mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
600 MILYON O... PARASI ÖDÜYORUZ
Ben hiçbirşey anlamadım;yerli malı diye tuuturan bu bayanlar tam olarak ne demek istiyorlar galiba söylenecek tek sözü olmayınca kavramlar ve anlatılmak istenenler böyle karışıyo
-
Allahım bu goller yüreğime indirecek..
mavi olmayan gökyüzü şurada cevap verdi: ftoyd başlık Spor - Futbol - Basket -Voleybol ve Diğer Dallarya baya ne tvde bozulacak zamanı buldu. yarı finali bulduk mu?
-
AZ SONRA...........
Gol geldi mi ya?
-
Ahmet Kaya ve sonrası....
İstiklal Marşı'nın okunması ile pragmatizm arasındaki ilgiyi çözemedim daha. Pragmatizm çıkara taraf olmaktır.Faydası olmayan herşeyi yok sayar.Yani ne demek bu marş sırf faydadan mı okunuyor hala? Bu arada Nazım Hikmet'i basit görmek kolaya kaçmaktır.Burda tartışılan kişiler değil;olay ve kavramlar olmalıdır.Söz konusu Ahmet Kaya değil;onun klip çekme talebine gösterilen tepki;yani faşizim yada Nazım Hikmet'in düşündükleri değil;düşüncelerden duyulan korku olmalıdır.
-
AZ SONRA...........
Ya sende olmasan bilgi mesajlarına kaldık ha evde şeker de yok burası da yanıyo ama bak pencereyi açmayı unutmuşum iiiki hatırlattın yaw
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Çok teşekkür ederim;masum bakışlı!Güzellikler hepimizin hayatında hiç eksilmesin!!!
-
Meğer Dink'in cinayetine göz yumulmuş…
Hrant Dink cinayeti aydınlatılsın mı?Şayet aydınlanırsa ben Diyarbakırın en yüksek yerinden kendimi atarım; yok onlar vatan hainlerinden başlayacak;sonra, sonrada herhelde yine vatan hainlerine dönecek namlunun ucu!Ölümü kutsallaştıran,insanı yok sayan,sözüm ona vatanseverler;vatanı sevmek insanını sevmekle olur!
-
AVCI TAVŞANI NİÇİN ARAR ?
Vallaha bende soruyu bulamadım
-
AZ SONRA...........
Ama benim evde çay yok;ben soğuk su iççem parasızlığın gözü kör olsun emi yıllar yılı dert yolunda ilk yada sonucu değilim ama maçı alamazsak en vahşisinden acıların çocuğu olcam;nette de maç takip edilmiyo ki
-
AZ SONRA...........
az sonra Yayamaz Kayımcaya sorcam;tv gitti,maç ne alemde die sorcam
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Ya benim Yayamaz Kayımca çok tatlısın.Sevgili Emre ve Cyrano sizede teşekkürler;yeni geldim ve daha yeni gördüm.saolunnn
-
merhabalar
mavi olmayan gökyüzü şurada cevap verdi: sahna başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımMerhaba en az bizim kadar değerli olan arkadaş
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
Sayın Cyrano TAKİP ettiğim tek gazete TARAF ile OKUDUĞUM gazeteler arasındaki anlam farkını belirtmeye gerek var mı bilmiyorum.Evet takip ettiğim tek gazete Taraf(Türk medyası)okuduğum tek gazete değil!Nitekim akşama kadar spor gazetelerine varana kadar tüm gazetelere bulduğu gibi anında saldıranlardanım.Bu SÖYLEM değişikliği değil;sadece literattürde yer alan OKUMAK veTAKİP ETMEK gibi aslımda birbirini hiçte çağrıştırmayan iki eylem arasında ki ince fark! birde bunu dikkate alarak bir defa da benim için okursanız sevinirim. Bakın ben çok merak ettim bu ölçütlüğün sınırını.Biraz bilimsel bir sav gibi geldi ortaya atılış şekli;bunu bana açıklarsanız inanın çok sevinirim. Ve seçeneklere gelince;Sayın Cyrano size sunulan seçenekler neydi ki?Kemalist olmak,sağcı