BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Ben anlayamıyorsam, yanlış anlamışsam, sen anlat ne demek şu: Aradaki farkı sen anlat, ben yanlış anlıyorsam. Dediğin yer işte: diğerleri "bu dünyada çukulata vermesinler. Neden? Çocukların aklı karışır!! Birinin yaptığı misyonerlik, ötekininki tebliğcilik mi? Birine doğrudan kör diyorsun, öbürüne görme engelli? Biri yetişkinleri tatlı dille çukulata vererek kandırıyor, öbürü çocukları korkutarak ve öbür dünyada çukulata vaadederek kandırıyor? Çok fark var değil mi? Bence sen çalış kavramlar üzerinde. Karıştırdığım kavram neymiş acaba, söylermisin, öğreneyim? Diğer müslümanlar mı cennete, cehenneme farklı anlam yüklüyor, sen mi? Diğer müslümanlar mı mirac'a farklı anlam yüklüyor, sen mi? Hay hay, ben de tartışırım. benim kavramlar hakkında çalışmaya ihtiyacım varmış ya, sen de bu arada boş durma, ben kavramları çalışırken, sen de anlama kurslarına git. Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Biz öyle diyoruz elbette. Sen demiyorsun ! insanların aklını karıştırmak için Misyonerlik yapmamak Bak sevgili kardeşim, Onların yaptığı ile senin müslümanlaşma sürecin arasında hiçbir fark yok. Birisi bu dünyada çukulata veriyor, diğeri de "öbür dünyada çukulata vermeyi vaad ediyor". Fark var mı? Sen istiyorsun ki, birileri "öbür dünyada çukulata vermeyi vaad etmekte serbest olsunlar, ama diğerleri "bu dünyada çukulata vermesinler. Neden? Çocukların aklı karışır!! Birini serbest bırakıyorsan, öbürünü de bırak ki, bütün hurafelerin aynı terrane olduğu görsün herkes. Ben çocukların kandırılmasını alçakça görüyorum, hem öbür dünya vaadi ve cehennem korkusuyla kandırılmalarını, hem de bu dünya'da çukulata ile kandırılmalarını. Ama herkesin saçmalama hakkı var. Senin dinie mensup insanlar nasıl saçmalama hakkına sahipse, başkasının dinine mensup insanların da saçmalama hakkı var. Aramızdaki fark bu. Sen çocukların beyinlerinin öbür dünyada çukulata vaadleriyle kandırılmasında sakınca görmüyorsun, ben görüyorum. Ya ikisine de karşı çıkacaksın, ya hiçbirine karşı çıkmayıp, herkes saçmalamakta özgürdür diyeceksin. Anladın mı sevgili Tengeriin boşig? Saygılarımla...
-
duaya varmısınız
Ya Muhammed'in görünmez putu doğruyu söylemiyor, yada Muhammed'in kendisi. Muhammed'in görünmez putu şöyle diyor: "O'nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. Muhammed de şöyle diyor: Allah bana dedi ki: Sen olmasaydın alemleri yaratmazdık. İkisinden biri doğruyu söylemiyor, hangisi acaba? Bir müslüman kardeş cevaplasın da, cevaptan feyz alalım. Saygılar.
-
Ateist?
Sevgili kralx, yukarıdaki yazımda, dedim. Yani "kısmi" tarafını sonraya bıraktım, o konu üzerinde az çok uzlaşmaya vardık, devam edelim lütfen, sorumun devamı da var. Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Masal değil, dişe dokunur birşeyler yaz da, biz de nasiplenelim. Saygılar.
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
Bize kuranın hiçbir faydası yok. Kuran'ı okuyor olmamızın nedeni de, hala onun kutsal olduğuna inanan insanların uyanmasını sağlamak için içindeki tutarsızlıkları, çelişkileri göstermek. Saygılar.
-
Ateist?
