
Taylan Abi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.727 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taylan Abi tarafından postalanan herşey
-
1 itiraf 1 davet
Taylan Abi şurada yorum gönderdi Taylan Abi'nın blog başlığı içinde Taylan Abi'nin Yeri
Amin, inşallah. Ayrıca çok teşekkür ederim. -
YİMPAŞ'IN PATRONU KADIN HASTALIĞINA YAKALANDI
Taylan Abi şurada cevap verdi: bezgin başlık Güncel Konular
Birşeyler bildiğinizden mi söylüyorsunuz yoksa bir koruma iç güdüsü ile hareketin neticesi midir bilemedim esasen. Size konuyu anlatan 3 kaynaktan alıntı yapacağım ve eğer hala varsa itirazınızı yine böyle belgesiyle isteyeceğim. Ailemizin ansiklopedisi Vikipedi Takayasu hakkında şöyle der; Takayasu arteriti, genellikle 40 yaş altı bayan hastalarda görülen,aort ve ana dallarını (Subclavian Arter-Kollara giden) tutan inflamasyon(yangı) sonucu oluşan vaskülit tablosudur. Ama buna inanmayabilirsiniz, neticede internetten herhangi bir alıntıdır ve hangi doktorun eli değmiştir pek bilinmemektedir. Bu durumda size Türkiye Klinikleri isimli dergiden alıntı yapacağım. Burada da; Takayasu arteriti aorta ve dallarını, bazen de pulmoner arteri tutan, sebebi bilinmeyen kronik inflamatuvar bir arterittir. Sıklıkla Asya ülkelerinde ve genç kadınlarda görülür. şeklinde izah edilmiştir. Ancak bu sefer bu yazıya birçok doktor eli değmiştir. Buyrun yayın kuruluna bakın isterseniz. Ha bu da yetmedi ise Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki bir sunuma göz atabilirsiniz. Takayasu Arteriti'ne bağlı Subklavian Çalma Sendromu başlıklı bir makale. Üşenmeyin okuyun. Anladığınız kadarı ile tekrar dönüp bize cevap yazın. Neden bu hastalık erkeklerde de "oldukça sık" görülürmüş, hepbirlikte görelim öğrenelim. Son soru: Siz bu hastalığın erkeklerde de görüldüğünü Vakit Gazetesi'nde filan mı okudunuz? -
Bu yazı bir itirafın ve bir davetin yazısı olacak. Otuzikinci zafer yılına değmiş ömrümün en mutlu günleridir şu zamanlar. Aklımda en ufak kötü bir hatıram yok. Yaşadığım herşey güzelmiş, tanıdığım bildiğim insanlar hep iyi insanlarmış gibi geliyor. Oysa zihnimin o uzak köşesinde ne kötü zamanlar ve adı anılmayası olanlar da yok değilken. Tuhaf işte. Yazmaya karar verdiğimde hep uç noktalarda oluyorum nedense. Ya çok yalnızım, ya çok umutsuz, ya çok mutsuz ya da kendimin bile inanamayacağı kadar huzurluyum. Sinüs eğrisi gibi, dibe vurup tavan yaparak yaşadığımdan kaynaklı olsa gerek. Aralarda hissedemiyor muyum neyim, bilemedim. 5 ay önceydi. 13 Mayıs 2008. Tükenmek bilmez bel ağrılarımın sonrasında gittiğim "kıldünya doktor" bir reçete tutuşturmuştu elime "aman haaa iç bunları bak hede hödö olur sonra" diyerekten. Reçeteyi eczacı kızceğize uzattım, saat öğle 12.05 civarı. Hikayemiz de o gün başladı işte. Geçmişime bakıyorum, ne çok insanı sevdim, birçoğu da beni sevdi. Yoğunluklarımızı denkleştiremedik bir türlü, onu kesinlikle biliyorum. Hayatlarına girdiğim, hayatıma giren, hayatlarına girdiğimi sandığım, hayatıma girdiklerini sanan insanlar oldu işte. Hepsini sevgi ve saygı ile uğurluyorum artık hafızamdan. Ve onlardan özür diliyorum; Mutlu olduğumu söylediğim, aşık olduğumu söylediğim, mutlu ve aşık olduğumu sandığım