
Radya tarafından postalanan herşey
-
Araştırmalara göre kahveyi yanlış zamanda içiyoruz!
Birçoğumuz sabahları uyandıktan hemen sonra kahve içer ama bilim insanlarına göre bu yanlış… İşte nedeni… ABD’nin Maryland eyaletindeki Bethesda Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre sabahın erken saatlerinde içilen kahvenin uyarıcı etkisi daha az oluyor.Araştırmanın bulgularına göre bu durumun nedeni şöyle özetleniyor: İnsan vücudu sabah 8 ile 9 arasında stres hormonu kortizol salgılıyor. Bu uyarıcı hormon sayesinde uyku halinden hızla çıkıyoruz. Bu saatlerde kahve içince, kahvenin uyarıcı gücü aslında ziyan oluyor.
-
İlişkilerde sona yaklaşıldığını gösteren işaretler
Kötü yanınızı eşinize göstermeye başladıysanız Ve bu durumun farkında olmanıza rağmen değişmekten yana değilseniz Yalnız kalmamak için boşanmaya yanaşmıyorsanız. İçten içe karşınızdaki kişiyle bir gelecek görmüyorsanız... Sizin ilişkiniz için de ayrılık çanları çalıyor olabilir
-
İlişkilerde sona yaklaşıldığını gösteren işaretler
Ufak sorunlar büyük kavgalara neden oluyorsa Parterinize artık saygı duymuyorsanız Eşinizin eksikleri daha sıklıkla dikkatinizi çekiyorsa Davetli olduğunuz etkinliklere eşinizi götürmek istemiyorsanız Cinsel hayat zoraki bir hal aldıysa
-
İlişkilerde sona yaklaşıldığını gösteren işaretler
Partnerinizi dışarıda sürekli eleştiriyorsanız Eşinizden ayrı kalma fikri sizi rahatsız etmiyorsa Ayrıyken geçirdiğiniz zamanlar sizi daha çok heyecanlandırıyorsa Keşke demeyi sıklaştırdıysanız Bekar olmanın nasıl bir şey olduğunu merak etmeye başladıysanız
-
İlişkilerde sona yaklaşıldığını gösteren işaretler
-İlişkiniz hakkındaki sorunları masaya yatıramıyorsanız -Cinsel hayatınız monotonlaştıysa -Ve bu durum sizi rahatsız etmiyorsa -Kendinize birlikte olduğunuz kişinin size uygun kişi olup olmadığı sorusunu sormaya başladıysanız -Artık birlikte vakit geçirmekten vazgeçtiyseniz, hatta aynı odadayken bile konuşmuyorsanız
-
İlişkilerde sona yaklaşıldığını gösteren işaretler
-Bir zamanlar paylaştığınız ortak ilgi alanlarınızı artık paylaşamıyorsanız -Eskiden gülüp geçeceğiniz şeyler artık bir kavga sebebiyse -Ya da artık kavga etmeye bile tenezzül etmiyorsanız -Bir zamanlar partnerinizi çekici kılan detaylar artık dikkatinizi bile çekmiyorsa -Karşınızdaki kişiye hislerinizi açıklayamayacak kadar uzaksanız
-
OKUDUĞUNUZ KİTAPLAR
Elif Şafak'tan Havva'nın Üç Kızı'nı yeni bitirdim. Okuduğum tüm kötü eleştirilere rağmen bence hiç fena değildi. -Rol yapar insanların çoğu “inanç” söz konusu olunca. Sanki bugünkü fikirlerine her zaman inanmış gibi konuşurlar. Halbuki öyle değildir işin aslı. Nice mevsimlerden geçer insan büyürken; hem inanç, hem inançsızlık mevsimlerinden. Başka türlü nasıl evrilir ki zihin? -Akıl iki çeşittir: Birincisi, kazanılan akıldır... Sen, onu mektepte çocuk nasıl öğrenirse öyle öğrenirsin... Öbür aklın kaynağı ise candadır... Sen, çeşmeyi gönlünce arala! (Mevlana) -Ben peri masallarını severim meslektaşlarımin her ikisi de yanılıyor. Bir inancı yok etmek istiyor, diğeri kuşkuyu. Anlayamadıkları şey şu ki insanın insan olmak için Hem inanca, hem kuşkuya ihtiyacı var. Onlar mutlaklık arıyor Bense diyorum ki mütereddit olmak nimettir. Mutlaklık donuk zihinlerin eseridir. Arayışlar ve kafa karışıklıkları ise zeka belirtisidir. Bir mutlakliktan bir başka mutlaklığa bir katıliliktan bir başka katılığa savrulmak zorunda değiliz. Bir üçüncü yol daha var ikilemlerin ötesinde bir başka Diyar orada buluşabiliriz. -Etrafımız hep "çok bilenler" le dolu. "Emin değilim, kararsızım, hala arıyorum" diyen kimseye rastlamadım daha. -Yaz ve sil. İnanç ve şüphe. Cevaplar ve sorular. Hem bilgiyi önemse , hem bildiklerini sorgula. Asla bir yere demir atma. Adresin değil, sadece ayak izlerin olsun bu dünyada.Ne demiş İbn Arabi ? Bizimkisi '' aşk kervanı''; o kervan ne yöne giderse biz de peşinden. Yerleşme, kök salma, oldum ya da buldum sanma. Hiçbir gettoya, kolektif kimliğe, cemaate, cemiyete, aşirete ait olma. Hepsi yanıltır, şaşırtır. Sen yalnız ol. Bir başına. Varmak değil, gitmek. Sadece gitmek... -Yaşlanmanın farklı yolları vardı belki de. Kimilerinin önce bedeni soluyordu, kimilerinin zihni, kimilerinin de ruhu.
