LostsouL tarafından postalanan herşey
-
İcraatın İçinden...
Sayın cumhurbaskanı göreve geldiginden beri kac yasa yada atamayı veto etti bilen varmı? Peki Anayasa Mahkemesi baskanı yada uyeleri uzun zamandır hic bir konuda acıklama yapmıyorlar yada sayın hukumet artık Anayasa mahkemesiyle ilgili birseyler söylemiyor merak eden varmı? Sayın yök baskanıda hukumetle oldukca iyi ilişkiler icinde goreve geldiginden beri ona söz verilmedikce agzını acmıyor... Geriye ne kaldı? Türkiyede yasayan özellikle İstanbulda olan arkadaslara birsey sormak istiyorum. Aralık ayında ödedigniz elektrik ve doğalgaz faturalarına bakın. Ve ocak ayında gelen faturalara bakın ve aradaki farkı lutfen buraya yazın. Tüketim miktarlarını birim miktarlarını ve toplam ödediginiz tutarları karsılastırın. Ben ve tanıdıgım bir cok kişide bir sorun olmalı. Tuketim miktarları bir onceki aya gore yuzde 15-20 oranında artmısken ödedigimz fatura yuzde 100 oranında arttı. hic zam yapılmadıysa bu artıs nerden geliyor? İstanbulda toplu ulasım ucretlerinde akbil kullanımlarında aktarma yapılıyor ve ikinci arac kullanılınca ucretsiz geciliyordu. Artık bu ortadan kalktı. Boylece Aylık ulasım giderleri yuzde 50 oranında arttı. Peki zam yapıldı diye birsey duydunuz mu? Ekonomimiz öyle saglamki artık kendi ayaklarımız uzerinde durabiliyoruz.. Amerikada bazı bankalar zarar acıklayınca 1 haftada bizim borsamız 30 milyar dolar kaybetti.. Hani biz kendi ayaklarımız uzerinde durabiliyorduk artık? Yabancı sermayenin karnı agrıymaya baslayınca biz kansermi oalcagız? Zaten öyle değilmiydi? Sayın basbakan son secimlerde 16 milyon oy aldıklarını bunu kömür yardımıyla alamıyacaklarını bunun sacmalık oldugunu soyluyor. bir onceki konusmasında sayın basbakan 2002-2006 yılları arasında 8 milyon kişiye kömür yardım yaptıklarını övünerek soyluyordu. Bu sekiz milyon aile demek değilmi? Her ailede ortalama 2 oy veren olsa alınan oyun nerde geldigi açık değilmi? Sayın basbakan nihayet fikirlerini erkekce soylemeye basladı. Türban siyasi bir simgedir dedi. Ama sonra demedi sanırım sonra değiştirdi sonra olsa ne olur dedi sonra bu yasak kalkıcak bu ulkenin sorunudur dedi... Sayın basbakan ne söyledigini biliyor olmalı. Durup dururken neden böyle bir acıklama yaptı? basbakanın bu soyledigni yıllardır soyluyoruz ve bu yuzden kamu kuruluslarında ve okullarda turban yasaklanmalı diyoruz. Turban siyasi bir simgedir, bir siyasi parti bu simgeyi alıp kullanmaya baslarsa muhalefetindeki partiler dine karsı cıkan partiler konumuna dusmeyecekmi? Secimlerde kalkıp insanlara bize oy verin biz dindarız bakın simgemiz turban onlar dinsiz, onlara oy verirseniz dinden cıkarsınız demek olmayacakmıdır bu? Aslında turbana falan gerek yok 8 milyon kişiye kömür vererek yuzde 47 oy alınabiliyorsa, yapılan zamlar sayesinde toplanan paralarla bir sonraki secimde 35 milyon kişiye kömür verin oyların yuzde doksanın alın.. daha sonra istedigniz yonetim şeklini getirin bu kadar basit... Bu arada hic dusundunuzmu, en cok tukettigniz ana tuketim mallarında fiyatlar hissedilecek kadr arttı peki enflasyon neden hic artmıyor? Siz hala bu ulkeni istatistik kurumunun belirledigi rakkamlara inanıyormusunuz? Mesela dunya uzerinde hicbir ulkede olmayan birsey oldu, ulke nufusunun yanlıs hesaplandıgı ortaya cıktı... Boyle bir rezaletin nelere yol acacagı hakkında en kucuk fikriniz yok öyle değilmi? Neyse hukumet ne istiyorsa o olur yanlıslıkla karsı cıkarsanız size haddinzi bildirirler.. sizler uyumaya devam edin... Her halk layık olduğu şekilde yönetilir...!!!!!!
-
Unutturmayın...!