zamanlar için. Ben ne yalancı ne de inkar edenim. Tabii ki güzel günleri O güzel insanlarla paylaştım. Ancak bu kez kendi yolumun sonundayım. İtiraflarımın hepsi, hepsine duyduğum saygımdan. Onlara söylediğim tüm sözlerin günahını vebalini omzuma alarak yeni bir hayata adım atıyorum, affetsinler beni. Tanıştığımız günün 5 ay sonrasında elimde 2 alyans ve 1 tektaş. Pırlantamı alıp 18.10.08 Cumartesi akşam yemeğinde eczacı kızceğizin karşısında olacağım. Ömür denen zamanın bana kalan kısmında evimizin neşe kaynağı olmasını, dertlerimin ortağı, çocuklarımın anası, evimin kadını olmasını, haftaiçi TV dizilerini izlerken bana dizi hakkında yorum yapmasını, terliklerimizi naylon poşete koyup ev gezmelerine gitmemizi, -arabesk haliyle ölümüne değil-yaşamım süresince O'nu doya doya sevmeme izin vermesini isteyeceğim. O'nu başımın tacı, hayatımın anlamı, evimizin prensesi olması için davet edeceğim. Bana şans dileyin.
-
Eski sevgili gözünüzün altında burnunuzun yanında çıkmış, günler haftalar aylar boyu sizi bırakmamış bir sivilcedir. Kaşıyıp kanatmaya doyamadığınız, yoldukça kanayan, kanadıkça keyif veren bir kraterdir. Yüzünüzde onu görmeye alışık dostlarınız, size aylar ve yıllar sonra bile o sivilcenizi hatırlatıp, içinde "annesini-avra dını-bacısını-sülalesini" kelimeleri geçen kafiyeli cümleler kurmanızı bekleyeceklerdir. Mahal vermeyiniz, günün veya gecenin neticesinde yine yeniden acı verecektir netekim. Tecrübe ile sabittir.
-
Duyarsızız. Tarihimize, geçmişimize, hazinemize "saygımız sözde var" belki ama hepimiz duyarsızlığımızdan ötürü suçluyuz. 10 yıl İstanbul'da yaşadım, tüm sarayları gezdim, efendim camiler kiliseler sarnıçlar hepsini. Biliyoruz öylesine ama sadece yerlerini. Ne durumdalar, korunması için neler yapılıyor/yapılmalı diye düşünecek vaktimiz yok. Haklıyız da bir yandan, her günümüz ekmek kavgasında. Bir ekmek kavgasında olan insan daha var aramızda. O bizler gibi değil ama. Tarihimize ve tarihi eserlerimize hayatını adamış insan. Son dönemde NTV'deki programlarını da izlerdim, bugün bir gazete sayfasında yine karşılaştık kendisi ise. İlber Ortaylı. Profesör. Dünya tanıyor ve saygı duyuyor. Maaşından bahsetmiş ve çalıştığı yerdeki güvenlik görevlisinin maaşından. ''Güvenlik görevlileri 2 bin YTL alıyor, müze müdürü olarak ben bin 100 YTL alıyorum. Üniversite olmasa aç kalırım'' diyor. Adaletsizliğin nice boyutunu biliriz millet olarak. Sağlıkta, eğitimde, yargıda, sosyal güvenlikte, gelir dağılımında vb. her yerde. Ama bu adaletsizlik İlber Hoca bir yana bizim tarihimize yapılmış bir adaletsizlik olarak sayılmıyor mu? Güvenlik görevlisi İstanbul şartlarında yaşıyor, ev geçindiriyor, alsın tabii ki 2.000YTL. Sözüm yok hatta az bile. Ancak tarihimize sahip çıkalım, geçmişimize sahip çıkmadan geleceğimiz olamayacak. Bu konuda duyarlı olalım, siz de ben de. Hepimiz. Bitirirken; İlber Hoca hakkında bir kaç satır alıntı: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1968) ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi'nde Slavistik ve Orientalistik okudu. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Prof. