Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ELiFLE

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    319
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

ELiFLE tarafından postalanan herşey

  1. Mavi üstünde yagmurdan baska hiçbir sey yoktu anlam olmak için yeterince çiplaktin siirin nasil bir sey olmasi gerektigini hatirlatiyordu gözlerin, sana böyle inandim: ben inanmak için siir yaziyorum, gözlerin cihangir'i hatirlatiyordu, hayal içinde fakir üsküdar'dan o rüyaya baktim: maviydin bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini! usul usul inandim güzelligin hatirina yagan yagmurun üstümüzde hakki vardir, inandim uzak bir mavi kizin gözlerindeki bulut burada içimize yagacaktir, inandim, mavi bir yagmurlugun da olsa siirden islanirdin! gövdene de böyle inandim, duruydu, siirin nasil bir sey olmasi gerektigini hatirlatiyordu: öyle çiplaktin ki içinde siirden baska hiçbir sey yoktu, gövden neyi hatirlatiyorsa ona inaniyorum, beni hatirilamasa da, biliyorum bazi uzakliklarin hiç mektup beklemedigini... bazi siirler de bekleyemiyor yagmurun dinmesini! Haydar Ergülen
  2. HEP BU AYAK SESLERİ Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri, Dolaşıyor dışarda, gün batışından beri, Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime, Bir eski çıban gibi işliyor içerime, Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan, Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan, Sesler, ayak sesleri kesilmez çıtırdılar! Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar, Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden, Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden, Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu, Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım, Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya, Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya NECİP FAZIL KISAKÜREK
  3. ************************ Ne güzel, Necip Fazıl Kısakürek şiirleriyle "Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına merhabanız... Ve hoşgeldiniz...
  4. ÇALIŞMAK YORAR Evden kaçmak için yolu geçmeyi yapsa yapsa bir çocuk yapar. çocuk değil ki artık bütün gün sokaklarda sürten bu adam üstelik evden de kaçmıyor. Hani yaz ikindileri vardır meydanlar bomboş uzanır batan güneş altında, geçip gereksiz bitkilerle bir bulvardan durur yalnız adam. Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için? Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde. Oysa bir kadın durdurmalı konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı, yoksa hep kendisiyle konuşur insan. bunun için de kimi vakit körkütük olur geceleri ve anlatır durmadan, anlatır yapıp edeceklerini. Böyle ıssız meydanda bekleyerek rastlanmaz elbette kimseye, ama dolaşırken sokakları durduğu olur insanın şöyle bir. Olsalardı iki kişi, başka olurdu ev sokaklarda bile. Kadın olurdu, değerdi dolaşmaya. Gece kimsecikler kalmaz meydanda Oradan geçen bu adam görmez yararsız ışıklar içinden evleri kaldırmaz artık gözlerini. Kaldırımları dinler yalnızca kendininkiler gibi nasırlı ellerin döşediği. Doğru değil ıssız meydanlarda kalmak. Mutlaka yolda olmalı o kadın yalvarsan eve çeki düzen verecek. Cesare Pavese
  5. Dünden önce,yarından sonra...!

