Zıplanacak içerik

''biji tirkiye''

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

''biji tirkiye'' tarafından postalanan herşey

  1. Sayın politika akp verdiği sözleri tutmamış ve halen küt sorununun bir ekonomik sorun olduğundan ısrar etmektedir,oysa sorun sadece ekonomik değildir.Saın baykalın yaptığı gibi sadece müzik dinlemekte değildir,kürt sorunu bugün ülkemizin en yakıcı sorunlarından maalesef biridir,maalesef diyorum çünkü bu sorun hiç bu kadar kötü sonuçlar doğurmadan inkar edilmeden çözüme kavuşturulabilirdi...
  2. resmi açıklamaların bile güneydoğuda 3000den fazla köyün boşaltıldığını ve en az 1 milyon insanın yerlerinden göç etmek zorunda kaldığını ve orda yaşayan insanların çoğunun yoksulluk sınırının bile altında yaşadığını kabul ettiği bir ortamda, ya bu adamların ne işi var burda, dönsünler yurtlarına, *******, şöyleler, böyleler, yok zaten böyle bir sorun demek sadece trajikomik değil, aynı zamanda yaşadadığınız ülkenin gerçeklerine karşı nasıl yabancılaştığınızın da bir göstergesidir. ama belki de bu sorunun bunca senedir derinleşmesinin, çıkmaza girmesinin ve çözülememesini de açıklıyor bu gibi söylemler. ırkçı değilim hatta karşıyım, demokratım, ama kürtler olunca başka demek, kendinizle çelişmekten öte, olaylara tek yönlü ve tuzukuru biçimde bakan, kendi konforunu herşeyin üstünde tutan, empati, anlayış ve hoşgörü gibi kavramları sadece karı kız, dost ahbap meseleleri için geçerli olduğunu sanan, başkalarının acılarını anlamaktan aciz zihniyeti de açıklar aynı zamanda. sopa sizin elinizde oldukça işler kolay, dilediğinizce atıp tutarsınız ama aba artık çoktan kayboldu gitti, kral çıplak artık.
  3. Bu yazdığım partiler dışında 1-2 istisna hariç belediye seçimlerinde belediye alacak parti yok bunu burada idda ediyorum arkadaşım,bunu anlamak için son seçim anketleri yayınladım bak yukarıda onlara bi bak istersen,haa eğer dersenki bağımsız ona bişey diyemem.
  4. MİNARENİN KILIFI ÇOK ÖNCEDEN HAZIRMIŞ... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül’e iki yıl önce, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın ailesine ait Ali Babacan Tekstil Firması’nda yaptığı staj sırasında sigorta yapıldığı ortaya çıktı. Mehmet Emre bu sayede AKP’nin yapmaya çalıştığı sosyal güvenlik reformunun yıkıcı etkilerinden kurtulmuş olacak. resim AKP’nin iktidarı boyunca emekçilere yönelik en büyük saldırısı olan sosyal güvenlik reformundan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül etkilenmeyecek. 2006 yılının yaz aylarında Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın ailesine ait Ali Babacan Tekstil Firması’nda 24 gün staj yapan Mehmet Emre, bu stajı süresince sigortalı çalıştırıldığı için pek çok yaşıtının aksine emekli olabilmek için altmışlı yaşlarını beklemeyecek. Cumhurbaşkanı Gül tarafından konuya dair yapılan resmi açıklamada şaibe örtbas etmeye çalışılarak, Ali Babacan tekstil firmasının vergi ve sigorta konusundaki hassasiyeti övüldü. Gül, açıklamada oğlu Mehmet Emre’nin “24 gün bilfiil çalıştığı ve bunun pek çok tanığı olduğu”nu vurguladı, ayrıca konuya dair yapılan haberlerin cumhurbaşkanlığı makamı ve kendisini yıpratmaya yönelik olduğunu iddia etti. Türkiye’de her yıl çok sayıda öğrenci staj yapıyor ve bu öğrencilerin neredeyse hiçbirine sigorta yapılmıyor. Abdullah Gül henüz Dışişleri Bakanı iken, oğlunun Ali Babacan’ın ailesine ait bir firmada sigortalanmış olması ise, AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana gündemde tuttuğu ve sonunda Meclis'ten geçirdiği sosyal güvenlik reformu saldırısında ne kadar kararlı olduğu konusunda da önemli ipuçları sunuyor. Mehmet Emre Gül, daha önce de 16 yaşında Ankara Ticaret Odası’na üye olarak gündeme gelmişti. Önce internet üzerinden alışveriş, sonrasında da perakende mısırcılık işine giren Mehmet Emre’nin bu yaşta ATO’ya üye olabilmesi için anne ve babasının vekalet vermesi gerekmişti.
