Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Bu cografyada.. Türkiye’nin büyümesine engellemek isteyenler muhakak var.. Simdi sunu cok acikca anlatalim kürtcüler ve dinciler olmasa Türkiye daha ileri noktalarda olabilirdi öyle mi asil sıkıntı bu degil mi biz Türkler kendimizi bir sıkıntı kaynagı gibi görmeyelim.. Asil sıkıntı isbirlikciler Kürtcüler ve Dinciler.. CHP bugün en basta Türkiye´yi hasım olarak görmez.. CHP bugün Türkiye’yi batıracak, yerin dibine sokacak metinlerin altina imzasini atmaz.. CHP bugün sevr i dayatanlarin tek hoslanmadigi partidir.. CHP bugün Tarihimize hakaret etmez ..atalarimiza hakaret etmez ettirmez.. CHP bugün En duyarli milli davalarimizi Kıbrıs´ta filan bizim hic kabul edemeyecegimiz ifadelerin altina imzasini atmaz.. CHP bugün Namusu koruyan Askerlerimize hakaret etmez.. Devletimize karsi Halkimiza karsi saygılı olmayan bir dil kullanmaz. Bunlari anliyabilmek icinde cok iyi okullarda okumak gerekiyor!
  2. 'Erdoğan ikinci peygamber' 'Erdoğan ikinci peygamber' MHP'li Vural, AKP'li bir il başkanının Erdoğan için "İkinci Peygamber gibidir" dediğini söyledi MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, seçim mitinglerinde "Son Osmanlı Padişahı" ve "2'nci Atatürk" pankartları açılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser'in 14 Kasım 2008'de yaptığı bir konuşmada "İkinci Peygamber gibidir" dediğini öne sürdü. Aydın il başkanı Eser'in, 29 Mart seçimlerinde "taltif" edildiğini ve Aydın İl Genel Meclisi birinci sıradan aday gösterildiğini söyleyen Vural Erdoğan'a "Sen kimsin ki peygamberimize, dil uzatacak, onun adını alacak, mukayese ettirecek kadar bu milli manevi değerlerimizin içini hortumluyorsun?" dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, son günlerde Başbakan Erdoğan'ın kendisine bir takım sıfatların yakıştırılmasından ayrı bir haz duyduğunu savundu. Daha önce Erdoğan'a eski ABD Başkanı Bush'un "BOP eşbaşkanı" görevini verdiğini hatırlatan Vural "Daha sonra Davos çıktı, Fatih oldu. Sonra da Padişah oldu, Atatürk'le ilgili pankart açıldı. Doğrusu sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı mısın, AKP Genel Başkanı mısın, nesin sen diye sorma ihtiyacı duyuyoruz" dedi. -"AYDIN İL BAŞKANI 2'NCİ PEYGAMBER DİYOR"- Basın toplantısında AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser'in 14 Kasım 2008'de yaptığı bir konuşmanın kaydını dinleten Vural, İl Başkanı'nın Erdoğan için "Biz Başbakanımızın aşağıyız. Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir" dediğini kaydetti. İl Başkanı'nın konuşmasının CD'lerini de basın mensuplarına dağıtan Vural, Eser'in 29 Mart seçimlerinde taltif edilerek İl Genel Meclisi birinci sıradan aday gösterildiğini kaydetti. -"SEN KİMSİN SAYIN BAŞBAKAN"- Başbakan Erdoğan'a "Sen kimsin Sayın Başbakan" diye seslenen Vural, şöyle konuştu: "Sen kimsin ki peygamberimize, el uzatacak kadar onun adını alacak, mukayese ettirecek kadar bu milli manevi değerlerimizin içini hortumluyorsun. Yeri geldiği zaman iktidarı için partisi için 'Papaz elbisesi bile giyerim' diyen bir kimsesin. Bugün geldiğimiz bu noktada milli manevi şahsiyet abidelerimizle mukayese edecek kadar gözlerini hırs bürümüş. Bunlardan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ve böyle kimseleri yaptırıp konuşturup taltif ettiren bir siyasal zihniyetle karşı karşıyayız. Böyle bir kişinin milli ve manevi değer şahsiyetlerimizle mukayese edilmesini de Türk milletine hakaret kabul ediyorum." -"BURASI TAYYİBAN CUMHURİYETİ DEĞİL"- Türkiye'de yıpratılmadık milli ve manevi şahsiyet kalmadığını kaydeden Vural Peygamber'e kimsenin dil uzatmaya hakkı olmadığını söyledi. Aydın İl Başkanının sözleriyle ilgili Cumhuriyet Savcılarını göreve davet eden Vural "Türkiye demokratik bir ülke midir, değil midir? Ne sultanısın sen. İşsiz kalan yoksul bıraktığın gönüllerin mi, yoksa böyle inanç değerlerimizin içini boşaltanların gönüllerinin sultanı mısın? Yoksa Bush'un BOP'unun gönlünün sultanı mısın? Yoksa Davos'un sultanı mısın? Burası Tayyiban cumhuriyeti değil. Uyarıyorum bir daha milli ve manevi şahsiyetlere, peygamberimize dil uzatanlar hadlerini bilsinler" diye konuştu. -SU SAYAÇLARI İLE İLGİLİ İDDİALAR- Vural, basın toplantısında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'le ilgili de yeni iddialarda bulundu. Su sayaçlarıyla ilgili Sanayi Bakanlığı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü'nün 2007 yılında İçişleri Bakanlığı'na yazı gönderdiğini ve su sayaçlarıyla ilgili 670 TL civarındaki rakamın tüketicilere külfet getirdiğini ve abonelerin mağdur edildiğini bildirdiğini söyleyen Vural, "Sanayi bakanlığı 'büyük külfet' diyor ancak soygun devam ediyor. İçişleri Bakanlığı bu konuda ne yaptı, Ankara Valiliği ne yaptı? Ankara'da niye zorunlu olarak ön ödemeli su sayacı takılıyor?" diye konuştu. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 26-28 Ocak 2009'da, Elektromed şirketinden, yüzde 20 iş artırımı ile 60 bin su sayacı alımı daha yaptığını kaydeden Vural, "Ankaralı kazıklanmaya devam ediyor, sayaç mı kalmadı depolarda? 42 bin sayaç var, sayacınız mı bitti de 60 bin sayaç daha alıyorsunuz? Günde 200 sayaç takılıyor bu 60 aylık sayaç alındığını ortaya koyuyor. Bu da Gökçek'in Ankaralı'ya su üzerinden kazığı" diye konuştu. -"İHTAREN SÖYLÜYORUM İŞTEN EL ÇEKTİRİLEBİLECEĞİN GÜNLER YAKIN"- Gökçek'e "ihtaren söylüyorum işten el çektirilebileceğin günler yakın" diye seslenen Vural, Gökçek'in kendisiyle ilgili araştırma yaptırdığı iddiaları konusunda ise "Yüreğin yetiyorsa çık televizyondan söyle. Mesaj gönderme. Ne istiyorsan sor. Evime gelip çay içebilir, gel sana acı kahve içireyim" diye konuştu. Vural Gölbaşında malvarlığı olup olmadığı yönündeki bir soruya ise "Var benim değil eşimin, imarsız yerde" karşılığını verdi.
