına yol açan önemli sebeplerden biri de ümitsizliktir. Çünkü güzel ve faydalı iş yapamayan, Allah'ın emirlerini yerine getiremeyen insan; azaptan korkar, ümitsizliğe düşer. Böyle birisinin gözüne, dinî meselelere aykırı gibi görünen önemsiz bir emare, kocaman bir delil gibi görünür. O kişi böyle birkaç emâreyi elde eder etmez, diğer emârelerin sâikasıyla isyanını ilân ederek İslâm dairesinden çıkar, şeytanın esiri olur
  4. hos geldin aramiza burayi seveceksin Türk malim benim... %100 Türk müsün sen???
  5. dilku şurada cevap verdi: dilku başlık Sağlık (Genel)
    evet aynen öyle yaziyo ama herkesi cirmalamaz benim kedim
  6. dilku şurada cevap verdi: clay başlık Türkiye ve Avrupa
    bence de girmemelidir AB bir Hiristiyan birligidir bizi de alacak degillerdir Ayrica AB nin bizden istedikleri asla verilemez; dilimiz dinimiz bayragimiz marsimiz topragimiz daha da....
  7. AŞK en tehlikeli inançtır.Aşk çok cesur olmayı gerektirir ve cesareti daima sınar,hep zorlar.Bu yüzden herkes aşık olamaz.Tehlikeye duyulan ilgi,gençlik yıllarında daha yoğundur. Kimileri her zaman tehlike içinde yaşamayı seçer ve kimileri hep genç kalır.
  8. dilku şurada cevap verdi: dilku başlık Sağlık (Genel)
    valla sana katiliyorum igrenc herhalde ben de ölmeyi tercih ederim iyyy
  9. Savaşta bile insan onuruna saygı gösteren İslam, Müslümanları esirlere karşı da merhametli olmaya çağırır. Peygamberimiz "Esirlerinize iyilikle davranınız!" demiştir. Bedir Savaşında alınan esirlere iyilikle ve saygılı bir şekilde davranılmasını emretmiştir. Müslümanlar da bu emre uyarak yiyecek konusunda esirlere öncelik tanımışlardır. Savaş esirleri konusunda İslamın temel direktifleri nelerdir? Onlara hürriyetlerini mi verir yoksa kendilerinden fidye mi alır? Bu konudaki ayetler şöyledir: "Nihayet onların gücünü kırdığınız zaman artık bağı sıkı tutun(onları öldürmeden ve yaralamadan tutsak edin). Ondan sonra ya iyilik yapın (karşılıksız serbest bırakın) yahut fidye alın." (47:4) Kuran’ın bu ayeti iki şıktan birinin seçilmesi gerektiğini göstermektedir. Ya karşılıksız serbest bırakma, yahutta fidye ile serbest bırakma, bunun dışındaki uygulamalar İslami değildir. Savaşta bile işkence yasaktır. "El, ayak, burun, kulak keserek cezalandırmak yasaktır."(Sünen-i Ebu Davud, Tercemesi, Cilt:10 sh. 217) "Öldürmede bile insanların en iffetlisi, merhametlisi müminlerdir."(Ebu Davud Hds. No:2666) Buradaki iffetli (merhametli) kelimesi en şefkatli, en merhametli ve yaratıkların organlarını kesmek ve bağlamak şeklinde onlara işkence etmekten en çok sakınan manalarına gelir. Çünkü İslam "Şüphesiz Allah her şeyde iyi ve mükemmel olanı farz kılmıştır. O halde siz öldürdüğünüz zaman, öldürmeyi (merhametlice) yapın. Bir hayvanı keseceğiniz zaman bıçağı iyice bileyin ve hayvanı dinlendirin." (Tirmizi diyet:14, İbni Mace Zebaih:3) (Ahmed Bin Hanbel 4:123125) İslam, bu gibi buyruklarla Müslümanların kalplerine merhameti ve şefkati yerleştirmiştir. Bu nedenle gerçek Müslümanlar bir şefkat ve merhamet örneği oldukları için savaşta düşmanı öldürürken dahi onun organlarını keserek ona işkence yapamazlar. Bu kesinlikle yasaktır. (Ebu Davud C.10 s. 270) Savaşta kadınları öldürmek yasaktır. Abdullah bin Ömer'den rivayet edildiğine göre: Resulullah'ın bulunduğu savaşlardan birinde bir kadın ölü bulundu. Bunun üzerine Resulullah kadınlarla çocukların öldürülmesinin İslamda yasak olduğu söyledi. (Ebu