FUZULİ tarafından postalanan herşey
-
PKK'DAN KANLI AÇILIM!
Çözüm öneriniz nedir Sayın uçanşahin?Şehitlerimize üzüldüğünüzü , terörü desteklemediğinizi,devletimizin bütünlüğünden yana olduğunuzu söyleyip verilen şehitlerin sebebini TSK'nın operasyonlarına bağlamak,suçluyu PKK değil de TSK olarak görmek sizce anlaşılabilir,normal karşılanabilir bir durum mu? Siz şunu söylüyorsunuz:'' TSK operasyonları durdursun,PKK'yla uğraşmayı bıraksın, PKK dağda elinde silahıyla dolaşşın, isteklerini DTP Meclis'imizde dile getirsin, sonra bizi PKK'yla tehdit etsin ve her söylenileni yapalım sorun morun kalmasın.'' Bu mudur çözümünüz Sayın uçanşahin?Eli kanlı bir örgütün silahla devletimizden demokrasi alıp size bahşedeceğini mi düşünüyorsunuz?PKK varlığını sürdürdükçe,eylemlerine devam ettikçe mi sorunun çözüleceğini zannediyorsunuz?PKK çözüm mü istiyor diyorsunuz? Devletimizin,AKP iktidarının çözüm adımına PKK eylemle destek mi oldu diyorsunuz?PKK'nın eylemleri ''Çözüm mözüm hak getire,bunlara demokrasinin tahtını da verseniz, vazgeçmezler,atılan adımlar ülkemizi içinden çıkılmaz bir mecraya sürükleyecek.'' düşüncesini pekiştirdiğini görmüyor musunuz?
-
PKK'DAN KANLI AÇILIM!
Allah aşkına uçanşahin siz şu yukardaki cümleyi hakikaten düşünüp de mi söylüyorsunuz anlamaya çalışıyorum.Sizin mantığınızı gerçekten anlamaya çalışıyorum.Dağda PKK elinde silahla gezsin,teslim ol çağrısına mermilerle karşılık versin, vatan evladı öldürsün arkasından diyelim ki suçlu karşısına çıkan TSK' dır.Bu nasıl bir mantıktır Sayın uçanşahin.Bu mantığı ben mi anlamıyorum? Yazık hakikaten yazık hala başladığımız yerdeyiz....
-
HAYKO CEPKİN vs DAVUT GÜLOĞLU
Hayko Cepkin'in geçmişteki eğitimi, şu anki birikimi çok güzel de giyim,kuşam,şekil şemalle ilgili de bir eğitim alırsa iyi olur. Davut Güloğlu'na gelince kim bu ülkede ben şundan iyi sanatçıyım, ben bundan iyi sanatçıyım diyorsa bu kadar sanattan anlıyorsa o kişi zaten sanatçı değildir. Sanatçının kişiyle,kişilerle işi olmamalı gerçek sanatçının işi sanatı olmalı.Sitem edebilirsin ama ben sanatçıyım sen değilsin muhabbeti sanatçılık derinliğine ulaşmış bir gönlün hissiyatını taşıyan cümleler olamaz,olmamalı. MUHABBETLE...
-
MAYOZ MU MİTOZ MU?
Syın politika bir atasözü var bilir misiniz?''Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurahman Çelebi derler.'' En güzelin olmadığı yerde ''güzel'' en güzeldir.Sen en güzeli ortaya korsan bakanın da gözü kör değilse,güzellik hissi ameliyatla alınmadıysa güzelden vazgeçip en güzele yönelecektir. MUHABBETLE...
-
PKK'DAN KANLI AÇILIM!
Şehitlerimizle ilgili haberi ben mi göremedim sitede bilmiyorum ama başlığı açma ihtiyacı duydum. Haber aşağıda yine yitip giden yedi gencecik fidan,yine PKK.Karşımızda uğraştığımız canlıların insan olup olmadıkları konusunda şüpheliyim.Bunun asıl sebebi ne, hakikaten PKK'mı planlıyor bunları gerçekten bilmek isterdim... Ben söyleyecek söz bulamıyorum şehitlerimize Allah'tan rahmet,ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. SIIRT 08.09.2009 18:28:46 SİİRT ve HAKKARİ'DE ÇATIŞMA:7 ŞEHİT Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Eruh kırsalında yapılmakta olan arazi arama ve tarama faaliyeti esnasında; 8 Eylül 2009 günü bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada 5 askeri personel şehit olmuş, 3 askeri personel yaralanmıştır" denildi. Yaralanan askerlerin helikopterlerle Şırnak Askeri Hastanesi'ne kaldırıldığı, bölgeye hava destekli ekipler sevk edildiği öğrenildi. Siirt'in Eruh ilçesinde bir astsubay daha şehit oldu. Hakkari'de 1 şehit Hakkari'nin Çukurca ilçesinde bir grup terörist ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1 asker şehit oldu. Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Çukurca kırsalında yapılmakta olan arazi arama ve tarama faaliyeti esnasında; 8 Eylül 2009 günü bir grup bölücü terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada 1 askeri personel şehit olmuştur" denildi. Şehit olan askerin Kırşehir nüfusuna kayıtlı Astsubay Ferhat Erdem olduğu bildirildi. ZEKERİYA GÜNEŞ - RECEP ÇELİK - SİİRT İHA
-
MAYOZ MU MİTOZ MU?
