BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Allah varsa nerdedir?
Tengeriin boşig, Hoşgeldin kardeşim agnostist anlayışa. Senin yazılarında tarif ettiğin "sen", müslüman değil, adını koyalım: Agnostist. Başlangıç'a nasıl ortaya çıktığını (bing bang'a start veren şey neydi) ve evrende varolan kuralların nasıl ortaya çıktığını açıklayamadığı için, Tanrı'nın larlığına inanmak. Bunun dışındaki şeylere inanmamak, cennete, cehenneme inanmamak. Veya farklı yorumlamak. Saygılar, sevgiler. Neden patlama meydana geldi durup duruken? Basınç mı? basınç karşıtı ile tarif edilir. Bir boşluk olması gerekir. Ancak boşluğun olup olmadığına ilişkin kanıt yok. Eğer patlama öncesinde bir boşluk var ise, bu boşluğun, evrendeki "mevcut boşluk"tan farkı ne? Eğer patlama öncesinde bir boşluk varsa, enerji neden sonsuz yoğunlukta, tek bir noktaya toplanmış, zoru neymiş? Bölüm 1: Patlamanın sıcaklığı yarattığını düşünelim. Peki neden soğumaya başladı. Sıcaklığın, sıcaklık olduğunu gösterecek hiçbir ölçek yok, karşılaştırmak için "karşıt" olgu yok, "soğukluk" kavramı ve olgusu yok. Her madde aynı nitelikte iken, neden bazıları "çekirdek" haline geliyor ve neden diğerlerini "çekmeye" başlıyor. Gelelim, öbür tarafa: Bölüm 2: Diyelim ki "ol" inanışı da doğru. Peki ol emri verilmişse, bu emri veren ile emre uyan şeyler ayrıdır, bu da Tanrı'yı mevcudat olarak tanımlamayı gerektirir. Mevcudat olarak Tanrı'yı tanımlarsan, Tanrı'yı mekana koymak gerekir. Tanrı mekana sahipse, bilinmezlik sarmalı yeniden başlar. Tanrı'nın bulunduğu mekanı kim yarattı o zaman? Tanrı "ol" emriyle ilk kez yaratmaya başlamışsa, ondan önce yaratıcı olarak adlandırılamaz, çünkü hiçbirşey yaratmamıştır henüz. Bu durumda Tanrı'nın eylemleriyle birlikte kabiliyetleri gelişen birşey olduğunu düşünmek gerekir. Bu da sonsuz, ebedi, ezeli sıfatlarına ters düşer. 1. Bölüme bakarak, Tanrı'nın varlığına inanılabilir. 2. bölüme bakarak Tanrı'nın var olup olmadığına ilişkin bir iddiada bulunulamaz. Saygılar. Not: yam_yam'a teşekkür ederim, Tanrı'nın varlığına inanıp, dinlerle ilgili diğer hususlara inanmayanlara deist denir diye, beni uyardı. Yukarıdaki bölümdeki "Hoşgeldin kardeşim agnostist anlayışa" ifadesini "Hoşgeldin kardeşim deist anlayışa" diye düzeltiyorum.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Sevgili Tengeriin boşig, Yukadıdaki söylediklerine tamamen katılıyorum. Benim yazılarımı incelersen, ispatlanmayan şeyler gerçek olarak kabul edilemez diyorum herzaman. Nasıl ki Tanrı'nın varlığı ispatlanamıyor, Evrimin kesin olduğu da ispatlanamıyor. İspatlanmadıkça da gerçek olarak ortaya sürülemez. Biri inanaç, diğeri teori olarak varlığını sürdürür. Ancak bilim, tabiatı gereği, Tanrı inancı üzerinde durmaz. Zira, bilim, gözlemlemek, denemek ister. Din alanında bunu yapması mümkün değil, zira ne melek var, ne cin var ortada. Ama bilim, evrimin doğru olup olmadığını öğrenmek için uğraşıyor. zira kemik buluyor, fosil buluyır, hücre yapılarını karşılaştırıyor, dna yapılarını karşılaştırıyor. Sevgili Tengeriin boşig, Düşünmek, anlamak, araştırmak sadece ateistlere özgüdür demiyor kimse. Sadece şunu diyoruz: İnanan insan araştırmacı, sogulayıcı olamaz, çünkü inancın tabiatı gereği bu mümkün değildir. Nedeni de şu: inanıp-inanmamak, cennete veya cehenneme gitmekle sonuçlanacağı için, inanan insan, inancını sarsabilecek hertürlü sorudan, düşünceden uzaklaşır. Araştırma, şüphe üzerine başlar. İnançta şüphe yoktur. Dünya düzdür. Bu bir inançtır. Hadi düz değilse? Bu araştırmanın başlangıcıdır. Şüphecilikle başlar herşey. Bu herkesin bildiği bir konu olduğu için ilk örnek olarak bunu verdim. Dünyayı allah yaratmıştır. Ya Allah yaratmadıysa? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki? Muhammed peygamberdir? Ya değilse? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki? Hacer-ül Esved cennet taşıdır. Ya değilse? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki? Kabe'yi Hz. İbrahim yapmıştır. Ya değilse? Hz. İbrahim yapmadıysa? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki? Yani inanç, tabiatı gereği, sorgusuz sualsiz kabul etmektir, teslim olmaktır. Bu niteliği ile şüpheye, yani araştırmaya, bilime kapalıdır. Şüphe etmenin yasak olduğu, günah olduğu bir yerde, bilim olmaz, OLABİLEMEZ. Bu nedenle bilim adamı yetiştiremez islam dünyası. Bugün sahip çıkılan İbni SinaÖmer Hayyam vs. gibi kişiler, zamanında kafir damgası yemiş kişilerdir. Bugün Orhan Pamuk'a nobel ödüllü müslüman demek ne kadar doğru ise, İbni Sina'ya islam bilgini demek de o kadar doğrudur. Bu nedenle, İslam toplumlarından bilim adamı çıkmaz, ÇIKABİLEMEZ. İslam toplumlarından, iyi sanatçı da çıkmaz, ÇIKABİLEMEZ. Resim yapmak, heykel yapmak, günah sayılır, çünkü yaratanı kopya etmekle, Allahlaşmaya çalışmakla itham edilir insanlar. Saygılar, sevgiler.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Tengeriin boşig, yukarıya dön, kendi yazını oku: Bilim gerçeği arıyor. Hurafelerin/masalların/destanların içine bile bakıyor bilim, bir gerçek kırıntısı var mı yok mu diye (tarih, arkeoloji vs.). İnsanın arınmasını sağlayan, toplumsal yaşamaın daha iyi nasıl düzenlenebileceğini araştıran, öneriler sunan bilimler ise ahlak, felsefe, demokrasi, laiklik, sosyoloji, siyaset. Hayalindeki, olmasını istediğin (wishful thinking) islamı anlatma bize. Kuran'daki islamı anlat, yaşanan islamı anlat. Onun allahını anlat. İslamın allahı korkutuyormuymuş, tehdit mi ediyormuş onu görelim. Doğu mistisizmi daha çok şamanizm/budizm kaynaklıdır. Bu tür akımların, Arabistan, Kuzey Afrika gibi yerlerden ziyade, Anadolu, İran, orta Asya gibi yerlede olmasının nedeni de bundan dolayıdır. Bir Anadolu dervişi (örneğin Yunus Emre) ile bir Budist keşişini karşılaştır, benzerliği görürsün. Hiçbir ateistin, agnostistin, deistin, paganistin Yunus Emre hakkında kötü söz söylediğini göremezsin. Çünkü o dini bir budist keşişi gibi yaşamıştır. Sadece dinin bireysel yönüyle uğraşmıştır. Kendini arındırmak için çaba göstermiştir. Elalemi yola getirmekle uğraşmamıştır. İnsanların bireysel olaerak dini yaşamalarına kimse itiraz edemez. Ben de etmem, saygı duyarım. İneğe tapan birinin yaptığı tapınım bana ne kadar saftirikçe görünse de, ona birşey diyemem. Sadece ilah dediği şey benim bostanıma, bahçeme girmesin, benim ilah eti yememe kızmasın yeter. İnek onu cennetemi götürür, arınmasını mı sağlar, sonraki hayatında kral olarak doğmasını mı sağlar, orası beni ilgilendirmez. Saygılalar.
