Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

FUZULİ

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Birkaç soru da ben size sorabilir miyim Sayın la.kin?Sizin beş vakit namazını kılan adam örneğinden hareketle eleştiri getirdiğiniz, o adama beş vakit namaz kılmasını söyleyen ve kıldığında şu yaptığına bak dedirtecek davranışlara sevk ettiğini kabul ettiğiniz inanç mı?Yoksa doğruluğunu kabul ettiğniz, öğretisine uyulduğunda güzel olanı ortaya çıkaracak düsturunda inandığınız inancın o adamda şekil olarak algılanması, şekilde kalması ve o adamın bu meyandaki anlayışı mı? Bir başka sorum da o adamda yaptığına bak dedirtmeyecek bir ruh kimliğinin yansımasını oluşturacak bildiğiniz, tavsiye edeceğiniz bir öğretiniz var mı? Sayın Dayı bunu sağlayacak bir düşünce sistemini açık ve anlaşılır şekile söylemiyor ya da söylediği bir öğreti var, birinden öğrenebileceğimiz, bir kitapta bahsedilen ben anlamıyorum bunu.Nedir insanın kendi özüne dönmesinin yöntemi?Nedir gerçek olan aradığımız?Bırakalım namazı, isimli zikri, orucu niyazı ya da hiç yapmamış olalım bunları ya sonrası ya da sonrasında bulacağımız önce vazgeçtiğimizden farklı hangi cevabı sunacak bize? MUHABBETLE...
  2. Sayın Politika darbecilerden kastınız kim, kim, kimler yargılansın ve hangi mahkemee, kimin döneminde yargılasın?Birilerinin yargı darbesi yaptığı sonucuna hangi mahkeme varacak, yargı darbesi tanımı şu an Anyasa'mızda var mı bilmiyorum varsa yargı darbesi maddelerinden hangilerini kim ne yaparak ihlal etmiştir? Ergenekon davasıyla ilgili suçsuz insanlar varsa suçluymuş gibi gösterilmesi,haklarının, itibarlarının gaspedilmesi, zedelenmesi bilinçli yapılıyorsa kesinlikle tasvip edilecek bir durum değil; ama ilk defa bu ülke bu derecede ciddi, bir sistemi kontrol altında tutan(!), farklı kolları olan,farklı alanlarda faaliyet yapan ya da bu ithamlarla şu an anılan bir oluşumu sorguluyor.Ülkemizde basit bir hırsızlık davasının dahi beş yıl sürdüğü düşünülürse ve ziyadesiyle maduriyetlerin olduğu yadsınamazsa bu kadar aksak işleyen bir sistemde bu kadar ciddi bir davada sorunlar,hukuksuzluklar olması kendi içinde normal.Şurası da aşikar yargımız şu an bağımsız mı işliyor buna ben de inanmıyorum; ama dün kendine dokunulmayacağını düşünenlerin kurduğu yönettiği sistem bugün kendilerine ceza kesiyor.Ben bu ülkede hiçbir ideolojik fikre kapılmadan sadece ve sadece hukuğun üstünlüğünü tesis etmeye çalışa hukuğa inanmış,gerçek hukuğu tesis etmeye çalışan bir zümre görmedim.Ülkemizin şartları gereği bazı işleri hukuğa yaptırıyoruz, yaptırıyorlar, yaptırdılar.Düşe kalka, kafamızı çarpa çarpa öğreniyoruz.AKP hukuğu linç ediyor diyelim ki diğerlerinin yaptığını yapıyor bana hukuğu tesis edecek, demokrasiyi hakim kılacak bir grup, zümre ne bileyim birini birilerini gösterin ama bana Ergenekon zihniyetini taşıyanları misal verirseniz hukuksuzluktan daha çok bahsetmeye devam ederiz. MUHABBETLE...
