Zıplanacak içerik

LostsouL

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

LostsouL tarafından postalanan herşey

  1. sahip oldugum kelimeleri kullanma gucunu kendi menfaatlerim icin kullanmanın inanclara aykırı oldugunu ve buyuk cezalara yol acacagını ogrendim gecenlerde.. simdi ne kadar sussam ve biriktirsem icimdekileri bu söyliyemediklerimle ölursem eğer sorgu gunu gelince ağır basmayacakmı? dibe batmamak icin simdiden ruhumdaki agırlıkları atsam ve kurtulsam bu deirnlikten buyuk mu suc işlerim.. eger atmassam icimden sözlerimi daha derine inersem ve bogulursam dahamı az suclanırım... yazdıklarımın tamamını ciddiye alıpta karsıma cıkacak bir kadına asık olmaktan korkuyorum... her söyledigim söze yükledigim anlamların farkında, anlatmadıklarımın agırlıgı altında ezilmekte ve acısını hergun biraz daha benden cıkarmakta... sahip oldugum kelimeleri kullanma gucunun buyuk gunahlardan birni ögrendigimden beri sanki baska birsey olmusum sanki adam gibi yada baska birsey soytarı gibi sanki kral gibi gozleri gormeyenlerin ulkesindeki protezleriyle ayakta durmaya calısan goz diye yuvalarında camdan bilyeler tasıyan... ruhumu şeytana kiralık verdigim gunden beri karsılıgında aklımı uyusturacak narkozlar alıyorum... önce asık oldugum kadını hayatımdan cıkartıp acıyla yoğruldum, bir kac saat sonra aynı kadına yeniden tutulup teniyle mukafatlandırıldım... aradan bir kac hafta cıktı ayrılıklardan da eskisi gibi tad alamaz oldum.. acının bagımlısı değilim ama acının bagımlılık duydugu biri olmaktan yoruldum... istasyonlardaki sarı cizgiye cok yakın duruyorum gunlerdir ve anonslar cok uzaklardan geliyor, sarı cizgiyi gecmeyin tehditleri... bir suredir uzerinde sarı cizgiler bulunan kazagıyla bir kız cocuguna bakıyorum, aklımın bir kösesinde sarı cizgiye yaklasma anonsları cok uzaklardan geliyor.... aklımın iplerin saldıgımdan beri ne gulfstream akıntılardan etkileniyorum yada kuzey ruzgarlarından.. erimeye baslayan buzulların yukselttigi sulardan muzdarip sahil seridi gibiyim ve umurumda deil artık kıyılarımda batan binlerce gemi... ışıgını kapatıyorum kayalıklarımın uzerinde dönüp duran fenerin... üzerinde sarı cizgileriyle dalgalanan bir bayragın gemisine acıyorum kollarımı... kırılma sesini duymamak icin attıgım cıglıklarım ben artık baska mevsimlerin umutlarıyım... sana olan merhametim elimin cabuklugu olur, sularımın derinligi gibi... icime cektigimde seni kulaklarındaki ugultuyla al beni... batıyorken icime... sarı siyah bir gecenin koynunda tutuldugu fırtınadan kacmak isterken carpan kayalıklarıma gorüp kacamadıgı icin değil fenerimi bizzat gormesin ve kacmasın diye benim kapattıgım ısıklarımı uyarı levhaları kaldırılmıs iki şeritli bir yolda ilerlerken ansızın onune cıkan cukurdan kacmak isterken karsıdan gelmiş bir kamyonun altına giren spor bir araba gibi... ne zerafetinden eser kalıcak bu kazadan sonra nede ruhundaki genclikten...bulasıcı bir hastalık gibi kanına karısacak mutsuzlugum ve benden sonra sen kimle birlikte olsan her sabahında ben kusacaksın aksamında beni özleyip kadehlere sarılıp simdi benim yazdıgım gibi yazmaya calısıp icindekileri her yazamadıgında gidip kendini baska bedenlere sunacaksın... yüzümdeki masumiyete ve aklımdan gecen sözlere aldanıp benim kayalıklarımda son bulacaksın... diger yuzlerce batık gibi icine batıp kanattıgın durmadan canını yaktıgın benim sayfalarca yazdıgım agıtlarım cok uzaklardan geliyor artık uyarı anonslarım... ve ben artık duymazdan gelmek istiyorum
  2. Aslında cok basit bir örnek var.. Bir mezhebe gore kan akması abdesti bozar, digerine gore kadın tenine dokunmak abdesti bozar. Abdestsiz ibadet yapılamayacagı gercektir. Her mezheb bunu savunur. Bir mezeheb tabi olan inananın kanı akınca mezhebi geregi abdesti bozulmaz, digerinde kadın tenine dokunuca bozulmaz... İki yorumda dogrudur, o halde kan akmasıyla bozulan diyen mezhebten birine kadın teni değerse ve o halde ibadet ederse diger mezehebe gore bu ibadet gecersiz değilmidir? Yada kadın tenine dokunmakla abdest bozulur diyen biri kadına dokunmadıgı halde kanı akarsa ama benim mezhebime gore bozulmaz deyip ibadet ederse, diger mezehebe göre ibadeti gecersiz değilmidir? varolus amacımız ibadetse eger her mezheb bunun bilincinde ve aynı fikirdeyse nasıl oluyorsa ibadetin sartları birine gore farklı digerine gore farklı oluyor... Yok eger bir mezehebe gore kan akması abdesti bozar, digerine gore kadın teni abdesti bozar ikiside mantıklı acıklamlaarı vardır ise neden her iki mezhepte iki farklı acıklamayı benimsemez? demekki brine gore bir yanlıslık yada mantıklık vardır. Yoksa ikiside iki kuralı uygulardı... İbadet mutlaka olmalı her mezhebte ibadetin sartlarıda mutlaka olmalı, ama siz ibadetin sartlarını farklılastırıp bir mezehebe gore farklı digerine gore farklı diyorsanız, bu ibadetinde farklılasmasına yol acar.. İbadetin farklılasması inancında farklılasması demek değilmidir? İslam'ın temeli insanın varlıgının nedeni ibadet etmesiyse ve siz kalkıp ibadetin sekillerini farklılastıryorsanız bu insanın varolma amacının farklılasması demek değilmidir? Örnegin bir mezehebe mensupken ben tenime kadın teni degmesi abdestimi bozmaz diyerek ibadet ediyorsam, diger mezhebe göre bu ibadetlerim gecersiz dolayısıyla nafile iş yapmıs olmuyormuyum? oyle sey olmaz herkesin ibadeti kednine derseniz eger o zaman bu bölünmenin anlamı ne? herkesin ibadeti kendineyse neden farklılıkları kutuplasma haline getiriyoruz? herkesin ibadeti inancı kendine kardesim bunları kategorize edemessin sana gore oyledir bana gore boyledir demek olmuyor mu?
  3. Peki Hz. Muhammed hangi mezhepten di? Mezheplerin hangisi icin en hayırlıdır dedi? Bahsettigin hadisleri yorumlayanlar zaten mezhep sahipleri değilmidir? Onların yorumladıgı ve aktardıkları icinde hangisi hangi mezhebi daha ustun tutmustur? Yok birbirlerinden farkları diyorsan, ayrılık neden? Hz. Muhammed mezheblere tabi olmayanların dinden cıkacagınıda soylemişmidir? Bir iki hadis örnek verebilrmisin? Mesela Hz. Muhammed hangi mezheplerden bashetmiştir? Bilmedigmi ve ogrenmek istedgimi soylemiştim defalarca.... Peki Kuran?
