LostsouL tarafından postalanan herşey
-
İcraatın İçinden...
Irak'tan üstü kapalı uyarı Bağdat (AA)- Irak, Türkiye ile geçen ay imzalanan terörle mücadele anlaşmasının, PKK terör örgütüyle mücadelede en iyi yol olduğunu bildirdi. Irak hükümet sözcüsü Ali El Dabbagh yaptığı açıklamada, Türkiye ile Irak arasında imzalanan terörle mücadele anlaşmasının, iki ülkenin güvenliğinin korunabileceği bir çerçeve olduğunu ifade etti. 09/10/2007 O anlaşmayı hatırlayan kimse varmı içinizde? Bir kac hafta önce ıraklı diplomatlar ve yetkililerle oturup pkk konusunda işbirliği anlasması imzaladık. Nasıl bir anlaşmaki simdi bu biz pkk konusunda adım atmayı planlıyorken adamlar kalkıp bize bu anlasmayı hatırlatıyor... Biz bu anlasmayla pkk ya dokunmamayı garanti altınamı almıs olduk? Peki bu anlasmayı kim imzaladı? Hangi devlet adamımız hangi yetkilimiz kalkıp böyle bir garanti verip imza attı bizim adımıza? Bugun onlarca şehit veriliyorken o gün bunları hesaplayamadılar mı? Nasıl devlet adamlıgıdır bu nasıl ülkeye hizmet etmektir? Dtplilere kızıyoruz pkkyı terör orgutu olarak görmediği icin... Peki pkkya dokunmama takip etmeme konusunda anlasma imzalayanların pkklılardan ne farkı kalıyor? Dtpnin oy kaybının nedeni pkkya daha yakın bir partinin varolmasımıdır? Bir günde 13 Şehit veriyoruz devlet kanalları, tmsfnin elindeki kanallar ve diger iktidar yalakası medyanın elindeki kanallar neden bu haberin uzerinde durmadı, neden hicbiri yayınlarını durdurup neler oldugunu aktarmadı? HUkumetin elindeki rtükün buyuk baskanı hakemlere laf söyleniyor diye rahatsız olup canlı yayında insanları tehdit ederken, 13 Şehit verdiğimiz gun dansöz oynatan kanallardan hicmi rahatsız olmadı? Neden rahatsız olmadı? Bu adamlar icin Bizim hergun Şehit veriyor olmamız normalmidir? Gereklimidir? Bunların derdi ne? 2002 senesinden beri akp yalakalıgı yaparak bunun karsılıgında vergi afları ve yuzlerce ihale alarak, her konuda akpnin dedigni yerine getiren bu satılmış kalemler, bu satılmış medya kurulusları bu ulkeye ihanet etmek, bu ulkenin canı yanarken gozden gelmek icin karsılıgında ne alıyorlar? Bunlar bu ulkenin medyası değil mi? Gaflet ve dalalet icindeki hukumet partisi kendi menfaatleri dogrultusunda elinden geleni yapıyor, nasıl bir medyamız varki karsılıgında ne aldıki bugun ulkeyi satmak pahasına kalemlerini satmıştır...!!! Hukumet cıkmıs bugun tezkere cıkaralım diyor... Bundan 6 ay önce Genel Kurmay Baskanı cıkıp yetki istediginde aklınız nerdeydi? Artık tezkere verseniz bile bu neye yarar.. verilen canlar gerimi gelecek... Verilen canlar sizin umrunuzdamı yoksa oturdugunuz koltuklardan salyalarınız akarken ellerinizimi avuşturuyorsunuz? Abd size oturun oturdugunuz yerde sesinizi cıkartmayın diyor. Abd den korktugunuz icinmi simdi orduyu öne suruyorsunuz. Bumudur sizin delikanlılıgınız, bumudur sizin ulkeye hizmetten anladıgınız... gidip Kadın derneklerinin baskanlarını, gidip şehit yakınlarını, gidip köylüleri fırcalamaya yumruğunuzu masaya vurmaya benzemiyor değilmi simdi abd baskanı karsısında gık demek..!!!! HUkumet gitsin kuzey ıraka ucuz elektrik versin, oraya yiyecek ve su versin, orayı beslesin, sonra Şehit verince sabrımız tasıyor diye acıklama yapsın... Lanet olsun nasıl bir sabırmışki her gün canımızı veriyoruz hala tasmıyor..!!!! Bugun bu acıları yasıyorsak, bugun Askerimizin kanı dökülüyorsa bu kan bu hukumetin ve ona oy verenlerin eline bulasmıstır...!!! BUndan hosnutsanız onumuzdeki secimlerde yine gidin bunları seçin..!!! O kanı nasıl temizleyeceksiniz merak ediyorum... Ekonominizin iyi olması kazandıgnız yeşil dolarlar o kanı ne kadar temizler? Aç kalmamak icin kanınızı satılıga cıkarıyorsunuz bunu ne zaman goreceksiniz? Bunu anlamanız icin daha neler olması gerekiyor? Siz gidin dininiz elden gitmesin diye turbanınız basınızdan cıkmasın diye itiraz edin.. Ulke bölunuyormus, askerimiz ölüyormus, hergun ulkenin kaynakları yok pahasına peşkeş cekiliyormus kimin umrunda, bu hukumet sizin dininizi koruyacak sizin ibadet etmenizi saglayacak size cennetten yer vaat edecek gerisi sizi ilgilendirmiyor sanırım... Bugun yapılanların etkisi 5 yıl sonra ortaya cıkacak o zaman da siz din elden gitmesin diye yine bunları seçin... bakalım yaşayacak dininiz kalacakmı..!!! Hazır millet bu acı haberlerle uyusmusken vergileri arttıran zihniyetin amaclarını hala göremiyecek kadar körmüsünüz? Vergileri arttırıp zam yapmak icin böylesine bir olayı kullanmaktan bile geri kalmayan bir parti bu... Tek derdi kadının basındaki örtü, kadının altındaki etek, tek dertleri bilim adamlarını aşagılamak, muhalefete fırca atmak her eleştiri geldiginde kufretmek... siz bu adamları seçtiniz... Gidin sorun ulemalara hakettiğiniz yönetim bumudur diye... Durmak Yok Yola Devam..!!!!
-
Unutturmayın...!
Akaryakıtta ÖTV tutarı yüzde 1 oranında artırılacak Hülya Gündüzalp / AA Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren tarafından yarın açıklanacak olan, yılın son çeyreğine yönelik olarak hazırlanan Eylem Planı'nda sosyal güvenlik, istihdam ve enerji en önemli başlıkları oluşturuyor. Kamu finansman ihtiyacı kapsamında akaryakıt ürünleri üzerindeki ÖTV tutarlarının yüzde 1 oranında artırılması öngörülüyor. Bu artışın yıllık 215 milyon YTL ÖTV ve 40 milyon YTL KDV gelir artışı sağlayacağı hesaplanıyor. Alkollü içkiler üzerindeki asgari maktu ÖTV tutarlarının da yüzde 1 oranında artırılması planlanıyor. Bu artışın yıllık etkisinin ise yaklaşık 23 milyon YTL olacağı düşünülüyor. Sigara üzerindeki maktu ÖTV tutarının 15 yeni kuruş artırılması ve sigara fiyatlarının yüzde 10 oranında artırılmasının ise yıllık 985 milyon YTL ÖTV, 250 milyon YTL de KDV artışı sağlayacağı hesaplanıyor. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, plan çerçevesinde mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu güçlendirmek, mükellef ile vergi idaresi arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla Vergi İletişim Merkezi kurularak mükellef hizmetlerinin geliştirilmesi planlanıyor. Vergi dairesi kayıtlarında yer alan tahakkuk ve tahsilata yönelik bilgiler mükellefler Cari Hesabı adıyla tek bir hesapta toplanacak. 08/10/2007 Bir hukumet bu kadar aciz olabilir mi? Hazır halk terör olayları yuzunden canı yanmış, öfke icindeyken, halk acısından ve nefretinden uyuşmuşken, nasıl olsa hicbiri hissetmez diyerek vergileri arttırmak... Daha iyi bir zaman bulunamaz dı değil mi bunun icin.. Nasıl olsa insanımızın içine ateş düşmüş, o ateş küllenene kadar hicbirsey dusunmeyecek... Hazır halkı yakalamısız böyle arttırın vergileri, yapın zamları.. nasıl olsa halk uyuşmuş durumda... Bu halkın canı yanıyor hukumet ise vergileri arttırıp zam yapıyor.....Kime oy verdiğinizi anladınız mı? yoksa sizindemi hosunuza gidiyor bu olanlar...? DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!!