  3. Aleyküm selam Sayın la.kin.Daha önce Sayın Dayı'yla muhabbet etme imkanı bulmuştum.O kendi akıl ve gönül dünyasını kendi diliyle ben de kendiminkini dilim döndüğünce anlatmıştım.Ama Dayı'nın bahsettiği eğitimin ne olduğunu, nasıl olduğunu ben de sormamıştım sorunuzun cevabını ben de merak ediyorum.Dayı burdaysa yanıtsız bırakmayacaktır. MUHABBETLE...
  4. Siz size söylenilenlerin anlamına vakıf olmadan önce iyi ya da kötü niyetinizi önceden belirleyerek mi başlıyorsunuz anlamaya.Bu sizin mantığınızsa yine sözüm yok da iyi niyetli mi değerlendireyim körü niyetli mi; çarpık mantıkla mı bakayım düz mantıkla mı gibi ilginç cümlelerinizi de kusura bakmayın benim mantığım almadı.Eğer sizin mantığınızın genel mantık olduğuna dair bir delil yoksa umarım kızmazsınız bu mantığıma. Yasalardan hukuktan bahsediyorsunuz ama herkes de biliyor ki bahsettiğimiz yerde hukuğun hükümranlığı yok.Bunun tartışmasına girmeyeceğim.Hali hazırada dünden bugüne hukukla ilgili ziyadesiyle tartışacağımız vakalar,kişiler,kararlar var.Darbeler küçük bir örnek hem de hukuğa dayanılarak hukuk adına yapılan.Bitti mi bunun tartışması yok nerde!Bakın hala darbe döneminin anayasasıyla yönetiliyor bugün bunu tartışıyoruz.Siz tartışmıyor olabilirsiniz.Mevcut hukukta sizin hoşunuza giden kararlar çıkınca salt hukuki oluyor, yasal oluyor,keyfi olmuyor ama sizin hoşunuza gitmeyen kararlar çıkınca çıkarılınca yasa delinmiş oluyor, hukuk yönlendirilmiş oluyor.Kendimizi kandırmayalum Sayın Politika hukuğumuzun ne kadar politik olduğunu siz de biliyorsunuz yanılıyor muyum?Buyrun AKP kapatma davası buyrun Ergenekon davası, 367 davası bilmem ne davası.Çok hoşunuza gidecekse şu cümleyi söyleyeyim:''AKP gelene kadar dört dörtlük, tarafsız, objektif işleyen bir hukuğumuz vardı AKP geldi yerle yeksan etti.'' Siz de buna inanmaya devam edebilirsiniz.Sistem bu, dün başkalarının güdümünde farklı işler yaptı bugün başkalarının güdümünde başka şeyler yapılıyor.Güdüm hoşunuza gitmeyince hukuğa sarılıp hukuksuzluktan bahsediyorsunuz Sayın Politika.Hukuksuzlıktan ilk defa da ilk de bahseden siz değilsiniz. MUHABBETLE...
  5. Evet yasal olmamıştır.Yasal olmayan tek vakamız da bu değildir.2007 seçimlerinde Recep Tayyip önderliğindeki AKP'nin seçimi tekrar kazanması sizin algıladığınız biçimde Tayyip Erdoğan yasal olmayan bir yolla seçilme hakkını kazandı mantığını, anlayışını halkın benimsemediğinin göstergesidir.Eğer halkın sahip çıktığı bir hukuğu delerek birileri halkın önüne geliyorsa halkın cevabı sizin algıladığınız mantık doğrultusunda olmalıdır ki bu beklenir.Bunun tersi olmuşsa sizin yasal olmayan durumla ifade ettiğiniz duruma sebep olan yasal durumun da yasal olmadığını halkın bu şekilde algıladığını gösterir. Yani Erdoğan başlangıçta halkın içine sinmeyen bir sebepten mahkum edilmişti bu hakkı elinden alınmıştı; sonrasında da yine yasal olmayan bir yolla bu hak geri verildi.Halk da ikincisine onay verdi yanılıyor muyum?Böyle ilginçlikler olabiliyor.Bizim hukuğumuza göre suçlu olanlar halkın nazarında farklı kıstaslarla yargılanıp, algılanıyor. MUHABBETLE...