Ben şu mihvalde bir savunmayı,eleştiriyi akıllıca bulmuyor ve tasvip etmiyorum: AKP bir ABD projesidir ve onun iktidar olması için ekonomik,siyasi,uluslararası koşullar dış mihraklarca hazırlanmış uygulamaya konulmuştur. Bunu demekle kendini sorumlu hissedenlerin bu şartlar oluşturulurken ne yaptıkları çok önemlidir.AKP'yi ikdidara getiren koşullarda bunu engellemeye çalışanlar bu koşulların oluşmasına destek mi olmuşlardır veya bu koşulların istenilen plan doğrultusunda oluşmaması için çalışmışlar,halkı arkalarına alabilmişler midir?Bu nokta çok önemlidir. AKP'nin tek başına iktidar oluşunu salt dış odaklara bağlamak bu milleti de suçlamaktır.Bunu söyleyen kendinde de suç bulmalıdır ki gereken aydınlatmayı yapamamış,millete ulaşamamış,kendini halka anlatamamış manasına gelir ki durum böyleyse bunun da anlamı budur. AKP'nin dış siyaseti bugüne kadar ki iktidarlarca hiç bu kadar dışa dönük olmamıştır kanımca.AB-ABD,Orta Doğu,Rusya diğer ülkelerle olan ilişkilerde AKP daha dışa açık bir politika izlemektedir.Bu ilişkilerde AB'yle ABD'yle olsun Kıbrıs'ta,Irak'ta AB müzakerelerinde içe dönük yansımalarda risk almakta bu yönde bir ilişki üstüne dış siyasetini yönlendirmeye çalışmaktadır. Biz ne yönde gitmek istiyoruz,ne yapmak istiyoruz buna karar vermeliyiz.ABD'yi AB'yi açık düşman ilan ediyorsak ona göre yol haritamızı belirlemeli,ilişkilerimizi o yönde kurmalıyız.AB'ye girmek istiyor muyuz,ABD bizim müttefiğimiz olmalı mı karar vermeliyiz.Eğer bunlarla ilişki kuracaksak bunların istekleri karşısında bizim kozumuz, gücümüz ne? AKP'nin bu siyasetine karşılık diğer siyasi partiler nasıl bir siyaset çerçevesi çiziyorlar bu önemli.AKP'nin siyasetini eleştirmek,yanlışlarını ortaya koymak kolay.Bekara karı boşaması kolaydır, derler.Yine bu noktada sıkıntı var eleştiri var ve hamaset var.AB'ye rest çekelim,ABD'ye rest çekelim den öte hiçbir tavır, yapılabilir bir düşünce ortaya koyan yok. AB'ye girme taraftarı, ABD düşmanı CHP; AB-ABD düşmanı MHP hamaset, eleştiri dışında bir politika üretmiyor yanlış da olsa bir politika takip eden bir AKP var.Millete AKP'yi ve kendini nasıl anlatacaksın ki millet AKP'den desteğini çekecek senin fikirlerine destek olacak?Bunu doğru irdeleyip, düşünen,anlatabilen,uygulanabilir siyaset üreten var mı? muhabbetle...
-
MAYOZ MU MİTOZ MU?