-
Unutturmayın...!
Barzani, Türk ordusunun sınırı bombaladığını iddia etti DİYARBAKIR (İHA) - Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP), Türk ordusunun Kürt sınır bölgelerini sabaha kadar bombaladığını iddia etti. Şırnak'ta operasyondan dönen birliğe yapılan saldırıda 1 astsubay ve 12 erin şehit edilmesi sonrası bölgede operasyonlar yoğunlaştı. Terör örgütü PKK'ya yönelik son yılların en büyük operasyonu düzenleyen Türk Silahlı Kuvvetleri örgüte ağır darbeler indiriyor. Şırnak, Hakkari, Van, Diyarbakır, Tunceli, Siirt ve Mardin sürdürülen operasyonlara 12 bin asker ve 5 bin geçici köy korucusu katılıyor. Hakkari ve Şırnak Dağ Komando birliklerinin yanısıra bölgede bulunan Bolu Dağ Komando birliği de sınırdaki birliklere destek veriyor. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada ise 30 Eylül ve 07 Ekim tarihleri arasında yapılan operasyonlarda 6'sı ölü ve 4'ü sağ olmak üzere toplam 10 teröristin etkisiz hale getirildiği duyuruldu. Operasyonlar kapsamında çok sayıda patlayı maddde ve silah ele geçirildi. Doğu ve Güneydoğu'da kanlı terör örgütüne PKK'ya yönelik operasyonlar hız kazanırken, Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) lideri Mesut Barzani'nin yayın kuruluşu olan Peyamner Ajansı, Türk ordusunun Zaho'ya bağlı bazı Kürt yerleşim birimlerini sabaha kadar havan toplarıyla bombaladığını ve köylerde büyük hasarlara yol açtığını iddia etti. 08/10/2007 Sayın barzani korkmuş olmalı top seslerini duyunca. Ama merak etmesin tayyib bey kardesi onu arayıp özür diler, gönlunu alır. Zaten sayın barzaniye ıraka girmiyecez, pkklıları takip etmeyecez, size dokunmayacaz, istedginiz gibi pkkyı destekleyin, pkklı teröristlerde diledigini yapsın sonra sınırı gecip sizin koynunuza kacsın diyerek anlasma imzalayan tayyib bey kardesi değilmiydi? Ager kuzey ıraktaki köyler zarar görduyse tayyib bey kardesi bu zararı fazlasıyla karsılar, nede olsa elinin altında 70 milyonluk kaz sürüsü var yolar yolar vergileriyle sizi ihya eder.. Takmayın kafanıza sayın barzani, orduya gereken cevabı yakında tayyib bey kardesiniz verecektir.. sayın barzani bey ve sayın talabani beyin uykusu bölünmüş cok yazık, eminim sayın tayyib bey bunu telafi etmenin yolunu bulacaktır. Mesela oraya sattıgı elektirigi ucuzlatarak yada suyu bedava vererek kıyak gecer... BU arada bizim su ve elektrik ucretlerine ne kadar zam yapıldı bilen varmı? DURMAK YOK YOLA DEVAM..!!!!
-
13 ŞEHİT VERDİK
Bu aksam haber bultenlerini izledim. Birşey ilgimi cekti. Kanal 7, Samanyolu ve meltem tv gibi kanallar şehit haberlerine sıradan haberlermiş gibi bir kac dakika değindiler ve gectiler... Bunlar hangi ulkenin televizyonu? yada bunlar hangi zihniyete hizmet ediyor? Neden üstünü örtmeye calısırlar Şehit Haberlerinin? basbakanın canımı sıkılıyor acaba yan gelip yatanların haberlerini aldıkca..? moralini bozmasın sayın basbakan ona duyurmayız artık...
-
İcraatın İçinden...
Çiçek: Sözün bittiği noktadayız Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun yarın saat 10.00'da ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanacağını açıkladı. "Sözün bittiği bir konuyu konuşuyoruz" diyen Çiçek, sınır ötesi operasyon da dahil olmak üzere sorunun çözümü için fayda getirecek tüm tedbirlerin alınacağını söyledi. Hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Çiçek, toplantının ana gündem maddesinin Şırnak ve Diyarbakır'da meydana gelen terör olaylarının oluşturduğunu söyleyerek olaylarda yaşamlarını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi. 08/10/2007 Olaylarda yaşamlarını kaybeden askerlerimize Allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum... Şimdi bende hukumetimiz kadar iş yapmıs oldum. 2002 yılından beri iktidarda olan bir parti terör konusunda neden tek bir adım atmaz? BAşsaglıgı rahmet ve sabır dilemekten baska? Bunu sokaktaki vatandasta yapıyor hukumetin sokaktaki vatandastan ne farkı var? -Askerlik yan gelip yatma yeri değil..!!!! İşte sayın hukumetimiz bu işe yarar. Yakınlarını bu topraklar ugruna şehit verenlere fırca atmaya yarıyor. Kusura bakmasınlar ben bunu yapamam. Simdi anladımki hukumette olmakla sıradan vatandas olmak arasındaki fark burdan ileri geliyor. Aylardan beri yazıyoruz, eleştiriyoruz olacakları aylar öncesinden söyluyoruz, bazı yazarlar, ordumuzun üst düzey mensupları, biraz olsun gelecegi gorebilen aydınlar herkez işaret etti. Sayın hukumetimiz ne yaptı? Bugün 13 gencimizi toprağa veriyoruz hukumetimizin ne kadar umrunda? Aylar once biz bunların olacagını söylemiştik simdi kime lanet okumalıyız? Sayın basbakan cıkıp acıklama yaptı: -Olaylardan üzüntü duyduk. 1 ay sonra abd ye gidip baskan busla durumu konusucam... Şakamı bu? baskan bushla neyi konusucak merak ediyorum. Pkkya karsı silah kullanma iznimi isteyecek? Pkk ya karsı mucadele etmek icin busuhn eteklerinimi öpecek? Kİm sanıyor bu adma kendini Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu kadar aciz olabilir mi? Bİzim insanlarımız katlediliyor beyefendi bushla konusacak bir ay sonra.. ne konusacak allah askına biri bana acıklasın. Neyi konusacak? Konusacak ne kaldı? Sayın Cicek sözün bittiği yerdeyiz diyor. BUnu basbakanına soylese ya biten sözun nesini konusacak bushla? Hadi diyelim bir ay sonra bushla konustu önelm aldı bir iki adım attı. Adama sormazlarmı 2002 senesinden beri aklın nerdeydi ? 2002 senesinden beri terör konusunda tek bir somut adım atmayarak, her fırsatta konuyu kasıyıp pkknın ekmegine yag surerek ic ve dıs politika izle, basiretsiz kişiliksiz ve korkakca bir dış politika yurut, bunu yapan adamı cumhurbaskanı olarak ata, simdi kalk abd baskanıyla konusucaz bir ay sonra.. abd baskanı seni takmıyor bile bir hafta once sana randevu bile vermedi, kapısında bekletti, simdi neyi konusacaksın... Bu kadar aciz ve zavallı bir ulkemiyiz biz? meclisteki dtpliler acıklama yaptılar. Pkkya terör örgütü dersek sizden farkımız kalmaz dediler. Bir allahın kulu cıkıpta neden diyemedi, pkkya terör örgutu demez ve kabul etmezseniz sizin teröristlerden ne farkınz kalacak diye... Neden bunları hala besliyoruz, neden bunlara dokunulmazlık verdik? akp ve dtp arasındaki anlasmanın perde arkasında ne var? akp istedigi yasaları cıkarmak icin dtpden destek alıyor karsılıgında dtpye göz mü yumuyor? kimlere peşkeş cekiliyoruz artık? Ab ulkeleri pkkya stratejik destek verir, abd bizzat silah yardımı yapar, ırak topraklarında barındırır, akp hukumeti ırakla anlasma imzalar pkkya sıcak takip yapmayacagına dair söz verir, akp hukumeti kandil dagına ucuz elektrik ve su verir, ab ulkeleri ve abdyle birlikte barzani ve talabani akp hukumetine sonuna kadar destek verir, bu ulke halkının yuzde 47 si bu akpye oy verir.... Siyasi bir partiye oy vermek futbol takımı tutmaya benzemez. Siyasi parti iktidara geldiği zaman yaptığı ve yapmadıgı herseyden ona oy verenler sorumludur... Hergun dökülen kanlarımız bir numaralı sorumlusu basiretsiz ve korkakca politikalarla elimizi kolumuzu baglayan kendisinden yetki isteyen ordumuzu asagılayan, kendi menfaatleri ve dusunceleri dogrultusunda icerde ve dısarda her turlu gucle ittifak olan akp partisi ve onun yandaslarıdır. Kafanızı gömdüğünüz türban cukurunda cıkarın ve gorun artık ulkeyi ne hale getirdiler... Bugun pkk terörü bu kadar canımızı yakıyorsa bunun en buyuk sorumlusu akpye oy veren yuzde 47 dir... onların işine geliyor demekki tum bu politkalar gidip yine akpye oy verdiler.. BUndan sonraki secimlerde bunları hatırlayın. Bundan onceki secimlerde işinize gelmedi ac kalacaksınız diye ekonominiz batacak diye korkup bunları sectiniz. Bundan sonra da sonuclarına katlanın.... DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!!