  3. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Havadan Sudan Konular
    Düdük! Dedikodu yazarına, bu kez Türkiye'nin en ünlü komedyeni sert çıktı! Olay yaratacak kelimeler... İŞTE ALİ EYÜBOĞLU'NUN CAFE MİLLİYET'TEKİ YAZISI Bir davette karşılaştığım Ali Atıf Bir’i tebrik etmek istedim. Çünkü, Bir’in Kanaltürk’te ekrana gelen “Atıf Hoca ile Reklam ve Rekabet” programının Cem Yılmaz’lı bölümünü çok beğendim. “Atıf Hoca ile Reklam ve Rekabet”, Yılmaz’ın daha önce Show TV’de ortalığı yıkıp geçtiği “Var Mısın Yok Musun?” gibi bir eğlence programı olmamasına rağmen söyledikleriyle ekran karşısındakilere yine de keyifli anlar geçirtti. Bir, bu akşam ekrana gelecek Cem Yılmaz’lı ikinci bölümün, ilkinden daha renkli olduğunu söyledi. Bir, “Üstelik bu bölümde müthiş de bir bomba var” dedi. Bunun ne olduğunu merak edip Bir’i sıkıştırdım, o da “bomba”yı patlattı: “Cem Yılmaz, Oray Eğin’e ‘düdük’ dedi” Akşam yazarı Oray Eğin’le Cem Yılmaz arasında ne gibi bir husumet olduğunu bilmediğim için ünlü komedyenin niye böyle bir çıkış yaptığını öğrenmek için Bir’den programın o bölümünün deşifresini istedim. Gelen metin gösterdi ki Yılmaz’ın Eğin’e yaptığı gönderme “düdük”le sınırlı değil. Yılmaz, Eğin’in, eski bakanlar, milletvekilleri, üst düzey devlet memurları ile onların eşleri ve çocuklarına verilen ve birçok ülkeye vizesiz giriş ayrıcılığı olan “yeşil pasaport”a sahip olmasını da taktı! “Korsandan mı izleyeyim düdük?” İşte Cem Yılmaz’ın bu akşam Kanaltürk’te ekrana gelecek “Atıf Hoca ile Reklam ve Rekabet”te Oray Eğin için söyledikleri: Ali Atıf Bir: Slumdog Millionaire’i izledin mi? Cem Yılmaz: İzledim. A.A.B.: Nasıl değerlendiriyorsun? C.Y.: Sağolsun Oray Eğin bana kasedini göndermiş. Oradan izledim. A.A.B.: Slumdog Millionaire’i? C.Y.: Evet. Çünkü onda var herhalde, bir programa çıkmıştım, diyor ki işte “İzlememiş” diyor, “Konuşuyor” diyor, “İzlemediği halde programa çıkıyor” diyor. Yaa filmler daha vizyona girmedi. Korsandan mı izleyim düdük? (Gülüşmeler) İnanılır gibi değil. A.A.B.: Bu düdük kısmına katılıyorum. CY: “Aaayy! Ne çıkıyor izlemedi” diye. “Niye çıkıyorsun”u mu var? A.A.B.: Kendisi nereden izliyormuş? C.Y..: Yurtdışında... Onlar geziyor, biz gezemiyoruz... Vize? Ne vize var, ne bir şey? Onun yeşil pasaportu var biliyorsun! A.A.B.: Öyle mi? C.Y.: Ben olsam verirdim yani... Bir’le Yılmaz arasındaki diyalog birebir bu... Kanaltürk ya da Bir, o bölüme son anda bir sansür uygular mı? Bir’le Eğin arasındaki husumeti bildiğim için, sanmıyorum.
  4. ARINÇ KİMDİR NEYİN NESİDİR? __________________________ Arınç'tan generallere salvo! 'Allah'a şükrediyorum ki bunların zamanında bir savaşa girmemişiz' AA 22. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç, Ergenekon Davası kapsamındaki emekli orgenerallerin askerlikten başka her türlü işi yaptıklarını dile getirerek, "Allah'a çok şükrediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş, yoksa bunların savaşacak halleri yok" dedi. Bülent Arınç, bazı gezi ve incelemelerde bulunmak üzere uçakla İzmir'den Van'a geldi. Van Ferit Melen Havaalanı'nda Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Van Milletvekilleri Kayhan Türkmenoğlu, İkram Dinçer, Kerem Altun, Gülşen Orhan, Van Belediye Başkanı Burhan Yenigün ve partili üyeler tarafından karşılanan Bülent Arınç, konvoy eşliğinde bindiği seçim otobüsü ile seçim bürosuna geldi. Burada partili üyeler tarafından coşkuyla karşılanan Arınç, partililerle selamlaştı. Ardından kısa bir konuşma yapan Mili Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Bülent Arınç'ı Van'da ağırlamaktan dolayı son derece mutlu olduklarını ifade etti. Çelik, Arınç'a eski meclis başkanı demediklerini 'Eskimez meclis başkanı' diye hitap ettiklerini dile getirdi. Daha sonra partililere hitaben konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Bülent Arınç, AK Parti iktidarının yapmış olduğu hizmetlerden bahsetti. Konuşmasında muhalefetin kendilerine yönelik yürüttüğü engelleri de eleştiren Arınç, Türkiye gündemini meşgul eden Ergenekon Davası ile de ilgili açıklamalarda bulundu. Arınç konuşmasını şöyle sürdürdü; "Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü kimler dinamitlemiş, siyasi suikastların arkasında ne varmış. Türkiye'yi karıştıran güçler neyi hesaplamış ve AK Parti iktidarı bütün bunlara karşı nasıl dimdik ayakta kalmış bunu görüyoruz. Emekli orgenerallerin ses kayıtları var. Aman Allah'ım neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah'a çok şükrediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar. Çünkü siyasetle uğraşmışlar, darbelerle uğraşmışlar memlekette kendi kafalarına göre uygun buldukları işleri yapmak için maalesef yasa dışı güçlerle bile iş yapmaktan çekinmemişler. Çok yanlış bir şey. Ama bunlara karşı eğer Türkiye'de AK Parti hükümeti olmasaydı hiçbir hükümet ayakta kalamazdı. Bizi biz yapan bunlarla mücadele etme noktasında yasanın önüne yargının önüne alıp bunları getiren kolluk kuvvetleriyle güçlü bir iktidarımız var. Bu dönemde bunlar ortaya çıkıyor ve biz bu dönemde Türkiye'nin hangi badirelerden geçtiğini görüyoruz. Olay yargıya intikal etti yargı en adaletli kararını verir. Ama duyduğumuz ve okuduklarımız bile bizim aklımızı başımıza getirmek için yeterli olsa gerek. Dolayısıyla bu iktidarın güçlenerek devam etmesi ve Davos da nasıl Türkiye'nin Başbakanın sadece Türkiye'deki halkımızın sözlerini, inancını konuşan bir başbakan değil. Dünyadaki mazlumlar için gerçekleri söylemişse AK Parti iktidarının yapacağı bu hizmetlere kimse engel olmamalıdır. Bakın Davos'ta o konuşmayı yaparken, bizde çok monşer var. Eyvah bu diplomasiye aykırı oldu. İsrail bize kızacak, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bize küsecek. Dünyada yalnız kalacağız. Bu söylenir mi? Hem de kaba kaba söylenir mi? adama sus diyerek, ver diyerek dur diyerek, yanındaki yaşlı adama karşı 'Sen yaşlısın böyle konuşuyorsun bak sen adam öldürmeyi iyi bilirsin zalim adam' demek olur mu diye çok üzüldüler. Perez den daha çok üzüldüler. Aman Allah'ım ağladılar sabaha kadar. Değerli dostlar sizler namuslu olursanız şahsiyetli olursanız dürüst ve inançlı olursanız ve Allah'tan başka kimseden korkmazsanız Allah sizi izzetli yapar onurlu yapar." Gün içerisinde çeşitli ziyaretlerde bulunacak olan Bülent Arınç'ın, geceyi Van'da geçirdikten sonra yarın İzmir'e döneceği belirtildi.