‘Dünyanın en kanlı diktatörü’ Ankara’da Darfur son zamanların en korkunç soykırımı olarak yer etti zihinlere... 350 bin kişi katledildi, 2.5 milyon kişi evsiz kaldı. Uluslararası ajansların geçtiği fotoğraflardaki çocukların sefaleti içimizi sızlattı. İşte bu cinayetlerden ve sefaletten sorumlu tutulan adam, Sudan’ın devlet başkanı Ömer El-Beşir dün ülkemizdeydi... Time dergisinin, “İkinci Dünya Savaşı sonrası en çok ölüme neden olmak, en çok insanı evsiz bırakmak ve en çok köyü yakmak” rekorlarını kırmaktan ’dünyanın en etkili 28’inci kişisi’ seçtiği El-Beşir, ABD’nin 32 milyon tirajlı dergisi Parade tarafından ise üst üste “Dünyanın en büyük diktatörü” seçildi. İşte bu yüzden de İnsan Hakları İzleme Örgütü başta olmak üzere dünyadan tepki topladı. ‘Bari baskı yapın, katliamı bitirsin’ Darfur olaylarının başladığı 2003’ten beri yalnızca İran, Belarus ve İtalya’ya giden Beşir’in ziyareti nedeniyle, Uluslararası Af Örgütü İtalyan hükümetini sert bir dille eleştirmişti. Türkiye ziyaretini de İnsan Hakları İzleme Örgütü topa tuttu. Örgüt, Gül, Toptan ve Erdoğan’a mektup göndererek, “İnsan haklarını ihlalden sorumlu tutulan bir liderin davet edilmesinden şaşkınlık duyduklarını” belirtti, hükümetten Beşir’e insan hakları ihlallerine son vermesi için baskı yapmasını istedi. ’İlginin nedeni ticari’ Emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir de ziyaretin nedenini “Hükümetin, Sudan üzerindeki ilgisi yeni değil. Sudan’da hükümete yakın işadamlarının yatırımlar yaptığı biliniyor. Sudan, Erbakan döneminde, D-8 olarak adlandırılan ülkelerin arasında yer alıyordu. Sudan devlet başkanının en üst düzeyde ağırlanması da bugünkü hükümetin Sudan ile yakın ilişkilerinin devamı” sözleriyle açıkladı. ANITKABİR'DE KAPİŞONLU İMZA El Beşir için, Çankaya Köşkü'nde resmi karşılama töreni düzenlendi. Ardından heyet Anıtkabir'i ziyaret etti. Sudan Cumhurbaşkanlığı'ndan bir yetkili, başında kapişonuyla Anıtkabir defterine yazarken, El Beşir de yanında bekledi. SEZER KABUL ETMEMİŞTİ 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Sudan tarafından gelen aynı yöndeki talepleri ertelemeyi tercih etmişti. Abdullah Gül, Dışişleri Bakanlığı döneminde, bakanlığının uluslararası kamuoyunun hassasiyetine ilişkin uyarılarını dikkate alarak Sudan’a resmi ziyaret yapmaktan kaçınmıştı. 22.01.2008 Bir resim gördüm gazetelerde. Cumhurbaskanı Gül basbakan erdogan ve butun dunyada en kanlı diktatör olarak kabul eidlen bir adam. Cok yakın ve samim pozlar veriyorlardı bir an ucunun aslında birbirinden cok farklı olmadıgını dusundum. Bu adam kim diye biraz arastırma yapınca ulkesinde kanlı bir darbe yaparak şeriatı getiren bu arada binlerce insanın ölüp milyonlarcasının evsiz kalmasına neden olan ve butun dunya istisnasıs butun dunya tarafından kınanan bir adam oldugunu ögrendim. Peki bu adamın ulkemizin en önemli makamlarında ne işi var? Kim cagırdı bu adamı ve nasıl oluyorda bu ulkenin bir numaralı ve iki numaralı yoneticileriyle bu kadar yakın pozlar veriliyor. Meğerse bu ilgi alakanın tek nedeni ticari ilişkilermiş.. Merak ettim bugune kadar bu ulkeyle kac milyar dolarlık ticari ilişkimiz oldu? BU ziyaretten sonra kac milyar dolarlık ilişkimiz olacak..? Gectigimiz aylarda Suudi kral ulkemize gelipte bizim basbakanımız ayagına kadar gidip onu ziyaret edip baglılıgını gosterince neden bizim Ata'mızın mezarını ziyaret etmiyor diye baya bir yaygara kopmustu. Bugun Şeriatla yonetilen bir ulkenin eli kanlı diktatörü bizim Ata'mıza saygısnı göstermek icin Anıtkabir'e gitmiş. Gösterdigi saygıya bakın..!!!! Bu düpedüz Ata^mıza yapılmıs hakaretlerin en buyugudur ve bu ulkenin en ust duzey yoneticileri tarafından yapılmıstır. Bu nasıl bir saygısızlıktır bu nasıl bvir rezillikktir bir Allah'ın kulu bu garipliği görmuyormu? Neymiş ticaret yapacagız diye ilişkilerimiz iyi olucakmıs bu admaın bu ulke sınırları icine sokulması bile bu ulke tarihindeki en kara lekelerden biri olarak kitaplarda yerini alacaktır. Ata'mızın huzurunda saygı gostermeyi sap sap dikilmek olarak nitelendirenlerin boyle bir rezilliği sergilemesi normal, peki bu ulkedeki 70 milyon icinde Ata'sına saygı duyan tek bir Türk kalmadımı artık? Adam Ulkesinde darbe yapıp şeriatı getiriyor, binlerce insanın ölümünden sorumlu tutuluyor, Butun siyasi partileri kapatıp butun basın kuruluslarını sansürlüyor. Milyonlarca insanını evsiz bırakıyor biz kalkıp bu adamı ulkemizde agırlıyoruz. Cumhurbaskanı ve basbakanın hayalindeki yonetim sekli bumudur ki bu kadar ilgi ve itibar gosteriyorlar... Hadi onları gectim bu ulkede Ata'sına yapılan boyle bir hakaret karsısında tepki verecek tek bir Türk Kalmadımı artık? Sayın cumhurbaskanı bu adamı bu kadar cok seviyorsa dışişleri bakanıyken neden ordan cagrılınca gitmedi? Simdi neden en ust duzeyde agırlanıyor... Hic utanıp sıkılmadan Ata'mızın mezarına götürülüyor bu adam... Bu nasıl bir terbiyesizliktir.. BU ne demektir kimse anlamıyor mu? Ata'mızın en cok karsı cıktığı şeriatla yönetim seklinin, diktatörlüğün yasayan bir temsilcisi onun huzuruna goturuluyor.... Yazık...!!! Bu ulke icin artık yazmaya bile değmez... Dün bir torba kömür için oyunuzu sattınız... yarın iki torba kömür verdikleri zaman neyinizi satacaksınız?
-
Şehitler'de ölür, Vatan'da bölünür...!
Unuttunuz... Siz basbakanınızın elinize verdiği türban çelik çomağıyla oynamaya devam edin... Ateş düştüğü yerleri yaktı gecti.. Sizin için ölenleri unuttunuz... İzlemeye devam edin.... İnandığınız yalanları ağzından köpükler saçarak etrafa saldıran liderlerinizin gözlerinde göreceksiniz..!!!!
-
Atamıza En Büyük Saygısızlık Budur!