olmak vs bunlar bir seçenek mi?Bence hayır!Seçenek size seçme hakkını sunar;istediği yaşama hakkını seçeneklerle açıklama neyi sunar? Celal Bayar tarafından hazırlanan bu raporda daha Cumhuriyetin ilk yıllarından beri kısmande olsa FEODALİTENİN yerleştiği Güneydoğuda halka toprak vererek onu hükümete bağlama çabaları görülmektedir.Toprak ağalığı,zorbalık,din adı altında yapılan ama kesinlikle dinle alakası olmayan yaptırımlar,ağalar,şeyhler...Bir sosyolog değilim,şu an toprak ağalığı ne ölçüde bir gerçeklik arz ediyor;bunu da bilmiyorum.Bu konuda yazdıklarınıza katılmakla beraber;devletin kural ve otoritesiyle olmadığı bir yerde bakarsınız ki devleti bile tanımayan güçlerin gösterisi başlar.Birileri sürekli ezer diğerleri ise bunu seyreder!Ezilen taraf ise buna susmakla katkıda bulunur.Halkımız burada üstüne düşen görevi fazlasıyla yaptı;sömürülürken bile ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın''dedi ve bugüne geldi!Yalnız burada halk derken yapılan politik yanlışları,eğitimden yoksun bırakılan insanları görmemezlikten gelerek halkı nihai hedef almak çözüm değil sorunlar yığınının başlangıçı olur.Şeyhler din diye ağalara tabi kıldı bizi;ağalar töre diye kadın ve insan cinayetlerine mazeretler sundu...bunun yanında köyler boşaltıldı,evler yakıldı,insanlar topraklarından sürüldü,değerler yozlaştı....Ve sonra mı?Ben yiyecek ekmeğini bile bulamayan bir halktan toplumsal bir tepki beklemem,buna rağmen karnı ğereğinden fazla doyanları da alanlarda görme hülyasına düşmem! Lütfen bunları bi daha okuyun;o zaman göreceksiniz ki; gibi bir yanlışa düşmemekle beraber;sadece olayı halka,halkın vurdumduymazlığına da indirgemediğimi ve daha Türkçe T'sini bilmeyen insanlara o dediğiniz karış karış giden eğitimin nasıl gittiği;o dönemde yaşanan isyanların nasılda böyle basitçe;FEODAL YAPIYA ZEVAL GELMESİN DİYE DİRENEN şeklinde ifade edilmiş olduğunu anlamış değilim. Seyit Rıza Ağa neden isyan etmiştir;asıl amaç nedir?Bakın Dersim İsyanı hakkında fazla bilgi sahibi değilim;zaten Şark Meselesine dair raporlarda bu güç çatışmalarınının genel anlamda Devlet otoritesini bu bölgeye taşımak ile bu otoriteyi kaybetmek istemeyenler arasında süregeldiği belirtilir. Bakın arkadaşım kalkıp da bazı klelimeleri hemen kuru felsefe babından alıp da karşıdakileri bu şekilde suçlamanın bir anlamı yok.Ben bundan kendi adıma çok sıkıldım.Ben bu forumda ki arkadaşlardan olmadık kelimelerle itham edildim;en sonunda ne oldu biliyor musunuz?Beni arkadaş listelerimdekilerle grup kurmakla suçladılar.Bakın bu ülkede herşey o kadar basittir ki!Anında vatansever;bi de bakmışsınız o anda vatan haini çıkmışsınız.Bu ülkede bölücü olmak da bu kadar basit gerici olmak da emin olun! Aslında çok şey var yazılacak;şu an bir dönemin tüm ağırlığını taşıdığım için kelimeler biraz dağınık olabillir;kendimi de tam ifade edemedim;onun için affınıza sığınıyorum.... Ee Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz hesabı...bu arada emin olun ki tek DEMOKRASİ kriterim türban olduğundan değil;türbanın iptal edilmişliğinden dolayı herhangi bir kriterin türbanla bitirilişndeydi.
-
Günün Sorusu..
Bana küçük kız deme emreydi değil mi bak ne zaman kavga ettik biz seninle;vallaha hatırlayamadım.
