Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
İnkarcılara Güzel Bir Cevap... Buyrun
Sadece tek bir soru soracağım o zaman: "Soyut", "Var Olduğu" deneyimlenemeyen ve "Hep Var Olduğu" (Ebedi olduğu) asla ispat edilemeyen Metafizik "Tanrı"nın her zaman var olduğunu kabul edebilirken, "Somut", "Var Olduğu" en basit yöntemlerle bile deneyimlenebilen ve "Hep Var Olduğu" (Madde/Enerji döngüsünün olduğu) ispat edilebilen "Varlık"ın her zaman var olduğunu nasıl reddedebiliyorsunuz? Yani bunun mantığı nedir merak ediyorum çok... Çünke bende Olan bir şeyin her zaman var olduğunu söylüyorum hep... Tanrı, Varlığın kendisidir... Metafizik değildir... Saygılarımla...
-
Yaratılış Gerçeği
Evrim nerede tesadüften bahsediyor açıklar mısınız? HY iddia ediyor Evrim'in tesadüfü savunduğunu... Oysa Evrim teorisi tesadüfü savunmuyor... Kandırılıyorsunuz...
-
Ve Mehdi 'Türk Sol İslâm Hareketi'ni kuruyor...
Öncelikle düşüncelerinizi desteklemememin en temel nedenlerinden birisi de, bu lanetleme alışkanlığıdır... Siz gideceksiniz ve bir taraftan Hacı Bektaş-ı Veli'yi savunacaksınız, Diğer taraftan lanetlerin birisi inecek, diğeri binecek... Hoşgörü dinine çok mu yakışıyor şimdi bu? Mehdilik böyle olmaz... Diğer bir şekilde ise tarihsel süreci ele alışınız gayet ilginç... Yavuz Sultan Selim ile pek alakalı değil bu, çünkü Avrupalılar İslam olacak olsalardı, bir kısmı en azından Endülüs Emevileri döneminde olurdu... Avrupa'nın İslam'dan faydalanacağını hiç sanmıyorum... Bu bir yana, İslam'da Fakirlerin korunması ile ilgili düşünceler yok demiyorum ancak İslam Sosyalist bir düşünce sistemi sergilemez... İslam daha çok liberaldir... Ve Sosyal Güvence, Liberal devletlerde de vardır... Onlarda da fakirlerin korunmasını amaçlayan Sosyal Yardım Kuruluşları vardır... Yani bu düşünceniz sadece ve sadece sanrıya dayanıyor ve gerçekliği yok... İslam dininin sosyalist olabileceğini açıkçası düşünemiyorum. Ama çok güzel bir Liberal düşünce örneği sergiler...
-
ALLAH A İNKAR NASIL OLMALIDIR...
Sayın PthyGorass... Bu soruya cevap geleceğini mi sanıyorsunuz? Benimde böyle birikmiş sorularım var da!?
-
Bilim? Din? Ateizm? Hurafe?
Peki, bu konuda bir yanlış anlaşılma olabilir, kusura bakmayın... 2+2=4 üzerine bir yorum yapamayız... Bu yorum yapılamayacak kadar açık, net ve soyut bir denklemdir çünkü. Ancak mutlak gerçeğe giden yollar bir "Bilimsellik" arz ederler... "Toplama" işleminin Bilimsel bir işlem olması gibi... Bu sadece bir düşünce ve hiçbir dayanağı yok, bundan bahsediyorum ben... Siz elinizde tek bir ipucu, tek bir dayanak olmadan "İlk insanlar ensest ilişki yaşamış ve böylece çoğalmış olabilirler." diyorsunuz... Ona bakılırsa geçmişte Satirler, Sfenksler, Unicornlar, Ejderhalar yaşamışta olabilir. Çünkü kültürel öğelerde bu yaratıklara dair kalıntılar vardır ancak diğer bilimler bu varlıkların var olduğunu gösteren tek bir kanıt bulamamıştır... O yüzden olmadıklarını düşünmek zorundayız... Sizce tavrınız bilimsel mi? Küçük bir kısmını kapsamıyor söylediklerim... İnsanlığın eser ve kalıntı bırakabildiği tüm dönemleri kapsıyor... İnsanların eser ve kalıntı bırakmadıkları ilk dönemlerle ilgili bir yargım yoktur... İnsanların eser ve kalıntı bırakmadıkları ilk dönemlerle ilgili yüzeysel bir şekilde "Ensest var olmuş olabilir" ya da "Yok olmuş olabilir" demek bilimsel değildir... Ama nedense siz "Ensest var olmuş olabilir" deyince bilimsel mi oluyor? O ilk dönemlere ait yorumları, insanlığın diğer süreçlerdeki devinimlerine ve kültürlenmesine bakarak temel bir fikir yürüterek yapabiliriz, o kadar... Bu fikir genel olarak doğru kabul edilebilir... Bir arkeoloji kazısında olduğumuzu düşünelim. On tane kadar duvar açmış ve arkasını görmüşüz... Bir duvarın ise henüz arkasını göremediğimizi düşünün. Duvarı sadece bir duvar olarak ele alıp, diğer arkasını gördüğümüz on duvar ile ilgili deneyimlerimizi göz ardı edip, duvarın arkasında ne olduğu ile ilgili söyleyeceğimiz herşey düşünceden başka birşey olmayacaktır... Oysa bir arkeolog, o duvarı açmadan önce, duvarın