-
İçerik Sayısı
1.077 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
suheda_ tarafından postalanan herşey
-
Yüreğime Dökülen Yapraklar
suheda_ şurada yorum gönderdi deniz_kizi'nın blog başlığı içinde deniz_kizi's Blog
sonbahar hüzün kokar ben işte bu yüzden mevsimlerden en çok sonbaharı seviyorum -
Şimdi,bikini erkekleri aptallaştırıyorsa dantelli iç çamaşırları ne hale sokuyor acaba
-
Bu bahsedilen kabadayı tanıtımını benim yaptığım Kabadayı filmi olmalı,ufak bir detay filmde Şener Şen'e eşlik eden oyuncu Özcan Deniz değil Kenan İmirzalioğlu
-
Çok güzel bir filmdi,Sean Penn (Jimmy)kızının öldüğünü öğrendiği sahnede verdiği tepki yaşadığı acı öyle gerçekçiydi. Ama sonu böyle bitmemeliydi dedirten bir film.. İzlenmeye değer
-
Bence bu filmde oldukça başarılı bir hayat dersi var,zaten başrolde iki yaşlı oyuncunun olmasıda bu yüzdendir,sonuçta genç insanlarda kanser olabiliyor.. Ama yaşantınız boyunca neleri kaçırdınız kısmını ancak hayatını sürmüş kişiler öğretebilir.. Diğer konuya gelince tabiki kişilere göre değişir beğenip beğenmeme,ben pek fazla tv programları izleyen biri değilim fırsat buldukça film izlerim hatta bunun için kendime zaman bile yaratırım ve sadece burada gerçekten beğendiğim filmlerin tanıtımını yapıyorum yoksa her izlediğim filmi tanıtmaya kalksaydım,sinema kısmı yalnızca bana ait olurdu
-
şöyle bir konuda bile beni güldürmeyi başardınız ya helal olsun size.. Arkadaşım sapıklığın dini,dili,ırkı varmıdır? ben ne anlatıyorum bir insan bu tip suçlara meyilli biri ise bu o insanın ruh hastası olduğunu gösterir,kişi eğitimle kişi herhangi bir dine mensup olmakla kişi konumuyla statüsüyle aklınıza gelecek tüm sosyalliğiyle kişi kim ve ne olursa olsun sapıksa sapıktır kardeşim.. adamın çocuk ve kadına 16 kişiye tecavüzü söz konusu ben ne anlatıyorum siz ne anlatıyorsunuz aşın kardeşim artık bunları yahu.. sen şu habere bak!!! http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.as...mp;Categoryid=7 Ve böyleleri için topluma kazandırılmalı gibi ucuz laf teranelerinede gerek yoktur,******** kardeşim kim olursa olsun suçu sabitmi..adı ister hüseyin olsun ister şahin hiç fark etmez..
-
Bir Amerikan Suçu - An American Crime (2007)
suheda_ şurada cevap verdi: suheda_ başlık Yabancı Sinema
ben Sylvia'yı öyle çok sevdimki ve çaresizliğine öyle çok üzüldümki masumdu,küçüktü kendini savunamıyordu başına gelen hiç bir şeyi hak etmemişti Sylvia'lar aslında öyle çokki sadece isimleri farklı ve yaşadıkları ülkeler.. -
Gerçekten insanların zevkleri ve onlara hitabeden şeyler öyle farklılık gösteriyor ki.. ben bu filmin yarısını bile izleyemedim,hiç tereddütsüz kapatıp yatağıma yollandım.. hiç bir şey yok bu filmde iki aynı kültüre sahip insanın düyanın öteki ucunda bambaşka kültüre sahip bir ülkede kesişen yolları ve hep aynı sahneler uyuyamayan bir adamla yalnızlık çeken bir kadının iç sıkıntıları ve sık sık karşılaştıkları bir bar..gerisini bilmiyorum çünkü izlemedim. Filmdeki tek güzel şey şu inci küpeli kız Scarlett Johansson
-
ne tesadüf bana daha yeni annem gelin olduğunda büyükbabamın kendine taktığı beşi bir yerdenin birini verdi.. şimdi benimde dört eksiğim var duyrulur
-
"Allah için yapılan sapıklıklar"bu nasıl bir ifade böyle!!! Müslümana özellikle parmak basma sebebinizi şöylemi algılamalıyız müslümana yakışmayan bir davranış öyle ise hem fikiriz,sormadan edemiyceğim diğerlerine mübahmı oluyor? ama eminim bizim ödüllü opera sanatçımızda müslümandır.