  5. Devrim Gazetesi?nin Deniz Gezmiş?le Yaptığı Röportaj Atatürk?ün, ?Tam bağımsızlık? ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı: - Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal?ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal?in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün. - Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler? - Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa?nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal?in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır. - Mustafa Kemal?in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın? - Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı?ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrim ci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır. - Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir? - Bugün Türkiye?de Kemalist Devrim?in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs?ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır. - Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir? - Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal?in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız. - Bazı çevreler bu görüşleri, ?devrim yobazlığı? sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir? - Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, ?halk kızar? diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye?nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.? (Doğan Avcıoğlu?nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık. 1969 -sayı: 10 - sayfa: 2-7) denizler ölmez...
  6. bu partileri eklemeyi yeterli gördüm sayın CYRANO çünkü şu an meclise girme ihtimali azda olsa varolan partiler bu partilerdir,eğer meclise girme ihtimali olan parti varsa bildiğiniz ismini yazın bizde bidahikine ekleyelim,ülkemizin gerçekleri bunlardan ibaret maalesef,maalesef diyorum çünkü bu partilerin hiçbirinin gerçek anlamda siyaset yaptığını düşünmüyorum,bunlar siyaset değil kavga yapıyorlar sadece....
  7. İstemem mezarda ne bir anıt ne bir taş, Sizler birlikte olun vatan için hem kardeş, neden böyle ağlarız bilirmisiniz mezarda, sizleri böyle gördükçe yaralarımız azarda, yine destanlar yazarız yattığımız mezarda. Alevî sünnî nedir, nereden çıktı bu kavga, sevmesini bilseniz inanın biter bu dava. Vatanıma zarardır puslu ürkek bu hava, bizler yine birliğiz barışta hem savaşta, kopartmak istiyorlar sizleri bu yarışta. Kürt, Türk, Alevî, Sünnî bu tabya'da bu mezarda seçilmez, birlik olup haykırdık bütün dünya duysun, cesetlerimiz geçilirde ÇANAKKALE GEÇİLMEZ, bizler birlikte öldük, sizler neden kavgada, o gün birlik tohumları ektik bugün neden biçilmez, sizler birlik oldukça Çanakkaleler değil, Edirne'den Ardahan'a ülkemin bir karış toprağı geçilmez.
  8. sevgili kaplan-200 onuda görüyoruz,ancak sende biliyosundurki bizim halkımız arasında bir deyim vardır ''DEVLET BABA'' diye pkk ile devleti karşılaştıramazsınız....
  9. haklı değil kardeşim haklı değil...akp türbanada çözüm istemiyor,çünkü akp çözümsüzlükten besleniyor,onun içindirki başbakanın bir söylediği diğerini tutmuyor.