Sayın politika AKP'nin AB-ABD yanlısı siyasetinden dolayı AKP'yi dış güdümlü olmakla adlandırıyor, eleştiriyorsunuz.AKP'yi bu düsturdaki bir siyasetinden dolayı eleştirmek çok doğal. AKP'nin özündeki misyonuyla ilgili,arka planda yapmak istedikleriyle ilgili naçizane fikrinizi sorabilir miyim?Bütün eleştirilerinizde benim anladığım şu: ''AKP bu ülkenin partisi değil, bu milleti temsil etmiyor.Amacı bu ülkeyi iyi bir yere getirmek,zenginleştirmek değil.Asıl niyeti AB-ABD güdümünde bu ülkeyi zayıflatmak,bölmek yada güdümlü hale getirmek.Yani AKP Arabistnlı Lawrwenc.'' Siz AKP'nin niyeti su götürmez bir gerçek olarak bu mudur diyorsunuz? Daha önce de demiştim eğer durumumuz buysa siz boşuna AKP'yi tartışıyorsunuz.Bu bataklık dururken sivsisinekle uğraşmaya benzer.Velev ki halimiz buysa yandı gülüm keten helva.Karşınızdaki, karşımızdaki düşman-düşmanlar AB-ABD.Onları saf dışı bırakmadan onları alt etmeden neyi halletmeyi düşünüyorsunuz? Yine sorayım var mı bir tavsiyeniz bu konuda?Bu kadar kuşatılmışlık arsında- ki yeni de değil yıllardır dış mihraklar tabiri siyasetimizi anlatırken cümlemizin başına koyduğumuz deyimimiz oldu- hangi siyaseti AB-ABD karşısında güçlü görüyor,kiminle yola çıkarsak yola çıktığımız andan itibaren kendi dediğimizi yaptırırız diyorsunuz? MUHABBETLE...
-
Teslim olan 2 terörist serbest bırakıldı
Vaka doğruysa hukuk bu vakalarda nasıl bir hüküm vermeli acaba?Nasıl bir hüküm vermeli ki canlarını toprağa vermiş aileleri,onların hissiyatını taşıyan gönülleri bir nebze olsun rahatlatmalı ve bu hüküm bu suça bulaşmak isteyenleri caydırmalı,suç örgütünü ortadan kaldırmaya faydalı olmalı? Eğer şehit ailelerine sorarsanız büyük oranda belki tamamı hakkıyla kısasa kısas diyecek idamını isteyecektir.İdam insani bir hüküm olmaması gerekçesiyle bizim yasalarımızda yok birçok dünya devleti yasasında olmadığı gibi.Bunu geçtik nasıl bir hüküm verilmeli.Suça bulaşma oranına göre hapis cezası verir bir nebze yaralı gönülleri rahatlatır suçu engelleme faydasını da tesis edebilirsiniz.Bir de yasalarımızda etkin pişmanlık maddesi var, arkadaşımız yukarıya ayrıntılarıyla yazmış bunu.Ne amaçlanıyor bundan peki?Hukuğumuz insan odaklı olduğunu, insanı yaşatmadan yana tavır koyduğunu göstererek ve bu suçu belirlenen oranda işlediği tesbit edilenlerden hareketle suçun geneline yönelik suç unsurunu yok etmede bir bakış sergiliyor.Peki verilen bu hüküm vicdanları nasıl etkiliyor?Vicdanları rahat ettirdiğini kimse iddia edemez sanırım. Eğer ki bu madde amacının dışında işletiliyorsa, amaca hizmet etmiyorsa hukuğun,huzurun,vicdanın bittiği yerdir artık. Diğer boyutunda ise onları dağa çıkartan her türlü sebebi iyice düşünüp,gerçekçi bir şekilde bulmak o sebepleri insani,hukuki bir şekilde def etmek gerekiyor diye düşünüyorum.Bugün bunu tartışıyoruz zaten... MUHABBETLE...
-
Ölümden sonra hayat!
''Dünyaya geldiğim anda, Yürüdüm aynı zamanda. İki kapılı bir handa, Gidiyorum gündüz gece.'' diyen rahmetli Aşık Veysel görmeyen gözüyle böyle görmüş kendi gönül penceresinden hayatı. Dünyaya gözümüzü açtığımızda girdik birinci kapıdan hana.Han ki on yıllık,yirmi yıllık,altmış yıllık topu topu bir anlık ömür dünya.Şu yaşadığın andan gerisi, ötesi ne kadar gerçek ki sana?Hatıralarla hatırlanan geçmiş ömrünün gerçkten varlığını yaşandığını kim kanatlayabilir sana sendeki hislerden başka. Ölüm bu hanın çıkışında açılan ikinci kapı sana.Bu kapının başka bir hana açılmadığını kim söyleyebilir sana?Ölüm var sonunda bu yolculukta. Ölümden sonra hayatı kanıtlamadım ama ölümden sonra hayatın olmadığına karşı tek gerçeğin dünya hayatı olduğu ölmeden kanıtlanırsa iş işten geçmemiş olur ölümden sonra hayatın olmadığına inanana. MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Hassasiyetini, tavsiyeni anlıyorum sevgili ali0.Haddimizi bilecek kadar akıl tefekkürü yapmadığımız için, dilimizdeki imanı kafamızdaki kırık dökük iman malumatını iman sandığımız için aşmıyor muyuz o haddi o sınırı?Şeklimiz imani gönlümüz harabe değil mi o yüzden?Doğruları emek harcamadan almıyor muyuz başka dimaglardan?İnancımız hazır lokma olarak verilmiyor mu bize?Ne ki bugünkü halimizin hikmeti, dünyanın hali? Kadere iman eden ne yapmalı ne düşünmeli?Kadere iman ettim demekle mi bitirmeli mi? MUHABBETLE..
