Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Açıkçası sizden bu cevabı bekliyordum... Ve bir ayraç: Sigmund Freud koyu bir Ateist idi ancak soyu İbrani/Yahudi idi. Hatta hayranı olduğu kahramanlar Efsanevi İbrani/Yahudi kahramanları değil Aksine diğer milletlere dair Efsanevi kahramanlardı. Ve öyle ki karısı İnançlı bir Yahudi olduğu halde Freud belki de bir psikoloğa yakışmayacakta olsa Evinde Yahudiliğe dair dini ritüelleri koyu bir inatla yasaklamıştı. Ki buna "İbadet Özgürlüğünü Yasaklamak" açısından da bakabiliriz. Ancak şu var ki; Freud Yahudi İnancına sahip olmamasına ve hatta ömür boyunca Büyük bir tutarlılıkla bu inancı reddetmesine rağmen, Hayatında yazdığı en son kitabını "Psikoloji" ile ilgili değil de "Musa'ya Duyduğu Hayranlığı" dile getirmek için yazmıştır... Ben bir Ateist değilim ve Freud gibi bir tanım olmayacak Ancak Hz. Muhammed'in büyük bir önder Ve zamanının koşulları göz önüne alınırsa bir devrimci olduğunu düşünüyorum. Bu söylemime tepki olarak "Nasıl devrimci ya hu?!" demeden önce "Devrim" kelimesini o dönem için yorumlarken Bugünkü anlamı ile de ele alamayacağımızı belirtmek isterim. Saygılarımla...
  2. Ya arkadaşlar... Herkesin böyle ilk defa bir konuda aynı fikirde olduğunu görmek ne hoş... Umarım bu huzur böylelikle sürer... Saygılarımla...
  3. Her zaman derim: "Tanrı her şeydir..." Bakın, Şu beşer/insan halinizle "Doğa"dan ne kadar üstünsünüz? Ya da üstün müsünüz? Yoksa doğanın bir parçası mısınız? Doğa'ya mahkum musunuz? Doğa'ya muhtaç mısınız? Doğa "İnsan" olmadan da yapabiliyor, var kalabiliyor... Kendisini yenileyebiliyor... Varlığını sürdürebiliyor insan olmadan. Yani "Doğa", dediğiniz gibi "Bana/İnsana" muhtaç değil... Lakin "Ben/İnsan" doğa olmadan yapamıyorum.. Aynen söylediğiniz gibi... Hava, Su, Yemek gibi elle tutulur, Sevgi, Öfke, Korku gibi duygusal ve yaşamsal doğal öğeler olmadan yapamıyorum... Haklısınız. Evet, Benim bunlara ihtiyacım var. Yemeye, içmeye, nefes almaya, oturmaya, kalkmaya, düşünmeye... Aklınıza gelen "HER ŞEYE" ihtiyacım var. Yani "Tanrı"ya ihtiyacım var anlıyor musunuz? Hala nasıl oluyorsa dilinizden "Öz" saçılırken görmezden geliyorsunuz Ve "Varlıktan Ayrı Bir Tanrı" olduğuna inanıyorsunuz anlamıyorum...
  4. Bakın bana Gazali kafasıyla gelmeyin olur mu? İnancım beni bağlıyor ve inandığım şeyden eminim... Ve merak etmeyin kimseye politika yaptığım yok. İnançsız arkadaşlarla, sizinle yaptığımdan daha sert tartışmalarım olmuştur yerine göre ve olmaktadır yer geldikçe... Ayrıca ne yani; Hz. Muhammed 1400 yıl önce yaşamamış mı? Neyi kaldıramıyorsunuz anlamıyorum, gerçek bu... Bunun neresi küçümsemek? Bu tarihsel bir gerçek... İster sağdan sayın ister soldan... Hz. Ömer kafası ile "O Ölmedi" mantığında mısınız? Ben kimseyi savunmuyorum ve kimseye ve hatta Hz. Muhammed'e hakaret etmiyorum... Okuduğunuzu anlama sorununuz var bence... Sizin savunularınız eğer gerçek ise Ben o gerçekte yer almam... Saygılarımla...
