dilku tarafından postalanan herşey
-
inkar psikolojisi
okuduysan yazdiklarimi orda bu bilmek konusu seni tatmin edecek sekilde yazildi, kelamdan anlamiyorsan bilemem de.. neden Nur risalelerinden istiyorsun ben nurcu degilim ama nurcu arkadaslarima danisiyim... yukarida da yazdim bilmek özgürlügü etkilemez.. karakterini kendi yaratti cümlesini nerden cikardin verdigin ayetlerde imtihan meselesi geciyor da kader konusu gecmiyor.. kader konusu mu seni ateist yapti ateist oldugun icin mi kader konusuna takildin??
-
ARKADAŞLAR LÜTFEN KATILIN
iste bahis teorisi budur cok seviyorum su teoriyi Allah pascaldan razi olsun
-
NOLUYOR
bu konuya admin daha önce aciklik getirmisti
-
nickinizin anlami
güzel bir anlami varmis isminin Allah dostu, ermis..
-
ALLAH YOKTUR!
ALEMSIN, INANANLAR ICIN ATEIZMIN TEHLIKESIZI OLUR MU HIC HEPSI DE YOK DIYOR ISTE SAYGILAR 17479[/snapback] yok ya bunu ben demiyorum ben nerden biliyim hangisi tehlikeli robert coffy diyor.. 17482[/snapback] ASLINDA ATEISTLERDEN DÜNYAYA NASIL BIR ZARAR GELDIGINI HIC KIMSE KANITLAYAMAMISTIR YA, NE YAPARSINIZ SEVGILI DILKU, INANC OLAYI BU KONU. ADAM INANMIYOR AMA DÜNYAYA BIR TUGLA DAHA KOYMAK ISTIYOR. KOYUYOR DA. BAKIN BINLERCE ATEIST BILIM INSANININ YANINDA INANCLI OLANLARI DA VAR. BU DOGAL DEGIL MI, SU GÜN ICIN EN AZINDAN? SAYGILAR 17491[/snapback] güzel bi sey aslinda ateist ve inanir bilim adamlarinin yanyana olusu.. bilmiyorum neden tehlikeli dediyse coffy belki inanca saldirdigi icindir..
-
onsuz asla ama..
kalem yazarak kosar gider ama ask bahsine gelince catlar aciz kalir .. dilin tefsirigerci pek aydinlaticidir, fakat dile düsmeyen ask daha aydindir.. aski anlatmaya kalkisir da boyuna söylersem yüz kiyamet kopar gene de tamamlanmaz.. der Mevlana..
-
nickinizin anlami
tahmin etmistim..
-
ALLAH YOKTUR!
ALEMSIN, INANANLAR ICIN ATEIZMIN TEHLIKESIZI OLUR MU HIC HEPSI DE YOK DIYOR ISTE SAYGILAR 17479[/snapback] yok ya bunu ben demiyorum ben nerden biliyim hangisi tehlikeli robert coffy diyor..
-
nickinizin anlami
sirineeeee...
-
BUGÜN DOĞUM GÜNÜM
senden bir yas kücügüm
-
nickinizin anlami
Hz. Mevlânâ bir gün Konya sokaklarında dolaşırken avladığı tilkinin postunu kendi lehçesiyle "dilku, dilku" diye bağırarak satan bir Türkmen'in bu nağmesinden cezbeye gelerek orada Semâ etmeye başlar. Çünkü 'dilku' kelimesi Farsça'da 'gönül neredesin?' anlamına gelmekte ve kelimeyi bu taraftan anlayan Hz. Mevlânâ'ya kafi derecede malzeme olmaktadır. dil-ku? dil-ku? kalp nerede? kalp nerede? sizin nickinizin anlami ne??
-
BUGÜN DOĞUM GÜNÜM
aa sirin benim dogumgünüdasim misin sen? ben de diyorum niye kanim kaynadi sana yil tutmasa da gün ayni..
-
BUGÜN DOĞUM GÜNÜM
1 Mart 19.. saat 02 sulari acep benim yükselenim ne??
-
ALLAH YOKTUR!
marksist olmamana sevindim zira en tehlikeli ateizm marksist ateizmdir sanirim sen cagdas ateistsin!
-
inkar psikolojisi
UNUTMA BUNU ona göre tartış... 17380[/snapback] ne diyosun biz yamyama cevap vermiyor da sorulrini es mi geciyoruz okumuyor musun sen cevaplari?? cevaptan mi saymiyorsun?? ortaliga laf atmakla is bitmez birileri tartisiyor birileri de araya laf sokusturuyor bos laf sen de sor yam yam gibi biten bitiren yok..