Davud, Hds. No:2668, Buhari Cihad 147-148, Müslim Cihad 25-26, Tirmizi Siyer 19, İbni Mace Cihad 30, Darimi Siyer 24, Muvatta Cihad 29, Ahmed Bin Hanbel c. 2: 23-22, 76, 91) Yani savaşta savaşmayan insanlarla savaşılmaz, silahsız insanlara dokunulmaz. (Aliyyül Kari, Mirkatül Mefatih c. 4:237) Peygamberimiz Mekke fethinde Mekke halkına şöyle seslenmiştir: "Ey Kureyş topluluğu! Şimdi hakkınızda benim ne yapacağımı tahmin edersiniz?" diye sordu. Kureyş topluluğu: "Sen kerem ve iyilik sahibisin. Bize hayır ve iyilik yapacağını umarız" dediler. Bunun üzerine Peygamberimizi; "Benim halimle sizin haliniz, Yusuf'un kardeşlerine yaptığı gibidir. Hz.Yusuf kendisine komplolar kuran kardeşlerine şöyle seslenmiştir: `Bugün ve bundan sonra benim tarafımdan size başa kakma ve serzenişte bulunma gibi herhangi bir eza ve cefa düşünmeyin. Ben hakkımı helal ettim` " diyerek hepsini AFFETTİ. (Taberi, İbni Sad) kisaca: Savaşta meşru olan ve olmayan hareketler: a) Din adamlarına dokunulmaz. Savaşla ilgili olmayan insanlara dokunulmaz. c) Çocukları, ihtiyarları ve kadınları öldürmek yasaktır. d) İslam bir toplumu imhayı reddeder. e) Savaşılan ülkeyi tahrip yasaktır. (M. Ebu Zehra. İslamda Savaş Kavramı)
  10. Bunları Biliyor musunuz ¿? Ünlü besteci Beethoven'in son bestesini, sağır olarak yaptığını... Paris'teki Versailles Sarayı'nın 1300 odası olduğunu ve hiç tuvaletinin olmadığını... Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksa idi, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplayacağını... Eyfel kulesinin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanıldığını... Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına geldiğini... Bir insandaki toplam damar uzunluğunun 150 bin km. ve dünya ile güneş arasındaki mesafenin de 150 milyon km. olduğunu... Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini... Bir futbolcunun topa her kafa vuruşunda, beyninden 1000(bin) hücrenin öldüğünü... Ortalama bir insanda 30.000-100.000 adet saç olduğunu, hergün yaklaşık 100 tanesinin döküldüğünü... İnsan vücudunun her 7 yılda -ölen hücrelerin yerine yenisi gelerek- tamamen yenilendiğini... Amerikan halkının %60'ının ülkelerini, dünya haritasında bulamadıklarını... 0(sıfır)'ı müslümanların bulduğunu... Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu... Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Başkan savaşındaki malubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini... Galatasaray kulübünden, yıllar önce bir grubun ayrılıp 'Güneşspor' u kurduğunu... Fenerbahçe Kulübünün ilk adının 'Siyah Çoraplılar' olduğunu... İbni Sina'nın göz ameliyatı yaptığını... 17 Ağustos 1999'da sabaha karşı 02:58 civarı 7.4 şiddetinde, gece büyük bir deprem yaşadık. Kur'an-ı Kerim'in 7inci (A'raf) suresinin 4üncü ayetinde sanki bu depremin anlatıldığını... ("Biz nice memleketler halkını helâk ettik ki onlara azabımız, gece yatarlarken, yahut göndüz istirahat ederlerken gelmişti" Kur'an-ı Kerim(7/4)) Çiftleşme sonucu dişi akrep erkeğini yedigini(mmmmmm). Kaplumbağalar hiçbirşey yemeden 3-4 yıl dayanabilecegini. (esini yemesi gerekmeyecek)
  11. 1-hilafetcilerin tüm diger dinlere düsman bir tavir icinde oluklarini bildigimiz halde, 2-Cumhuriyetimizin ve Ata´mizin hangi dine düsmanca tavir aldigini kim gösterebilir? ikinci görüsünde haklisin canugur birinci görüsüne gelince onu Sümeyye cevaplasin (ben oynamiyorum ) sayin pacodelucia lütfen canugur abimizi isit..
