suheda_

Azra cep telefonumu neden aldııınnn Çünkü çünküüüü Eeeeee çünkü Benim olsun diyee Bir daha başkalarının eşyalarına dokunursan saçlarını kesicem senin Dudaklar sarkar sarkar gözler dolar saçlarıyla şakası yok.. Yerim ben onun ballarınıııı "Kuzenimin beş yaşında ki dünya güzeli kızının cep telefonumu alıp gitmesiyle aramızda geçen diyalog"

oooyyyy kesileyim sanaaaa

sendemi suhedaaa

boyunumu koparmaya hazır ağzını saymasak bi şeye benzeyecekte

fakirmiş gibi davranırdım

A

avatarı dışında her şeyi

merak ediyorum bunun sonu nereye varacak

aldatmadım,köpek gibi sadığımdır.. hey alttaki en çok sevdiğin şarkı hangisidir?

alttaki serin bir rüzgar eşliğinde ağaçların altında sessiz sakin oturmak ister

Hayıııırrrr misafir gelmesin artık yeterrr Gelsin gelsin tatil gelsin

Osman T

Gözleri, var ya süper

kostümü

Canım ne var sanki kırmızı ışıkta geçsem

Faroz'u bilirmisiniz?Bilmezsiniz nereden bileceksiniz ki.. Anlatayım,Faroz Trabzon'un balıkçılarıyla ünlü bir mühitidir.Denize aşıktırlar her Trabzonlu gibi ama onlar daha çok...Farozlularda daha bebekliklerinde başlar deniz tutkusu.. Hani şu son zamanlarda moda olan oyun varya kolbastı işte onların oyunudur siz bakmayın Giresun'lular "bizimdir"demelerine ben kendimi bildim bileli var o oyun asıl adıda Faroz çekmesidir. Birde Trabzonsporun efsane bir futbolcusu vardı Hami,işte o da Farozludur.. Kavgacı ve hırçınlıklarıyla bilinir Farozlular Trabzonspor standında onların yeri bellidir başkası oturamaz deli gibi bir coşkuyla hiç yorulmadan tezahürat ederler,fanatiktirler.. Ama delikanlıdırlar memleket aşığıdırlar.. Denizi ve balığı onlara soracaksın kitabını yazarlar.. Geçen gün onlardan birinin misafiriydik,bizi kayıkhanesinde ağırladı. Bildiğiniz kayıkhane yada bilmediğiniz.. Bakın bu kayıkhanenin dışarıdan görüntüsü onlarca var,baraka görüntüsüne aldanmayın servet değerindedir bir kayıkhane.. Bu da o barakanın içerisi konforu beni bile hayrete düşürdü..Minicik bir yerin nasıl yaşanılır hale getirildiğini görün,Üstelik ev sahibimiz kendisininkinin oldukça sıradan olduğunu insanların o barakalara nasıl önem verip nasıl özenerek döşediklerini anlattı.. Hatta ihalelerinde ki yolsuzluğun başbakana iletildiğini falan söyledi.. Mutfağı.. Ve ev sahibimizin kayığı.. Bunlarda yemeklerimiz.. Mevsimin nefis ızgara balıkları,kayganamız.. Ayaklarını dizlerine kadar denize salıp çay keyfi yapmak oldukça güzel bir duyguydu.. Gerçi ben bu tip şeyleri oldukça sık yaşayan biriyim.. Ama kayıkhaneler daha çok alemcilerin mekanıdır sürekli yanan mangalda pişen balıklara rakı eşlik eder. Birbirine bitişik onlarca kayıkhanede herkes kendi halindedir kimse tarafından rahatsız edilmezsiniz. Üstelik kulubenizin dışında bitişikteki kayıkhane ile sizi yalnızca bir branda ayırır ama ne sesten ne de başka bir şeyden rahatsız olmazsınız.. Herkes birbirine saygılıdır.. Suheda

Yazdıklarınızdan bir şey anladıysam arap olayım

amiyane kelimesini hediye paketi yaparak aynen tarafınıza iade ediyorum hemde şöyle fiyonklusundan Üstelik bu resimlerde ki kadınların hepsi başörtülü ama oldumu şimdi.. Oysaki özgür kadın tesettüre girmezdi..Özgür kadın reklam panolarında kendini apış arasına varıncaya kadar sergileyen değilmiydi? Özgür kadın bulgur pilavı yemezdi,(bende yemem ama özgürlük sevdasından değil )sırf farklı görüneyim diye farklı ülkelerin yemeklerini yerdi.. Özgür kadın,haftanın belirli günleri değil canı istediği yerde ulu orta sex yapardı Özgür kadın öyle gülyağı kokan değil başından aşağı Armani şişesini boca etmiş erkeklerle yatardı.. Ve o resimlerde ki kadınlar dinine,geleneğine,bağlı kadınlardır oysa özgür kadın dini kuralları gelenekleri kabul etmeyendi.. Özgürlüğün tanımını yap desen en başta ki ileti gibi basit cümlerle ifade edebilir bazıları ancak.. Oysa özgürlüğün o yazılanlarla alakası bile yoktur.. Özgürlük ne kılıktır ne kıyafettir ne sevişmedir ne yemektir ne el becerisidir.. Özgürlük düz olmaktır dik olmaktır kimsenin hakkına göz dikmeden kendi haklarına sahip çıkabilmektir.. Özgürlük bireysel değil toplumsal bir olgudur.Bir toplum ne kadar özgürse bireyleride o derece özgürdür. Hele hele başka insanların inaçlarından yola çıkarak özgürlük arayışı karanlık bir labirent içerisinde dönüp durmaya benzer...