  5. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Sağlık (Genel)
    O bir mucize! Uzmanlar süt için 'yaşam mucizesi' diyor... Bakın yarım litresi nelere bedel? İnsan sağlığı açısından son derece önemli olan sütün yarım litresinde, diğer bazı gıda maddelerinden katbekat fazla kalsiyum bulunduğu bildirildi. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "yaşam mucizesi" diye nitelendirilebilecek kadar büyük besin değerine sahip olan sütün insan yaşamındaki yerinin, insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyledi. MÖ 26'ncı yüzyıla ait Babil kabartmalarında sütle ilgili temaların işlendiğini ifade eden Tayar, sütün içerdiği bol kalsiyum ve vitaminlerle birçok hastalığı önlediğini belirterek, "dünyanın en yararlı içeceği süt, insanların doğumlarından itibaren ilk aldıkları besindir. Süt, bebeklerin narin vücutlarını sağlamlaştırır, güçlendirir" dedi. Tayar, sütün binlerce yıldır olduğu gibi yine insan vücudunun en fazla ihtiyaç duyduğu içeceklerden biri olmayı sürdürdüğünü dile getirerek, şöyle konuştu: "Vücudun yapı taşı olarak kabul edilen proteinlerin beslenmede önemli bir yeri vardır. Süt proteininin biyolojik değeri bitkisel proteinlere göre daha yüksek olduğundan, vücut diğer proteinlere oranla süt proteininden daha iyi yararlanmaktadır. Sütün içindeki protein, büyüme ve gelişmeyi sağlar, saç ve tırnakların oluşumunda büyük rol oynar ve kasların kasılmasına yardımcı olur." Süt şekeri olan "laktoz"un vücudun kalsiyum ve fosfordan daha iyi yararlanmasını sağladığını anlatan Tayar, şunları söyledi: "Bu nedenle süt kemik ve diş oluşumunda, bebeklerin beslenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca süt yağındaki fosfolipitler, beyin ve sinir hücrelerinin hayati önem taşıyan kısımlarını oluşturur. Vücut için gerekli olan doymamış yağ asitlerini bünyesinde bulundurmasından dolayı süt yağının beslenmede önemli fonksiyonları bulunmaktadır. İnsanların iyi bir şekilde beslenmesi için bütün minerallere ihtiyaçları vardır. Sütte bulunan başlıca mineraller fosfor ve kalsiyumdur. Sütün yarım litresinde, 5 kilogram et, 2.6 kilogram ekmek, 6.3 kilogram patates, 8.5 kilogram elma, 1.6 kilogram marul ya da 1.7 kilogram havuçtaki kadar kalsiyum bulunuyor." Prof. Dr. Tayar, kalsiyumun özellikle çocukların kemik ve diş oluşumlarının tamamlanmasında önemli rol oynadığını anımsatarak, 25–30 yaşlarına kadar alınan kalsiyumun, kemik yoğunluğunun artmasına yardımcı olduğunu, bu yaşlardan sonra da süt içilmesine düzenli olarak devam edildiğinde, kemik yoğunluğundaki azalmanın yavaşladığını ve geciktiğini bildirdi. "Yeterli süt tüketimi, dolayısıyla kalsiyum alımı, tüm yaşam boyunca kemik sağlığı için önemlidir" diyen Tayar, şunları kaydetti: "Süt, ayrıca beslenmemiz için gerekli olan yağda ve suda eriyen vitaminlerin hepsini içermektedir. Özellikle zeka gelişiminde etkili olan, deri ve göz sağlığında gerekli B2 vitamini için süt en iyi kaynaktır. Vücudun ihtiyacı olan B12, A ve C vitaminleri süt içerek önemli ölçüde karşılanabilmektedir. Bu nedenle her yaşta süt içmek gerekiyor."
  6. Bizler insan haklari, adalet hukukun üstünlügü, laiklik, cagdas, bir toplum haline gelmek istiyormuyuz bunun mücadelesini veren diger toplumlarin icinde yer almak istiyormuyuz.. bugün bu mücadeleyi veren ülkeler yargicin nasil karar verecegi Anayasa´nin temel kavrami insan hakkidir diyen ülkeler yargicin verecegi kararlari bugün mercek altina almazlar alamazlar? Bu ülkeler daha fazla hukuk pesinde kosmuyorlar mi.. ama mevcut yasada kararlari cigneyerek degil yargicin aldigi kararlari cigneyerek degil.. toplumun yasamini düzenliyen kurallari devlet tarafindan yaptirima baglanmis kurallari inceleyerek.. günün sartlarina felsefesine göre mercek altina alarak bu arada siyasiler kendileri mercek altindadir ülkenin demokratik kurumlari tarafindan.. Anayasa bir kenara konursa ülkenin yargiclari bir kenara konursa hukuk kurallari bir kenara konup.. hukuk hukuk deyip bir soyut kavrama cevirerek sadece hukuk aramaya cikilirsa! hukuk her vatandasin kafasina göre kendi sevdasina göre rüya afyon yutmus sevdasina dönüsür.. Her vadantasin kafasina göre hukuk kurallari yoktur böyle bir sevda bu sevda daga silahla cikan kisiyi teröristi.. hukuk teröristin yaptigi dogrudur kavramina kadar götürür.. Hukuk bir teröristin nasil yargilanacagini bilmektir.. aksine iddia hukuk disi teröristliktir. bugün ülkemizde birileri hukukun icine teröristleri yerlestirme cabasi icinde oldugunu görüyoruz.. Hukuk bunu bünyesine kabul etmez bir gün bunu ülkenin disina atacaktir bu virüsleri.. Ergenekonla susurlugu birbirinden ayirip Susurluguda atacaktir.. bu seyh aga uyusturucu ülkeyi bölmeye calisan Irkci terörist mafyasini.