  6. ELiFLE

    Can Yücel'den

    Eğer O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de .......... .......... Can Yücel
  7. *********************** Sevgili Taylan bey, okumaktan haz aldığım ve kendimden bir şeyler bulduğum şiirleri paylaşmak amacım sadece... Ve böyle güzel sözlerle anlaşıldığını hissetmek ve taktir görmek beni onurlandırdı. Ve Viktor Hugo'ya ait çok güzel bir şiirle "Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına hoşgeldiniz. Umarım Şiir sevginizin ve ilginizin hiç tükenmemesi dileğimle... Sevgiler,elifce.
  8. GÜZELDİR KARANLIĞIM... umutları, ağrılarına yenilmiş sürgün bir kavmin ağlayarak terk edilmiş avlularında eski taştan, yorgun bir kuyuyum ben, suyum yıldızlara sebil hüzünlerim, nihavend ve kıyımda, yaprakları yalnızlıkları gibi içime dökülen bir ağacın gölgesi susuyorum dudaklarımda ses olmayı bekleyen bir kelime … * umutları, kırıklarından sızmış yorgun bir sevinin ağlayarak terk edilmiş sokaklarında eski günden, yorgun bir anıyım ben sözüm yalnızlara şiir şahidim, toprağında kurumuş bir kiraz ağacı ki yokluğu, boşluğumun kardeşi şarkısıysa dudaklarımda yara duruyorum öyle, duruyorum kendimin çakıl taşı ülkesinde bakışlarımda herhangi bir teldeki herhangi bir kırlangıcın hazin duruşu kirpiklerinde, eylül sonbaharın gelişine bütün gücenikliğiyle … * ah ! akarsuyunu kendi denizini kendi dalgasını, çakılını, rüzgarını kendi çizip, boyayan bir çocuğun, yorgun nabzında belli belirsiz bir çizgiyim ben, çağrılmayı unutan ve hayat uzun, devrik bir cümle ezberimde yaşamaksa bir sıkıntılar geçidi bu yüzden sımsıkı kapalıyım bu yüzden sımsıkı sürgülü ruhum, paslı bir kilitle çünkü, kimi gezdirsem pişmanlıktı içimin avlusunu çünkü, hangi takvimi beklesem bir kalp kırıklığıydı zaman ve çünkü, çocukluğum mazi sokağının çoktan kuruyan çeşmelerinden biri ve ömür, tümü kucağımda akasya kokusuz bir demet gün sırasız başlayıp, noktasız bitiriyorum hayalsiz uyuyup alışkanlıktan uyandığım gibi sonra nasılsa akşam oluyor sonra neyse ki, akşam oluyor … usulca bir gecenin en dibine çöküyorum … * umutları, ağrılarına yenilmiş sürgün bir kavmin ağlayarak terk edilmiş avlularında eski taştan, yorgun bir kuyuyum ben suyum yıldızlara sebil hüzünlerim, nihavend ve kıyımda yaprakları yalnızlıkları gibi içime dökülen bir ağacın gölgesi bir göçün en eski tarihçesiyim ben bir figanın en eski lehçesi ve bir kalbin, suyu beklemeden boğuluşu bu kuraklık ve boşluğum bu yüzden hüznün ikinci adı ve bu yüzden solgun bir yürek resmidir çıkan birleştirince bütün çatlaklarımı ... şimdi sen içime bakmak için büyüyüp eğilen narin çiçek, hiç yorma umudunu olur mu hiç yorma, hiç yorulma ve hiç arama boşuna ışık arama … çünkü içim zifiri karanlık … içim, çok karanlık … gitmek istersin sanırım ki gitmek istersen anlarım ama yine de gitme, gitme, bekle ilkin gözlerin alışsın ilkin gözlerin … ve korkma korkma güzeldir karanlığım … belki, seversin … ____ ^^ 29.08.2009,ŞAFAK