  6. Türkiye.- 1982 Türk Anayasasının 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, “seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâli ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır”. Yine aynı maddeye göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımını işlemez” (m.83/3). “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır (m.83/4). “Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz” (m.83/4). Amacı.- Yasama sorumsuzluğunun amacı, parlâmento üyelerinin söz ve düşünce hürriyetlerini korumak olduğu halde, yasama dokunulmazlığının amacı, parlâmento üyelerinin parlâmento çalışmalarına istedikleri her zaman katılabilmelerini sağlamaktır. Yasama dokunulmazlığı olmazsa, parlâmento üyesi iktidar tarafından bir suç soruşturması bahanesiyle tutulabilir; mahkemeler tarafından tutuklanabilir. Bu durumda ise millî irade tam olarak parlâmentoda oluşamaz. Örneğin hükûmet aleyhine yapılan kritik bir güvensizlik oylamasında, birkaç muhalefet partisi üyesinin tutulma ve tutuklanma nedeniyle parlâmentoya gelip oy kullanamazsa, normalde düşmesi gereken hükûmet görevde kalabilir ki, bu demokrasiyle bağdaşmaz. İşte bu nedenle parlâmento üyelerine yasama dokunulmazlığı tanınmıştır. O halde yasama dokunulmazlığının amacı, parlâmento üyelerini iktidar tarafından tahrik edilebilecek keyfi, zamansız ve esassız ceza kovuşturmalarıyla, geçici bir süre için de olsa, yasama çalışmalarından alıkonulmasını önlemektir (ARSEL, 1965: 258; ÖZBUDUN, 2000: 279; LAFERRİÈRE, 1947: 714-715; VEDEL, 1949: 403). (Alıntı) Yasayı AKP çıkartmamış AKP bundan faydalanıyor mu Meclis'teki herkes gibi.Dokunulmazlıklar tümden kalkarsa nolur?550 milletvekilinin büyük bir kısmı için şimdiden dava açılırdı herhalde Meclis'e gelecek zamanı pek bulabileceklerini zannetmiyorum bu durumda.Ayrıca CHP'nin yeni Anayasa çalışmalarında eski Anayasa'da değiştirilmesinde rahatsız olmayacağı tek yer galiba. Kendini dokunulmaz zannedenlere gün geliyor birileri dokunuyor.Dokunanlara gün geliyor dokunulanlar dokunuyor e bu işte böyle tekerrür edip gidiyor... MUHABBETLE...
  7. Saygılar Sayın deniz kızı, saygılar... MUHABBETLE...
  8. Ya anlatmak istediklerimi doğru anlatamadım ya da anlattıklarımı yanlış anladınız Sayın deniz kızı!Benim düşüncelerime karşıt olarak yazdığınız düşünceler karşı cevap olarak yazdığım yazıda bu kabulden hareket ettiğim düşüncelerdir.Sizin anladığınız gibi ben bilimi küçük gören söylediklerine itibar edilmeyecek bir merci olarak algılamıyorum; ama siz beni tam da bu şekilde algılayıp cevap yazma zahmetinde bulunmuşsunuz. MUHABBETLE...