Tasarım'a inanıyorsun. Sadece inanıyorsun. Bunu sonra konuşuruz. Ama tasarımı kimin yaptığının bilinemeyeceği konusundaki değerlendirmeyi "kısmen doğru buluyorsun" (neden kısmen anlamış değilim, ama problema değil şimdilik) Demek ki Dünya'yı kimin yarattığı bilinemezmiş. Allah'ın yarattığına inanabilirsin. Sadece inanabilirsin. Bilemezsin. Allah bilinemez diyorsun, sonra da Allah'ın 99 adını, kabiliyetini, karakterini bildiklerini söyleyen kişilerin doğru söylediklerini, onların Allah'ın seçilmiş kulları olduklarını, onların Allah'la özel iletişim içinde olduklarını, hatta Allah'ın bütün mevcudatı onlardan biri için yaratmış olduğunu iddia ediyorsun? Bütün bunları iddia etmek yerine, o adamların birer yalancı olabilecekleri ihtimali aklına gelmiyor mu hiç? Günaha mı girersin? Cennetten mi olursun? Cehenneme odun mu olursun? Halüsinasyonlar görüp ben Allah'la mesajlaşıyorum diyen bir adamı savunmak zorunda değilsin kralx, o adamın istediği de bu zaten, onu savunmadığın zaman kendini Allah'ın karşısında hissetmeni sağlamak. Bugün bir adam; -kendi kendine konuşsa, .... dersin -çocuğunu kesmeye kalksa, psikopat dersin, -transa geçse, şizofren dersin, -ortalıktan kaybolup, 1-2 ay sonra geri gelse, ben allah'la konuşmaya gitmiştim dese, "hadi ..." dersin, -sokakta kendi başına oynayan çocuğu öldürse, cani/canavar/katil dersin, -ilkokula giden kız çocuğuna elma şekeri verip cinsel tacizde/ilişkide bulunsa, ...../....sız dersin, Bunları yapan adam, ben bunları Allah'ın emri olarak yapıyorum dese ne dersin kralx kardeş? Bu eylemleri yapan kişiler, sokakta gördüğün insanlar değil de, peygamber olarak kendilerini adlandıran kişiler olunca, yani "kimlikler" değişince, eylemler normal mı oluyor kralx kardeş? Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Tengeriig boşig, bir taraftan Yunus Emre mistisizminden bahsederken, kimsenin inancı kimseyi bağlamaz derken, öbür taraftan yukarıdaki şeyleri yazabilmen karşısında sadece dilim tutuldu... Aslan34, haklısın konuyu dağıttık, özür dilerim. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Aynen katılıyorum, ellerine sağlık yam_yam.
-
Allah varsa nerdedir?
Faruk Nur kardeşim, Sana Said Nursi dışında başka şeyler de oku derim. Bizi tekrar tekrar aynı konulardan bahsettirme, başa döndürme, forumda bir araştırma yap, oku, alıntıladığın o uzun şeyin hepsinin cevabını bulursun. Başlangıç için sana aşağıda bazı sorular veriyorum onların cevabını sor abilere. Sonra gel, biz de nasiplenelim o cevaplardan. Resim maddedir ve ressam da maddedir. Ressam gidip bulunabilir. Allah bulunamaz. Sadece inanç olarak kalır. Allah ve yarattıkları ayrı ise, Allah'ın bir mevcudiyeti vardır, yani yeri, mekanı da olması gerekir. Halbuki Allah'ın mekansız, zamansız falan olduğu ileri sürülür. Allah, refrefe, uzay gemisine, ışınlanma aracına, zaman makinesine binilerek gidip de görülebilen bir şeyse, ayrı bir mevcudatı, ayrı bir mekanı vardır. Ötye yandan, yeri zamanı, mekanı olmayan bir Allah tasviri yapılarak çelişki içine düşülür. İslamiyetteki Allah inancı esasen "görünmez bir put"tur. Allah çelişkili tasvirlere konu edilir, bir taraftan zamana ve mekana sığdırılmaz, bir taraftan yukardadır denir, refrefle ulaşılabilir denir, hiç yaratanla yaratılan bir olur mu denir. Bu cevap soruyla alakasız bir cevaptır. Bu cevaba bir soru bul, yukarıdaki soruya da bir cevap bul. Ayrıca o soruyu şeytan sordurmaz, insanlar sorar. Söylediğin şeyler sadece inanıştır, kimse şeytan görmemiştir, onun var olup olmadığını, nasıl olduğunu, ne yapmaya çalıştığını gören, duyan, hisseden yoktur Tarih bunun tam tersini söylüyor Burada sana katılıyorum. Biz de senin dediğin şeyi yapıyoruz, faydalı bilgileri paylaşıyoruz. Saygılar.