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
15 yaşında bir kız çocuğunun sevgilisiyle el ele yürürken görüldüğü için aile meclisi kararıyla öldürülmesi,töre cinayetleri adı altında kadınların NAMUS silahıyla vurulması,bir genç kızın başının zorla örtülmesi,ölümün şu veya bu şekilde kutsallaştırılması...bunlar halk değeri değildir;böyle birşey iddia etmedim.Bırakın değeri; değersizlikle bile tanımlanamaz bütün bunlar! Sırf ailesi istiyor diye örtünmek zorunda kalan bir genç kızla devlet istiyor diye başını açmak zorunda kalan bir genç kız arasında hiçbir fark yoktur.Kim,nasıl ve hangi hakla buna karar verebilir?İlerici olmak yada çağdaş olmak ne zamandan beri kıyafetin ölçütlüğünde anlam kazandı yada ilerici olmanın açılmak,gerici olmanın kapanmak gibi basit cümlerle ifade edilir oldu?Benim için çağdaşlık kara çarşafa GERİCİ yamasıyla yaklaşıp kendisini İLERİCİ olarak gören GERİCİLERİN kendi çıkmazları içerisinde boğuldukları derya değil;ama size göre öyleyse? Ulusal kurtuluş savaşı sonrası kurulan ulusal devletin, “egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” ilkesi, ülke genelinde tek bir hâkimiyet biçiminin yaratılmasını gerekli kılıyordu. Egemenliği üstlenmek durumunda olan ulusun, niceliksel gücü köylülüktü. Genel olarak köylüler, özel olarak da raporun konusu olan, Kürt köylüsü, feodal üretim ilişkileri içinde, maraba köylülerdi. Maraba köylülerin, nitelikli dönüşüme uğratılması, kapsamlı bir toprak proğramının uygulanmasına bağlıydı. Topraktaki feodal mülkiyet ilişkilerine, devlet aracılığıyla müdahale etmeden, farklı feodal otorite merkezlerini, ulusal devlet çatısı altında toplamak olanaksızdı elbette. Ayrıca, “ulusal egemenlik”, toplumsal demokrasi üzerinde yükselebilir. Toplumsal demokrasi, feodal ilişkilerin tasfiyesi sonucu kurulabileceği düşüncesi, Bayar’ın raporunun özünü oluşturuyor. Toprak ağalığı sisteminin egemen olduğu, maraba ilişkileri içindeki köylülerle “ulusal egemenlik” de, demokrasi de, kurulamayacağı düşüncesi, raporun gizli öznesi gibidir. Bayar, Doğu Anadolunun değişimi için, iki önemli soruna vurgu yapar, “Doğu vilayetlerinde toprak dağıtımının, halkı toprak sahibi kılmanın ehemmiyeti” ni saptar ve “Köylüyü toprak sahibi yapmak, köylüyü hükümete bağlayacak tesirli bir tedbir” olarak görür.( S.65-Şark Raporu) Celal Bayar tarafından hazırlanan bu raporda daha Cumhuriyetin ilk yıllarından beri kısmande olsa FEODALİTENİN yerleştiği Güneydoğuda halka toprak vererek onu hükümete bağlama çabaları görülmektedir.Toprak ağalığı,zorbalık,din adı altında yapılan ama kesinlikle dinle alakası olmayan yaptırımlar,ağalar,şeyhler...Bir sosyolog değilim,şu an toprak ağalığı ne ölçüde bir gerçeklik arz ediyor;bunu da bilmiyorum.Bu konuda yazdıklarınıza katılmakla beraber;devletin kural ve otoritesiyle olmadığı bir yerde bakarsınız ki devleti bile tanımayan güçlerin gösterisi başlar.Birileri sürekli ezer diğerleri ise bunu seyreder!Ezilen taraf ise buna susmakla katkıda bulunur.Halkımız burada üstüne düşen görevi fazlasıyla yaptı;sömürülürken bile ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın''dedi ve bugüne geldi!Yalnız burada halk derken yapılan politik yanlışları,eğitimden yoksun bırakılan insanları görmemezlikten gelerek halkı nihai hedef almak çözüm değil sorunlar yığınının başlangıçı olur.