Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Önce şu iddiana cevap vereyim. Hangi meali kullanmamı istiyorsan onu kullanayım, farketmez. Türkçe anlamıyorsan, bu benim sorunum değil. Medenice özür dileyebilecek misin? Ben mi eklemişim kelimeyi, yoksa Türkçe anlamadığın için, eklediğimi mi sanmışsın? Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan Süleyman Ateş de mi hariçten kelime eklemiş? İzafiyet teorisi ne demek anla önce. İzafiyet. Görecelilik. Bana göre. Sana göre. Dünya saatine göre. Cebrail Saatine göre. Cebrail Kendi zaman ölçümüne göre 1 günde Allah'a yükseliyor, 1 günde yükselinilebilen bir yerden, 1 günde de inilebilir doğal olarak. Bu durumda Cebrail "kendi ölçümüne göre" 1 günde Allah'a varıyor, 1 günde de dönüyor. Ama dünyadaki bir adama "cebrail ne kadar sürede gitti geldi diye" soracak olursak biz vereceği yanıt: "100.000 senede" olacaktır. Yukarıda da örnekledim zaten. Dünyada duran (mesela Muhammed) diğerine (cebrail) der ki: Yaw 100.000 senedir seni bekliyorum! Allah'a varıp gelen (Cebrail) de der ki: Yok ya yanlışın var, ben gideli 2 gün oldu!!! Bir günde gittim, 1 günde geldim. Madem müslümansın, bu "gidip-gelme" işinin üzerinde biraz düşün, gidip-gelebilmek için, iki nokta olması gerektiğini, bir gidilen, bir de gelinen nokta olması gerektiğini anla, mekansız olduğuna inandığın Allah'a adres tayin edip günaha girme, derim. Yani Muhammed'in hatalarını düzelteceğim derken, Allah'a etmedik hakaret bırakmıyorsun.
  2. Müslümanlar söylediler: Allah mekandan, zamandan münezzehtir. HIZ'ın ölçülenilmesi için, hızdan bahsedilebilmesi için İKİ NOKTA ve BUNLARIN ARASINDA HAREKET EDEN BİR ŞEY GEREKLİDİR. Bin mekan ile mekansızlık arasında hızdan veya hareketten bahsedilemez. BİRİNCİ NOKTA Dünya veya Muhammed, hareket eden şey Cebrail, İKİNCİ NOKTA ne peki? İzafiyet teorisini kullanacaksan, İkinci noktaya Allah demek durumundasın, aksi takdride, Cebrail'in hareketinden ve hızından bahsedemezsin. Böyle yapmakla, mekansız olduğuna inandığın Allah'ın mekan içine oturtuyorsun, hapsediyorsun. Allah'ı yarratığına inandığın evrende bir yere konuşlandırıyorsun. Hem Cebrail'in hızından/hareketinden bahsedip, hem de "ALLAH" yarattığı Zaman ve mekan'dan MÜNEZZEHTİR diyemezsin. İkisi uyumsuz şeyler.
  3. Sayın eşkiya, Benim yazımda, orada "1günden mi bahsediliyor, süreden mi, zamandan mı" tartışması yok. Arapçam yok. O nedenle tercümelere/meallere dayanmak zorundayım. Benim yazımda, yapılan meaalleri tartışmaya açan bir husus yok. Meallere güvendiğimi ve meallerdeki gün ifadesini "1 gün olarak anladığımı" da örneğimden anlayabilirsiniz. Saygılar.
  4. Delil sandığın/saydığın şeyleri buraya yaz da, bakalım delil miymiş, yoksa desteksiz inançmıymış? Ben tanıyorum TARAFSIZ'ı, o da kim olduğunu biliyor, ben de. Masallara inanmıyoruz. Gerçeği arıyoruz. Gerçek olarak yuttural masalları bir tarafa itiyoruz. Biz ideolojik bir saplantı içinde değiliz, sen getir o kanıtları. hakikaten kanıt ise, yaopacak birşey yok. Gerçeği seve seve kabulleniriz. Zaten Ulaşmak istediğimiz şey o. Yok kanıt diye yutturulan şeyler, inançtan ibaretse, itiraz ederiz elbette. Saygılar.