  10. ''biji tirkiye'' şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Economist dergisi, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'a eleştiriler yöneltilen, "Etkisiz muhalefet" başlıklı bir makale yayınladı. Makalede, 22 Temmuz seçimlerinden önce Baykal'ın "Başarılı olamazsam Rodos'a kadar yüzerim." dediği hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: "Kimse 69 yaşındaki Baykal'ın Rodos'a kadar yüzmesini beklemiyordu. Ama en ateşli destekçileri bile, Baykal'ın sonunda görevi bırakacağını düşünüyordu. Artık emekliye ayrılması yönündeki çağrılara karşın, son parti kongresinde onuncu kez lider seçildi. Parıltısı olmayan rakiplerinin Baykal lehine değiştirilen kurallarla hiç şansı yoktu." Economist Türk demokrasisini "kırılgan" olarak tanımladı ve inandırıcı bir muhalefet bulunmaması da bu demokrasinin, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı açılan kapatma davasının tetiklediğini söylediği son siyasi krizden yara almadan çıkmasını daha da zorlaştıracak. Yazıda CHP'den sekiz yıl önce istifa eden Tarhan Erdem'in görüşlerine de yer verildi: "Tarhan Erdem, Türkiye'de nüfusun yarısından fazlasının 30 yaşın altında olduğunu, kadınların yarısının da başını örttüğünü söylüyor. Erdem, CHP'nin böyle bir ülkede 'giderek artan oranda halktan koptuğunu' belirtiyor. Erdem bu durumda da milyonlarca laiklik yanlısı Türk'ün yüzlerini dönecek bir yer bulamadığını kaydediyor".
  11. ''biji tirkiye'' şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Başlar "Vur" deyince.. Dün canımın niye yazmak istemediğini anladınız herhalde. Biraz aklı, biraz izanı olan dün olacakları tahmin edebilirdi. Gerçek işçiler düzenli bir şekilde, sendikaların kontrol ve organizasyonunda Taksim’e gitmek isteyecek, polis bunlara sert biçimde müdahale edecek, gerilim tarmanacak, gerilimden istifade edecek olan “Lümpenler, anarşistler ve illegal yapılanmalar” aradıkları fırsatı bulmuş olacaklardı. Tam böyle oldu. Kendi güvenlik tedbirlerini almış, organize olmuş sendikalar sabahın köründe polis zorbalığı ile karşı karşıya kalarak durdurulunca, ortalık çapulcuya kaldı. Saatler boyu polisle çatıştılar. Ortalığı savaş alanına çevirdiler. Emin olun ki; sendikalara Taksim’de toplanma izni verilseydi olanların onda biri bile olmazdı. Dün sabahın erken saatlerinde, henüz yerinden bile kıpırdamamış işçilere yapılan “Baskın, saldırı” tam bir “Faşist yönetim” işiydi. Hiç bir “Normal” ülkede, durduk yerde böyle bir şiddet uygulanmaz. Değil yüzde 47, yüzde 74 almış iktidarların yönettiği ülkelerde bile böyle bir şey olmaz. Zaten olmadı da. “Demokrat” AKP’nin yönettiği Türkiye’de, baskı rejimi manzaraları yaşandı. Ve her baskı rejiminde olduğu gibi sıradan insanlar sinerken, militanlar sokakta etkili oldular. AKP’nin, iktidara göbekten bağlı “Liberal demokratlar”ı, bütün bu olan biten karşısında suskun kalmayı tercih ettiler. Sürekli olarak özgürlüklerden bahseden bu kesimin, AKP’nin özgürlük anlayışını gördükleri halde ne kalemleri, ne dudakları kıpırdadı. Bu arada kimse İstanbul Valisi'ne ve Emniyet Müdürü'ne kızmasın. Başlar, ayakların ezilmesi talimatını verince, onlar el olarak kullanıldılar. Polis yasaları uygular şiddeti değil Her 1 