Şeyhler din diye ağalara tabi kıldı bizi;ağalar töre diye kadın ve insan cinayetlerine mazeretler sundu...bunun yanında köyler boşaltıldı,evler yakıldı,insanlar topraklarından sürüldü,değerler yozlaştı....Ve sonra mı?Ben yiyecek ekmeğini bile bulamayan bir halktan toplumsal bir tepki beklemem,buna rağmen karnı ğereğinden fazla doyanları da alanlarda görme hülyasına düşmem! Demokrasi dedik değil mi?Benim demokrasi anlayışımda başka insanların da söz söyleme hakkı vardır.Bakın siz özellikle Ahmet Türk'ten örnek vererek bir taraftan bir toprak ağalığını diğer taraftan demokrasi nidalarını aynı zihniyete sığdıramayacağınızı yazmışsınız.Çelişkidir bu da benim için.Meclis kürsüsünde DEMOKRASİ diye haykıran bir insan kendinde ne kadar demokrasi barındırır.Ben burada kalkıp da bir siyasi partinin avukatlığnı yapmayacağım.Yalnız siz benim iletilerimde bir taraftan ÖZGÜRLÜK,DEMOKRASİ kavramlarını yüceltirken diğer tafartan GERİCİLİ VE BÖLÜCÜLÜĞÜ halk değeri olarak göstermekle bu çelişkiyi benimde yaşadığımı anlatmaya çalışmışsınız.Eğer Laikliğin tehlikede olduğunu düşünüpde alanlar çıkan insanların yanında başörtüsüne el uzatılanların da alanlarda seslerini duyurmasını da demokkrasinin gereği olarak görmem gerici olmam için yetiyorsa gericiyim.Ve yazdıklarımın arkasındayım.Yine DTPyi kastederek PKK mecliste düşüncesine;dur bakalım arkadaşım,onu oraya getiren insanların hepsini yok sayarak sarfettiğin bu sözleri söyleme hakkkın yok!dediğim için bölücülükle yada onu halk değeri olarak sunmakla suçlanıyorsam varsın olsun! Maslow'un hiyeraşiğini bilirsiniz.En alt tabakada fizyolojik,güvenlik gibi temel ihtiyaçlar;en üst tabakada ise kendini gerçekleştirme vardır.Siz daha en temel ihtiyaçları bile karşılama gücünden yoksun insanlardan kendisini gerçekleştirmesini bekleyemezsiniz.Ve kapitalizmin kölesi,gününü izdivaç programları,diziler ile bitirmeyi alışkanlık edinmiş,sadece eleştiren bir toplumdan hiç bekleyemezsiniz. Buna kendi imzamı da atarım ve şunu eklerim;Din küçümsenmeyecek kadar evrensel olan bir değerdir ve bu değer bizim halkımızın en temel değeridir. Kitap,gazete...Ben kitap okumayı çok severim.Kitap okuyan insan benim için daha değerlidir.60 yıllık gibi kısa bir ömürde yaşayamadığım tecrübeleri,gezemediğim yerleri ve tanıyamadığım BAŞKA YAŞAMLARI tanıma,anlama,yaşama olanağı verir.Dahası bana başka kaderlerin varlığını hatırlatır.Tabiki kitap okuyan herkesten anlama eylemini bekleyemem;okuduğu kitaplar içerisinde sıkışıp kalan;kütüphaesini göstererek hava atan insanlar yok mu?Zaten onlara AT GÖZLÜLER derim kısaca!Değerli arkadaşım Taraf gazetesi deyince ısrarla bana şu kanal,şu kitap diyen arkadaşlarımızın tepkisinden dolayı kitap demiştim.Yoksa başkası okur/okumaz bu benim sorunum değil... Dün Anayasa Mahkemesi yine tarihi bir karara imzasını attı.Türban kararı iptal!Kimiler çok sevinmiştir buna.Doğru ya tek düşman BAŞÖRTÜSÜ!Ben susup güzelim ülkemin demokrasi yasını tutmaya başladım bile.ya siz...?Ha zorbalığa gelince, ben Maho Ağanın zulmünü bizim Kibar Feyzo'nun yendiğini düşünmüştüm;aa pardon ama gelen gideni aratmştı!
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
En sonun sonuna çoktan gelmişseniz;o zaman kutlu DARBELER...Bir torba kömür,bir paket makarnaya satılan oylar!Aysun Kayacı kendi oyu ile çoban diye nitelediği başka bir vatandaşın oyunu karşılaştırıkende böyle düşünmüş olmalıydı.Bir arkadaşımız şunu ndemişti;Bir çobanın oyunu bir paket makarna ile,Aysun Kayacı'nın oyunu ise bir villa ile satın alabilirsiniz.Bu konuda yazacaklarım bu kadar.Bir süre bu foruma uğramayacağım;geldiğim zaman karşımda son yolu darbe olarak gören birileri değilde herşeye rağmen HALK ta arayan birilerini görmek dileği ile...