  5. Ayetin anlamı açık: Meariç 4- Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren günde/zamanda ona çıkar. Buradan, meleklerin Allah'ın yanına dünya/insan hesabıyla 50.000 yıl süren bir sürede ulaştıkları söyleniyor. Daha kısa sürede ulaşabildiklerini düşünse, daha kısa bir süre verirdi Muhammed değil mi? Demekki bu süre sahip oldukları hızla, en çabuk ulaşabildikleri zaman. İzafiyet teorisinde, ölçüm yapılan yerin hızı dikkate alınır. Dünya duran insan için zaman kızalmaz veya uzamaz, statiktir. Hızı artan için zaman kısalır. İkisi karşılaşınca; Dünyada duran diğerine der ki: Yaw 100.000 senedir seni bekliyorum! Allah'a varıp gelen de der ki: Yok ya yanlışın var, ben gideli 2 gün oldu!!! Bir günde gittim, 1 günde geldim. Buradan da anlaşılacağı üzere, Cebrail'in Allah'ın bulunduğu yere gidip gelmesi 100.000 senedir, dünyadaki durağan ölçücü için. Bu nedenle, katakuta'nın hesabı doğrudur. Bu hesaba göre, Muhammed'e Cebrail'in vahy getirmesi doğru kabul medilecek olursa, bundan önceki seyahati dünya takvimine göre Milattan önce 99.400 senesinde gerçekleşmiş olabilir. Bu durumda da, Tevrat ve İncil Allah sözü olmaz, Kuran'a göre. Öte yandan, Muhammed Cebrail2in sürekli kendisi ile Allah arasında mekik dokuduğunu iddia etmiştir. Bu da Kuran'da (Mearic-4) ileri sürdüğü bilgiyle çelişir. İlk vahyi getirdikten sonra, ikinci vahy'i ancak 100.000 sene sonra getirebilir. MİRAC için Dünya'da ikamet etmiş olması da mümkün olmaz. Çünkü o sırada Allah'a doğru seyahatte olması gerekir. MİRAC hadisesindeki süreler ile, Kuran'ddaki sürelerin çelişkisi zaten başlı başına bir sorundur. Yani, tek gerçek diye yutturulan bu hikayenin her tarafı dökülmektedir. (Mavi ile işaretlediğim yerler, vahy, melek seyahati gibi unsurların, mekansız denilen Allah'a nasıl mekan tayin ettiğini vurgulamak için renklendirilmiştir) Saygılar.
  6. İzafiyet teorisini tepe tepe kullanan arkadaşlara bir hatırlatma: İzafiyet teorisinizn olmazsa olmaz bileşenleri, ZAMAN, HIZ ve MEKAN'dır. İzafiyet teorisini sahiplenen dinlilerin cevaplaması gereken sorular şunlardır: Cebrail süper hızda uçuyorsa, Bir HIZI olması ve bir MEKAN içinde uçması gereklidir. MEKAN içinde o süper hıza ulaşıyorsa, o hızla Allah'a gidiyorsa, Allah da MEKAN sahibidir. Eğer Allah mekandan münezzehtir diyorsanız, içinde hız ve mekan olan bir teoriyi kendinize delil sayamazsınız. İzafiyet teorisi, dini desteklemez. Dinin iddialarına terstir. Saygılar.
  7. Refref şeysi de, ne dersen de, yaratık lafından rahatsız olduysan. Ortada bir iddia var. Cebrail'in giremediği yere refref şeysi, her ne ise, girebiliyomuş. Cebrail'in giremediği yere girebilen bu şeydeki ayrıcalık nedir? Hem mekan yok deniyor, girilebilen ve girilemeyen yer neresidir? Bu inananların bildiği şeyi bizimle paylaşsan da, bize de faydan dokunsa, gönül gözümüz açılsa. Saygılar.