-
En son hangi filmi izlediniz, kaç puan verirsiniz?
Bridget Jones'un Bebeği... Ben çok eğlendim tavsiye ederim..
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
Bugün dünya kahve günüymüş..Buyrun afiyet olsun..
-
Limonlu su içmenin yararları
Nefesi tazelerLimonlu su, sigara, baharatlı yemekden dolayı kötü kokan nefesinizi tazeler. Karaciğeri harekete geçirerek vücudunuzdaki toksinlerin atılmasını sağlar. Diş eti iltihaplarının temizlenmesine katkıda bulunur.
-
Limonlu su içmenin yararları
Kilo vermenizi sağlarLimonlu su içmek yemek yeme isteğinizin önüne geçer, metabolizmanızı güçlendirir ve şişkinliğinizi atmanızı sağlar.
-
Limonlu su içmenin yararları
İmmün sisteminizi güçlendirirLimonun içindeki potasyum kan basıncını düzenler, beyni uyarır ve soğuk algınlığı ile savaşır.
-
Limonlu su içmenin yararları
Beynin ve sinir sisteminin daha hızlı çalışmasını sağlarİçeriğindeki potasyum sayesinde depresyondan kurtulmanızı, unutkanlığınızı atmanızı ve beyin sisinin ortadan kalkmasını sağlar.
-
Limonlu su içmenin yararları
Limon, antibakteriyel özelliği sayesinde göğüs enfeksiyonlarınızdan kurtulmanızı ve öksürüklerinizin rahatlamasını sağlar.
-
Limonlu su içmenin yararları
Solunum problemlerinize yardımcı olur.Eğer solunum yollarınızda probleminiz varsa, limonlu su sizin için ideal içecektir!
-
Limonlu su içmenin yararları
Cildinizi temizler Su içmek kendi başına vücudunuzu toksinlerden arındırır ama içine C vitamini eklendiğinde kanınızdaki toksinler de temizlenir ve cildiniz kızarıklıklardan ve ince çizgilerden kurtulur.
-
Yorumsuz
- Bakış no:104:))
- Yavaş sür bakkkk! tamam anneee bakışı:))
Şu albümden: RADYA
- Gözlerinde - In Your Eyes (2014)
Dün izledim, güzeldi. İzlerken iyi ki böyle bişey mümkün değil diye şükrettim..Değildir dimi.. Evde sürekli misafir var gibi.. Kendi kendimle kalmayı özlerim.. Sahi bi de kaktüslere bayıldım..- Hayatinizi kontrol edebiliyor musunuz?