-
GUSÜL
Sayın demirefe insanlardaki, toplumlardaki soyutluğa,öte aleme,fizik ötesi güçlere karşı inancın yerine ikame edebilceğiniz bütün soyutlukları saf dışı bırakabileceğiniz ve insanı huzura erdirip başka kapılarda huzur,anlam aratmayacağınız inancın yerine ikame edebileceğiniz bir formülünüz, bir somut değerler tavsiyeniz var mı?Öyle bir değerler dizgesi, sistemi önerin ki insanoğlu göreceliğini,yorumunu, yani soyutluğunu katmasın ona.Her insan o somutu tek tip tek şekil algılasın.Sunacağınız değerler karşısındaki insanların genel tutumu 200 üzerinden örneğin 170 zeka düzeyinde olsun yorum yapamasın,yanlış anlamasın, gülünç sorular sormasın o değerler karşısında.Ya insandaki soyutluğu,göreceliği ne yapacağız? Ateşböceklerini görüp tarifsiz soyutluklar hisseden de ateşböceklerini yok eden soyutluktaki canlı aynı değil mi?Bilimin somutluğuyla atom bombası icat edip milyonlarca insanı göremediğimiz o içindeki soyut hissiyatla öldüren bilimin yorumuna hurafe katan insan değil mi? MUHABBETLE...
-
Gülen okullarına kıyak
Desenize adalet bayağı bir gecikmeli tecelli edecek... MUHABBETLE...
-
MAYOZ MU MİTOZ MU?
Bu ülkede kimin gerçek vatansever,kimin gerçek Atatürksever,kimin fedakar, kimin bu ülkenin iyiliği için çalıştığını, kimin kimin maşası olduğunu, kimin ABD için çalştığını,kimin ne için çalıştığını kimin bu ülkeyi karıştırdığını kimin hain olduğunu, kimlerin hain ilan edilebileceğini bilen biri varsa beri gelsin.Bu kadar düşman, bir ülkede nasıl barınıyor onu da anlamak mucize.Biri din düşmaanı, biri Cumhuriyet düşmanı,biri toprak düşmanı, biri dünya düşmanı, biri insan düşmanı, biri her şeye düşman...Bir bakıyorsun din düşmanı, olmuş din muhafızı; Cumhuriyet düşmanı, olmuş demokrasi muhafızı; vatan düşmanı olmuş, hukuk,demokrasi tellalı...Neresinden tutarsın da ne dersin bilmem ki... MUHABBETLE...