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden "Tanzimat Sonrası Mahalli İdareler" adlı tezi ile doktora derecesi aldı (1978), "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfus[z]u" adlı çalışmasıyla da doçent, 1989'da profesör oldu. Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, seminerler ve konferanslar verdi. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. yüzyıl ila 19. yüzyılı Osmanlı tarihi ve Rusya tarihi ile ilgili makaleler yayınladı. 1989-2002 yıllları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmış, 2002 yılında Galatasaray Üniversitesine, 2 yıl sonra Bilkent Üniversitesine geçmiştir. Halen (2005) Topkapı Sarayı Müdürlüğü görevini de yürütmektedir. Şu anda Galatasaray Üniversitesinde tarih dersleri vermektedir İlber Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ve Avrupa İranoloji Cemiyeti üyesidir. İlber Ortaylı, Osmanlıca, Kırım Tatarca, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, Rusça, Slovakça, Romence, Sırpça, Hırvatça ve Boşnakça bilmektedir.
- 4 cevap
-
- 1
-
-
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti sayfalarında Çetin Emeç'ten başlayarak ülkemizde öldürülen gazetecilerin isimlerini özellikle inceledim. 38 insanımızın ismi var. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. Ancak dikkatimi çeken ve beni araştırmaya iten şey şu oldu; Bu insanlardan hangileri solcu, hangileri sağcı, hangileri milliyetçi, hangileri muhafazakardı? Yerel gazetelerde görev yapan gazetecilerin hep Güneydoğu ve civar illerden olması ilginç geldi. Ve kalanların da hep sol görüşlü olmaları tesadüf olmasa gerek diye düşündüm. Bu listeye bakıp, yanlışım varsa düzeltirseniz sevineceğim. Aksi halde bu yorum ülkemizin kimlerin elinde yön bulduğunu bir kez daha açıklayacaktır. Haydi Ergenekoncular, 12 Eylül'de sağcıları solcular vurmuştu hani, ya bu solcuları da aynı insanlar mı vurdu? Öyle ise sağ veya muhafazakar kesim bu kadar temizken neden hala kanatlanıp cennete uçamadı? Bu mantığı belgesi ile izah edebilecek arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bileceğim... Bitirirken, ne hazin bir liste olduğuna bakıp da memleket için üzülmemek elde değil. Liste
-
YİMPAŞ'IN PATRONU KADIN HASTALIĞINA YAKALANDI
Taylan Abi şurada cevap verdi: bezgin başlık Güncel Konular
Dursun Hanım'ın yeni işi hazır. Dava süreci tamamlandıktan sonra Fener Denizi adındaki yeni derneğin başkanı olur; veya Zahid Bey'den boşalacak olan koltuğa kendisi oturur. Zahid Bey de Dursun Hanım'ın ranzasında nöbeti devralır. Bir 9 ay 10 gün sonra da Dursun Hanım'ın doğumuna Zahid Bey tahliye olmuş olur zaten. Millet olarak bu filmi izlemeye doyamıyoruz. -
****** Size gelince; Olayların üzerine gerektiği gibi gidiyoruz, bunun sürecinin ne olduğu şahsen umrumda değil. Neden umrumda değil? Şöyle ki; Terörist ve yandaşı ile masaya oturulmaz. Silahla hesap edilen kusur, silahla çözüm bulur. Ateş düştüğü yeri yakar, 30bin ocağa düşen ateş yeri gelir ise 130bin ocağa düşer ancak bu millet birliğinden, beraberliğinden, mevcudiyetinden çakıl taşı boyutunda zerre ödün vermeyecektir. Sizin gibi masa başından yazmıyorum, 2.Ordu İstihkam Savaş Taburu'nda Irak'a asker gönderen bir bölükte askerdim, yine çağırsalar yine giderim. Sizi de hiç hesap etmem. Amacınızı lütfen itiraf ediniz.