diğer duvarlarla benzerliğine, konumuna, yapısına, özelliklerine bakarak, arkasında ne olabileceği ile ilgili akıl yürütebilir... Bu Bilimsel bir akıl yürütmedir ve olmayana oranla daha gerçekçidir... Mesela bir jeolog, henüz altını incelemediği bir yeryüzü alanı ile ilgili olarak, O alanda gözlem yapar, veri toplar ve yerin altında ne olabileceği ile ilgili fikir yürütür... O yeri açıp görene kadar bu bilimsel bir akıl yürütmedir ve elde edilen veriler çerçevesinde Bilimsel bir bilgi ortaya koyar... Çünkü yöntemi bilimsel bir yöntemdir. İnsanlık tarihinin bizi ilgilendiren kısmı, bir yargıya varmamıza yetecek kadar bize bilgi edindirebilen ve sağlayabilen kısmıdır. Ve İnsanlığın eser ve kalıntı bırakabildiği dönemlerle ilgili olan tespitleri verdim, bunlara göre: "Ensest hiçbir toplumda benimsenmemiş ve normal görülmemiştir. Yaşam biçimi ya da kültür olarak yaşatılmamıştır..." Bu tespitin size göresi ya da bana göresi yoktur... Bu bir fikir değildir... Bu bir görüş değildir... Bu varolanın ortaya konulmasıdır... Bu kanıta dayanarak, insanlığın ilk dönemleri yani bilinmeyen dönemleri ile ilgili ortaya çıkabilecek görüşlerden en ağır basanı, insanların ensest uygulamadan üremiş olmaları olacaktır... Siz her duvarın arkasına bakıp, hepsinden lahit çıktığını gördüğünüzde, Aynı yapıdaki ve konumdaki diğer duvarın arkası için: "Buradan pokemon çıkacak" diyemezsiniz... Siz hiçbir kanıt olmadan "Ensest olmuş olabilir." derseniz bu bilimsellik olmaz... Ben sizden kanıt isterim, örnek isterim, somut delil isterim... Ve bilimsel akıl yürütme ile bir bilgi ortaya konulduğunda: "Yok efendim siz bilimsel değilsiniz." demek zaten pek kaale alınacak bir ifade değildir... Saygılarımla...
-
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Teşekkürler, sorun yok...
-
Bilim? Din? Ateizm? Hurafe?
Çocuk cinselliği apayrı birşeydir Sayın Tarafsız... Size göre tuvalet ihtiyacını gidermek haz kaynağı değildir ama biz çocuk için işemek başlı başına haz kaynağıdır, cinselliktir... Yeni doğan için meme emmekte haz kaynağıdır, cinselliktir... Çocuk daha sonra üremeye yönelik cinsel uzuvların gelişmesi ile bir Ensest yasağı oluşur doğal olarak... Oeidipus karmaşası daha önce anlatıldı... Psikolojiyi, Psikanalizi Bilimden saymamanız bu Bilim dallarını bağlamaz... Niye çizemesin Sayın Tarafsız? Anaerkil toplumların, Anaerkil olduklarını nereden biliyoruz peki? Yine kendi toplumlarında kalıntıları var... Ya da Gladyatörlerin eşcinsel ilişkilere girdiklerini nereden biliyoruz? Benimsendikleri toplumda kanıtları var... Amazonların Lezbiyen olmadıkları düşüncesine nasıl sahibiz? Amazonlar kadın bir topluluk oldukları halde, sizin mantığınıza göre Lezbiyen olmaları olağandır. Böylelikle bunu kendi toplumlarında çok rahat kalıntılarına aksettirebilirlerdi... Ama öyle bir şeye rastlanmıyor? Yok... Demek ki değilmişler... Eğer Ensest denilen şey insanın doğasında olsa idi, mutlaka bunu ortaya koyardı insan... Bakın ensest ilişkiyi niteleyen bilinen bir kaç hikaye var: Oeidipu babasını öldürüp, yanlışlıkla annesi ile ilişkiye girer... Ve daha sonra annesi ile ilişkiye girince kendisini cezalandırmak için kendi gözlerini kör eder... Lut'un kendi kızları ile ilişkiye girmesi ise yine Lut'un kendisini kaybedercesine sarhoş edilmesine Yani aklının yerinde olmamasına bağlanıyor... Tevrat'a göre bu ilişkinin nedeni de, kızların soylarının üremesinin başka bir çaresinin olmamasını düşünmeleri... Adem ile Havva'nın çocuklarının üremeleri de yinebaşka birçarenin olmayışına ve ilahi emire dayandırılıyor... Bunlardan başka bir örnek yok ensest açısından ve üçü de ilahi kaynaklı bir düşünceden doğmalarına rağmen, bakın buna rağmen hiç bir toplum bunları kültür olarak bensememiş, yaşatmamış, uygulamamış, devam ettirmemiş, bugüne getirmemiş... Daha hangi ifadelerle anlatayım bilemiyorum... İyi de, bende insanlık tarihini baz alarak ortaya koyuyorum... Yine birşey değişmiyor ki? Demeseniz bile Bilim'in bir çok kanıtının sizin karşınızda değersiz olduğu ortada... Saygılarımla...
