MUNZUR
Usulca akan bir suyun kıyısında
seni düşünüyorum.
üşümüyorum...
Sevgin yetiyor ve inancın.
ki biliyorum sen geleceksin,
Gökkuşağından bir merdivenle göğe çıktım
bilmiyorsun.
Sen yoktun düştüm.
Bir kıyıdan geçiyordun
akarsuydun
ve farkında değildin
kıyı bendim
herşeyine kapıldım
kendimi terkettim.
Seni anlatmaya çalıştım
bütüntün aşklara,sevgilere
Güzelliğini sığdıramadım hiç bir şarkıya
anlatmaktan vazgeçtim,yalnızca sevdim
ve yemin ediyorum yoluna sericem bütün yıl
mhaAgHwEMbk
Alıp başını gitmek istersin.
Bilmediğin, bilinmediğin,
Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme.
Biraz ürkek düşünürsün.
Biraz da çaresiz…
' Üstüme gelme hayat!
Bundan sana ne...? ! '
Çaresizliğin korkularındandır.
Giderken bile; gidene değil de
Geride kalana aklın takılır.
Bir yanına yatarsın ' git.. ' der
bir yanın ' kalmalısın... '
Geceleri hep uykusuz kalırsın...
Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin.
Gitmeden daha
Sen; gider gider gelirsin
Zaman nasıl da ilerliyor kendi bildik rotasında değil mi? Bir gün daha sensiz bitti; bana aldırmadan. Artık gözlerimden utanıyorsam bu yüzdendir.
Gece. Yine kendime kaldığım binlerce geceden biri. Ve sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin, gülümsemeleri karanlıkta yitip giden. Bütün aynalar kendiliğinden kırılmış; yalnızca sağır duvarlarda senin dalga dalga hayalin./
Kimbilir kaçıncı kez sana seni ve kendimizi yazıyorum.
Adına umut dediğimiz aldanışlar tortusu bazen yitse de, se
küçük bir yürek yangını benimkisi,
söndürmezsem dağlara bulaşacak!
gökyüzü alev alev yanacak,
denizler kurutamayacak belki de.
küçük bir yürek yangını dedim ya?
söndürmezsem beni de yakacak...
peki ya yanmazsam?
o zaman hangi şiirin adı sevda olur?
hangi mısralar anlam kazanır,
yanmamış kağıtlarda!
ateşe hiç dokunmamış gönüllerden,
hangi sevda türküleri duyulur o zaman?
karanlık dünyama nasıl ışık tutarım yanmazsam!
küçük bir sevda yangını benimkisi,
yanıyorum sırf senin için
Sevgili ;
Senin mutluluğun mutluluğum olur çoğu zaman
Acılarınsa acımdır...bilirsin
Ya verdiğim değer boşaysa,kederin kederimken,ben bir hiçsem gözünde...?
O zaman söylenecek söz kalmamıştır,yapacağımsa tek şey var:
Arkama bakmaksızın kaybolmak karanlıklarda,karışmak kalabalığa...yapayalnız
Sonunu biliyorum bu yolun,sonumu biliyorum sevgili...
Öylece kalakalmak,yitmek gitgide gözleren öteye
Sana kırgın mektuplar yazmak,ama göndermemek asla...
Her rüzgarda kokunu duymak,her şarkıda se
Hadi yüreğinin en dibindeki yaraları göster bana
Bana en derin kıvrımlarını
Belki istediğin yanıtı veremem sorularına
Belki sözcüklerimdeki gizem
Teselli olmaya yetmez acılarına
Ama paylaşmanın tadını yaşarız birlikte
Sevincin parmak uçlarında kalan tozunu
Acıyı paylaşmanın tuz tadını...
Acının bile tadını almak
Ve bazen bir kavgada ölümüne savaşmak
Yaşamaktır
Bilirsin bunu...
Yıldızsız yalnızlıklarınla yaslan
Çöl ıssız yalnızlıklarımın hasırına
Birbirimizin yüzlerini okuyalım
Sana kırgın olmak isterdim zaman zaman...
Sana kırgın olmayı hakedecek kadar hukukum olmasını yani üstünde!
Ve; “Unuttuğumu zannetme” diyemeyeceğin mesafelerde olmak isterdim sana...
Yani; beni “unutma ihtimalinin” bile olamayacağı mesafelerde!
Bilirim, seversin beni.
“Bilirim” sadece, çünkü öyle söylersin!..
Ama soluyamam... Ama dokunamam... Ama yaşayamam...
Bilirim, seversin beni;
Odandaki lambanın açma anahtarına iliştirdiğin bir kartpostal gibi!..
Ben, güze bakan ağaçlar gibi
Bu gün yaşamımı geçmiş ayrıntıları ile hatırlamaya çalıştım. Sanki bir puzzle oyunu oynar gibi...
Önce manzaranın ne olması gerektiğini düşündüm... Belki de düşledim... Renkli, renksiz-puslu, net-değerli, değersiz-önemli, önemsiz bir sürü parça...
Yaşanmış belki de yaşanmamışlıkların oluşturduğu bir sürü parça... Düşlerimin, hayallerimin, beklentilerimin, yitirmiş olduğum pek çok şeyin kaybolmuş parçaları... Neşemin, hüznümün-sevinçlerimin, acılarımın şimdi yerine oturtmayı başaram