-
Iste Müslümanlik Budur
Arkadasim ne yapmaya çalisiyorsun ? Beni sinirlendirmeye çalisiyorsan yaniliyorsun. Birakin artik aptal numaralarini... Konuyu baslattigim mesajim belli. Bir yigin sey söylemisim birinin ucundan tutup laf ebeligi yaparak konuyu saptiriyorsunuz. O maddedeki mesaj açik...Bilmediginiz, anlamadiginiz bir dilde sadece ezberleyerek ibadet ediyor, anlamadiginiz dilde bir seyler dinliyorsunuz ve sadece onun tinisindan duygulaniyorsunuz. Bir fatiha suresini ya da baska bir arapça duayi 10 kisiye söylet bakalim karsina kaç tane telaffuz çikiyor. Dogru dediginiz bu mu? 17351[/snapback] dogrudur anlamadigimiz icin tinisinden duygulaniyoruz bir de anlasak kimbilir ne duygular fiskirir yüreklerden..
-
Iste Müslümanlik Budur
sayfa 3 te yazmisim demek ki sadece mevlid konusunda yazmamisim ayrica bu yazinin altinda da var okuyorsan yargilamazsin...
-
inkar psikolojisi
ARTIK BUNALDIGIM ICIN KES-YAPISTIR YAPIYORUM SONUCTA BURDA DA SENIN SORUNUN CEVABI VAR AMA SAMIMIYETINE GÜVENMIYORUM NE KADAR DA ISBAT ETSEK SAMIMIYETSIZ OLDUGUN ICIN INANMAYACAKSIN.. Soru : “Madem Cenâb-ı Hak ezelî ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor, öyleyse benim ne kabahatim var?” sorusuna nasıl cevap vermeliyiz? Bu soruyu soranlardan bazıları, hem samimi değil, hem de Türkçe bilmiyor... Bu iki hususu açıkladıktan sonra sorunun cevabına geçmek istiyorum. Soru sahibi niçin samimi değil? Önce onu açıklayayım: her insan vicdanen bilir ki, kendisinde iki ayrı hareket, iki ayrı fiil söz konusu. Bir kısmı ihtiyarî, yani kendi isteğiyle, iradesiyle ortaya çıkıyor. Diğer kısmı ise ızdırarî; yani tamamen onun arzusu, iradesi dışında cereyan ediyor. Meselâ; konuşması, susması, oturması, kalkması birinci gruba; kalbinin çarpması, boyunun uzaması, saçının ağarması da ikinci gruba giren fiillerden. O birinci grup işlerde, istemek bizden, yaratmak ise Allahtan. Yâni, biz cüzi irademizle neyi tercih ediyor, neye karar veriyorsak Cenâb-ı hak mutlak iradesiyle onu yaratıyor. İkinci tip fiillerde ise bizim irademizin söz hakkı yok. Dileyen de yaratan da Cenâb-ı Hak. Biz bu ikinci gruba giren işlerden sorumlu değiliz. Yâni, âhirette boyumuzdan, rengimizden, ırkımızdan, cinsiyetimizden yahut dünyaya geldiğimiz asırdan sorguya çekilmeyeceğiz. İşte soru sahibi bu iki fiili bir sayma gafleti içinde. Gelelim asıl büyük hataya: Adam, yaptığı bütün müspet işlere sahip çıkıyor, “ben yaptım, ben kazandım” diye göğsünü gere gere anlatıyor bunları... Ama, sıra işlediği günahlara, yaptığı hatalara, ettiği zulümlere gelince kadere yapışıyor: Kaderimde bu varmış, diye işin içinden çıkmaya çalışıyor. Evine giren hırsızı mahkemeye verirken kaderi unutuyor. “Bu adam” diyor, “Benim evime girdi, şuyumu çaldı, buyumu gasp etti.” Hırsızın: “Ben masumum. Benim kaderimde soymak, bu zatın kaderinde de soyulmak varmış.” şeklindeki müdafaasına kızıyor, köpürüyor, çıldıracak hâle geliyor!.. Ama, sıra kendi işlediği günahlara gelince, utanmadan ve sıkılmadan o hırsızın müdafaasına sarılabiliyor!.. Böyle birisiyle, kader konusunu ciddî mânâda konuşmak mümkün mü? Gerçek şu: Biz her türlü işimizde, fiilimizde kaderin mahkûmu değiliz. İhtiyarî fiillerde, yani kendi irademizle yaptığımız işlerde serbest bırakılmışız. Bunu vicdanen biliyoruz. Bu fiillerde isteyen biziz, yaratan ise Cenâb-ı hak... Zaten dünyaya imtihan için gönderilmiş olmamız da bunu gerektirmiyor mu? İmtihana giren bir aday dilediği salonda imtihan olamaz. İmtihanı istediği saatte başlatamaz ve sona erdiremez. Soruların puanlamasını kendi tayin edemez. Bütün bunlar, onu imtihan eden kimsenin tayini ve tespiti iledir. Fakat, imtihan başladıktan sonra, cevapları dilediği gibi verir. İmtihan süresince kendisine müdahale edilmez. Aksi