  8. Ne kadar subjektif bir yaklaşım! Kim karar veriyor, iyiye, kötüye, güzele, çirkine? Hurafelere, boş inançlara dikkat çekmek, kadın ve erkeğin, güçlü ve zayıfın, insani ve hukuki haklar açısından eşit olduğunu söylemek, kimsenin kimseyi köle/cariye olarak kullanamayacağını söylemek, sübyancılığın yanlış olduğunu söylemek, yağmacılığa ganimet adı vererek yasallaştırmanın yanlış olduğunu söylemek de yanlışa dikkat çekmektir. Yanlışı düzeltmektir. Kızları diri diri gömüyorlardı masalından da vazgeçin artık. Tüm Araplara ait olduğuna dair herhangi bir iz bulunmayan bir suçu, bütün Araplara atmayın. Müslüman olmadan önce, Muhammed'in kaç kız vardı? Hangilerini gömmeye kalkmış? Kocasının elinden aldığı Zeynep'i babası gömmeye kalkmış mı? Muhammed2in annesi emine ne kadar yatmış toprağın altında? Hatice topraktan mı çıkmış? Ebu Süfyanın karısı Hind topraktan mı çıkmış? Kadına değer verilmiyormuş madem, bu kadınlar neden erkekleri titreten güce sahipmişler? Böyle mi anlattılar size masalı? Saygılar. Muhammed öncesinde organize ve yasal sayılan yağma var mıymış? 300+ ilaha inanan insanlar Mekke'ye girince birbirleryle kavga ediyorlarmıymış? birbirlerinin ilahlarını yerlere çalıyorlar mıymış? Muhammed'den önce dağdan gelip bağdakini kovmak yasal mıymış? Saygılar.
  9. Sevgili suheda, Kendi doğrularını tebliğ ederken, karşındaki insanın doğru varsaydığı şeyleri çürütmek zorundasın. Kuran'ı incele, Kuran'ın heryerinde, islamiyet dışındaki inançlara sahip insanların inançları sorgulanıyor. O inançlar eleştiriliyor. Yani tebliği madalyonunundiğper yüzü, tebligatta bulunduğun insanın değer yargılarını eleştirmek ve kendi değer yargılarından vazgeçmesini sağlamaktır. O nedenle, bu yaptığınız fitneci tanımı öncelikle Muhammed'e gider. Saygılar.
  10. Burda kelime oyunu yapmıyoruz sayın frozen. Fitnenin tanımı insanlara göre, kimliklere göre değişmez. Fitne bir eylemdir, eylem tanımlıyoruz. Bu eylemin failine göre yok biziki fitne değil, bizimki tebliğ, sizinki fitne diyemezsiniz. Eğer başkalarını mevcut düşüncelerinden, inançlarından çıkarmaya kalkmak fitnecilik ise, bu tanıma bakarak, Muhammed'i de o kategoriye sokmanız gerekir. Yok muhammed'i o kategoriye sokmak sizi rahatsız ediyorsa, bu fitneci tanımını değiştiriniz. Size uymayan tanımlara da onay vernmeyiniz. Saygılar.
  11. Şu tanımı bir de Muhammed'e uygulayalım, bakalım ne çıkacak. Muhammed, Mekkelilerin beynini, kendi doğru bildikleri ile doldurmaya, onları etkilemeye, doğru bildikleri yoldan çıkararak, sadece Muhamed'in kendisinin fikirlerine bakarak sapmalarını sağlamış. Sayın Frozen, beni zahmetten kurtarınız, yukarıdaki tanımınız çerçevesinde Muhammed'ın sıfatını siz yazınız. Ateistler/Agnostikler/deistler ve her türlü dinsizler, dinsiz olduklarına göre, yani dinin yok olmasını isteyenler, dini kullanmazlar. Kullanıyor olsalar, kullandıkları bir araçtan vazgeçmezler. Bu durumda, dini kullananlar, gene dinliler arasındadır, bu durumda, tanımınızdaki fitnecilerin kimlerden çıkacağını da kendiniz yazınız. Tahammülsüzlük genelde dinlilere özgü birşeydir. O yüce, harikulade ilahlarını, dinsizlerin adam yerine koymamasına tahammül edemezler. Yoksa, bize ne kadar komik gelse de, bizim hayatımıza, yaşam tarzımıza, bizim de içinde yaşadığımız siyasal sistemimize karışmadıkları sürece, inek'e tapana da saygı duyarız, sinek'e tapana da. Bu konuda müsterih ol. Saygılar.