  4. Demekki Kuran da filanca mukaddes kişiler kutsal kişiler cıkacak ve size yol gostericek sizde onları takip edin demiyor.. Sadece farklı gorusler ve ayrılıklar cıkabilir deniyor.. Bende sahip oldugum farklı gorusle burda bahsedilen konuya kendimi dahil edemem mi? Ya siz nasıl cıkıpta farklı gorusler ayrılıklar cıkabilirden mezheplerin ve mezheplerin dayandıgı bilginlerin ortaya cıktıgnı, ve bunların olmassa olmaz olacagını cıkartabilyorsunuz.. Buda bizim ikimiz arasında ayrıldıgımız yorum farkı olmuyor mu? Siz bazı sureler ve ayetlerdeki gorus ayrılıkları olabilir lafına dayanarak mezheplerin cıktıgnı soyluyorsunuz. Sonrada dahada ileri gidip belli bir mezehebe tabi olmayanın dinsiz olacagınıda soyluyorsunuz. yada mezhepleri savunanların soyledigi budur. Acıklama olarak ta insanın tek basına Allah'a dogru yol alamayacagını , mezheplerin onun yolunda yardımcı olacagını acıklıyorlar. İslam dininde Allah ve kul arasına nasıl oluyorda mezhepleri koyabiliyorsunuz bunu merak ediyorum... gokten bir melek insin diye bir beklentim hicbirzaman olmadı olamazda. Cunku Kuran'da yer alan Hz. Muhammed'in son peygamber olacagı ve sonrasında hicbir elci yada varlıgın Allah tarafından dunyaya gonderilmeyecegi yazmaktadır yanıluyormuyum? Aynı sekilde KUran'da bazı ayetlerde Allah ve kul arasında hicbir varlıgın olmayacagı giremeyecegide yazmaktadır yanılıyormuyum? Bunlar acık ve net bir sekilde yoruma yer bırakılmadan yazılmıstır. Simdi ben diyorum ki mezhepler İslam dininde bölücülükten baska bir işe yaramamaktadır, insanların dusunmesini engellemek, insanları din konusunda egitiyor gibi davranıp istedikleri soruları sorup istedikleri cevapları almasını saglayan, camdan bir kubbe icinde insanları saran, insanlara dısarısını gosterip asla cıkmasına izin vermeyen olusumlardır. Hz. Muhammed in ayrılıklar cıkacaktır diye bir sey söylemesinden daha dogal ne vardır ki.. Yada Kuran'da farklılıklar olaccaktır demesi de gayet normal, aksini dese zaten insan aklına ve mantıgına tamamen zıt bir durum olurdu... Beş parmagın beşi bir değilki butun gorusler aynı olsun.. Ama sırf bunlara dayanarak kalkıp mezhepleri olmazsa olmaz, İslam'ın sartı gibi gostermek ne Kuran'da yazılıdır nede HZ.Muhammed tarafından belirtilmiştir.... Simdi sizin de bildigniz uzere, Kuran'da olmayan, Hz. Muhammed tarafından belirtilmeyen boyle bir inanışa sapmak ne demektir?
  5. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Bir devletin görevi halkına sadaka dagıtmakmıdır? Halkın ihtiyacı olunca aşevleri kurmak, işsiz vatandaslarına giyecek, yiyecek ve erzak yardımında bulunmak, kuraklık yada su baskınları gibi durumlarda zor durumda kalan üreticilere para vermekmidir? Yoksa bir devletin birinci görevi halkın refah duzeyini yukseltip açlıktan kurtulmasını saglayacak duzenlemeler yapmakmıdır? İşsiz vatandaslarına sadaka vermek yerine iş sahaları geliştirip istihdamı arttırmakmıdır? Kuralık veya su baskını gibi durumlarda önceden önlem alıp, ureticinin ugrayacagı zararı minumuma indirmekmidir? Akp iktidara geldiginden beri en buyuk icraatı cuval cuval sadaka dagıtmak, halkın dogal afetler karsısında zor durumda kalmasına göz yumup sonra halka buyuk iylilkler yapıyormus gibi, yine halktan topladıgı vergilerin bir kısmını aynı halka vererek sözüm ona gariban vatandasın yanında olmaktı... 6 Seneden beri bu ulkenin toprak politikası yok diye defalarca yazdım.. Bu ulke dunya uzerinde gorulmemiş oranda yer altı ve yer ustu zenginliklerine sahiptir.. Ulkenin her yerindeki toprak cesitligi sayesinde dunya uzerinde bir numaralı tarım ulkesi olmamız icten bile değildir.. Bunu anlamak icin cok okumaya arastırma yapmaya gerek yok. Basitce dusunun ekilen toprakta ekilen urune gore topragın nitelikleri değişir. Her urun topraktan belirli mineralleri alır, her hasat doneminden sonra belirli toprak analizleri yapılarak topragın durumu belirlenir, ve ona uygun topragın verimini arttıracak farklı urunler ekilebilir. BUda devletin teşviki ve yonlendirmeleriyle yapılır. Peki bizim devletimizn bu yonde tek bir calısması olmusmudur? Kuraklık bir kader yada takdiri ilahi değildir. Kuraklık her sene olan bir durumdur bunun önune gecmenin tek yolu, su havzaları denilen bolgelerdeki agaclandırma calısmalarını arttırmaktır. Yeşil bitki ortusu ne kadar cok olursa iklim o kadar yumusar ve kuraklık daha az hissedilir... Bizim hukumetimiz ne yapıyor? 2b yasasını meclisten gecirip, yanan ve yıkılan orman arazilerini imara acıyor.. Sonra kalkıp son yılların en kurak dönemlerini yasıyoruz diyorlar... KUraklık cöllerde olur, bizim ulkemizi cöle cevirirseniz yagmurda yagmaz, topraklarımızda kavrulur.. Hukumetin amacı budur.. İnsanların elindeki işlerini kaybetmelerini istiyor, insanların uretmesinden cok tuketmesini istiyor, halkın zor durumda kalmasını istiyor, boylece aclıkla terbiye ettigi bu halkı zamanı gelince bir cuval erzak bir kac kurusa satın alabilecegini biliyor... Bugune boyle geldik... Ulkenin kaynaklarının tuketilmesi en cok bu hukumetin işine geliyor, cunku aç insanı yonetmek kadar kolay bir yonetim sekli yoktur... Size hizmet ettiğini söyleyip sadakaya alıstırıyor, hizmetten anladıgı o, sizde kalkıp bunlara iyi diyorsunuz... Belki de butun ulkeyi karneye baglasa ve herkese doyacak kadar ekmek dagıtsa ve sizi sonuna kadar sömürse en guzeli bu olacak sizin icin... Bu ulkede altı yıldır tarımla ilgili neden tek bir calısma yapılmadı sadaka dagıtmaktan baska hic dusundunuz mu? Durmak Yok Yola Devam...!!!!