  9. Sayın Tengeriin bilim dediğiniz maddeyle kendini sınırlayan ötesine karışmayan, karışamayan bir disiplin değil mi?Değer yargılarıyla ilgili pozitifist bilimin bir yargıyı yanlışlığı ve doğruluğu bağlamında kanıtladığını ben hatırlamıyorum.Üstünlük-eşitlik,iyilik-kötülük,saygı-saygısızlık,fedakarlık v.b. değerlerle ilgili doğruluğu yanlışlığı kanıtlanmış bir yasa gösterebilir misiniz?Yoksa bu alanlarda bilime atıfta bulunarak söyledikleriniz de bir ön kabul mü? Bilimin bir şeyin yoktan var olamayacağını kanıtlaması için önce kendinin varlıktan kurtulması lazım. Şu söz çok ilginçtir Sayın Tengeriin:''Yok olduğunda Dünyaya zarar vermeyecek tek canlı insandır.''Dünyada velhasılı kelam evrende bir düzen var.Bu düzene sonradan eklemlenmişiz gibi bir görüntü çizmiyor mu insan?Önce bir düzen kurulmuş sonra dahil olmuşuz peki ne yapıyoruz bu dünyada?Diğer canlıların sistemdeki yeriyle insanların ki aynı mı?Neyse Sayın Tengeriin siz de söyleyecek söz çoktur bu kadarı da diğer yazmak ismediklerimi de sizin anlamınıza kafi gelir. Bilim-din, madde- maddeötesi aralarında çatışma varsa tek gerçeğe ulaşana kadar devam edecek bu.İnançlı ya da inançlı olmamanın varsa bir birine üstünlüğü ya bilimin dediğiyle gerçek manada bir gün ortaya çıkacak eğer ki buna muktedirse ya da ikinci şık gerçek olacak. MUHABBETLE...
  10. Hoş bir muhabbet.Aşık Veysel'i hatırlattı yazılanlar bana. UZUN İNCE BİR YOLDAYIM Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldayım Gidiyorum gündüz gece Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece .......... Aşık Veysel ŞATIROĞLU MUHABBETLE...
  11. Kusura bakmayın Tengeriin yazdıklarımın tecümesini yapmak için kelime sarfiyatı yapmayacağım.Bilimle dini aynı alanları dolduran, birbirinin yerine ikame edilebilecek alan olarak algılamanız sizin mantığınız.Ben inanıyorum ve hala yer çekimine tabiyim.Eger ki dinim yer çekimi yok diyorsa o zaman düşünmeye başlarım ne diyor diye?Sayın Tengeriin ben inançlı biriyim ve bilimle çelişen hiçbir yanım yok ki nasıl olsun.Bir din bilimin bulgularının dışında başka bir şey söylüyorsa Yratan'ın yarattığıyla sözylediği çelişiyor demektir değil mi?Bu durumda iflas eder din.Ne oldu iflas mı etti?Siz birgün iflas edeceğini düşünerek yaşayın biz de bilim birgün dinin dediğini diyecek diye yaşayalım olur mu?Acaba bu iki yaşam arasındaki farkın mantıkllığını, faydalılığını neye göre ölçüp biçeceksiniz?Son geleceğiniz nokta algılarımız olur.Neyse Sayın Tengeriin hayat devam ediyor... Muhabbetle...
  12. ''Fedakarlık hissi evrimin bir sonucudur.'' yargısının %99,9 bir gerçeklikle doğrulandığı kanısını siz mi taşıyorsunuz dayanağı var mı?Bir sonuç %99,9 doğrulanmış olsa bile bunun ötesindeki %100'lük kesinlik içeren yorumlarınız bilimsel değildir, aklınızdaki öngörüleri bilimi kullanarak felsefe yapıyorsunuz demektir.O zaman felsefe yaptığınızı söylemeniz gerekir ki salt bilimsel doğruları söylemiyorsunuz bu sizin fikrinizdir, denmesin.Felsefi düşünceleinizi bilimsel gerçeklikmiş gibi söylüyorsunuz Sayın demirefe akabinde de söylediklerinizin doğruluğunu vurgulamak için tek gerçeği bilim söyler diyorsunuz ki sizin söylediklerinizi bilim ne zaman bir kanun olarak söylemiş onu göremiyoruz. MUHABBETLE...