  9. Merhaba Merhaba geçmişim Ve tüm izleri Çok mu aradınız? Beni, benli izleri... Bilseydim bırakırdım adresi Aramaz,yorulmazdınız Bu kadar..! Ne dediniz,efendim Duyamadım,Özür dilerim Haa... Çok mu özlediniz, Hüzünlerimi, siyahlaşan umutlarımı Üzgünüm,affedin Çok isterdim Bende özledim demek Hoşgeldiniz bekliyordum gözüm yollarda kaldı demek Dedimya affedin İlk caydan sonra ikincisi yok Hatta bakın kapı aralıklı Tutmayayım sizi Sakın beklemeyin "Yine beklerim" dememi 20.06.2009,ELİFCE
  10. )) Evet az yazıyorum da Busercan, bu şiir benim değil:))) Bak altında sahibinin adı var
  11. geçmişler hatırlıyor, bu günler unutuyorsa beni, dağılırım dokunsan sözlerim, kanatları tozdan bir kelebek artık demek ki … ____ ^^ merhaba … merhaba, siz ve hiç görmediğim gözleriniz nasılsınız ? dilerim iyisinizdir, her biriniz … ve ah ! ne olur affedin kabalığımı ilkin kendimi tanıtmalıydım, haklısınız; _______ dumansız bir yangının, sonrasıyım ben soğumuş bir alevin, dinmiş ağıtı sönmüş bir közün anısıyım kül’üm ben külüm kısacası … masum griliğime hepiniz hoş geldiniz ! lütfen içeri girin … * merhaba, merhaba hoş geldiniz siz ve hiç komşusu olamadığım o çiçekli düşleriniz ve ah ! çok özür dilerim duyamadım, üzgünüm ben neler mi yaparım ? bunu mu sormuştunuz ? ________ nasıl desem ilk kesik hep en derindedir, işte bu benim ama yinede dokunmaktan ötesini de bilir ellerim ki çizerim, kağıtlara yüzler yazarım yorgun cümlelere tutsak, beyhude kelimeler arada çekilip susarım da bazen bazen de konuşurum kelimesiz, harfsiz … kimsiz, kimsesiz … ama inanın hiç olmadım şair hiç sanmadım kendimi ressam yada dilsiz, hiç kalmadım … yalnızca duydum her ne dediyse yüreğim duydum ve gizlemedim okudum soldan sağa kalbimi okudum tıpkı kucağıma bırakılan bir mektupmuş gibi bir de işittim … işittim, her __ son ___ sözü _____ ve duydum kuytumda ölen aşkların, en son dileğini ve ölülerimin, gözlerini kapadım … ki ben içimden geçen senelerden daha çok yaralıydım yine de dayandım dayandım her vedaya ve anladım baştan yakmak için yazmak ne ise unutmak için sevmekte oydu aslında ve işte eğer sizde yeterince sessiz olur ve beklerseniz bir gün içinizde mektubunu okur ya kalbiniz yada bir ölünüz onu, kendi sesiyle işitirsiniz … * merhaba merhaba, siz ve hiç görmediğim gözleriniz nasılsınız ? dilerim iyisinizdir, her biriniz … ve ah ! ne olur affedin kabalığımı çok uzattım, haklısınız ne deseniz ; _______ bir ömrün sürek çığlığıyım ben bitimsiz bir yüreğin yeminli tercümanı ve bir kalemin iki satırlık mırıltısıyım yırtılmaya razı bir sayfada bıraktığı solgun anı ... söz’üm ben sözüm kısacası … hüzünlü mana^ma hepiniz hoş geldiniz ! lütfen içeri girin … ____ ^^ Safakk
  12. Karakalem karikatürünüz çok hoş olmuş, nerede çizdiler acaba...?