-
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Sayın Tarafsız, zaten yazıda "Bilim" yapıldığını iddia etmedim... Sadece kişileri bilime yönlendirmeye çalışan bir ima var içersinde... Budur kastım... Sizce doğru yoldayım ama hangi kriterlere göre? Yani doğru yolda olmamın ölçüsü nedir, neye göredir? Sadece merak ettim...
-
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Sayın birvarmışhiçyokmuş... Eğer biraz birşeyler bilen bir baba olsaydı, Konuşma şöyle devam ederdi: ********************** Artık hava karamak üzere ve Evimize dönmeden önce Sahilde ki bir parkta, biraz dinleniyoruz. Baba ne yi merak ettim biliyormusun ? Yine neyi merak ettin Söyle bakalım seni gidi yumurcak? Sen hep böyleydin zaten, olmadık sorular sorardın, hadi bakalım afacan seniii... Baba , Şu karşımızda ki Kocaman Denizi, Hemen ilerisindeki Yemyeşil Ormanlar ı, yani tüm bu DÜNYAMIZI KİM YAPTI ... ? Oğlum, dünya evrendeki tüm galaksiler ve varlıklar gibi Maddedir. Enerjinin bir başka boyutudur. Frekanslardan oluşur, dalga boylarından oluşur. Madde ve Enerji döngüsü, dönüşümü hep vardır. Senin şimdi yaşın bunu anlamaya ermez ama ileride Bilim ile haşır neşir olunca kavrayacaksın... Baba ne oldu, niye soyut bir Tanrı'nın varlığını kabul etmiyorsun? Oğlum, Soyut ve Sonsuz güçte olduğu söylenilen ama her nasılsa ispatlanamaz bir Tanrı'yı kabul edebilen insanların, Somut ve kanıtlanabilir Maddenin/Enerjinin sonsuz ve hep var olduğunu anlayamamasını çok komik buluyorum... Onlara ironi yap istediğin kadar, yine anlamazlar... Baba sen soruma hala cevap vermedin ama ? Hala bir Soyut Tanrı'nın olması gerektiğini düşünüyorum. Normaldir oğlum, senin zeka seviyene sahip her insan psikolojik olarak mutlaka güce ve soyuta tapınmak ister... O yüzden üstelemiyorum seni ama büyüyüp zekan yeteri kadar geliştiğinde, araştırdığında, bilime daldığında zaten göreceksin... Evet Baba. Bu Kocaman Ağaç ları Bu rengarenk çiçekleri, cik cik diye öten bu Küçük Kuşları, Senin aldığın Pamuk şekerlerine benzeyen şu Bulutları, Şu içinde banyo yaptığımız, küvetten bile büyük Deniz leri, Yani Herşey leri, Yani Hepsini Birden KİM YAPTI diye sordum Unuttun mu ? Oğlum, "Kim yaptı" diye sorman çok anlamsız... Çünkü biz pasta ya da araba gibi imal edilmiş bir şeyden bahsetmiyoruz "Evren" derken... Çiçekler, börtü böcekler, doğada var olan devinimin bir parçasıdırlar... Hem düşünsene, şimdi şu arabayı birisi yapmış değil mi? O araba da mutlaka kusurlar vardır, olmasa tamire falan gitmezdi... Yani onu yapan kişi de mutlaka kusurlu olmalı ki kusurlu bir araba yapmış... Doğada da kusurlar var, sakalıklar var, dengesizlikler var... Ee düşünsene, Mükemmel bir Tanrı olsaydı, bu kadar beceriksiz bir Tanrı var olsa bile ona tapar mıydın? Ya da şöyle düşün: geçen yaz gördüğümüz dedenin inekleri ahır'a pislemişlerdi hani? Bir o pislikleri alıp bahçeye, çiçeklerin dibine dökmüştük. Sonra o çiçekler bir süre sonra önceki yıldan daha çok büyümüşlerdi... Sende keramet Soyut bir Tanrı'da mı yoksa o pislikler de mi? Keramet doğa'nın kendi deviniminde mi? Ama yine de anlat Baba Lütfen KİM YAPTI HERŞEYİ ? Yaa oğlum o zaman şöyle anlatayım ben sana: O arabayı yapan kişi bir insan değil mi? Maden dünyayı, çiçekleri bununla kıyaslıyorsun, bu çiçekleri ve dünyayı yapan kimse de mutlaka maddi bir bedene, zekaya ve bunları yapabilecek maddi bir güce sahip olmalı ki bunlarla etkileşime geçip yaratabilsin değil mi? Yoksa yaratabilmesinin imkanı falan olmazdı... Öyleyse düşün oğlum: Tanrı kendisinden ayrı, gayrı birşeyler yaratabiliyorsa, o Tanrı sınırlı demek değil midir? Maddenin bittiği yerde başlıyor demek değil midir? Baba benimle yine alay ediyorsun değil mi ? Hayır Oğlum Gerçekten, Aslında Görebildiğin HERŞEY zaten var olan varlığın deviniminin bir sonucudur... Hadi Canım Şaka Yapıyorsun Değil mi ? Hayır oğlum ne şakası bunlar gerçek HERŞEY ÖYLECE bir oluşun neticesi olarak bugüne gelmiş... Yaa