  12. Sevgili suheda, bu mantık çok yanlış bir mantık. Karşında bir Hindu var. Onun inancının doğru olmadığını ispat etmeye çalışıyorsun. Fitneci mi oluyorsun? Muhammed ilk kez Mekkelilere Müslümanlığı anlatıyor. Mekkelilerin mevcut inançlarının doğru olmadığını ispatlamaya çalışıyor. Muhammed ne oluyor bu durumda? Saygılar.
  13. Birtakım çelişki ya da tutarsızlıklarla karşılaştığını iddia edenler sadece ateistler/dinsizler değil müftü efendi. Müslümanlar da karşılaşıyorlar bu çelişki ve tutarsızlıklarla. Müslüman "müteşabihtir, en doğrusunu Allah bilir", "vardır bir hikmeti" gibi laflarla geçiştiriyiyor o çelişki ve tutarsızlıkları. Yani iddia değil çelişki ve trutarsızlığın varlığı. Çelişki ve tutarsızlığın varlığı bir vakıa, bir gerçek. Acaba önyargılarından kurtulamayan kim? Ateist ve dinsizlerin tutarsızlığına örnek veriniz sayın müftü. Ne güzel tek taraflı yontmak değil mi müftü efendi? Peki Mekkelilerin dinini olduğu gibi anlamayan ve Mekkeli dindar insanların hissettiklerini bilmeyen Muhammed'e ne demeli? Belki tıkanan müftü efendinin kendisidir. Evernin yaratıcısız düşünülemeyeceğini iddia ediyorsunuz da, aynı şekilde Allah'ın yaratıcısız olamayacağını neden düşünmüyorsunuz? Hem nerden belli 1 Allah olduğu, belki Allahlar Konseyi yaratmıştır evreni? Var mı bir kanıtınız? Gerçekliğinden şüphe edilemeyecek birşey varsa o da maddedir. Evrenin varlığı da Tanr'nın varlığına delil olamaz. Maddenin gerçekliğine delil olur. Ateistin dünya görüşü, teorisi vardır. İnsanın yararttığı değerlerdir. İnsan haklarıdır. Demokrasidir. Hukuktur. Özgürlüktür. Ateistlerin çoğu uzunca bir araştırma ve irdelemeden sonra dinlerin hurafeliği gören insanlardır. Dinden çıkan hiç adam yok mu? Bir ateistin fikir değiştirmesi size kanıt olabiliyor da, bir dinlinin dinden çıkması neden örnek olamıyor ? Hem ne demiş yaz bakalım o örnek verdiğiniz şahıs? Allah var mı demiş yoksa, agnostist bir sonuca mı ulaşmış, onu da söyleseydin? Deistler mümin mi şimdi? Ee o zaman ne gereği vardı Allah peyganmber göndermiş diye iddia etmenin? İnançlarını kanıt diyerek sunmaya kalkarsan reddedecekler tabi ki. Yazının başında, ateistlerin tezi, görü,şü, hiçbirşeyi yoktur diyen sen değilmiydin müftü efendi? Şimdi olmayan tez, görüş, nasıl ideoloji halinde savunulabiliyor? Bak buna deniyor tutarsızlık. Yoksa ateistler tutarsız demekle olmuyor bu iş. Ateistlerin tutarsızlıklarına örnek ver, öyle tutarsızlık var demekle olmaz bu iş. Dinle ilgili herşey tartışmaya açık mı? Buna ben değil kargalar bile güler. Dini konularda farklı görüşler dile getiren insanlar katlediliyor müftü efendi, uyan !!! Hallac-ı Mansur, Nesimi, Turan Dursun,Madımak oteli. Haçlı seferleri. Avrupa'da mezhep savaşları. Kaçamak cevap vermek inançlılara özgüdür: Kaçak cevap vermek formülüze edilmiştir! ""vardır bir hikmeti", en dıoprusunu Allah bilir" müslümanların kaçamak cevap kalıbıdır. Ateistler doğru söylemişler. Tanrı'nın varlığı veya yokluğu ispatlanamaz. Varlığı veya yokluğu ispatlanamayan birşeyin insanlarla mesajlaştığını iddia etmek absürdlüktür. Biraz sen de düşün, vahy işinin kabul edilmez bir durum olduğunu sen de göreceksin müftü efendi. Tanrı ayrı bir yerde mi duruyor? Yeri mekanı yok diyorsunuz ya? Melek nereden nereye seyahat ediyor? Mekamsız allah ile mekanlı insan arasında seyahat nasıl olabiliyor? Saygılar.
