-
İçerik Sayısı
1.077 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
suheda_ tarafından postalanan herşey
-
yemeğe geçicem sonrada bir arkadaşıma kahve içmeye
-
Ya hiç dikkat ettinmi canım bütün vampir filmlerindeki vampir erkekler (genelde erkek olur zaten) hep çok yakışıklı dişlerini nerden görcen gece yarısı zifiri karanlıkta hem olsun beaa ısırsın boşver nasılsa ısırınca ölümsüz oluyorsun,acayipte aşık oluyorlar düşünsene uyurken gözünü bir açıyon başında Gerard Butler ooyyy oyyyy
-
valla bütün vampirler filmlerdeki gibi yakışıklıysa bende görmek isterdim
-
Ben tam yukarıda anlatıldığı gibi avrat tarifine uyan birini tanıyorum üstelik bu forumdan hiç bakmayın asla söylemem
-
sen inanıyormusun dizinin yayından kalktığına pana film Muro'yu daha bir izlenebilir kılmak için böyle bir dedikodu yaydı bence zaten yakında hepimiz göreceğiz...Ne tesadüfki tamda aynı tarihe denk geldi biri vizyona girdi bir diğeri askıya alındı.. Hatırlarsan en son oynayan bölümde Çeto Muro'ya "başkanım biz bir film çeksek izlenirmi"diye bir soru soruyor Muro'da "10 milyon izler"diyor ya.. E birde dizinin hayran kitlesini hesaba kat...uyanık bunlar..
-
Film günümüz şartlarına yenik düşen devrim düşüncesine oldukça ince göndermeler yapınca tabiki bazıları tarafından eleştirilecektir.Oysaki film devrimi kötülemiyor sadece sistemin çarkları içerisinde nasıl yenilip yok olup gittiğini anlatıyor.. Kapitalist ve emperyalist düşünceye karşı bir insanın her yanını sarmalayan bu sistem içerisinde ne kadar karşı koymaya çalışsada kendiside bir şekilde kıyısından köşesinden ilişiverdiğine,bu arada yapılan reklamlarda bu yönde hem karşı,hemde buram buram reklam ee buda sinema sektörünün cilvesi olsa gerek.. Mesela bir sahnesinde arkadaşının giydiği iç çamaşırının markasını yüksek sesle heceliyor Muro "calvın klein "arkadan patlatıyor espiriyi "sokma çatalın arasına emperyalizmi" Film evet neredeyse fragmanları sayesinde tamamını gördüğümüz bir film ama işin ilginç yanı bazı fragmanları filmin içerisinde göremedik buda demektir ki film bence iki bölüm olarak çekildi. Birde filmin vizyona girmesi ile kurtlar vadisi pusu dizi filminin yayından kalkması aynı tarihe denk geliyor Pana film burada hinlik yaparak aradaki boşluğu film ile doldurup istediği izleyici sayısına hedeflemeyi amaçlıyor.. Nasılsa dizisi bir iki hafta içerisinde ya aynı kanalda yada başka bir kanalda gösterilmeye başlanacak.. Tabi bunlar benim şahsi görüşlerim. Ayrıca gittiğimiz sinema salonunda iki salon muro iki salon arog oynuyordu her iki filme gidenlerle konuşunca muro arog'tan daha eğlenceliydi yorumunu aldık.. Kim ne derse desin Mustafa Üstündağ artık Muro ile Türk sinema ve televizyonlarının yeni karakteri ve eğer akıllıca kullanılabilirse İnek Şaban karakterinide gölgede bırakır..