-
Bombanın pimi
Zihinlerimizin yeterince birbirine düşman olduğu güzide vatanımızda hiçbir konuyu, vakayı kendi zemininde ideoloji kalıplarına sokmadan tartışmak, sorunu tesbit edip tamammiyle iyi niyetli bir çözümde birleşmek tabiatıyla zor, hatta imkansız oluyor.Güzide vatanımızda yaşadığımız her olay ortak olmasına ortak da olayın yerleştirdiğimiz kalıplaşmış ideolojiler birbirinden çok uzakta.Dört gencimiz ilginç bir olayla şehit olmuş vaka.İdeolojiler iş başında hemen savunma saldır TSK'ya.İkinci hamle karşı cenahtan TSK'yla ne ilgisi var bunun yaptığınız yıpratma en son noktada her olayda hata yoktur TSK'da her yapılan eleştiriyi yıpratma olarak algılama ve TSK'yı sorgulama.Her insan kendini bir başkasından daha iyi bilir söylediği cümllerdeki samimiyet, hissiyat kendinde gizlidir.Bu olayda kaçımız o dört gencin ailesinin yerine koyduk kendimizi acaba ya da kaçımız onların yerinde olabilirdik hissiyatından hareketle eleştirimizi taşıdık TSK'ya?Yoksa asıl derdimiz fırsat geçti elimize eleştirelim TSK'yı ve bu eleştirilere karşı savunma. Bir kere hepimiz hata yapabiliri,yanlış sonuçlar verecek fiillerde bulunabiliriz ve bir kurumun içinde olabiliriz.Birileri görevini yanlış yaptıysa,görevini köyüye kullandıysa hukuken suçluysa hukuk karşısında bu su götürmeyecek şekilde ortaya konmalı ki her insanın içi rahat etsin hatalar yapılmasın,ideolojilere yorum yaptıracak kadar malzeme haline gelmesin.Ne hazindir ki ne hepimizi inandırıp,bize seneryo yazdırmayacak hepimizin inandığı bir hukuk var ne de hepimizin ortak kabul edeceği bir hukuğu tesis etme telekkisi kafamızda.Bu sorunların üstesinden nasıl geleceğiz bilmiyorum... MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Binlerce insanımızı trafik kazasına kurban veriyoruz,binlerce canımız terör belası yüzünden toprağa düştü,milyonlarca insanımız insan gibi bir hayat sürdürememenin eşiğinde,aç,susuz,sefil,çıplak.Müslüman bir ülkeyiz ve Müslüman olmayan ülkelerin hakimiyet ettiği, onların kurguladığı bir dünyada onların gölgesinde yaşıyoruz, onların doğrularına boyun eğiyoruz.Bu kader mi?Kaza ve kadere iamn eden biri olarak ben nasıl bakacağım bütün bunlara, hangi yorumu yapacağım bu yaşananlar karşısında.Nasıl bir tevekkül iç huzuru verecek bana.Hangi bireysel,toplumsal irade,hangi doğru kararı veren güç sahibi irade bütün bu olumsuzluklar karşısında günah olmayanı tercih edip güzellikleri sunacak bana?Takdiri ilahi deyip inançlı olmakla rahata mı erecek ruhum?Bu düsturda bir imanım ne kadar Kuran'dan yana?Ben inandığımı düşünürken acaba inanmıyorum da farkında mı değilim inançsızlığımın?Benim inancım ne yapmamı söylüyor bu durumda ne yapmalıyım nasıl bir kaderle nasıl bir imanı rahatlıkla barındırmalıyım ruhumda?Bak İslam ülkelerinin haline deyip İslam'a gelen eleştiriyi nasıl def etmeliyim.Takdir-i ilahi deyip sıyrılmalı mıyım bu soru karşısında,ya kendimi nasıl kandırmalıyım...Şu anki inancımın Allah nezdinde doğruluğunu hangi ilahiyatçıya danışıp da mizana vurmalıyım? Belki de bu kadar soru fazla belki de aşıyor bu aciz aklımı.Gerçekten aciz miyim ne yapmaya muktedirim?Acizliğimi kabul etmiş olmam aklımı ve irademi tevekkül ettirecek kadar kullandığımı nasıl inandırmalı bana?Belki de felsefesini yapmamalıyım inancımın ne bileyim... MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Sonra gördüm eklediğiniz cümleleri Sayın alio.Benim en büyük meselem bu oldu zaten.''Benim gerçek meselem ne?'' sorusuna verilen cevabı benim de istemediğim şekilde aklımın, irademin kabul etmiyor olması.Yani bu sorularla uğraşmak yerine gerçeklerden hareket etmek daha doğru ama gelin görün ki bu soruları beynime çivileyen neyse engel olamıyorum ona.Sizce nedir bunun sebebi.