  13. SAÇLARIM KESİLMEMİŞTİ HENÜZ... bir ateşin bütün yanma zamanlarında yürüdüm üzerinde ben ... bir atesin bütün yanma zamanlarında yürüdüm üzerinde külümü hakketmek için, yeterince … ____ ^^ * ansızın bir anahtar sesi ve birkaç sessiz adım peşinden artık kapıyı bile çalmıyor acı açıp giriyor kendiliğinden … * öylesine bir gündü adı dahil her bir anı, önemsiz hatırımda kalan yalnızca hüngür hüngür bir yağmurun yağışıydı dışarıda bense içeride damlıyordum s e s s i z s e d a s ı z ve kalbim _____ hüzünden örülmüş bir ipin sonunda asılıydı bir bulutun ucunda ... ve uzundu saçlarım kesilmemişti henüz … * öylesine bir gündü ben dahil her bir şeyi, önemsiz hatırımda kalan yalnızca kesik kesik soluk alıp verişiydi onun oramda sokuldum, tıpkı uzağı bilmeyen yollar gibi, yakınına ve dokundum, belki merhemsizdir diye yarası, korkuyla ve “lütfen” dedim, lütfen sen hep kal, buramda … araladı yorgun gözlerini güçlükle ve ardından belli belirsiz bir iniltiyle yağmuru sordu _______ y a ğ d ı m ırmağı sordu _____ a k t ı m ya gece ? dedi açtım, içimi araladım … baktı … baktı … baktı … peki, ya sen ? dedim öldü … aşktı … ve saçlarım henüz kesilmemişti, uzundu ve geceden daha karaydı … * öylesine bir gündü bu cümle dahil bütün yazdıklarım, önemsiz hatırımda kalan tek şey, saçlarımdı sararmadan biçilen buğdaylar gibi, zamansız … bir de parmaklarım arasında duran makasın metal soğukluğu bir de durduramadığım şu lanet nemli iç çekiş bir de üşümek, ki bu tıpkı, şah damarının içinde her günü bir kış hissetmek ... ve çakıl taşlarının, göze görünmeyen hüznü ve susuz büyümüş söğütlerin ninnisi ki ah ! bilirim ben bunu, bu kurumak uykusu ... ve camın kırılmaya hazır kalbindeki o incelik sonra ölü doğmuş hayallerin, çiçeksiz ziyaretçisiz mezarları ve çoktan virane olmuş bir bahçede unutulmuş yaşlı asmasının, yıkılan çardağı ... hepsi, hepsi birden geçti içimden ki ben bir aynanın önündeyken ve yerlerde tutam tutam saçlarım parmaklarımda, gururlu susuşuyla bir makasın kaldırdım başımı aynadaki suretim ıslak içimde, tuz kokulu bir uzak ve gözlerimde, uçmayı öğrenemeyen kuşların bakışı işte hazırım hadi ! ey acının siyah güneşi !!! yalnızlığın solgun rengini taşıyan yüzüme artık daha çok vurabilirsin, ışığını ____ bak, kestim saçlarımı, sırf senin için ama keşke ... keşke ... sen, neyin bedelisin ? bilebilseydim … * ansızın bir anahtar sesi ve solgun bir gölge peşinden artık kapıyı bile çalmıyor acı açıp giriyor kendiliğinden ... ____ ^^ 02.06.2009,Safak
  14. MASAL KAHRAMANLARIM VE BEN Masallarda yaşadım ben Masallarla büyüdüm derken Büyümemişim ki ben... Güliver gibi büyüğüm Yüreğim ve onurumla Küçük küçücük insanlar var, etrafta Hesaplarıda kendileri gibi minik olan Pinokyolar,ah o pinokyolar Nereye baksan onlardan Tahtadandır bedenleri, tıpkı yürekleri gibi... Yalanlardır,hayatlarını yönlendiren Bakmayın burunlarının uzamadığına Yalnızım ben Robinson gibi,yapayalnız Sevgisizler arasından Sıyrılıp kaçan,sevgiyi bilen Yürekli... Don Kisot'um Savaştayım,yeldeğirmenlerine karşı Nerden eserse yel O yöne gidenlerle... Pamuk prensesim ben Uzanan elmayı,yıkamadan alan Uzanan eli dost eli sanan... Yedi cücelerden,en utangacı Pamuk prensesi en cok seven Yedi yürekten yalnızca biriyim ben Ne farkeder ki; Masal silbaştan yazılmadıkca Ben hep kaybedeceğim... Ormanın içindeki Kırmızı başlıklı kızım ben Kurtlar,dost,arkadas hatta sevgili rolünde Haydi kurtlar sofrasına merhaba...! İnsan her attığını vuramazmış Wilhem Tell hiç olamaz yani Ah masallar, Gerçeklerdeki masallardan Daha gerçek Dedimya sizlere Yaşamışım Büyümemişim,hiç ben... 24.10.2008,elifce
