Mouchette

şu an 2 tane var ama bir tanesi ee tabi ki de Radya hayır o bişey değil bi de takır takır yazıp kendini deşifre etmiyo mu ... alem ya

balık ve salata malzemesi

sağlıklı olan boynumu özledim hemde çokkkk

müdür beyin yeşil kürkü, yeni çıktı bu türkü

ben geliyorum Radya... Fındık ezmesi konusunda acayip açgözlüyümdür ona göre

bu aralar tutulmuş bir boyun ve boyunda boyunlukla dolaşmak

"hay aklınla çok yaşa" bugünlerde kafam biraz ağır çalışıyor sanırım, kendimden başka herkesin dediği daha mantıklıca geliyor

Hindinin duygularını ifade şekli gerçektende göz yaşartıcı. Zaten ilginç olanda sanırım bir tek Türkiyede yılbaşı gecesi hindi yeniyor. Marketlere gidip kampaya dahilinde olan markalar araştırılıp evin hanımı ve beyi bir hindi alır. Evin hanımı ve eve gelen diğer misafir bayanların hindinin nasıl pişirileceğine dair karşılıklı münazaralarından sonra en nihayetinde hindi yılbaşı sofrasının tam ortasında yerini bulur. Ülkemizde çoğu ailede yılbaşı gecesini evde geçirdiğinden , hindi ailenin eğlencesi olur bir nebze. Hindi pişti, pişmedi, az yedin çok yedin derken zaman geçirme açısından iyi bir malzemedir. O kadarda üzülmesine gerek yok yukardaki anlatının sahibi hindinin. İnsanları eğlendirdiği, mutlu ettiği ve karnını doyurduğunu düşünerek bu ruh halinden kurtulmalıdır aslında.

var ya sen kesin "seviyorum,seviyorum,seviyorum,sev beni, sev beni,sev beni" edalarıyla bakışlar atıyosun kıza ve kızda eminim sinir oluyordur senin bu hallerine. Şahsen ben 6 yıldır arkadaşım olarak bildiğim bir erkeğin birden bire bana "seni seviyorum" diye gelmesini garip karşılardım doğrusu. Dua et ki seninle tamamen bağlarını koparmamış bu kızcağız. Eminim ki sen kızın sana karşı olan yakın davranışlarını yanlış anladın. Bence bırak bu sevdayı, en azından arkadaşlığınıza zarar gelmesin. Zaten büyük düşünür Zebercet'te yapmış tavsiyesini; önümüzdeki maçlara bakalım efenim

beyyyy, beyyyy... koşşşşş.... Zebercet'te ugg'lara gıcık oluyomuş

http://www.youtube.com/watch?v=Qg44qKSbsdQ Emir Kusturica ve No Smoking Orchestra'nın Black Cat White Cat filminde çalan , Türkçe Uğurböceği anlamına gelen parça.

Olmasını istediğim o kadar çok şey var ki aslında hangisini yazsam bilemiyorum. Ama en önemlisi aynen bu yıl olduğu gibi 2011'i de beklerken yine güzel şeyler etmek ve onlarında gerçekleşmesini umut edebilmek sanırım

Bu film tam 14 yılda tamamlanmış. Yıllarca uğraş verilen bir filmde daha iyi bir senaryo beklerdim açıkçası.Çok fazla klişe var.( Özellikle sinir olduğum; bir Amerikalı asker kızılderilerin arasına düşer ve sonra kızılderili olur, onlara yardım eder ve onları yaşadıkları zor durumdan kurtarmak için çabalar klişesi) Ama görsel şölen ile ilgili diyecek bir lafım yok. Harikaydı. Bana göre tam anlamıyla seyirlik bir film. Özellikle ilköğretim çağında çocukları olan ve birlikte hangi filme gitsek acaba diyen ebeveynlere de tavsiye ederim. Çoluk çocuk birlikte seyredebileceğiniz bir film.

bende bu ikilemi çok yaşayanlardan biriyim. 36A ya binsem 14A ya binsem. Normalde binmem gereken otobüsün gelmemesi sonucu çok dolaşan otobüse binerim sonra süzüle süzüle yanından 14A geçer. Gözlerim az mı dolmadı , mideme az mı kramplar girmedi bu yüzden

Yazı birebir alıntı değil sayın kgurleyen. Sanki biryerlerden direkt copy-paste yapmışım gibi hissettirdiniz bana . Ama tabii Aliki'ye ait onlarca biyografi okudum onlardan bir derleme oldu bu yazı İncelemeniz için teşekkürler...