-
Unutturmayın...!
Hiç merak ettinizmi İstanbulun ve Türkiyenin her yerinde kurulan iftar cadırlarının masraflarını kim karsılıyor? Devlet mi? Belediyelermi yoksa özel firmalar mı? Ne büyük hayırseverlik degil mi her aksam on milyonlarca aç insana yemek vermek... Buyuk devletimiz bu masrafları karsılıyor olabilir mi? yani hazineden yani bizim ödediğimiz vergilerdenmi karsılanıyor bu yapılan harcamalar? Eger öyleyse bu hayırseverlik mi olur yoksa bizim kendi kendimizi kandırmamız mı olur? BUyuk devletimiz sanki halkına ihsan eder gibi iftar cadırları acarak gosteriş yaparak kime yalakalık yapıyor? BU acılan cadırlardan alınan hayır duaları kime gidiyor devletimizn üst mercilerinemi? Peki ödemeleri kim yapıyor? Halk değil mi? Peki bu gosteris bu reklam cabası bu dini duyguları sömürüp Allah'a hoş gorunme kaygısı nerden geliyor? Allah'ın hosuna gidiyormudur bu acılan cadırlar merak ediyorum.. Kimbilir belkide Ramazan aylarında kampanya duzenleniyordur normal aylardakinden on kat fazla sevap yazılıyordur devlet buyuklerimize... Allah daha cok versin ne diyelim... Peki bu hizmet ediyoruz derken yapılan reklamlardaki bu reyting toplama, bu secim zamanlarında dagıtılan erzakların parasını kim karsılıyor? Yine biz değil mi? Simdi dusunuyorumda o iftar cadırlarının kurulmasının kaynagı bensem Allah neden bu devlet buyuklerine on kat sevap verir? Peki ya bu halk kendi imkanlarıyla kendi insanına yardım ederken neden bunu devleti yaptı sanıp el açıp hayır duası eder? Belki de bu cadırları kuranlar belediyelerdir.. Peki bu belediyelerin actıgı iftar cadırlarında yapılan masrafların kaynagı nerden geliyor? Belediyelerin topladıgı vergiler,aidatlar, ödemeler değil mi? yani biz değilmiyiz bunların kaynagı... peli secim zamanı gelince din uzerinden siyaset yapıp sende bir ay ayda bir gun gunde bir ögun yemek veriyor diye buna sukur diye gidip bu adamlara oy vermiyormuyuz? bu adamlar kendi ceplerinden mi bu hizmeti veriyorlar? Neden sanki onların buyuk lutfuymus gibi el acıp onlerinde egiliyoruz bunların? Belki de bu cadırların masrafını özel firmalar karsılıyordur. Hayırsever insanlarımız var elbet. Zorda olana yardımcı olmayı görev sayan ve bunu o insanın duygularını incetmeden yapan insanlarımız var.. Peki neden iftar cadırları kurup yardım yapıyoruz'un reklamını yapar bu hayırseverlerimiz? Mİlyonlarca aç insanı adeta teşhir eder gibi sehrin meydanlarına toplayıp bakın ben yapıyorum derler... Dinimizde böylemidir? buyuklerimizden bize böylemi ogretildi? Peki neden alkışlıyoruz bunları yapanları...? akp hukumetimizn goreve gelir gelmez cıkardıgı yasalardan birini hatırlatmak isterim. Özel firmalar yoksullara yaptıkları yardımları, verdikleri sadakaları, erzak ve yiyecek yardımlarını vergiden düşebilmektedir. Bu yasa jet hızıyla sessiz sedasız cıkarıldı.. Amaç yardımlasmayı teşvik etmek toplum icindeki... Tamam bunu anladım da, simdi bir adam bir iftar cadırı acıp 100 milyar lira para harcadı yoksulları doyurdu ne guzel, Allah kabul etsin de, 100 milyarı devlete ödeyecegi vergiden düşecek zaten... Yani devletin kasasına yani bize hizmet olarak dönmesi gereken kasaya 100 milyar eksik girecek. Peki bunun hayırlı yanı neresi? Bu 100 milyar eksik oldugu icin Bütün ulke insanın alacagı hizmetler azalıyor, yada bu acıklar ekstra vergiler olarak butun ulkeye yayılıyor. Peki bu işadamının yada bu sahsın actıgı iftar cadırının masraflarını simdi kim karsılamıs oluyor? Bu halkı aclıkla terbiye etmeyi gorev sayıp, yine halkın cebinden caldıgı paralarla halka şirin görunmek din uzerinden siyaset yapıp, dini kendi cıkarları dogrultusunda kullanmaktan geri durmayıp, sonra cıkıp utanmadan bakın fakir acları nasıl doyurduk helal olsun bize bize guvenin diyen bu zihniyetin amaclarını göremiyormusunuz? Yoksa görmek işinizemi gelmiyor? Sizdemi bir ögun yemek icin gercekleri gormemezlikten gelenler arasınamı katıldınız... Sormak istiyorum... Ramazan ayında birden ortaya cıkan 12 milyon ac insan diger 11 ay nereye gidiyor? Diger aylarda Allah kampanya yapmadıgı icinmi kimsenin, devletin, belediyelerin, cok hayırsever iş adamlarının, cok hayır sever din sömürücülüğü yapan yardım kuruluslarının ilgisini cekmez? akpnin en buyuk politik oyunlarından biri en ciddi konuları gunlerce kendine yakın kalemlere basın kuruluslarına tartırsırıp suyunu cıkarmak, ciddiyetten uzaklastırıp insanlar artık yeter artık dedigi zamanda caktırmadan amacına dogru yol almak... BU ulke oraya benzermi buraya benzermi deniyor.. Benzeyecek bir durum yok artık geri donulecek yeri coktan gectik... Sizin elinize veriyorlar celik comakı siz oynayın durun... He kalkıpta akp aleyhinde erdogan hazretleri alayhinde ileri geri konusmayın sonra dinden cıkarsınız neme lazım... yakında bunu duymaya baslıyacaksınız simdiden hazırlanın.... Durmak Yok Yola Devam...!!! Bu arada sayın gülün damadıda gemi işine giriyormus hayırlı ugurlu olmasını diliyorum butun ulkemize... sayın erdogan hazretlerini cocugunun gemicikleri baya iş yapıyor olmalı... Allah daha cok versin....!!!
-
İcraatın İçinden...