Küçük cocukların yaptıgına bakıp yakınıyorsunuz... Kanınıza dokunmus olmalı.. DOgru her insan kendi Atasına hakaret edilince rahatsız olur tepkisini gösterir. belki farklı bir milletten olsaydık bu kadar umrumuzda olmazdı ama bir Türk olarak biz buyuklerimizden böyle gormedik. Bizim icin Atamız dedemiz babamız anamız kutsaldır. Kimse bunlara dil uzatamaz. Bu yüzden böyle konularda tahammulumuz yok denecek kadar azdır. Bu iki cocuk muhtemelen birirlerinin kışkırtmasıyla bunu yaptı. Bu cocukları asıp kesseniz ne değişecek? En agır cezaları verseniz neye yarar? Arkasındaki zihniyetin istedigide budur... Bu cocukların yaptıklarından ve verilen kararlardan rahatsız olan arkadaslara sunu sormak istiyorum: Atatürk'ü sanırım az cok hepimiz tanıyoruz. Atatürk'ün en cok nelere karsı oldugunuda az cok biliyoruz. Bu ulke cumhurbaskanı ve basbakanı tarafından Atatürk'ün en cok karsı durdugu ve asla tasvip etmeyeceği bir yönetim şekli olan şeriatcı bir diktatör gectigimiz gun Ata'mızın huzuruna cıkarıldı... Tuhaf kılıklı bir ***** Anı Defterine birseyler yazdı bu adamda lutfedip imzaladı... Bundan daha buyuk hakaret bundan daha buyuk rezalet olabilrmi? Neden kimse bu konu hakkında tek satır yazmıyor? Bu normal bir durummu? Siz iki cocugun yaptıklarıyla ugrasmaya devam edin...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bir baska kadını baglamaya calısırken hayat kendi baglarımı kopartıp iplerimi kullandım bir baska sevdayı yasatmaya calısırken en cok kendi sevdalarımı ihmal ettim bir süredir aklımın ucunda sevdasız gecen gunlerin birikintisi tortusunda bir kabullenisin yan etkileri ne kadar tahmin edilebilirdi bu kabullenişin bir baska hayatı tutmaya calısırken kendi kayıplarımı farkedemeyip belkide caresizligimi sahneleyip bir virtüöz edasıyla gösterimi tamamlıyorken biterken farkına varmak bitenin kendi hayatım olduguna gercek olamıyacak kadar güzeldi seninle dokunuşlarımız bunu aklımıza kabul ettiremedgimz icin belkide gercek olmasına ragmen hayal statüsünde kaldık öyle korktumki kalıcaksın diye aklımın bir kösesinde karanlık bir sokakta celladından kacan bir cocuk gibi kactım kendi yarattıgım gerceklikten parmaklarım kanıyor yazarken canımı yakan yoksun'luğun varlığım varlığına armağan olsun...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
dinle bir zamanlar yandıgın benmiydim öpüşlerimi düşünüp kendinden gectigin simdi dönülemiyor olmanın anlamı varmı söz verebilrmisin beni bir daha almayacagına aklına her aklına düştügümde nasılda kızarırdı yanakların utancından dudaklarını ısırır nasılda bırakırdım kendimi kolalrına gecerli mazeretler uydurup simdi koynunda uyudugun adam aklındaki benden dahamı cok seviyor seni yoksa aklındaki ben koynundaki adamdan dahamı uzak sana bırak beni boğulayım kollarının arasına gömeceksen beni gelemessin biliyorum ve bunu bilmek bir boka yaramıyor artık gelemem canım yanıyor bu can yangını bir turlu sönmüyor aşığım özlüyorum bu yüzden yazılamıyorum satırlara yutkundukca boğazıma dügümleniyor yutamadıklarım hala ağzımda geveleyip durduğum seviyorum hani bir türlü yazamadıgım gelemessin gelsen mucize olur fani bedenim hazır değil mucizelere gelemem yalan olur yanında uyandıgın başka gerceklere gebe bebeğim unutmadım unuttuğum kendi adamlığım cesaretini sınava tabi tuttugum benim satırlarım konuşamadığım bir türlü yazamadığım itirafında zorlandığım kıyamadığım için değil sığdıramadıgım icin belkide ikinci bir aşkı kalbime bu bedeni bırakıp kayıp bir ruh gibi kacıslarım...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bırak beni bogulayım kendi yıkıntılarım icinde icime cektigim bu duman bu cigerlerimi yakan tütün kokusu alkol yetmezliginden birkez daha komaya girmek uzereyim icsem bir dert icmesem ayrı nasılda dokununca dagılıveriyor kumdan kalelerim dokunsam bir dert dokunmasam nasıl canım ceker tenini düşünsem kendimden gecer düşünmesem yıldırımlar düşer içime uygar ülkelerin yel degirmenleri üzerine uzakta bu kadar uzakta ne kadarı gercek korkularımızın ne kadarını becerebiliyoruz yapabileceklerimizin ve şimdi neresindeyiz yılllanmış bir aşkın? yaşam kanıtları sunmak gerek bazen hayatın akışına aldırmadan koruyucusu olmakla aşığı olmak aynı değilmiş bir varlıgın ne kadar üstüne titrersen o kadar içine batarmıs ne kadar uzağa itsen aklına günler günlerin ardından içimde bir hazırlık nasılda mukemmel bir senaryonun basrolunda gibiyim nasılda sakınıyorum kolayıma geliyor diye belkide bu kadar çekincem bir kez daha büyü bozulurmu öpersen insanmı olur bu hayvan öpmessen ne kaybeder insanlıgından... umarım beni affedersin gidişin icin hazırlamalıyım bedenimi bir daha dokunmassın bir daha arzulamassın diye son kez adam gibi görunmeliyim yıllardır gormeden sevdigin aklının icinde büyütüp durduguna yakın olamasamda mazeretlerim olmalı için kaldırmaz dokunamasanda kendimi avutmalı mitolojik bir efsaneden alıntı aşkımız ne cok alıntılardan ibarettik biz öpüşlerimiz bile senaryo gereği ne cok kurdun aklında