  5. Yaklaşık 10 aydır bu forumda bulunuyorum... Çok konuştuk ve tartıştık... İnançlı ve inançsız bir çok arkadaş fikir beyan etti... Ve ben her zaman dedim ki; -Her insanı her şeye rağmen sevmeyi yeğlerim... -Mükemmel ve İyi Tanrı, kendi yarattığına düşman olamaz... -Tanrı "Sevgi"den ibarettir ve Tanrı "Herşey"dir... -İslam inancı "Sevgi"yi yeğler... -Hz. Muhammed'i seviyorum ve çok zeki olduğunu, kötü birisi olmadığını düşünüyorum... Her neyse... Bu forumda kendimi ifade eden yüzlerce yazı yazdım İslam İnancının samimiyetine ve güzelliğine dair... Dürüst olmak gerekirse; Tek bir ileti ile yazdıklarımı çürüten Ve bu "Düşman" benimseyişlerinizle aklınızca mücadele verdiğiniz "Dinsiz-Ateist" arkadaşlarımızı haklı çıkaran ilk ve tek kişi oldunuz... Eminim sizin bu nadide cevabınızı bir kanıt olarak kullanacak bir çok arkadaşımız olacaktır... Ve haklılarda... Yazınız dünyayı "Sevgi"den ibaret gören benim gibi birisi için dehşet dolu... Kusura bakmayın ancak tek bir yaratılmışı bile "Düşman" olarak göremeyecek kadar insancılım. Ve Tanrı'nın kendi yarattıklarına düşman kesilmesi anlayışını reddediyorum... Saygılarımla...
  6. Boşuna uğraşmayın Sayın Admin ve Sayın Birce... Parça budur: Benden Öte Benden Ziyade... http://youtu.be/ZrMa481y4PM
  7. Yaratılanı Sev Yaratandan Ötürü... Ayrıca bakın bana Mevlana'dan falan dem vurmayınız isterseniz... Kendisini çok severim ve tanırımda... Hele yukarıdaki gibi konuşup bunu hiç yapmayınız... Zira insanın tükürdüğünü yalaması oldukça zordur... Yapamadıkça battıkça batar Ve farkında bile olmaz... Saygılarımla.
  8. Bugün burada mücadele veriyosunuz Sayın Demirefe, Hz. Muhammed'e karşı... 1400yıl önce yaşamış birisine karşı... Sizce o da "Tarihi Değiştiren" bir şahsiyet olarak Söylediğiniz özelliklere sahip birisi midir?
  9. İnancınızı bu şekilde mi savunuyorsunuz? Bunları söyledikten sonra "Hoş görü"den bahsedebilecek misiniz? İnsanlar size itibar etmeli mi? Şüpheliyim oldukça... Mevlana'da Yunus'ta falan ben bunlara rastlamadım. Siz Taliban'dan mı okudunuz? Saygılarımla...
  10. Yaşam ve Ölüm doğanın bir gerçeğidir. Doğanın var kalmasının kaçınılmaz sonucudur. Yaşam olduğu gibi Ölümde doğanın bir özelliği ve parçasıdır. Amacı ise yalnız ve yalnız "Var Kalmak"tır. "Devam Etmek"tir... Tüm canlılar ve özellikle insanlar iki güdü barındırırlar: "Saldırganlık (Ölüm-Yok oluş)" "Cinsellik (Yaşam-Var kalma)" Yaşamın tek bir gerçeği vardır o da; Yaşamın kendisinin var kalma çabasında olduğudur. Cinsellik ve Saldırganlık (insanda dahil) bir amaç değil Sadece bir araçtır. "Var Kalış" için bir araç... Aksi kabul; Rahatsızlıktır... "Doğa" dediğimizde aklımıza gelen Nedense bizim dışımızdaki tüm var oluşu