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
suheda_ şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Güncel Konular
Ben hala burda askerlerin köy yaktığına dair somut bir delil göremedim iddialar savunmalar... Boşaltılan köy ve mezralardan bahsetmişsiniz bol bol,coğrafi olarak ulaşımı zor kırsallarda pkk ya yardım ve yaltakçılık yapılmasını engelleme adına boşaltılmış köyler,hoş daha mı iyi oldu ki sonuç itibari ile göç başladı terör dağdan şehre inmiş oldu.. Birde dikkat edin bakın Avrupa insan hakları mahkemesine ülkeyi şikayet etmek için baş vuranlara ve sebeplerine Ben hala kapı gibi o sözün arkasındayım ve bütün bölücülere aynı şeyi tekrar ediyorum.. “Biz ne dedik? Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karşı çıktılar. Buna karşı çıkanın Türkiye’de yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin." Tek bayrak,tek devlet,tek millet.. Bu söz daha önce Diyarbakır sokaklarında bir tabur askerin yürüş esnasında belirli bir ritimle söylediği söz,o zaman kimsenin dikkatinimi çekmemişti yoksa askeri eleştirmektenmi korkulmuştu.. -
Bayram bitti,etler dağıtıldı,yenildi bitti ...Hala neyi tartışıyorsunuz
-
Benimde dikkatimden kaçmadı Erbay,Naim'in daha erkeksi tavırları gerçi bu hafta çok fazla takip edemedim ama gördüğüm kadarı ile Naim adam gibiydi yine içlerinde en beceriklisi gene oydu.. Sen o yaşlı kadının adı Sahra mıydı ne yemek yaparken halini gördünmü o ********* tırnaklarla elini yemeklere daldırıp daldırıp çıkarmasını birde "ben hijyenim nasıl kıl çıkar" diye kabul etmeyişi sanki yayınlanmayacak.. Onu bunu bilmem ama bende yemek yerken tabağımdan kıl çıksa ağzıma lokma sürmem daha kendi saçım olduğu bilsem bile
-
()()()() Deniz_Kızı ()()()() Anı Defteri......,,
suheda_ şurada cevap verdi: L_U_C_İ_F_E_R başlık Anı Defteri - Defterleri
Bitanem ben seni hiç unuturmuyum -
sen ne diyorsun.. Yakında bir Naim fan kulubu kurmayı planlıyorum hastasıyız Naim'in
-
domatesin yüz ifadesi bak mübarek tecavüzcü coşkun gibi
-
Şans Kurabiyesi Kırmak İstermisiniz? Öyleyse Ne Duruyorsunuz?
suheda_ şurada cevap verdi: Admin başlık Boğa Burcu
Bugünlerde karşına çıkanlara dikkat et biri senin olacak. yok istemem istemediğimi kaç kez daha söyleyeceğim.Yahu bu şans kurabiyelerine inanmaya başladım artık -
benimde gözlerim siyah değil... demek bu yüzden evlenemedim
-
Necip Fazıl Kısakürek
suheda_ şurada cevap verdi: bahara_dair başlık Yazar-Şair Biyografileri Forumu
KARACAAHMET Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet! Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet! Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde; Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde? Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta; Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta... Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek. Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek. Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık; Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık. Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz; Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz. Karacaahmet bana neler söylüyor, neler! Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler, Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm; Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm... Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep; Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep? Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar; Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar, Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları; Süzüyor, sahi diye toprağa basanları. Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden, Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden. Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar, Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar. Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih! Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih! Necip Fazıl Kısakürek -
Canım o kadar kusur kadı kızında olur,bende buna taktım "yürürken kalçaları titreyen avrat"
-
Dünyada mantık evliliği kadar kötü bir şey varmıdır?Politika.. İçerisinde sevgi yok,aşk yok,heyecan yok,neymiş anlaşmakmış önemli olan..peki birbirine aşık iki insan anlaşamıyor olsa hiç birbirlerini severlermiydi? Bakıyorsun tahsili yerinde maddi durumu yerinde karakterde oturmuş tamam,bundan iyisi şamda kayısı,hayır öyle değil daha doğrusu bu kadar basit değil sırf aşksızlıktan ne çok evlilik yerle bir oluyor hiç düşündünüzmü?ve ne çok insan mutsuz oluyor..