beni kollarında eridiğim benim kendi boşlugumda kendimi atma teşebbüslerim tutup yakalarımdan sarsan sensin diye kendi ellerim şimdi arefesinde birleşmenin korkularının altında kalıyorum korkularım sanki yetmiyormuş gibi... ne çok gemiler yaktım içinde geriye dönüşlerimin olmadığı bariz yüzme bilmiyor olsamda senin icin kac defa daha atılır bu beden suya düşen bir gazete parcası kadar aciz al beni sana hazırladığım adaklarım kendimden ibaret koşulsuz bir sevdanın ikliminde günahlarımdan arınıp geldim unuttum bildiklerimi öptügüm tüm yalanlarımı soyunup cırılcıplak bir gerceklikle geliyorum sana al beni almadıgın her an biraz daha gömülüyor biraz daha kayboluyorum en son ve en iyi atışımdı bu göremiyorsan layık olmadıgım icindir hissedemiyorsan hissettiremediğimdir...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
eski türk filmlerinden aşırma repliklerim sonu mutlu bitmesede montajda kesilip alınıyor mutsuzluk sözlerim birbirine düşkün iki fakir genci canlandıracak yaşları gectik artık sevgilim belkide bu yuzden sahte hastalıkların tedavilerine bu kadar kolay paralar yatırmalarımız tadı kalmayan hayat değil belkide bizim tad almaya yarayan yanları ruhumuzun bir sure sonra kaybettigimiz gibi işe yaramıyor artık deyip cıkarıp astıgımız kapı ardına gunlerdir zorluyorum kendimi yazabiliyormuyum artık diye yoksa öpülünce büyüsü bozulan masal kahramanımıydım öpüşlerinden geriye tebessumlerim kaldı yuzumde sen gittiginden beri olur olmaz herseye gülümsemem bundan ne zaman elime kalemi alsam kokunu icime cekip aklıma gömüyorum teninin kıvrımlarını ne klavyem işe yarıyor artık nede alkol ne kadar icersem iceyim ne el yazım düzeliyor nede tasvir edebiliyorum güzelligini öptügünden beri bir masal kahramanının bozulan büyüsü kaldı yüzümde yazmayı unutup hatırlayan konusabilmeyi... geciyormu gece dedigin bu kör karanlık zaman dolunca sabah olunca üstünü örtünce eskilerini sakladıgın sandıgının sandıklarının ötesinde nasılda güclüsün sokaga cıkınca gülümserken konusurken ve kahkahanla süslerken yalnızlık duvarlarının öptüğün yerlerim sızlıyor simdi özlendigimi düşünürken olmayacak bir iş gibiydi olmadı üstüne gitmiyorum icimdeki yaralanmış zavallının hatta izin veriyorum artık seni özledim demesine ve yazmasına bozulsada büyüsü konusmak yerine...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
elinden tutup yururken kalabalıkların arasında yüzüme carpan soguk ruzgar kulaklarımdaki soguk kelimelerin içimde yankılanırken her yutkunusum gögsümde ur gibi buyuyordu simdi yoklugunu yüklüyorken sudan bahanelere sudan bahaneler uretme konusundaki becerime her zaman hayran olurdun ya simdi kendi şakağıma dayadığım bu silahımla ne geçmişe bakabiliyorum artık ne de önüme gözlerimdeki telaş avuclarımdaki terleme kalabalıgın icinde elinden tutup yürürken sürüklerken seni ardımda nasılda bırakmıstın kendini benim kendi yazgıma teslim olup bıraktıgım gibi kendimi yorgun bir savascının girdigi son savastan artık cıkamayacagı kesinleşmişken elindeki kılıcını yere bırakıp diz cökmesi gibi onurlu bir ölüm icin onurlu bir aşkın bitmesi ne kadar adilceydi yoksa biten aslında aşk değilmiydi avuclarımda sıkı sıkıya tuttugum bu el icimde yankılanan soguk kelimelerin sahibinemi aitti bu kalabalık nerden geldi bu soğuk rüzgar satır bası yapmak icin araladıgım satırlarım ne cok zaman oldu öylesine tutulmuştum ki küçük ellerine beni aylar once bırakıp gittigini bile görememiştim kelimenin de soğuğu olurmu? hangi ayrılık cumlesinde kullanılıpta buz tutmamış en sevdalı sevgi sözleri seni seviyorum aşkım...hoscakal...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
avuclarmın arasından akıp gidiyor zaman bu hesabını tutamadıklarım bu yol alamadıgım icin kendi yakamdan tutup sarsmalarım öptügüm kadınların hesabını soruyorum öpüldügüm dudakların ten kokusuyla sarhos edilirken içkime karıstırılan neydi aslında bu kadarmı hazırdım kandırılmaya daha ne kadar surer bu yolculuk her uyandıgımda baska bir sehrin insanı olmak sonra kalkıp aynı şehre geri dönmek baska bir kadına sevdalanıp gece aynı kadının koynunda sızmak her damlasına kutsal su edasıyla yaklastıgım bu içki bu sarhoslugunu aklıma karıstırırken öptügüm dudakların tuzu aklımdan cıkartamadıgım icinmi kokunu durup durup senin hayaline mumlar yakmam? karanlıkların canı cehenneme en soguk cennetin ateşinde gunahlarımdan arınmak istiyorum şimdi yazıyorum diye değil seni cıkarsam aklımdan susarsam olmaz susmasam kafiye oluyorsun ne cok sevdaya böldüm aklımı simdi hangisini arasam cagrılarım cevapsız dileklerimin duyulmaması gibi tanrım tarafından
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