Mayıs’tan veya toplumsal olaydan sonra aynı şeyleri yazmaktan sıkıldım ama yine yazacağım. Bu aynı yazıyı dördüncü kez kaleme alışım olacak. Ama alacağız çare yok. Ey Türk polisi! Sen, sokakta eylem yapan insanların karşıt grubu değilsin. Sen, sokakta kavga etmeye çıkmış serseri değilsin. Sokakta kamu adına görev yaparken karşına çıkanlar, senin düşmanın değil. Sen sadece ve sadece, yasaları uygulamakla görevli ve bunu yaparken yasalara uymak zorunda olan, kamu görevlisisin. Sokakta, yere düşmüş göstericiyi tekmeyle dövemezsin. Suçu varsa, gözaltına alırsın, kelepçeyi takar karakola götürür, yargı karşısına çıkarırsın. Allah aşkına artık bunu öğrenin. Ve ey polis okullarının öğretim üyeleri! Ne olur bu gerçeği yetiştirdiğiniz genç polislere öğretin. Öğretin ki, biz bu yazıyı en kere daha yazmak zorunda kalmayalım. Öğretin ki, canı pahasına görev yapan polisler bu eleştirilerle karşı karşıya kalmasınlar. NE ZAMAN ADAM OLURUZ? Yukarı çıktıkça aşağıdakileri küçük görmemizin, aşağıdakilerin küçüldüğü anlamına gelmediğini anladığımız zaman
  12. Benim merak ettiğim barış ve kardeşlik günü düzenleyenlere saldıran ve yeni bir madımak hazırlamak isteyenlere okadar nazikçe davranıp,sonrada ellerini kollarını sallayarak evlerine dönmelerine izin verenler neden bugün işçiye bunu hak gördüler????
  13. ''biji tirkiye'' şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    AYNEN
  14. Dünyanın heryerinde şarkılarla oyunlarla kutlanan 1 mayıs bizde akpnin basiretsizliği yüzünden savaşılar kutlanıyor yazık bizim milletimize yazık....
  15. Hepimiz biliyoruz ki yaşadığımız topraklarda iki şey vardır ki zamanı gelince derin abilerimiz hortlatıverirler o hortlakları; "İrtica" ve "Terör"? Milliyetçiligi körüklemek ve Faşizanlaştırmak için 301 üzerinden yapılan kışkırtmaları halkın bilinçsiz - bilinçli duruşu sayesinde bir işe yaramayınca -şuan öyle görünüyor- devreye hortlaklardan birisi giriverdi; Terör.(irtica soslu) Rant Saglamanın En ****** Hali ! KAN VE GÖZYAŞI BEZİRGANLIĞI? Bir süredir Ankara'da dedikodu mahfillerinde çok 'derin konular' müzakere ediliyormuş... Kim bu 'gözlerden uzak', Türkiye siyasetine ilişkin 'derin' hazırlıklar yapanlar diye baktığımızda, tanıdık bir 'TAYFA' ile karşılaştık. 'Siyasi ve Toplumsal istikrar'ı bir türlü içine sindiremeyen, bu yüzden de gözünü 'sandık dışı' arayışlara dikmiş tayfanın üyelerinin sayısı aslında???????.. Bunlar henüz çekirdek kadro? Sanırım 80 yıllık sistemin ALTIN VURUŞÇULARI? 'POSTMODERN DARBE' döneminde göz yaşartıcı bir performans sergileyen(!) '28 Şubat beşlisi'ndeki bazı sendikaları da eklerseniz 'derin ittifak' için karada ölüm yok demektir. Sadece hesaplayamadıkları "heybette küçük" bir eksiği var? Tayfanın finansörleri; Nonoş politakacılar, yarı aydınlar, boş 'ulusalcı' azınlıklar gerçekten 'umutsuz' bir vak'a gibiler? "FİTNE FÜCUR TAYFA" hırıl hırıl hırlayarak, dizginsiz, eğersiz DİYAR'da fink atarlar? Bunların arasında diplomatik dokunulmazlığı olan öyle bir uluslar arası casus vardır ki sormayın gitsin?. Korkanın önündeki ardına düşer. Dünya hırsları yüzünden sapıklığa teslim olan dünyada da helak olur, ahirette de? SÖZ UZAR GİDER? Elhasıl; Dostlar?! Dar"ün Nedve vakti geçmiyor mu?