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
Basit olmayan siyasi görüşler,basit olmayan düşünceler.Zaten basit olmadığı için tüm yaşananlar ben karşı duruyorum bu başkalarını yok sayan zihniyetlere.Siz nasıl bir sosyal faşist veya darbeci değilseniz ben de kesinlikle bir vatan haini veya ırkçı değilim.Önce burada anlaşalım. Tarihe bakıyoruz çünkü geçmişiz maalsef hiç de parlak bir maziye sahip değil.Bugün bir arkadaşım 1993-1994 yıllarında araçlarda üst üste yığılmış cesetlerden,ölen sivillerden ve bunun kendiliğince basitliğinden bahsetti.Basit dedi çünkü daha nice tanıklığından nice ahlakı olmayan ölümlere sırdaşlık yapmış.Tıpkı bunun gibidir;%47 lik gibi bir oranı küçümseyip kendi vatandaşlarına herşeyi reva gören zihniyetler nedense sadece basit algıladığı insanları küçümseme gafletiyle nara atmaya devam ettiler. Kemalizm veya başka ideal olan yaşama düşünme,yaşama tarzları...Sizin görüşünüz saygı duyarım ve dinlerim.Tam bağımsız Türkiye ve kendi içinde demokratik bir Türkiye.Irkların ötekileşmediği;dinin sağlam adımlarla söz hakkı olduğu,inanmayanı yok sayılmadığı ve insani olan bir Türkiye.1961 Anayasası ile İNSAN HAKLARINA DAYALI BİR DEVLETİN 1980 Anayasası ile sadece insan hakkına saygıya dönüşmediği bir Türkiye Cumhuriyeti.Zenginleşenin sürekli zenginleşip fakirin fakirleştiği bir ülke değil;çoçuğun sokağa terkedilmediği bir ülke...... Biz kavramını kullandığım doğru ama bu tamamen yorgunluğun darma dağınık ettiği düşüncelerin bir firarisiydi.Yoksa kesişnlikle siz biz değil;HEPİMİZ!sempati değil dedim;hele özdeşim hiç değil sadece EMPATİ;gerçekten buna çok ihtiyacımız var.Siz zaten darbeyi olması gereken yönleri ile görmüş çok güzelde yazmışsınız.Ama şimdi çıkar yolu olarak yine darbeyi göstermeniz ilginç geliyor bana.Yine soruyorum darbe sonrası ne olacak? Madem asli unsurlarla ayakta duran bir iktidar amacımız;o zaman neden sömürülerek alınan oylar diye nitelediğimiz oyların neden olduğu sömürüye dur diyemiyoruz!
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
AKP karşıtlığı bir seçim değil mecburiyet de bütün mecburiyetler seçimlerin sonucu değil midir zaten? Sandığa gidersiniz;bilinçli/bilinçsiz seçtiğinize evet dersiniz. Ve herkes buna saygı duymalı.Aranacak ise bir sorumlu seçmeni bu çıkmaza sürükleyenlerde aranmalı.Ben AKP ye oy vermedim;inanın son çıkış yolu bu olsa bile vermem!Ama sorun bu mudur;verip vermemek mi?Bence sorun daha büyük ve ciddi.Cumhuriyet ilan edilir ve milli egemenlik halkın denir.Yıllar yılları kovalar ve bir dee bakarsınız yine saltanat vardır.Kendini anlamaktan yoksun siyasetçiler:kısırdöngülerle kendini tekrar eden siyasi partiler ve çıkardan başka bir nihai amacı olmayan zihniyetler.Aslında toplumu bütünleştirme yerine bir güzel ayıran siyasi partileri ve bütün olanlara kayıtsız bir halk profilini göz önüne alırsak o darbeleri ve ödenen tüm bedelleri bu darbeci diye kişilerden değil bu sistemde aramamak gerek ama bu kesinlikle DARBELERİ haklı kılmaz. Darbe yapıldı dedik değil mi?Sonra düşünülmesi gereken darbeden sonrası....Darbeden sonrası ne olacak peki?28 Şubat sürecinde olduğu gibi irtica diye tanımladığınız tüm tehlikeler bitecek mi;bitti mi?Ya da 80 darbesi ne getirdi?Ben KANALTÜRK karanlığını diğer kanalları,yayınları da alacak bir yelpazeye dönüştürüyorum kendimce.Çünkü bence medyamız KARANLIK!Eğer bu ülke üzerinde oynanması gereken oyunlara dur demek istiyorsak;gerçek vatanseverlik kavramını gelin de gerçek anlamda kullanalım(sizi kastetmiyorum)başka insanları yok sayıp da hadlerini bildirenlere,çetelere,yalnızca çıkar için çatışan dengelere de dur diyelim. Türkiye Cumhuriyet'inde hiç olmayan şeyler oldu diyorsunuz;kimbilir belki de...Yada kendimizi/kendinizi tehlikede gördüğünüz bazı zamanlardan sadece birkaçıdır yaşananlar;olamaz mı?Bu ülkede Nazımı okumak suç olduğunda yada Kuran okumak suç olduğunda kimbilir belki de o zaman olmayan şeylerin olduğu bir ülke O AN olmuştur. Benim herhangi bir düşünce/ideoloji/din/kanal... ile sorunum yok.