  15. Ee ben de burdan da teşekkür edeyim Yilar geçiyor da, ben hissetmiyorum geçip gidenleri hiç... Sevgiler,elif.
  16. ******** En güzel yarınlar tüm hakeden iyi insanlar için olsun. Çok teşekkür ederim,güzel dileklerin için... Sevgiler,elif.
  17. KIRIK KALPLER YOKUŞU “ seni yalnızlığından tanıdım kirpikleri kırk çocuk, çiğneyip durduğun dudaklarından… …………….. gözlerin küllenmiş yangın yeriydi, ….….. uzaktın, kıyamadım sessizliğine.. .………......………………………* ” İçte hüzün,,gözde nem,,yorgun ayaklarıyla her ruhun aşinası olduğu bi caddenin,bin yıllık adıdır ; “kırık kalpler yokuşu” … taze bi yaradan sızan,sıcak kan gibi süzülür yorgun adımlarınız, basar gölgenizin üstüne….. yokuş dik,,yürek yaralı,,gölge üzgün,, düşeriz kaydımızı keyif defterinden kendi ellerimizle…. …………………… tıpkı “mutluluk parkı”,, “sevda çıkmazı”,, “aşk sahili”,,“hayal bulvarı” gibi hemen hemen hepimizin uğrak yerlerinden, bildik mekanlarından biridir “kırık kalpler yokuşu”... yani “hayat” dediğimiz bu şehrin,,adresi herkes tarafından bilinen en loş semti…. Artık bi dostun yanlış anlaması mı olur kolumuza takıp girdiğimiz,, yada sevdiceğin bi ağır sözü mü alır getirir bizi bu bildik yokuşun başlangıcına,,o belli olmaz… bazen bi anın yakıcı öfkesi,,bazen yakınlarımızın sebepsiz ilgisizliği bazen de kendi kendimize alınıp bişeylere kimseye sezdirmeden sürüklendiğimiz,,, ama illa,, ama mutlaka, hiç değilse bi ömürde en az bi defa,, hepimizin bi sebepten yolunun düştüğü,, kırgın görüntüsüyle solgun,, hüzün kokusuyla ağlamaklı,, bi dolu müdavimi sendelemiştir taştan kaldırımlarında bu yokuşun yürekte figan,gözlerde buğu…. …………. “nasıl yapar”,,”nasıl görmez”,, “nasıl anlamaz” çığlıklarıyla içten içe, “bunu yapmamalıydı”,, “hakketmemiştim” sitemleriyle fısıltı halinde yorgun ruh adımlamaya başlar yolunu “kırık kalpler yokuşunun” taştan kaldırımlarında adımların yankılanır,,yankıda hayal kırıklığın,, hayal kırıklığında adımların… Kah bi ağaca tutunur soluklanırsın, kah bi duvara sırtını verir düşünürsün derin derin… Yanından geçen yüzler,,sesler,,yankılar yabancı,, sitemlerse tanıdıktır,,çünkü tüm kırık kalplerin lisanı aynı,bildiğin dil….. üzüntü,,keder ve gam,…… …………… sonra zaman geçer,,o ilk günlerin acısı azalsa da,, sızı hala yaradadır.. bazen kalbimizi inciteni affeder,yeniden döneriz eski günlere.. kiminde kırık o kadar büyüktür ki ; bağışlayamaz yürek,,küsüp gider herşeye… kiminde de bi orta yol bulunurken,, kiminde affedilse de unutulmaz bi ömür… ama illa o yokuş tepilir,, adımlanır, arşınlanır…... bi dolu yerine hayal kırıklığımız siner,dağılır…. Belki bi yerine çöküp adımızı kazımışızdır tıpkı çocukluğumuzdaki gibi bi banka,, belki de kalbimizden sızan ağrıdan bi kaç damla taşlarına bulaşmıştır bizden hatıra,, yada bi kişiyi içimizden çıkartıp,toptan gömmüşüzdür o yokuşun bi yerine,, ama illa,, ama mutlaka,, hiç değilse bi ömürde en az bi defa,, hepimiz tırmanmışızdır “kırıp kalpler yokuşunu” ruhumuzun üzgün adımlarıyla…. ………………. Keşke kalpler kırıldığında,,incindiğinde ya da sızladığında,, yani çizilip baştan sona,,ağrısı katlanılmaz olduğu zamanlarda, uzanıp ellerimizle usulca yerinden çıkartabilsek onu,, ve yerine daha hiç kırılmamış,,hiç