-
çaktırma şekerim Sylvester aslında bir kedidir..ve kediler kedileri yemez.. hani sevimli sarı civciv Tweety'yi yemek için uğraşıp duran ve her seferinde bastonlu yaşlı babaanne tarafından enselenip sırtına vurula vurula gırtlağından çıkartmak zorunda kalan bahtsız kedicik köpeğin adımı?Hector
-
İzlenecekler listemdeki ilk film buydu sağol tüm hevesimi kırdın.. Gerçi ben genede izleyeceğim ya
-
İlk anda hatırlayamadım,şimdi hatırladım bu yaz izlemiştim. Aslında güzel düşünülmüş bir aşk filmi,bir kusuru biraz fazla abartılmış,beyin tumorunden ölümle mücadele eden bir adam tüm çektiği acıları sıkıntıları bir kenara atmış geride kalacak olan karısını ölümünden sonra teselli etmenin yollarını düşünmüş yinede hoştu,düşünsenize doğumgününüzde ölen eşinizden bir mektup alıyorsunuz ölmeden önce yazmış olduğu.. Irlanda'nın o muhteşem doğa manzaralarından etkilenmemek elde değil.. Dedim ya film hafızanızdan çok çabuk silinip gideceklerden..
-
Bir Amerikan Suçu - An American Crime (2007) Suheda'nın sunumuyla. Admin bir başka filmi tanıtırken bahsetti bu filmden aklıma geldi,nasıl olduda tanıtmamışım.. Filmi dvd filmleri satan dükkanda tesadüfen buldum,hani hepimiz yaparız ya arka kapağınındaki tanıtım yazısını okur öyle izlemeye karar veririz bende öyle yaptım.Beni etkileyen tek şey orda gerçek hayat hikayesinden alınmış olmasıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar sarsılacağımı sanmıyordum.. Öyle bir kurgulanmış ki film öfke,nefret acıma, hepsini aynı anda yaşatabiliyor size,ben bu filmin yarısından itibaren bitirinceye kadar küfrederek ve ağlayarak izledim..Hatta filmi birlikte izlediğim arkadaşlardan bir tanesi "seni böyle şeyler etkiliyor neden izlersin"diye tepkide gösterdi.. Çaresiz kimsesiz çocuk yaştaki bir genç kıza karşı bir suç işleniyor ve herkes buna seyirci kalıyor ve bir zaman sonra seyircilerde suçun içerisinde yer almaya başlıyor..Hesap soran yok neden yaptın diyen yok tam tersi "yapabilirsiniz"diyen ruh hastası bir kadının teşviki ile insanların aslında ne kadar suça meyilli olduklarını gösteriyor.. Filmin çocuk kahramanları belki olayın boyutunun farkında değil belki bir oyun olarak algılıyorlar ama çocukta olsa bu kadar acımasızlık olurmu.. 1965 te yaşanmış bir olay davaya bakan savcı "Indiana eyaletinde bugüne kadar işlenmiş olan en korkunç cinayet" diye yorumluyor.. Panayırlarda çalışan anne baba iki kız çocukları Sylvia ve kardeşini para karşılığında evde altı çocuğu(her birinin babası farklı) ile yaşayan maddi ve psikolojik sorunları olan Gertrude Baniszewski aldı kadına bırakırlar.. Kadının çocuklarının en küçüğünün babası olan sevgilisi sık sık eve uğrayıp kadından para alan vermediği