İĞsteyen istediğini düşünebilir,yazabilir.Benim mitinglerde meydan da olanlar ile de hiç bir sorunum yok;onlar orada kendi doğrularını haykırdılar.Ama kendi düşüncelerine takılıp kalmış,başka tecrübeleri,yaşamları yok sayıp sadece BEN deyip;üstelik insan kanını kendilerince mübah sayanlarla sorunum var.Dur diyenlere değil kinim;ÖFKESİNE YENİLMİŞ SAĞLIKLI DÜŞÜNEMEYENLERE...sempati değil,özdeşim değil sadece EMPATİ istediğimiz.
-
Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklandı
Susmayacaksın;susturulmayacaksınız.Kara çarşaflılar birer misyonerdir.Kanal türk izlediğiniz tek kanal!!!!!!!!İyide benim anlamadığım bir şey var Kanaltürk Akp karşıtlığından başka birşey yapmazken;hele de son günlerde ortaya çıkan karanlık işlerine rağmen nasıl olur da başka söze gerek kalmaz.Ha pardon ama olmazsa DARBE yapalım.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Kürt sorununun çözümünde bir umut olabilmesi için 3. Selim dönemine bir bakılmalı. Kürt sorununa dair çözüm önerileri ve paketleri yine Türkiye’nin gündemine girmiş bulunuyor. 1990’lardan beri ne zaman sınır ötesi operasyon yapılsa ardından çözüm önerileri ve paketler konuşulmaya başlanıyor. Bugünlerde yine çözüm paketlerinden konuşulmaya başlandı. Fakat işin enteresan yanı henüz görünen, açılan hatta duyulan bir paket bile ortada yok. Hiç olmazsa eskiden önce paketler açılır, onun üstüne konuşulurdu. Bu konuda (Kürt sorunu) ne kadar geriden başlanıldığına en somut örnek bu olsa gerek. Daha da önemlisi artık çözüm önerisi olarak öne sürülen paketlerin inandırıcılığı da kalmamış durumda. ’90’lı yıllardan beri bir çok paket açıldı-kapandı. Hemen hepsi de laf kalabalığından öte bir anlam taşımadı. Yakın tarih bu paket enflasyonu ile doludur. İlk paket olması itibariyle 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Adnan Kahveci’ye hazırlattığı rapor açılmadan kapatıldı. Raporun adı ‘Kürt Sorunu Nasıl Çözülür’ idi. Dönem itibariyle önemli bir rapordu. Bu raporda Kürt sorununun siyasi çözümünün artık şart olduğu belirtiliyordu. Bask modeli öneriliyor hatta gerekirse federasyon dahil her türlü çözüm tartışılabilir deniyordu. Merhum Adnan Kahveci bu çözüm paketini Meclis’e getiremeden meçhul bir trafik kazasında yaşamını yitirdi. Daha sonraki günlerde hiç kimse Kahveci’nin bu raporundan bahsetmedi. 1995’te TOBB raporu da bir dönem tartışıldı. Ama Ordunun tepkisi sonucu rapora sahip çıkan olmadı ve o rapor da ortada kaldı. 1997’de bu kez TÜSİAD bir rapor hazırladı. Bu raporda önemli konulara dikkat çekiliyordu; ‘bugüne kadar Kürt dili inkar edildi, şimdi Kürt dili ve kültürü serbest olmalı’ deniliyordu ve daha önemlisi ilk kez bir raporda Genelkurmay'ın, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması gerektiği söyleniyordu. Bu rapor da diğerleri gibi bir süre konuşulup rafa kaldırıldı. Daha buna benzer bir çok rapor STK ve kurum rapor üstüne rapor hazırladı. Ama hiçbir hükümet tarafından dikkate alınmadı. Hatta bir çok siyasi parti muhalefette iken Kürt sorununa dair çözüm paketinden söz etmesine rağmen iktidar olduklarında her türlü çözüm paketine sırt çevirdiler. Bu yönüyle Türkiye’de hükümet olmuş siyasi partilerin rapor ve paketler konusunda sicilleri pek içaçıcı değildir. Son 15 yıl Türkiye siyaseti Kürt sorununa dair açılmış paketlerin kapatılması tarihiyle doludur. Kürt sorununun çözümü yolunda elbette ki rapor ve çözüm paketlerinin hazırlanması önemlidir. Ama bundan önce sorunun önünde engel olan güçleri tespit etmek durumundayız. Kürt sorununun çözümünde engel güçler kimlerdir? Öncelikle bu konuyu irdelemek de yarar var. (Radikal-Teşekkürler Sevgili Evren)
-
Kürt kardeşime mektup!