-
Allahın bilgisi sınırsız mı ?
Sevgili Shatin ne demek şu: Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Ben burdan şunu anlıyorum: Önceden haram sayılan birşeye izin veriliyor. Bir cemaattesin, toplantıdasın. Toplantıya başkanlık eden kişi şöyle diyor: Arkadaşlar sigara içmek serbest! Bir cemaattesin, toplantıdasın. Toplantıya başkanlık eden kişi şöyle diyor: Arkadaşlar yemek yemek serbest! Bir cemaattesin, toplantıdasın. Toplantıya başkanlık eden kişi şöyle diyor: Arkadaşlar birbirinize eczane lastiğiyle kağıt atmak serbest! Neden toplantıya başkanlık eden kişi böyle bir açıklama yapmış olabilir? Laf olsun, çorba dolsun diye mi? Herhalde, toplantı sırasında yemek yenmiyeceğine, sigara içilmeyeceğine, eczana lastiğiyle birbirlerine kağıt atmamaları gerektiğine ilişkin bir kural veya teamül varmış ki, herkes bu eylemleri yapmıyormuş. Toplantı başkanı da bu kuralı, bu teamülü ortadan kaldırmak için böyle bir açıklama yapıyor. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Bak güzel kardeşim. O torp vahyler, kadınlar kumar'a gitmek istedikleri için uydurulmamış, kadınlar içki içmeye gidecekleri için uydurulmamış. İslam kaynaklarına göre bu ayet, Hz. Peygamber'in zevcelerinin onda olmayan bazı zinet ve eşyayı istemeleri üzerine nâzil olmuştur. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre, karıların dünyayı tercihinden maksat boşanmayı istemeleridir. Yani sen bir işyerinde çalışıyorsun, işten memnun değilsin, ayrılmak istiyorsun. Ancak o zamana kadar çalışmanın karşılığı olan ücreti talep ediyorsun. Hakkın olan ücreti talep etmek, dünyayı tercih etmek mi oluyor? Hakkını talep ediyorsun diye, sadece dünya malı için çalışmış, ahireti unutmuş mu olursun? Dünyadaki çalışmanın karşılığı olarak, işvereninden hakkını istedin diye seni ahirette büyük bir azap mı bekliyor? İsim isim bilmiyorum, sadece hangi tefsire bakarsan bak, yazan şey şu: bu ayet, Hz. Peygamber'in zevcelerinin onda olmayan bazı zinet ve eşyayı istemeleri üzerine nâzil olmuştur. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre, karıların dünyayı tercihinden maksat boşanmayı istemeleridir. Saygılar.
-
Ateist?