-
Allahın bilgisi sınırsız mı ?
Önyargısız olarak, Muhammed'in, Allah'tan vahiy aldığını iddia eden sıradan bir insan olabileceğini düşün mesela, güzel bir başlangıç yapmış olursun. Saygılar.
-
İçerik ve Biçim Olarak Kur'anın Özellikleri
Ellerine sağlık sevgili katakuta. Ben bu başlığı görmemişim, altlarda kalmış, ama çok güzel bir çalışma yapmışsın. Bütün müslüman arkadaşların okumasını dilerim. Saygılar.
-
BANANEİZM
aynen katılıyorum sevgili katakuta'ya. inançların bireysel yönü ilgilendirmniyor bizi. Bir deist'in, bir Yunus Emre'nin tanrı inancı da rahatsız etmiyor bizi. Bizi rahatsız eden semitik dinlerin görünmez putu. Saygılar.
-
Kim, kimden kopya çekmiş ?
Sevgili LUCAS, haklısın. Bilgi birilerinin tekelinde iken, bilgi ulaşılmaz iken, yalanları, hurafeleri sorgulamak mümkün değildir. Ama şu iletişim ve ulaşım teknolojisi insanlığa bugüne kadar yapılmış en büyük hizmettir. Şu internet, insanoğlunun bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük mucizedir. Bilimle daha nice mucizelere... 5 yıl gibi kısa bir zaman önce, örneğin ben, tek bir Kuran Meali alabilirken, bugün internete giriyorum, istediğim meale ulaşıyorum. 5 yıl önce, birkaç meali karşılaştımak için tek tek zaman harcayarak bakabilme imkanım olsa da, bugün tek bir tuşla, içinde şu kelimeler geçen ayetleri getir diyorum, ayetleri karşılaştırıp, çelişkileri görebiliyorum. Çocukluğumda, kafirlerin sırf kafirlik olsun diye İslamı reddettiğini düşünürken, bugün neden reddettiklerini okuyabiliyorum ve adamların ne kadar haklı olduklarını anlıyorum. Bugün bizler, online dinsizler ve online müslümanlar çok azız. Bugün dinsiz olan bizler de ilk kez internette İslam aleyhine yazılar okuduğumuzda dellenmiş, hemen savunmaya geçmiş, bize yutturulan hikayeleri bütün inancımızla sıralamış, kafirlere karşı dini savunduğumuza inanarak huşu içinde uykumuza dalmıştık. Ama dinde o kadar savunma ve RASYONELLEŞTİRME gerektiren nokta vardı ki, savunduğumuz şeye kendimiz de inanmamaya başladık. Başka bir insanın "bundan başka gerçek yok" diye bize yıllarca yutturulan yalanlarını savunmak için taklalar atmamızın anlamsızlığı gördük. Birgün gelecek herkes kolayca bu bilgilere ulaşacak. Bilgiye herkes ulaşmaya başladıktan sonra, hurafeler daha çabuk çatırdayacak. Biraz daha direnecek hurafeler, yobazlar internete filtre koymaya kalkacaklar, Taliban gibi daha ileri gidenler bilginin yayılmaması için, televizyonu bile yasaklayacaklar. Ama, insanın bilgiye açlığı karşısında hiçbirşey duramayacak. İllüzyon bitecek, MATRIX çözülecek. Saygılar.
-
KUR'AN Bilimi Teşvik Eder...