Ona Yunan Sinemasının Filiz Akın'ı desek yanılmayız sanırım . Nasıl ki bizim televizyonlarda her gün Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit filmlerini görüyorsak Aliki Vougiouklaki'nin filmleride aynı şekilde Yunan televizyonlarında gösterilmekte. Türkiye, İsrail ve İspanya'da da çektiği filmlerle tanınan Aliki 1933 yılında doğdu.Çocukluğunda bir çok trajediler görmüş. En önemlisi de babası Nazi İşgalinde alman askerler tarafından öldürülmüş.19 yaşındayken Tiyatro Okulunu kazanarak oyunculuk hayatına başlıyor. 1954 yılında çevirdiği ilk flminden sonra 1981 e kadar fimlerde rol almaya devam ediyor. Rol aldığı filmler ise şöyle; 1. to pontikaki, (the little mouse) vougiouklaki's first musical movie appearance. (1954) 2. agaptikos tis voskopoulas (1955) 3. to koritsi me ta paramythia the fairy tales girl, played as agné (1956) 4. maria pentagiotissa played as maria pantagiótissa (1957) 5. diakopes stin aegina, (a trip to aegina) (1957), played as herself. this movie is about a trip to the island of aegina. 6. haroumeni alites happy skumps (1957) 7. erotas stous ammolofous love on the sand (1957) 8. i zaboliara/thola nera (1957), played as leniô 9. mimikos kai i mairi (mimikos and mairi) (1958) 10. erotikes istories (erotic stories) (1958) 11. moussitsa (1958), played as herself 12. astero, (1958) starring asterô 13. to xylo vgike apo ton paradeiso (1959) (maiden's cheek) 14. to klotsoskoufi (1960) 15. madalena, played as madalena (1960) 16. alice in the navy, played as herself, she was in the navy (1960) 17. liza kai i alli liza and the other one (1961) 18. aliki my love (1962) 19. to taxidi (the journey, the trip?) (1962) 20. i pseftra/i pseútra lier1963]]) 21. chtipokardia sto thranio, siralardaki heyecanlar - turkish version (1963) 22. i soferina/i sopherína (1964) 23. to doloma the bate (1964) 24. moderna stachtopouta '1965 25. diplopennias (chorefontas syrtaki) (1966) 26. kori mou i sosialistra (1966) 27. ach afti i gynaika mou (1967) 28. to pio lampro asteri (1967) 29. to koritsi tou luna park (lit., a girl from luna park) (1968) 30. agapi mas (1968) 31. archontissa ki o alitis (1968) 32. daskala me ta xantha mallia (lit. a student with blonde hair) (1969) 33. neraida kai to pallikari (1969) 34. ena astrio koritisi (lit, one funny girl) (1970) 35. ipolochagos natassa (1970) played as natassa 36. s'agapo (1971) 37. kori tou heliou (1971) (the girl of the sun) 38. aliki dictator (1972) 39. maris tis siopis (1972) 40. to koritsi tou kabare (1979-1980) 41. poniro thyliko, katergara gynaika (1980) 42. kataskopos nelli (1981) Genellikle müzikal filmlerde oynamış. Bu filmler ağırlıklı olarak komedi türünde. Kocası Dimitris Papamichail ile birlikte 1960 larda Yunanistanda çok popülermiş o zamanlar. Beraber bir çok filmde rol almışlar.Oynadığı filmlerden hem kendi çok kazanmış hemde Yunan sineması. Bu video kocası ile ( Dimitris Papamichail) birlikte rol aldığı bir müzikladen. Bu da Türkiyede çevrilen 1963 yılında "Sıralardaki Heyecan"filminde söylemiş olduğu şarkı; Bu film 2 kopya çekilmiş. Türkiye için hazırlanan kopyada Orhan Günşıray ile birlikte oynamış. Fakat Yunanistanda gösterilen versiyonda Orhan Günşıray yok. Bu nasıl bir ortak yapımsa bunun örneği sanırım dünyada yoktur.Zaten o aralar bir rum örgütünün Kıbrıstaki Türklere saldırı düzenlemesi ile Yunanistan ile ilişkiler gerginleşiyor ve bu filmin gösterimi Türkiyede yasaklanıyor.