  7. Şahan'ın yürek burkan öyküsü O herkesi güldürüyor ama onun hayatında da büyük acılar var... Şahan Gökbakar, son dönemde Recep İvedik filmiyle gündemde. Zaman zaman çok ağır eleştirilere uğrayan Gökbakar, Kanal D'de Güneri Civaoğlu'nun programında hiç bilinmeyen bir hikayesini anlattı. Civaoğlu programda, insanların acılarını unutamaması durumunda herkesin birer hasta olarak akıl hastanelerine düşebileceğini ifade etti. Bu sözler üzerine babasını 8 yaşında trafik kazasında kaybeden Gökbakar,"Benim mesela hayatımda ciddi anlamda büyük acılar oldu. Bu böyle 'Acıların çocuğuyum'anlamında değil de yaşadım yani. Babam vefat etti. Bu 8 yaşında bir çocuk için ciddi bir travma aslında. Babamla geçirdiğim anları, günleri hatırlayarak ve gülümseyerek onu hatırladım ki hayatımda büyük bir yara olmasın ve ciddi anlamda bir hasta haline dönüşmeyeyim diye. Bu hoşgörü yaratır. Hem insanın kendiyle hem de başkalarıyla barışık olmasını sağlar" diye konuştu. İnsanların gülerken ağızlarını kapattıklarına da dikkat çeken Şahan, "Ağzımızı kapatmayalım, herkes açık açık gülsün" dedi.
  8. Savaş üniformalı lise katliamı Savaş üniformalı lise katliamı Siyah bir savaş üniforması ve maskeyle Winnenden kasabasındaki eski okulunu basan silahlı çılgın genç, dehşet saçtı. Peşpeşe 3 sınıfa giren 17 yaşındaki Timothy Kretschmer, otomatik silahıyla 9 öğrenci ve 3 öğretmeni katletti. Katliam sonrası bahçeye çıkan çılgın genç, okul bahçıvanını da öldürdü. Sürücüsünü rehin aldığı arabayla kaçan Timothy, kendisini kıstıran polisle çatışmaya girdi. Burada da yoldan geçen iki kişi can verdi, iki polis ağır yaralandı. Çılgın gencin son kurşunu kafasına sıkmasıyla, dehşet gününde can verenlerin sayısı 16 oldu. ALMANYA’nın Baden-Württemberg eyaletinde mezun olduğu okulu basan silahlı genç, 15 kişiyi öldürdükten sonra polisle girdiği çatışmanın ardından intihar ederek öldü. Olay sonrasında hastaneye kaldırılanlar öğrencilerden Türk kızı Büşra Yaşaroğlu’nun ağır bir travma geçirdiği de belirtildi. Stuttgart yakınlarında küçük bir kasaba olan Winnenden’deki "Albertville" Realschule Lisesi’ne siyah savaş üniforması ve maskeyle gelerek girdiği 3 sınıfta rastgele ateş açan 17 yaşındaki Timothy Kretschmer, 9 öğrenci ile 3 öğretmeni öldürüp kaçtı. Kretschmer’in okulda öldürdüğü öğrencilerden birinin İbrahim isimli Kosovalı öğrenci olduğu ifade edilirken, ölen tek erkek öğrencinin de İbrahim olduğu belirtildi. Kaçarken okulun bahçevanını da öldüren saldırgan, rehin aldığı bir otomobille 40 kilometre uzaklıktaki Wendlingen kasabasına kadar gitti ancak polis burada izini buldu. Bir alışveriş merkezinin otoparkında saldırgan ile polis arasında çıkan çatışmada yoldan geçen 2 kişi de öldü. Çatışmada saldırganın öldürülmesiyle birlikte ölü sayısı 16’ya yükseldi. 580 öğrencinin eğitim gördüğü okula saldırı sonrasında kenti kuşatma altına alan polis, ölen öğrencilerin 14 ile 16 yaş arasında olduğunu, yaralıların arasında ise bir hademe ve çok sayıda öğrencinin bulunduğunu açıkladı. Havadan karadan takip Dün sabah saat 9.30, öğrenciler dersteyken Albertville lisesine gelen Tim Kretschmer, elindeki otomatik tabanca ile sırayla üç sınıfı bastı. Siyah üniforma giymiş maskeli saldırgan, rastgele öğrencilerin ve öğretmenlerin üzerine ateş ettikten sonra hızla olay yerinden uzaklaştı. Okulun dışında 7-8 el ateş eden saldırgan, okulun bahçevanı olduğu öğrenilen bir kişiyi daha öldürdü. Ardından rehin aldığı araba ve sürücüsüyle birlikte 40 kilometre uzaktaki Wendlingen’e doğru yol alan saldırgan, havadan ve karadan takip edildiğini anlayınca, yol üzerindeki bir süpermarkete girdi. İki polisi de yaraladı Burada rehinesini bırakan Tim Kretschmer, marketin park yerinde polisle silahlı çatışmaya girdi. Çatışma sırasında iki sivil hayatını kaybederken, iki polis de yaralandı. Çatışmadan sonra ölü bulunan saldırganın, intihar ettiği belirlendi. Okuldaysa saldırı sonrasında öğrencilerin hemen evlerine gitmelerine izin verilmedi. Vahşeti yaşayan öğrenciler okulun bitişiğinde bulunan yüzme havuzunun salonunda psikolojik destek aldılar. Saldırıdan sonra Almanya’da bir günlük yas ilan edildi. Yas süresince bütün ülkede bayrakların yarıya indirileceği belirtildi. Baden-Württemberg Eyaleti İçişleri Bakanı Heribert Rech yaptığı açıklamada, Tim K’nın, 8’i kız olan öğrencileri ve kadın öğretmenleri özellikle başlarından vurduğunu belirtti. Eyaletin Eğitim Bakanı Helmut Rau da, okulun eski bir öğrencisi olan Tim K’nın çift kişiliğe sahip, dışarıya karşı vasat ve dikkat çekmeyen biri olduğunu ve kısa süre önce kız arkadaşının kendisini