Aslında evin düzensizliği çok kontrolcü olmaktan kaynaklanıyor belki de.. kendi hayatım ve etrafımdakilerin hayatı o kadar kontrolüm altında ki evde düzen tutturmaya vaktim yok..- Bazen bir şeyler kırılır..(Çok sevdim bu anneyi)
Geçen Çarşamba koridorum bu haldeydi. Kırık. Keskin. Tehlikeli. İşte koridorumun hali. Bunu yapan benim oğlumdu. Bazen, aslında sıklıkla, bir şeyler kırılır. Hem de tamir edilmez şekilde. Ve nefesiniz kesilir… anında. Oğlum banyoya doğru hüsranla, öfkeyle, sadece kendisine ait sebeplerden dolayı fırtına gibi estiğinde nefesim kesildi. Ve banyo kapısını çarparak kapatmaya karar verdiğinde, kapının üzerine monte edilmiş ağır aynanın kayıp yerde parçalanmasına sebep olduğunda milyonlarca kırık parça öğle ışığını yansıtıyordu. Sakindim. Hiçbir yerime zarar gelmemişti. Derin bir nefes aldım önce. Köpeği dışarı çıkardım ki ayağını kesmesin. Arka bahçeye yürüdüm ve sıcak gözyaşlarımın yanaklarımdan süzüldüğünü hissettim. Ne kadar korktuğumu ve hayal kırıklığına uğradığımı hissettim. Az önce gerçekten böyle bir şey mi olmuştu? Evet. Bu gerçekti. Öylece durdum, bunun gelişmekte olan karakterinin bir göstergesi olup olmadığını düşündüm. Sonra banyonun içinden gelen hıçkırıklarının sesini duydum. Çok üzülmüştü. O da bunu beklemiyordu. Merhaba öfke, seni evime davet ettiğimi hatırlamıyorum. Korkmuş. Dehşete düşmüş. Utanmış. Kaygılanmış. Derin nefesler al “Savaşçı Anne” derin nefesler. Bu küçük kırılgan ruhun sana ihtiyacı var şu anda. Elinden gelenin en iyisine ihtiyacı var. En büyük şefkatine ihtiyacı var. En yumuşak ve sağlam anne sevgine ve güvenine ihtiyacı var. Biraz daha derin nefesler al. Hadi Anne. Hadi, hadi git şimdi. Git ve kapıyı aç, kırık camların arasından parmak uçlarına basarak geç, senin geldiğini duymasını dinle, banyo kapısının aralandığını gör, dünyada en çok sevdiğin yüzün endişeden kıpkırmızı olduğunu ve yaşlarla ıslandığını gör, sesinin nasıl birdenbire ne kadar kısık çıktığını duy: “Anne, bunu bir daha asla yapmayacağım, çok üzgünüm.” Biraz daha gözyaşı. Biraz daha ağlama. Tatlı yüzündeki tereddüt. Hadi Anne. Git sarıl ona. Git hadi. Onu kucağına oturt. Evet, sen de ağlıyorsun. Ah, ne büyük bir şey oldu. Ona sıkıca sarıl. Kollarında nasıl da hızlıca küçücük kaldığını, dertop olduğunu gör. Senin sevgine ne kadar can attığını gör. Güvende olduğunu ona hissetirmene ne çok ihtiyaç duyduğunu. Hala ne kadar küçük olduğunu gör. Ruhunun ne kadar kırılgan olduğunu. Seni seviyorum. Güvendesin. Buradayım. Geçti, merak etme. Ben buradayım. Seni seviyorum. Hadi Anne. Ona öfkeden bahset. Anlat ona. Öfkenin ne kadar güçlü bir duygu olduğunu. Öfkeli olma hakkının olduğunu. Öfkenin insanın kasıp kavurabileceğini. Bazen arındırabileceğini. Bazen de zarar verebileceğini. Kafasını sallıyor. O da bunu hissediyor. Artık öfkeyle tanıştı. Büyük duygularını göstermenin daha iyi yolları var. Beraber bunun üzerinde çalışabiliriz. Yarın. Sana yardım etmek için buradayım. Güvendesin. Öfkenin içinde asla yalnız değilsin. Korkularının içinde asla yalnız değilsin. Buradayım. Beraberiz. Şimdi birlikte temizleyeceğiz her şeyi. Ve kırık camları temizledik. Süpürdük ve sildik. Sessizce çalıştık. Dikkatlice çalıştık. Anlamlı bir çalışma yaptık. Bazen bir şeyler kırılır. Bazen onları biz kırarız. Önemli olan kırmak değildir, nedeni ya da nasılı da önemli değildir. Önemli olan kırılmaya nasıl bir tepki vereceğimizi seçmemizdir. Bizi öldürüyor mu? Bizi suçlama ve ceza verme girdabının içine mi çekiyor? Yoksa… Bize en derinden sevmenin nasıl bir şey olduğunu mu hatırlatıyor? Bizi şefkate mi itiyor? “Doğruluk” ve “yanlışlık” engelini aşıp sevgiye mi ulaştırıyor? Hadi Anne. Hadi. Çocuğunu al ve bunu ona öğret. Bunu ona göster. Bunu yaşa ve yaşat. Buna sevgi denir. Hadi. Şimdi. eğitimpedia com- NE ÇEKTİK BE! AMA YİNE DE...