  16. TMFP harikasın floyf
  17. sevgili ali0_1 anket için erken demişsin ama baksana millet yapmış neden biz TM üyeleri yapamayalım Kamuoyu yoklamaları bu kez önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimler için yapılmaya başlandı. Bu araştırma, Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi tarafından 10 ilde 11 – 20 Nisan 2008 tarihleri arasında 16720 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. Yerel yönetimler (belediye başkanlığı) seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz? İşte 9'ü büyükşehir, 10 ilde yüzyüze görüşülerek yapılan anketin sonuç: ADANA Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % AKP 28,0 CHP 24,5 MHP 8,2 DTP 5,0 DP 3,6 DİĞER 3,0 ADAYA BAĞLI 27,7 TOPLAM 100 ( 1720 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) ANKARA Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % AKP 40,4 CHP 19,2 MURAT KARAYALÇIN 7,5 MHP 5,0 DİĞER 3,2 ADAYA BAĞLI 24,7 TOPLAM 100 ( 2250 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) ANTALYA Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % CHP 27,0 AKP 26,1 DP 8,5 MHP 6,0 DİĞER 3,8 ADAYA BAĞLI 28,6 TOPLAM 100 ( 1800 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) BURSA Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % AKP 35,2 CHP 25,0 MHP 7,2 DP 5,7 SP 3,1 DİĞER 2,0 ADAYA BAĞLI 21,8 TOPLAM 100 ( 2010 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) DİYARBAKIR Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % DTP 28,3 AKP 19,7 CHP 8,5 DİĞER 1,4 ADAYA BAĞLI 42,1 TOPLAM 100 ( 1500 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) EDİRNE Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % CHP 29,0 AKP 21,3 DP 9,5 MHP 5,6 DİĞER 2,2 ADAYA BAĞLI 32,4 TOPLAM 100 ( 1100 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) GAZİANTEP Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % AKP 42,9 CHP 33,0 DİĞER 4,1 ADAYA BAĞLI 20,0 TOPLAM 100 ( 1350 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) İZMİR Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % CHP 49,0 AKP 26,8 MHP 4,0 DİĞER 2,7 ADAYA BAĞLI 17,5 TOPLAM 100 ( 2100 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) MERSİN Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % CHP 36,0 MHP 15,2 AKP 14,0 DTP 8,0 DİĞER 2,5 ADAYA BAĞLI 24,3 TOPLAM 100 ( 1490 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) SAMSUN Büyükşehir belediye başkanlığı için hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsunuz? % AKP 36,0 CHP 30,3 MHP 5,4 DP 2,5 DİĞER 2,0 ADAYA BAĞLI 23,8 TOPLAM 100 ( 1400 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir ) (Kaynak: Vatan)
  18. bu kadar oy alıpta halkının % 80'i işçi olan bir ülkede işçilerle restleşen ve onları ayak takımı olarak nitelendiren akp'dir sayın dünyahepimizin....
  19. Maalesef öyle bir halkımız varki ve öyle bir zihniyet varki kimsenin gözü bu yolsuzlukları görmüyor herkes büyülenmiş gibi,akp'ye oy veren bir kaç kişiye neden akp diye sordum aldığım cevap o kadar ilginçtiki; cevap aynen şu ''tek müslüman parti akp'' sanki müslümanlık akp'nin tekelinde ve maalesef bütün halkta böyle düşünüyor,rejimle kavga edeni seviyor halkımız çünkü halkımıza bu rejim doğru şekilde anlatılamadı ve rejim,laiklik birilerince dinsizlik gibi gösterildi,aslında tek suçlu onlar değil halkı eğitmeyip bunların istediği gibi yönlendireceği bir halk yaratanların....
  20. ''biji tirkiye'' şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    oyunuzu kişiyemi yoksa partiyemi bakarak kullanırsınız?