-
********* birisi gelecek ve yaptığınız bu suçlama edasındaki soruya "devlet mehmetçikleri bile bile ölüme yollamıştır, onları korumayı hiç düşünmemiştir, bu şehitlerden nemalanmıştır" diyecek ve ikiniz beraber kendinizi rahatlamış hissedeceksiniz. Yok. Sizi rahat edesiniz diye onbinlerce şehidin kanına saygısızlık etmeyiz. Düzenli orduların bireysel kuvvetlere karşı verdikleri savaşlarda öğrenme süreci uzun sürer. Bire-bir çatışmayı düzenli ordular da öğrenir ancak bu süreçte zaman ve can kaybı olur, olacaktır. Amerika'nın Vietnam ve Afganistan örnekleri de ortada. En teknolojik ordu dediğimiz ABD bile pes etmiştir, ettirilebilmiştir. Amerika Vietnam'da şehit verip bundan nemalansa ne yazar, nemalanmasa ne yazar? *********
-
Bu olayı "sadece teknolojiye" bağlar bir yanım mı var benim? O anlattıklarımı, bundan sonraki dönemde çözüm olabilir diye düşündüğüm için anlattım. Ama siz buradan şu söylediklerinizi çıkarıyorsanız, ben gerekli olduğu için yeniden sorarım; Amacınız mı farklı?
-
Pardon? Sizce mi? Hayrılıkçıların oranını siz mi belirlediniz yani? Bir de o kadar laf etmişsiniz, takılmayalım sonuca gelelim. Ne ki bu? Ben dedim oldu modeli mi? İnsaf. Bir de kolaycılık nağmeleri filan. ******
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın DİPNOT, Bu sorularım karşısında bu başlıkta 2 iletinizi , "Sağduyu" başlığında 1 iletinizi okudum. Ancak burada kendi cevabımı bulamadım. Sorumu sorduktan sonra bu başlık altındaki diğer üyelere cevaplarınız 37 dk sonraydı. Herkese aynı anda cevap yazamadığınızı düşünelim, makina değilsiniz malum. Zaman geçebilir. "Sağduyu sağduyu" konu başlığında takribi 2 saat (114 dk) sonra bir ileti yazdınız. 37 dakika sonra aynı başlık altında cevap yazarken ve 114 dakika sonra başka bir cevap yazarken, benim soruma cevap vermemenizi "dalgınlığınıza" mı bağlamalı yoksa başka bir şeye mi? Bilgi veriniz, soruma asli cevabınız ile beni mahçup ediniz. "Dalgındınız" veya "Hangi %99?" Rica ediyorum.
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Son olayı teknolojiye dayandırıyorum evet. Ancak ben, bu olay ve bundan öncesi için konuşmuyorum. Bundan sonrası için ne yapılabilir onu düşünüyorum. Teknolojinin gelişim tarihini de veriyorum üstelik. Bu konu ile teknik her türlü detayı her istenilen kişi ile tartışabilirim de. ÖM ile adres-telefon-fax-firma bilgilerim de alınabilir. Anlatamadım mı? Anlayamadınız mı? Amacınız mı farklı?