Ergenliğin en belirgin özelliği İNATLAŞMAKTIR! Ergenliğe giren kişi, var olduğunu ve varlığının ”olanların içinde” bir değeri olduğunu ”hem kendisine hem de başkalarına” ispatlamak adına, KARŞI olunacak bir şeyler bulur. Karşı olunacak bir şey bulmak, ergenlik çağından hiç çıkamamış gibi davranan bireylerle dolu bir toplumda o kadar da güç değildir )) Zira en normal işler bile çatışmaya dönüştürülerek yürür… Az önce senin söylediğin bir fikir, beş dakika sonra sana ”senin kafan sanki buna basmıyormuş da, karşındaki sana doğrusunu öğretiyormuş” gibi geri satılır )) En ufak fikir farklılığı kavgaya sebep olur. Aynı fikirde olmadığın insanlarla uzlaşmaya varmak ise zaten bilinmeyen bir kavramdır. Dolayısıyla büyüklerimizden çok farklı gibi görünen hayat görüşlerine sahip olabiliriz. Ama onları savunma ve hayata geçirme şeklimiz aynen öğrendiğimiz üzere iddialı ve çatışmacıdır. Dinlerken tahrik edilmeye açık ve en ufak imada horozlanmaya hazırızdır. Bu delikanlı olduğunu göstermenin en ucuz yoludur )) Konuşurken de had bildirmeye meraklı dolayısıyla, tahrik edici ve çatışmayı tetikleyici olmak, meydan okuma cesaretini sergilemek gibidir. HAMASET, yani gövde gösterisi yapmaya ve her halinle karşında duranları ezmeye, senden yana olanlara ise aslında sahip olmadıkları bir gücü bir anda elde etmişler gibi hissettirmeye yönelik bir tarz, UZLAŞMAYI imkansız hale getirir. Bu yüzden de, yediği iki lokmada aynı tadı bulacak, dinlediği bir müzikte yüreği aynı yerden titreyecek, yaşadığınız ülkeden uzak kalsanız seninle aynı manzarayı özleyecek insanlarla, aynı havayı solumak insana ağır gelmeye başlar… Özel ilişkilerde de, sosyal platformlarda da KAMPLAŞMA ve UZLAŞMAZ KARŞITLIKLAR hep bundan doğar. Tatlı ekmeğimiz hep bu yüzden acı olur. Bu ”ergenliği atlatamamış” tarzın yarattığı yıkımı giderecek tek tutum vardır. O da RAĞMEN var olmaktır! HEPİNİZE KARŞIYIM ve bunu ağzımdan köpükler saça saça her an bağırıyor, hepinizle İNATLAŞARAK YAŞIYORUM, demek yerine bana karşı olmanıza RAĞMEN ben hepimiz için saygılı, onurlu, dürüst, gayretli bir şekilde VAROLMAK için çalışıyorum, demek, en onurlu ve yapıcı tutumdur. Görüşleri ne kadar ”saygın ve rafine” olsa da bunu dile getirme şekli ayyynı beğenmediği insanlar gibi olanların burada durup kendilerine dürüst olmaları için, bir nefes arası rica ediyorum )) TEŞEKKÜR EDERİM! Takdir edilmek, tercih edilmek, gözde olmak, HEP KAZANAN olmayı seçmek yerine, olan bitene RAĞMEN kendine ve başkalarına saygısını kaybetmeyen bir İNSAN olmayı seçmek mümkündür. Bir toplumda böyle bireylerin sayısı arttıkça, o toplum olgun, üretken, ve en önemlisi yüzünü anlık çatışmalar yerine, büyük meselelerin üstesinden gelmeye dönmüş bir toplum olur. Daha önemlisi, bizden böyle davranmayı gören çocuklarımız, bir ömür ergen kalmak yerine, olgun, yapıcı, kendine güvenen ve etrafına da güven veren insanlar olarak yetişirler. JUNO- Kendi Halinde Bir Hayat Gözlemcisi- 3 ay süreyle OHAL ilan edildi. OHAL ne anlama geliyor? Neleri kapsıyor?
OHAL süresince kabineye Erdoğan başkanlık edecek. Kanun hükmünde kararname yetkisiyle birlikte, kanun hükmünde kararnameler aynı gün yayınlanıp meclise gelecek ve yürürlüğe girecek. İlan edilen OHAL ile birlikte aşağıdaki maddelerin tümü yapılabilecek: a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak, b-Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak, c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak, d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak, e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak, f) Söz, yazı, resim, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak, g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek, h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak, i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak, j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak, k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak, l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak, m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak, n) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek, o) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak, Haber Sol- Çok düşünme hastalığı
3 gündür çok düşünüyorum. Çok düşündükçe başım ağrıyor, midem bulanıyor. Bu ülkede ruh hastası olmamak imkansız.
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.