takdirde döven sonra kendini af ettirmek için kadınla yatıp gönlünü alan sorumsuz serseri bir genç adam... Bir diğer yandan evin büyük kızı evli bir erkekle ilişkisi olup ondan hamile kalmış ve terk edilmiştir,mahallede dedikodular yayılmaya başlayınca annesine tüm bunları Sylvia'nın uydurup herkese yaydığını kendisini kıskandığı için iftira attığını söyler.. Zaten ruh hastası olan kadın dedikodulardan bunalıp bunun sorumlusu olarak gördüğü Sylvia'ya işkencelere başlar.. Diğer çocuklarının gözleri önünde akıl almaz işkenceler yapan kadın kızı bodrum katına hapsedip kendi çocuklarına ve onların arkadaşlarına her türlü işkence için izin verir.. Sylvia'nın yaşadığı dramın yanı sıra insanların içerisinde ki hayvani duyguların nasılda en küçük tavizde gün ışığına çıkabildiğine şahit oluyorsunuz.. Filmin sonunda ki mahkeme oturumları birebir gerçek kayıtlardan alınma... İçiniz acıyacak canınız yanacak ama izleyin değer.. Güzel gencecik oyuncu Ellen Page müthiş bir oyunculuk sergiliyor.. Tür : Dram / Suç / Psikolojik Yönetmen : Tommy O'haver Senaryo : Irene Turner Oyuncular : Ellen Page, James Franco, Catherine Keener, Ari Graynor, Hayley Mcfarland, Oliver Adams
-
Filme haksızlık yapmayalım,bence harika
-
canım benim teşekkür ederim beğenmene çok sevindim
-
Siz önce milliyetcilikle ırkçılığı kendi zihninizde bir analiz edin sonra görüşelim ben buradayım.. İşe ilk önce Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözünde ne demek istediğini araştırarak başlayabilirsiniz mesela.. sevgili dostum,aynı tekrarlardan yoruldum ben,anlaşamadığımız aşikar.. ben size kürtçe neden hala konuşuluyor derken yasaklı olan bir dil konuşulabilirmiydi demek istiyorum fakat gördüğüm kadarı ile aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamıyoruz..
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Gidin çıkın hayatımdan gidiiinnn hem psikolojimi hemde terbiyemi bozuyorsunuz benki prezervatif reklamını ciklet reklamı sanacak kadar saf,arkadaşlarının madarası olmuş biriyken birde nereden çıkıyor bu kadınlar mazoşisttir döven erkeği severler kızdırmayın kafamı,bana bir tane kadın gösterin bakalım dayaktan zevk alan..kadın bu kadııınn eşek değil.. bence bu insanlık evrimini tamamlayamamış dayak atan erkelerin kendilerini aklamak için uydurduğu komik saçma sapan iddialardan başka bir şey değil
-
Bende asıl bu kürtçe yasaklımıydı değilmiydi söylemleri için gülünç sözler diye düşünüyorum.bin kez sorduk madem kürtçe yasaklı bir dildi neden tüm kürt kökenli vatandaşların hemen hepsi genci, yaşlısı, çocuğu çatır çatır kürtçe konuşabiliyor.. söylediklerinizi milliyetçiler üzerine alsın demişsiniz ben aldım zira milliyetçinin en önde gideniyim...