İçişleri Bakanlığı'nda 377 atama İçişleri Bakanlığı'nda merkez ve taşra teşkilatlarına toplam 377 vali yardımcısı ve kaymakamın yerleri değiştirildi. Bu kararname ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mülki yönetimde en kapsamlı atamayı onaylamış oldu. Resmi Gazete'nin bugün sayısında yayımlanan müşterek atama kararnamesine göre, Bolu Vali Yardımcısı Dr. İsmail Eroğlu, Tekirdağ Vali Yardımcısı Vedat Büyükersoy, Ağrı Vali Yardımcısı Dr.Adnan Çimen ile Beypazarı Kaymakamı Haluk Nadir merkeze çekildi ve bakanlık hukuk müşavirliklerine getirildi. 2005 yılında Yüksekova Kaymakamı iken Bolu Vali Yardımcılığına getirilen Mustafa Öztaş Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğüne, Sarıgöl Kaymakamı Muhammet Kırılmaz da Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğüne getirildi. Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanı Dr. Ömer Faruk Günay Eskişehir Vali Yardımcılığına, Personel Genel Müdür Yardımcısı Osman Akbaş İzmir Vali Yardımcılığına ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ahmet Hamdi Usta da Balıkesir Vali Yardımcılığına atandı. Hukuk müşavirleri Ahmet Hikmet Şahin Mersin, Hasan Hüseyin Türkoğlu Edirne, Abdullah Acar Denizli ve Mahmut Yıldırım da Erzurum vali yardımcılıklarına atandı. ANKA Türkiye Cumhuriyeti'nin en kısa sürede en çok atamayı onaylayan cumhurbaskanı acaba kimdi? Yangından malmı kacırıyorlar bu acele ne? Sayın gül geldigi gunden beri kac yasa ve atamayı onayladı... acaba butun atamaları inceliyor mu? yoksa abisinin emrettigi gibimi davranıyor merak ediyorum... Durmak Yok Yola Devam...!!!!!
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
öyle güzeldi ki 9500 metre yükseklikte düşünebilmek seni sana gelirken hayalini kurmak senin olurken asılı kalmak parmaklarının ucunda teninin kıvrımlarında sana gelirken 9500 metre yükseklikte bir kez daha aşık olmak sanki daha önce hiç olmamış gibi... anımsadıklarımdan daha güzel okuduklarımdan gerçek daha önce yazmamışım gibi öyle güzeldi ki 9500 metre yükseklikte düşünmek seni...
-
İcraatın İçinden...
Floryadaki Atatürk Köşkü arazisi icine belediye tarafından kacak bina dikildi sonra aynı belediye bu binaya ruhsat verdi... baska bir arazi devlet tarafından istimlak edildi park yapılacak diye, sonrasında yabancı bir firmaya satıldı simdi uzerine alısveris merkezi yapılıyor... acarkent villalarıyla ilgili hala elle tutulur bir karar yok... baraj göllerinini cevresindeki su havzaları imara acıldı simdilik kacak binalar yapılıyor, yakında sayın gülün de izin vermesiyle yesil alanların tamamı yerlesime acılacak.... Sezer veto etmişti artık engel kalmadı... DURMAK YOLA DEVAM....!!!!
-
İcraatın İçinden...
Allah daha cok versin ne diyelim... Ama bu listeye cocuklarının mal varlıklarını neden eklememişler merak ediyorum.. Yada cocuklarının girdikleri işler işlerinde aldıkları maaslar... Mesela kullandıgı özel ucagı ve özel arabası neden eklenmemiş? Fiyatlarıyla birlikte.... Mesela iktidara geldiginden beri kendi zevki icin devletten ne kadar harcama yapmıs, ailesinin zevkleri icin... yakınları icin? Durmak Yok Yola Devam...!!!!!!
-
İcraatın İçinden...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle mal varlığı açıklandı. Başbakanlık Basın Merkezi'nin internet sitesinde 12 Eylül 2007 tarihi itibariyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yenilenen mal beyanı şöyle: ''Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL). -Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1. 803.854 YTL ile 9.890 Euro (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı), -Alacaklar: 312.500 YTL -Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba'' ÖNCEKİ MAL BEYANI Başbakan Erdoğan'ın mal varlığına ilişkin bilgileri, Başbakanlık'ın internet sitesinde bir süredir yer alıyordu. 7 Şubat 2006 tarihi itibariyle sitede Başbakan Erdoğan'ın mal beyanı ise şunlardan oluşuyordu: ''Taşınmaz mal bilgileri: Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL) -Banka ve menkul değerler: Banka hesaplarında 1.361.290 YTL (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı), nezdinde 120.000 ABD Doları. Eşine ait taşınır mal bilgileri: 2006 model Wolkswagen Passat araba, muhtelif takılar (35.640 YTL).'' AA
-
Unutturmayın...!
Erdoğan'a masaj yapan makam aracı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mercedes marka makam aracını yeniledi. Dünyanın en güvenilir zırhlı aracı olarak bilinen Mercedes S600 L model yeni makam aracını kullanmaya başlayan Erdoğan'ın arka koltukları masaj yapma özelliğine sahip yeni aracının fiyatının yaklaşık 300 bin euro değerinde olduğu öğrenildi. Başbakan Erdoğan, dünyanın en güvenilir zırhlı aracı olarak bilinen Mercedes S600 L model yeni makam otomobilini ilk kez dün kullanmaya başladı. Almanya'daki fabrikasında özel olarak zırhlanan aracın satış fiyatı yaklaşık 300 bin euro. Kızılötesi gece yol görüş sistemiyle geceleri de gündüz gibi görüş sağlayan yeni makam aracı, ısı ve ses yalıtımlı. Aynı zamanda kızılötesi yansıtmalı çok katlı camlara sahip araç, 12 silindir. Başbakan Erdoğan'ın 4.6 saniyede 100 kilometreye ulaşabilen ve azami 250 kilometre hız yapabilen makam aracının arka koltukları aynı zamanda masaj yapıyor. İHA Dunyanın en pahalı makam ucagından sonra en pahalı makam aracıda bizim basbakanımızın emrinde... sizce sayın recep bey hazretleri bundan hic rahatsızlık duyuyormudur? sanmıyorum dunyanın en zengin ulkesi oldugumuza göre elbetteki herseyin en iyisine yüce efendimiz tayyib bey hazretlerimiz sahip olmalıdır... bu arada iftar cadırlarında insanlar izdiham yaratıyormus.. ayıp kardesim... sizin ne haddinize bizim devlet buyuklerimizi böyle konularla rahatsız etmeniz... ayda yılda size bir iyilik yapıcaklar onu bile elinize yuzunuze bulastırıyorsunuz aç insanlar sizi.. haddinizi bilin efendi gibi sıranıza girip yemeginizi alın yoksa ac kalırsınız..!!!! DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!
-
İcraatın İçinden...
sayın cok degerli hukumetimizin en buyuk gurur kaynağı neydi hatırlıyormusunuz? hala da devam etmekte bu kaynak.. dunya uzerinde en fazla yabancı sermayenin ve paranın geldigi ulke türkiye... geliyorlar cunku ulkemize ve gucumuze guveniyorlar... bu yalana hala inanıyormusunuz? adamlar paralarını bize getiriyorlar cunku biz en yuksek faizi veriyoruz... yani örnegin japonyadaki bir bankadan gidip yuzde 5 faizle tuketici kredisi alın, onu getirip turkiye cumhuriyeti devletine yatırın bir gecede yuzde 17 faiz alın... sonra bu parayla gidip japonyadaki borcunuzu kapatın.. aldıgınız paranın yuzde 12lik kısmı size kar olarak kalır... bu kadar kolay para kazanabilecekseniz sizde gidip o ulkeye para yatırmazmısınıs? ulkenin yoneticileri bu sıcak para akısını iyi bir durummuş gibi halkına gosterip oy toplamakta ve yeniden seçilmekte.. ama bu aradaki yuksek faiz farkını nasıl kapattıklarını hicbirzaman acıkca söylememektedir... adamlar parayla para kazansın diye biz vergi veriyoruz... ödedigmiz vergiler yuksek faiz oranı olarak yabancı sermaye sahiplerine gidiyor... düşünün kazandıgnız her liranın yarısı bir yabancının cebine faiz olarak gidiyor... bununla gurur duyuyorsunuz... bunları dusunebilmek icin ekonomist yada proffesor olmaya gerek yok... insanların kafasını tuhaf rakkamlarla formullerle uyusturup duruyorlar... neden kimse cıkıpta demiyor yuksek faiz vermek bu ulke icin en basit şekliyle ne anlama geliyor diye? sakın sormayın yoksa yabancı sermaye urker, paralar gider, bir gecede ac kalırsınız, batarsınız.... açlıkla korkutuyorlar sizi... soru soramıyorsunuz artık... yarın taviz olarak ne vereceksiniz? DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!
-
İcraatın İçinden...