-
HÜLYA AVŞAR: KÜRT MESELESİNİ AİLEMDEN DOLAYI HİSSEDİYORUM
Taylan Abi şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Ben bu forumda kişisel tartışmalara girmek istemediğimi kendimce gün içerisinde düşünsem bile sayenizde uzak kalamıyorum. Elimi korkak alıştırmadığımdan mütevellit devam edelim; ERGENEKON JİTEM vs PKK ne farkı var diyen ben miyim? Sizsiniz. Bu yorumu "işteydim, uzun uzun yazamadım da, falan fıstık" şeklinde ifade eden ben miyim? Sizsiniz. İddianameyi kastederek adı geçen herkesi suçlu itham eden ben miyim? Sizsiniz. Herkesi aynı kefeye koymayın, yaş-kuru ayrımı yapın dediğimde anti-tez üreten kim? Sizsiniz. "Tek tek" alıntılara prim vermeyecek kadar forum kültürünü 4 yıldır bilirim, okuduğumu ve yazılanı unutmam. Mantığı çözemedi iseniz bekleyiniz. Zaman size ilaçtır. -
Önce okuyun, okuduğunuzu sandığınızı bir kez daha okuyun. Birkez daha ve bir kez daha. "Öfkenizi yenin" demişsiniz ya, o bakımdan diyorum. Ben yüzdeleri geçin mi demişim? Geçmeyelim mi demişim? Ne demişim? Kulak verecekmişim de, göz verecekmişim de, *********. "Öfkenizi yenin". Özrünüz kabul edildi ayrıca.
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
HÜLYA AVŞAR: KÜRT MESELESİNİ AİLEMDEN DOLAYI HİSSEDİYORUM
Taylan Abi şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Acayipsiniz dediğimde de alınganlık ediyorsunuz. (saygısızlık etmek için söylemiyorum lütfen yanlış anlamayın ama valla acayipsiniz) Acayipsiniz neden? "Ergenekon bugünkü iddianamelerle anlatılan" değildir diyorsunuz, akabinde BU SİSTEMDİR diyerek fikrinize karşı duran herkesi aynı potaya sokuyorsunuz. Kim size illegal durumlar yoktur dedi? "Mutlaka birileri cezasını çekecektir, çekmelidir" diyenler bile oldu değil mi? SİSTEM'den bahsedip, ÖZEL İSİMLER BENİ İLGİLENDİRMİYOR diyerek ve ekleyerek "bugün gözaltına alınanların hepsi suçlu değil, hepsinin suçsuz olmaması gibi" diyerek acayip olduğunuzun farkına varamıyor musunuz? demiş bile olabilirsiniz. Uyuşturucu konusuna da "ABD, Mir Dengir ve Evveliyatı" başlığında girelim isterseniz. Bunu da Ergenekon'a yapıştırmayın. -
Cevabımdaki parametre mekan değil, zamandır. Bu teknolojinin dünyadaki keşif sürecini ve ülkemizdeki yerini de anlattım. ************
-
Muhatabı olmadığınız sorulara cevap vermek isterken, cevap niteliği taşıyan şeyler yazınız. Yüzdeleri geçelimmiş! Geçmeyelim. Geçmeyelim yahu. Derdimiz bu yüzde% zaten. %99 diyor söz sahibi. Muhtemel %50'ye fit olacak cevaplarınızı da sonraya saklayınız. Pazarlık usulü tartışmıyoruz. Yazdığınızın ciddiyeti olsun.
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
HÜLYA AVŞAR: KÜRT MESELESİNİ AİLEMDEN DOLAYI HİSSEDİYORUM
Taylan Abi şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Sistem sistem diye yırtınmanızın ne olduğu konusunda; Töhmetlerinizin-tabirlerinizin hedefi pek geniş diyorum. Kuru-yaş Allah ne verdiyse yapıştırıyorsunuz malum. Sizden/bizden kastım şudur, ikileyeceğim belki ama; Ben (alışılagelmiş bozuk tabir ile) Ergenekoncu muyum? diyorum. Yapılanlar ile ilgili sürekli başa dönüp duruyoruz. Yapılanlar konusunda "yapanlar"ı ve "iftira atılanlar"ı ayıracak mıyız, ayırmayacak mıyız? Tahminimce ayırmayacağız. Sistem meselesi demiştiniz. O halde siz beni, ben de sizi (şahsınızı) ERGENEKON dosyamıza ekleyelim. Sonrasında siz sağ olunuz ben selamet. Bu tartışma da böyle anlamsız bir son bulsun. -
Kürtlerin %99'unun ayrılıkçı olmadığını kim tespit etmiş? Kaç kişi ile görüşülmüş? Verilen cevaplar arasındaki diğer muhtemel cevaplar neymiş? Nerede yapılmış? Edirne'de mi? Diyarbakır'da mı? Bilmek isterim. Sizce doğru olabilir, araştırma da yapılmış olabilir. Ama hele bir söyleyin, nedir bunun ciddiyeti ve resmiyeti? Herkesin ağzında bir yüzde%, freni boşalmış gibi rakam veriyorlar. Yavaş yahu. Yavaş.