hâlde buna imtihan denmez. Şimdi, şu sorunun cevabını arayalım: İnsanlar bu dünyada kendi amel defterlerini diledikleri gibi doldurmuyorlar mı? İlâhî emir ve yasaklara uyup uymama konusunda serbest değiller mi? O hâlde, bu adamlar neyin davasını görüyorlar?!.. Bir yandan, işledikleri günahların sorumluluğundan kurtulmak için iradelerini inkâra kalkışıyor; diğer yandan, meselâ, pencerelerini taşlayan ve Allahın sorumlu bile tutmadığı, küçük bir çocuğu dövmekten de geri durmuyorlar. Bu sahne onları sorumlu kılmaya ve utandırmaya yetmiyor mu? Bu soruyu soranlardan bazılarının Türkçe bilmediğinden söz etmiştik. Geliniz bu soruyu dilbilgisi yönünden inceleyelim: “Mâdem Cenâb-ı Hak, ezelî ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor, öyleyse benim kabahatim ne?” Bu cümlede iki tane fiil geçiyor: biri, “yapmak”, diğeri “bilmek”. Yapmak fiilinin öznesi: ben. Bilmek fiilinin öznesi: Cenâb-ı Hak. Yâni soru sahibi, “Ben yapıyorum, Allah da biliyor.” diyor. Ve sonra bize soruyor: Benim kabahatim ne? Ona nazikane şu cevabı veriyoruz: “Senin kabahatin o işi yapmak.” ••• Bu konuda Nur Risalelerinden Sözler adlı eserde şu tespit yapılır: “Kader, ilim nevindendir. İlim, malûma tâbidir. Yani nasıl olacak, öyle taallûk ediyor. Yoksa malûm, ilme tâbi değil.” İlim, “bilmek” ya da “bilgi” mânâsına geliyor. Malûm, “bilinen”, âlim ise “bilen”, yahut “bilgin”. Bu kaideyi bir misâl ile açıklamaya çalışalım. Meselâ, ben bir gencin fen fakültesinde okuduğunu bilmiş olayım. Bu bilgim ilimdir. Malûm ise, o gencin o fakültede öğrenci olduğu. İşte, benim ilmim bu malûma tâbidir. Yani o genç fen fakültesinde okuduğu için, ben de onu öylece bilirim. Misâller çoğaltılabilir. “Madem Cenâb-ı Hak benim ne yapacağımı biliyor,” denilmekle, Allahın âlim olduğu, soru sahibinin ise, o fiili yapacağı peşinen kabul edilmiştir. İşte o adamın, söz konusu fiili işlemesi malûm, Allahın, bunu ezelî ilmiyle bilmesi ise ilimdir. Ve bu ilim, malûma tâbidir. Yukarıda, Sözlerden naklettiğimiz cümlelerin devamında da şöyle buyurulur: “Yani ilim desâtiri; malûmu, haricî vücut noktasında idare etmek için esas değil. Çünkü malûmun zâtı ve vücud-u haricîsi, iradeye bakar ve kudrete istinat eder.” Bilindiği gibi, bir şeyi, bir hâdiseyi yahut bir fiili bilmek, onun fâili olmak için yeterli değildir. Bir misâl: Konuşmayı herkes bilir. Ama, bir insan bu işe teşebbüs etmedikçe ve konuşma fiilini işlemedikçe onun konuştuğundan söz edebilir miyiz? Bir başka misâl: Allah Resulü (a.s.m.) İstanbulun fethini müjdelemiştir. Ama, “fetih” fiilini sultan Mehmet işlediği için “fatih” unvanını o padişaha veririz. İstanbulu, peygamber Efendimizin(a.s.m.) fethettiği gibi bir iddiada bulunmayız. Demek ki, fâil olmak için fiili bilmek yetmiyor. Onu irade etmek, bizzat teşebbüs etmek ve işlemek gerekiyor. İşte Allah, insanın bütün amellerini, bütün fiillerini bilir. Ama, iradesini ve kuvvetini sarf ederek o işi yapan insandır ve her türlü sorumluluk da ona aittir. Daha önce de belirttiğimiz gibi; kul, kendi cüzi iradesini, -hayır olsun, şer olsun- hangi işe sarf ederse, Cenâb-ı Hak onu yaratır. İstemek kuldan, yaratmak Allahtandır. Fakat, bütün fiilleri Allahın yaratması, insanı sorumluluktan kurtarmaz... İnsana kuvvet ihsan eden, her türlü imkânı bağışlayan Allahtır. Kul bu imkânı, bu kuvveti onun rızasına aykırı olarak kullanırsa elbette sorumlu olur, suçlu olur. Şöyle bir düşünelim: Bir emniyet mensubu, yetkisini ve silâhını kötüye kullanarak birisini haksız yere vursa, devlete mi katil denilecektir, yoksa o görevliye mi? Şüphesiz, katil o görevlidir!.. Şimdi bu görevli, “Ben o suçu devletin imkânlarıyla işledim. Ne kendi silâhımı kullandım, ne de kendi mermimi.” şeklinde bir özür beyan edebilir mi?