En yüksek faiz Türkiye'de Merkez Bankası'nın uzun bir aradan sonra gittiği 0.25'lik mini indirime rağmen Türkiye'nin, yüzde 17.25'le dünyada merkez bankalarının uyguladığı gecelik faiz oranı en yüksek ülke olduğu belirlendi. Hazine'nin iç borçlanma faizlerinin de buna paralel seyretmesi nedeniyle yabancı yatırımcılar portföyünü Türk devlet tahvili ve bonolarıyla doldurduğu gözleniyor. Türkiye mevcut faiz düzeyiyle; “düşük faizli piyasalardan borçlanıp, yüksek faiz veren piyasalarda değerlendirmek” anlamına gelen “carry trade”cilerin de yatırımda gözdesi durumunda. Verdiği cazip faiz nedeniyle Türkiye'deki sıcak para hacmi 100 milyar dolara yaklaşırken, carry trade yapanların en fazla borçlandığı ülke olan Japonya'nın ise yüzde 0.5'le Merkez Bankası faiz oranı en düşük ülke olduğu belirlendi. Japonya Merkez Bankası'nın yarın yapacağı toplantıda, faiz oranlarında değişiklik yapması ise düşük olasılık olarak görülüyor. Carry tradecilerin Türkiye'den sonra en fazla yatırım yaptığı ülkeler ise Yeni Zellanda, Brezilya, Güney Afrika ve İzlanda olarak sıralanıyor. ÜLKELERE GÖRE FAİZ ORANLARI ANKA'nın belirlemelerine göre Merkez Bankası gecelik faiz oranında Türkiye'yi yüzde 14.25'le İzlanda, yüzde 11.25'le Brezilya, yüzde 10'la Güney Afrika izliyor. Diğer belli başlı ekonomilerde ise söz konusu oran yüzde 10'un altında bulunuyor. Mısır'da yüzde 8.75, Yeni Zelanda'da yüzde 8.25, Hindistan ve Macaristan'da yüzde 7.75 olan söz konusu oranın, Çin'de yüzde 7.02, Hong Kong'da yüzde 6.75, Avustralya'da yüzde 6.5, İngiltere'de yüzde 5.75 olduğu belirlendi. Merkez Bankası faizi Güney Kore'de yüzde 5, Norveç ve Kanada'da yüzde 4.5, Slovakya'da yüzde 4.25 olarak uygulanıyor. Avrupa Merkez Bankası'nın yüzde 4 olarak uyguladığı faiz oranı, İsveç'te yüzde 3.75, Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 3.25, Tayvan'da yüzde 2.88, İsviçre'de yüzde 2.75 düzeyinde. Gecelik Faiz oranları (%) Türkiye 17.25 İzlanda 14.25 Brezilya 11.25 Güney Afrika 10.00 Mısır 8.75 Yeni Zelanda 8.25 Hindistan 7.75 Macaristan 7.75 Çin 7.02 Hong Kong 6.75 Avustralya 6.50 İngiltere 5.75 FED 5.25 G.Kore 5.00 Kanada 4.50 Norveç 4.50 Slovakya 4.25 Avrupa MB 4.00 İsveç 3.75 Çek Cum. 3.25 Tayvan 2.88 İsviçre 2.75 Japonya 0.50 ANKA
-
Unutturmayın...!
Öcalan'a 'sayın' diyen DTP'liye hapis Erzincan DTP İl Başkanı Bektaşoğlu, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Erzincan DTP İl Başkanı Hüseyin Bektaşoğlu, Abdullah Öcalan'a 'sayın' dediği ve bölücü terör örgütünün propagandasını yaptığı suçlamasıyla 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. DTP İl Başkanı Hüseyin Bektaşoğlu, 9 Eylül 2006 günü yaptığı yazılı basın açıklamasında, "Sayın Abdullah Öcalan, İmralı Cezaevi'nde avukatları ile masalesef görüştürülmüyor" dedi. Hüseyin Bektaşoğlu, 2 Aralık 2006 günü yaptığı bir başka yazılı açıklamada ise bu kez terör örgütü PKK'yı öven cümlelere yer verdi. Hakkında iki dava açılan Bektaşoğlu her iki davadan toplam 3 yıl hapis cezasına mahkum oldu. 18.09.2007 Apoya sayın demek suçmuymuş? Apoya sayın şehitlere kelle demek, şehit aileleriyle dalga gecmek ne zamandır suc sayılıyor? Pkkya saygı duymak sucmuymuş? Adalet dediğiniz pek o kadarda adil sayılmaz sanırım..!!! Ama PARDON sayın cok yuce tayyib bey hazretleri insanlar ve yasalar üstü birsey oldugu icin dokunulamıyor değil mi? o herseyi der, her seye kadirdir herseyi yapar, gider 300 bin euroya özel araba aldırır kendine, açlıktan halkının nefesi kokuyormus kimin umrunda? o arabasının icinde tüm bu kokulardan uzak seyahat edecek nasıl olsa... merak ettiğim bir konuda daha var.. neden sayın tayyib bey yuze hazretleri bu kadar korkuyor halkının arasına karısmaktan ve girmekten? bu ulkenin halkının yarısı onu secmedimi? kimden korkuyor? birde Cumhurbaskanım Nejdet Sezer'in veto ettiği atamalar bir bir yerine geliyormus...abdullah gül abisinin direktifleri dogrultusunda butun atamaları onaylıyor. mesela eski edirne müftüsü kamu ihale kurumu basına getirildi. bu müftü müftülügün kaynaklarını kullanarak türkiyenin heryerindeki yakınlara para yardımlarında bulundugu icin hakkında davalar acılmıs biri. bu yuzden Nejdet Sezer bu atamayı veto etti.. ama bugun aynı adam daha iyi bir göreve atandı...Daha iyi yesin diye olabilir mi? İstanbulda bir metrobüs komedisi yasanıyor, herkes cok gulup cok egleniyor... ama trafikte bir düzelme sözkonusu değil, merak ediyorum tanesi 1 milyon 200 bin dolara alınan bu metrobuslerden kim ne kadar para yedi? aynı otobusler ulkemizde yarı fiyatına yapılabilecekken kim araya girip hollandadan fahiş fiyata bu aracları satın aldı? ne zaman ihalesi yapıldı bunun, yapıldıysa neden kimse duymadı... hangi akpli işadamı yada burokrat bu metrobuslerden ne kadar para yedi? bunlar kimsenin umrunda değil, cunku metrobus cok eglenceli bir tasıt... Durakları yolun ortasında insanlar arabaların arasından kosarak geciyor, duraklarda merdiven turnike ikaz isaretleri yok... yolu tam bitmedigi icin iki tane kiralık alınan metrobus calısamıyor... otobusleri kullanıyoruz... hizmet dedikleri böyle bir sey olsa gerek... bu arada kimse sormuyor bu aracların tanesi neden 1 milyon 200 bin dolar? daha ucuzu yokmuydu? DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!!!
-
Unutturmayın...!
Bu hukumetin bes yıldır milli egitimle ilgili tek reformu imam hatip liselerini üniversiteli yapmak konusundaki calısmalarından ibarettir. Bunu her fırsatta ispatladılar. Simdi sayın Necati Doğru bakanın gercegi gizledigni ortaya cıkarmıs. Sayın akp hukumetinin durustlukten tek anladıgı ulkemize gelen abd dışişleri yetkilisi tarafında izah edildi hala anlamadınız mı? Akp hukumeti abdye verdigi her sözü sonuna kadar tutmustur... İşte durustluk dedigin boyle olur... Sayın bakan halkından gercegi gizliyormus halkın cokta umrunda değil sanırım bu durum. Öyle olsaydı secimlerde o kadar oy vermeslerdi degilmi? Demekki akp dogru yolda. egitim kalitesini minumuma indirip egitimli insanlardansa onlara oy verecek kafası fazla calısmayan düsünmek yerine kendisine sunulanla yetinen itiraz etmeyen,sorgulamayan kurcalamayan, devlet buyukleri karsısında el pence divan durup, sonuna kadar kölelik etmekten gocunmayan insanların sayısı arttıkca, oy oranlarıda artmakta... Demekki 20 kişilk sınıflara gerek yok mumkunse 100 kişilk sınflar olsun boylece ögretmen acıgı kalmaz fazlası olur, bazı ogretmenler işten atılıp tasarruf saglanır... 100 kişilik sınıflarda da matematik, fen ve edebiyat gibi dersler yerine sadece din agırlıklı dersler konulup, beyinler seri sekilde yıkanıp gelecege yatırım yapılır.... Bundan rahatsızmı oluyorsunuz yoksa... hadi canım ciddi olamassınız... bes yıldır olmadınız simdimi aklınız basınıza geliyor? DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!