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kasklı sapık sanatçıymış Ankara’da son 6 ayda meydana gelen cinsel saldırı olaylarının failinin İstanbul Devlet Opera ve Balesi tenorlarından Şahin Öğüt olduğu belirlendi. Şahin Öğüt’ün Ankara’da askerliğini yaptığı kaydedildi İstanbul Devlet Opera ve Balesi tenorlarından Şahin Öğüt (31), askerliğini yaptığı Ankara’da, aralarında 18 yaşından küçük 8 kız çocuğunun da bulunduğu 10 ayrı tecavüz olayının faili olduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Askerliğini tamamlamasına 4 gün kala yakalanan Öğüt’ün, tanınmamak için tecavüzler sırasında bile başından motosiklet kaskını çıkarmadığı öne sürüldü. Ankara Emniyet Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, Çankaya, Yenimahalle, Keçiören ve Batıkent’te son 6 ayda meydana gelen ve ortak özellikleri bulunan 10 ayrı cinsel saldırı olayıyla ilgili kapsamlı bir çalışma başlattı. Motosiklet ehliyetli 35 bin kişiyi araştıran 8 polis, zanlının kullandığı siyah renkli ve “Mondial Chopper 250 CMT” marka ve model motosikletten Ankara’da 228 adet bulunduğunu belirledi. Aynadaki parmak izi çözdü Çalışmalar sonunda şüpheli motosiklet sayısı 35’e, şüpheli sayısı ise 500’e indirildi. Polisler, özellikle saldırıların yoğun olduğu Çankaya bölgesindeki sürücüleri takibe aldı. Bu sırada Bahçelievler semtinden gelen bir cinsel saldırı ihbarını değerlendiren ekipler, siyah kasklı sürücüyü tespit ederek izlemeye başladı. Ancak takibi fark eden motosikletli, polisten kaçarak izini kaybettirdi. Aramalarını sıklaştıran ekipler, bir alışveriş merkezinin bodrum katında kaskı üzerinde bırakılmış siyah “Mondial Chopper” marka motosiklet olduğu ihbarı üzerine harekete geçti. Motosikletin dikiz aynasından alınan parmak izi, mağdurelerin evlerinde tespit edilen parmak izleriyle karşılaştırıldığında, izlerinin aynı kişiye ait olduğu belirlendi. Bunun üzerine motosikletin plaka ve şase numarasından sahibini tespit eden polisler, geçtiğimiz cuma sabahı Çankaya’da bir eve baskın yaparak Şahin Öğüt’ü gözaltına aldı. Ağlayarak teşhis ettiler Yakalandığında “Ben Türkiye’nin en ünlü tenoruyum” dediği öğrenilen Öğüt’ün evinde yapılan aramalarda, cinsel saldırıların ardından gasp edilen ipod’lar, fotoğraf makineleri ve paralar ele geçirildi. Emniyete götürülen Öğüt, burada 10 mağdurla yüzleştirildi. Mağdurların, Öğüt’ü, “ağlayarak” teşhis ettikleri öğrenildi. Tecavüzler sırasında elde edilen sperm örnekleri ile Öğüt’ün sperm örnekleri de yapılan DNA testlerinde uyum sağladı. Zanlı, sekizi tecavüz, biri tecavüze teşebbüs, biri de taciz boyutunda kalan 10 olayda da suçunu itiraf etti. Küçük mağdurlar arasında Ankara’da bir hastanede görev yapan ünlü bir cerrahın kızının da bulunduğu ileri sürüldü. Öğüt’ün, peşine düştüğü genç kızları, evlerinin kapısına kadar takip ettiği, evde kimsenin olmadığını anlayınca su isteme bahanesiyle zili çaldığı, kapının açılmasıyla zorla içeri girdiği, koli bandıyla mağdurelerin ellerini ve ağzını bağladıktan sonra cinsel saldırıda bulunduğu kaydedildi. Öğüt’ün, saldırının ardından mağdurların yanına kendilerini çözebilmeleri için bir bıçak bıraktığı kaydedildi. ‘Onlar kadın olmayacak mı?’ İfadesinde, “Bende sosyal statü de var, para da var, cazibe de var” dediği bildirilen Öğüt’ün, 18 yaşından küçük 8 kıza tecavüz girişimi konusunda ise, “Onlar da nasıl olsa kadın olmayacak mı? Ne fark eder, küçük veya büyük?” dediği iddia edildi. Askerlik görevini Ankara’da Mızıka Bölüğü’nde yapan Öğüt’ün yarın terhis olması gerekiyordu. Zanlının askerlik öncesinde İstanbul’da oturduğunu tespit eden polis, 2007’ye kadar İstanbul’da işlenen ve faili meçhul kalan 5 tecavüz olayıyla ilgisi olabileceği düşüncesiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne fotoğraflarını gönderdi. Tutuklanan Öğüt’ün, emekli emniyet müdürü ve eski polisevi Müdürü H.Ö.’nün oğlu olduğu öğrenildi. Yarışmada ödül kazandı Ankara’da 1977’de doğan Şahin Öğüt, 1995-1996 sezonunda girdiği Hacettepe Devlet Konservatuvarı’ndan 2000’de iyi dereceyle mezun oldu. Bu dönemde pek çok konserler veren sanatçı W.A. Mozart’ın okul bünyesinde yapılan “Sihirli Flüt” operasında solist sanatçı ve reji asistanı olarak görev aldı. 2002 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda öğrenimine devam eden Öğüt, 2003-2004 sezonunda Cemal Reşit Rey Salonu’nun açmış olduğu sınavlarda başarı göstererek “Kuvayı Milliye” operasında korist sanatçı olarak rol aldı. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin açmış olduğu sınavı kazanan Öğüt, kurum bünyesinde 15’den fazla oyunda yer aldı. Nişanlı olduğu belirtilen Öğüt 2007’de Siemens Opera Yarışması’nda mansiyon ödülü almıştı. alıntı milliyet Yok efendim eğitimsizlik,cehalet,sosyal bir sorun,bastırılan duygular,bazı şeylerin tabu oluşu falanda filan geçelim bunları.. Demekki neymiş, insanın içerisinde özünde olmalı bazı değerler,gerisi hikaye..
-
Benim hüzünlerim vardır,yüreğimin en kuytu yerinde sakladığım güneş görmez kimse bilmez onları.. Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat gibi besleyip büyütürüm,an gelir bana sormadan müsademi almadan çıkıverirler o kuytu yerlerinden tüm benliğimi kaplarlar ama en çokta gözlerimi. Benim hüzünlerim vardır,hepsinin ayrı bir adı ayrı bir anlamı var bir bilseniz nasıl acıtırlar içimi ama olsun çünkü hepsinde öyle derin hikayeler saklıdır ki.. Ben mevsimlerden en çok sonbaharı sevdim,çünkü hüzün kokar sonbahar ve yağmuru ve serin rüzgarları..ama en çok ıssız bir sahildeki denizin dalgalarını.. Hüzün birazda yalnızlıktır ya belki ondandır deniz fenerlerinde beni sarhoş eden kimsesiz görüntü.. Ben onu bunu bilmem,ben hüzünlerin insanıyım hem hanginiz mutluluklarının hüzünlerinden daha çok olduğunu iddia edebilir ki? Dönün yüzünüzü güneşe karşı oturun çekin taze toprak kokan havayı içinize "ne güzel"dersiniz "hayat ne güzel"oysaki bilirim ben yüreğinizin bir kenarı kanar çünkü hepinizin içinde pusuya yatmış hüzünler var.. Biraz kıskançtır hüzünler başka bir duygu onlardan daha ağır basmaya kalktımı işte o zaman en çok o zaman kendilerini hissettirirler... Aklına ben düştüğümde sende hüzünlen,ben senin düşlerine hüzünlerle geleyim,başıma bir duvak gibi dolayıp,sende kelimelerini giy üzerine böyle olsun kavuştuğumuz anda ki resim.. ...Ve sonra avuçlarında ısıt üşüyen ellerimi.. suheda
-
sen asıl kopma neymiş gitte burda gör http://www.turkish-media.com/forum/index.p...mp;#entry737181 kendimden nefret etmeme az kaldı
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
suheda_ şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