Örneğin bu soruları sormak bu sorularla uğraşmak istemiyorum ama artık bir kere geldi aklıma sorun bu... MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Değerli alio üstü örtülü tavsiyendeki hassasiyetin için sağol.Ben de inançlı bir kardeşin olarak sana soruyorum inancımızda sorulmayacak soru ya da sorulduğunda cevabı olmayan soru var mıdır?Örneğin ben de hasıl olan bu soruların cevabını ben bir inanan kardeşimden bekliyorum ki inancımı kuvetllendirecek tatmin edici bir cevap versin.Eğer bu mahiyetteki sorulara inancımız bir inançlı bunları sorgulayamaz, sorgulamamalı gibi geçiştiren soruya uzaktan yakından cevap olmayan türde cümlelerle karşılık verilirse inancın cevabını bulamadığı soruya başka biri hiç çekinmeden iyi niyetli veya değil, kendince veya ideolojik cevaplar verir.Benim inançlı olmam la olmamam arasındaki fark bu soruyu soruyor veya sormuyor olmamla bağlantılı olmamalı.Ciddi bir soru soruyorum güzel kardeşim ben inancımla ilgili düşünmeye başladığımda bir sürü soru geliyor aklıma ben kendi birikimimle,düzeyimle inancımla cevaplamaya çalışıyorum kendi sorularımı.Ama cevaplayamadığım noktada bilen inançlı insanlar arıyorum.Daha da ilginci bu soruların benim kafamda oluşmasını ben şimdi irademle istiyorum beni yıpratıyor bu sorular.Ben irademe nasıl engel olacağım örneğin?Eğer bu soruları soruyor olmam günahsa ben de istemiyorum bu soruları sormayı ne diyeyim şimdi irademe?Allah doğrusunu gösterir inşaallah... MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Evet cümlelerimle ilgili tesbitiniz doğru.Ben bu sorunun içinden çıkamıyorum.Aklın yetmez cevapları bir kere aklıma gelen bu soruya sorulara cevap olmuyor.Doğrusu olmalı, makul bir açıklaması olmalı bu tarz soruları bir dindar soramaz gibi açıklamalar dizginlemiyor içimdeki bu soru fırtınasını.Bu gibi bazı noktalarda beliren çelişkiler bana imanı, inancı sorgulatsa da bütün dini metinlerden,inançlardan arınıp sadece baktığımda kendime,çevreme,evrene inancın söylediğinin ötesinde de daha önemli, daha mantıklı,daha anlamlı bir açıklama bulamıyorum hayatla,evrenle ilgili... Bir gerçeklik var ortada bir ben varım ortada... MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Bireysel kaderden genel yaratılış kaderine geldiğimizde ise bu soru çok önemli.Sınavla ilgili dini bilgiler insanın yaratılışında ve dünyaya gönderilişinde Allah'ın şeytanla olan diyaloğunda şu söylenir:'' Şeytan Allah'a karşı gelmiş ve Allah da şeytana ve insanlara belli bir mühlet vermiştir.Allah insanlara irade ve akıl verip kendi gösterdiği yolda gitmemizi istemiş şeytana da bizi bu yoldan alıkoyma çabasında serbest bırakmıştır.'' Bu bağlamda bu temellendirme Yaratıcı'yı sonrayı bilme konusunda aciz göstermektedir.Sanki Allah insanların şeytana uyup uymayacağını bilmiyor muş da şeytanla bu mahiyette bir anlaşma yapmış gibi.Biliriz ki inançlı olarak Allah'ın ilminin dışında hiçbir durum kavram, zaman, fiil söylenemez.Yani Allah'ın nazarında her şey olmuş bitmiştir.İnsanların şeytana uyup uymayacağı sonsuz ilmi sayesinde Allah tarafından bilinmektedir.Bilinen bir durumun yani bitmiş bir sınavın Allah katında hiçbir hükmü yoktur.Yani sınav mantığı kurgusunda Allah'ın sonrasını bilmiyormuş gibi aktarılması ya yanlış bir yorum ya da nedir doğrusu bilmiyorum. MUHABBETLE...
-
Gülen okullarına kıyak
Kemer Okulları'nı AKP yıktı, Fettullah Hoca'nın okullarını da Allah kısmet ederse CHP iktidar olunca yıksın ki adalet yerini bulsun. MUHABBETLE...
-
Bilim KADER'i kanıtladı!