kırılganlıkları toplayınca elde var sıfır sonucu onceden tayin edilmiş ve secenekler arasında gizlenmiş çoktan secmeli ama genelde seçme engelli benim icin hangi imla kuralından notum kırılacak ve tekrar edecegim bu seneyi merak ediyorum azdan sevmeli cok baglanınca ucunu kacırıyorsun yasadıklarının simdi elimde avucumda yamalı bir sevda her ay sonu alacak bakiyesi veren bir hesap ekstresi bu kadar alacaklı olupta küsmeyen baska kim var bu dunyada aşkın veresiyesi olmaz nakdin kadar deger buluyorsun nakdin ve vaktin sonunda elden cıkarılıyorsun elimde avucumda ucuz bir fiyaka yaktıgım sigaranın dumanına karısıyor artık yalanlarım göz gözü görmuyor gözden cıkarılmıs bir aşkın geride bırakılanıyım yetişmek icin cabalamıyorum artık vaktim kalmamıs kolumdaki akrep yelkovan arasındaki kovalamacaya son vermek icin pilini söktüm saatimin akrep yelkovanın elinden tutarken hemde aklımdaki sorularıma yanıtlar buluyorum gunlerdir her cevabım mutluluk resimleri gibi mutlulugun resmi yapılırmı diye sorma yaşamadan bilemessin simdi elimde avucumda köşeleri kıvrılmıs harita metod altı ortalı kareli bir defter ne el yazım kalmıs uzerinde neden kirli bir silgiyle silinmiş cıkmamıs şiirler artık melek değilim her gece peşinden geldigim o karanlık sokakların koşesinde bekledigni bildigin gormesende hissettigin ben deilim kemirilip atılmıs tadına varılamamış umuduna yatırılan paranın karsılıgını verememiş kirlenmiş artık muslugun altına tutsanda temizlenemez hicbir suyla arınamaz duayla en merhametli tanrının bile uzak durdugu bir lanet değil bu henuz turkceye cevrilmedi caresizligim söyle aşkım susuyorum diye icinde kapadıgın kapıların yüzümde hissettigim soğuk nefesin neresine kadar dayanabilrsin bu fırtınanın ayakta kalarak yada ne zaman karar vereceksin alıp basını gitmek icin kalırsan bu kimin zaferi olacak durmalısın simdi karnımdaki bu ağrının bir tarifi yok ögreneceksin derken bahsettigin yeni bir caresizlikmiydi dokunulmazlıgın nerden geliyor? maddesini cıkarınca bu aşkın manasına ne kadar dayanabilir bu beden? nerde kalmıstık? yeni sözlerim eskilerinden daha hafif dudaklarımın arasından cıkmadan dumanlanıyor aklım ulasılmazlıgın tekrara dönüyor icimde aynı sözleri söylememek icin belkide suskunlugum aynı orgazmda yanmamak icin seni duşünüp dudaklarımı ısırmalarım utanılası bir düşüncenin esiri olmak utanmıyorum demek ayıpmı bu kadar uzak dur benden baska bir adamın koynunda sabahla sonra beni özle tenindeki yangınları söndür aklını benimle süsle...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
öylesine... ne büyük kalabalık bu yoksun yalnızlıgım damarlarımda dolasıyor ve teşhis koyamıyor doktorlar susunca ben yazmayı bırakınca hangi şairin kalemi kırılır idam edilen hangi aşktır ve bir şair kursuna dizlirse onunla beraber kac aşk kaybeder... ordunun derelerimidir suclu olan yukarı akmıyor diye yoksa hayatmıdır beklenildigi üzere bir turlu yardım etmeyen seven adama simdi damarlarımda dolasan ve bir turlu teshis konulamayan bu hastalık yan etkileri belirtilmedigi halde prospektusunde inadına bir umutla kullanılan bu ilacların yarıda kesilmesiyle tedavi aksatılacaksa ve ölecekse bu hasta sonrasının ne önemi var.. aşkımmm seni seviyorum derken ki cesaretim ölüm ensemdeyken ki korkaklıgımı karsılayacakmı bilmiyorum tek bildigim senin kafiyesi oldugun bu hayatımın kural tanımaz ama her uymadıgım kuralın hesabını verdigim tanrı tanımaz ama her tanımadıgım tanrıya secde ettigim bir ölümlüye baglanılmaz ama senin kollarında varlıgımı inkar ettigim bu hayatımın bir değeri varmıdır bilmiyorum ben cok sevdim varsın diye olmasaydın eger bir gün olabilirsin diye bütün acıları kabul edebilrdim... isyankarlıgımın cezası büyük seni tanıdım seni gördüm seni öptüm dokundum şimdi tahsilatı yapılsın gunahlarımın bir of dersem acımdan namerdim üstü kalsın yasadıklarımın...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
mezarının basına gelip ne soyliyecegini bilemedigi icin susan bir yetişkinim artık ellerim avuclarımda yutkunamıyorum soğuktan ayaz işlemiş yuregime dualarımın ne kadarı sana ulasıyor emin değilim ama gittiginden beri aklımın bir köşesinde mumlar yakıyorum ipini kopartmış bir ucurtmaydım ben simdi ruzgarların kollarında dolasmaktan yorulmus ne sözlerim kaldı geriye ne anılarım inkarlarımın buyuklugu kadar adım yayıldı arkasında durdugum sözlerim gibi telafisi kabul edildi hatalarımın şimdi her bayram gelip başında ağladıgım senmisin? akıp gidiyor zaman yaşam akıp gidiyor hırslarımız arzularımız acılarımız gundelik mutluluklarımız şimdi aşık oldugum kadının kollarımda olması tanrıya minnettarlıklarım bir kac gun daha mutlu yasayacagım diye yaptıgım yalaklıklarım bu ben değildim belkide üzülmemek icin başımı eğmelerim belkide ansızın gittin diye bunu akla mantıga sıgdıramayıslarım şimdi elimde avucumda kalan soğuk bir web sayfasına girip içimden ettigim duaları türkceye cevirme cabalarım tanrım anlar dimi konustugum dil farklıda olsa bilmek isterdim bunca yıldan sonra gittigin yerde mutlu olup olmadıgını bilmek bir halta yaramıyor olsada bir bayram daha sensiz geciyor arkadasım ve ben hala sırf bu gune bayram gunu deniyor diye gulumsuyorum kimse gormuyorsa da bu demek değildir akmıyor gozyaslarım...