Devlet hepimize eşit haklar tanıyorsa ki öyledir,bunun tartışalacak bir yönü olduğunu sanmıyorum.. Belki farkında değilsiniz ama ülkede artık pkk terörü kürt terörüne dönüşmek üzere hızlı adımlarla yol almaktadır.Hemen hergün pkk yandaşı kitleler olaylar çıkarmakta ülkede bir kaos ortamı yaratmaya çalışmaktadır. Kısacası kürt nufus hızlı bir şekilde katlanarak pkk saflarına geçmekte Muş'ta bir şehit cenazesi haberi vardı geçenlerde tv de takip ediyorsanız izlemişsinizdir cenazeye katılan vatandaşlarla askerle arasında olaylar yaşandı,cenazeyi askerin taşımasına karşı çıkıldığı gibi tabuta sarılı Türk bayrağı kopartılmaya çalışıldı,şimdi birileri çıkıp tüm bu olayları bir kaç provakatörün işi diye yorumlayabilir değil,bu olaylar artık provakatif boyutu aşmış durumda.. Gösterilerde ölenlere gelince dün ne söylemişsem bugünde arkasındayım. Kürtçenin sürekli yasak olduğunu dile getirip duruyorsunuz bende diyorum ki size,madem yasaklı bir dildi bir çok kürt neden hala Türkçe bilmiyor bana kürtçe bilmeyen bir kürt vatandaşı gösterebilirmisiniz? Bu mağduriyet masallarını artık kimse dinlemiyor.. Her kürt pkk lı değildir diyoruz sonra sokaklara dökülen çoğunluğu görünce kendi söylediğimize kendimizde inanmamaya başlıyoruz.. Her davanın bir onuru vardır,ama bunun yok nedir derdin diye sorulduğunda "dilimi konuşamıyorum"bende diyorum ki külliyen yalan.. kürt vatandaşların oyları ile seçilen ve bizlerden kesilen vergilerden maaş alıp meclis koltuklarına kurulup oturanlara ne demeli bugüne kadar hangi birini bir şehit evinde taziyede gördük,ama nerede bir terörist ölmüşse her zamanki gibi başrolde yine onlar.. http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDaki...n%20taziyesinde ...Ve ayrıca örnek olarak bana yazınızın başında ki sömürge ülkelerinde işgalci güçlerle burada ki durumu bir tutmanızı son derece yakışıksız bulduğumuda belirtmeden geçemiyceğim..- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
içimdeki ve dışımdaki İstanbul..
suheda_ şurada yorum gönderdi suheda_'nın blog başlığı içinde Şehr-i Hüzün
Yok usta o yokuşlar bisikletlede zor olur aslında yürüme fikrini ben öylesine bir alternatif olarak ortaya attım yoksa koca ada yürünürmü?üstelik tırmanıcaksın..ancak bir kısmını görebilirsin.. bişey söyliyeyimmi adada nereye gidersen git at pisliği kokusundan kaçamazsın zaten bir süre sonra alışıyorsun kokuya.. Rehbersiz gezi düşüncelerinize aynen katılıyorum,hiç bir espirisi yok.. -
Dokunsan Yüreğime Sen gittin ya dilim yarım uyaklarım kayıp..Gidişinle tükendi kelimeler.. Kanayan düşlerimin içinden çekip çıkarıldı kimsesiz esir hisler.. Candı kandı.. ama hükmü yoktu.. Çaresizlik tavında demini almıştı yarınlar.. Adı olmayan bir sevda çıkmaz sokak misali takılıp kaldı dikenlerine imkansızlığın.. Yokluğun bıçak gibi keserken geceyi karanlık gülümsedi bir an.. Ve ardında yeşerdi cansız seviler.. Sözler uyumsuzluğunu kusarken gecenin koynuna sahipsiz uyaksız sevdaya dair tüm kelimeler.. Kimliksiz bir duygunun esaretinde bedeni olmayan ruhlar ruhsuz bedenlere inat canhıraş bir çabayla tutunmakta bugüne. Dünden bugüne.. Dünün gölgesinde yaşarken bugünü ama sevdasız ama yarınsız.. Keşke’lerin kaygısı çöreklenmiş yorgun bedenlere.. Özgürlüğü takıp bir kuşun kanatlarına yarınlardan uzanmak vardı sevgili sana.. Hiçbir şeyi umursamadan dikenli tellere rağmen. Kanayan ellerimize yüreğimize birbirine hasret bedenlerimize imkansızlığa rağmen.. Bana rağmen.. Sana rağmen.. Sınırlar yok etmeden bizi.. Tek bir kez. Son kez. Dokunsan yüreğime.. Ve ben o an ölsem Gece gözlerinin derinliğinde... Tek bir kez ve son kez... “İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz biz dokunsak kanar ellerimiz” alıntı