-
Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine devriciyim diyen izlemesin )) Kurtlar Vadisi Pusu dizi filminin topluma kazandırdığı son derece eğlenceli bir karakter Muro,öyleki hayran kitlesi hiçte azımsanmayacak kadar büyük.. İllegal bir terör örgütünün üyesi iken örgüt tarafından gözden çıkartılmış devrime sevdalı içi insan sevgisi ile dolu geveze kendini metropol tilkisi diye tanımlayan olaylar karşısında yardımcısı Çeto'nun çözümlemeleri ile sizi gülmekten kırıp geçiren biri.. Film vizyona girince oldukça kalabalık bir arkadaş gurubu ile izledim.filme ilgi büyük bunu ilk önce bilet bulmada ki sıkıntımızdan sonrada sinemadaki yoğunluktan anlamak mümkün..Beni bilen bilir çok fazla Türk filmi izlemem çünkü beğenmiyorum.Ama şunuda itiraf etmeliyim ki komedi filmlerde oldukça başarılı Türk sineması.. Muro böyle şiddetle tavsiye edilecek bir film değil,ama eğlenmek istiyorsanız ve boş vaktiniz varsa kaçırmayın.. Gelelim filme... Hapisten çıkan Muro köyüne dönüp evlenip devrimi ilk önce yatak odasından başlatıp doğacak çocuklar ile tüm topluma yayma düşüncesinde..Ama olaylar hiçte beklediği gibi gitmiyor.. Otobüs yolculuğu esnasından üzerine dökülen kahveyle devrimci testisleri yanma tehlikesi atlatan Muro'yu bu kezde köyde hiç umulmadık bir süpriz beklemekte.Köyde öğrendiği haberle tekrar İstanbul'a dönen Muro başına gelen beladan yardımcısı Çeto ve kendi dahi fikirleri ile kurtulma çabasına düşer.. Film komedinin yanı sıra oldukça ince sosyal mesajlarda içeriyor..
-
Anneannemin sandığındaki naftalin kokusu,ve küçücük ellerimle sıkıca tuttuğum armut ağacında asılı salıncağımın ipleri.. Çocuk kahkahalarımda terk etti gitti beni uzun zaman önce,arada gözlerin anımsatır bana çocukluğumdan kalma günbatımlarını.. Kimbilir!belki birgün uyanıveririm bu nemli soğuk karanlıklardan,kanayan dizlerimle uzanırım güneşe yüzümde çocukça bir tebessüm.. Havada çok eskilerden kalma kiraz kokusu,ama mevsimlerden sonbahar bu nasıl bir çelişkidir Yarabbi bir yanım güneşe bakarken diğer yanım tipi ayaz.. Hep yarım kalmışlıklarla dolu ömrüm,sevdalarım yarım,kelimelerim yarım.Biliyorum aslında geceyi koynuma alıp karanlıklar kuşanmayı ben,kendim tercih ettim. İnanmıyorsun belkide...uykusuz gecelerimde dönüp durduğum yatağım şahit neler hissetiğime ve birde aynalar hüzün kokan gözlerime.. Kimsenin beni anlamasını beklemiyorum ki..Beni anlasa anlasa kuyudaki Yusuf ve şafakta idam edilecek mahkum anlar son gecesinde..Birde sen...belki.. Kayar dizlerimden düşer yaprakları sararmış eski bir kitap,uyanırım derin uykularımdan göçüveririz çağlar öncesine... Sen Metehan'ın cesur savaşcısı ben seferden dönüşünü delice bir arzu ile beklerken içimde "ya dönmezse"korkuları.. Sonra cesaret ölçmek ister Metehan sınavı acımasızdır.koyar sevdikleri kadınları askerlerinin karşılarına ve sesi gök gürültüsünü andırarak"ok at" diye emreder..Ok atana ünvan atamayana ölüm,beni senin karşına koyduklarında ve tam göğsümün ortası işaret edilince... Atarasan sen yaşayacaksın atmazsan ben,peki birbirini sevenden biri öldüğünde diğeri yaşayabilirmi? İşte tam burada film kopuyor ben gerisini hatırlamıyorum bu hikayenin,hatırladığım tek şey gözlerime son bir kez bakışın denizin