  14. Bu bir önyargı. Akıl ve mantık saf ve önyargısız düşünürse, varacağı yer, bu sorunun cevabının verilemeyeceğidir. Dinlerde tarif edilen Allah, dünyadaki tüm insanların bir araya gelse de kuramayacakları mükemmel bir komposzisyona sahip. Peki Allah kimin ürünü? Bu kadar mükemmel bir şey "imalatçısız ıolamaz" ya. Dikkat edersen, o sözü kendim için söyledim: Bir taraftan var olup olmadığını bilmiyorum derken, inanıyorum demek, kendi adıma çelişki olur. değil. Bu sistemin neyin ürünü olduğunu bilmiyoruz. Eee? Bunda ne sorun var? Kimse kimseye baskı yapmadıkça isteyen at'a isteyen ot'a tapsın, bana ne?Hiçbirşeye ihtiyacı yok dediğiniz Tanrı'ya ne? İşaret verilmediği zaman insan labirentte döner duru demek aklı reddetmektir. İşaret verilmez insana, ama yine de labirette dönüp durmaz. Aklını kullanır. Labirentin nerelerinin çıkmazla sonuçlandığının kaydını tutar. Buna tarih deniyor, tecrübe deniyor. Aynı çıkmazlara tekrar girmemek için, yön bilgisini kaydeder, harita yapar. Buna coğrafya deniyor. Bilim oluşturur insan aklıyla. Ve bunu kullanır. Yukarıda söyledim, labirentten çıkış için illa ki biryerlerden işaret/tüyo beklemek aklı yoksaymak, insanı fare ile eşdeğer görmektir. Öte yandan Bizi yaratan bir Zat olup olmadığını bilmiyoruz. Bu sizin ön-kabulünüz. Tanrı olduğunu varsayalım. Neden elçiye ihtiyaç duysun ki? Elçi zaten akıldır. İnsanın yol göstericisi akıldır. Başka bir yol göstericiye ihtiyacı olmaz. Öte yandan bunu bize elçileri söylüyor diyorsun, o insanlar elçi değil, sadece "elçi olduklarını iddia eden insanlar". Kendini elçi ilan eden herkes aynı şeyi söylememiş. Semitik kültürle beslenmiş olan elçiler, israiliyat ürünü olan kişiler benzer iddialarda bulunmuşlar. Çin, Maya, Eskimo, Norsk, Hint kültürlerinde yetişen "elçilik iddiasındaki kişiler" ne demişler acaba? Bu senin inancından başka birşey değil. Gerçekleri yansıtmıyor. İncil, Tevrat vs değiştirildi demek, "29 Harfli Türk Alfabesi aslında ilk çağlardan beir Türklerin kullandığı alfebedir. Sonraları bu alfabe değişmiş, bozulmuş, başka alfabeler edinmiş Türkler, en sonunda bozulmayan 29 harfli alfabemize kavuştuk" demek kadar anlamsız birşeydir. Çok baktım, o nedenle biliyorum Kuran'daki çelişkileri ve akla mugayir şeyleri müslümanların "nasıl rasyonelleştirmeye çalıştıklarını". Aynı sözü kendin için söyle: Kuran'a Tanrı sözü olarak bakmaya kendini şartladığın için elbette Kuran'ın çelişkilerini rasyonelleştirmeye kalkışacaksın, Tanrı sözü olduğunu kanıtlamaya çalışacaksın Ben de yukarıda söyledim: Eğer bir Yaratıcı varsa, aklın varlığı elçileri gereksiz kılar. Elçilere gerek var demek, insanı fare ile aynı görmek demektir. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bir Yaratıcı varsa bile, bu çelişkilerle dolu kitap onun olamaz diyoruz. Olsa olsa, Muhammed'indir diyoruz. Meselenin kökü, Allah'ın insanlara mesaj ulaştırmayacağını anlamanda saklı. Vahy olgusunu düşün. Anlayacaksın. Vahy veren, vahy alan. Tanrı2nın mekanı, Alan ve verenin ayrılığı vs. vs. Saygılar.