  21. Sayın yakısıklı bu sizin dediğiniz ''kürt sorunu yoktur''cümlesi 85 yıldır sizin gibi düşünenler tarafından söyleniyor,ancak bu varolanı red etmekten öte bişey,işi içinden çıkılmazlıktan öteye götürmeyen bir yaklaşımdır,sorunun çözümü için devletimiz diyorki ''pkk ile görüşmem''elbette bunda oldukça haklıdır ancak başbakanın dtp'yle görüşmem demesi görüşmeye gelen sivil toplum örgütü liderlerini azarlaması bu sorunu çözmüyor bu sorun silahla değil diyalogla ancak ve ancak ankarada çözülür....
  22. CHP’nin bir süredir beklenen “Kürt açılımı” Ankara’da devam eden kurultayın ikinci gününde Kürt sanatçılar Aynur Doğan ve Ciwan Haco eşliğinde geldi. CHP’nin Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirilen 32’inci kurultayının ikinci gününde kurultay bildirgesi okunarak kabul edildi. Bildirgenin önemli bir bölümü de Kürt sorunuyla ilgili değerlendirmelere ayrıldı. Irak hükümetinin PKK’nin eylemlerini sürdürmesine son verecek iradeyi ortaya koyması gerektiğini belirten bildirge, şu ifadeye yer verdi: “Irak’ı işgal ederek uluslararası hukuka göre bu ülkenin güvenliğinin sağlanmasında sorumluluk üstlenen ülkelerin de PKK’yı Irak’tan tasfiye etme yükümlülüğü vardır.” Aynı cümlede “işgal, hukuk ve sorumluluk” kavramlarını biraraya getirme başarısını gösteren CHP, ABD’nin adını ağzına almaktan imtina etti. Hedef AKP olunca Bildirgede, Irak’ın federatif veya merkezi yönetim anlayışı içinde bütünlüğünü koruyan bir devlet olarak varlığını sürdürmesinin bölge barışı için önemli olduğu belirtilirken, “Kuzey Irak’ta yaşayanlar kardeşlerimizdir. Kuzey Irak, ‘Türkiye’ye dost bir ülkenin ülkemize komşu bir bölgesi’ haline dönüştürülmelidir” ifadelerine yer verildi. Bunun için yapılabilecekler ise şöyle tanımlandı: “’Ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılması, Habur Kapısı’nın geliştirilmesi, yeni kapıların açılması, eğitsel projeler ve kültürel iletişimle her iki ülkedeki kültürlerin buluşturulması, bölgenin gençlerine Türkiye’de eğitim ve staj olanağı sağlanması, Anadolu’nun suyundan daha etkin olarak yararlanabilmeleri’ gibi projeler, askeri önlemlerden bağımsız olarak hayata geçirilmelidir.” CHP, Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ağzından geçtiğimiz yıl Kasım ayında da benzer önerilerini dile getirmişti. O zaman da bir “açılım” olduğu yönünde kimi yorumlara neden olan bu ifadeler “kurultay yatırımı” olarak da değerlendirilmişti. Fakat özünde bu önermelerin de ABD’nin bölge için öngörülerinin dışına taşmadığı, “Barzanici çözüm” olarak kodlanan çerçevenin içinde kaldığına dikkat çekilerek bunların daha çok bölgede etkinliğini artırma ve “AKP’den daha iyisini yapabilirim” mesajı verme çabası olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmişti. GAP’ı gaptırmam! Bildirgede, Güneydoğu Anadolu'da yaşamın normalleşmesi, ekonomi canlandırılarak mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği de vurgulanarak, “Kürt sorunu özünde bir demokrasi ve kalkınma sorunudur” denildi. AKP iktidarının bölge ekonomisini felç ettiğinin belirtildiği bildirgede, “GAP sulama kanalları ile beraber, insani gelişme ve adaletli gelir dağılımı ilkeleri de dikkate alınarak bir sosyal entegre kalkınma projesi olarak hızla tamamlanmalıdır” denildi. Cumhuriyetin kurucularının etnik ve mezhepsel farklılıkları ayrışma nedeni değil, kaynaşma ögesi olarak değerlendirdiği ifade edilerek, “Devlet etnik kördür, devlete göre dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun eşit haklara sahip yurttaş vardır. Bu nedenle devletin kimseyi asimile etmeye hakkı yoktur. Kişisel kültürel haklar, temel insan hakkıdır. Bu haklar, kamusal alanın değil özel alanın olgusudur” denildi. Bildirge, Kürt sorununu “GAP sulama kanalları”yla çözülecek bir arıza olarak görerek aslında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “GAP için 12 milyar dolarımız var” sözleriyle özetlenebilecek “çözüm”ünden ileri gidememiş oldu. “Demokrasi ve haklar” ile neyin kastedildiğiyse bildirgenin devamında netlik kazandı. Şarkılar ve halaylar yetmiyor Bildirgede, “Her kökenden yurttaşın kendi ana dilini özgürce öğrenebilmesi, onu geliştirebilmesi ve kullanabilmesi için temel ve orta eğitimi ikame etmeyen, milli eğitim sisteminin kuralları çerçevesinde görev yapan özel kurumlar (kurslar, dershaneler) kurulabilmesi, geçerli genel kurallar çerçevesinde, kendi ana dillerinde, gazete, dergi, kitap ve diğer her türlü yazılı yayında bulunabilmesi, müzik, müzik kaydı ve bunların toplumla paylaşımını yapabilmesi, RTÜK'ün kuralları çerçevesinde, mevcut veya yeni kuracakları özel televizyon kanallarında veya özel radyolarda kendi anadillerinde yayın yapabilmesinin önünde mevzuattan veya uygulamadan kaynaklanan tüm engellerin kaldırılması” gerektiği görüşüne yer verildi. Çoğu zaten şu anda varolan hakları tekrar sıralayan bildirge bu şekliyle CHP’nin “açılımı”nda eksik olan noktayı da ortaya koydu: Sınıfsal değerlendirmelerden kesinlikle uzak duran, emperyalizmin adını ağzına almaya çekinen ve Kürt sorununu “biraz hak biraz parayla” çözülebilecek bir sorun olarak göstermeye çalışan CHP, bunun sonucunda da Kürt sorununda AKP’yle aynı zemini paylaşmaktan öte gidemedi. Aynı zamanda, emperyalistlerin bölgeye müdahale için bir enstrümana indirgemeye çalıştıkları Kürt sorunu için CHP’nin “ben daha işlevli olabilirim” mesajı vermesi CHP’nin içine düştüğü durum hakkında fikir vericiydi. CHP’nin kurultay bildirgesinde yer alan bu “açılım”a Kürt sanatçılar Aynur Doğan ve Ciwan Haco’nun şarkıları eşlik etti. Kurultayda çalınan “Keçe Kurdan” parçasının yer aldığı Aynur Doğan'ın albümü hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Yedek Hakimliği tarafından “kadınları, dağlara çıkmaya teşvik etmek ve bölücülük yapmak” gerekçesiyle toplatma kararı alınmıştı.