Baba, Bugün bana öğrettiklerini hatırlasana ; Neymiş onlar. Otobüs ün Mutlaka bir Şoförü olmak zorunda değilmiydi ? Evet... ve bu şoför mutlaka o araba kadar kusurlu ve kaza yapabilen bir şofördü... Arabayı kullanabilmesi için, arabaya dokunabilecek maddi bir varlığının olması gerekiyor... Elleri, gözleri, ayakları falan... Bakkalın da, Mutlaka bir Amcası, SüperMarket in de, Mutlaka bir Müdür Amcası olmak zorunda değilmiydi ? Evet... Bunlar SosyalBilimsel gerçeklerdir. İnsanları nasıl ki "Tanrı vardır" diye gökten indiğini düşlediğimiz emirlerle yönetemezsek, marketleri de o şekilde yönetemeyiz. Biz yöntemlerimizi doğanın kendisinden ediniriz. Bir yerlerden uydurup, "Tanrıdandır" demeyiz... Restoran ın da ; Mutlaka Bir Aşcısı Bir Şef i olmak zorunda değilmiydi ? Evet işte açıkladım ya bunu az önce... Yaa Babacım Nasıl, Otobüs Kendi Kendine Gitmiyor da , Nasıl, Market Kendi Kendine Çalışmıyor da , Nasıl, Restorant Kendi Kendine yemek Pişirmiyor da , Bu Saydıklarımızın Hepsini Birden İçine Alan ve Onlardan Daha Kocaman, Ve Onlardan Daha Düzenli, Daha Tertipli Olan , BU DÜNYA NASIL ; KENDİ KENDİNE OLUŞABİLİYOR, BU KADAR İŞLERİN HEPSİNİ KENDİ KENDİNE HALLEDİVERMİŞ OLABİLİYOR. Oğlum şöyle düşün: Otobüsü süren şoför mutlaka kaza yapıyor... Marketler iflas ediyor... Restoranlar yemek yakabiliyorlar ya da zehirli üretim yapabiliyorlar... Sence bu şahıslar güvenilir midir tam anlamı ile? Doğa'da da sakatlıklar ve dengesizlikler var... İnsanlar ve hayvanlar sakat doğabiliyor... Melezleme ve Evrim denilen bir kabul var, bir gerçeklik var... Herşey bir nedene bağlı ama mutlaka bir değişimin içersinde... 1400 yıl önceki kurallar ve yaşam anlayışı ile bugün kesinlikle bir ve aynı değil... Sence bu kadar kusurlu ve değişken şeyler yaratabilen bir Tanrı olur mu? Ama Baba, hani sen benim sorularımdan Çok Mutlu Oluyor, ve Benimle Gurur Duyuyordun. Şimdi bana Niçin kızıyorsun Hayır oğlum, ben sana kızmıyorum... Ben sadece nasıl bu kadar aklı çalışmayan bir evlada sahip olabildim diye kendime şaşırıyorum... Bu da doğanın yani senin o Soyut Tanrı'nın kusurlarından birisi işte... Neylersin... Aaa Baba Tanrı dedin şimdi, O kim sahiden. Ne mi? Senin gibi çocuklar önce kendilerine bir model alırlar... Güçlü, sahiplenen, koruyan bir ebeveyndir bu... Sonra çocuklar büyüdükçe o ebeveynin kimliğine bürünürler... Ve bu sefer o alışkanlıktan dolayı o eski ebeveynin yerini soyut bir Tanrı inancı alır... İnsanlık tarihi de böyledir. İnsanlar önce yıldırım gibi güçlü ve anlayamadıkları olaylara Tanrı demişler. Doğya hakim oldukça da Tanrı'yı soyuta indirgemişler... Olay budur yani... Tarihsel kanıtları var bunların hep... Birazcık bilimle ilgilenen bir insan bunları görebilecek zekaya sahiptir demektir... Baba Hani sen Benim hep Sen in gibi aslında çok zeki ve akıllı olduğumu söylerdin Ben senin henüz zeka gelişimini tamamlayamadığını unutmuşum yavrucum kusura bakma... Aaa O da ne demek şimdi. Şu demek ki, en kısa zamanda Felsefe, Mantık ve Dinler Tarihi dersi alacaksın... Ve büyüyeceksin... ******************* ******** Bu Hikaye de bir yerlerde BİLİM geçiyor, Hatta bence her yerde Geçiyor. Bize kendini Gösteriyor, Tanıttırıyor. Haydi Bakalım ''O'' nu İlk Kim Bulacak... Saygılarımla. ************ Nasıl ama?
-
ALLAH A İNKAR NASIL OLMALIDIR...
Alkışlarım...
-
KİMMİŞ AYAK TAKIMI?
Tebrikler... Emin olun ki o dayak yiyenlerin çoğu yine Akp'ye oy vermişti... Seçim zamanında Akp'ye oy vermem için bana baskı yapan işçi akrabalarım Bugün kendi saçlarını yoluyorlar... Ve zerre kadar acımıyorum, müstehaklarıdır... Akp'yi de bugün olanlar için tebrik ediyorum... Kendilerine yakışır bir şekilde despotça davrandılar... Ayakta alkışlıyorum... Ve hala ve hala ve hala ülkenin geleceğine değilde Karın tokluğuna, kömür parasına oy verenleri de alkışlıyorum... Yakışır size... Hala "Dini temsil ediyor" diye verin oylarınızı... Ve ben kendilerine gülebilen her uzvumla gülüyorum...
