Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. İslam'daki Kader Anlayışının ve Tanrı'nın isteğinin herşeyden üstün hale gelmesinin Mısır'daki kökeni Mısır'da "Ma'at" adı verilen bir kavram vardı. Bu kavram "gerçeklik, doğruluk, adalet, kozmik denge" anlamına geliyordu. Bugün dilimizde "ilahi adalet" veya "evrensel ahlak" olarak adlandırdığımız kavram idi kısacası. Bu kavrama ilahlar ve insanlar, yani bütün mevcudat uymakla yükümlüydü. Ölümden sonra hem ilahların, hem fravunların, hem de sıradan insanların "ma'at" a uyup uymadıkları konusunda yargılanacaklarına inanıylıyordu. Orada yapılan yargılamayı geçen ebedi huzura ulaşıyordu, geçemeyen yok oluyordu. Sonraları bu kavram bir kadın figürü ile sembolleştirildi, Tanrıça Maat olarak sembolleştirildi. Ama bu tanrıça'nın diğer ilahlara göre konumu hep farklı idi. hiyerarşiye tabi değildi. İlahların üstünde değildi, ama yaratıcı ilah dahil, bütün ilahlar da maat'a uymakla yükümlüydüler. Firavunlar ve idaresi de maat'a uyulmasını sağlamakla yükümlü idi. Bugünkü durumla karşılaştıracak olursak, kanunu yönetim şekline göre, meclis, ral, başkan, konsey, devrim lideri gibi kişi ve kurumlar yapar. Anacak yapılan bu kanuna onlar da tabidirler, kanun yapıcılar, kanunun üstünde değildirler yani. (Bazı Batı ülkelerinin Adalet Bakanlıklarının sembolü olarak seçilen gözü bağlı, eli terazili kadın figürü Maat'ı temsil eder. Yargılanacak olan kişinin, ister cumhurbaşkanı olsun, ister çoban olsun kimliğine bakılmayacağı, kişinin eylemlerinin yargılanacağını vurgular bu figür) Maat kavramının ve sonradan tanrıça figürü ile sembolleştirilen Maat'ın konumu eski mısırda bu idi. Teorik olarak bir insanın maat'a (ilahi adalete, evrensel ahlaka) uygun yaşayabileceğine inanılıyordu. Ancak tecrübe gösterdi ki, maat'a uyulmasını sağlamakla yükümlü olanların bile maat'ı ihlal ettikleri anlaşıldı. İnsan mükemmel değildi. Bu nedenle maat'a uygun yaşaması mümkün değildi. Bu durumda ne olacaktı ? Yani hiçkimse ebedi huzura kavuşamayacakmıydı? Bir çözüm olmalıydı. Bu durumda Yaratıcı Tanrı'nın, "dilediğini" ebedi huzura kavuşturabileceği inancı yayıldı. Bu gelişme inanç sisteminde bir kırılma noktası oluşturdu. Zira önceden ilahlar dahil, herkes, maat'a uymakla yükümlü iken, ebedi huzura kavuşmanın tek yolu bu maat'a uygun yaşamak iken, artık insanlar "maat"a uyup uymamalarına göre değil, Tanrı'nın rızasına, takdirine göre ebedi huzura kavuşabilme olanağına kavuştular. Bu inancın tamamlayıcısı da maat'a uyma yeteneğinin doğuşta Tanrı taafından insanlara verildiğine veya verilmediğine ilişkin inançtı. Bu inançla birlikte, insanın ölümden sonra huzura kavuşmasının tamamen Taqnrı'nın elinde olduğu anlayışı hakim duruma geldi. Bu gelişme kırılma noktası oluşturdu çünkü, bundan sonra Yargılamayı yapan İlah veya ilahların "beğenisi kazanmak" ön plana çıktı. "Tanrı'ya ibadet etmek, Tanrı'yı memnun etmek" ebedi huzura kavuşmanın tek yolu haline geldi. Maat'uymak önemini kaybetmedi, ancak, edebi huzura kavuşmanın tek yolu olmaktan çıktı, ikincil pozisyona düştü, Tanrı'nın isteği, dileği, edebi huzura kavuşmanın başlıca, hatta tek yolu oldu. Böylece insanın bu dünyada başarılı sayılması ile maat'a uyum arasındaki bağ koptu, yerine Tanrı'nın arzusuna uymak, Tanrı'nın arzusuna göre yaşamak insanın dünyadaki başarısının ölçütü haline geldi. Bu yazının, bugün bu forumda tartışılan cennet, cehennem, kader, ibadet vs gibi tartışmalara yeni bir boyut ekleyeceğini ümit ediyorum. Saygılar.