-
Iste Müslümanlik Budur
öyle mi yapilir ben bilmiyorum..ayni anda hem mevlid hem Kuran.. ???..
-
2. abdülhamit ulu hakan mıydı yoksa kızıl sultan m
eger Abdulhamit hanin filistindeki topraklarini devletlestirmeselerdi bu topraklar hala Abdulhamit Hanin özel mülkiyeti olarak kalacakti Israillilerin olamayacakti.. tarih bilmeyenlerin kiskacina düstük..
-
ALLAH YOKTUR!
yoo sadece marksizme vermiyorum sadece bana senin söylediklerinin marksist ateizmi hatirlattigini söylüyorum..marksist olmayabilirsin
-
Iste Müslümanlik Budur
yok tabi Kuran da okunuyor sohbet falan veriliyor (Türkce)
-
inkar psikolojisi
eger iyi okursan sorun kalacagini zannetmiyorum "Allahin ilminin insanin hür irade ile tercihine tabi oldugunu söyledigimizde Allahin mutlak iradesi ve izni dahilinde fakat Ondan bagimsiz insanin iradesini kabul etmis oluruz. Allah icin zaman söz konusu olmadigi icin zaman ölcüsü olarak önceden bilir veya ezelde bilir demenin bir anlami yoktur... Ayrica Allahin alim sifati hem kendini hem de kendi disindakini bilmeye takabül ediyorsa kendi disinda bir seyi bilmesi demek olan veya var olan bir seyi bilmesidir. Insanin hür bir davranisi da bunun haricinde degildir. tersi irade ettigi bir insan davranisini bilmesi demektir. bu durumda da insan özgürlügünün olmadigi gayet aciktir. .. Insan iradesinden cikacak (yani hareket veya zaman olarak sonra, gelecekte) ahlaki muhtevali bir olayi detaylariyla Allahin bilmis olmasi, zorunlu olarak Onun nedeni belirleyicisi, zorlayicisi olmasini gerektirmez. Cünkü ilim bir syi oldugu gibi (nesneen, seyden kaynaklanan sebep üzerine) bilmektir. Yoksa o sey ilim sayesinde "öyle" (nasilsa öyle, oldugu gibi) olmaz. O zaman ilimle irade arasinda fark ortadan kalkar .. Diyelim ki bir ögretmen ögrencilerini cok iyi tanidigi icin yil sonu sinavinda hangi ögrencinin kac puan alacagini %80-90 oraninda önceden bilmektedir. - Allahta bu oran % 100 dür- simdi ögretmenin bu sonucu önceden bilmesi nasil ki ögrencinin o notu almasini etkilemiyorsa Allahin ilmi de aynen böyledir" ve nasil ki ögretmenin sonucu bilmesi imtihan yapmasini engellemiyorsa Allahin ilmi de insanlari imtihan yapmasini engellemiyor..
-
inkar psikolojisi
bir kural vardir soru yanlissa cevap da yanlistir.. sen bana dogru bir soru sor ben sana dogru bir cevap..
-
Iste Müslümanlik Budur
mevlide bu kadar cok takma mevlid dinin emri geregi degil Süleyman Celebi 15. asirda Rasulullahi övmek ve anmak amaciyla yazmis, iyi de yapmis..ayrica Türkcedir de.. bir adettir daha cok.. Ol idi cân içre bizüm cânumuz Ol idi her derde hem dermânumuz Bize onsuz dahi ne dirlik gerek Badezin bize ölümdür yiğirek Geliniz ol Mustafâ’ya gidelüm Mustafâ’suz bu cihânı nidelim”