  15. Akıl yürütmek ile, akıl etmek aynı şeylerdir. * Bu yaptığınız tanımlamaya, "din", cuk diye oturuyor. Yazdıklarınıza siz inanıyıor musunuz sevgili çiçeğim? Bu söylediğiniz ile yukarıda söylediğinizi uyumlu hale getirin lütfen. Ben inanmıyorum ve halkın arasındayım. Ve kendi düşüncelerimi tebliğ ediyorum. Bunun üzerine kafası karışanlar oluyor. Dini inancını kaybedenler oluyor. Benim yaptığım şeyi tarfif edermisiniz? Senin tanımına göre ben inkarcıyım. Benim tanımıma göre, ben masalların masal olduğunun farkında olan birisiyim. Sana göre inkarcıyım, müteşabih ayetler denen ayetlerdeki çelişkileri de görüyorum. Kuran'ın çelişkilerle dolu olduğunu, sıradan bir insanın kendi düşünceleri olduğunu, Muhammed'in düşünceleri içinde yüzlerce yanlış ve uyumsuzluk olduğunu görüyorum, ve bunu herkese söylüyorum. Bazı insanlar benden etkileniyorlar ve "doğru olduğuna inandıkları yoldan sapıyorlar". Bu durumda benim yaptığım faaliyetei tanımlarmısın? Bana karşı ne yapılmalı söylermisin? Saygılar.
  16. Sevgili yumote'ye benzetmedim, yumote'nin imzasında bir yaratık var, ona benziyo mu diye sordum. Biliyorum demedim, sordum. Türkçe'yi anlayınız. Soruya yanıt verecek misiniz? Cebrail'in giremediği yere Refref yaratığı girmiş mi girmemiş mi? MİRAÇ masalına göre girmiş. Bu durumda, Cebrail'in bile giremediği yere giren Refref yaratığı, Cebrail'den kutsal oluyor mu olmuyor mu? Saygılar.
  17. Sevgili sardunyam, Sizin müftünün yazısı "müslümanın müslümana propagandası" olmuş. Şimdi zamanın yok, yarın tek tek cevap yazacağım. Saygılar.
  18. Bir kez olsun, yaptığın akla mugayir yorumlardan dolayı ortaya çıkan sorulara yanıt vermeyi deneyecek ve foruma katkı sağlayacak mısın acaba? Merak ediyorum...
  19. Sevgili çiçeğim, Biz de kişilerin kimlikleri ile ilgilenmiyoruz. Bir yazı yazmışsın, biz de yazdığın yazıya katıldık, hemfikir olduğumuzu belirttik. Saygılar.
  20. Einsten zaman görecelidir demiş, zaman yoktur dememiş zaten. Bu ikisini birbirinden ayırmak gerek. Görecelilik ölçümle ilgili bişey. Saygılar.