İyi misin? Kendinde misin? Bu yazıyı cevap verilebilecek ciidyette bile görmüyorum, ama birşeyler söylemeden de geçemiyeceğim. İnsanlık tarihinin hurafelerle uğraştığı binlerce yıllık sürede bilim ve teknoloji bir arpa boyu yol alırken, bilim gerçek olana, test edilebilene, denenebilene, ölçülebilene, yani maddeye döndüğü zaman, yani son 200 yıldır, inanılmaz bir sıçrama yapmıştır. Bu arkadaşın yazısı bütün müslüman arkadaşlara ithaf olunur. Okuyun okuyun mest olun. Dini inanışın körelttiği beyinler soru soramazlar, şüphe duyamazlar, düşünemezler. Onlara söylenen şey, sen şu kelleyi bir taraf bırak, bize doğruları Allah verdi zaten, ne senin ne bizim uğraşmamıza, araştırmamıza gerek yok, ne senin ne de bizim kafamızın eskimesine gerek yok, sen eskitme o beynini, Allah'ın doğrularını anlayamazsan git bir tefsire bak, yine de anlayamazsan, vardır bi hikmeti de ve karıştırma gerisini, yoksa kafir olursun ha ideolojisidir. Din tembellik aşılar insana. Bu dünyaya geçici der. İnsan geçici birşey için bütün gücüyle uğraşmaz. Aramaz. bu zihniyetten dolayı islam dünyası geridir, geri kalmaya da mahkumdur. Büyük harfle, İSLAM DÜNYASI GERİ KALMAYA MAHKUMDUR. İlk önce basit soruları sorarak başla: Mesela kurban yaklaşıyor. Kurban'ın başlayış hikayesinden başla, hurafe neymiş, gerçek neymiş anlamaya. Hz. İbrahim'e Allah "oğlunu kes" dedi, onun inancını denemek için. Hz. İbrahim oğlunu kemek üzere yatırdı, bıçağı boynuna dayadı. Tam keseceğinde, Allah ona koç gönderdi, "oğlunu kesme" dedi. Din tarafından gözleri perdelenmiş, beyni rafa kaldırılmış insan; - Allah'ın bir insana "oğlunu kes" demesini normal karşılar, bu Allah psikopat mı sorusu aklına gelmez hiç. - Bir babanın oğlunu yatırıp bıçağı boynuna dayamasını normal karşılar, bu adamın Allah'a "Allah'ım bu ne biçim test? Oğlumu alacağına beni al. Beni niye başka bir can ile test ediyorsun ki"? sorusunu neden sormadığını düşünmez. - Oğlunu kes diye talimat veren Allah'ın, neden caydığını, neden tutarlılık sergilemediğini, insan hayatını neden oyuncak yerine koyduğunu sormak aklına gelmez. - Bütün bu olayın, patolojik vaka niteliğindeki bir adamın, evladını kesmeye kalkmasını çervesine açıklayamadığı için, "Allah istedi napayım" şeklinde kendini savunmasından başka birşey olmadığını göremez, onun gerçekten Allah'tan vahy aldığına, peygamber olduğuna inanır. Çünkü soru sormak beyin ister, var olana uymak ise beyin gerektirmez, sadece diğerlerini takip etmek yeterlidir. Saygılar.
-
En Tehlikeli Yalan...
herşeyi Tanrı'nın verdiğine inanıyorsun, tamam kabul diyoruz, birşey demiyoruz. Bari Tanrı'nın verdiği akıl'a hakaret etme, onu kullan da, konuyla alakalı birşeyler yaz, yazabiliyorsan. Saygılar.
-
Allah varsa nerdedir?
Tengeriin boşig, Düşüncelerimiz arasında pek fark yok, tek anlayamadığım şey "Müslümanım" diye ısrar etmen. Senin için Yunus Emre'nin tanımladığı Tanrı inancı önemliyse, "benim için, Tanrı'ya inanmak, herşeyde Tanrı'nın varlığını hissetmek önemli, bunun ötesindekiler önemli değil, bu durumda Müslüman mıyım değil miyim, bilemiyorum" desen, ne olacak, ne kaybedeceksin, beni bu konuda aydınlat. Çok rahat bir şekilde, ben ateist değilim, deist değilim, agnostist değilim, veya öyle miyim değilmiyim pek önemi yok diyebiliyorsun, neden "Müslüman olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmamak benim için önemini kaybetmiştir" gibi bir lafı neden edemiyorsun da islamiyet'i rasyonelleştirmeye, temişzlemeye, çabalıyorsun. Neden İslamiyeti kitlelerin, milyonların anladığından farklı, cillop gibi, pırıl pırıl bir dinmiş gibi göstermek için çalışıyorsun? Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. Kafam bu noktada kısa devre yapıyor. Saygılar.