incinip kanamamış,, bi anın üzüntüsüyle üzerine tek tane yaş damlamamış,, parçalanmamış yani yepyeni,, hiç kullanılmamış bi kalbi takabilsek söktüğümüzün yerine yine usulünce,, ve onla devam edebilsek hayata kaldığımız yerden, hiç bi kötü anın hüznü, hiç bi yaranın sızısı hissedilmeden içimizde….. ama olmaz….olmaz ne çare… kalbimizde biz gibi tek olanımız,,yedeği olmayan,,biriciğimizdir ve bi ömür yoldaşımız,ikincisi bulunmayan,en kıymetlimizdir… ve aslında böyle olması çok daha iyidir belki de değişmesinden.. belki de o kırıklarla,,çiziklerle beraber, bi kalbin içine sığmış,sinmiş tüm duygulardır bizi biz yapan şeyler… belki de o kalp bizizdir baştan sona,, ve belki o izler bile değerlidir,tutunmaya çalışırken akıp giden hayata….. Hem bi kalbin içinde sadece kırıklar ve yaralar yoktur ki,, ne çok heyecan ne çok coşku ve deli gibi attığı bi dolu mutlu an daha saklamıştır içine,, bi sürü an,,bi çok duygu güzelden yana,, ve aşk ve sevgi,, onları da kıyıp terk edebilecek miyiz, sızılarından kurtulalım diye,, gözden çıkartabilecek miyiz içimizi ısıtan bi dolu keyifli anın hatırasını, hani her kötü anda koşup saklandığımız, hani ellerimizi uzatıp dokununca tekrar tekrar aynı sevinci yaşadığımız.. onlarsız koca bi boşlukla nasıl tutunucaz geri kalan yaşamımızda,, ve ne kadar biz kalıcaz,bi ömrün içindekileri alıp boşaltınca…. Her kalp biriktirdikleriyle bi hazinedir,, ve evet yaralandığında çok acır,,kırıldığında sızısı çok derindir,, ama aslında sandığımızdan güçlüdür kalplerimiz,, ve eşsiz ve büyülüdür de üstelik.. bi düşünün ; bi kalptir ancak yanıp tükenince bile küllerinden yeniden doğabilen tek parçamız…. Ve sadece onun büyüsüyle mutluluktan uçtuğumuzu sanırız… Bizi o taşır bulutlara,dokunmak ne kelime,,sarılıp öperiz bile : ) İçine kocaman bi dünyayı bi dolu insanı sığdırırız da sevgiyle, hala sonsuz yerimiz varmış gibi hissederiz geriye…. Her kalp büyülüdür,eşsizdir,benzersizdir,, o yüzden kırıkları arasında kendimizi de kaybedip yitirmeden,, bi yarayla kanayıp bi ömrü tüketmeden… bilerek onlarında bi değeri olduğunu, ruhumuz yaşamdan bişeyler öğrenirken…… ve görerek tek ziyaretçisi biz değiliz “kırık kalpler yokuşunun” yürümeye devam edelim…yürüyelim.. mutlaka bi yerinde hayat bize yeniden gülümsüycektir,, yeniden kanat açacaktır yüreğimizde güvercinler,, yeniden saçın yüzüne düşecektir mutluluk rüzgarıyla,, yeniden yanağını okşuycaktır huzur… ... her an içinde bi sonrasını gizler,, ve her yokuş mutlaka biter : ) bi de bakmışsın “özlem sapağından” dönmüş,, “güzel günler meydanında” neşe içerisinde çocuklar kadar mutlusun……. ……………. İçte hüzün,,gözde nem,,yorgun ayaklarıyla her ruhun aşinası olduğu bi caddenin,bin yıllık adıdır ; “kırık kalpler yokuşu”……….. ve herkesin uğrak yeridir şaşırma ve durma,, sonuna dek yürü,her yol biter nasılsa… en sonuna varınca anlarsın zaten : ) bak işte bitti şimdi aç kollarını iki yanına bi martı misali ve sal kendini adında “keyif ” geçen bi başka caddeye ve unutma her yokuş bi inişi de saklıyodur sana ardında ……………… ….... “seni kendimden tanıdım çocuk ellerinden tanıdım seni,,tedirgin ellerinden ……… eğildim öptüm yıkık alnından uzaktın,kıyamadım sessizliğine, biraz daha dedim içimden,,biraz daha gün olur,onuru güzel çocuk acı da yakışır insanın yüreğine…….…*” /şiir:şükrü erbaş’tan alıntıdır/ Mayıs 2006, Şafak
  18. Güzel dileklerin için teşekkür ederim Elifle çok sağol...