  2. Duyu organlarımızla algıladığımız maddler yok, ama imtahan var, ödül ve ceza var, ruh var öyle mi? Saygılar.
  3. Sayın kralx, Varmak istediğin yer neresi? Madde yoktur, aldın ibarettir diyorsun. Muhammed madde midir? Madde ise, Muhammed yok mudur? Sana göre, algıdan ibaret olan biz maddelerin, eylemleri de algıdan ibaret midir? Algıdan ibaretse, algıdan ibaret varlıkların ürettikleri algıdan ibaret eylemlere ödeül ve ceza verilecekmidir senin inancına göre? Allah yok madde var diyordunuz.. Bu yazıların neresinde "iş tersine dönüvermiş? Bizim "algılayamadığımız" yazıların mı var? Yoksa senin algılarla dolu dünyanda buraya yazamadığın birsürü ispatlar mı uçuşuyor ? Saygılar.
  4. Git o başlığı iyice oku. Sen o başlığa hiçbirşey yazmamıştın hatırladığım kadarıyla. Tıkla. Bill Gates benim samimi arkadaşım. Sürekli yazışırız. Hatta bana gönderdiği bir mesajda "Bilgisayar'ı sırf senin için icat ettim Sevgili BrainSlapper" dedi. O forumu da sırf senin için yaptırdım, "Stork Corporation'ı sadece buna vesile olsun, senin yazabileceğin "Turkish Media Forum'u işletsinler diye kurdurttum" dedi. Saygılar.
  5. Bence sen bu toptan herşeyi yok sayma işinden vazgeç. Algıdan ibaret şahıslar gelir, seni algıdan ibaret bir tımarhaneye atarlar. Senin inancını kanıtlayacak olsa, ona da bişey demiycem de, Muhammed de algıya dönüştü. Biz en azından adamın fiziki varlığına itiraz etmiyoruz. Ayrıca maade var mı yok mu senin teorinin içinde gizli yanıtı. Beynimiz diyorsun, elektrik sinyali diyorsun. Sinirler diyorsun, deri diyorsun. Saygılar.
  6. Biz sadece Hak din diye birşey olamaz, vahy diye birşey yoktur, Allah2ın varlığı veya yokluğu bilinemez demiştik, sen herşeye yok dedin, peygamber bellediğin kişi dahil. Yumruğu monitöre vur, sonra webcam'la elinin ve monitörün remini çek buraya koy, tartışmaya devam edelim. Algı mıymış değilmiymiş tartışalım. Saygılar.
  7. Vurdun mu yumruğunu monitöre? At ve şöyle de kendi kendine: Bu moitör gerçek değil, sadece bir algı. Yumuruğu attım, monitörden cozurtular ve kıvılcımlar geliyor, ama biliyorum ki bu da algı. Sanki elim sızlıyor ve kanıyor. Ama bu gerçek değil, bu da algı. Bundan sonra da kafa at monitöre. Ne de olsa algıdan ibaret. Ama sen her ihtimale karşı algıdan ibaret telefonla, algıdan ibaret bir ambulans çağır. Kafan algıdan ibaret bir yara alınca, sana algıdan ibare bir tıbbi müdahale yaparlar algıdan ibaret sağlık ekipleri. Saygılar.
  8. Şu anda hatırladığım tartışmalar dediğim tartımlara olmadı mı diyorsunuz? Yoksa oralarda verdiğiniz cevapları, artık geçerli saymıyormusunuz? Saygılar.
  9. Dumur vaziyetteyim, zira zaman ve maddinin algıdan ibaret olduğunu ispat edeceğim derken, diğer bütün savunduğun şeyleri yıkıyorsun. Madde algı mı? Muhammed de algı mı? Kuran da algı mı? Herşey algı ise, Muhammed de algı, Kuran da, madde de, her bir şey algı. Yani diyorsun ki bir matrix'de yaşıyoruz. Herşey bize gerçek gibi gösterilmiş. Gerçek gibi gösterilen ve olmayan şeyler için din de algıdır, allah da, cennet de, cehennem de, herşey algıdan ibarettir yani. Algı niteliğindeki, gerçek olmayan BraisSlapper ile kralx'in de algıdan ibaret olan eylemleri nedenniyle algıdan ibaret olan dünyada imtihan edildiklerini söylüyorsun da. Dumur olmamın nedeni bu. Maddenin olmadığını iddia ederek, kendi düğüncelerini, inançlarını dinamitliyorsun. Ama sevindim açıkçası dinsiz birinin değil de, senin dinamitlemem daha etkili olur. Saygılar.