terk ettiğini belirtti. Kurtulan Türk kızı Büşra şokta COŞMUŞ Yaşaroğlu, kızı Büşra’nın olayın meydana geldiği sınıfta olduğunu söyledi. Baba şöyle konuştu: "Büşra saldırganın sınıfa girer girmez ateş ettiğini söyledi. Gözü önünde birkaç arkadaşı kanlar içinde yere yığılmış. Büşra şok geçirmiş. Bana ’Baba saldırgan hemen yanımda duruyordu ve etrafa ateş ediyordu’ dedi. Kızım çok şükür iyi." Hürriyet, olayı yaşayan Türk kızı Büşra Yaşaroğlu’nu hastanede ziyaret etti. Saldırı sırasında hemen önünde iki arkadaşını kaybeden Büşra, ağır bir travma yaşıyor ve kimseyle konuşmak istemiyor. Uzmanlar, fiziksel olarak önemli herhangi bir yara almayan Türk öğrencinin, olayın şokundan kurtulmasının kolay olmayacağını belirtiyor. Okul önünde görüştüğümüz Türk genci Mehmet Üçler, "Tim Kretschmer’i tanıyorum. Eskiden benimle aynı sınıfa gidiyordu. Onun böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Duyunca hepimiz şok olduk. Babası Mercedes’te çalışıyor. Varlıklı bir aile." dedi. ’Durmaksızın silah doldurdu’ GÖRGÜ tanıkları, çılgına dönmüş Kretschmer’in kurşunları gelişigüzel yağdırdığını, karşısına kim çıkarsa vurduğunu anlattılar. Yerel polis şefi Konrad Gelden, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Hiç durmaksızın silahını dolduruyordu" dedi. Olayın başlamasından 3 dakika sonra katliamı haber alan Alman polisi, iki araçla okula gittiğinde cesetlerle karşılaştı. Daha sonra yüzlerce polisle insan avı başlatıldı. Komandolarla çatışmaya girdi Ağır silahlı komandolardan oluşan polis ekibi saldırganın peşine düştü. Gelden, "Polis peşini bırakmadı ve öğlen saatlerinde saldırganı bir alışveriş merkezinin otoparkında kıstırdı. Polise ateşle karşılık verince çıkan çatışmada ateş arasında kalan iki vatandaş da öldü. İki polis de ağır yaralandı ancak ölüm tehlikesini atlattılar" dedi. Merkel: Yastayız ALMANYA Federal Aile Bakanı Ursula von der Leyen, benzer saldırıların önlenmesi için tedbirlerin artıralacağını söyledi. Leyen, "Okulları, benzer olaylara karşı hazırlıklı hale getirmeliyiz. Saldırıya yol açan nedenleri analiz edeceğiz " dedi. Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler de, saldırıdan dolayı büyük üzüntü duyduğunu ifade ederek, ölenlerin yakınlarının acılarını paylaştıklarını söyledi. Almanya Başbakanı Angela Merkel de, Albertville Lisesi’ndeki silahlı saldırıdan dolayı "büyük üzüntü" duyduğunu ve "ülkenin yasta" olduğunu bildirdi. Hükümet sözcüsü Ulrich Wilhelm aracılığıyla açıklama yapan Merkel, olay yerinde polis ve güvenlik güçlerine gerekli her türlü desteğin sağlandığını belirterek, "Şahsım ve tüm bakanlarım adına, ölenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralananlara acil şifalar diliyorum" dedi. Türk öğrenci: Önce ayak sesi sonra silah sesi DEHŞETİN yaşandığı Albertville Realschule’nin 6. sınıf öğrencilerinden Tuba Yıldız, saldırı anında okulda olduğunu belirterek, olayla ilgili Hürriyet’e şunları anlattı: Öğretmen kapıyı kilitledi "Ders sırasında okula gelen saldırganın ayak seslerini koridorda duyduk. Sonra ardı ardına silah sesleri duyduk. Öğretmenimiz sınıfın kapısını kilitledi. Bizler de masanın altına yattık. Öğretmenimiz hemen polise de aradı. Okul müdürü sınıfımıza gelince hep birlikte, okulun yakınındaki Wunnebad isimli yüzme havuzuna götürdüler." Tuba’nın babası Osman Yıldız, "Olaydan dolayı büyük üzüntü içindeyim. Ancak kızımın yaşamasına çok seviniyorum" dedi. Zengin babanın 18 silahı çıktı VARLIKLI bir ailenin oğlu olduğu belirlenen saldırgan Timothy Kretschmer’in, Winnenden kasabasının yakınındaki Leutenbach Kasabası’nda yaşadığı bildirildi. Çılgın gencin evinde arama yapan polis (sağda), saldırganın işadamı olan babasına ait 18 adet ruhsatlı tabancanın bulunduğu belirledi. Polis evde bulunan annesini de sorguya çekti. Baden-Württenberg eyaleti Kültür Bakanı Helmut Rau, geçen yıl okuldan atılan Kretschmer’in hiç dikkat çeken biri olmadığını söyledi.
  9. Bu Ankara'da çekildi! Daily Mail'de yer alan hayalet fotoğrafları arasında bir de Türkiye'de çekilmiş bir fotoğraf var. Bu fotoğraf geçen yıl Ankara'da çekilmiş. Yollanan fotoğraflar arasında en ilgi çekici olanlardan biri Ankara'daki bu fotoğraf. Fotoğrafı gönderen camideki kalabalığın üzerinde bir melek figürünün göründüğünü iddia ediyor. Fotoğrafa dikkat! Edinburgh'taki bilim festivalinin bir parçası olan bu fotoğraflar hayaletlerle ilgili deneyimlerin kanıtı olarak sunuluyor. Bu fotoğraf 17 yaşındaki Matthew Summers tarafından geçen yıl çekildi. Matthew'ın bir grup arkadaşıyla çektiği fotoğrafın alt köşesinde kameraya hüzünle bakan bir surat var.