tanımlamaktır. Oysa insanda doğanın bir parçasıdır. Doğa tümüyle yaşamın kendisidir. Herşeydir... "Doğa" için; "İnsan küçük bir kainat, kainat büyük bir insandır" inancına sahibim. İnsan Beyni, küçücük kafatasımıza sığmış bir et parçasıdır ancak yaratılarına bakarsanız şaşırıp kalırsınız. Telefonlar, bilgisayarlar... Öyle ki Evrimsel sürece de etki ediyor ve belki de kendi sonunu hazırlayacak. İnsanlar makineleşecek belki de... Cyborglar, robocoplar, terminatörler... Ve belki de ileride Transformerslar... Gülmeyin... İnsanlar niye mekanikleşmesin ki? Beynimize çip takar ve öylelikle izlenir hale geliyoruz. Ve bu şekilde kontrol edilebilir hale de gelebiliriz... Makinelere bağımlı olduk şimdiden ve makineleşebilmemiş pek mümkün... Demek istediğim şu ki: Küçücük insan beyni, yaşamı bu denli kontrol edebiliyorsa, Ve öyle ki belki de kendi sonunu hazırlayacak yaratılar ortaya çıkarabiliyorsa... Doğa "İnsan" gibi bir yaratığı meydana getirebildiğine göre Ve doğa, insan beyninden çok daha mükemmel ve bileşik olduğuna, Hatta "insan beyni" bile o doğanın bir parçası olduğuna göre Doğa'nın da kendine has ve ait bir Zihni, Muhakeme yeteneği ve Karar mekanizması var demek ki... Olmamış olduğunun kabulü, İnsan zihnininde reddini gerektirir. "Madde'den ayrı bir Tanrı"nın varlığı mantığa Ve "Mükemmel Tanrı" iddiasına ters düştüğü için "Tanrı Herşeydir" demek tüm çıkmazları bir anda yok edecektir. Herşey O'ndan gelmiştir. Herşey O'na dönecektir. Ve Herşey O'ndan ibarettir... Saygılarımla...
  11. Ben Hz. İbrahim'in ve diğer peygamberlerin çok zeki insanları olduklarını düşünüyorum.
  12. Benim ona yapacağım iyiliği/kötülüğü düşünerek beni seven Ve bana inanan bir kimsenin, Bana olan sevgisinin pamuk ipliği kadar ince Ve bir o kadar da güvenilmez/yalan olduğunu düşünürüm... Tanrı anlayışınız nasıldır bilemem ancak "Mükemmel Bir Tanrı"nın da böyle düşünmesi gerekmektedir. Çünkü, bilirsiniz; Kalplerdekini bilir değil mi? Kendisini "Çıkar" ve "Olasılık ile" seven birisinin Sevgisi ve inancı gerçek midir? Bana duyulacak böyle bir sevgiyi reddederdim. Oysa İnançta amaç, Kendine yönelmek ve anlamaktır özü... Saygılarımla...
  13. Yabancı: 1- Eels : I Need Some Sleep (Shrek 2 Film Müziği) 2- Ghost-Hayalet Soundrtrack (Ghost Film Müziği) 3- Eels : Alleluia (Shrek Film Müziği) 4- Oasis : Stop Crying Your Heart Out (Kelebek Etkisi Film Müziği) 5- Enya : Only Time (Kasımda Aşk Başkadır Film Müziği) 6- Whitney Houston : I Will Always Love You (Bodyguard Film Müziği) Türkçe: 1- Tarkan : Dön Bebeğim 2- Teoman : İstanbul'da Sonbahar 3- İlhan İrem : Anlasana
  14. "Kurnazlık marifet değil, Apttalların tesellisi.." demiş Pentagram "Ölümlü" adlı şarkısında...