rengini ve kokusunu getiren gözlerinle.. O oku atsanda atmasanda çok şey değişmezdi zaten ,aşkın yüceliğini ölümsüzlüğünü bilmiyordu Metehan..Bilseydi.. Ben binlerce yıldır Tanrı dağlarının eteklerinde senin adını çağırır dururum,duyuyormusun? Eyüp'ü küçük bir mağaranın içerisinde hapseden sebep neydi?Bir sabır sınavı değilmi,belki bizimde onun gibi yakarışımıza bir ses veren çıkar,işte o zaman tüm yaralarımız kabuk bağlar,çıkarız gün ışığına.. Dimağımda babamın kokusu dilimde çok eskilerden kalma bir türkü sana yürüyorum koşar adım.. Sıcacık ellerin ısıtır yüreğimi..Diner pencerelerde ki rüzgarın uğultusu.. Her akşam içimdeki küçük bir kız çocuğu ağlar hıçkırıklarını duyarım,onu avutacak hiç bir şeyim yok, Dün Metehan çaldı umutlarımızı,bugün bir başkası ama biliyorum ben, biliyorum aslında her şey göğsü baba kokan adamın gidişiyle başladı.. Oyuncak bebeğimin bir kolu yok,kopmuş düşürmüşüm bir yerlerde bulamadım,uçurtmamda kırıldı,ama olsun armut ağacında asılı sanlıncağım var benim ve arkamda babam.. Ne zamanki armut ağacım fırtınaya yenik düştü ve ne zaman ki sonsuzluğa gitti baba..işte o günden beridir içimde bu küçük kız ağlar ve ben hıçkırıklarını dinlerim gözlerimi kapatarak... Hatıralar celladım olur gecenin en koyu yerinde,yağlı ilmek boyunuma dolanır ve sorulur karanlıktan bir sesle"son arzun nedir?" diye işte o zaman içimde ki ağlayan o küçük kız cevap verir benim yerime"getirebilirmisin bana armut ağacında ki salıncağımı ve babamın kokusunu.." Suheda
-
Tatlım bayram boyunca bende olmayacağım büyük ihtimalle,bende şimdiden senin bayramı kutluyor ve kocaman öpüyorum....
-
ben bu filmi istiyorum nerden bulabilirim
-
Aksak Zaman Geçitleri kızıl bir hançer ilişiyor bedrin on dördüne.kisra’nın on dördüncü sütununun altında cebelleşiyor âfil dimağlar.dördüncü katında nihan bir avaze feleğin.petrus üçüncü inkarında...yuda ,yanaklarından öpmeye yelteniyor isa’nın.yılanlar taşıyor kadehlerden.kleopatra sırıtıyor karşısında üryan bir mir’at.henriette ‘’seninle ölmeye varım!’’ diyor kleist’e.İki kere iki küstahlık ediyor dostoyevski’nin kaleminde ve bela-yı aşk ile aşina kılınıyor fuzuli.mihri hatun’un ilenci dönüyor kendine.yusuf’un gömleğinde kan lekesi,kenan’da bekleyiş çilesi...ipince eğiriyor ipliğini meryem.yazgısına al al düşüyor ‘sır’. savruk düşler ten perdesinde,mavi bir yangın ölüm talebinde...havva’nın ahdinden miras bana yalnızlık.iki kaşımın çıkmazında süveyda.nirvana’da yağmur,’yok’ta ‘var/lık’ risalesi…hayatın izdüşümü ellerimde:kan! werther’in sızısının yankısıdır gözlerim! lime lime edilmiş ‘söz’ün kor nağmeleri. siccin’in kapısında sarı karanlık…veyl yolunda merdut bir sevda.irem’e adım atarken helak oluyor şeddat.sumnat’ta son hediyesunuluyor şiva’ya ve bir kadının külleri savruluyor ganj’a.bir pervane ‘ilme’l yakîn’ halinde.zühal’in yasına aldırmıyor merih.zühre ,ism-i azamı fısıldıyor arzın kalbine.aşk duyuyor bunu , yükseliyor göğe! gazaba uğruyor baharımda mahpus sevda. ilenç olup taşıyor sözlerim kanlı yaraya.kuytu vadilere dökülen yıldızların ardından koşuşturuyorum canhıraş bir mısra düşsün diye yüreğime.(bir mısra düşmeli bu yüreğe!)yorgunum…recm edilsin bütün şairler.ilk taşı atacak,yol verilsin aşk’a! dağların bilge delikanlısı koşuyor ayet ayet sükûn’a.sözsüz,nefessiz tüketiyor zamanı.idris yamıyor bir köşede mintanını.