-
Unutturmayın...!
Bakan gerçeği gizliyor! Aldanmıyorlar, olanın bitenin farkındalar, “saf yerine konulmalarına” karşı büyüyen kızgınlıklarını gönderdikleri mektuplardan, mesajlardan anılıyorum. Abbas Güçlü de rakamları en çarpıcı biçimde sergileyen ve “Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i doğruları söylemeye çağıran” yazı yazdı. Gerçekten güzeldi yazı! Bakan, kandırma peşindeydi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yaptığı açıklamalarda “toplam öğretmen açığının 25 bin olduğunu” söylüyordu. Oysa öğretmen sendikaları ve 200 bin işsiz öğretmenin sözcüleri; “okullarda görev verilmesi gereken öğretmen açığının 150 bin olduğunu” iddia ediyorlardı. Kim doğru söylüyor? Bakan mı? Sendikalar mı? Bir okulda beş sınıfı birleştirip tek sınıf haline getirirseniz bir öğretmenle eğitim verebilirsiniz. 5 yerine 1 öğretmene ihtiyaç duyarsınız. 5 öğretmen açığını 1 öğretmene indiriverirsiniz. *** Ne sihirdir! Ne keramet! Birleştirmek marifet! “5 sınıfı tek sınıf haline getirip çağı yakalayacak insan malzemesini eğiterek” çağı yakalayacak toplumu inşa etmek böyle bir marifetle mümkün olabiliyor mu? Nerede oluyor? Hangi ülkede? Özellikle büyük kentlerde okulların bir sınıfındaki öğrenci sayısı 60’ın üzerinde seyrediyor. Eğer hesabınızı “her sınıfa 60 öğrenci” diye yaparsanız, öğretmen açığınız Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği gibi 25 bin seviyesine inebilir. Ayrıca; “sözleşmeli ya da ücretli öğretmenlik” diye bir yönteme sarılıp, ders başına 5 YTL, ayda 300 YTL’ye eğitimci çalıştırmayı çözüm olarak görürseniz, açık filan da kalmaz. Tersi olursa! Yani daha çağdaş! Daha bilimsel! Daha vicdanlı! Yani yüksek kalitede insan malzemesi elde etmeyi hedefleyen ve bunun için de sınıflardaki öğrenci sayısını 60 yerine 30’a-25’e-20’ye çeken, öğretmeni de “300 YTL gibi köle maaşına değil de” de 930 YTL maaşa çalıştıracak bir planlama içine girerseniz öğretmen açığınız 150 bini bulur. *** Sendikalar da bunu söylüyor. Öğretmen açığı 150 bindir. 2005 yılının sonunda Antalya Milletvekili (CHP) Feridun Baloğlu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevaplandırması için bir soru önergesi verdi. Milletvekili’nin Bakan’dan aldığı cevap; “Anadolu ve Fen Liseleri dahil Türkiye genelinde öğretmen açığımız 165 bin 826’dır” oldu. Üç yıl içinde açılan bunca yeni okul varken ve emekli olan 48 bin 750 öğretmeni de sayarsak; bu kadar açık nasıl oluyor da 25 bine ve Ekim ayında 10 bin yeni atamayla da 15 bine iniyor? Abbas Güçlü’nün yazdığına göre Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, gerçeği gizliyor. 200 bin işsiz öğretmen var. Her yıl 50 bin yeni öğretmen, bu işsiz öğretmen ordusuna ilave olacak. 15 yıl içinde işsiz öğretmen sayısı 1 milyona çıkacak. Milli Eğitim Bakanı, 9 yeni üniversite daha açılacağını ilan etti. Üniversite açmak güzel hizmet. Kimse karşı çakamaz. Ancak üniversiteler “işsiz mezun üretme merkezleri” gibi çalışıyorsa; “bu tatlı yalan” kimi mutlu eder? İktidarın okumuş işsizler ordusunu azaltacak “makro ve mikro reformları” nedir? Yok mudur? Necati Doğru 16.09.2007
-
İcraatın İçinden...
Cok saygıdeger akp yanlısı ve özentisi arkadaslara sormak isterdim: -Milyonlarca açlıktan nefesi kokan, bir tas corba icin birbirini çiğneyen halkı iftar cadırları onunde toplanıp dururken yüce sayın büyük recep tayyip erdoğan hazretleri nerdeydi? Tarih bilgisi iyi olan arkadaslara sormak isterdim: Tarih boyunca hangi padişah, yada kral yada diktatör , yada daha eskilere gidelim hangi firavun kendi bir haftalık zevki icin ulkenin kaynaklarını kullanmaktan cekinmeyip, bir ilçenin yollarını kesip kapatarak, bir kaplıcanın butun calısanlarını gönderip yerine kendi adamlarını doldurarak ailesiyle bir hafta boyunca herkesten uzakta tatil yapmıstır? Şimdi de din konusunda bilgili olan arkadaslara sormak istiyorum: - Butun dunya tarihi boyunca hangi peygamber ibadet saatlerini kendine göre değiştirme geregi duymustur? Hangi dinde vardır bu peygamberin keyfine göre kuralların esnetilmesi yada çiğnenmesi? Son soruya cevabınız öyle birşey olamaz gibiyse eğer, bir hatırlatma yapmak istiyorum. Sayın recep tayyib erdogan hazretleri icin kac defa namaz vakitleri değiştirilmiş, geciktirilmiştir? Simdi butun arkadaslara sormak istiyorum: -Halkını açlıkla terbiye edip, sadakaya alıstıran, halkını yönetme bicimi olarak açlığı kullanmaktan geri durmayan ve bununla gurur duyan, canı sıkıldıgı zaman krallardan ve padisahlardan bile ötede bir davranısla halkında uzerinde halkının ona verdigi kaynakları sonuna kadar sömürmekten geri durmayan, cok dindar gecinip her fırsatta bunu kendi cıkarları icin kullanan, namaz vakitlerinde bile oynama yapılmasına göz yuman belkide bilerek yapan bu adam sizce kendini ne sanıyor? DURMAK YOK YOLA DEVAM...!!!!!
-
İcraatın İçinden...