  13. Ne kadar ilginçtir değil mi Sayın bilimselci eğer ki Tanrı fikrini insan beyni üretmişse(!) onun ötesinde onu da kapsayan bir düşüncenin hala ürtilememiş olması ve yapılan bütün çkarımların o fikrin bir alt basamağında kalması.Tanrı fikri sizce güya doğanın insana verdiği acizlikten doğan ve sığınılan en ücra ve en son limandır fikri bu fikrin gerçekten de bu şekilde oluştuğunun gerçek açıklaması mıdır, bu ne kadar inandırıcı ne kadar kapsayıcıdır?Bilim dediğimiz de bu bilinmeyenin peşinde bir arayış içinde değil midir bir şekilde?Bilim gerçek doğruları buluyorsa bilim diye bir şey varsa bilimi var eden asıl kaynak da bir şekilde bulunacaktır değil mi?Bilim asıl kaynağa götürecektir bizi;ama biliminde ötesinde bir kaynağın insanın var oluşuyla birlikte insanın zihninde olması bir tesadüf olmasa gerek.Bilimin açıklayamadı bir alanın olması bu bilimin büyüklüğünü değil acizliğini, tabi oluşunu gösterir.Madem tek gerçek bilim söylediklerinin ötesinde başka bir şey olmamalı.Bilimin söyleyeceği çok söz varsa bilimsel bir düşünce yapısını savunan siz kesin konuşmamalısınız din konusunda da Allah konusunda da.Haşa yokluğunu mu kanıtladı bilim ya da yarın varlığını söylediğinde ne yapacaksınız?Bilim soyutlukla ilgilenmiyorsa söyleyeceğiniz söz tek olmalı dinle işimiz de olmaz sözümüz de olmaz.Varsa sözünüz hissettiğimiz evren kadar gerçek ve kapsayıcı olmalı ki din yenik düşsün bu savaşta, eğer bir savaş varsa. MUHABBETLE...
  14. Sayın demirefe ''Fdakarlık hissi de evrimin getirdiği bir sonuçtur.'' cümlesi olasılıksız, kesin anlam taşıyan bir cümledir.Bu sonucu açıklayan bir kanunun ispat edildiğini ben hatırlamıyorum eğer bu çıkarımın şu anda genel geçerliğini ortaya koyan bir kanun yoksa bilimsel olarak olasılıklı konuşmanız gerekir değil mi ve arkasından kurduğunuz cümlelerle söylediğiniz bu cümlenin kesin sonuç ve ilerde bu kesin sonuç kanıtlanabilir şeklindeki kurgulaması bana çok da mantıklı gelmedi kusura bakmayın. İkinci olarak bir kedi bile yavrularını ateşte bırakmazken Allah yarattığı kulları nasıl ebedi ateşe atacak diyorsunuz, kediyle aramızdaki farkı anlatmayacağım ziyadesiyle bu farkı her insan biliyor. Üçüncüsü insanı dönüştürmekten kastınız ne anlayamadım bunun ilkeleri, yönü yöntemi var mı?Varsa insanı neye, ne yönde ve niçin dönüştürmeliyiz?Bilimin insanı dönüştürdüğü ve götürdüğü yeri çok güzel ifade etmişsiniz.Bilimi araç olmaktan çıkarıp amaç haline getirirseniz bilim ancak insanı makineye çevirir makineninde ruhu yoktur, kuru bir maddedir, geriye bu kalır, kalanla da kim memnun olur onu bilmiyorum... MUHABBETLE...