  6. LostsouL şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
    Kuraklık yardımı 265 milyon YTL ANKARA (ANKA) - Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, kuraklık nedeniyle ekini yüzde 25 ve üzerinde zarar gören çiftçilere yapılacak yardımda 265 milyon YTL tahakkuk ettiğini, ödemenin bu ay yapılacağını açıkladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlık bütçesi görüşmelerinde soru ve eleştirileri yanıtlayan Eker, kuraklık ile ilgili 265 milyon YTL tahakkuk olduğunu belirtti. 40 ilde Mart ayından itibaren yazışmalar yaptıklarını, ilkbahar yağmurları yetersiz olduğu için kuraklık olacağını tahmin ettiklerini anlatan Eker, toplam arazinin yüzde 3'ü kuraklıktan etkilenmiş, zarar görmüş olanları dikkate aldıklarını kaydettti. Tüm ilçelerde hasar tespit komisyonlarının çalıştığını ifade eden Eker, ekilişi yüzde 25 ve üzeri zarar görenlere kuraklık yardımı kararnamesi çıkardıklarını anımsattı. Ekim ayında tahakkukların ortaya çıktığını kaydeden Eker, Maliye Bakanlığı'nın bu ay içinde kuraklık yardımını ödeyeceğini bildirdi. Eker, ayrıca zarar görenlerin bir yıl süre ile Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının da ertelendiğini hatırlattı. -HAVZA BAZINDA DESTEK VERİLECEK- "Havza Bazlı Üretimin Desteklenmesi Projesi" için çalışmaya başladıklarını ifade eden Eker, "Haritaları çıkıyor. Hem topoğrafyayı hem toprak haritalarını hem toprakla ilgili özellikleri hem mevcut ürün desenini hem sanayi kapasitesini, pazar-pazarlama kapasitesini; bütün bunları birarada değerlendirecek dört-beş tane haritayı üstüste koyup, bölgede hangi ürünü üretmek gerekiyorsa belirleyeceğiz. O ürüne yönlendirip destekleyeceğiz" diye konuştu. AKP hükümetinin, IMF ve AB'nin destekleri kısıtlamak istemesine karşın, tarımsal desteklerin miktar ve çeşidini artırdıklarını belirterek, "Elimizi vicdanımıza koyalım. Bizim hükümetimiz mi Türk tarımını IMF'nin, Dünya Bankası'nın programlarına teslim etti, yoksa üzerine yeni şeyler mi koydu. Destekleme listesine önce 15 sonra 34 ilave ürün koyduk" dedi. Türkiye'de 100 çalışanın 29'unun tarımda çalıştığını kaydeden Eker, "71 kişi, 29 kişiyi destekleyecek demektir kaba tabiriyle. 71 kişinin de yeni geliri 5 bin doları geçti" derken, AB ortalamasında gelirin 30 bin dolar olduğuna işaret etti. -EN FAZLA DESTEĞİ DOĞU VE GÜNEYDOĞU ALIYOR- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun tarımsal desteklerden aldığı paya açıklık getiren Eker, yem bitkileri desteğinde Doğu Anadolu'nun yüzde 39,1 pay ile birinci olduğunu kaydetti. Yem bitkilerinde Akdeniz'in yüzde 6,7, Marmara'nın yüzde 10, İç Anadolu'nun 14, Ege'nin 12, Karadeniz'in yüzde 12 pay aldığını vurgulayan Eker, prim ödemelerinde de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin yüzde 39,4 ile birinci olduğunu ifade etti. Eker, prim ödemelerinde Akdeniz'in yüzde 25, Doğu Anadolu'nun yüzde 0,1, Ege'nin yüzde 17,7 pay aldığını ifade etti. Eker, doğrudan gelir desteği ödemelerinde de İç Anadolu Bölgesi'nin yüzde 31 ile ilk sırada yer aldığını belirtti. Eker'in konuşmasının ardından CHP Grubu adına söz alan CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, AKP hükümetinin IMF programlarına kendilerinden önceki iktidarlardan daha az uyduğu yönünde Eker'in yaptığı değerlendirmeye karşılık, "Bu ülkenin savunması için bile ABD'den icazet bekliyorsanız, kim daha fazla uymuş programlara siz düşünün" dedi. 07/11/2007
  7. "30 yıldır sabrediyoruz, sabır taşı çatladı" ROMA (ANKA) – Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını vurgularken, “Biz çok sabrettik. 30 yıldır sabrediyoruz ve 30 bini aşkın insanımız maalesef teröre kurban gitti ama artık sabır taşı çatladı” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Roma'da İtalya Başbakanı Romano Prodi ile görüştü. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Başbakan Erdoğan temasları hakkında bilgi verdi ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını vurgulayan Erdoğan, TBMM'nin hükümete büyük bir çoğunlukla sınır ötesi operasyon yetkisini verdiğini hatırlattı. Erdoğan, bu operasyonun sadece PKK terör örgütünü hedeflediğini vurgulayarak, “Savunmasız insanlar öldürülecek öldürüldükten sonra hala bunlara karşı Türkiye de savunmasız kalacak… Bakın biz çok sabrettik. 30 yıldır sabrediyoruz ve 30 bini aşkın insanımız maalesef teröre kurban gitti ama artık sabır taşı çatladı” dedi. 07/11/2007 Hic merak ettinizmi sayın basbakanımız yapması gereken bu konusmaları neden baskanı busha karsı yapmıyorda, alakalı alakasıs heryerde söyluyor? Bir de hic merak ettinizmi son altı yıldır aynı şeyleri söyluyor, birseyler yapmaktan bahsederken bahsettigi konusmakmıydı sadece? Aslında cok sabırlı bir basbakanımız oldugunu hepimiz biliyoruz altı yılda yuzlerce şehit hala konusuyor... Sabırlı oldugunu butun dunya biliyor artık...
  8. Benzine bir zam daha Akaryakıt ürünlerinin vergilerinin artırılmasıyla sarsılan tüketicilere bir darbe daha geldi. Benzin ve motorin fiyatları bu kez de yurtdışında yükselen fiyatlara bağlı olarak 4-5 YKr arttı. Yeni ayarlamayla Ankara ve İzmir'de 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 3,09 YTL'den 3,13 YTL'ye İstanbul'da 3,10 YTL'den 3,14 YTL'ye, motorinin fiyatı ise Ankara'da 2,51 YTL'den 2,56 YTL'ye, İstanbul'da 2,48 YTL'den 2,53 YTL'ye, İzmir'de ise 2,47 YTL'den 2,52 YTL'ye yükseldi. BEŞ GÜNDE YÜZDE 6 ZAM Akaryakıt fiyatlarına en son cuma günü rekor oranda zam yapılmış ve fiyatlar 13-14 YKr artmıştı. Böylece son bir hafta içerisinde benzine gelen zam 20 Ykr'ye aklaşırken, motorindeki artış da 15 YKr'yi buldu. Oransal olarak bakıldığında da benzin fiyatları son beş günde yüzde 6, motorin fiyatları da yüzde 6.3 zamlandı. Yılbaşından bu yana olan sürece bakıldığında da fiyatlarda çarpıcı bir artış göze çarpıyor. Petrol fiyatlarındaki yükselişin dolardaki düşüş ile dengelenmesinme karşın benzin fiyatları geçtiğimiz 10 ayda yüzde 15 artış gösterdi. Motorindeki artış ise yüzde 16.7 olarak kaydedildi. AA-07/11/2007 Otogazın litre fiyatı 15 YKr arttı Ankara (AA)- Özel Tüketim Vergisi artışı sonrası sigara ve akaryakıtın ardından, otogaz ve likit petrol gazının (LPG) yeni perakende satış fiyatları da belli oldu. Buna göre otogazın litre fiyatı 15 YKr arttı. LPG'de ise 2 kg'lik piknik tüpün fiyatı 50 YKr, 12 kg'lik ev tipi tüpün fiyatı da 3,5 YTL yükseldi.3 Kasımdan geçerli yeni ayarlamayla Ankara ve İzmir'de otogazın litre fiyatı 1,53 YTL'den 1,68 YTL'ye, İstanbul Anadolu yakasında 1,52 YTL'den 1,67 YTL'ye, Avrupa yakasında da 1,53 YTL'den 1,68 YTL'ye çıktı. LPG'ye bakıldığında ise Ankara'da 2 kg'lık piknik tüpün fiyatı artış sonrası 7,10 YTL'den 7,60 YTL'ye, 12 Kg'lık ev tipi tüpün fiyatı da 37 YTL'den 40,50 YTL'ye yükseldi. İstanbul'da ise 2 kg'lık piknik tüpün fiyatı 7,60 YTL'den 8,10 YTL'ye, 12 Kg'lık ev tipi tüpün de 38 YTL'den 41,50 YTL'ye, İzmir'de de 2 kg'lık piknik tüpün fiyatı 7,10'dan 7,60 YTL'ye, 12 kg'lık ev tipi tüpün fiyatı da 37 YTL'den 40,50 YTL'ye çıktı. 05/11/2007 Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 6 otoyol ve 2 köprünün işletme haklarının bir bütün olarak 20 yıllığına ihale edileceğini açıkladı. Bakan Yıldırım, “Bu kamu yararı açısından en faydalı olanı. Ayrıca biz de tek işletmeci ile muhattap olacağız” dedi. İhale, 2008 yılının ilk yarısında yapılacak ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, 6 otoyol ve 2 köprünün işletme haklarının bir bütün olarak 20 yıllığına ihale edileceğini açıkladı. 1. Küresel Havalimanı Yatırım Kongresi’nin ardından CNBC-e televizyonun sorularını yanıtlayan Yıldırım, gelecek yılın ilk yarısında söz konusu ihaleyi gerçekleştireceklerini ifade etti. Gelir otoyollara Yıldırım, “Burada parça parça bir satış olmayacak. Çünkü o kadar büyük bir otoyol ağımız yok. 2 bin 80 km yol, köprülerle bir bütün olarak özelleştirilecek. Bu kamu yararı açısından en faydalı olanı. Ayrıca biz de tek işletmeci ile muhattap olacağız” dedi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (Öİ strateji belgesini hazırladığını kaydeden Yıldırım, köprü ve otoyolların, limanlarda olduğu gibi uzun vadeli hizmet kiralaması yöntemiyle devredileceğini, sağlanacak gelirin de yeni otoyol yapımında kullanılacağını sözlerine ekledi. Üçüncü köprünün yatırım bedeli 5 milyar dolardan aşağı olmaz BİNALİ Yıldırım, üçüncü köprü konusunda 2008 yılında kesinlikle harekete geçileceğini söyledi. İstanbul’a üçüncü köprünün geç kalınmış bir proje olduğunu kaydeden Yıldırım, bu konuda 2008’de kesinlikle harekete geçeceklerini söyledi. Yıldırım, “Hedef 3.5 yıl içinde bağlantı yolları ile birlikte 300 kilometrelik köprü ve otoyolu inşa ettirmek. Söz konusu yatırım bedeli 5 milyar dolardan aşağı olmayacak” dedi. Üçüncü köprünün güzergahının belli olduğunu ve hazırlıkların tamamlandığını belirten Yıldırım, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde tekliflerin 2008’de alınacağını kaydetti. 06/11/2007 Nasıl olsa akp sayesinde kavuştugumuz bu refah seviyesi yapılan zamlara karsı bize zarar vermez.. hatta sayın bakanlara mektup yazıp varolan butun vergileri iki katına arttırmasını istemeyi dusunuyorum.. Öyle zengin bir 70 milyonuz ki biz her gun zam yapılsa, devletin elindeki butun karlı işletmeler satılsada bize dokunmaz.. Yanılıyormuyum? Durmak Yok Yola Devam..!!!!!