-
Bilim? Din? Ateizm? Hurafe?
Bilim'in temel bir devinimi vardır... "Soyut" anlayışı "Dinler/Metafizik" ile aynı soyut anlayışı değildir, Ancak kendi kabulü içersinde "Soyut"a ulaşmayı ve yani yasalaşmayı, formülleşmeyi amaçlar. Bu yüzden Matematik ve Mantık Bilimlerin sınıflandırılmasında en tepededirler... Kuralları kesindir ve üzerine yeni yeni bilgiler eklenebilmesine rağmen değiştirilemezler... Mesela 2+2 binlerce yoldır 4'e denk geliyor... Yani demek istediğim Bilim kimi zaman gerçeği yakalıyor ama nedense bazen bunu sindiremiyoruz... Bilim Mutlak gerçeği arıyorsa, Bazen o gerçeği buluyor... Hem SosyalBilimsel açıdan ve hem de PozitifBilimsel olarak... Saygılarımla...
-
ALLAH A İNKAR NASIL OLMALIDIR...
Hahha ha ha haa... Ya hu tamam "Çürüttüm çürüttüm! Beni kimse çürütemez!" diyorsunuz da, Verdiğiniz cevların tamamen bilimdışı ve aldığınız cevapların bilimsel olduğunu görmüyor musunuz? Sizce Hayal nedir? Kim yüzüyor hayallerin içersinde? Yazık ya...
-
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Kutlu Doğum Haftası Çakışması Sorunsalı
Sayın Palam, Tabii ki hiçbir Millet diğerine üstün değildir... Ve aslına bakarsanız ve bana sorarsanız, dünyadaki tüm sınırlar kalksın, hiç bir millet diğerine üstün olmadığı gibi kimsenin kültürü de kimseye empoze edilmesin ve dayatılmasın... Her insan, insanlık adına yaşamını sürdürsün, idame ettirsin ve geliştirsin... Ama bugünün devlet anlayışı ve bugünün toplumsal yapılanması Millet kavramı üzerine... Bugün için ideal olan bu... Bu toplumu bir arada tutan şey 23 Nisan bilinci, 19 Mayıs bilinci, 18 Mart bilincidir... Şimdi biliyoruz ki Dini günler Hicri Takvime göre ayarlanıyor... Ve ona göre kutlanıyor... Buna rağmen 23 Nisan'a Kutlu Doğum haftasını denk getiren ve bunu bile bile denk getiren kimselerden ve bu kimseler AKP güruhundan kimselerse bu kişilerden ve niyetlerinden şüphe ederim... Milli bilince bir kasıt ararım ve açık açık var zaten... Yoksa Hicri takvime göre kutlanması gereken bir şeyin, Miladi Takvime kutlanmasının hiçbir anlamı yoktur, olamaz... Mekke'nin fethi de bu yüzden Yılbaşına denk getiriliyor... Evrensel bir eğlence, kutlama olan Yılbaşı kutlamalarını, Arap geleneğine uydurmak istiyorlar ve Mekkenin Fethi diye sunuyorlar... Peki niçin diğer günleri Hicri takvime göre yaparken, bu gibi etkinlikleri Miladi'ye göre yapıyorlar? Mekke fethedildiğinde Miladi Takvim kullanılmıyordu, Hicri Takvim kullanılıyordu... Sen her dini vecibeyi Hicri'ye göre yap, sonra bazılarını nedense Miladi takvime göre ayarla, Sonra da bana "Art niyet yoktur!" de, olur mu sizce de? Yani hiç kimse çıkıpta bana "Bunda art niyet yoktur!" diyemez... Ya da şöyle sorayım: Peki niçin adamlar 23 Nisan törenlerinde, gösteri yapan kızlar şortlu diye gösteriyi yarıda kesitirirken, Kutlu Doğum Haftasının anlam ve önemi için okullara vaiz gönderiyorlar? Hemde Milli!!!!!!!! Eğitim Bakalığı emriyle... Aslında Milli Eğitim Bakanlığı yerine "Ümmet Eğitim Bakanlığı" demek daha yerinde olur... Bu adamlar hangi Milli Bayramda, öğrencileri bilinçlendirmek için okullara özel kimseler göndermişlerdir? Cevaplar mısınız? Okullarda Milli Bilinç bitmek üzere... Ben biliyorum bunu ya, ben görüyorum... Bilinçli anne/babalardan başka kimsenin çocuğu Milli Bilinç sahibi olamıyor... Daha da cabası, çocuklarımıza hemde Ümmet Eğitim Bakanlığı emriyle, hurafeler dikte eden kimseler görevlendiriliyor... Hangi Türk Büyü'nün doğum günü bu şekilde kutlanmış, hatırlanmış? Ya hu Akp'lilerin 10 Kasım'larda düğünler düzenlediklerini ya da bilmem nerelere ziyaretler icat ettiklerini ne çabuk unuttuk? Birde art niyet aramamamız gerektiği söyleniyor, yapmayın rica ederim... Resmen dini alet ediyorlar, kullanıyorlar, cılkını çıkarıyorlar... Ha eğer o din bunu emrediyorsa, ben o dinden son derece soğudum, açıkça söylüyorum... Ama eğer o dinde böyle birşey yoksa, Müslümanların akıllarına başlarına toplamaları gerektiğini hatırlatırım... Zira bilgi çağında bilgiye erişim çok kolay artık... Freud'un dediği gibi: "Bilgiye erişim arttıkça, dinlerin doğmaları ortadan kalkacaktır..." Siz bu iletişim çağında, bilginin tam ortasındayken Vaizlerle öğrencilere hurafeleri dikte ederseniz, O çocuklar en yakın zamanda bilgiye ulaştıklarında o dinden nefret ederler, tiksinirler... Aynen bana "Din" adı altında dikte edilen doğmalardan, bugün nefret ettiğim gibi... Ve bu: Kaçınılmazdır... Yazdıklarım açık ve nettir... Saygılarımla...