-
Ateist?
Tasarıma inanmak, bu tasarımın sahibinin niteliği hakkında bilgi vermez. Özellikleri bildirilmiş diye birşey yok, özellikleri şudur diye bir sallama var ortada, başka birşey değil. Son sözlerinden anladığım, tasarımın sahibinin bilinemeyeceği, ama tasarımın mevcut olduğu, yanlış mı anlıyorum? Tasarıma inanmak, bu tasarımın sahibinin, zentrilyonlarca galaksi içinde, zentrilyonlarca yıldız içinde, bu yıldızlara bağlı yüzlerce gezegenden biri olan Dünya'da yaşayan milyonlarca canlı türünden biri olan insanoğlunun Tanrı'ya inanıp inanmaması Tanrı'yı germez. Ahlak kuralları, adalet anlayışı, başkalarına karşı iyi davranmak, sadece insanlar/canlılar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi açısından önemlidir. Tanrı mükemmeliyet kavramının karşılığı ise, bu tanrı tutup, kendine seçilmiş halk edinemz, birisinin evlatlık oğlunan karısını alabilmesi için özel düzenlemeler yapmaz, banna inanmayanları şöyle böyle yapacağım diye sadistçe tavırlar sergilemez. Eğer tanrı varsa, Kurdu yaratır, kuzuyu da yaratır. Kuzuya "kurda saldırmayacaksın" diye kural koymaz, punduna getirse boynuzu çakar kurda zıbartır. Evrensel/doğal kural işler, bunu dışında kimseye özel ayrıcalık tanınmaz. Eğer Tasarım sahibi bir Tanrı varsa, erkeği yaratır, kadını dı yaratır. birine, sen ötekine tabi olacaksın diye önünü kamapaz. Kendi rızasıyla tabi olacak olan varsa olur, kendi çabasıyla diğerinden baskın hale gelecek olan varsa olur, bu şekilde kural koymaz Tanrı. Tasarım'a inanmak, Tarsarım'ın sahibi olduğuna inanmak, Hz. Muhammedin uydurmalarına inanmayı gerektirmez. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Bizim varmak istediğimiz noktalardan birisi de bu. Dinli veya dinsiz, önemli olan iyilik ve güzelliktir. Bu nedenle, Allah'a inanmak veya inanmamak kıstas değildir, olmamalıdır, Ne insanlar nazarında, ne de varsa, Tanrı nazarında. Kıstas, iyilik, doğruluk, güzellik olmalıdır. Kimlikler (inanan-inanmayan, kadın-erkek, zenci-beyaz, vs.) değil, eylemler (iyilik-kötülük) kıstas olmalıdır hem inzanlar, hem Tanrı nazarında. Saygılar.
-
Ateist?