Garip,hüzünlü,tuhaf,enteresan bir hayattı onunkisi kendi başına bir ekoldu.. Her yaptığı olay oldu belkide dünyada en çok hayran kitlesi bulunan kişiydi.. Ama ne ünü nede serveti onu mutlu etmeye yetmedi,kendisiyle barışık olmadığı söylenildi.En azından bize hep böyle aktarıldı.. Üzüldüm..

Valla Efendicim aynen canlı olarak izlediğim haberleri aktardım.. Hem cevabını bildiğimiz bir soruyu sormaya ne hacet Türk'lük dünde suçtu bugünde suç Vay ki halimize vay

değilmi? eee ne yapalım o kadarcık kusur kadı kızındada olur beni böyle sev seveceksen demiş vatandaşın biri Korktun demiii Çok teşekkür ederim hem böyle "en" falan deme utanırım ben çok daha iyi de olabilirdi..

Bu akşam izlediğim show tv ana haber bülteninde Doğu Türkistan'la uydu üzerinden canlı telefon bağlantısı kuruldu.. Maalesef olayın boyutu ve vehameti tahmin edilenen çok çok üzerinde ölü sayısı 2 bin,kayıp daha doğrusu akıbeti belli olmayanların sayısı 10 bini aşmış durumda... İnsanlar evlerinden alınıp götürülmekte,camiler yakılmakta,dükkanlar yağmalanıp tahrip edilmekte..Uygur Türklerine karşı akıl almaz bir vahşet uygulanmakta.. Kısacası Doğu Türkistan'da bir katliam yaşanıyor şuanda.. Dünyanın çeşitli ülkelerinden Uygur dernekleri başkanları Uygur Türklerinin annesi kabul edilen Rabia Kadir,tüm islam alemini ve Türk devletlerini kendilerine desteğe çağırıyor.. Bugün Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün den Çin mallarına boykot çağırısı geldi.. Doğu Türkistan Derneği Başkanı Seyit Tümtürk canlı yayında ki konuşmasında desteği için Başbakan ve özellikle Bülent Arınç'a teşekkür etti.. Konuşmasında komünist Çin hükümetinin kendi halkını basın aracılığıyla kışkırtarak olayları dahada önlemez hale getirdiğini ifade etti..

Şimdi benim tepki gösterdiğim konuyu o kadar iyi biliyor ki bu muhteremler fakat her zaman ki gibi işlerine nasıl geliyorsa öyle anlıyorlar tıpkı Sivas'ı işlerine geldiği gibi kullanmaları gibi... Sivas'ta korkunç bir olay yaşandı,bunlar her yıl çıkarlar güya orada yaşanan olayları kınamak ve ölenleri anmak bahanesiyle bir şeyler söyler yazar dururlar... Asıl amaç (hani lafları çarpıtıyorlar ya bende net yazayım) asıl amaç Sivas ağzıyla muhafazakarlara saldırmak dindara içindeki öfkeyi kusmak için bir fırsat dine,kurana aklınıza gelebilecek kendilerini benimsemeyip kabullenmedikleri ne varsa her türlü görüşe oluşuma v. s v.s bu vesile ile kelime aralarına kendi ideolojilerininde sloganlarını sıkıştırarak sataşmak...(geriye dönük yazılarfı okuduysan görmüşsündür) Amaç başka bişey değil Sonrada biz kalkarız deriz ki "kardeşim Sivas'ta ölenler bu ülkenin evlatlarıydıda Sivasın intikamının alındığı söylenerek Başbağlarda katledilen insanlar kimlerdi?" Vaaaayyyy sen nasıl öyle bir şey dersin senin amacın Sivas katliamını meşrulaştırmaya çalışmak.. Bakarmısın baskın basanındır çabasına... Ölülerden medet uman yetmedi ölüleri kendi amaçları için kullananlar varya hani neredeyse bir asırdır Atatürkü mezarında uyutmayanlar işte bu zihniyetler var ya bu ülke kimseden çekmedi bunlardan çektiği kadar...

Ne demişler, bir kaç saat mutlu olmak istiyorsan içki iç Bir hafta mutlu olmak istiyorsan evlen ömür boyu mutlu olmak istiyorsan doğayı sev Yani adamcağız doğru olanı yapmış Bu arada dışarda araba kazası oldu ona bakmam lazım...

Eeee asıl amaç bu değilmi? Yani Sivas'a üzülenler Başbağlar'a üzülmezmi? Ama üzülmüyor gördüğün gibi... Birinci sayfadaki yazdığım iletide anlatamak istediğim şey buydu işte anlayana...