- 283 cevap
-
- ZEHİR ZEMBEREK YAZILAR
- Beğenelim veya beğenmeyelim
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
HÜLYA AVŞAR: KÜRT MESELESİNİ AİLEMDEN DOLAYI HİSSEDİYORUM
Taylan Abi şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Bir acayip insansınız vesselam. Ben yandaşların tabiri ile ULUSALCIYIM. Peki ERGENEKON muyum? Değilsem? Değilsem, beni/bizi/böylelerini ayırın diyorum. İlgilenmiyormuşsunuz. ***** Eh, sizi de böyle kabul edelim. Malum maksadım hır gür değil, akıl iz'an. Saygılar. -
İletilerinizi ve birbiriniz ile atışmalarınızı zevkle takip eden biriyim. Oysa aynı fikirde de değiliz çoğu zaman. Anlıyorum ve biliyorum ki sizler de üzgünsünüz ve çözüm olabilmek için kişisel çabanızdanısız. Ancak konuya taktik açıdan yaklaşacak kadar askeri bilgim yok, naçizane bir sivilim ve inşaat mühendisiyim. Ve buradan kaynaklanan kendimce çözümlerim var. İstediğiniz kadar kişiyi, düşünemeyeceğiniz kadar güvenli binalarda/yapılarda koruyabiliriz. Bu teknolojik olarak mümkün olduğu gibi ekonomik olarak da mümkündür. Muhtemel denizden gelebilecek düşmanlarına karşı 6,5 milyar dolarlık ihale ile denizaltı alımına cesaret etmiş bir ülke olarak, bir karakolu/yapıyı her türlü silaha karşı savunabilecek/dayanabilecek şekilde dizayn edebiliriz. TOKİ bugün yaptığı bir açıklamada 1 milyon YTL'ye yüksek dayanımlı yapılar yapabileceklerini açıkladı nitekim. Yapı maliyeti ve tasarımı konusunda naçizane deneyimime dayanarak "karakol" inşaasında harcanabileceği belirtilen rakamlar makuldür. Çatışmada silaha karşı dayanım sağlayabilecek en temel malzeme betondur. Her yerde temini ve üretimi mümkündür ancak dayanım sınıfına bağlı olarak üretim maliyetleri yükselen bir malzemedir. Fakat bu şekilde bombaya,rokete,silaha dayanıklı her sınıf betonu kırsal ortamda, dağlık arazide üretmek zordur. Ancak imkansız değildir. Herşey döner dolaşır yine maliyetine dayanır. Bundan sonraki terörle mücadele döneminde bu tür yapılara ihtiyaç duyulacaksa, devletimiz bu maliyetleri karşılama konusunda muktedirdir, eminim. Hiçbir kardeşimizin canı ile bu meblağlar kıyas kabul etmeyecektir. Şimdiye kadar neden böylesi yapılar yapılmadı? diye sorabilecek arkadaşlarımıza ise şöyle cevap vermek isterim: Bahsettiğim beton teknolojisinin dünyadaki gelişimi son 10-15 yıla dayanır. Bu teknolojinin ülkemizde kullanılabilir olması ise daha sonraki döneme denk gelir. Bu yazıyı neden yazdım? Aktütün Karakolu'muzun fiziki şartlarını bu üzücü olay ile öğrendikten sonra aklımdan hep bu anlattıklarım geçti. Bölük veya tabur büyüklüğündeki askeri birliklerimizin saldırılarda ilk andaki zaafiyetlerini böylece indirgeyebileceğimizi düşündüm. Devletimiz bu imkanları sağlama konusunda bundan sonra daha farklı yaklaşım gösterecektir diye umuyorum. Bu iletiyi, olayı bir Audi otomobile indirgeyen ve bunu savunanların *******. Rakamlar ortada.