Periler Doğa elbette. dilbilimci mi getirelim buraya. Semitik diller uzmanı? Allah kelimesi de sıradan bir kelimedir. Al-İlah, The God, Le Deu. Sen hiç 1960'ların tarih kitaplarını görmemişsin galiba. Her bir şeyi öztürkçeleştirme çabası olmadan önce bugün ot tanrısı, çaput tanrısı diye isimlendiirlen şeylere ot ilahı, çaput ilahı deniyordu. o zamanlar Tanrı ifadesi sadece Tanrı için kullanılıyordu. geri kalan herşey de senin özel isim sandığın şeyle adlandırılıyordu. Kimseye tanrı'sız diye hitap/hakaret/iltifat edilmez, Allahsız diye hitap/hakaret/iltifat edilir. Buradaki Allahsız ifadesi, herhalde "Mutlak Güç"e inancı yok demek değil. burada Allah cins isim olarak kullanılmıştır. Tapacak hiçbirşeyi olmayan demek. Adana-İskenderun-Suriye bölgesine yolun düşerse, insanların "Allah'ını bilmem naaparım" diye çok rahatlıkla sövdüklerini görürsün. O küfürlerde geçen Allah kelimesi cins isimdir. Haksızlık yapan bir insanın Mutlak Güce/Tanrı'ya inancı olmadığı, bu nedenle başka şeylere inandığı, bu inanılan şeylerin/Allahların da o adamın adaletli davranmasını sağlayamadığı düşünüldüğü için insanlar çok rahatlıkla Allah'a söverler. Hiç kimse de Mutlak Güç'e sövdüğünü düşünmez nedense. Bırakın Allah aşkına şu Allah apayrı bir isimdir muhabbetini. Allah Al-İlah'tır, The God'dır Le Deu'dur. başka birşey değil. Saygılar.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Dostum şaka yapmayı bırak, o soruları sorabilen ve cevabını bulabilen insanın belki Tanrı inancı kalır, hatta güçlenebilir, ancak İslamiyet mensubu, yani müslüman, yani Muhammedan olarak kalamaz. Burda sana katılmıyorum maalesef. Bilim dinle uğraşmıyo ama din bilimle uğraşıyor. Galileo en bilinen örnektir. Din ayrıca siyaset bilimine de karışır, sosyolojiye de karışır, hukuk sistemine de karışır. Saygılar.
-
Allah varsa nerdedir?
Sevgili Tengeriin boşig, Elbette her varlık "tektir", unique'tir, ikinci bir tengeriin boşig yok. Agnostist kelimesini küçümsemek için söylemedim, çümseyenin kendisi küçüktür. Agnostist benim nazarımda bir iltifattır. Altı çizili yerde, koyduğu kurallar derken, kastınız dini kurallar ise, bu ifadeye katılamıyacağım. Çünkü dini kuralları onun koyup koymadığını bilemiyoruz. Sadece birileri o kuralları Tanrı'ın koyduğunu iddia ediyor. Tanrı'nın varlığına inanabilirsin. Bu inancın doğruluğu/yanlışlığı test edilemeyeceği gibi, kimseye zararı da yoktur. Ancak "belirli bir düşüncenin" tanrı'dan geldiğini iddia etmek, çok tehlikelidir. Zira, ister dinli olsun, ister dinsiz olsun, Tanrı kavramı ile kastettiğimiz şey, Mutlak Güç/Mutlak Doğru/Mutlak Gerçek'tir. Bir düşüncenin Tanrı'dan geldiğinin iddia edilmesi, o düşüncenin de mutlak doğruluğunu gerektirir, muhalefet edilemez, şüphe duyulamaz, sorgulanamaz. Dokunulmazdır yani. Bu nedenle tehlikelidir, bir düşüncenin Tanrı'dan geldiğinin iddia edilmesi. Düşüncesinin/dininin Tanrı'dan geldiğini idda eden, düşüncesi/dini için de aynı dokunulmazlığı talep eder. TBu da, thammülsüzlük, eleştiriye kapalılığı, değişimi durdurmayı getirir. Dinsizler olarak biz, dinlerin bu Tanrı'dan/Mutlak Doğru'dan gelmişlik iddiasına karşıyız. Bence bunu iddia etme, derim. Allah kelimesinin, artikel olan dillere ait, cins ismi, özel isim yapmaya yarayan bir ifade olduğu konusunda tekrar tekrar tartışmaya gerek yok bence: The God, Al-İlah, Le Deu gibi. Yunus Emre'nin inanışının İslamiyet olduğu pek iddia edilemez bence. Elbette, içinden çıktığı kültürün kavramları ile inanışını yaşamıştır. Ancak bir çeşit deist anlayışa sahiptir. Mesela Yunus Emre'nin şiirlerinde , peygambere ilişkin hiçbir mısra duymadım. Onunki peygambersiz bir Tanrı inancıdır bence, sallaıyorum burda, çünkü gördüğüm şiirlerde peygambere hiç atıf yok, görmediklerimde varsa bilemiyorum. Yanlış mı düşünüyorum bilmiyorum ama, altını çiziğim yer zaten bir çeşit ateist/deist/agnostist/paganist anlayıştır. Tanrı evrenin kendisidir. Başka bir deyişe doğa tanrıdır. Bunlar zor sorular. Bir ateistin ateist olmasının nedeni senin Tanrı adını verdiğin, bir başkasının doğanın/maddenin işleyiş kuralları adını verdiği şeyi reddetmek değildir. Ateistin/deistin/agnostistin karşı çıktığı, semitik dinlerde tanımlanan esen, gürleyen, sihirbazlık yapan, cezalandıran, bazı kullarına torpil yapan, bazı kullarını diğer bazı kullarının ganimet olarak almasına müsade eden, kendine inanmayı en büyük meziyet sayan, kendine seçilmiş halk edinen Allah/Yehova kavramıdır. Saygılar. Saygılar.