  12. dilku şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Türk Tarihi
    Osmanli Türk degil de ne??? Birak inkar eden etsin gecmisini, hepimiz Alparslanin torunlariyiz..
  13. dilku şurada bir başlık gönderdi: Sağlık (Genel)
    Böcek yeme fikrinin insanda oluşturduğu tek duygu iğrenme duygusudur. İnsanların gıda tüketim alışkanlıklarını, kalori değerleri ve beslenme dengesi değil, dinler, gelenekler kısacası kültürler belirler. Günümüz insanları sadece birkaç omurgalı, yumuşakça ve kabukluları yemesine karşın, atalarımız böcek yiyici idi. Böcekler bol miktarda protein ve yağsız sığır etinden daha az yağ içerirler, içlerinde bol miktarda kalsiyum, demir, çeşitli mineraller ve vitamin vardır. Protein içeriği bakımından, çekirge yüzde 50-75, örümcek yüzde 64, karınca yüzde 24, tavuk yüzde 23, balık yüzde 21, sığır eti yüzde 20 ve kuzu eti yüzde 17 zengindir. Avrupalılar böcek yemez ama Afrika'da değişik çekirge türleri ve iri kelebek tırtılları yenir. Tayland'da bir tür iri su böceği, Yeni Gine'de ağustos böceği, Japonya'da kızartılmış yaban ansı, yalnız veya diğer besin maddeleri ile veya soslarla karıştırılıp yenmektedir. Halen dünyamızda, insan gıdası olarak 500 civarında böcek türü yenilmekte, bunun yüzde 40'ı Meksika'da tüketilmektedir. İnsanların böcek yeme alışkanlığım kazanamamalarının sebebi muhtemelen, böceklerin boyutlarının küçük, dolayısıyla tüketim için gerekli olan miktarın temininin zor olmasından kaynaklanmaktadır. Bundan sonra söyleyeceklerimiz, bizi dikkatli okuyan ve evlerindeki kalorifer böceğinin ekonomik değerini anlayan okurlara; Eğer böcek yemeye karar vermişseniz, onları sağlıklı olarak yakalamalı ve derhal işleme koymalısınız, çünkü ölü böcekler çok çabuk bozulurlar. Karasinekler ve hamamböcekleri gibi böcekler çoğunlukla bakteri taşırlar, bunları yememek gerekir. Aslında Öyle veya böyle bütün böcekler parazit taşıdıklarından, iyi bir pişirme gerekir.Tüylü böcekler boğazı tahriş eder, renkli böcekler ise çoğunlukla zehirlidir. Şaka bir yana, insanlar sağlıklı bir şekilde böcek yiyebilme alışkanlığına kavuşsalardı, besi hayvancılığına ayrılan otlaklar bugün orman olarak korunabilecekti!