Sevgili Evren;çoktandır göndermiş olduğun msaji az önce farkettim.Okurken aslında ne kadar küçük düşündüğümü ve yıllardır bir soruna çözüm üretenlerin nasıl saf dışı bıraklıdığına bir kez daha şahit oldum.Ortada bir sorun var görülmek istenmeyen,binlerce insanın ölümüne,bir ülkenin ekonomisine yani çalınan yarınlara sebebiyet veren!Kimileri buna hainlik diyor,kimileri evet var ki olan bir şeyler insanlar huzursuz diyor.Bakın adı ne olursa olsun zulüm zulümdür.Ve zulmün olduğu yerde eksik olan insanlar vardır.Siz onlara sorunlu olarak baksanız dahi asıl sorun onları görmemezliktir. Bu arada mesajının tamamını görüntülemiyor;bu ara baya uyarı aldım.Onun için fazla yazmayacağım.Forum kurallarını uymam gerektiğimi kendime hatırlatarak;ezilenin ne dini ne de milleti vardır.Globalleşen dünyada sahip olunacak en güzel erdem İNSAN olmaktan geçer.saygılar...
-
Tuzla'da Yine Ölüm
Ya boşver;huseynn kardeş;biz birbirimizi suçlamaya devam edelim...Tuzla!ya gözünü kapat.Nasıl olsa ölenler de AYAK TAKIMI!
-
Kürt kardeşime mektup!
Asıl aldatmaca işte bu düşüncelerin başladığı noktadır.Ne yani siz hangi hakla kalkıp burada,hangi millet olursa olsun başkalarını hainlikle suçluyorsunuz.Kim,neyin hainliği.Kusura bakmayın ama nu sözleri söyleyen bir insan hayata sağlıklı bakan biri olamaz.Ateisttim diyorsunuz;yok efendim dindir bu ******* bize reva gören.Ne kadar sığ düşünceler. Din insanların düşünme mekanizmasını mı köreltiyor?Çok merak ettim sizi bu şekilde düşünmeye iten hangi mekanizma.Ben Ermeni değilim ama;sokak ortasında öldürülen bir insan için binlerce kez BEN ERMENİYİM derim.Hemde büyük bir gururla;bakın bunları okurken hem ürperdim hem de baya güldüm.İletiyi bulamadım.Ama var ya hayatımda ilk defa tanımadığım biri için bu kadar üzüldüm.Herhalde Hitleri baya seviyorsunuz.Ee düşünceler paralel.
-
Kürt kardeşime mektup!
Seni boşuna sevmemişiz be Diyarbakırlı...Takdire şayan sözler!
-
Kürt kardeşime mektup!
Savaş insan adına işlenen en büyük günahdır!Kim ne zaman ve nasıl savaşı istere verilecek tek cevap;insanlıktan nasibini alamamış ********!Kürt ve PKK aynı değildir;PKK kürt sorunun bir sonucudur ve bunu açıkça söyleyeyim ki Kürtlere en büyük zarar verenlerden biride PKKdır.Kürt sorunu var mı yok mu onu geçtim ben;varsın bu sorunu görmeyenler kendilerince fetva vermeye devam etsin!Bunları geçtim de panzer ezince,çobanlık yaparken öldürülünce hemen terörist yaması ile ölümleri hak görülen;bu ülkenin insanlarının bedeli ne olacak.