-
ALLAH A İNKAR NASIL OLMALIDIR...
Hayır hayır hayır... Yine büyük bir mantık hatası yaptınız ve bu hatalarınızı göstermekten gına geldi diyebilirim... Sizin görmeyen, bilmeyen, tanımayan bir kimsenin Sizin varlığınızı reddetmek konusunda hiçbir şey yapması gerekmez... Zira birisi gelmiştir ve "Birvarmışhiçyokmuş diye birisi var" demiştir... Bunu diyen kişinin, sizin varlığınızı ispat etmesi gerekir... Yoksa sizin varlığınıza inanmayan birisinin, sizin yokluğunuzu ispata çalışması tamamen akıl dışı olur... Öyleyse bende diyorum ki: "Bende Gök-Tanrı'nın varlığına inanıyorum, haydi buyrun yokkluğunu ispat edin? Yeri ve göğü ve ikisi arasındakileri o yaratmıştır... İnsanı sulu bir topraktan var etmiştir... Haydi bakalım, Gök-Tanrı'nın olmadığını ispat edin... Bana var olduğunu bildiriyor!" Sizin mi Gök-Tanrı'nın yokluğunu ispat etmeniz gerekir, Yoksa benim mi Gök-Tanrı'nın varlığını ispat etmem gerekir? Yine bir mantık hatası... Hayır sığar... Bana "Elma diye birşey var!" diyen bir insan, Bana var olduğunu söylediği o Elma'nın varlığını ispatlayamıyorsa, Var olduğunu reddetmem için kesin bir kanıtım vardır... Zira o insan bana Elma'nın var olduğunu söyleyene kadar, Ben zaten Elma diye birşeyin olduğunu inanmıyordum... Ve öyle ki Elma'nın var olduğunu iddia eden adam, Bana Elma'nın var olduğunu söylediği halde Var olduğunu kanıtlayabilmiş değildir... Öyleyse Elma'nın var olmadığını kabul etmemden başka akıl karı ne beklenebilir ki benden? Bende diyorum ki: Korptabuz adlı bir meyve var, Haydı bakalım, olmadığını ispatlayın... Hayır hayır hayır, Yine mantık hatası ve bilgi eksikliği... Pratik olarak aslında gerçekte de gören şey ne gözümüzdür, duyan şey ne kulağımızdır, koku alan şey ne burnumuzdur, hisseden şey ne cildimizdir, tat alan şey ne de dilimizdir... Beş duyu organımız sadece birer arayüzdür ve dış dünyadan aldığımız frekansları elektrik sinyaline dönüştürürler... Beyimize iletirler ve beynimizde o sinyallere ait sinirler, bağlantılar oluşur... Rüyalarımızda bu oluşmuş olan sinirlerin tekrar bilincimizde uyarılmalarından başka birşey değildir... Yani başka bir nedeni yok... Bu konu hakkında pek bir bilginiz olmadığı ortada... Rüyalarımızda gördüğümüz herşey, beş duyumuzla daha önce hissettiğimiz ve beynimizde sinir bağlantıları ile var olmuş olan yani beynimizde zaten var olmuş olan elektrik sinyalleridir... Dediğim gibi eksik bilginiz var bu konuda... Bu kadar iddialı olmayın... Soyut bir Tanrı'yı reddedenin bir şeyi ispatlamasına gerek yoktur... Birşeyler ispatlaması gereken birisi varsa O da "Tanrı vardır" diyen kişinin kendisidir... Yoksa "Zeus vardır, haydi yokluğunu ispat edin?" diyen Sayın BrainSlapper'da en az sizin kadar bunu istemekte haklıdır... Onun, sizin Zeus'a inanmadığınızda çarpılacağınızı iddia etmesi kadar mantıklı bir davranış daha yoktur zira... Saygılarımla...
-
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Kutlu Doğum Haftası Çakışması Sorunsalı
Adamlar çok güzel oyunlar oynuyorlar... 1 Mayıs'ta tatil yapmamalarının nedeni zaten belli... Adamlar emekçi düşmanı zaten... Peki niye Kurban Bayramı ya da en basitinden Kandilleri falan Hicri Takvime göre kutlarlar da, Kutlu Doğum Haftasını ve Mekkenin Fethini illa ki Miladi takvime göre kutlarlar? Niye Kutlu Doğum Haftasını 23 nisan haftasına denk getirirler? Ve en önemlisi ne biliyor musunuz? Küçük öğrenciler kutlamalarda güya usanıyor diye kutlamalara katılmaları engellenirken, Niçin Milli Eğitim Bakanlığınca, Kutlu Doğum Haftasının önemini öğreten vaizler ilköğretim okullarına ve liselere gidip ders verirler bir saatlik? Neymiş, Hz. Muhammed doğmuşmuş... İyi tamam doğmuş... Doğmuşta, niye Hicri takvime göre kutlamıyorsunuz kardeşim? Yoksa Milli bilinci yok etmek için mi uğraşıyorsunuz? Peki kendisini Milletperver olarak niteleyen Müslümanlar buna nasıl bakıyor, çok merak ediyorum... Onlar bu iki yüzlülük karşısında neler hissediyor? Açıkçası size birşey itiraf etmek istiyorum: Bu türlü şeylerin artması, beni İslam'dan fazlası ile soğutmaya başladı... Ve yanılmış olduğumu da düşünmüyorum... Saygılarımla...