  14. Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur (yılgınlık) bile gösteremiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler, kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur Cihat İmer, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten Seçme Sözler, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1981, s. 169 Türk Ordusunun bir parçası eşdeğerini kesinlikle yener. İki katını durdurur ve kıpırdayamaz hale getirir. Şimdilik bundan fazlasını istemiyorum. Çünkü fazlasını ulusumuzun yaradılıştan sahip olduğu cengaverlik zaten sağlamaktadır...... Seyfettin Turhan, Atatürk'te Konular Ansiklopedisi, İkinci Baskı, Yapı Kredi yayınları, İstanbul , 1995, s. 427, İzmir'de harp oyunlarından sonra komutanlarla görüşme. 22.2.1924 TBMM'nin Açılış Bildirisi Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21 Nisan 1920'de tüm Türkiye'ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme alan Atatürk'ün samimi dindarlığını açıkça gözler önüne seren tarihi bir belge niteliğindedir: 1. Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. 2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)'in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı'nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır. 3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır. 4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir. Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır. 5. Yüce Allah'tan tam başarı dileriz ...Halbuki Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız' (16 Mart 1923, Adana Türk Ocağı, esnaf ve sanatkarlarla toplantı) Çanakkale muharebelerinde Atatürk'ün emrinde çarpışan, daha sonra Atatürk Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı olan Albay Şefik Aker, tarihi bir anısını şöyle anlatır: 8/9 Ağustos (1915) gecesi bana 19. Fırka Komutanlığı'nı teslim edip Anafartalar Grubu Komutanlığı'na idareye giderken, Atatürk benim sol yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. O'nun selamet ve başarı için Allah'a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve anlamıştım. İsmet Görgülü, Sesli Belgelerden M. Kemal Atatürk; Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 11, 1988 ( http://www.mkataturk.gen.tr/ozel/ozel4.html#9 Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. Sadi Borak, Atatürk ve Din, 1962 (A. Gürtaş, s. 34)
  15. dilku şurada cevap verdi: carew76 başlık İslam ve Şeriat
    Sii iddilarin dayanaklari ve tahlilleri: 1- Gadir-i Hum olayi: "ben kimin mevlasi isem Ali de onun mevlasidir" diyerek Alinin imametini ilan eder. sii rivayetlere göre Hz peygamber Ali b. ebi talibin -Allah tarafindan Maide 55 ile velayeti bildirilmis olmasina ragmen- imametini insanlardan korkarak gizledigi icin maide 67 nazil olmustur. Bunun üzerine hz Peygamber gadir-i Hum da Alinin imametini aciksa ilan etmis ve dinin tamamlandigini bildiren maide 3 nazil olmustur tahlili: Bu sözden alinin imameti sonucunu cikarmak pek mümkün degildir a- eger hz peygamber Alinin imametini bildirmek isteseydi dha acik bir ifade kullanirdi. b- eger Hz Ali hz peygamber tarafindan halife tayin edilmis olsaydi bütün müslümanlari ilgilendiren böyle bir meselenin Hz ebubekirin halife secildigi sakife olayinda hz ömerin halife olmasinda ve hz osmani halife makamina ötüren tartismalarda gündeme gelmeyecegini düsünmek mümkün olmazdi. c- Hz Alinin kendisi de hicbir zaman bu is benim hakkimdir beni hz Peygamber halife tayin etmistir diyerek halifelik iddiasinda bulunmamistir 2- Hz Peygamberin "bu benim kardesim, vasim ve halifemdir, onu dinleyiniz ve ona itaat ediniz" dedigi nakledilir 3- kirtas olayi