  9. Tunceli'de karakola saldırı: 1 asker şehit oldu Tunceli'de PKK'lı bir grup teröristin karakola saldırması sonucu bir uzman çavuş şehit oldu. Alınan bilgilere göre, Tunceli merkeze bağlı Uzunçayır Jandarma Karakolu'na PKK'lı teröristler dün saat 21.00 sıralarında saldırı düzenledi. Saldırıda, Jandarma Uzman Çavuş Bahtiyar Şimşek şehit olurken, bölgeye zırhlı araçlarla özel birlikler sevkedildi. Bölgede operasyonların sürdüğü belirtilirken, teröristlerle zaman zaman çatışmalar yaşandığı kaydedildi. Tunceli Vali Vekili Turgut Gülen, yaptığı açıklamada, bölgede operasyonların sürdürüldüğünü söyledi. Öte yandan, söz konusu olaya ilişkin Genelkurmay Başkanlığı henüz resmi bir açıklama yapmadı. ANKA 07/11/07 Cok saygı deger devlet bakanlarımız ve basbakanımız ve cumhurbaskanımız nerdeler bilen var mı? Hangisi hangi ulkede? Su anda ulkemizde olup konuyla ilgilenen hangi bakanlarımız var? Sanırım sayın basbakan karısıyla beraber yaptıgı roma gezisinden sonra yeniden başkanı busha gidip bu konuyuda soracaktır.. Bekleyelim bakalım... Durmak Yok Yola Devam...!!!
  10. beni aramazsan eger ben seni ararmıyım sanıyorsun...? sınava tabi tuttugun benim ruhummu, yoksa kendi ruhunun aclıgımı... beni butun gun dusunsen ben seni bir an aklıma alırmıyım sanıyorsun... üzerinde yazmıyorsa bir emir, o emri yerine getirmeyecek kadar basit bir adamım ben... bazende onceden sezip olabilecekleri mudahale edip olması gerekeni saglayabilen.. simdi anlam yukleyecegim kelimelerin sorumluglu bana ait değil.. cunku kendimde deilken yazdıklarımdan sorumlu tutulamam yasalar önunde.. yazacaklarım sorumlu tutulabilecek kadar önemli mevzular değil... sen inanmasanda bu solmayan da herkese inat.... dursun zaman dursun diyorsunda oyun değilki yasamak... dursun seni görsun diyorsun da oyun değilki yasamak.. yok bicare anla sakın uyanma yıllara inat... acmadıgın zaman gozunu ırzına geceni görmedigin zaman, ırzına gecilen sen olmayacakmısın sanıyorsun... belkide kacamadıgın icin tadına vardıgın, belkide tadına vardıgın icin kacmaktan vazgectigin, bu hayat dediğin mukafatmıdır, durdugun ve baktıgın yere göre değişir...: yukarıdan asagı bakıyorsan zevk alıyorsundur, asagıdan yukarı bakıyorsan kacamıyorsundur... ikiside sensin... kara gözlerinden bir damla yaş düşünce... hüzün keder yüregime yaslanır.. sen aglama bir damla gozyasın yeter... sen uzulme gülüm. gamzende gullerin biter... yollarıma taş koysalar dönecegim.. gözlerinden yaslarını silecegimmmmmmm sahip oldugum söz söyleme sanatını acemisiyim ben.. hala stajyer bir avukat gibi, davalara mudahil ama etki edemeyecek fikirlere sahibim... yargılandıgım tum suclamaları rededecek ama reddi haim talebinde bulunamayacak kadar aciz, davama bakan hakimlere yalakalık yapamıyacak kadar gururlu, yarglandıgım ve carptırılmak istedigin ceza yasalarına karsı savunmasız... içiyorsak vardır bir sebebi.. bir sure sonra icme özgurlugumuz bedenimiz tarafından geri alınacak nasıl olsa... bu bile baslı basına bu bedeni ilhak etmek icin yeterli sebeptir... kadın kokusun dedigmiz aslında bir kadına sarılıp ettigin danstan ibarettir... sevişmek değil, elinden tutarken ve öperken boynunda icine cektigin kokudur seni ona onu damarlarına taşıyan.. hangi nargile dumanı kadar zehirler insanı, duştan yeni cıkmış ten kokusu...? çek sediri asmanın altına.. yanında bir ince müzeyyen ablaa... yinemi guzeliz yinemi cicek.. hamdolsun tazemi bitti topic, canın sagolsun.... altınbaş kadeh yağ gibi dolsun... gece cohk gec arzular şelale...haber etsek o yare gelse bomontiden...şereflendirse bizi olsak teyyare.... yinemi güzeliz yinemi cicek, hamdolsun altınbas kadehe yağ gibi dolsun... damarlarımda gezinp cigerlerimi kavuran bu ates, bu yapamadıgım icin belkide ayakta duramadıgım icin dizlerimin uzerinde caresiz bekleyişlerim.. ne cok ictim ben bir turlu icimdeki yaraları saramayıp kan kustugum nöbetlerim ne cok agrı kesici aldım sensizlik basıma vurdugu anlarda ne cok sancılarım var gelecege dair korkularım... ne cok seninleydim simdi sen yoksun diye zırıl zırıl agladıgımmmm yinemi guzeliz yinemi cicek hamdolsun tazemi bitti topic canın sagolsunnnnn...amanın yinemi guzeliz yinemi cicek hamdolsun altınbas kadehe yağ gibi dolsun..., şimdi nesir edebiyatına yol alıyorum kafiyelerim aralarda sıkısıyor kim okusa duysa kendi uzerine alınıyor uzun bir suredir aralarda noktalama isaretleri koymyorum diye anlasılmayıslarım anlayanda nereye kadar anlıyor beni şüpheliyim korunmaya alınmıs kımıl zararlısı gibiyim tahıl ambarlarını cennet tahayyul eden, kovuldugu her cennetten sonra yeni bir tahıl ambarının kokusuna kapılıp aşkın buyuklugune iman eden.... seneler doldurmuş gamzelerini ama gözlerine dokunmamıs yarr... bundan yıllar sonra baska bir adamın koynunda yattıktan sonra yine aklına benim dokunuslarımmı gelecek ? benim öpüşlerim ben dokundugum icin benim olan tenin beni anımsayınca urpermeyecekmi sanıyorsun? yıllar sonra baska bir adamın cocugunu karnında tasırken benim cocugumu tasımaktan vazgectigini inkarmı edeceksin yıllar sonra icine aldıgın benden dahamı adam olacak beni adam değil diye kabul etmeyişlerin... ne olur kızma... büyüyemedim ki sevgilim.. bu girdabına kapılmamak icin cırpınıp durdugum cırpındıkca daha cok boguldugum boguldukca kapıldıgım kısırdöngulerim.. ne gittigin icin kızgınım sana nede hayatıma girdigin icin memnun simdi bana ardından kalan cözümlenmeyi bekleyen satırlar... yada klozetin deliginden asagı inmeyi bekleyen suyun uzerinde yüzmeye calısan paramparca kagıtlar...