-
Kişisel tartışmalarımla konuyu dağıtmak isteyenlere zemin hazırladım, forum üyelerinden özür dileyerek konuya ait birkaç söz daha söyleyeyim. Hatırlarsak Fransa Meclisi 12 Ekim 2006 tarihinde, "Ermeni soykırımının inkârının suç sayılması"nı ve ihlal edenlere 1 yıl hapis ve 45.000EURO para cezası verilmesini öngören yasa teklifini kabul etmişti. Hükümet bu olayı sert bir dille kınamış ve bazı yaptırımlar uygulayacağını açıklamıştı. Resmi düzeyde olmasa da sivil toplum kuruluşları ekonomik boykot kararı almışlardı. Almışlardı evet, sonuç? Yasa mi değişti Fransa'da? Ermeni soykırımı konusunda fikrimiz mi değişti yoksa? Peki Peugeot,Renault, Citroén arabalarınıza ne oldu? Satışlar halen yerinde malum. Carrefour'dan alışveriş yapmayanlarınız vardı o dönemde? Bu haftasonu Kozyatağı'na gidin ve arabanızı park edebiliyor musunuz otoparkında söyleyin. E hükümet tarafı? Hep sizler/bizler suçlu değiliz ya. Haydarpaşa-Gebze demiryolunun yenilenmesi, bir Fransız firmasının da yer aldığı bir gruba veriliyor. 3,5 yılda bitirilmesi öngörülen proje 812.000.000 Euro tutarında. Projeyi yapacak grupta üç firma var. Bir Japon, bir Fransız ve bizden de Doğuş firması. Fransız firmanın payı yüzde otuz. Konuyu Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a sordular. Doğruladı: "Fransız firmayı boykota gitseydik, proje gecikecekti" Daha başka birşey söylemek istemiyorum. Neresinden tutsam orasından elimde kalıyor.
-
Siz bu iletiyi yazmadan 4 gün önce "İhracat Kasım'da Coştu" başlığı altında ithalat rakamlarımızın ne olduğu konusunda bir soru sordum. 1 tek kişi çıkıp rakam veremedi. Ben bu rakamı özellikle forum başlığını oluşturan ve o arkadaşımızın fikirlerinin türevlerini savunanlardan bekledim. Olmadı. Düşündükçe sinirleniyor insan; Cari açık nedir bilmezler İthalat nedir sormazlar İhracatı yandaş medya yazar, alıp alıp buralara yapıştırırlar SGK'da hakları pul pul harcanır, haberleri bile olmaz (SGK'nın ne olduğunu bilenler arasında çekilişle bedava ciklet dağıtacağım hatta) Dış ticaret açığı futbol terimi değilse nedir, merak bile etmezler Varsa yoksa Nazlı Ilıcak Mehmet Barlas, tv kanalını bile değiştirmezler Ondan sonra Metallica konserinde izdiham, İnönü'de 40bin kişi kuyruklarda sabahlasın Benim yalnız ve güzel ülkem, kimileri senin uğrunda can verir şehit olur, kimileri senden haberdar bile değil.
-
Aşkın ve aşıklarının yaşı olmaz diye düşünüyorum. Kimsenin ilişkisine de yaş konusunda az olmuş/çok olmuş yorumunu yapmayı kendime hak görmüyorum ancaaaaaaaaaak; 10 ve üzeri yaş farklarında üstü cami, altı kilise modeli oluyor ki pek trajikomik bir durum. Kardeşiniz mi? Anneniz mi? Babanız mı? Amcanız mı? Teyzeniz mi? sorularına karşı kurşungeçirmez yelek giyin ve de kask takın derim.
- 53 cevap
-
- 1
-