  15. Hikaye acıklı ve ibretlik. O kediye canını yavruları için feda ettirecek hissi donanım nerden gelmiştir desem bilimin diyeceği bir söz bulamıyorum ama birileri kendini zorlayıp ille de bilim de söz söylemese olmaz deyip durumu doğaya getirecek ötesini ırgalamayacaktır.Ama kalkıp da bir din o konu hakkında bu durum o kedinin fıtratına Allah tarafından verilmiştir derse hemen karşı savunma olacak katiyetle böyle bir söylem yanlıştır denecektir.Bilimin ulaşamadığı yer ve dinin doğduğu alan burasıdır.Dinin hüküm sürdüğü ve bilimin o kadar ilerlemesine rağmen hala ayakta kalması sence bir tesadüf müdür?Bilim aşkı dediğiniz de nasıl bilimsel bir tabirdir?Hangi bilim insana bilim aşkını vermiştir bu aşkın kaynağı nedir?Bilim burda susar ama o konuşamadığı yerden gelen o harekete muhtaçtır varlığı.Bilim amaç değil araçtır değil mi bize hizmet eden sunduklarını yine bizim soyutluklarımıza bırakan.Maddeyle uğraşırken maddenin ötesinin de madde olarak gösterilmek istenmesi garip.Bilim, din felsefe birbirinin yerine ikame ettirlemeyen ayrı alanlarda varlıklarını sürdüren olgular değil mi?Bilim bir doğru bulmuşsa genel geçer ne felsefe ne de bir din buna hayır diyebilir ama bilimin ulaşamadığı yerler hakkında fikri olan felsefe, din de sizin tek inandığınız bilim kadar hayatın içinde ve bilimden daha öte bir gerçekliktedir insanın içinde yanılıyor muyum? MUHABBETLE...
  16. Sayın demirefe yukardaki cümlelerinizin sizin maddeci gerçeklik anlayışınızla ne kadar örtüştüğünü, bakışınzla ne kadar uygun düştüğünü öznel mantığımla irdelemeye çalışıyorum.İnsan öldürmek kötüdür vs. soyut, hissi,manevi kabullenmelerin doğruluğunu ya da yanlışlığını hangi somut deneyimleme bize bilimsel olarak söyler?Yukarda zikrettiğiniz cümleler hangi bilim adamının kanıtlanmış savlarının kanun olmuş çıkarımlarıdır ve hangi araştırmalar sonucunda hangi tarihte, kim tarafından bilim litarütürüne kazandırılmıştır?Bilim bize Erovizyona Türkçe şarkıyla mı,İngilizce şarkıyla mı katılalım ve hangi türde katılalım konusunda somut bir sonuçla doğru verebilir mi?Bu konuda bir kanun ortaya koyamazsa, bilimin bu alanda değerlendirme bağlamında söyleyecek sözü yoktur değil mi?Örneğin siz fikirlerinizi sunarken tek gerçeklik olarak inandığınız sadece bilimin verilerini mi kullanıyorsunuz yoksa sizin de somut olmayan yanınızın ürettiği, kattığı somut olmayan fikirler var mı?Sizin yazdıklarınız bir bilimsel araştırmanın sonuçları mı, bir makale mi yazıyorsunuz bu forumda?Tek doğruyu bilim söylüyorsa siz de buna inanıyorsanız yanlış anlamayın konuşmalarınız bilimsel bir kanunu ifade eden bir makale değilse bilimsel olarak ne anlama geliyor bütün bu yazdıklarınız? Siz bilim mi yapıyorsunuz burda örneğin?Yanlış anlamayın tek doğruyu bilim söylüyorsa affınıza sığınarak söylüyorum sizden hareketle, kanıtlanmış doğrular ve kanunları yazın o zaman burada.Öznellik yakışmaz bakışınıza ve duruşunuza yanılıyor muyum?Kendimce gördüğüm bir çelişkiyi vurgulamak adına kendi mantığımca bilimsel olmayan cümlelerim çok ciddiye almayın bilimsel bir kanun değildir. MUHABBETLE...
  17. Ben de sohbet için burdayım esasında Sn. Dayı; lakin dediğiniz gibi mevzudan uzaklaştık, konu değişti. Bu farklılıklar içinde küçüklük de taşıyor Sn. Dayı. Küçüklükler var ki yücenin anlamı olsun değil mi? Muhabbetle...