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
Bu da bir demagoji örneğidir aslında... Psikolojik yanıltmadır... Zira hala net bir cevap göremiyoruz hiçbir konuda... Ben Ateist değilim ama yine de ayrı bir başlıkta size gayet net sorular sordum... O konudaki cevaplarınızı oraya bekliyorum... Bence de arayı siz fazla açmayın, bahsettiğim başlıkta bekliyorum...
-
1 MAYIS TÜCCAR AKP'YE KARŞI ÇIKMA GÜNÜ
Bizim Millete herşey reva... Gerçekten söylüyorum içim cız bile etmiyor... Hatta az bile... Dünyanın en aklı çalışmayan tek milleti biziz...
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
Neyse, bi daha öneri falan vermicem size...
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
Ya hu şaka yaptım Sayın Admin yaa... Ama ben dediğim şeyin bir çaresini buldum tesadüf eseri... Onu da sağolsun d0Ra'nın sayesinde keşfettim... Mesela belki sizi bir kaç küçük değişiklikle (etiket değişikliği) büyük bir zahmetten kurtarabilir ve benimde umduğum şey tam olarak olmuş olur... Hani blogumuza "Editör" atayabiliyoruz ya? Ve birde hani yazılarımızı "Taslak" olarak kaydediyoruz ya? Editör olarak atadığımız kimseler, o taslakları görebiliyorlar ama diğer ziyaretçiler göremiyor... Bunu biliyordun sanırım? Bende tam olarak bunun gibi birşey istemiştim aslında ve bunu yeni farkettim... Editörlerin bloglardaki, blog sahibinin yazısını düzenleyebilmek hakkı ortadan kaldırılırsa, tam da benim istediğim şekilde bir düzenleme, masrafsız ve kısa yoldan halledilmiş olur... Hem taslak iletiler kırmızı bir fonda olduğu için Editörlere özel olduğu da belli oluyormuş gibi bir farkı olur... Ya hu amma yaratıcıyım beee... Ama dediğiniz gibi pek kimse bunu kullanmayacaktır... Ama olsun, öyleyse bu gibi küçük değişikliği kimse de farketmeyecektir... Ya da iki etiketin değiştirilmesiyle olabilir mesela: "Taslak/Editör" ve "Yayınlanmış/Genel" olarak!? Sanırım tek yapılması gereken etiket değişimi ve editörlerin bir hakkının sınırlandırılması oluyor... Bu da çok genel kapsamlı bir uğraşı istemiyor diye düşünüyorum... Çok basit... Bakın işte, sanal alemde çareler tükenmiyormuş değil mi? Var olan şeyler evrilince de yeni çareler ortaya çıkıyor... "Herşey mümkün!" işte bu... Ama siz buna da "Mümkün değil!" deyin, ben başka bir çare daha bulurum nasılsa... Saygılarımla...
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
Sanal alemde herşey mümkündür Sayın Admin... Ya çok güzel olurdu yaa, yoksa Özel Kulüp'ün bi anlamı kalmıyor ki? Uğraşmak mı istemiyorsunuz yoksa? İki kişinin bildiği sır, sır değildir Sayın Admin... Yeni blog'u merakla bekliyorum ama özelliklerde bir değişiklik olmazsa, şablonu değişecekse pek birşey farketmez bence...
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
Blog Hakkında: Şimdi Bloglarımızda: "Blog Ayarlarınız / Ayarlar / Özel Blog?" yolunu izlediğimizde, Blogumuzu özel bir hale getirebildiğimizi görüyoruz ama bu seçenek, blogumuzu sadece kendimizin görüntüleyebilmemize izin veriyor... Yine "Blog Ayarlarınız / Özel Kulüp" yolunu izlediğimizde de, blogumuza bir "Özel Kulüp" atayıp, seçtiğimiz bu kişilerin blogumuzu izleyebilmelerini sağlayabiliyoruz... Ancak bu kimseler dışında başka hiç kimse blog'umuzu izleyemiyor... Ben diyorum ki; Bloga yeni bir özellik katalım ve bazı yazılarımızı bı Özel Kulüp'e seçtiğimiz kimseler okuyabilirken, Diğer yazıları da seçmediğimiz kişiler (aynı zamanda Özel Kulüp üyeleri de) görüntüleyebilsinler... Şöyle bir ayarlaması olabilir: Bir yazı yazdık mesela ve kaydetmeden önce yazıyı yazdığımız şablonda şöyle bir seçenek olabilir: "Yazıyı Görüntüleyebilecekler" diye bir bölümün yanında "Özel Kulüp" ve "Genel" (ya da "Herkes") sekmeleri olur... Aynen İletiyi Şu Şekilde Ekle:... "Taslak", "Yayınlanmış" sekmesinde olduğu gibi... Yazıyı Görüntüleyebilecekler:... "Özel Kulüp", "Genel" şeklinde... Nasıl fikir ama?