Kralx, okumuyormusun, sen onları yazdıktan sonra, bende "ne rastlantı benim gerekçelerim de benzer" dedim ve listeledim. Ben bunu söyledikten sonra kimin cevap vermesi gerekir? Madem sulandırıyorsun işi, ben devam edeyim: Tasarım'ın mükemmel olması bu tasarımı, Tanrı'nın yaptığını kanıtlamaz. Ortada bir "ürün" var. Güzel, harika bir ürün var. Ürünün harika olması, nasıl onu Tanrı'nın yarattığına delalet ediyor? Ortada bir televizyon var. Çok güzel bir televiyonç. Marka yok, işaret yok. Sen tutup diyorsun ki, bunu yapsa, yapsa Sony yapar! Ne kadar inandırıcı bir kanıt değil mi? Aynı şekilde ben de sallarım o zaman, Bunu yapsa yapsa Panasonic yapar. Senin Tanrı yaratmıştır iddian ne kadar doğru ise, benim Şeytan yaratmıştır iddiam da o kadar doğrudur. İkimizin de kanıtı yok. Sadece sallıyoruz. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Sana yutturulan hikayeleri iyi hatmetmişsin kardeşim. Hz. Hatice islamiyetten önce nasıl birisiydi? Mal muamelesi yapılan, insan yerine konmayan, diri diri toprağa gömülen birisi miydi? Hz. Hatice hayattayken, başka bir kadına bakabildi mi, başka bir kadınla evlenebildi mi Hz. Muhammed? Ebu Süfyan'ın karısı Hind nasıl biriydi? Mal muamelesi yapılan, insan yerine konmayan, diri diri toprağa gömülen birisi miydi? hakkında özel sure düzenlenecek kadar önemli görülen, Ebu Cehil'in karısı, nasıl biriydi? Mal muamelesi yapılan, insan yerine konmayan, diri diri toprağa gömülen birisi miydi? İslamiyet geldikten sonra kaç tane böyle kadın yetişti? Kadına ve kıza mal muamaelesi yapılan dönem İslamiyetle başlamıştır sevgili kardeşim. Mal muamelesi görmeyen, saygı gören sadece Hz. Fatma'dır. O da, "hanedan mensubu" olduğu içindir. Belki bir parça da, Hz. Muhammed'in eşleri, özellikle Ayşe'dir mal muamelesi görmeyen. Onlara o muameleyi yapma hakkını sadece kendine tanımıştır Hz. Muhammed. Öldükten sonra, Ayşe gencecik yaşta dul kalmış, tekrar evlenerek, kadınlığını yaşaması, bebek sahibi olarak analık duygusunu yaşaması engellenmiştir. Zulm edilmiştir yani. Hz. Muhammed'in eşi olmaktan memnun olmayan eşleri ayrılmak isteyince, Hz. Muhammed, Allah'tan torpil vahy geldiğini söyleyerek, tehdit etmiştir onları ayrılmamaları için. Ey Peygamber, zevcelerine de ki: Eğer siz dünya hayatını ve onun zinet ve ihtişamını arzu ediyorsanız, gelin size boşanma bedellerini vereyim de hepinizi güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız şüphe yok ki, Allah, içinizde güzel hareket edenler için büyük bir mükafat hazırlamıştır." (Ahzâb, 33/28-29). Bu ayet, Hz. Peygamber'in zevcelerinin onda olmayan bazı zinet ve eşyayı istemeleri üzerine nâzil olmuştur. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre, karıların dünyayı tercihinden maksat boşanmayı istemeleridir. Bu Ayet inince Allah'ın elçisi, hanımlarını muhayyer (özgür) bıraktı, dileyen kalır, isteyen de boşanabilirdi. Ancak ayetin hükmü karsısında Hz. Peygamberin pâk zevceleri çok üzülmüş ve hepsi onu tercih etmişlerdir. Hz. Muhammed kadına ne kadar değer veriyor, ne kadar özgürlük veriyor görüyorsun değil mi? Eğer siz dünya hayatını ve onun zinet ve ihtişamını arzu ediyorsanız (yani Ahiret hayatını, sonsuz hayatı istemiyorsanız) Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız (yani beni seçmek zorundasınız, seçmezseniz sadece beni değil Allah'ı da karşınıza alırsınız, ahiret yurdunu da unutursunuz) Bu güzel seçenekler karşısında kadınlar da, "naapıyoruz biz, sadece Muhammed'i değil, allah'ı da karşımıza alıyoruz, ahireti de kaybediyoruz" deyip, özgür iradeleriyle vazgeçmişler ayrılma taleplerinden. Kırk katır mı? Kırk satır mı? Özgürsün, hangisini seçersen seç Saygılar.