  10. SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunulan Avukat Barkan Kalınomuz'un hazırladığı şikayet dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “...9 Mart 2009 tarihinde AKP’nin Aydın’daki mitinginden sonra halkı selamlamak için AKP seçim aracına binen AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 17.30- 18.00 civarında Kapalı Spor Salonu önünde arkadaşları ile buluşmak üzere gelen müvekkilim M.S.Ö.’nün önünden geçerken babasının iflas etmesinden dolayı suçladığı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben ‘Allah cezanızı seçimde verecek’ diyerek tepkisini ortaya koymuştur. Müvekkilimin asıl amacı AKP’nin yerel seçimleri kaybederek cezalandırılmalarını kastetmiştir. Ancak; şüpheli bu sözü kendisine hakaret olarak algılamış, korumalarına talimat vererek, ‘Alın şunu otobüse getirin’ demiştir. Korumalar yaka paça müvekkilimi otobüse getirmiş, bu sözü neden söylediğini sormuş, müvekkilim de kendisini sevmediğini söylemiştir. Bu esnada şüphelinin sol eli müvekkilimin boynundadır. Bu sözü hazmedemeyen şüpheli daha 13 yaşındaki müvekkilimin yumuşak doku bölgesindeki ensesini tırnakları ile sıkarak itelemiş, ‘alın şunu’ diyerek otobüsten dışarı fırlattırmıştır. Yaralanan müvekkilim; bir de bu yetmezmiş gibi mağdur iken Başbakan’a hakaretten 2009/3221 soruşturma nolu evrak ile şüpheli pozizyonuna düşmüştür. Müvekkilimin, hakaret kastı olmamasına rağmen şüpheli tarafından darp edilmiş, böylece TCK’nın 86. maddesindeki ‘kasten yaralama’ suçu oluşmuştur. İşte bu nedenlerden dolayı İşbu şikayeti yapma gereği doğmuştur. HUKUKİ NEDENLER: 5237 S.K. m. 86 ve ilgili mevzuat KANITLAR: Doktor raporu, çekilmiş fotoğraflar, tanık beyanı, gazete haberleri, internet haberleri SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; kasten darp suçunu işlemiş AKP Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cezalandırılmasını saygıyla talep ederiz.” TCK 86'ncı madde TÜRK Ceza Kanunu'nda ‘Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar' bölümünde yer alan ‘Kasten yaralama' suçunu düzenleyen 86'ncı maddesi şöyle: Madde 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kasten yaralama suçunun; a)Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Silahla, İşlenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Başbakan Erdoğan'ın geçen pazartesi günü Aydın'da Atatürk Meydanı'nda halka hitap ettiği mitinginin ardından gözaltına alınmalarla ilgili iddialar yargıya yansıdı. AKP mitingi ve sonrasında, ‘devlet büyüklerine hakaret’ suçlamasıyla gözaltına alınan üç kişiden biri olan Gazipaşa İlköğretim Okulu sekizinci sınıf öğrencisi M.S.Ö.’nün ailesi Başbakan Erdoğan’dan şikayetçi oldu. Miting akşamı saat 17.30 sıralarında gözaltına alınıp 3.5 saat sonra ailesine teslim edilen, ertesi sabah ise Başbakan’a hakaret ettiği iddiasıyla açılan soruşturmada savcıya ifade verip serbest kalan M.S.Ö.’nün ailesi, yaşadıkları tereddütün ardından avukatlarına suç duyurusunda bulunması için talimat verdi.
  11. Başbakan’a ‘kasten yaralama’ suçlaması 11 Mart 2009 Arzu ÇETİK/AYDIN, (DHA) Başbakan’a ‘kasten yaralama’ suçlaması BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Aydın’da AKP mitingi sonrası konvoyu geçerken ‘Allah cezanızı seçimde verecek’ diye seslendiği gerekçesiyle gözaltına alınıp 3.5 saat sonra ailesine teslim edilen 13 yaşındaki M.S.Ö.’nün “Başbakan ensemi” sıktı diyerek Erdoğan'a yönelik şok suçlaması, yargıya taşındı. ÖĞRENCİDEN ERDOĞAN'A SUÇ DUYURUSU İlköğretim okulu son sınıf öğrencisi olan M.S.Ö.'nün ailesi, Başbakan Erdoğan hakkında, TCK’nın 86'ncı maddesi uyarınca çocuklarını ‘kasten yaralama’ suçlamasıyla Aydın Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Hastaneden M.S.Ö.'ye verilen ‘Boynun arka sağ yanında 6 adet 5- 6 santimetre sıyrık mevcut” raporu ile yapılan başvuru Aydın Cumhuriyet Savcılığı'nın 2009/3326 dosya numasıyla işleme alındı. KASTEN YARALAMA SUÇLAMASI Aynı zamanda Aydın CHP Merkez İlçe Başkanı olan Avukat Barkan Kalınomuz, hazırladığı evrakla bugün saat 16.30 sıralarında Aydın Adliyesi’ne giderek, Başbakan Erdoğan hakkında, yarama suçlarını düzenleyen TCK’nın 86'ncı maddesi uyarınca, manevi tazminat davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Olay akşamı, M.S.Ö.’nün saat 18.00 sıralarında Aydın Devlet Hastanesi’ndeki sağlık kontrolünün ardından Dr. Arif Erkan imzasıyla hazırlanan, “Boynun arka sağ yanında 6 adet 5- 6 santimetre sıyrık mevcut. Kemik kırığı yoktur. Lezyonlar basit tıbbi müdahale ile iyileşir. Hayati tehlikesi yoktur. Alkolsüzdür” yönündeki sağlık raporu da şikayet dilekçesine eklendi. AİLE ÖNCE TEREDDÜT ETTİ Kuşadası’nda bir elektrikçide çalışan M.S.Ö.'nün babası Ali Ö. telefonla görüştüğü DHA muhabirine, “Başlangıçta şikayette bulunmakta tereddüt ettim. Sivil polisler oğlum gözaltındayken komşulara gelip bizi tanıyıp tanımadıklarını sormuşlar” dedi. Başlangıçta, konu Başbakan olduğu için üzerlerine gelinmesinden korktuklarını, ancak tehdit görmediklerini belirten Ali Ö., “Tek başımıza göğüsleyebilir miyiz diye düşündüm. Ama göğüslüyoruz artık. Başbakan da olsa, başımıza ne gelirse gelsin. Oğlumun psikolojisi de iyi. Çünkü onun arkasındayız, ona destek veriyoruz” diye kronuştu. “HATIRLI KİŞİLER DEVREDE” Avukat Barkan Kalınomuz ise bu olay nedeniyle hem öğrenci M.S.Ö.'nün, hem de anne ve babasının büyük üzüntü çektiğini belirterek, “Bu olay çocuğun, anne ve babanın psikolojisine yansıdı” dedi. Ailenin bir takım baskılar nedeniyle önce şikayetten çekindiğini, işlerini kaybetmekten ve çocuklarının öğrenim hayatının etkilenmesinden endişelendiğini kaydeden avukat Kalınomuz, “Biraz düşünmek istediler ama sonunda şikayetten vazgeçmediler” diye konuştu. Avukat Kalınomuz, şunları söylyedi: “Müvekkilimin işyerini ve evini malum bazı şahıslar ziyaret etmişler. Bir baskı kuruldu. Bu sabah saatlerinde şikayet dilekçesini verecektik. Dün akşam konuştuk. Bana bile ‘bu olayın üzerini kapatın’ deniliyor. Hatırlı kişiler devreye girmeye çalışıyor. Bu işler hatır meselesi değil. Başbakan bir yandan çocuklara oyuncak dağıtıyor, diğer yandan sakalı çıkmamış bir çocuğa sert müdahalede bulunabiliyor. Ceza hukuku bakımından suçludur bana göre. İleride bir manevi tazminat davası açmamız söz konusu olabilir. Savcılığa yaptığımız müracaat başbakanın dokunulmazlığından dolayı belki askıya alınacaktır. Ama manevi tazminat davası açarak kazanmamız neticesinde hukuk bir ders vermiş olacaktır.” ÖĞRENCİ ÜZGÜN Olay nedeniyle büyük üzüntü yaşayan M.S.Ö. dün ifade veridği için gitmediği okuluna bugün devam etti. Bu sabah saatlerinde derslerine girdikten sonra çıkan M.S.Ö.’nün, öğle saatlerinde ise anadolu ve fen liselerine hazırlık için devam ettiği dershaneye uğramadığı belirtildi.