  21. Einstein'in görecelik kuramı doğru mu yanlış mı onu tartışmayacağım burada. Sadece Einstein'in görecelik kuramının sorgulandığını söyleyeyim yeter. Herneyse Einstein'ın kuramını doğru varsayıyoruz ve arkadaşımızın cevaplarına geçiyoruz. Zira ben bu cevabı çok sevdim. Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Yukarıdaki cevaba göre; melekler hızlı haretek ediyorlar ve hızlı hareketleri sırasında sağlarında sollarında kalan galaktik çekim merkezlerinden de etkileniyorlar, ama sonuçta zamanı kısaltarak Allah'ın bulunduğu noktaya varıyorlar. Mantıklı. İslamitetle uyuşmayan tek şey, Allah'ın bir yerde oturuyor olması ve Cebrail'in süper hızla ona gidip geliyor olması. Allah'ın mekanı sorununu, bu cevabı veren arkadaş düşünsün. Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47) Einstein'in görecelik kuramını uygulayacağız ya. Burada sorun, Allah nereye uçuyor? Neye göre hız yapıyor? Hangi çekim merkezlerinin yanından geçiyor? Hızı neden Cebrail'den az? Neyse, bizim vereceğimiz cevaplar değil. Görecelik kuramı, hız ve zaman, Allah'ın mekansız olduğu gibi hususları biraraya getirerek cevaplayan biri çıkar heralde. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.(Secde Suresi, 5) Buradan, Allah'ın hızı ile olay ve eylemlerin Allah'a ulaşma hızının aynı olduğunu anlıyoruz. Allah'ın hızı konusunda bir veriye ulaşınca bu ayete de yorum yazarız. Refref/Burak yaratığı Kuran'a göre en hızlı varlık. Cebrail'den de hızlı, Allah'tan da. Heralde Muhammed Allah'ı bir Arap Şeyhine, Refref/Burak dediği şeyi de onun atına betzetmiş ki, şeyh hızlı koşamaz ama atı hızlı koşar gerçeğinden hareketle, bu masalaın gerçekçi olacağını düşünmüş. Saygılar.
  22. Basit sorularla, Konu saptırma girişimlerine cevap vermeyeyim diyorum, ama senin sorunu ciddiye alıp cevaplama gereği bile duymadığımız zaman da kendini cevap verilememiş bilge sanmaya başlıyorsun. Öte yandan sana sorulan her soruyu istisnasız olarak cevaplamayıp, sadece soru soruyorsun. Gün kavramı, yani, bir gezegenin kendi çevresinde dönerken, herhangi bir noktasının, uzayda hayali bir çizgi önünden iki kez geşisi arasında kalan süredir. Bu süreher gezegene göre değişir. Zaten insan günü mü, Allah günü mü, cebrail günü mü, Refref günü mü uzun diye sormamızın nedeni de bu. Gün kavramı gezegenden gezegene değişken. Bu durumda, karşılaştırma yapabilmek için, ortak ölçü belirlenir. Benim ve senin örneklerinde, ortak ölçü, saat, insanın kullandığı saat, dünya saat birimi. Senin verdiğin bilgilere göre yazıyorum, hangi gezegenin gün uzunluğu ne kadar kontrol etmedim: (saat:dünya saati) Dünya Günü: 24 saat. Merkür Günü: 180 dünya günü= 180*24 = 4.320 saat. Venüs günü: 243 dünya günü= 243*24= 5.832 saat. Mars günü: 24,5 saat. Jüpiter: 10 saat. Güneş Günü: 25 dünya günü = 25 * 24 = 600 saat. *** Bu tür konu saptırma girişimlerinden vazgeçersen, büyük katkı sağlayacaksın foruma. Eğer bu örneklerle biryere varmak istiyorsan, varacağın yeri de yaz. Taksit taksit, bilmece, bulmaca oynamıyoruz burda.
  23. Sevgili LUCAS, Benim neden Tanrı var mı yok mu tartışmalarına girmediğime, Neden Kuran/diğer semitik kitaplar/peygamberler vs üzerine yoğunlaştığıma iyi bir cevap olmuş. Benim amacım hak din diye birşey olamayacağını, her dinin insan arayışının bir ürünü olduğunu, birinin diğerinden daha kutsal, daha gerçek, daha doğru din olamayacağını göstermek. İnsan arayış serüveni içinde en doğrusunu bulur. O doğruları kimse insana vermez. Yine insan bulacak. Saygılar.