  19. Sevgili Elifle....benim yazılarıma artık inceleme göndermiyorsun...:(....

  20. sen çok güzeldin Elifle..

  21. Kelime Karıştırma Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!
  22. Kelime Karıştırma Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!
  23. ELiFLE

    BURAYA KADARMIS.......!

    Bir saire ait siir aramasi yapar iken,rastladim ilk kez turkish-media sayfalarina...Sadece kendim yazip kendim okurken;büyük heyecan ve hevesle cesaretimi toplayip, turkish-media ailesine katilip; ilk burada paylasmaya basladim yazdiklarimi...Cok sey katti hayatima burada yazmak ve paylasmak...Ve cok güzel insanlar tanidim burada hayatimin sonuna kardar sürebilecek dostluklar kazandim,kendi adima. Hevesli anlatislarimla siteyi, bir cok kisinin de burada yazmaya baslamasina vesile oldum. Ne mutlu bana...! Ilk göz agrim ilk hevesim turkish-media seni ve icinde ki güzellikleri bana kazandirdiklarin kalbimin bir yerlerinde kalacak... Biliyorum buradan ayrilmak kopmak cok zor. Bunu devamli "gidiyorum", ya da burada "kalite" konusunda da atip tutan;ama dayanamayip kiyisindan ucundan tekrar adim atan cok kisilikler var..Ben böyle olmayacagimi biliyorum en azindan...Taniyan taniyor ki;ben ya siyah ya da beyazim,ortasi yok. Gökkusagi gibi karisik ve rengarenk olmak ,kimbilir güzeldir;öyle olanlara sormak lazim...! Gitmemle birlikte mutlu edecegim insanlara bu da benden kendisi kücük,yaptigi büyük bir hediyem olsun.. Sevgili Adminim size yardimlarinizdan dolayi ayrica tesekkür ederim.. 23.07.2008,elifce
  24. ELiFLE

    SAHİPSİZ AŞK MEKTUBU!

    Sanirim hayata karsi umudu tükenmeyenlerin bikmadan oynadiklari bir oyun Pollyanacilik...Kisacasi mutlu olma oyunu ya da kendini kandirma oyunu... Ben oynuyor muyum? artik hayir...! Güzel bir mektuptu,sevgili Rina,gülümsettigin icin tesekkürler,sevgiler elifce..
  25. YÜZÜSTÜ KALAKALMIŞLAR Değil yalnız deniz, değil yalnız kıyı, köpük, güçleri boyuneğme nedir bilmeyen kuşlar, değil yalnız şurada buradaki kocaman gözler, değil yalnız yaslı gece ve gezegenleri, değil yalnız orman ve yüksek kalabalığı, acı da, evet, acı da ekmeğidir insanın. Ama neden? Ben o zamanlar ip gibi inceydim ve daha kara bir gece suları balığından,ve elimde değildi, elimde değildi dayanmak, dünyayı değiştirmek isterdim bir yumrukta. lsırdığımı sandım birden en acı otu, böldüğümü cinayetle kirlenmiş bir sessizliği. Ama yalnızlık içinde doğar ve ölür her şey, akıl durmadan büyür taşkınlığa dönmek için, güle ulaşamadan genişler taçyaprağı, yalnızlık işe yaramaz tozudur dünyanın, dönen tekerlektir insansız, topraksız, susuz. Ve böylece haykırdım da ben yitik ne oldu bu dizginsiz çığlık çocuklukta? Kim işitti? Hangi ağız karşılık verdi? Hangi yolu tuttum? Ne karşılık verdi duvarlar, başımı vurduğumda kendilerine? Yükselip geri gelir zayıf yalnızın sesi, döner, döner durmadan acımasız tekerleği felaketlerin. O çığlık yükselip geri geldi. Bilmedi kimse. Yüzüstü kalakalmışlar bile. Pablo NERUDA
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.