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bitirebiliyorsam eğer eski bir aşkın küllerinden arınıp yeni bir aşkın koynunda nefes almak içime cektigim bu koku hangi bilimsel formulle acıklanabilirdi sana sarıldıgım anda icimde yanan ateşin dereceleri... öperken dudaklarını bakıslarının altında kızarırken bunca yaşıma rağmen utanırken sanki daha yeni baslamısım liseye ilk öptügüm kızın tadı parmaklarımda anla öyle titrerken tutmak kendimi yakıştıramayıp yaşıma yürürken yanında elini tutmak icin sudan bahaneler ararken buldugum hicbir tutarlı bahaneye kanamayıp dillendiremeden carparken elim eline üşümüşken bu kadar yorgunken az once öpmemişim gibi seni öptükten bir kac dakika sonra sana susamışlığım elin avucumun cinde terlerken her dokunuşumun icinde yaktığı yakmak değil bu sabote etmek gibi ve nasılda razıydın bu saldırıya nasıl da özlemişim seni dokunmaya doyamıyorken dudaklarının ıslaklıgı hala aklımı esir ediyor ne yazıyorum ne soyluyorum neden diyemiyorum hala anlayamıyorum sanki liseye yeni başlamış sanki ilk defa öpmüş bir kız cocugunu utancından kızarmış kacırmıs gozlerini ama tadına varamamış bir daha öpsem diyen küçük cocuk gibiyim bahanelerim ellerimde ufalanıyor durmuyor dimi zaman sonra uyanıyorsun uykundan hayat devam ediyor anlıyorsunki yavaşlamıyor bile avuclarımın icinde terleyen ellerin kokunu icime cektikce bi sahil kasabasında acıyordum gozlerimi hani kurdugumuz o hayaller gibi neresinden baksan yada kapatsan gozlerini anlamadan sadece yaşasan şimdi sana yazıyorken dokunuslarımı icinde saklayıp her öpüşümü ezberleyip kelimelerine paylastırıyorken bir sonu olacakmı diye değil biz daha yeni baslıyorken bu sevdanın karasına sesini duyamasamda dudaklarını okumak bile öyle guzeldiki o an yaklaşıp öpememeye rağmen...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ne kanımdaki alkol oranları tutuyor artık nede sevdayı konu alan kelimelerin kafiyesi tarifi bir turlu tamamlanamamış sonradan yapılan eklemelerle tadı iyice bozulmuş gibi parmaklarımın ucuna gelene kadar kuruyor hislerim aklıma böyle bir kaybı nasıl anlatırım bilmiyorum en cok seni seviyorum dedigim zamanlarda en az senin bana bağlandıgın kadar kendimi sana bagladıgım ipini cözünce bu ucurtmanın saclarını sımsıkı bir arada tutan tokaların yorgun alnına düşerken turuncu ayrılıgın seni alıştığın benim yoklugum benim kabul edemediğim bu uzaklık tenimde yanıp duran kafiyesi bir turlu tutturulamayan seni istedigimi bildigin için mi bu kadar uzaksın bana bitiyorsa eğer bitmiştir aksini ispat etmekten yoruldum onsekiz yasında kücük bir cocugum hala telli arabalarım camdan bilyelerim gazos kapaklarım hala kucuk bir cocugum gozlerimin icine bakınca gorebileceklerin ağır bir hüzün deryasından baska bir sey değil dudaklarımdaki tebessumden arda kalan nokta kullanılamayan cumlelerim uyandım gozlerimi actıgımdan beri ihtiyarlıyorum kafamın icindeki her düşünce kabuk bağlıyor doğru kan grubu bulunamadıgı icin yogun bakımda tutulan hasta gibi bedenim dijital makinalardan aldıgım sen takviyelerim yetmiyor ne biri fişini cekiyor ne de izin veriliyor yüce yargı tarafından yuce yargı bir suredir başka işlerle mesgul varlıgım karsılıksız bir armagandı karsılıksız cıktıgım icin belkide üzeri karalanıp teşhire sunuldum simdi elimde telli arabalarım bitmişse bitmiştir zorlandıgım bunu anlamak belki de bu yuzden bir turlu susup alıp aklımı başıma ellerimi cebime sokup yol alamayışım... durup durup aynı kafiyeyi kurarken nasıl oluyorda bir kadına bu kadar kolay teslim oluşlarım... yeni bir sayfa araladım kendime...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ne kadarı gercekti hayatımızın en cok aklımızda kalan yasadıklarımızdan acısı en derin olanları değilmiydi ne kadar azınlıkta kaldı mutluluklarımız simdi eziliyorken mutsuz bir diktatörün egemenliginde en gercegi hangisiydi ve bu gerceklik süsü ne kadar tasınabilirdi her mutlulugumuz karsısında ipotek verdigmiz neydi aslında bir turlu üzerimize oturamadıgı icin defalarca terzilere verlip duzeltilmeye calısılmıs ama hep acemiye rastlamıs sökülüp dikildikce dikiş tutmaz olmus bir sure sonra öylece bırakılmıs ruhumuz... en masumu hangisiydi soyledigmiz yalanların ne kadarı hafifletici olarak gorulebilirdi sonuclarının alacagımız cezalar karsısında ayrıntılarına bu kadar dikkat ettigim kac kadın girdi hayatıma kac kadının gülümse numarası yapsın diye uyuma numarasıyla uykuya daldım kolları arasında bu kadar iyi oynayamadıgmız icin belki de simdi bu kadar kolay vazgecebiliyor olmak
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