hz peygamber vefatlarina yakin hasta yaterken bir vasiyet yazdirmak istemistir. sia "eger Hz Peygamber vasiyetini yazdirmak istemis olsaysi hz Alinin kendisinden sonra müslümanlarin halifesi oldugunu yazdiracakti" der 4-Ali b. ebi Talibin imameti icin delil gösterilen bazi ayetler ve hadisler de vardir. genel tahlil: a- Kuran siyasi meselelerle ilgili evrensel nitelikli genelilkelerin disinda herhangi bir belirlemede bulunmamistir b- Kuran insanlar arasinda tek üstünlük ölcüsünün takva oldugunu belirtmistir. c- Kuran bir kimseyi peygamber olarak secme yetkisinin sadece Yüce Allaha ait oldugunu bildirmekte sirf peygamberlik icin yaratilmis bir kavim veya sülaleden bahsetmemektedir. Yani peygamber cikarmis bir kavim sirf bu vakia dolayisiyla öteki kavimler üzerinde hicbir üstünlük iddiasina girisemez Kureys kabilesinin Hasimogullarinin ya da alinin Fatimadan olan soyunun diger insanlara üstünlügü mümkün olmaz Kuranda ehl-i beyt kavrami sadece Hz peygamber ve zevcelerinden ibaret olan aile halkini icine alir d- Hz Peygamberin insanlari görevlendirirken ön planda tuttugu en önemli özellik ehliyettir e- firka-i naciye oldugunu göstermeye dair ya da mezheplerin aleyhine bircok hadislerin uydurulmus olma ihtimali yüksektir f- hz Peygamberin sagliginda hicbir mezhebin mevcut olmadigini göz önünde bulundurursak firkalarin leh ve alehindeki hadislerin uydurma olabilecegini düsünebiliriz Sia iddialarina dair tahlilde ayetler: a- Kuranda acikca Hz Alinin halife ya da imam olacagina iliskin hicbir ayet yoktur b- Maide 3 te Allahin peygamberini koruyacagini bildirmesi dogrudan hz Peygamberin icinde bulundugu özel durumlarla ilgilidir. c- hz peygamberin Allah katindan almis oldugu vahyi insanlardan korkarak gizleyecegini düsünmek mümkün degildir d- eger Kuranda herhangi bir ayet Alinin imametine dair olsaydi Hz peygamberin ölümünden sonra müslümanlar halife secmek icin toplandiklarinda bu ayeti delilolarak kullanirlardi e- ahzab 33 te ehl-i Beyt kavrami sadce Hz. peyg. in hanimlarina mahsustur hadislere gelince; a- bu hadisler mütevatir degildir b- Hz peyg. diger 3 halife icin de övücü nitelikte pek cok söz söylemistir c- hadislerin bir kisminin baska rivayet tarzlari mevcuttur Prof Dr Hasan Onat (özet) olaylari bildigini göz önüne alarak olaylari anlatmadim d- ehl-i beytin Nuhun gemisine benzetilmesi acikca Kuranin ruhuna aykiridir
  16. dilku şurada cevap verdi: mistik başlık Dini Konular - Din - Dinler
    evet her zaman ve sart ve bütün insanlari icin baglayicidir ayrica Peygamberimiz hulle yapan ve yaptirani lanetlemistir normal evlilik olacak ancak ondan sonra ilk kocasiyla tekrar evlenebilir bu bir ceza millet karisini ikide bir bosayip diledigi zaman geri alamasin diye..
  17. pacodelucia sen de müslüman olacaksin!!! iman olduktan sonra kimse bizi sömüremez kimseye dayi demeyiz elhamdulillah
  18. dilku şurada cevap verdi: ..::uslu_cocuk::.. başlık Bilim Dünyası
    evrimi ispatlama size yetmez insandaki karmasik yapinin tesadüfler sonucu olustugunu bugün kimse kabul etmez insanin zekasinin nasil oldugunu da atasi maymun olanin zekasi da atasina benzer... aciklayamazsin evrimi ispatla hadi ama daha arakasindan ispatlaman gerekecek cok sey var hayatin kaydi bir ömrünü bos yere cürüteceksin canim ya oooffff..
  19. Antepten sigaranin hikayesi Antepte toplanan tütünler koca magaralarda bekletiliyormus sonra da üzerindeki farelerle birlikte kepcelerle toplaniyor o kadar cok fare oluyormus ki ayiklanmasi imkansizmis bu yüzden tütünler ve fareler hep beraber kardes kardes kiyma makinesinden geciriliyormus iyyy sigara icenler fare lesi iciyor yani..