Sadaka sosyalizmi! Bir isim takmak gerekli, bir ad vermeli. Birbirinin zıttı iki gelişmeyi “içine gülümseme de koyarak” anlatacak bir tanımlama bulmalı. Ne olabilir! Yaratıcılığınızı zorlayın. Bir kavram kazandıralım. Türkçeyi zenginleştirelim. Şöyle anlatayım: Ülkemiz ekonomisi 2002 yılından beri tam 22 çeyrektir büyüyor, gelişiyor, serpiliyor. İhracatımız 100 milyar dolara dayandı, ithalatımız 170 milyar dolara koşuyor, o kadar iyi gidiyoruz ki, “istikrar içinde dünyanın cari açık veren birinci ülkesi ve yabancının parasına en yüksek faizi veren memleketi” olduk. Dolar milyarderi sayımız 80 yılda; “Koç-Sabancı-Karamehmet” diye bir çırpıda sayılabilen 3 kişiyi geçememişti, son 5 yılda “dolar ağası listesine giren zengin sayımız 25” oluverdi. Fakat çadır da artıyor. Her yıl kabarıyor. Hızla çoğalıyor. Ne zaman ki ayların sultanı Ramazan’a giriyoruz, daha ilk iftar saatinden başlayarak gözlerimizin önüne fakirlik, yoksulluk, çaresizlik, garibanlık, işsizlik, aşsızlık tevekkül ve teslimiyetinden kurtulamamış; Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Afrika’nın Kızılhaç yardımlarını kapışan Tutsi kabilesi görüntülerini hatırlatan “Ramazan çadırları” konuluyor. *** Bu yıl da konuldu. Geçen yıl kentlerimizde belediyelerin sevk ve idaresinde kurulan “Ramazan çadırlarında” 10 milyon yoksul, çaresiz, talihsiz, arkasız, torpilsiz, hamili kartsız, garip, gureba iftarını açarken bu yıl sayı 11 milyona ulaştı. İzdiham yaşanıyor. Büyük kuyruklar oluşuyor. Dün bizim gazete VATAN’da iç sayfada fotoğrafları da vardı. Adana’nın 3 yoksul mahallesinin yollarının kesiştiği noktada fakir çocukları öğle vakti kuyruğa girmiş, “plastik iftar tepsisi alabilmek için” akşam namazının okunmasına kadar beklemişlerdi. Buna bir ad koymalı! Bu nedir? Sovyet sosyalizmi; “her insana iş imkânı yaratıp, insanın insandan yardım dilenmesini yok etmek” hedefi üzerine kurulmuştu. Başaramadı, insanları votka ile uyuttu. Bizim ülkemizde 5 yılda “dolar milyarderi sayısını 25’e çıkartıp, Başbakan’ın 26 yaşındaki oğlunu gemi sahibi yapabilen Türkiye liberalizmi” yoksul, garip, aşsız, işsiz, gelirsiz, talihsiz, torpilsiz 11 milyon kişi yaratıp onları “Ramazan çadırı” ile uyutuyor. Bizimkinin adı; olsa olsa “Sadaka sosyalizmi” olur ve kavram üretme işçiliğine uyar. *** Kimsesizleri, fakirleri, sahipsizleri tertemiz yataklarda yatırıp bakacak evlerin-barınakların-kurumların sayısı artırılabilir, Ramazan gelince de sadece “çok geri toplumlarda rastlanan kamu alanına çadır kurup Ramazan ayında oruç açmak için sadaka kabul etmeyi yurttaş kimliği haline dönüştürmeden” bu insanlara gizlice, kimse görmeden, reklam yapmadan, tantana etmeden, onların insanlık onurlarını zedelemeden “iftarlık-sahurluk yemek dağıtımı” yapılabilirdi. Cumhuriyet’in medeniyet ve modernleşme hedefine ancak böyle varılabilirdi. Medeniyeti korumadılar. 5 yıl geçti! Tersini başardılar. Çadır sayısını artırdılar. Ve dolar milyarderi sayısını! Tek ülke, çift sistem. Çadırlarda sadaka sosyalizmiyle, plazalarda dolar milyarderli liberalizmini birlikte büyüttüler. Bunun bir adı olmalı. Kişi yaptığıyla anılmalı. Lider zaferiyle adlanmalı. Bunlar sadaka sosyalisti! Necati Doğru 15.09.2007
-
İcraatın İçinden...
Burns: ''Türkiye ile yeni bir dönem başlıyor'' ABD Dışişleri Bakanlığının üç numaralı ismi Nicholas Burns, gelecek hafta başlayacağı İstanbul ve Ankara'yı kapsayan Türkiye ziyareti öncesinde Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine ilişkin mesajlar verdi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns, Washington'daki düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen ve Türkiye ile ilgilenen önemli isimlerin katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, ''Türkiye ile ilişkilerimizde önemli bir zaman. Türkiye, yeni hükümetini seçti. İlişkilerde yeni bir dönem başlıyor'' dedi. GÜL VE ERDOĞAN'A DESTEK Burns, "ABD, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile mükemmel ilişkilerin devam etmesini bekliyor" dedi. "Bush ve Rice'ın, Gül ve Erdoğan'ı yakından tanıdığını ve birlikte çalıştıklarını" kaydeden Burns, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan için, "Güvenilir isimler. Bize verdikleri sözleri tuttular. Daima ABD'nin iyi müttefikleri oldular. Bu ilişkileri geliştirmek için çok çalıştık" diye konuştu. Toplantıda, ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden ve daha önce Burns'ün görevinde bulunan Marc Grossman'ın sunduğu Burns, "Irak, İran ve Suriye'ye komşu olan Türkiye'nin, 2008 yılında ABD ile bağlantısının çok daha önemli hale geleceğini" vurguladı. Burns, ''Türkiye, Orta Doğu'daki olayları daha derin bir şekilde anlamamıza yardım edebilir. Biz iyi dinliyoruz. Ancak Türk yetkililerinin, dünyanın bu bölgesindeki stratejik zorluklara cevap verilmesinde katılımcı olmasına ihtiyacımız var'' diye konuştu. Türkiye'nin enerji koridoru olarak önemine değinen Burns, "İran ile Türkiye arasında imzalanan gaz anlaşmasından rahatsızlık duyduklarını" belirtti ve "dünyanın kesinlikle İran'ı desteklememesi, yaptırım uygulaması gerektiğini" söyledi. Burns, ''Orta Doğu'da barış ve güvenliğin geleceği, başta Türkiye ve ABD olmak üzere diğer ülkelerin vereceği doğru kararlara dayanıyor'' ifadesini kullandı. "ABD'nin Irak'taki tutumu yüzünden Türkiye'de Amerikan karşıtlığının arttığını" belirten Burns, "buna karşın ilişkilerde tezkere döneminin ardından yaşanan sıkıntıların artık geride kaldığı inancının hem Ankara hem de Washington'da kuvvetlendiğini" söyledi. "Bölgede istikrar için şimdi karşılıklı ve ortak çıkarlara ilişkin yeni bir stratejik tartışma döneminin başlayacağını" belirten Burns, "Türkiye'nin Orta Doğu'da çok uzun bir tarihinin bulunduğunu, Tanzimat dönemiyle başlayan bir reform sürecinden geçtiğini" söyledi ve ''Türkiye, Müslüman bir toplum içindeki en başarılı laik demokrasidir. Bunun Geniş Orta Doğu için de olumlu yankıları var'' dedi. TERÖR ÖRGÜTÜ PKK "ABD'nin PKK'yı terörist bir örgüt olarak tanıma pozisyonunun, eski başkanlardan baba George Bush döneminden bu yana değişmediğini" vurgulayan Burns, "Türklerin teröre verdikleri kurbanlar için yas tuttuklarını" söyledi. "ABD'nin, PKK ile savaşta Türkiye ve Irak'a yardım ettiğini" belirten Burns, ''Yavaş olmakla birlikte emin bir ilerleme sağlıyoruz'' dedi. "PKK'ya karşı atılacak somut adımlara ilişkin bir mekanizmanın oluşturulduğunu" kaydeden Burns, ''Bundan 6 ay sonra Türk halkı, PKK'ya karşı somut adımlar atıldığını görmüş olacak mı?'' sorusu üzerine de ''Kesinlikle öyle umuyorum'' diye konuştu. ''Umarım bizim iyi niyetimizi sorgulamıyorsunuz'' diyen Burns, "PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasına ABD'nin yardım ettiğini" hatırlattı. AA Sayın Burns geldiği zaman acaba bizim Anayasamızın iceriği hakkında bize acıklamalarda bulunur mu? Nede olsa Sayın gul ve sayın erdogan her konuda onlara karsı açık ve dürüst olmus onların sözunden cıkmamıs. Eminim Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını hazırlarken abdnin fikirleri gözönüne alınmıs ve onların onayı alınmadan hazırlanmamıstır. Bu yuzden sayın Burnse sorup Anayasamızın icerigini ögrenmemiz gerek, baska kimse bize söylemiyor cunku. Belki de onumuzdeki haftaki toplantıyı beklemek gerek. Ab ulkeleriyle Sivil Anayasa bilgilendirme toplantısı yapılacak. peki neden hala biz kendi yeni Anayasamız hakkında hicbirsey bilmiyoruz? Kİmbilir belkide kuzey ıraktaki kürt gruplara yada rumlara sormalıyız. Uzun suredir bu ulkede Türkiye Cumhuriyeti Vatandasları, hukumetleri tarafından pek adam yerine konulup, önemli konularda bilgilendirilmiyorlar... Sayın Erdogan yine elimize celik comak verdi uyutuyor bizi... Ama merak etmeyin abdnin sayın gule ve erdogana guveni tamam. Abdyi hic yarı yolda bırakmamıslar ve verdikleri butun sözleri tutmuslar... Ve cok ilginc bir acıklama daha var. Sayın Burns pkk ile adımlar atılacakmı sorusuna umuyorum diye yanıt vermiş. Sizce hukumetimiz onumuzdeki altı ay icinde pkk konusunda somut adımlar atacakmıdır? Cevap: Umuyoruz.... Pkknın döktüğü kanlar kurumadan yenileri dökülüyor. Ve biz hukumetimizin önlem almasını umuyoruz... Ve cok umutluyuz cunku hukumetimiz abdye verdigi her sözü tutmus.... Ne Mutlu Türk'üm diyene...