  24. Öyle miymiş bakalım... Muhammed'in biyografişsinin karanlık kalan kısmı. Çok kadınla münasebeti ve erken yaşta evlenmeyi normal addeden bir toplumda, acaba Muhammed neden 25 yaşına kadar evlenmedi veya EVLENEMEDİ? Acaba bir sorunu mu vardı? Mesela sara hastalığı olduğu söyleniyor. Sara hastası olduğu için mi EVLENEMEDİ acaba? Sonra neden kendinden 40 yaş büyük birisiyle evlendi? Ailesi Kureyş'in önemli ailelerinden biriyken, neden Muhammed'in kendinden 15 yaş büyük, dul bir kadınla evlenmesine izin verdi? Evlilikle amaçlanan gayeleri ikiye ayırmışsınız. Biz de Hatice ile evlenmesinin nedenini ikiye ayıralım: 1. Hatice zengin idi, onun mallarına konmak için evlendi. 2. Hatice kemale ermiş, çoru çocuğu olan, zengin bir kadındı. Kontrol edilmesi kolay bir koca aradı. Muhammed'i de hiç bir genç kız almıyordu. Hiç yoktan iyidir dedi ve Muhammed'i aldı. Birinci seçenek olabilemez. Zira, Abdulmuttalip oğulları da fakir değildi, zengindi. Zaten amaç zebginliği birleştirmek olsa, hatice gider, Ebu Leheb ile evlenirdi. Ailenin en güçlüsü oydu. Madem çok kadınla evlenmek normal, Hatice için ikinci/üçüncü kadın olmak sorun olmazdı. İkinci seçenek daha akla uygun. Öte dan, erkek egemen zihniye nedeniyle, bütün toplumlarda büyük erkek-küçük kız az çok kabul edilir. Ama bunun tersine rastlamam imkanı çok azdır. Peki öyleyse, haşmetli Abdulmuttalipoğulları neden Muhammed'in kendinden 15 yaş büyük, çocuklu dul bir kadınla evlenmesine ses çıkarmadılar? Yoksa, "Muhammed'e kim genç kızını verecek ki?" demelerini gerektiren bir problemi mi vardı Muhammed'in? Kura'da buna ilişkin birsürü bigi var. ********* ******** ************ Bunları ben söylemiyorum, Kuran söylüyor. Kişmse, hakaret ediyorsun diye tartışmayı sabote etmesin lütfen. Demekki Muhammed, genç kızların ve genç kız ailelelerinin tercih edecekleri bir damat değil. Hatice de, zengin, hayat tecrübesi ola, çorlu çocuklu bir kadın. Akıllı bir adam alıp, kendini ikinci plana ittirmek, çocuklarının rızkını başka bir adama yedirmek istemez. Konrol edebileceği bir adam ister. Tecrübesiz, genç ve aklı kapasitesi nedeniyle en kolay kontrol edilebilecek bir aday var ortada: Muhammed. Haticenin istekleri ile Abdulmuttalip oğulları arasındaki uzlaşma bu şekilde sağlanmış olmalı. *** Şu Eminlik işi de Muhammed'in çobanlık döneminden kalan bir lakaptır. Karakter yansıtmaz. Kabe'de Hacer'ül Esved'in yerleştirilmesi sırasında kararın Muhammed'e bırakılması, onun güvenilirliğinden ziyade bana başka bir şeyi hatırlatıyor: Kuran'daki Muhammed ile ilgili akli betimlemeleri. ************** Kabe taşı meselesinin çözümünün Muhammed'e bırakılmış olmasının asıl nedeninin bu yaklaşımdan kaynaklandığını düşünüyorum. ***************** ***************** Muhammed çok kadınla evlenmiş. Ama bunlardan en çok Ayşe ve Zeynep ile yatmış. *************************************** Ayşe'yi sıksık tercih etmesinden dolayı diğer kadınların şikayetçi olduklarına dair rivayetler var. Bu şikayetleri durdurmak için Muahmmed'in "Sen karılarından istediğini öne alırsın, istediğini geri bırakırsın" diye kendine özel ayetler yazdığı da bir gerçek. Bu durumda Muhammed'in evliliklerinin şehvet içermediğini söylemek mümkün değildir. Ama karıları ayrılmak istemiştir. Ayrıolmak isteyenleri Muhammed "Dünya'yı istemek, Ahiret hayatından vazgeçmekle" korkutmuş ve caydırmıştır. Muhammed ile yaşamak öyle harikulade birşey ise, neden kadınlar "lider konumundaki" bir insandan ayrılmak istesinler ki? Demek ki Muhammed de, bazı sorunlar vardı. ******** Kuran'a da yazdığı gibi. Saygılar.
  25. Böyle yazıların çoğaldığını görmek yüzümü güldürüyor. Geleceğe umutla bakmamı sağlıyor. Saygılar.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.