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Sevgili yam_yam maalesef inananlarda acaip bir mantık var. Bing Bang'a sahip çıkarlar, yani herşeyin bir başı olduğunu, tek bir noktadan hayatın başladığını kabul ederler. Çünkü bu durum "ol" hikayesine uygundur. Ama, yine aynı şekilde, hayatın tek hücreli bir canlıdan evrimleşebileceğine inanmazlar, Tanrı'nın sihirli çubuğu ile her canlıyı tek tek yarattığını iddia ederler. Ding ding ding (sihirli çubuk efekti ) Halbuki Evrim teorisi, Bing Bang teorisinin tamamlayıcısıdır. Bing Bang'a sahip çıkan bir zihniyetin, evrime sahip çıkma konusunda yarışması lazım. Bu şekilde bir tutarlılık sergilenebilir. Acaip bir ironi var ortada yani Sorun dinleri formülüze eden yahudilerin bilgi dağarcığından kaynaklanmaktadır. Yahudi tarihi, evrimi kayda geçirebilecek kadar kadar eski değildir. Uçak, motorlu araç, telefon, internet olmadığı için yahudi tarihi sadece ortadoğudan haberdardır. Bütün dünyayı kendilerinden ve düşmanlarından ibaret sanmaktadır. Mısırda sihirbazlığın önemli bir hüner olduğu dönemlerde sihirbazların çubukla birçokşeyi var edebildiklerini görmüşlerdir. Evrenin varaloşunu açıklayamadıkları için, Tanrı'yı sihirbaz gibi düşünmek sorunu çözmüştür. Saygılar, sevgiler.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
İslam böyle demiyor, ana probklem bana inanıp inanmaman diyor. Biz de diyoruz ki ana problem, inanın karakterindeki kötülüklerden arınmasıdır. Bunu dinle yapar, ateizmle yapar, budizmle yapar, humanizmle yapar, sosyalizmle yapar, burası önemli değildir diyoruz. (diğer altı çizili yer) Gerçekleri anlamaya çalışma işine bilim deniyor, din değil. İnsan, kendini (biyoloji, tıp, psikoloji, vs.), çevresini (fizik, matematik, coğrafya, jeoloji, astronomi, vs.) insanlararası ilişkileri (sosyoloji, filozofi, vs) anlamaya çalışıyor, yani varlığını, çevresinin varlığını, varlığının sebebini araştırıyor zaten. Buna bilim deniyor. Saygılar. Saygılar.
-
Ateist?
Sevgili kralx, diğer arkadaşların bilimsel yaklamşımlarına itiraz ediyorsun. Sana başka bir yol önerdim. Metafizike karşı, metafizik. Ban Dünya'yı Şeytan'ın değil de Tanrı'nın yarattığını ispat etmeni bekliyorum.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Şurda zorlama yok değil mi sevgili kardeşim: Bana inan, inanırsan cennet var. Yada bana inanma, o zaman görürsün gününü, tattırırız sana cehennemi. Ne kadar güzel seçenekler değil mi? Bak sevgili kardeşim, ÖSS sınavı bir sınavdır. Bildiğimiz anlamda gerçek bir sınav. ÖSS Başkanını seviyorum desen de geçemeyeceğin bir sınav. Milli Eğitim Bakanına yalakalık yapsan da bu yalakalığın sana faydasının dokunmayacağı bir sınav. Senin dininde bahsedilen sınav ise, sınav değil, tiyatrodur. Hey millet gelin, cevap anahtarı elimde, hatta kopya dağıtan adam da burda. Kopya çekmesini bilmeyenlere nasıl kopya çekileceğini de öğretiyor. Ne güzel sınav değil mi? Kolaycılık. Tembelliğe davetiye. Torpilcilik. Sınav sahibine, ben seni seviyorum, tapıyorum dersen kalma ihtimali olmayan bir sınav. Sınavı bu şekilde algılayan bir zihniyet, nasıl kolaycı olmaz ki, nasıl tembel olmaz ki, nasıl geri kalmaz ki? Saygılar.