  11. İyide benim amacım bir ayeti yada sureyi yada Kuran'ı yada Hz. Muhammed'i tartısmak elestirmek yada bir sekilde kucuk dusurmeye calısmak değil, haddim de olamaz. Ben absit sorular sordum aldıgım cevaplar ise iclerinde turkce kelimelerden cok arapca kelimelerin oldugu ve cogu cumlenin tam anlamanı bile kavrayamadıgım acıklamalar oldu. Bu yuzden durup durup aynı soruları soruyor olmam.. Ben dedimki Kuran'da neresinde mezheplerden bahsedilmiştir, bana sadece filanca surede soyle bir ayette bir benzetme vardır bunu boyle yorumlayabilriz dediniz. Yani siz olasılıkların uzerine kurulan olasılıklar sayesinde kalkıp, boyle bir olasılık oldugu icin bu vardır dediniz. Kusura bakmayın ama daha iyi bir acıklamanız olmalı. Nasıl ki Kuran'da İslam'ın sartları bire bir supheye yer bırakmadan kim okursa okusun aynı yorumlayacak sekilde veriliyorsa, mezheplerde bu kadar gerekliyse din icin bu acıklamalarda verilirdi.. Size gore nasıl ki KUran'daki ilgili ayet ve sure mezheplere cagrısım yapıyorsa bana gorede tam tersi onlarca ayet ve sure mezhepleri kabul etmeyen cagrısımlar yapar. En basit haliyle Hz. Muhammed inananların bölünmesini istermiydi diye soruyorum, siz bana O'ndan yuzlerce yıl sonra yasamıs olan bazı din bilginlerinin yorumlamalarından bahsediyorsunuz. Ben bunu sormadım ki.. Siz diyorsunzki temelde farklar yok rituellerde farklar var, bende diyorumki madem temellerde farklar yok neden bu bölünmüşlük var, o kadar önemli değilse bu ayrılıklar neden bölünmüş bir topluluk var..? bana kalkıp yine farazi acıklamalar yapıyorsunuz... Sayın serdar arkadasım bu bölünmeye kendisni örnek vererek aslında tamda istedigimi yapmıstır acıkcası. Sadece iki mezhepten bahsetmiştir, zaten sanırım sorunda bu iki mezhepten kaynaklanıyor cogu zaman peki diger mezheplerin bir önemi yok mu? İslam dininde, fıkıh yani İslam hukuku konusunda anlayış, metod ve uygulama açısından farklı düşüncelere sahip mezhepler bulunur. Bu mezheplerin başlıcaları şunlardır: Maliki mezhebi (Malikililik) Hanefi mezhebi (Hanefilik) Şafii mezhebi (Şafiilik) Hanbeli mezhebi (Hanbelilik) Zeydilik (Zeydiyye) Caferilik (Caferiyye) Zahiri mezhebi (Zahirilik) bu mezheplerin bir gecerliligi yoksa eger o mezheplere mensup inananların durumu nedir? Bazı mezheblerin inanıslarına gore , bir mumin mezheb mensubu değilse dinden cıkacagı, ve cehennem atesiyle yanacagı söylenir, sanırım bu yanlıs değil... peki bu Kuran'da nerde yazar? Hz. Muhammed boyle birsey söylemişmidir.. Nasıl oluyorda mezhepler boyle fetvalar verip dini yorumlarlar? Bende cıkıp kendi mezhebimi olusturayım, kendi yorumlarımı yapayım, sonra kalkıp benden olun yoksa dinden cıkarsınız diyeyim.. Benim soylediklerimi anlamazsanız, yada size sacma tuhaf gelirse, bana sorarsanız buna izin vermiyeyim... Neden ? cunku siz hazır değilsinz sizin zavalı akıllarınız bunu anlamaya hazır değil.. Cok sormayın bilip bilmeden konusmayın diyorsunuz.. Guzel dostlarım, zaten bilsem sizinle bunları konusyor olmazdım. Zaten biliyor olsam soracak birsey kalmazdı.. Bana bilmiyorsun sorma knusma diyorsunuz, sormadan nasıl ögrenicem? Körü körüne filanca din bilgininin soyledigi dogrudur ona iman et demek ne kadar mantıklı? Kör bir itikatla baglanmaktansa acı cekerek dogru yolu bulmayı tercih ederim.. Belki size öyle kolay geliyordur birileri size bu dogrudur demiştir bu birileri size gore buyuk birileridir dusunemden sormadan inanmıssınızdır.. Belkide sizinle değilde o buyuk birileriyle tartısmak gerek bu konuları.. Cunku basit sorularım var... Bana arapca kelimelerle yuklu cumleler kurup gelmeyin... Basit... Kuran'da neresinden mezheplerden acıkca, İslam'ın sartı gibi bahsedilmiştir? Hz. Muhammed'in sözleri ve davranıslarını hangisinde mezheplerden bahsedilmiştir? Kuran'da olmayan, Hz. Muhammed tarafından ifade bulmayan terimlerin dine sokulması ne kadar dogrudur? Zormu bu sorular.. sormak bir satır, lutfen bir satır cevap verin konuyu kapatalım... Bir satır cevaplarınız yoksa lutfen, bilen birisine sorun bunları onlar bir satırla cevaplasın.. mumkunse öz Türkce olsun...
  12. Sayın basbakan abdye sure verdi sayın rice aradı bekleyin dedi bekledik... sayın baskan 4 kasımda abdye gidicem baskanımla gorusucem bekleyin dedi bekledik... sayın baskan baskanıyla gorustu işbirligi kararı alındı... daha once yaptıklarımızın adı neydi? sayın baskan istedigmizi aldık dedi aldıgı neydi ve oncekilerden ne farkı vardı? sayın baskan simdi bekliyecegiz diyor, gerekeni yapacagız diyor.. beklemekten baska ne yaptık bugune kadar? Öylesine ***** bir durumda esir dusen askerlerimizi geri aldıki askerlerimzin canlarını kurtardıklarına bile sevinemiyoruz... Binbir rica minnet, teröristin elini öpercesine gidip askerimizi bizim vekilimiz teslim aldı... butun dunya bunu böyle yazdı.. Herhangi baska bir ulke, bir insanını rehin alan terör örgutune karsı böylemi davranırdı? Yılanın kafasını ezerek askerimizi onlardan kurtarmak vardır, bide yılanı el ustunde tutup ona yalakalık yaparak geri almak vardır. Sayın hukumetin bilgisi yokmus dtpnin yaptıklarından.. en azından dtp uzerine duseni yaptı, hizmet ettigi pkknın reklamını yaptı... sayın akpliler ne yaptı? Sanırtım akplilerde kendi ustlerine duseni yaptılar... yani hicbirsey... simdi bekleyeceğiz... sayın baskan baskanıyla gorusup icazet aldı.. cok memnun ayrıldı.. zaten şehitlerin kanı kurudu, herkes acısını gömdü icine, hazır esir askerlerimizi de kurtardık, hersey yolunda... şimdi sırada ne var? hangi tavizi talep edecekler ve biz ne vereceğiz? Peki sayın hukumet durumdan rahatsız mı? Esir askerlerimizin canını kurtardıgmız icin sevinmemiz gerekirken, onları kurtarma şeklimiz, bugune kadar verilen binlerce şehitlerimizin kemiklerini sızlatmıstır... Bunun tek sorumlusu basiretsiz ve korkak bir iç/dış politika izleyen akp hukumetidir... Son altı yıldır uygulanan ve surekli bizim tavizler vermemizle sonuclanan bu politikalar gercekten beceriksizlik yada sanssızlıkmıdır? Yoksa bunun adı başka birseymidir? Siz hala akp hukumetinin ve akplilerin bu ulkeye hizmet ettiginemi inanıyorsunuz? Anlamanız icin daha ne olması gerekiyor?