  18. Baktığımız yer aynı da Sn. Dayı gördüklerimiz farklı ve işte orası ayrıntı ve işte o ayrıntılar bütün kadar gerçek ve o ayrıntılar dünyadaki kaderimiz.İnsan o ayrıntılar kadar insan. Muhabbetle...
  19. Yapın Sn. Dayı tabiki yapın.Ortak noktamız ''insan'' olmak.Teferruatta farklılığımız olsa da.Lakin şurası da bir gerçek Sn.Dayı.Şeytan ayrıntıda gizli ki ayrıntılar insan olmamız kadar gerçek. Muhabbetle...
  20. İnsan, iyiyle, kötünün;güzelle, çirkinin ayrımını bilen,güzeli çirkinleştirebilen,çirkini güzelleştirebilen karşıtların kavşağında seçeneklerle karşı karşıya olan,karşıtların dünyasında olan girift canlı ve dünya yazılmış alnına.Yok olduğunda dünyaya zararı dokunmayacak tek canlı, ne kadar ilginç değil mi?Ait değiliz dünyaya sanki.Varlığımız zarar veriyor dünyaya yokluğumuza baktığımızda.İyi-kötü,güzel-çirkin,ağlamak-gülmek,bilmek-bilmemek,yaşamak ve ölmek bizim için anlamlı.Gökkuşağı gibi dünya.Siyahından, beyazına,Müslümanın'dan Hıristiyan'ına,Budist'inden, Ateist'ine,Türkçeden,Çinceye,büyüğünden küçüğüne.Hepimiz biriz esasında tek renk gibi ve yağmur yağdığında yedi renge ayrılan gökkuşağının güzelliği gibi.Sorun şu ki gökkuşağı sorgusuz sualsiz birbirine kızmayan, kendiliğinden bir araya gelen ve o güzelliği temaşa etmemizi sağlayan renklerin cümbüşü, insana ise bu hazır verilmemiş ve seçeneklerle sunulmuş gökkuşağı renk cümbüşünü oluşturma.İnsan güzeli,iyiyi seçmede kötüyle, çirkinle mücadelede ve zor bir mücadele.İnsan nasıl bir makineden geçmeli ki dünyada güzele,iyiye olan meyli agır basmalı?İşte insanı şekillendirme de de yine sayılamayacak seçenek var yolun üstünde.İyiyi,güzeli bilen, farkında olanlardan, farkında olarak veya olmayarak gerçek iyiden ve güzellikten uzaklaşanlardan olmamak dileğiyle.İnsan olmak ağır bedeller ödemektir ve aynı ölçüde güzellikleri yaşama seçeneğini de hayatında görmektir. Öylesine bir yazı... Muhabbetle...
  21. Bedenimiz örtüdür ruhumuza,örtü kalktığında sırdır o, örtüsü olana. Yok olan ''o'' örtüdür sade sırra.Örtü kalktığında göreceğiz sırrı Sn. Dayı. Muhabbetle...
  22. Görünene değil gösterene bakın Sn. Dayı.Yaratılanı severiz yaratandan ötürü, teşekkürümüz gücü kendinden bilene değil,gücü verene,insan sade bir vesile.Damla ummandan sadece bir katre, o katre umman mı asla. Ummanı anlatmak damlaya zor iştir sevgili Dayı. Muhabbetle...
  23. Sevmek Sn. Dayı kimi sevmek? Yaratan'dan ötürü yaratılanı mı sevmek, yaratılanı yaratan yerine koyup damlayı görüp, okyanustan vazgeçip de mi sevmek? Muhabbbetle...
  24. Hamız, pişmemiz lazım ki olalım, her pişen olmuyor, olduğunu sanıyor. Muhabbetle...
  25. Allah herkese nasip etsin sevebilmeyi, sevmeyi, içindeki sevgiyi görmeyi. Muhabbetle...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.