  12. O herkesten farklı konuştu Orhan Gencebay, Recep İvedik filmindeki sosyal mesajlara dikkat çekti Recep İvedik 2 filminin galasına giden Orhan Gencebay, filmle ilgili düşüncelerini TRT1'de yayınlanan 'Seyr-i Alem' programında anlattı. Bir çok kesim tarafından eleştirilen filme Orhan Gencebay destek verdi. Filmdeki aşırılıkların bilinçli bir şekilde yapıldığını söyleyen Gencebay, Recep İvedik için 'Çok sevdiğim bir kimlik' dedi ve filmle ilgili düşüncelerini de şöyle aktardı: "Çok başarılı bir analiz görüyorum. Halkımızın içinde Recep İvedik gibi insanlar var. Öyle davranan insanların olumsuz yönlerini de sergilediği için birine birileri ders veriyor." Recep İvedik'in babaannesinin öğütlerinin de önemli sosyal mesajlar içerdiğine dikkatleri çeken Orhan Gencebay, "Ona 3 öğüt verdi. 'Çalışacaksın' dedi. Çünkü Recep İvedik tembel. Bizim tembellerimiz de var bir hayli. İkincisi, 'Saygın biri olacaksın' dedi. Saygın biri olmak için saygın şeyler yapmak lazım. Üçüncüsü 'Evlenip çocuk sahibi olacaksın' dedi. Burada da aile kurmaya davet etmiş oluyor" açıklamasını yaptı.
  13. Basit olan ne? Bugün deniz fenerinle milyonlarca yolsuzluklar yapiliyorsa basit olan bu mudur.. YOKSA Bugun iktidar partisi olan AKP’nin rejime tehlike olusturacak olaylara altina imza atiyorsa basit olan bumudur.. Ülkemizin saygın isimleri elinde bir delil, bir belge olmadan iceri alinmalarimi bu kadar basit olan... Yoksa benim polisimin de bir sabri vardir ates edebilir bumu basit olan.. Bizler bu dönem neyin basitligini yasiyoruz? sakin seriat özleminin basitligi olmasin.. Toplumun en önemli güvencesi olan hukuk ortadan kalkdimi her özlemini unut arkadasim!
  14. Çocuklara özel Messenger 9 Mart 2009 Çocuklara özel Messenger Yazılım firması Microsoft, çocuklara özel, güvenli Messenger programı geliştirdi. Ücretsiz sunulan‚ çocuk Messenger’ında yabancı kişilerin çocuğa erişimini, Web cam ve fotoğraf değiş tokuşu engelliyor. İnternetin büyülü dünyasında dolaşırken çocukların hangi sayfalara girdiğini, neleri okuyup izlediklerini takip etmek güç. Birdenbire şiddet görüntüleri ya da pornografik fotoğraflarla karşılaşabilmeleri olası. Sohbet sitelerinin riskleri de hiç hafife alınmayacak boyutta. Çocuklar 'chat' denilen sanal ortamda arkadaşlarıyla saatlerce sohbet ediyorlar. Ancak kimi zaman karşılarına tanımadıkları kişiler de çıkabiliyor. Sanal ortamda tanışma, bazen gerçek bir randevuya dönüşebiliyor ve kötü niyetli kişiler de internetin açtığı bu kapıdan yararlanabiliyor. TANINMAYAN KİŞİLER ÇOCUKLARA ERİŞEMİYOR Bu nedenle bilgisayar firmaları, çocuklara artık güvenli ortamlar yaratmaya çalışıyor. Bunlardan Amerikan yazılım firması Microsoft Almanya, "Child-Friendly Messenger/Kinder messenger" adlı çocuklara uygun bir messenger programı geliştirdi. "Çocuk Messenger"ından sorumlu Microsoft'un Ürün Müdürü Frank Maenz, bu yeni programın tanıtımını Hannover’de CeBİT Bilişim Fuarı’nda yaptı. Maenz çocukların günümüzde artık doğrudan internete yöneldiğine dikkat çekerek, Biz de ortaklarımıza güvenli ve veliler için kullanımı kolay bir ürün sunmak istiyoruz" dedi. EBEVEYNE TAM KONTROL İMKANI "Çocuk Messenger"ı ile bilgisayar dünyasına ilk kez adım atan 8-12 yaş arasındaki çocukların tehlikelerden uzak tutulması hedefleniyor. Ebeveynler, Messenger'ı çocukları için açıp, süresini ayarlayıp, zaman kısıtlaması getirebiliyor, en önemlisi, görüştüğü kişilerin listesini kontrol edebiliyorlar. Çocuklar sohbet için yabancıları arayamıyor ve tanınmayan kişiler onunla irtibata geçemiyor. Tüm bu önlemlere karşın yine de problemler ortaya çıkarsa, çocuklar 'Johanniter' adlı yardım kuruluşunun acil danışma hattına başvurabiliyor. Bu durumda danışma hattındaki görevli, çocukla temasa geçmeye çalışan bu istenmeyen kişiye karşı yardım ediyor. Microsoft'un Ürün Müdürü Frank Maenz, bu yaştaki çocukların bu tür sorunlarla karşılaştıklarında yardım isteyeceklerinden emin. Maenz, "Çocukların medyayı kullanma alışkanlıklarına bakıldığında çok becerikli oldukları görülüyor. SMS yoluyla da kendilerini kolayca ifade ediyorlar" diye konuşuyor. ÇOCUK MESSENGER’I ÜCRETSİZ "Çocuk Messenger"ında büyüklerde olduğu gibi fotoğraf ya da dosya değiş-tokuşu yapmak mümkün değil. Çocuklar sadece ailelerinin izni ile oyun alabiliyorlar. Arkadaşlarla karşılıklı oyun oynamak da yine yalnızca annesinin engeli kaldırdığı kişilerle olabiliyor. Güvenlik nedeniyle 'Webcam' ile görüntülü konuşma da mümkün değil. Tüm bu önlemler bilinmeyen kişilerin çocuklarla bağlantıya geçmesine engel olmayı amaçlıyor. Ve anne-babalar çocuklarının başında oturmadan neler yaptıklarını kontrol edebiliyor. Microsoft'un "Child Friendly Messenger - Çocuklara Uygun Messenger" programı ücretsiz. Ancak Microsoft'un Ürün Müdürü Frank Maenz, aynı güvenlik önlemlerini yetişkinlerin "Messenger"ına entegre edemeyeceklerini belirtiyor ve ekliyor: "Biz çocuklara, gençlere ve yetişkinlere bir arada hitap eden bir ürün geliştiremeyiz. Bunun sebebi reklam. Biz yetişkinlerin kullandığı Messenger’da reklâmdan kazanıyoruz. Oysa çocuk Messenger’ında reklâmdan fedakârlık ettik."