Bir inançlı olarak kader konusu beni üzerinde düşündüren, anlamlandırmaya çalıştığım zihnimi ziyadesiyle meşgul eden bir konu.Konuyla alakalı çok derin açıklama da yapmamış Kuran.Sathi mantıkla İslami tanımı olan kaza-kader, cüzi irade-külli irade kavramlarının ötesinde derinlemesine bir tefekküre giriştiğimde cevabı verilmiş soruların dışında birçok cevapsız soru kalıyor bana sonra işin içinden çıkamıyorum.Allah affetsin bu meseleye girdiğimde çıkan sonuç acziyetimi bütün azametiyle hissetmekle birlikte irademizin kader dediğimiz belirlenmiş şartlar çerçevesinde çok aciz olduğu hatta bazen hiç devrede olmadığı düşüncesi.İrade tercih etme yetisi özündeki basit tanımıyla hayattaki karşılığı çok farklı.İnsanda irade vardır doğruyu,yanlışı, güzeli çirkini seçme özgürlüğü vardır gibi basit bir mantığın ötesinde hayat sürüyor insan şu fani alemde.Hayat önümüze gelen çay mı kahve mi tercihlerinde iradeyi gösterecek birini tercih etme durumu kadar insan iradesinin gücüne açık değil.Dünyaya geldik kız veya erkek olarak burda cüzi irade yani insan iradesi yok, devre dışı.Dünyaya geldiğinde hangi ırktan, hangi coğrafyada,hangi maddi,manevi şartlara sahip hangi kültür düzeyinde, hangi bilinci taşıyan bir aile gibi tercih denilebilecek durumları seçemiyorsunuz.Bir Hıristiyan Avrupasında muhafazakar bir Hıristiyan ailede yetişmiş bir çocuğun İslam'la tanışma olasılığında iradesini bu yönde kullanma durumuyla Türkiye'de muhafazakar bir ailede İslami anlayışla yetişmiş birinin İslam'la tanışma durumunda ki iradesini kullanma durumu aynı değil.Ha bu bağlamda bu iki farklı insanın sorgulaması durumlarına göre farklı olacak üç aşağı beş yukarı bu yorum yapılabiliyor.Örneğin bir insanın suçlu olmasında, kötü olmasında tek yargılanması gereken suçlu olmayı, kötü olmayı bütün etkenlerden bağımsız olarak salt o anki iradesine yüklediğimiz hali pür melali mi?Bir insan yanlış işler yapıyorsa iradesi onu bu yönde bir tercihe svk ediyorsa o insana o tercihi yaptıran iradeyi oluşturan nedir?Örneğin anne babasını kaynbetmiş sokaklarda yetişmiş hırsızlık yapan, cinayet işlemeye meyilli bir insanın suç işlemede iradesinin tercihiyle maddi imkanları iyi, bilinçli, kültürlü bir ailenin yetiştirdiği bir insanın suç işlemede iradesinin göstereceği meyil aynı oranda aynı yönde midir?Burda bir eşitsizlik var deil mi şu aşikar ki birinci söylediğim kişinin iradesi o suçu işlemeye yönelik tercihi daha kolay yapacak ikinci şartlarda yetişen kişinin iradesinin terchi farklı olacaktır.Peki kötü şartlarda yetişen çocuk eninde sonunda suç işleyecek bu şartlarda ve işledi ve işleyecek de.Peki Allah indinde ve kanun önünde suçlu kim?Bu çocuğa o aciz, yanlış tercihler yaptıran ya da yanlışa daha meyilli iradeyi kim verdi, kim kazandırdı?Bu insana eğriyi,doğruyu seçebilen bir irade sahibiyken şu mu soruldu?İlerde senin iraden yanlışa daha meyilli mi olsun yoksa yanlış tercih yapmada buna uzak mı olsun, ilerde iradenin nasıl olmasını istersin bu sorul dumu hayır.İnsan bunu yanlışı ve doğruyu seçebilen yönlendirmesiz iradesiyle seçebiliyor olsaydı herhalde doğru oanı seçerdi.Yani ben ilerde insanlara faydalı, insanların sevdiği, vatanına faydalı,dürüst,ahlaklı biri olmaki için şu ailede, şu şartlarda, şöyle bir eğitim sistemiyle yetiştirilmek istiyorum derdi. İnsan ergen olduktan sonra iradesi doğrultusunda sorumluluğa tabi tutuluyorsa ya öncesinde ona kazandırılanlar, yetişme şartları, aldığı eğitim.Bunlar sorumlu değil mi o çocuğun iradesinin şekillenmesinde?Burda kimin iradesi tercih yapıyor?O çocuğun ailsinden,bulunduğu toplumdan, geçtiği eğitim sisteminden kazandırılan irade mi yoksa eğriyi doğruyu öğretmeye gerek kalmadan insanın içinde bulunan ve tek sorumlu olarak gösterilen irade mi?Kim tercih yapıyor? Mustafa Kemal anne karnındayken müdahalesiz iradesiyle ben ilerde Mustafa Kemal olacağım kararını vermedi herhalde.Mustafa Kemal'in her yönüyle birçok güzel özelliği bünyesinde toplaması Mustafa Kemal'e sorulan sen bu bu özelliklere sahip olan şu ileri başaracak bir insan olmak istiyor musun sorusuna iradesiyle verdiği bir cevap sonucu değildir herhalde.Einstein Einstein olmayı iradesiyle mi tercih etti?Einsten'i Einstein yapan irade nerden geldi bunu da mı kendi tercih etti?İnsana sorsalar herhalde birçok kişi kendinde kendini Einstain yapacak irade olmasını ister?Edison bıkmadan usanmadan deneylerini yapmasaydı, deli bu adam nidalarını araştırma aşkıyla duymazlıktan gelmeseydi bu durumu ona tercih ettiren irade onda olmasaydı Allah nasip etmeseydi Edison olabilir miydi?Yani o Edison'du o Einste'indi, o Mustafa Kemal'di sen sensin ben de benim.Bilmiyorum şu an kendimiz olmamızı ne kadar tercih ettik irademiz ne kadar sorumlu bu durum çay mı kahve mi gibi basit bir tercihle açıklanabilecek bir durum mu?Ben ben olmayı ben mi tercih ettim yoksa hakikaten bu kaderim mi?Aklım karıştı bir inançlı olarak.Engin blgisi olan arkadaşlarımızın açıklamaları beni mutlu edecektir bekliyorum... MUHABBETLE...