Doğum günün kutlu olsun Radya

Öyle patır kütür ve çoğu zamanda komik şeyler yazıyorsun yazmasına ama sen hisli mi hisli bir kızmışsın yahu Omuzlara baş koymalar, çiçekli minderlerde ölmek istemeler, gökyüzüne bakmalar..... hadi canım ben resimlerini gördüydüm senin forumda bir yerlerde, birine benziyon ama monica değil kesinlikle...dur bak aklıma gelmedi gelince valla billa resminle ekleyeceğim buraya. Bu arada bende Anna Karina..memnun oldum umarım bir gün birilikte kahve içme şansı yakalarız .. Bardem mi ya ne güzel sormuş Admin kim olsun yanında diye bula bula bu adamı mı buldun ...pes yani Burcun ne ? Yaşın kaç ? Boyun kaç ? Kilon kaç ? Hani nerde bu sorular Çok keyif alarak okudum yazılanları , uzun süreler daha allah seni bu forumdan eksik etmesin ...Böyle de bir dileğim var işte

İşte olay budur

Burda gerçekten tartışma, paylaşım ve kendini geliştirme adına bir şeyler paylaşan arkadaşların rep verme veya replerle ilgili konularda neden bu kadar hassas olduklarını anlamadım doğrusu. Yahu bize ne size ne ...kim + vermiş kim - vermiş umrumuzda mı olmalı. Yazan yazsın yazısını...İsterse -50 rep verilsin yazılan yazıya banane, bize ne. Rep için mi burdayız veya rep uygulaması yok diye mi burda olmaya devam edeceğiz? Bu mudur yani foruma yazı yazma kıstasımız? Yazıların sağ altında ki o yeşil veya kırmızı kutucuklarla işimiz ne? Bir merhabanın altındaki bilmem kaç tane (-) rep bizim yine de merhaba dememize nasıl engel olur ki? İlkokul çocuklarının sen benimle niye oynamadın diye küsmesi gibi bişey bu...veya ezginin günlüğü seda sayan dan az albüm sattı diye ezginin günlüğü kötü müzik mi yapıyor, bir daha müzik yapmasın mı?

K'o wuezeğışt Ben burayı daha önce nasıl görmemişim. İşte bu da benden leperuj , Nek'o tıkheğaşü http://www.youtube.com/watch?v=Ol4Xnp0soPY

Sevimli olan mandalar mı Aa yok yok görünce kaçacak delik arıyorum valla. Zamanında onlar benden çok çekmişti, şimdi bir manda gördüğümde sanki onlara yaptığım eziyetleri ( çocukça tabii) hepsi biliyor ve hepsi bu yüzden bana kötü kötü bakıyorlar gibi geliyor. Ama dediğin gibi yoğurduna diyecek lafım yok, tadına doyum olmaz.

Güzel düşünceleriniz için teşekkürler sevgili AED ve Birce

http://www.youtube.com/watch?v=2WJCNUasFEw

Deli Deli Olma / 2009 Son Malakan Tür : Dram Yönetmen : Murat Saraçoğlu Senaryo : Hazel Sevim Unsal Görüntü Yönetmeni : Mustafa Kuscu Yapım : 2009, Türkiye Oyuncular:Tarık Akan (Mişka) , Şerif Sezer (Popuç) , Levent Tülek (Şemistan) , Cemile Nihan (Alma) Kars'ın bir köyünde Mişka adında ( yeke kişi diye sesleniyor köy ahalisi genelde) bir malakan yaşamaktadır. Malakanlar 1876-77 Osmanlı-Rus Savaşında ülkeleri tarafından Kars'a gönderilen etnik bir gruptur. İşte Mişka da bu malakanların sonuncusudur bu köyde yaşayan. Malakan rusça "süt içenler" anlamına geliyormuş. 17. yy da rus köylerinde ortaya çıkan bu tarikat tevrat, incil ve zebur'un ana ilkeleri etrafında toplanan bu grup 1600 lerde ortodoks kilisesine katılmayı ve 200 günlük süt orucunu red etmişler. Aykırı ve redciler. Bu yüzden o günden beri dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişler veya göç etmek zorunda kalmışlar. Geldikleri yerlere kültürlerini de taşımışlar. Kars'ta da genelde değirmencilik, arıcılık ve peynircilikle uğraşmışlar. İşte Mişka da bu köyün değirmencisi ve babasından hatıra bir piyanosu var. Fakat bakkala olan borcundan dolayı piyanonun başına gelmeyen kalmıyor. Piyano evden eve dolaşırken yaşananlar,Mişka'nın pamuk dede bakışları, Alma'nın piyano sevdası, köy halkının samimi konuşmaları, sıcacık insanı sıkmayan bir mizah var bu filmde. Filmin türü için dram denmiş ama komedi unsurlarını da epeyce barındırıyor içinde. İşin ilginci bir baktım ben ağlıyorum filmin sonunda Son zamanlarda Takva ve Devrim Arabaların'dan sonra seyrettiğim en iyi Türk filmi bu.