  20. dilku şurada bir başlık gönderdi: Sağlık (Genel)
    İmmün (bağışıklık) sistemini güçlendiren hususiyetler, sadece fiziko-kimyevî ilâçlardan değil, aynı zamanda kişilik, mizaç, karakter vasıflarımızdan, inançlarımızdan ve hayata bakış istikametimizden de gelmektedir. ......... Zihin-ruh-beden etkileşimli ağ yapısı Aşırı yoğun veya yeterince dinlenmeden çalıştığımızda, ailemizde derin üzüntülü hâdiseler olduğunda, genellikle vücut direncimiz düşer ve hastalanırız. Bu gözlemler; bize, düşüncelerimizin, ruh ve duygularımızın sağlığımız üzerine güçlü tesirleri olduğunu gösterir. Meselâ hayatımız sağlıklı; zihnen, bedenen ve ruhen iyi durumda isek, soğuk algınlığına nadiren yakalanırız. Öte yandan çözemediğimiz problemlerle karşılaştığımızda ve stresli bir hayat sürdüğümüzde, kolayca gribe yakalanırız. İşyerindeki patronumuzdan, ailemizden ve işimizden baskılar arttığında tansiyonumuz yükselir. Kendimizi bitkin, yorgun ve depresyonda hissettiğimizde hasta oluruz veya enfeksiyonlara yatkın hâle geliriz. Kapasitemizin üstünde iş veya performans beklentileri olduğunda başımız ağrımaya başlar. Ailemizden birini kaybettiğimizde veya yakınlarımızdan birisi ciddi bir hastalığa yakalandığında sorumluluklarımız artar; dünyayı sırtımızda taşıdığımızı hissederiz. Bu durum bizde bel, sırt ve boyun ağrılarını tetikler. Uzun süreli bir münasebetimiz veya dostluğumuz sona erdiğinde, gözyaşlarımızı tutamayız; direncimiz kırılır, solunum yolu enfeksiyonlarına maruz kalırız. .................... İnsanlar; davranışlarını, düşünce ve hislerini değiştirdiklerinde, immün sistem dahil fizyolojik cevaplarını da değiştirirler. Bizler iman ve irade ile biyolojik yapımızı etkileyebiliriz ama onu bütünüyle değiştirip yeniden inşa edemeyiz. Bu açıdan insanlar, hissî cevaplarını, bütün bedenlerini kullanarak üretirler. Dolayısıyla insanın beden dili, onun duygularını belli ölçüde yansıtır. Duyguların penceresinden baktığımızda, beden ve zihin ayrımının olmadığını görürüz. Duygular, zihin ve beden arasındaki bütünlüğü ve münasebeti gösteren güzel birer örnektir. (internetten) NLP den anlayan varsa bizi aydinlatir mi??
  21. dilku şurada cevap verdi: ..::uslu_cocuk::.. başlık Bilim Dünyası
    bilim onun olmadigini söyleyene kadar dedin bilim onun olmadigini zaten söylüyor
  22. Arap dilinin bir özelligi vardir 20 tane kadin olan bir kalabalikta 1 tane erkek varsa o kalabaliga erkek lafziyla hitap edilir ve hitap kadinlari da icine alir Kuran da arap dili ile indigi icin realiteye uymus.
  23. cumhuriyetin yolu tikanmaz merak etme neden elmali turta?? fethullah orda ne yapiyo ben bilmem birileri bilim, sanat ya da islam adina bisi yapiyorlarsa kim olduklari fark etmez...adamlari rahat birak hadi sana Nazim Ran dan bir siir gönderiyim Ceviz Ağacı Başım köpük köpuk bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tırıl tırıl. koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var, Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir. Şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında, Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
  24. demi avatarim cok sirim tipki ben gibi üstünde de yaklasma cirmalarim diyo ayrica 3 anahtar buldum daha bi odadan cikamadim ya...
  25. sayin by x men kardes tam bir komünist gibi düsünüyorsun ama kesin sosyalistsin, aslinda söylenen seyler hep ayni bu konu hic acilmamaliydi son söz::: bu ülkenin yönetim sekli cumhuriyettir ve bu degismeyecektir ne komünizm hakim olur Islamla yogrulmus bir millete ne hilafetin gelmesi mümkün olur? ayrica konumuz türban degil özgürlükten anladigimiz da hatta türban konusu su dönemde incir cekirdegini doldurmayacak bir sorun (bir yarbayin dedigi gibi) benim özgürlükten anladigim ne biliyor musun sömürülmemek Amerikaya meydan okuyabilmek misyonerleri yurdumuzdan def etmek onlarin cikarina olan hic bir yaptirimi kabul etmemek son olarak: TÜRKE TÜRKTEN BASKASI DOST OLMAZ NE COK DOGU NE COK BATI BIZE UYMAZ sevgiler..

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.