  13. Uzağa gitmemek gerek... Anladıgım kadarıyla bir meshebe gore gunah olan baska bir mezhebe gore kabul edilebilir oluyor... varoluş amacımız ibadet etmekse bu ibadet seklimize kim karar veriyor? Deniyorki siz kıstlı kapasitenizle aklınızla Kuran'ı anlayamazsınız bu yuzden anlayan birlerinin izinden gidin.. Dİyorlar ki siz anlayanların izinden gitmesseniz kaybolursunuz cehennemlik olursunuz.. zaten hayatımız boyuca karsımıza cıkarılan butun secenkleri tanrı belirliyor secip secmemk bizim elimizide... Sonra cıkıp diyorlarki bu secenkeleri Kuran'a uygun secin yada Hz. Muhammed'in önderliginde secin yoksa kaybedersiniz diyorlar.. Onada tamam simdi de kalkıp bir mezhebin ısıgında secimlerinizi yapın yoksa secimleriniz kabul olmaz diyorlar... Bir mezhebe göre kan akması abdesti bozar abdestsiz kılınan namaz kabul olmaz diyorlar.. Diger mezhebe göre kan akması değil kadın tenine degmek bozar namaz kabul olmaz diyorlar.. Bir baskasına göre abdeste gerek yok tanrı anlar diyorlar.. Simdi kalkıp bunca celişki icinde hepsi aynıdır farkı yoktur hepsi kutsaldır diyorlar... Siyah beyaz yada kırmızı yada mavi... hangisi aynı bunların? Hatta daha ileri gidip mezhepleri kabul etmezzek dinden cıkacagımızı iddia ediyorlar.. Kuran da hangi surede yada ayette var bu ? Kuran'da olmayan, Hz. Muhammed tarafından da acıklanmayan bir konuda fetva veriyorlar tek gecerli acıklamaları ise sizin aklınız ermez, sizin beyniniz calısmas siz anlayamassınz anlayanların iznden gidin demek oluyor... o zaman neden okuyoruz? Neden Kuran'daki ilk söz Oku oluyor? ne gerek var aklı erenler okusun yorumlasın bizde kuzu kuzu peslerinden gidelim... biz bosuna dusunup tartısmayalım anlamayalımda bir mezhebe tabi olalım, bize yat deyince yatıp kalk deyince kalkalım, git deyince gidip gel deyince gelelim.. cunku mezhebimiz bunu emreder fazla sorgulamayalım... ahiret gunu geldigi zaman bu mezheblerin yanlıs oldugu ortaya cıkarsa mazeret olarak bize öyle soylenildi bizde imama uyduk denirse ne kadar faydası olur? Allah bize sormazmı size akıl verdim her birnize, neden kullanmadınız da baskasınn aklına gore hareket ettiniz demez mi? Mezheb kavramı, inancın yorumlanması ve ceistlendirilmesi diye bir kavrama inanmıyorum.. Cunku bu yoruma acık bir konu değildir. İnanc meselesidir bu. nasıl ki Allah bir ve tektir Hz. Muhammed onun kulu ve elcisidir... bunun yorumu yoksa inancında yorumu olmaz. ya inanırsın yada inanmazsın. Ona gore abdestin baska buna göre imamın baska dedigin zaman bu inanc olmaz baska bir sey olur... Sen kalkıp onun cenzesinde boyle olur bunu cenazesinde boyle olur dersen ve göreceli kavramları öne surup bende haklıyım sende haklısın dersen bu karmasa olur.. Baska dusuncelere ve yorumlara saygı duyup onlarıda kabul eidyor olman bu kargasayı önlemez.. Allah bir ve tektir, biriside kalkıp Allah bir ve tektir onun gibisi yoktur ama ustunleri vardır der bir gun buda bir yorum olur.. Hz. Muhammed onun kulu ve elcisidir. baska biride kalkıp filanca imam icin Allah'ın kulu ve elcisi der, cunku koskoca bir topluluk onun izinden gidip mezhepleri olusturmustur der buda bir yorum olur... İslamiyeti diger dinlerden ayıran bu yorumlardan uzak tutulup tek ve bozulmamıs olmasıdır. kalkıp bazı imamların kendi yetenekleriyle en dogru yorumlamaları yaptıgını bunun İslam'ın özune uygun oldugunu soyluyorsunz. Ama bu ne Kuran'da nede Hz. Muhammed'in hadislerinde nede halifelik döneminde yer almıyor.. Sonra da ben kalkıp bunlara karsı cıkınca dinden cıkmıs ve kaybolmus oluyorum... Kendi koydugunuz hukumlere kendinz ters duserken basit sorulara bile cevap veremiyor olmanız canınız sıkmıyor mu yoksa işinize mi öyle geliyor... Madem İslam dinindeki mezhepler bu kadr önemliydi neden Hz. Muhammed bunlardan bahsetmedi? neden filanca mezheb iyidir demedi? yoksa Hz. Muhammed bu mezheplere ve bölunmeye karsımıydı?
  14. Küçük İskender'e fütursuzca kullandıgın her kelimenin tasıyamayacagını bile bile yukledigin anlamların kimin aklında zehre dönüşürdü kimin aklında şifa kim inanırdı senin duyduklarına bu yüzdenmi abartırdın her satırın altından kalkamayacaksın diyemi korkardın bu kadar aklına gelen her kelimeyi yazmaların yoksa korkmadıgın icinmi nefes bile almadan ettiğin itirafların basına kapalı bir oturum değil di bu ırzına gecilir gibi gecildi tutanakların simdi senden bir kac yıl sonra senin sözlerinin yaşattıgı anıların anımsattıklarından yorgunum ve sen bunun farkında olamıyacak kadar belkide farkında oldugun halde umursamayacak kadar belki de umursasanda artık bu sorumlulugu tasıyamayacak kadar kopuksun bu hayattan... ne cok masaya meze oldun sen ne cok aşka ilham ne çok sevdirdin insanlara bu hayatı ve kac insanı aldın bu hayattan....
  15. sayın serdar bilgim yok derken ben ciddiyim, siz ve sizin gibi dostlarımızla yaptıgım konusmaları kendi akıl süzgecimden gecirip bu soruları soruyorum sizlere.. ama son yazdıgınız yazı oldukca ilgimi cekti. Gercekten bugun İslam dininde sadece iki mezhep mi vardır? Ben daha fazla diye biliyordum... Eger siz benim inancıma gore iki mezhep dısındakileri tanımam diyorsanız, tanımadıgnız mezhebe mensup inananların durumu sizin inancınıza göre nedir merak ediyorum? Ve eger dedginiz gibi gercek iki mezhep varsa eger ve bunların arasında cok kucuk farklar varsa neden bunlar birleşip daha guclu olma yoluna gitmezler, bunu da acıklarsanız sevinirim... Tek basına ayrı yollarda yol almak mı insanı daha ileri goturur yoksa tek bir amac ugruna, bir olup aynı yolda yurumekmi insanı daha ileri goturur... Bu konuyu acarken zaten en cok merak ettigim hususta buydu benim... Sünni ve Şii mezhepleri dısındaki mezheplerden olan insanların dinen durumu nedir? Hangi mezhepten olursak daha iyi müslüman oluruz...? fark yoksa eger bu bölünmüşlük gercekten gereklimidir?
  16. Esir düşen 8 askerimiz dtpli vekiller tarafında pkkdan teslim alınarak yurda getirildi. BUtun dunyaya yayınlanan bir resimle beraber. Bir resim düşünün bir terör örgütü mensupları ve bir ulkenin milletvekilleri masa basında imza atıyorlar. Sİmdi kalkıp dunyaya pkknın bir terör örgutu oldugunu nasıl söylersiniz? Terör örgutuyle masaya oturup pazarlık yapan kac ulke oldu bugune kadar? Zaten pkknın dunyada yaratmak istedigi imajda boyle birseydi. Terör örgutu değilde hakları gaspedilmiş ayrılıkcı gerillalar olduklarını reklam yapmaya calısıyorlardı.. Ve son olaydan sonra en ust duzeyde vekillerimizle masa basında poz vererek bunuda yaptılar. Artık dunya asla pkkya terör örgutu diyemez cunku terör orgutu derse bir devletle masya oturdugunu kabul ederse bu dunya uzerindeki butun terör örgutleri icin milad olacaktır. Her terör örgutu bunu baz alıup eylemlerini arttıracak ve her devleti masa basına oturrtup diledigini alma yoluna gidecektir. Dunya bunu bildigi icin pkkya terör örgutu demeyecektir bundan sonra. Peki dtpli vekiller bu temaslarda bulunup esir askerlerimizi masa basında adeta resmi bir törenle teslim alırken cok buyuk hukumetimzin liderleri hazrteleri nerdeydiler ve ne yapıyorlardı? HUkumetin basındakiler cil yavrusu gibi dunyanın ucra köselerinde temaslarda bulunurlarken, hukumetin vekilleri meclis sıralarında turban tartısması yapıyorlardı... Peki dtpli vekiller ne yaptı? Turban konusuyla kafaları mesgul edinki dunyaya karsı dustugumuz bu acziyetin farkına kimse varmasın... Sayın basbakan bushun eteklerine kapanıp neler dileyecek merak ediyorum.. Artık bir önemi varmı acıkcası ben inanmıyorumda... Pkk terör örgutuymus haklarımızı koruyormusuz, ulkemizi savunuyormusuz... cidden hukumetimiz bu soylediklerine kendisi inanıyor mu? Yoksa bu kadar kolay uyutabildigi halkı uyutmaya devam etmek varken yumrugunu masaya vurabilir mi...? dtpli vekiller hakkında sorusturma acılmıs. Sanırım bu saatten sonra dtpli vekilleri idam bile etseniz pkk istedigni coktan almıstır. Bir resim: Bir terör örgütüyle bir devletin masa basında birlikte karsılıklı imzalar attıkları bir anlasma.... öyle acınası bir haldeyizki bunun farkına bile varamıyoruz...