şerha şerha bulutlar...nur fışkırıyor avuçlarından seher’in.intihara gebe ikindilerde okunuyor eylülün esamisi.dört elif miktarı susmak düşüyor paya.hiçliğin kılcallarında azad edilmiş nergis/im… çirkef bir düşe uyuyor aşk’ a kıyanlar ve ölüme uyanıyor göğün suskun yediler’i… hiçbir yerde olmuyor yüreğim varken her yerde! mavi uçurtmalar yapıyorum alaz almış zamana inat sevgili! isa’ya adanmış bir kalp manastırda. hayatın simyasının peşinde münzevi guathama. luksar’da ümit/sizlik hat safhada.tûti’nin kaybolmuş aynası...tozlu bir hayatın karmaşasında âh pembe düşlerim!soğuk bir ateş uzanıyor şeceresine gecenin. titrek aksanımla koşuyorum geceye. münkesir yollar,girdap umutlar…sürgün naraları yankılanıyor sevdaların avucumda.andolsun aşkın doyumsuz rengine! Bu kalem hep muhalif benle.’bahar’diyorum, ‘eylül’diyor.’sus!’diyoru m, feryad ediyor.’sevda’diyorum ,‘siyah’diyor./nevası yükselirken duvağı açılan seherin kırarım bilekçem./yüreğimi aklıyor ismailce tevekkül ve sığınıyorum hira’dan sızan nur’a.şühûd olsun kalem! uzza pa ram par ça….. ömer’in gözlerinde amansız sancılar, hallac’ın bileğinde tecrid edilmiş arzular…misk-i amber soluyor paslı çivileri ölümün .şibli’nin elinde kan sunan gül!gül ki ,hallac’ı ağlatan kan! sidretü’l münteha’da koşuşturuyor cebrail.aşk’ı meshediyor mekana hükmeden.yeşil rüzgar uğultusu refref.isrâ’ya adak gece;gece isrâ’ya konak! ışıklar söndü.söndü de ışıklar dinmedi içimdeki mahşer.şimdi,hangi tûfan avutur beni?nuh’un ayak bileklerinde ihanet kemendi ,yüreğimde kızıl mürekkep lekesi…nuh’un bile görmediği bir tufan içim! kaknüs’ün üç yüz altmışıncı deliğinde sancı!cüz cüz sabrı hatmediyor kerem.güneşin gölgesinde yüreğim!şairin göğsünde bin kırbaç darbesi.yezid’in soluğunda sapkın dilekçe.me’mun’un salyası damlıyor siyaha.kitapların sîreti dicle’de sükûn...artmıyor aşk’ın değeri gam çekmeyince!yanıyorum.yanmalıyı m!ateş istiyorum sevgili,ateş!suyla yanmak,suyu yakmak… hatlarda kalıyor yesari’nin parmak izi.mermerde açıyor sinan laleleri.(laleye değer düşürür Allah’ın ebcedi!)nesim’le helalleşiyor yitik ramazanlar.bir evliyanın sinesinde tomurcuklanıyor yasin gülleri.hira sessiz okuyor mersiyesini...hüseynî sadalar yankılanıyor uhud’dan.ateş gülistan oluyor ibrahim’e,nemrut’a azap!bin erle giden geliyor on erle;fakat zaferle…! iki yanından kavrıyor güneşi iki eliyle iskender.iki yüzlü insanları sevmeye başlıyor akif tanıdıkça yirmi üç yüzlü insanlar.adem kılıyor kendini insan.kapanıyor melekût aleminin dizlerine… cem’in kadehindeki yedinci hattın bağrında kor beste…gölgesi düşüyor hûma kuşunun kalbimin üzerine.mürşit bilip bağlanıyorum gözlerine! harut ve marut düçar azaba dünyada.