-
Allah varsa nerdedir?
sevgili yam_yam, sorunun ikinci bölümü zaten senden alıntı değil, sana değil yani soru, teistlere Haklısın, zaten bende inanıl-abil-ir dedim. Kesinlik yok. Çünkü cevabı bilmiyoruz. İşin içinden çıkamayınca, isteyen inanabilir. Bence burda da açıklanmayan hususlar var, en azından şimdiki bilgimizle. Her madde aynı nitelikte değildir. Doğru. Ancak, sonsuz yoğunluktaki enerjinin uniform/tekdüze olmadığına dair kanıtımız yok. Çekirdeğin diğerlerini çekme nedeni biliyoruz, zıt yükler, sorumuz o değil, uniform/tekdüze enerji partikülleri nasıl pozitif ve negatif yüklerle donanmışlar? Nedenini bilmiyoruz. Tanrı mı yapmış, onu da bilmiyoruz. Tanrı bu maddlerden ayrı birşey mi onu da bilmiyoruz. Bu bizi yine başa döndürür. Big Bang öncesi güçlü kütle çekimi neden var? Bilemiyoruz. Belkide sorunumuz doğrusal düşünmekten kaylaklanıyor. Başlangıç ve bitiş noktası düşünmemek gerekiyor belkide. Belki de elektronların, protonların, gezegenlerin şekli bize birşeyler söylüyor. Bir kürenin, bir dairenin başlangış noktası yoktur. Belki de evren de böyle. Tek bildiğim şey, bu konuda birşey bilmediğim Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Bu ne şimdi? kanıt istedin kanıt getirdi katakuta? Fikirle karşılık veremiyormusun? Çamura yatma taktiği bu mu oluyor? Saygılar, sevgiler.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
İnancın bireysel yönüne kimse birşey diyemez, saygı duyarız. Hiçkimse de inancın bireysel yönünü eleştirmez zaten Bütün dinlerde, ideolojilerde hırsızlık günahtır, işin içine başka birisi girdiği için, ayrıca suçtur. Sadece müslümanlığa ait bir düşünce değildir. Öte yandan, Müslümanlık'ta hırsızlığın, başkasına ait olan şeyleri gaspetmenin mübah görüldüğü durumlar da vardır, adına ganimet deniyor. İslamiyete ait bir düşünce değildir. Herkes, ırk, cins, din, milliyet, yaş gözetilmeksizin aynı hakka sahiptir ve bu nedenlerden dolayı hakir görülemez diye evrensel bir bildiri bile var, duydun mu bilmem. Öte yandan müslümanlıkta, kafirleri aşağılamak, hakaret etmek, kadınları ikinci sınıf görmek normaldir. Yalan'n tasvip edildiği bir düşünce, bir sistem yoktur dünyada. Müslümanlığa ait bir kural değildir. Annenin sana öğrettiği şey islamiyet değil, islamiyet sandığı, islamiyet diye yanlış adlandırdığı şeydir. Onun adı Anadolu kültürüdür. Söylediğin özellikleri Anadolu'da yaşayan, ermeni'de de görürsün, süryani'de de, rum'da da, yahudi'de de, yezidi'de de. İnsan hakları evrensel bildirisini yayınlayanlar, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünü kuranlar, Uluslararası Yardım örgütlerini kuranların hepsi müslüman mıydı? 1997 depremin yardım gönderenler hep müslümanmıydı? Evrensel değerleri, müslümanlığa maletmeyelim, lütfen.