  15. Sayın Meliskoo... Sizi de özetlerdim ancak pek takip etmedim yazılarınızı... Kusura bakmayın... Hem siz zaten o kadar uzun yazı da yazmıyorsunuz ki sizi tanımlayabileyim
  16. Giyim Kuşam olarak kimse kimsenin ne giydiğine karışamaz. İsterseniz baldırı çıplakta dolaşılabilir, İsterseniz kara çarşaf ile de... Lakin bir "Siyasi Simge" olarak kullanıldığı vakit "Dur" demek elbette ki gerekmektedir. Nasıl ki bir çok türbanlı, açık giyinen kadınlara bakıp; "Al işte, çıplak gezmek medeniyet mi? Ahlaksız bunlar ahlaksız... Püüüü..." Demekte haksızlarsa, türbanlı kimselere de "Medeniyetsiz" dememeliyiz. Ancak belirttiğim gibi "Türban" ahlakın, imanın, edepli olmanın ya da belli bir görüşün simgesi olarak lanse edildiği vakit, öyle olmadığı en akıllı bir şekilde ortaya konulmalı ve gerekirse yasaklama yoluna gidilmelidir. Aynı şekilde açık dolaşmakta bunların simgesi değildir. Giyim ve Kuşam sadece bir tercih meselesi olarak ele alınmalıdır. Hiç bir siyasi görüşü temsil etmemelidir. Hiç bir guruba dayandırılmamalıdır. Aksi halde insanları daha da birbirinden uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmış olmayız. Zaten "Demokrasi"nin ne olduğunu bilmediğimizden dolayı "Farklı Düşünmeleri" normal karşıladığımız halde "Düşmanlıktan" geri kalmıyoruz. Eğer fikirler giyim kuşamla temsil edilir olursa, artık kavgaların nedeni fikirlerden çok, birbirimizin giyimine kuşamına bakarak çıkacak. Ve sonra da "Biz Demokratik Olamıyoruz" diyeceğiz. Düşünsenize; Ben kuryelik yaparken, İzmir Karşıyaka Çarşısında rastlıyorum... Türbanlı insanlar açık giyimlilere Açık giyimliler ise türbanlılara birbirlerini yiyecekmiş gibi bakıyorlar artık... Ve iddia ediyorum ki İzmir, Türkiye'nin en demokratik ili idi... Ne yazık ki AKP oylarını %100 arttıracak ve 4 vekil çıkartacak hale geldi... Düşünün artık... Yani düşünceleri tartışmayı bıraktık ve insanları giyimleri ile yargılıyoruz ve bu bence çok çağdışı... Mesela gittiğim bir kapıda, Müşterimin benim düşük belli pantolonuma, Kulağımdaki müzikçalarıma... Yani kılığıma bakarak; "Tipe bak hele, Allah b.lanı versin; Rezil..." dermiş gibi bakması beni rencide ediyor. Aynı şekilde türbanlılara da böyle bakıldığında rahatsız olduklarından eminim. Demek istediğim insanları giyim ve kuşam ile yargılamayalım, Ancak giyim ve kuşamı "Düşünceleri" ve "Siyasi Otoriteleri" simge eder hale de getirmeyelim. Yoksa bu kafa ile Medeniyetin "M"sini rüyamızda bile göremeyeceğiz... Yakında "Düşünceler İçin" mücadele edilen günleri bile özleyeceğiz. Çünkü giyim kuşam o kadar kutsallaştırılacak ki "Açık Giyinenler" ve "Türbanlılar" şeklinde guruplanmalar göreceğiz. Ve sırf bu yüzden birbirimize düşman kesileceğiz... Esefle seyrediyorum bu durumu... Saygılarımla...
  17. Resim, Müzik, Psikoloji, Tarih, Felsefe, Coğrafya, Türkçe dersleri Lisedeyken en çok sevdiğim derslerdi. Avrupa ve Türk Tarihi ise genel olarak Üniversitede derslerini sevdiğim bölümlerdi ve Tarih Felsefesini özellikle çok severdim. Şimdi ise Eğitim Felsefesi, Gelişim ve Öğrenme dersleri gözde derslerim...
  18. Geçmişte kaldı... Yani platonik aşk, ancak lise'de oluyor tadıyla... Sonrası artık sıkıcı oluyor.
  19. Biter tabi... Ama izi kalır sanırım, bilmiyorum... Unutmak ya da unutulmak kötü olsa gerek...
  20. Telepati'ye hep inandım... Hem gerçek anlamda hemde romantik anlamda inanıyorum açıkçası... Çok sevdiğiniz birinden ayrıldınız mesela... Fena halde aşıktınız... Aradan yıllar geçti ve bir gün durup dururken aklınıza geldi... Onun da bunu hissedeceğine inanıyorum, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin... Örneğini yaşadım... Geçenlerde, yıllar önce benden ayrılan sevgilim aklıma gelmişti... Aradan dakika geçti denemez, çalan telefon ona aitti... İnanılmaz bir duyguydu, anlatamam... Ama bundan öncesinde de inanıyordum. Mesela çok yakından tanıdığım insanlarla aramda hep bu bağ vardır. Bir şeyi aynı anda düşündüğümüz ve yaptığımız olur sık sık. Tuhaf bir duygu ama telepati diye bir şey var. Üst düzey bir zihinsel olay diye düşünüyorum. Her insanda bu yeti belli belirsiz var aslında. "Kalp kalbe karşıdır" deriz ya hani... "İçe Doğma"mı desek ne desek te Türkçeleştirsek acaba... Saygılarımla...