şahit kılınıyor sevgilinin yüzüne ve’d –duhâ...sıcak su sunuluyor demir kancalı kapta ,isyanın küfre çaldığı zamanlarda.bolonya ışıldamıyor gecemde...susmuyor vicdanımın sesi:çile!azabın katranında yanık masallar serpiyorum hüznün tenhalığına.susuyorum ağlayarak;ağlıyorum susarak… bir şair cinnet geçiriyor!mısralardan yeni çarmıhlar kuruyor bak!nûn…kaleme ve yazdıklarına and içene hamd olsun ki ‘kaf’ta hem gül’ü hem kül’ü gördük ve bulandık aşk’ın her rengine...artık elini bulaştır şiire suskun kalem!yaklaşma ey kays,gökyüzü basacak ellerini! kuzeyli bir kızı intihara sürüklüyor sahte sevda sözleri.boğazımda pörsümüş yılan derileri…yeminim var efendiler!son damlasına kadar ziftleneceğim geceyi…gece anlamaz öyle herkesin dilinden!gece konuşur soğuk kara iklimlerden… nietzsche ağladığında oluyor cinnet cennet bana!nisan yağmuru dönüşmüyor inciye içimde.(ücra bir okyanustum oysa,aşkı yağmurla besleyen…)canımı alıyor her kar tanesi,canıma can katıyor infilak sevda!çarmıh ne yana düşer,aşk ne yana…?kefaretimdir aşka ölüm! hüdhüd kayıplarda!cinlerin utancıdır gözlerindeki kör akis.leyla’nın düşlerinde göçmen kuşların sunağıdır aşk’a elem.gözyaşıyla bağlıyor saçlarını züleyha.uçurumlarda tozlanıyor gelinciklerin telli duvaklı rüyaları.ihanetin kanlı gölgesinde mi kaldı sözlerin?bir şair gül’e bakıyor…bakışında bir efsaneye gebe şair! osman gazi’nin rüyasından hakikat düşüyor çınara.mercan’da serinliyor cennet erenleri.echo’ya aldırmıyor nergis.renklerin kralları siyahı maktul kılıyor beyaza.hayatın nabzı kamçılıyor rüzgarın dehlizini.yılların kahrı eylül bakışlı sevdaların nakşında.abandıkça kelimelerin ellerine,sağnak düşler boşalıyor suskumun göğüne! ah’ım savruluyor fırat’ın kollarına...menderes’in başı kanıyor,su perileri yasta!kızılırmak mezar oluyor bağrı yanık anaya.kara yağız özlemlerim kınından çekiliyor,saplanıyor kırlangıçların yüreğine!bu yüzdendir yanmam kırlangıçlara,susmalarım bu yüzden…! abas’ın kalkanında kertenkele ceseti,eyyüb’ün sabrında akrep geçitleri…kaeria miletos’un suya bulanmış toprak hayali.ins’in güncesinde zamana adanan sözler…kanı çekiliyor ayak bileklerimin.asyalı kalbimde toprak kokusu…ellerimde yıllanmış körpe dua!düşüyorum harlı perçeminden kalemin... sevinci yaşanmamış doğumlar kadar acıtmıyor içimi intihar.benim her şeyi lekeleyen!sokrat arıyor bütünün parçalarını.spartaküs türküleri taşıyor dilimden.bahar hep geç geliyor şairin kentine.terkibimde yağmalanmış hüzün...zamanın çarkında çürüyen bulutların ağıdı.kalbimde:gözyaşı vardiyası! sevr’in koynunda yatıyor tarih.bütün yollar aşk’a çıkıyor.kuşluk vakti göveriyor yetim ahdimdeki öfke!kaybedip kaybedip buluyorum kendimi.cebimden düşmüş kara bakışlı hayat!yılların imbiğinde solgun feryadın mührü.rüzgar, hayat üfürüyor tomurcuğa öksürerek.takâti kesilmiş sözler boğuyor rüyaları.kelimelerle yaşlanıyorum,kelimelerle ölüyor… göç vaktidir ey deli gönlüm çağlar öncesine… gülün yanağında göz izleri,dudağında pişmanlık serzenişleri…ilişmeyin yarama!aşk kaydındayım henüz…mevlevi ayinlerden kopup geliyor ‘hû’,yerleşiyor aşk’ın nefesine!gül alıyor guslünü yangının çiğ tanesiyle.haydi ey gül,kurulan ve giy al fistanını!(rahman boyasıdır bu,silemez gözyaşı.)süleyman anlıyor bülbülün ağıdındaki mor nağmeyi.bülbülün ezberinde ibrahim duası:’’hasbiyallah ve ni’mel vekil!’’ son ayeti indi aşk’ın efendiler! derlemeye ömer gerek! Bu yazıyı nette gezinirken buldum,okuyunca bir hazine bulmuş gibi sevindim kelimeler ruhumu titretti..ilk önce kendi blogıma eklemeyi düşündüm sonra benim gibi kelimelere tutkun ve kelimeleri en az bu kadar iyi kullanan birinin sayfasına daha çok yakışacağını karar verdim...