  10. Çelişkili ayetler konusunda katakuta'nın uzuuun bir başlığı var. Hangileri cevaplanmış görebilirsin. Benimle yaptığın tartışmalardan şu anda aklıma gelenler şunlar (kelimesi kelimesine hatırlamıyorum, mealen aşağıdaki gibi) 1. Hacer-ül Esved Cennet taşı mıdır? Evet cennet taşıdır. Cennet taşı ise, o zaman cennet "dünya'ya taş gönderilebilen bir yerdedir, yani şu anda fiziken vardır" Cennet fiziken varsa ve oradan taş gelebiliyorsa, şu anda teknolojimiz yetmiyorsa da, buradan da oraya teorik olarak gitmek mümkündür.? Peygamberimiz cennet taşı dediyse, cennet taşıdır, biz inanırız. 2. BingBag'a inanıyorsun değil mi? Evet. Tanrı'nın ol demesini kanıtlıyor. Tamam. Peki Big Bang bilimsel bir teori. Bilime göre ünya 5 milyar küsür yaşında. Bulunabilen en eski insan fosili de carbon testlerine göre 40.000 yıllık. Belki daha eskisi de var, bilmiyoruz. Hz. Adem'in yaşı ise 6.000 yıl olarak hesaplanıyor. Şimdi Adem hikayesi doğru mu? İslam bilimle çelişmez diyorsun da... Kuran ilk insan Adem diyorsa İlk insan Adem'dir. 3. Muhammed Hz. Ayşe ile evlendiğinde Ayşe 9 yaşındaydı, çocukla evlenmek doğru mu? Hz. Ayşe 9 yaşında değildi. 18 yaşındaydı. Bütün hadis kitaplarında 9 diyor ama. O hadisler uydurmadır. 4. Kuran insanın Kalbi ile düşündüğünü, kavradığını, hissettiğini iddia ediyor, bu bilimle çelişmektedir. Bilim insan beyinle düşünür diyor. İnsan ruhu ile düşünür. Verdiğin cevaplar (koyu renkli) bunlar sayın kralx. İyi tatiller sana.
  11. Ne yazacağımı şaşırdım, dumur durumundayım da. ondan bööle bir işaret koydum. Sedatçıım sen bi tatile matile git. Biraz kafa dinlendir. Saygılar.
  12. Bunun kaynağını gösterebilirmisin Kuran'da. Ben atlamış olabilirm de. Saygılar.
  13. Verdiğiniz örnekle, katakuta'nın/forsa'nın faraziye sorusu aynı değil. Hava'nın olması uçabilmenin "olmazsa olmaz şartı"dır. Hava olmadan uçulamaz. "Ahiret olmmaması" ise "dinin, olmazsa olmaz şartı" değildir. Ahiret inancı olmayan dinler de vardır. Budizm, Hinduizm ve diğer Doğu dinleri. Saygılar.
  14. Sayın boşig, Bütün yazılarını okuyorum, herkesin yazılarını okuyorum. Kes-yapıştır yapanların sıkıcı uzun yazılarını da okuyorum. Okumamışsam sylüyorum. Sayın bilimselci'ye verdiğin yanıtı da okudum. Onun alıntıladığı ayetlerde KaDeR kelimesi geçmiyor diye tutturmuşsun. Kader kelimesi geçmemesi, İslam inancındaki "Allah istemedikçe, uygun görmedikçe, takdir etmedikçe, hiçbirşey olmaz, OLABİLEMEZ" inanışını ilga etmiyor. İçinde kader kelimesi geçmemesine rağmmen, Allah'ın izni, takdiri, isteği, dileği olmadıkça insanların hiçbirşey yapamayacaklarına ilişkin ayetleri alıntıladım sana. İslam'daki kader, yazgı anlayışının kaynağıdır o ayetler. Kelime üzerinde takılıp kaldın. Benim yazımı, özellikle renklendirilmiş, koyulaştırılmış bölümleri yeniden okumanı rica edeceğim. *** Bu arada, bizim sana "Müslüman değilsin" dememiz de aslında senin yararın için. Nedeni de şu: Senin olmayan bir inancı savunmak için, kendini bu kadar paralamanın, mantıksızlıkları mantıklı imiş gibi göstermeye çabalamanın, rasyonelleştirmeye çalışmanın gereği yok. Saygılar.