  17. Sanırım yazdıklarım yanlıs anlasılıyor olmalı.. Benim karsı oldugum kadınların inancı dusuncesi giyinişi değil, kadınların inancı üzerinden siyasi rant saglanılmaya calısılmasıdır... İsteyen istedigne inanır istedigi gibi giyinir. İnsanların yada kadınların giydiklerinden bana ne... Sizin de artık itiraf ettigniz gibi erbakan döneminden beri ama 2000 senesi degğil erbakan siyasete ilk adımını attıgından beri bu durum kullanılmaktadır. Tekrar ediyorum kadının ne giydigiyle değil, kadının inancının siyasete alet edilmesinden bahsediyorum. Hic dikkatinizi cekmedi sanırım. Akp iktidara gelmeden once nerdeyse her cuma gunu eylemler duzenlenirdi turban icin. Peki akp iktidara geldikten sonraki 4 yıl boyunca kac eylem yapıldı? Peki bu 4 yıl icinde turban konusunda farklı bir yasamı cıkarıldı? peki nereye gittiler bu eylemciler? Herkes farkında akp iktidara gelebilsin diye din ticareti yapıldı bu ulkede, din siyasete alet edildi, hukumete gelince artık buna gerek kalmadı. eylemcilerde gorevlerini basarılı birsekilde yerine getirmenin hyuzuruyla evlerine gittiler. Peki kadınların inanc özgurlu o 4 sene icinde önemli değildi de simdi niye bir anda önemli oldu? Hic dikkatinizi cekmedi sanırım son iki senedir belirli dönemlerde bu konu gundeme tasınıyor. Devletin elindeki gazeteler, medya kurulusları, köşe yazarları bir anda ortaya cıkıp türban diye tutturuyorlar gundem bir anda değişiyor. Bunlarla birlikte hatta burdaki bazı arkadaslar da sanki bir yerlerden dugmeye basılmıs gibi yazmaya baslıyorlar. Once turban gundeme geliyor, sonra imam hatip liseleri ortaya cıkarılıyor. Peki hic dikkat ettinizmi hangi dönemlerde bu konu ortaya cıkar? Hala cıkıp yapılanların kadın özgurlugu icin yapıldıgını söyluyorsunuz. Turbana özgurluk vermenin kadına özgurluk vermek oldugunu soyluyorsunuz. İnsanların dinlerini diledikleri gibi yasamaları gerektigni soyluyorsunuz. BUna kimse karsı cıkmaz cıkamaz da.. ama siz devletin elindeki kurumlarda kamu hizmetinde calısacaksanız bazı kurallara uymak zorundasınız. Bugun bir devlet hastanesinde calısan ve sözde inancı geregi basını örtmek isteyen kadın, yarın inancı gereği erkek hastaya bakmam derse ne diyeceksiniz? Sanırım bunada hakkı olmalı.. Yada müslüman değil diyerek bir hastaya bakmak istemesse ne diyeceksiniz? Sanırım bunada hakkı olmalı... Yada bir hakim dusunun inancı geregi basını örtuyor ve baktıgı davada inancı geregi bir karar alırsa insanlar magdur durumda kalırsa o zamanda evet buna hakkı var cunku inancı bunu gerektiriyormu diyeceksiniz? Sayın Suheyla'nın dediği gibi... Bizim bahsettigmiz insanların inancı geregi giyindikleri zaman devletten hizmet alamaması değildir. Okullarda inancı geregi basını örtmek isteyen kadınlara izin verilirse eger bu durum her fırsatta siyasete alet edilmeyecekmidir? Erbakan döneminde baslayan bu dinin siyasete alet edilmesi ogrencileri tarafından yapılmıyor mu sanıyorsunuz? Bu adamların asıl derdi kadına inanc ozgurlugu demek değil, bunların asıl derdi insanların inanclarını sömürüp bundan rant saglamaktır... Yarın adamın biri cıkıp benim inancım geregi bası acık kadınla yada filanca sekilde giyinmiş kadınla aynı ortamda bulunmam derse ve o kadını zorla ortamdan cıkartıp, hizmet almasına engel olursa o zaman ne diyeceksiniz? Adamın hakkı var dini inancı bunu gerektiriyor mu diyeceksiniz? Peki ya kadının hakları ne olacak? Yada kalkıp adama hayır bunu yapamassın burası özgur bir ulkemi diyeceksiniz? O zaman nerde kalıyor sizin inanca saygınız? sayın fft kadınlara hangi gözle baktıgmızı sanırım herkes biliyor bizim. yada kendi adıma konusmam gerek benim. kadın önce insandır benim icin. Ve butun dusuncelerimin temelinde o vardır. Ama yazınızın sonunda bahsettigniz kadınlara bir yaratıkmıs gibi bakma dusuncesine kimin sahip oldugunu da herkes biliyor sanırım. Eger imkanınız varsa istanbulda fatih semtine gelin ve ara sokaklarda bir kac dakika gezinin. Ne demek istedgimi daha iyi anlayacaksınızdır...
  18. ulke ekonomisinin nerdeyse tamamı yabancı sermayenin eline gecmiş... bir terör örgutu yuzunden askerlerimiz esir alınmız ve o örgutun sözde siyasi uzantıları tarafında o askerler geri alınmıs, biz ulke olarak o terör örgutuyle muhattap durumuna sokulmusuz pazarlıklara oturuyoruz... mevcut hukumet secimden once dagıttıgı 5 milyon yeşil kartı iptal etmiş, ihtiyacı oldugu halde saglık hizmetinden yararlanamayacak milyonlar var... butun ana tuketim mallarına zam yapılmıs vergiler arttırılmıs... ama bizim en buyuk derdimiz türban... başörtüsü değil derdimiz türban... dini inancı yada zevki geregi basını örten kadın değil derdimiz, derdimiz dini siyasete alet edip, bu ideolojiden rant saglamaya calısan ve bunun icinde türbanı kullanan kesimdir... Bugune kadar bası örtulu diye hangi vatandasımız saglık hizmetinden yararlanamadı? bugune kadar bası ortulu diye hangi vatandasımız vaskı gordu sokakta yururken? bugune kadar hangi vatandasımız başı örtulu diye devletin verdigi herhangi bir hizmetten yararlanamadı? okullarda turban serbest olsun diyorsunuz ya... eger türbanı siyasi bir dusuncenin simgesi haline getirmeseydiniz, bir propaganda aracı haline getirmeseydiniz bu serbest olurdu... ama öyle bir hale geldiki sanki turban takan mümün musluman, takmayan dinsiz ve inanmayan gibi... siyasete alet etmeseydiniz bunu ve ustune gitmeseydiniz sorun olmazdı.. ama amacınız insanların inanc özgurlugu değil, insanların inanc ozgurlugunu kullanıp kendinize siyasi rant saglamanızdır.. bu yuzden ben ve benim gibilerin size tepki vermesi... başörtüsüyle derdimiz yok bizim, bizim derdimiz inancı yada zevki geregi basını örten kadınların sizin yuzunuzden siyasete alet edilmesidir... bu ulkenin butun sorunları bitti, butun dertleri cozuldu tek sorunumuz bu kaldı... iyide bu sorun değil aslında mevcut hukumetin ve mevcut siyasetin halkı uyusturmasından bask birsey değildir... bir siyasi parti cıkıp sizin dininize sahip cıkıyor sizde bunu savunuyorsunuz... ona destek veriyorsunuz... ya o siyasi partinin bir uzvusunuzdur yada hala ogrenememissinizdir din insana özeldir, inanc insana özeldir.. bir takım zümrelerle kuruluslarla kısıtlanamaz yada korunamaz... varsa bu senin icindedir yok diye kimse seni yargılayamaz... İslam dinine en cok zarar verenleri bu kadar el ustunde tutup savunmanızın ardındaki niyeti merak ediyorum... türbana özgurluk isteyenlerin tek derdi onlara gore inanclı ve inanmayanları ayırmaktır... bugun devletin kurumlarına turbanı sokan, bugun okullara turbanı sokan yarın sokaklarda turban takmayanları dinsiz diye damgalayıp, sözde din adına infaz edenler olacaktır... ama sanırım zaten sizin de istedginiz budur... biz insanların inancları yada dusunceleri yuzunden baskı gormemesini ve ozgurce yasmasını talep ediyoruz... laik devlet tanımı bunu korur... ama sizin istedigniz sizden olmayanların dıslanması yda sizden olmaya mecbur bırakılması... bizim istedigmiz hicbir siyasi dusuncenin yada inancın devlet tarafından korunmaması hepsine esit mesafede durulmasıdır.. ama sizin istedsigniz sizden olanlara imtiyazlar tanınmasıdır... başörtüsüne kimse karsı değil, mevzu bahis olan siyasete alet edilmiş turban olunca kusura bakmayın benim midem artık bu tartısmayı kaldırmıyor...