-
Canugur´a (Canuguru kaybettik)
Değerli görülen, sevilen bir insanın hayatta olduğunun ölüm haberi sonrası öğrenilmesi ''güven,samimiyet,edep'' gibi değerler öldürülmeden kendi seyrinde olsaydı herkes sevinirdi ya şimdi?''Güven,samimiyet,edep'' öldü şimdi de insanın içi bunlar için burkuluyor. Muhabbetle...
-
Din olmadan öncede ahlak vardi...
Doğru söylüyorsunuz Sayın Demirefe Epistemoloji bilginin kaynağını bilim olarak kanıtlamış böylece vahyi bilginin geçerliliğini çürütmüştür hatırlattığınız için sağolun... MUHABBETLE...
-
Din olmadan öncede ahlak vardi...
Eeee Türkçe'ye sahip çıkmazsak olacağı bu.Kişi anlatmak istediğini anlatamazsa, anlatılanlardan anlatılanın dışında kendi bildiğini anlarsa, kavramların içi bu derece boşaltılırsa kimin ne dediği, ne demek istediği, neye ne dediği niçin dediği anlaşılmaz olur böyle.Bu kişilerden biri ben değilim demiyorum ben de Türkçe konuşmaya, yazmaya çalışıyorum.En önemli sorunumuz dilimiz sahip çıkmalıyız ama nerde, hele bir iş işten geçsin ondan sonra. MUHABBETLE...
-
İNANMAYANLAR İÇİN KUTSAL METİN!
Sayın la.kin dinleri inananın kalbine gömdüğünüzde çıkacak durumlar üzerine dayatma bu anlayışta da olur veya olmaz mahiyetinde bir düşünce bildirmedim.Dinleri inananın kalbine gömerken kullanılacak yöntem üzerine bir düşünce bildirdim, bu durumla ilk söylediğim arasında sizin de anladığınız arasında anlam farkı var.Tekrardan sorayım dinleri inananın kalbine nasıl gömersiniz?Örneğin islamiye'ti toplumsal davranışları, algılayışları, hayata bakışı yönünde sunduğu temellendirmeleri nasıl ortadan kaldıracaksınız hayattan bağını koparıp kalbe gömme yönteminiz nedir?Öğrenmek için soruyorum bunun yanlışlığını doğruluğunu şimdilik bu noktada tartışmıyorum.Değnek cezası örneğiniz tabiatıyla mantıklı.Peki tersini düşünelim örneğin başörtüsü.Dinin emridir değildir orası ayrı konu inançlı bunu dinin emri olarak görüyor ve her yerde takmak istiyorsa, dini bunu söylüyorsa yasalarda kamusal alanda takamazsın diyorsa kendi yasasını dayatıyorsa bu işin içinden nasıl çıkılacak?Yani dinin bu emrini inançlılar bu şekilde kabul etmişse dinin dışa yansımasını nasıl yok edeceksiniz?Amacım başörtüsünü tartışmak değil sadece konuyla ilgili bir örnek olarak kullandım.İslam'ın mevcut düzene uyumlu olarak yorumlanıp, tanımlanmasından mı yanasınız? Konuyu okuyup okumama tahmininde yanıldınız Sayın La.kin.Konu zaten toplamda 3-4 yazıdan oluşuyor ve baştan sona kadar okumuştum.Yazdığım cevabın da konunun dışında olduğunu düşünmüyorum, bu benim kanım. MUHABBETLE...