esrarlı gözlerinmiydi beni sana baglayan sensizligin korkusumuydu ilk konustugumuz anda icimde büyüyen rahatsızlıgım dogustan belki anladıgımda zaman icin gec senin icin erken oldugunu... ne öptükce doyabildim sana nede dokundukca yetindim içimi kaplayan bu sıcaklık ölmeden once hissettigim son huzurmudur karsıma cıkan sen tanrımın hayatımdan cıkarken bıraktıgı bahşişmisin simdi adın aklımda bakısların ve hüznün icime işlemiş sesin kulaklarımda cınlıyor ansızın cekip gitmelerin akla mantıga sıgmasada affediyorum seni benimle seviştigin son gecenin hatrına...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ansızın cekip gitmelerin yarım bırakılmıs bir cumle gibi hangi isareti koyarsan koy yetim kalır bu sözler ve hicbir örgut tarafından korunma altına alınmaz ansızın cekip giderken acık bıraktıgın kapım, ısıklarım ve üstüm senden sonra uyanmazmıyım sanıyorsun... senden baska bir hayat olmazmı yasayacagım... bu kadarmı baglıydım sana benden ötesi olmazmı sanıyorsun? teninin kıvrımlarında alev alev yanarken icime cektigim nefes seninmi bu yakarken icimi buyuyen yangın senin kundakladıgın mı? sabahın köründe aklımın bir yanın esir edip aklına uykuya hasret bırakan senmisin alkol bastıgım yaralarımı bile önemsiz kılan senin afyonun mu cigerlerime cektikce baska bir tanrıya iman ettiren hangi çölde yolunu sasıran bedeviydim ben simdi gordugum hayalleri gercek sanarken senden kalan tek bir kanıtla aklıma seni acıklamaya calısıyorum ne zaman icime girdin simdi sıgınma talep ediyor tum multeci isteklerim ne zaman kontrolumu eline aldın simdi seni bekliyor hareket etmek icin tüm bedenim...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
yıkıp yıkıp yeniden örüyorum surlarımı aklımda eskilerden kalmıs az kullanılmıs bir sevdadan kelimelerle bundan yıllar sonra baskalarına gururla gosterevbilecegim turden yara izlerim yok benim izini tenime bırakanların defterinde isminin üzeri cizilmişlerdenim unutulmaya yüz tutmuş ama unutulmamak icin yüzsüzlük yapan eski sevgili gibi durup durup yeni sevdalarıma yalakalık yapıyorum ucuz bir fiyaka bu duydugum alkış seslerini hissedemiyorum artık söyleyemedigim sözleri umursamıyor nerde kırılan bir kız cocugu görsem icim tuhaf olmuyor yutkunamıyorum... bunca zamandan sonra geri dönüşlerin belki de kendi acımı unutmak icin senin acılarını dinlemek isteyişlerim sabah olur gecer, gece olur sabahı beklerim diyorsun... sonra sabah olur ve gecer... şair diyorlar artık bana ben içimi kanatıp yazdıkca adam diyorlar yazdıgım her kelimeyi üstüne alınanlar.. yorgunum artık üstünde durmuyorum olan bitenin kendimi seviyorum artık son gunlerimi kendmle gecirmek tüm bu kargasanın icinde kafamı dinlemek.. sana hayrandım ben yazdıgın her kelimenin kör tutsağı boynunda zincirleriyle kürek mahkumu gibi ben sana yazdım baska kadınlar cok begendi baska kadınlar cok begendi diye sana yazmaya devam ettim senden sonra kalanları biriktirip bir resmini yaptım resmine yazdım bir andın belki hayatımda en buyuk yangınlarıda baslatan bir kıvılcım değilmiydi her zaman? kelimeler... ikimizin elindeki tek kalan ve en cok olan değil mi? kullanmayı bilenin kapısından girebilecegi bilmeyenin zaten işi yok bu dehlizde hic dusundun mu bu kadar derinde kac kişiye rastladın seni son gordugumde aglıyordun o gunden beri satırlarım ıpıslak benim ve bununla bir ilgin varmı bilmiyorum hatta sana yuklesem bunun sorumlulugunu ve sen bilmesen sorun olur mu... sonradan inkar etsem bakışlarının buğusunda yalnızlıgım senden sonra ne cok agladım ben susmaya calıstıkca avazım cıktıgı kadar bagırdıgım sesimin gömüldügü bu duvarların benden sonra hangi sevdaya tanıklık edecegini bilmek isterdim hangi aşkın ateşinde kurutulurdu eski bir sevdanın ıslaklıgı.. zekamın karsındaki eksikligini kapatabilmek icin hep gereginden fazla konustum hayatımda kac kadın oldugunun ne önemi var.. harcamalarım ne kadarın üzerinde olursa ekstra bonus alabilirim sen karsısında egildiğim tanrıçam dizlerine kapanıp merhametler dilendigim elini basıma ve omuzlarıma değdirmeni ve beni kutsamanı bekliyorum... sana yazıyorum diye bu kadar kutsal kelimelerim.. seni cıkar geriye kalan anonim olur her şairde biraz kamu mallığı vardır değilmi? gidersen eger geride kalanı kullanıp atacagım odanın en soguk köşesine beni bırakırsan eğer üstünü sıkı sıkı kapatıp susacagım ısırıp dudaklarımı ne zaman kullanıp atmak istersen gönüllü olacagım üstü kalsın...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bundan yıllar sonra başkalarına gururla gosterecegimiz türden izler olmayacak, birbirimizin icinde acmıs oldugumuz yaralardan arta kalan...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
seni kıskanmamdan hoslanıyormusun? ciddi bir zamanlama ve mikat sorunum oldu benim her zaman düşündükce abartıyorum hissettikce batırıyorum en yakınımdakierle brlikte dün gece yoklugun öyle canımı yaktı ki butun gun her dakika aklımdaydın bir hayalet gibi yanımda seni tasdım buna ne kadar dayanbilrim bilmiyorum birsey olmayacak zaten hersey geciyor yavas yavas her parcan icimden buyuk bir gurultuyle kopuyor ve uzerime gelen bu çığdan kacmak istemiyorum artık... seni bir an olsun aklımda cıkarabilmek icin ne delilikler yaptım kollarmın arasında benim icin aglayan bir kadın gozlerimden suzulen yaslar senin icin seni aramamak sana yazamak icin herseyi yapıyorum artık bu savas öyle yorucu ki dedigin gibi zamanla gecermi acısı, alısırmı insan