  19. yaşın kadar gectim sevgiden her sevgi deildi böyle derinden... once heyecandan sonra yaşlılıktan titriyor titriyor ellerim ne olur kızma genç değilim ki sevgilim... Bendeniz...
  20. nefesimden bugulanan camlara karaladıgımmısın sen hani isminin harflerini cizip sonra biri gormesin diye kazagımın koluyla sildigim platonik bir sevdanın bir turlu platonamayan belki de bu yuzden her şiirin ana fikrine meze ama yazıldıkca baska iklimlere etki eden küresel bir terör gibi ruhumu istilasında en önde zamansız bombalamalardan ve ucak kacırmalarından sıkılmıs suikaste ugrasamda ölsem dedigim terör yaratan bir sevdamısın suyu cıkıyor artık yasananların ucuncu sahıslarla derdi olmayan ama hep ikinci sahısın uzerindeki etkisini ucunculere yansıtan bir hayat bizimkisi girdigi bunalımlardan yazarak yada konusarak yada aldatarak ckmaya calısan galata koprusu uzerinde bir kac saat durup balık tutmaya calısmayı erdem sayarak oysaki en erdemlisi o koprunun altındaki bir meyhanede bir kac şişe bira icmek olan belki balık ekmek belki kokorec belki midye tava belki bir turku barda nargile icmek hani su tophanede zamanlı zamansız bulusmalarda uretilen bahaneler bulusamıyoruz artık gorusemiyoruz elimizde ortak bir duygu yok konusamıyoruz belki de bu yuzden bir araya geldikce kavga edişlerimiz kavga etmek icin bir araya gelmeyi bile bekleyemeyişlerimiz özledim dedigimiz ne zamandır imalı laflar duymayı bekledigmiz şimdi aklına getiripte karsısında uyumayı tercih ettigin benim benim ise düşünüp düşünüp ictigim sen aynı sarkıyı defalarca geri sarıp dinledigim..
  21. kafamın icinde ucusup duran bu kelimeler nerden cıktı yatırım aracı olarak kullanılamayacak kadar degersiz akşam olsada eve gitsek sözlerini sabah olsada işe gitsekler takip ediyor ve biz iciyorsak mutlaka vardır bir sebebiyle parantez acılıyor acılan parantezlere ekilen umut tohumları uzun sure guneş gormeyince yesermiyor damarlarımda gezerken cürüyen ve kokusu genizlerimi yakan bir sevda masalı bu her saniyesine tanık oldugum bizzat mudahil oldugum bu çürümeye... aklımın ucundan gecip duran ihtmali dusuk sonuclarla ugrasmaktan yoruldum bu kadar beklemedigim icinmi üstüne geliyor yasadıklarım besteledigini dinleyemeyecek kadar bahtsız bir bestecimiyim ben yazdıgı satırların anlamını tasıyamayacak kadar yorgun koridorun ısgını acık bırakanlardanım hala uyumadan once uyanmadan once saatin calmasını bekleyenlerden ve hala beklendiği üzre gulumseyebilenlerden icinde kopup duran fırtınalara ragmen... aklımdan gecen ifadesi zor hayallerim acıklayabildiklerimi hayal etmeyecek kadar büyüdüm ben hayal ettiklerimi anlatamayacak kadar küçük karsılıgı cıkmıyor hala hissi senetlerimin ve ben vadesi uzasın diye borclarımın daha iyi yalanlar söylemekteyim... derin bir nefes alıp aradıgım huzur değil mi simdi ic cekip durdugum içime cekemedigim icin diye deil aklım almıyor diye durmadan sorup durdugum koridorlarında kayboldugum bu hayatın sayfa altlarında dipnotlarla acıklamaları asılsız cıkıyor artık her yeni gün eski bir soylentiye mezar olmaktan baska bir halta yaramıyor... karsısına cıkarabilecegim sözlerim yok artık okuduklarımın duyduklarım safsatalardan ibaret sevdigi icin ugruna ölen insanların sevdigi icin ugrunda yasayanlardan fazla oldugu bu dunyada itibar göremedim diye yazmaktan vazgecişlerim sevdigim kadınları yazdıklarımın aldıgı iftiralardan yorgun öptügüm her kadın benim tanrıdandır diye hediyedir kabul ettiğim simdi yazıldıgım her satırım duruyorsa eger benden sonra ve okunuyorsa ve anımsanacaksa bundan yuzyıl sonra kutsal bir kitabın sözleri gibi izleri kalacaksa ve gececekse nesilden nesile kutsal değilmidir öptügüm her kadın canımı yakıp duran kanattıkca kanatan yaralarımı ne zaman bitti desem tutup yakalarımdan sarsıp duvarlara carpan az önce kollarının arasında oldum diye değil simdi tir tir titriyorken şehvetinden damlalar süzülen gözlerimden öpen bastırırken basımı göğsüne ağlamıyayım diye yalanlar söyliyen bir kac saat icin bile olsa sevgilimi oynayan kadın... üstü kalsın diyerek fiyakalı bir sözle alıp basımı ayrıldıgım üstü kalmıyor işte öptügüm her kadından bir kac satır ruhumu icinde kaybettigim karanlıklarım ne olur kızma büyüyemedim ki sevgilim...
  22. yalnızlık benim dinim... zor bir insanım ama tanrı böyle yarattı diye hayata küsmüş deilim.. müzik tanrının bizimle konusmasıdır.. biz muzisyenler onun cocugunu doguruyoruz... istersen gidebilrsin ama seni benden kurtarmaz... tanrı bana onu duyma yetenegini verdi.. ama butun insanların en zevk aldıgı şeyi eserlerimi dinleme zevkini elimden aldı... (belki de en cok canını yakan duyamamaktı alkış seslerini) benim babam ayyaş bir serserinin tekiydi.. tanrı babam olsaydı onu terkederdim... tanrı bazı insanların kulaklarına fısıldar ama benimkine bagırıyor... bu yuzden sağırım... L.V.Beethoven
  23. acıklamaların ve tavsiyelerin icin tesekkur ederim dostum...
  24. mesela hangi mezhepte abdest nasıl alınır? abdesti bozan sartlar yada bozmayan sartlar nelerdir? bunlar mezheplerde neden ayrılmıstır?
  25. sayın serdar siz söyleyin hangi mezheplerde Ramazan ayında 30 gun oruc tutulması sarttır, hangi mezheplerde sart değildir? hangi mezheplerde orucu kasten bozmanın cezası nedir? mezhepler konusunda yeterli bilgim olmadıgını en basta söylemiştim zaten... Siz söleyin lutfen hangi ibadet sekillerinde ve sartlarda hangi mezheplerde bariz farklar vardır? Yok bariz farklar yoktur, hepsi aynıdır derseniz soylermisiniz mezhep farklılıklarının düşünce dısında bir farklılıgı yokmu? mademki o kadar ayrı değiller birbirinden bu mezhepler neden mezhep olarak ayrılma yoluna gitmişler..? neden tek bir görüş altında birleşip, o görüşü ilerletmeyi benimsemezler?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.