  21. Sayın Mehdi, Bence hekiminize başvurunuz...
  22. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Yabancı Sinema
    Filmdeki bu mantık hatasından başka film söylediğiniz gibi iyi bir filmdi... Hakkını vermek lazım açıkçası...
  23. Sayın Taunus... Kusura bakmayın ama bu akşam taktım size... Hala kendinize Öz Güveninizin olmadığı konusunda ısrarlıyım... Hem de hiç yok, ki bunu çok belli ediyorsunuz... Yani daha en baştan kaybediyorsunuz, Çünkü kadınlar güçsüz erkekleri sevmezler... Dediğiniz gibi "Güç Düşkünü" olduklarından değildir bu; Zayıflığı ve pasifliği sevmediklerindendir... Kadınlar bilinçaltında "Güven" ararlar. Bu güç düşkünü olmak demek değildir... Sizin ona güven verip veremediğinizdedir mesele. Kadın bakar; siz onu kaldırabilecek birisi misiniz diye... Mesela çok dertlidirler değil mi? Hiç dertleri bitmez... Denerler işte böyle, siz onu taşıyabilecek misiniz diye... Siz istediğiniz kadar "Lider Olurum" "Ön Plandayım" deyin, bu hiç inandırıcı değil... Doğal halinizin çok zayıf birisi olduğunu görebiliyorum, kelime aralarında çok şeyiniz gizli... Şu halinizle size senede 1 ya da 2 kişi geliyorsa eğer, kendinizi çok çok şanslı saymalısınız... Bu halime rağmen en azından 1 ya da 2 kişi geliyor diye... Bende tavsiyeme bir dikkat edin ve kusura bakmayın. Yardım etmeye çalışıyorum... Saygılarımla...
  24. Sayın Taunus... Açıkça söylemek gerekirse, bir süredir yazılarınızı takip ediyorum. Psikanaliz etmeye çalışıyorum açıkçası... Bence sizin kendinize hiç mi hiç güveniniz yok. Zamanında ve uzun bir süre "Tercih Edilmemiş Olma"nın burukluğu sizi yemiş bitirmiş. Bu yaşantılarınızdan dolayı "Türk Kadını" dediğiniz kesime bir karşıtlık duygusu içersindesiniz. Çünkü sizi "Tercih Etmeyen" kimseler, içersinde yaşadığınız topluma ait kadınlar. Ve aslında eminim ki Türk Kadınından başka bir kadın profiline hiç rastlamamışsınızdır. Kısaca; Yazılarınız egonuzun esareti altında yazılmaktadır ve bu yüzden sağlam yorumlar değillerdir. Hatta bir adım daha ileri giderek, kadınlar için yaptığınız yorumların bir Savunma Mekanizması olan "Yansıtma Savunma Mekanizma"nızdan kaynaklandığını düşünüyorum... Kendi Seçici/Mükemmeliyetçiliğinizi "Yansıtma" yaparak "Meşru"laştırmaya çalışıyorsunuz. Seçici/Mükemmeliyetçilik, bebekliğin belli bir döneminin mutsuz ve kötü geçirilmesinden kaynaklanır, belirteyim... Bence kendi Öz Güven eksikliğinizi "Genelleştirerek" lanse etmekten vazgeçiniz. Özellikle "Kıllı kadınlar" falan fistan fişmekan gibi mantıksız ithamlarınız artık çok can sıkıcı hale geldi. Burada "İnsan"lardan bahsediyoruz... "Hayvan" almıyoruz ahırdan... Bence sizin ciddi bir psikanalize yani bir psikiyatr'a ihtiyacınız var. İleride durumunuz ciddileşebilir mazallah... Saygılarımla...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.