-
Unutturmayın...!
Ramazan Ayı nedeniyle fakirlere ekmek yardımı yapmaya karar vermişler... Diğer 11 ay insanların yemek yemeden yasadıgını düşünüyorlar sanırım. Dogru sadece Ramazan ayında insanların ihtiyacları olur, diger aylarda olmaz... Yardım edecekseniz eger ramazan ayında yardım edin cunku iki kat bonus kazanacaksınız. Diger aylarda hatırlamasanız da olur... Belediyelerimiz ne güzel fakirleri düşünüyor, buyuk hayır işliyorlar... Ama büyük bir sıkıntıları var belediyelerimizin, bu yardımları dagıtırken izdiham yasanıyormus...!!! Birileri bana cıkıp bunun bir şaka oldugunu acıklasın... belediyemizin sıkıntısı aç insanlarımızın olması, ekmeğe muhtac insanlarımızın olması değil, 5 ekmek alabilmek icin insanların birbirini çiğnerken belediye görevlilerine zor anlar yasatmasıymış...
-
Unutturmayın...!
Her şey beş ekmek için VAN (İHA) - Van Belediye Başkanlığı tarafından Ramazan ayı dolayısıyla tespit edilen fakir ve muhtaç ailelere günlük 5 ekmek verilmesi için hazırlanan fiş dağıtımında izdiham yaşandı. İzdihamda kalabalığın arasında kalan bazı bayanlar ezilme tehlikesi geçirdi. Belediye hizmet binası arkasında bulunan park alanında daha önce tespit edilen fakir ve muhtaç ailelere mahalle bazında ekmek fişi dağıtımı başladı. Ekmek fişi almak için gelenlerin büyük çoğunluğunun bayan olması dikkati çekerken, bayanlar görevlilere zor anlar yaşattı. Mahallede tespit edilen isimler okunurken, sıraya giren bayanların görevlilerin bulunduğu bölgeye akın etmesi ile bir anda izdiham oluştu. Fiş dağıtımının yapıldığı giriş katı balkonuna çıkan bayanlar arasında yaşanan itelemece sonucu bir çok kişi yaklaşık 1 metrelik yükseklikteki balkonun altında bulunan kalabalığın üstüne düştüler. Bazı bayanlar balkona çıkabilmek için yukarıda bulunan diğer bayanların elbiselerini yırtarcasına çektiler. Görevlilerin büyük zorluklarla dağıtımını yaptığı fişleri alan her vatandaşa günlük 5 ekmek olmak üzere toplam 6 bin ekmek dağıtılacağı bildirildi. Belediye Başkanlığı tarafından tespit edilen bin fakire Ramazan ayı boyunca bedava ekmek verileceği bildirildi. Dağıtım sırasında zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden Salih Tuğçi, yetkililerin yaşanan karışıklığı gidermesi gerektiğini aksi taktirde böyle dağıtım olmayacağını söyledi. Tuğçi, "Ramazan ayı nedeniyle belediye fakirlere günlük 5 tane ekmek bedava veriyor. Ama burada büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu sıkıntılara çözüm getirilmesini istiyoruz" dedi. Muhyettin Çilkes ise yaptığı açıklamada belediyenin fakirleri düşünmesinin güzel bir olay olduğunu söyledi.
-
İcraatın İçinden...
Akp yeni bir anayasa hazırlıyor. Bir komite olusturdu proffesorleriyle ve parti ust duzey yetkilileriyle kampa çekildiler. Bu çalışmadan sonra yeni anayasa meclise getirelecek ve oylamaya sunulacak. Peki hic dikkat ettinizmi bu yeni hazırlanan anayasa maddeleri neden gizleniyor? Neden madde madde acıklanıp başka proffessorlerin uzmanların sivil toplum orgutlerinin fikirleri alınmıyor? Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını hazırlarken Türkiye Cumhuriyetinde baska kimsenin dusuncesisini sormamak ne kadar dogrudur? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaskanı secilecegi zamanda boyle olmamısmıydı? Son dakikaya kadar tayyib erdognanın kimi sececegini kimse bilmedi. Son dakika cıkıp tayyib erdogan kardesi abdullah gülü secti. Meclis buna karsı cıktı. Genel secimlere gittiler secim vaatleri, arasında tayyib erdogan cıkıp uzlasmayla cumhurbaskanı secilecegini soyledi. Sonra ne yaptı? Kardesi abdullah gulu cumhurbaskanı olarak atadı. Simdi anayasa değişikligi olucak tayyib erdogan cıkıp acıklama yapıyor uzlasmayla bir sivil anayasa hazılayacaz diyor. Ama kapalı kapılar arasında kendi ataddıgı admlara yazdırıyor anayasayı. peki sizce uzlasma aranır mı? Yani hazırlanan anaysa halka acıklanıp her kesimden destek aranırmı? Bir ay once verdigi sözü tutmayan tayyib erdogan aynı sözü yine veriyor sizce tutarmı? Gecen cumhurbaskanlıgı secimlerinde muhalafet elindeki gucu kullanıp tayyib erdoganı durdurdu. Peki simdi anayasayı kendi cıkarları dogrultusunda hazırlayan ve ulke cıkarlarını ikinci plana iten bir siyasi partiyi kim durdurabilir? yada gercekten hazırlanan anayasanın uzlasmayla tüm kesimlerin destegiyle olusturulmasını kim saglayabilir? Bunun tek yolu Cumhurbaskanının hazırlanan anayasayı inceleyip kararı refaranduma yani halk oylamasına götürmektir. Peki sizce abdullah gül abisinin hazırladıgı anayasa onune gelince hayır abicim butun ulke uzlasıp bu anayasayı kabul etmeli diyebilir mi? Abdullah gul bu ulke menfaatleri icin abisinin sözünden cıkarbilir mi?
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
hayatım boyunca gunahına girdigim kız cocuklarının ahımı cıkıyor simdi dikiş tutmuyor diye artık acık bırakılışı yaralarımın yaradılışından ötürü suskunlugum ve belkide dogustan geliyor her sustugum kelimenin icimde cıglıga dönüşürken parmaklarımdan damlayan kan gibi sayfaları kirletişim durmadan ne büyük asaletti seni izlerken yazabilmek bir sanatcı gibi hissedebilmek tanrını yaratma gucu karsısına koyabilecegim taklit etme yetenegim bir türkü söyliyebiliyor olmak değildi aslında guzel olan o türküyü senin yanında söyliyebiliyor olmaktı mutluluk resim cizebilmek değil aklımın tamamı seninle mesgulken bencillik yapıp kendime saklamak güzelligini... insanlara guzel manzaralar sunarken... tüketmeyle ilgili ciddi sorunlarım var artık... bitecegini hissettigim anda yarım bırakıslarım belki de karsı koymaya calısmak kaderine bitmektense yanarak yok olmak secim yapmak belki tek secenegin olsada onu secebiliyor olmak var olmak gibi varsın diye sevebilmek simdi basını koydugun yastıgında seni seviyorum derkenki sesimin titremesin kulaklarında seni seviyorum derken içimden gecen ürperti dudaklarında seni seviyorum sevgilimsin yanıyorken koynunda...
-
İcraatın İçinden...
Sayın Gül cıkıp Cumhurbaskanının yetkilerinin kısıtlanmasının benim acımdan bir sakıncası yok dedi... Sayın Gül goreve geldiginden beri kac yasayı veto etti? Kac yasa icin şunun böyle olması gerekirdi yada boyle olabilirdi diye acıklama yaptı? Cumhurbaskanlıgı makamını abisinin onune koyduklarını onama makamı haline getiren biri icin elindeki imza atma yada geri cevirme yetkilerinin azaltılması hatta tamamen alınması ne ifade eder ki? Sizce sayın Gül gorev suresi boyunca abisinin ona imzala dedigi yasalardan kacına karsı durabilir? Sayın Gülün o makamda durmasının yada durmamasının yani varlıgının bir anlamı var mı artık? Onu oraya atayan kişinin emrinden cıkabilir mi? Sizce bu etik olur mu? peki herhangi bir basın aracı bu konudan bahseder mi?