-
Ve Mehdi 'Türk Sol İslâm Hareketi'ni kuruyor...
Sol ya da Sağ meselesi değil aslında ancak anladığımız manada "Sol" bir hareketin "Din Birlikteliği" adı altında yapılabileceğini hiç sanmıyorum... "Sol" akımı eğer "Sosyalizm" ya da "Sosyal Demokrasi" adı altında ele alıyorsak, bu pek mümkün değil... Gerçi daha önce "Din Kaynaklı" bir çok düşünce örneği vardı: Şeyh Bedrettin, Sultan Galiyev vs... Ancak pratikte hiç uygulanamadı... Uygulanmaya çalışılması da pek bir imkansıza yakındır diye düşünüyorum... Zira böyle bir oluşumda; Milliyetçiliği/Türklüğü nereye koyacaksınız? İslamı/Müslümanlığı nereye koyacaksınız? Sosyalizm/Tarihsel Materyalizm'i nereye koyacaksınız? "Türklüğe" bağlanmış bir kimse "Müslümanlığı" pek ala başlı başına bir Arap Kültürü olarak görebilir... "Müslümanlığa" bağlanmış bir kimse "Türkçülüğü" pek ala "Semaviliğin Hükümranlığına" karşı geliş olarak algılayabilir ve hatta pek ala Türkçüden ziyade Arapçı olabilir, bugün Arapçılık ve Araplık dikte ediliyor Türkiye Türklerine mesela... "Sosyalizme" bağlanmış bir insan da pek ala Milli ve Dini kurumsallaşmayı, birlikteliği Tarihsel Materyalizm açısından pek bir çağ gerisinde kalmış yapılanmalar olarak görebilir... Ki bu son yorum "Sol"dan ne anladığınıza bağlıdır... Lakin genel olarak Tarihsel Materyalizm'e baktığınızda Dinsel ve Irksal ya da Milli oluşumlar bir süreçtirler sadece, birer basamaktırlar. Ve bir Sosyalistin bu oluşumların ötesine ve ilerisine gitmek istemesi, bunları reddetme düşüncesi pek normal olarak ağır basacaktır... O kadar uzatmak istemiyorum konuyu ancak "Türk + Müslüman + Sol" düşüncesinin son derece çürük olabileceğini düşünüyorum... Saygılarımla...
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
Bakın, Nursi'nin ne menem olduğunu görmek için çok çok uzaklara gitmeyelim... Kanımca Hocası ne idiyse, öğrencisi de odur... Nursi ne idiyse, Fethullah'ta odur... "Bugün Fethullah Türkiye'ye Şeriat'ı getirmek istemiyor." diyebilecek ***** bir insanın yaratılmış olduğunu düşünmüyorum... O kadar da değil yani... Said Nursi direkt olarak Laikliğe düşmandı... İster kaçsın ister kaçmasın... Burada "Masumdu da o yüzden kaçmadı!" lafları ile kaçak dövüşmeyin... Sonuçta şuna hak veriyorum: Said Nursi'nin Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olmakta yerden göğe kadar haklılık payı var... Zira kendisi Doğu'da Din Temelli Kürtçe Eğitim veren Üniversiteler kurulmasını Abdülhamit zamanından beridir istiyordu... Ancak yeni devletin anlayışı buna tamamen zıttı... Zira kendisi Kur'ana ve Sünnete dayalı bir hükümet tesis istiyordu, fakat yeni kurulan idarenin dayanağı Materyalist olmak yolunda idi... Zira kendisi iktidara gelemeceğini bildiği için cemaatleşme yoluna girişmişti, fakat yeni kurulan idare bu gibi oluşumlara pek sıcak bakmıyordu... Zira kendi egosunu, kendisini Alim ima ederek kutsamıştı ve gayet açıktır ki benimsedikleri Bilimsel değildi... Zira benim en uyuz olduğum yönlerinden birisi de, kendisi Mevlana'nın yüzlerce yıl ve us gerisinde olmasına rağmen, kendisini onunla kıyaslayacak kadar haddini yitirmiştir... vs. vs. vs. bir çok şekilde uzatılabilir bu liste, lafı uzatmaya gerek yok... Said Nursi küçüklüğünden beridir her girdiği ortamda kavgalra ve çatışmalar yaşamış sorunlu birisidir. Abdülhamit bile kendisini Akıl Hastahanesine yatırmıştır... Zira ülkemizde akıl hastalarının Alim olduğuna inanış dair büyük bir eğilim vardır... Size tek bir örnek söyleyeyim, Onun cemaatleşme zihniyetinin ne kadar tehlikeli olduğuna dair: Üniversite de okurken çok Nurcu arkadaşım vardı ve hepsi Risaleleri neredeyse ezbere bilirdi... Lakin neredeyse hiçbirisi Kur'an-ı ve özellikle Türkçesini bir kere dahi alıp okumamıştı... Sorgusuz, sualsiz ve anlamaksız İman... Saygılarımla...
-
Beş Yeni Gülücük Eklendi
Avni'yi de eklesenize ifade olaraktan? Hareketli gif.ini kim yapacak?