  15. Tanrı ve "zamandan ve mekandan" münezzehlik kavramı bizzat İslam'ın diğer inanç unsurları ile çelişir. Sevgili forsa bunu da burada bir güzel göstermiş. Hep söylüyorum: İmtihan ve kader anlayışı aynı dinde bulunamaz. Bulunuyorsa şayet (ki İslam'da bulunuyor) bu bbirbirleri ile çelişen eski putperest inançların meczinden başka birşey değildir. Öte yandan zamansızlık kavramı da imtihan inancı ile uyuşmaz. Kuran'ın/Tevrat'ın yaratılış hikayesi ile uyuşmaz. Bing Bang'cı müslümanların inancı ile uyuşmaz. Saygılar.
  16. Biz de bu çelişkiye dikkat çekiyoruz zaten. Kader ile irade, (islami literatürde, cüzi irade) birbirine 180 derece zıt kavramlardır. Aynı din içinde bulunabilemezler. Yukarıda biryerde yazdım: Kader inancı, istismara son derece açık bir inançtır. Duanın anlamlı hale gelebilmesi için, kader inancının olmaması gerekir. Saygılar.
  17. Kuran'a göre öyle imiş. Yunus Suresi Ali Bulaç-100: Allah'ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine ********* bir pislik kılar. Diyanet Vakfı-100: Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar. Edip Yüksel-100: Hiçbir kişi ALLAH'ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder. Elmalılı Hamdi Yazır-100: Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır! Süleyman Ateş-100: Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve (Allah) pisliği (huzursuzluğu, azabı), akıllarını kullanmayanların üzerine kor. Yaşar Nuri Öztürk-100: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. Saygılar.
  18. Yemek yiyorsun. Kaşık bıçak görüyor. Yediğin şeyler görüyor. Çişini yapıyorsun tuvalet görüyor. Sevişiyorsun yatak görüyor, evin duvarları görüyor. Aklından kötülükler geçiriyorsun, beyin hücrelerin görüyor. Saygılar.
  19. Din olmadan kendimizi tanımlıyoruz. Burası "dini forum" olduğu için, dinle ilgili yazı yazıyoruz. Yoksa hayatımız ve kimliğimiz din karşıtlığından ibaret değil. Ayrıca Din konusu tanzimattan bu yana Türkiye'de "sıcak konu" olmayı sürdüren bir konudur. Diğer bir sıcak konu "ne olacak bu memleketin hali" konusudur, taa Sokulludan itibaren bu konu da "sıcak konudur". Bunlara bir de "futbol" eklenmiştir son 30 sene içinde. Her muhabbette mutlaka bu üç konudan biri veya birden fazlası üzreinde konuşur Türk halkı. Bu siyaset konuşanın, din hakkında fikir belirtenin, futbol muhabbeti yapanın başka hayatı ve kimliği yoktur anlamına gelmiyor. Saygılar.
  20. Sayın boşig, Sana haklı olduğunda haklısın dedim. Kimse tarafkirlik falan da yapmıyor burda. Bir yanlış düşüncem olursa, TARAFSIZ bunu yazar, ben de onunkini yazarım. Yazmazsa bana iyilik etmiş olmaz, ben yazmazsam ben de ona iyilik etmiş olmam. Zira ikimiz de "akıl akıldan üstündür" anlayışıyla bu foruma bilgilerimizi düşüncelerimizi test ediyoruz. Eğer düşüncelerimiz, anti-tezlere dayanıksız ise, demekki yanlışmış deriz. Seni itham etmiyoruz, bir durum tespiti yaptık o kadar. Yergi veya övgü değil. Müsterih ol. *** Sen kader sadece tabiat kurallarıdır dedin bir yerde, ben de mantıklı dedim (haklı olduğunda, haklısın diyebiliyormuşum yani, hatırlarsan). Ancak Kuran'da kader tabiat kuralları olarak işlenmiyor. KDR fiil köküne dayanarak vermiş olduğun kelimelerde de bu açıkça görülüyor. Alınyazısı ve yazgı ne onu da ça istersen: Tanrı'nın uygun görmesi ile olan, olmakta olan, olacak olan. İslam inancında Allah istemedikçe, uygun görmedikçe, takdir etmedikçe, hiçbirşey olmaz, OLABİLEMEZ. Tanrı'nın uygun görmediği, takdir etmediği şey olabilemeyeceği için, sadece Tanrı'nın taKDiR ettiği şeyler olabildiği için, insanlar, bu olan, olabilen, gerçekleşen ve gerçekleşecek şeylere KaDeR diyorlar, "alın yazısı" diyorlar. Tanrı'nın taKDiR etmediği birşey olamayacağı için, yani sadece Tanrı'nın istediği şeyler olabildiği için, olabilen şeylere Tanrı karar vermiş oluyor. İnsanlar Tanrı'nın bu kararlarına KaDeR diyorlar. İnsan Suresi-30: Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Tekvir Suresi-29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! Bakara Suresi-102: Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarını uydurdular.Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı.Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı.Ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı.Oysaki o iki melek, "biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma"demedikçe hiç kimseye birşey öğretmiyorlardı.İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı.Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler.Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı.Yemin olsun ki, onu satun alanın ahirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir.Özbenliklerini sattıkları şey ne kötüdür!Bir bilebilselerdi... Ali İmran Suresi-145: Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kişi ölmez. Vakti belirlenmiş bir yazıdır o.Dünya çıkarını gözetene ondan veririz; ahiret yararını gözetene de ondan veririz.Şükredenleri ödüllendireceğiz biz. Yunus Suresi -100: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. Teğabün Suresi-11: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. Fatır Suresi-11: Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır. Hicr Suresi-4: Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık. Yeterince açık oldumu sayın boşig? Cevaplanmadı deyip duruyorsun da... Umarım bu cevap yeterli olur. *** İslam'da yeralan "İrade" anlayışı, "Özgür İrade" anlayışı, İran kökenli hatırladığım kadarıyla, KaDeR anlayışı da Mısır kökenli. Birbirinden farklı bu kültürlerin inançları tek bir potada eritilmeye çalışılınca, kader ve cüzi irade gibi, birbirine 180 derece zıt şeyler aynı dinde bulunabiliyor. İslam alimlerinin bu konu üzrinde mutabakata varamamalarının nedeni burada yatıyor. Çünkü onlar incelemelerini bir varsayıma göre yapıyorlar: Varsayım da, "Kuran Allah tarafından gönderilmiştir." varsayımı. Bu varsayımı bir kenara bıraktığın zaman, kader ve cüzi irade gibi zıt iki şeyi uyumlu imiş gibi göstermek için çabalamaktan vazgeçersin. Saygılar.
  21. Sayın boşig, ne kadar çabalasan da anlatamazsın. Nedeni de şu: Tanrı, kader, imtihan, özgür irade kavramlarını birarada tutmak mümkün değildir. Vahdet-i vücut inancında cennet, cehennem, ödül, ceza yoktur. "Tanrı, Hakk olarak "Özgür İrade" ile yarattıklarının özündedir." diyorsun. Bu Tanrı'nın özgür iradesi oluyor, insanın değil. Yani senin Vahdet-i Vucut düşüncene insanın "özgür iradesini" oturtamazzsın. Bak sana birşey söyleyeyim. Vahdet-i Vücut (Panteist) inancın Tanrı kavramını mantıklı kılabilecek tekşey maddedir. Madde=Tanrı dediğin zaman Vahdet-i Vücut inancı anlamlı olur. O zaman Tanrı, heryerde ve herşeyde olur. O zaman Tanrı, herşeyi bilen haline, gören haline gelir. Ve bu inançta cennet ve cehhennem inancı barınamaz. Kader inancı da barınamaz. Çünkü Madde yok olmuyor, bugüne kadar insanın yaptığı deneylere ve gözlemlere göre. Bu durumda Tanrı'nın ezeliliği de ebediliği de kanıtlanmış olur. Herşeyi Tanrı'nın yaratmış olduğu da kanıtlanır. Çünkü bilebildiğimiz herşey maddedir veya madde kaynaklıdır. Eğer Tanrı=Madde olursa, "Topraktan geldik Toprağa döneceğiz" sözü de, "O'dan geldik, O'na döneceğiz" sözü de anlam kazanır, "Herşeyi Tanrı yarattı" sözü de anlamlı hale gelir, "Herşey Tanrının tezahürüdür" sözü de. "Yaradan'ı yaratan'dan ötürü sözü de" anlamlı hale gelir. Kıscası herşey tutarlı hale gelir. Saygılar.
  22. Sayın boşig'e foruma katıldığından bu yana anlatmaya çalıştığım şey bu. Kendi inancına birşey demiyoruz, ancak bu inancını "islam" olarak sunması doğru değil, buna itiraz ediyoruz. Bu itirazı yapan bir ben olsam, o zaman diyeceğim ki "yanılıyorum heralde". ama burada birçok kişi, boşig'e aynı şeyi söyledi farklı başlıklarda. Sayın boşig'le bu konuda yaptığımız tartışmada yazdığım yazılardan kesitler: Saygılar.
  23. Bu sorunun soruluş nedenine ilişkin cevabı xlark tades başka bir başlıkta açıklamış. Saygılar.
  24. Hadid-22 ayetinde geçen, herşeyin önceden uygulamaya konmadan önce bir kitapta yazılı olması, bizim anladığımız kader değil mi sayın boşig? "Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22) Saygılar.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.