  15. Hukukun bittiği yerde... BİLİYORSUNUZDUR; Deniz Feneri soruşturması ile ilgili yayınları yasakladılar. Niçin?.. Oysa AKP karşıtlarının eşleri ile telefon konuşmaları bile, daha telefonlar kapanmadan yandaş medyada yayınlanıyor. (.........) Deniz Feneri sanıkları, Alman Mahkemesi tarafından yargılanıp (Türkiye’deki abileri dışındakiler) hapse mahkûm edildiler... Bunun Türkiye’deki soruşturmasını halka duyurmak yasak... Oysa AKP karşıtları hakkında henüz, mahkeme yok, duruşma yok, iddianame dahi yok... Ama suçlu ilan edildiler... (.........) Deniz Feneri suçluları, devletin koltuklarında oturmuş Türkiye’yi yönetiyorlar... AKP karşıtlarının ise hepsi hapiste... Birincilerin; yüz kızartıcı, inanmış saf insanları dolandırmak gibi utanç verici suç işledikleri Alman mahkemesinin kararı ile sabit... İkincilerin suçu ne, kimse bilmiyor... Ama birincilerin ne halt karıştırdıklarının halk tarafından bilinip öğrenmesine yasak getirdiler... İkincilerin kapı eşiği sohbetleri manşetlerde... Çarşaf çarşaf... * Bu hukuk devleti değil... Burada hukuk yok... Bir hukuk devletinde, hukuku yaraladıklarında, ilk görev hukuk adamlarına düşer. İşte; Türkiye zor günler yaşıyor... Tarih not almakta... Bizler hákim ve savcılarımızın geleceğinin, iktidarın iki dudağı arasında olduğunu elbette biliriz... Kasaba avukatı donanımındaki adalet bakanları orada Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun başında oturmaktadır, daha ne diyeceksiniz?.. Ama yine de... Yine de başımız derde girdiğinde... Bir mahkeme kapısı aralandığında... O kapının arkasındaki yüce kürsüde oturmuş, yüreğinde haktan ve hukuktan başka bir ölçü olmayan cesur yargıçlar-savcılar gelir gözümüzün önüne... Onların varlığını düşünürüz... Onlara güveniriz... Bizim başka sığınağımız yok... Bekir COŞKUN
  16. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Eğitim ve Öğretim
    Neye benzesek?.. TÜM bu tartışmaların, bu didişmelerin, bu kavgaların, bizi ilgilendiren yanıdır: "Nasıl bir yaşam biçimimiz olsun?.." Adam gibi ülkeler yaşam biçimlerini çoktan seçtiler, daha zengin, daha verimli, daha mutlu olmanın yollarını tartışıyorlar. Biz şuradayız: "Nasıl bir yaşam biçimi?.." * Diyelim ki çocuklar nasıl büyüyecekler?.. Merak eden, öğrenen, soran, sorgulayan, korkusuz, özgür, şarkıları ve dansları olan birer "çocuk" gibi mi?.. Yoksa "cehennem ateşi" ile korkutulmuş, ezberlediği ama anlamını bilmediği dualar okuyarak, karanlıkta gelen cinleri kova kova mı büyüyecekler çocuklar?.. Nasıl kuracaklar yuvalarını büyüdüklerinde?.. Áşık olarak, severek, bilerek mi?.. Yoksa görücü teyze ile görücü halanın beğendikleri o kızla mı?.. Sonra... Sonra kadınlar bir adım geride yürüyüp, erkek erkeğe sofralarındaki muhabbetlerin bitmesini mi bekleyecekler küçük haremlerinde?.. Ya da; asansör kapısında karşılaştığı komşu hanıma "Günaydın" mı diyecek adam?.. Ve kadın duvara dönüp eliyle saçının ucunun gözükmediğini iyice kontrol ederken, adam kıçını ona dönerek, potansiyel bir taciz suçlusu gibi yere baka baka tüyecek mi?.. Bir tiyatro, bir sinema salonu, bir revü, bir kadeh şarap, bir çakırkeyif türkü olmayacak mı hayatınızda?.. Bir kumsalda, suya girince şişen tuhaf tepeden tırnağa tulumların içinde mi olacak insanlar?.. Peki nerede duracak ayakkabılar?.. Sokak kapısının önünde mi?.. Kitaplığınızdaki kitap?.. "İsmail Hakkı Hazretleri'nin menkıbeleri" mi, yoksa "Bir Garip Orhan Veli" mi?.. Kim gibi olmak istersiniz kısacası: Bir Avrupalı gibi mi?.. Bir Arap gibi mi?.. * Bu kavga-kıyametlerin bizi ilgilendiren yanıdır bu aslında: "Nasıl bir yaşam biçimimiz olsun?.."bcoskun
  17. KELİMELERİMİN ARASINDA Kİ BEN Dilek ağacına bağlanan kumaş parçaları gibi dudaklarımdan dökülen bir umut türküsü eşliğinde havaya asıyorum kelimelerimi... Ellerimi başımın arasına alıp anlaşılmasını dilediğim gizli bir dil yazıyorum kağıda, -cümleleri hep (keşke) ile başlayan- Ağladığımda savurduğum küfürleri gidip, denizin en kıyısındaki kumsala yazıyorum ki; çabucak kaybolsunlar!...Kayboluyorlar da... Afacan bir çocuk görüyorum düşlerimde Hani kapı kapalı olsa zili çalıp kaçacak cinsten. Kapı ardına kadar açık eşikte duruyorum, -ardımda kelimelerim- Benimle hiç konuşmuyor hınzır,gülümsüyor ve kayboluyor! Sonra bir dağın eteğine geliyorum, başımı yukarıya kaldırıp sesimi rüzgara yükleyip en zirveye haykırıyorum...! "Oradan baktığında beni sadece bir nokta olarak görebilirsin, ama ben sadece bir nokta değilimmmmmmm"...! Kelimelerimin arasında ben; bazen soru işareti, bazen ünlem, kimi zaman da, iki nokta üstüsteyim! -Radya-
  18. Sayin Birce bugün basinda cikan haber.. haberi güncelleyen basın ve savcı, buyrun! Çelik neden öldürülmedi? Ergenekon savcısını şüphelendiren durum!
  19. O dönemde cuma namazindan sonra eylemler vardi.. simdi var mi? Cuma namazindan sonra cikan eylemleri CHP nin durduracak gücü varmiydi.. varsa durdurmaya calissa ne olurdu? bu ülkeyi celiskiler yumagini cevirenleri cevirmek kolay mi zannediyorsun.. farkinda olmaman imkansiz!
  20. Her ülkede münferit olaylar olurda.. fakat ülkemizde son yillarda tirmanisa gecen olaylari baktigimizda bunun ötesi hatda ekonomik bunalimida asmis zeka geriliginide asmis.. toplumuzun belli bölümü cildirmis veya o duruma getirilmis.. nasil getirilmis bunu uzmanlar cözebilir mi durum o kadar vahim ve ciddi?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.