yenilgilere? yaptıgım butun hataların ve yanlısların farkındayım ve telafisi yok kayıplarının seni seviyorum daha once hicbir kadını sevmedigim ve senden sonra hicbir kadını sevmeyecegim gibi istemedigin zaman sus de bana nolur öyle korkuyorum ki artık yanlıs yapıp seni kaybetmekten.. ürkek sesini duymayı özledim sen icine kapatıyorken bana dair söyleyemediklerini simdi üstünü örtuyorum aklımdaki sana dairlerin zamanında yetişememiş yolcu gibi hayatında neye yetişmiştiki simdi sırıl sıklam terlemiş kosturmaktan buna yetişse ne değişirdi ki sana yetişsem senin olsam beni öpsen benim olsan öyle korkuyorum ki artık seni anlamını yukledigim her kelimeden bu anlamı tasıyamayacak diye sorumluluk almaktan yoruldum kapını calıp kacan kucuk cocuk olmak istiyorum yakalarsan bir gun kızmaktan cok sarılıp koklayacagın...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
alıp basımı sıkışınca yine bu satırların arasına geliyorum bıkınca yasamaktan hatta usanınca nefes almaktan, hadi aldım diyelim o nefesi vermekten anla öyle bezmişim sabah olsa kalksam diyorum aksam olsa yatsam... son bir şişe daha var işin kötü yanı sarhos olmama daha cok var... alkol yetmezliginden krizlere girmekten yoruldum gencligimi özledim iki kadehle kafayı bulan kafayı bulamasada iki güzel söze kanıp incecik kolların arasında icine cektigi kadın kokusuyla sızıp kalan... yazınca gecer dediler o gun bugun yazıyorum adım şaire cıktı inmez sekize gecmiyor icimdeki telaş ben kadına asık oldukca yazıyorum kadın bana tutuldukca doluyorum yazınca bosalmıyor icimdekiler başka kadınlara sarkıyor yalnızlıgım huzur arıyorum sustugum zamanda anlasınlar beni avazım cıktıgı kadar bagırırken değil kırdıgım butun kalplerden özür dilerim bilincinde olarak diledigim bu özür kelimesinin bir halta yaramadıgının daha iyisni biliyor olsaydım bu özür ifadesinin yazmazmıydım sanıyorsun daha iyisini bilseydim telafılerini etmezmiydim..
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
icinde varolmamın bir acıklaması yok avukatımın yaptıgı her acıklama aslında aslının sana uydurdugu bahanelerden ibaret.. şimdi seni bekleyip , sana yazıp, kendimi kandırıyor olmam gibi.. icindeki butun suclamalardan temize cıkmıs olsamda bu vicdanımı rahatlatmaya yetmiyor ve sen nasıl bir zehirdin ki bir turlu arındırıp ruhumu saglıklı dusunemiyorum... saglıklı dusunmek umrumda bile değil düşündügüm sensen gecmiş ve gelecek zamanları bir yana bırak en geniş zamanlarımda yandıgım sensin bir turlu tutamayıp kendimi sesindeki titremelere vuruldugum şimdi gelmeyecegini bile bile beklerken sabırsızlandıgım yazmıyorsun ya bittiyse eger bu sonsa en buyuk zaferim kaybederken rıza gosterdigim sensin son nefesim senin dudakların tarafından cekilecekse eger hayatım boyunca verdigim her nefese değer
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
benimle girdigin bu savasta esir düşmeyeceginin garantisni sana kim verdi... tutsaklıgın kelimelerimin arasındaki zindanda varolmaktır simdi seni asir aldıgı icin kazanan benmiyim kaybeden senin ruhun mu? icinde bıraktıgım her sızının sorumlusu benim acılan yaraların faili ne cok kanımı akıttım ben sana resimler yapabilmek icin simdi ayaklarına kapıldıgım ve taptıgım tanrıcam yarın hayatıma yaklastırmaktan korktugum şeytanımmısın? güç denemesi gibiydiyazdıklarım senin okumaktan korkmadıgın icin benim yazmaktan cekinmedigim icin şimdi iki eski ve guclu savascı gibi cekip kılıclarımızı üstüne gitmemiz gucsuzlugumuzun beklemedignin farkındayım ne ben hazırdım seni yeni mısralarıma sarmaya nede sen hazırdın icin kanarken ve yanarken canın icine gömüp öfkeni bana şefkatle yaklasmaya celladına aşık olan mahkum gibiyiz bogazımıza ilmegi gecirecegini bilmek sevmemize engel değil uzun zamandan beri... düşlerimin yerine koyabilecek kadar icime alamadım seni.. benim istedigim düşlerimin ötesinde benim diyebilecegim karanfil kokulu bir gerceklikti ne eskilerden kalma acılarım ne anılarımn arasında yasattıklarım şimdi yazıyorsam eger sana bu daha once anlatamadıklarım... sana yanıyorken nasıl olurda senden saklarım sana yazılırken kullandıgım kelimeleri hangi anlamı esirgerim aklımdan ellerim yazma telasında beceriksizlik korkusu ruhumu sarıyor kalmak istedgimi söyliyebilmek icin on cumle kuruyorum okudukca hepsi ellerimde ufalanıyor simdi seni dusunuyorum seni istiyorum demek bile gecirmiyor sana susuzlugumu.. hayatımın basladıgı yere koy kendini bunca noktadan sonra yeni bir satırbasına şimdi korkuyorum yazdıgım her kelimeden seni benden uzaga suruklerse... belkide susmalıyım artık seni bana getirenin geri götürmesin diye... sustugum sen yazdıgım sen çığ gibi buyuyorsun icimde önüne cıkan herseyi silip süpüren... al beni yangınına anlatmaya calısıyorum, olmuyorum tek basıma yazarken...
-
Şehitler'de ölür, Vatan'da bölünür...!
Unuttunuz mu artık? Milli takımda mac kazandı zaten, seviniyormusunuz... Ne değişti pkk konusunda? Yazılanları bir okuyun sadece burdakileri... Ne oldu simdi?