  23. sorunun çözümünde takip edilecek siyasi yol haritası ile muhataplar ve üslup sorunudur. PKK ile açık veya örtülü her türlü münasebet red edilmekte; halkın oyuyla seçilmiş DTP ise PKK ile ilişkilendirilerek muhatap alınmamakta; Diyarbakır sivil toplum kuruluşları gibi heyetler ise resmi söylemin dışında bir söylemin dışında bir söylem geliştirdikleri için devre dışı bırakılmaktadır. Peki, DTP ve sivil toplum kuruluşları da muhatap alınmayacak ve onlarla da konuşulmayacaksa kiminle konuşulacaktır! Ülkenin son “30” yılını adeta bir “cehenneme” çeviren, 40 milyar dolara mal olan bu sorun nasıl halledilecektir. Peki, yılda 50 milyar dolar faiz ödeyen Türkiye, “salt ekonomik olarak” tanımladığı bu sorunun çözümü için “en önemli iş” denilen GAP sulama kanalları için gerekli olan 12 milyar doları niçin bulunamamaktadır! Dünyanın birçok ülkesi tarihlerinde böylesi çok önemli sorunlarla karşılaşmıştır. Sorunların çözümü ancak ciddi bir teşhis, soğukkanlı yaklaşım ve kapsamlı projelerle mümkündür. Tarihte günü kurtarmaya çalışmış hiçbir siyasetçi “bugüne” kalmamıştır. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ise bu konu ile ilgili fikirleri “gel – gitler” yaşıyor. 12 Ağustos 2005 günü Diyarbakır'da yaptığı konuşmada “Bu sorunun adı Kürt sorunudur, benim sorunumdur, ben çözeceğim. Devletlerde hata işler, gerektiğinde halkından özür diler" diyen Başbakan bir müddet sonra Rusya'daki bir Kürt vatandaşın sorun ile ilgili sorusuna “sorun yoktur diye düşünürsen sorun olmaz” diye cevap vermişti. Diyarbakır Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileriyle yaptığı toplantılarda sorunu “salt ekonomik sorun” olarak tanımlamıştı. Kürt sorunun sadece, salt bir ekonomik sorun olduğu görüşüne katılmak mümkün değildir. İran, Suriye ve Türkiye siyasetlerini yıllardır meşgul eden; sadece Türkiye'de son 30 yıl içerisinde 40 bin insanın hayatına mal olmuş; başta ABD, Avrupa Birliği, Rusya gibi dünya siyasetine yön veren güçlerin gündemine girmiş bir sorunu “salt ekonomik bir sorun” olarak nitelendirmek imkânsızdır. “Salt ekonomik sorunu” çözmek için Doğu ve Güneydoğu'da 150 bin kişilik bir askeri güçle, 70 bin kişilik bir korucu ordusunun bulundurulması da izahı güç bir konudur. ALTAN TAN
  24. Burayı teksas zannediyolar,eğer bu ülkeyi seviyo olsalardı bu ülkenin polisinin,askerinin varolduğunu ve eğer suç teşkil eden birileri varsa onları yakalamanın polis ve askerlere düştüğünü yargılama ve ceza verme yetkisininde mahkemelerde olduğunu düşünürlerdi.Kimse kusura bakmasın bu vatanseverlik değil vatan hainliğidir.Bu ülkenin askerine,polisine,yargısına saygısızlıktır...
  25. Başbakan Erdoğan grup toplantısında 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen emekçi kitleleri provokatörlükle suçlamış ve "ayaklar baş olursa kıyamet kopar" gibi son derece densiz bir söz sarf etmiştir. Demek ki, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısında hükümet üyeleri birbirlerini "bunlara yüz vermeye gelmez", "ayak takımına taviz yok" türünden sözlerle doldurmuş, ağzından çıkanı kulağı duymayan Başbakan da bu ortamdan cesaret almıştır. Bir mankenin "çobanla benim oyum bir mi" sözünden pek alınmışa benzeyen AKP'liler, işçi ve emekçileri ayak, kendilerini ise baş olarak görüyorlar. AKP'nin yöneticileri arasında çoban olmadığı gibi, tek bir işçi, yoksul köylü de bulunmamaktadır. Buna karşın işçiler, köylüler bu ülkenin bütün yükünü sırtlarında taşımaktadırlar. Varsın Başbakan Türkiye'nin gerçek sahiplerine "ayak takımı" desin! Biz de kendisine diyoruz ki, ayakların böyle bir başa ihtiyacı yok. Ayakların baş olacağı ve memleketi AKP ve benzerlerinden kurtaracağı günler yakındır. Başbakan'dan ricamız, 1 Mayıs günü İstanbul'a yakından baksın, ayakların nasıl baş olacağını görsün.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.