-
İSLAMDA KADIN HAKLARI
Yukarıda saydığın şeylerin olabilmesi için, kadının özgür olması lazım. Şahsi çıkarı için hareket etmek istiyorsa etsin. Soyunmak istiyorsa kendi bileceği iş. Reklam panosunda yeralmak istiyorsa yeralsın. Ev kadını olmak istiyorsa, o da kendi bileceği iş. Yani kararını kendi verebilsin. Birileri ona dikte etmesin onun için neyin iyi neyin kötü olduğunu. Ona ne birileri "kafanı aç" diye emredebilsin, nede başka birileri "kafanı ört" diye emredebilsin. Bun tercihi kadın kendisi yapsın. Bu tercihi yaparken de "metafizik tehdit" de kullanılmasın. "Saçını, başını açabilirsin, ama bu durumda cayır cayır yanarsın" denmesin. Yani kadına "kapanmak veya kapanmak" seçeneği dayatılmasın metafizik tehditle. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
İlk buzdolabımızı aldığımızda, sıcak yaz günleri soğuk su içebildiği için, annem "Allah razı olsun bu buzdolabını icat edenden" dedi. İlk çamaşır makinemizi aldığımızda, artık çamaşır yıkamatan beli ağrımadığı için annem "Allah razı olsun bu çamaşır makinesini icat edenden" dedi. Okumak için ailemden ilk kez uzaklaştığımda, her telefon görüşmesinden sonra, annem "Allah razı olsun, şu telefonu icat edenden" dedi. İnternet üzerinden görüntülü olarak ilk görüştüğümüzde, annem "Allah razı olsun bu interneti icat edenden" dedi. Annemin her ".. Allah razı olsun bu ... icat edenden" dediğinde; Çocukluk yıllarıma döndüm, kuran kursunda okuduğumuz günlere... Sonra ortaokula, liseye... din derslerinde öğretilenlere... Sonra bazı cemaatlere mensup arkadaşlarla yaptığımız dini sohbetlere.. Aklıma geldi... Allahı ve Muhammed'in peygamberliğini kabul eden herkes, günahkar olsa dahi cehennemde bedelini ödedikten sonra cennete gidecekti. Ama Muhammed'in peygamberliğini tanımayan kesinlikle cennete gidemeyecekti.. Aklımda hep aynı soru vardı: Sıradan bir anadolu kasabasında yaşayan, hiç tanımadığı bir insandan dua alabilen, insanlığa hizmeti dokunmuş bir kafir mi cennete giderdi, yoksa tanıdığı insanlar dışında kimsenin duasını alamayan bir müslüman mı? Birşeyler yanlış değil mi bu dinde anne...Yanlış birşeyler... Ben arkadaşlarımla içki içerken hiç günah olur demedin anne..."karaciğerinize zararı olur çocuklar" dedin... Ama ben, kız arkadaşımın kalbini kırdığım zaman, "günah olur oğlum, yapma" dedin... Sen bana namaz kılarken hiç sevap olur demedin anne... Elindeki kocaman paketi taşıyamayıp da kaldırıma oturan yaşlı teyzeyi gösterip "git şunu götürüver, sevap olur oğlum" dedin anne.. Senin günah anlayışının kıstası islam değil anne... Senin sevap anlayışının kıstası da islam değil anne.. O kıstasın ne olduğunu bulcağım anne... Bulacağım.. Senin bir kafir için dua ettiğin Allah da, İslamın allahı değil anne.. Onu da bulacağım... Saygılar...
-
En Tehlikeli Yalan...
Bu başlık altında anlatmak istediğimiz metodu ne güzel örnekliyorsun enkaz kardeş. Konuyla alakasız yanıtlar verme metodu Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Amacımız belli, insana sırf insan olduğu için değer verebilecek, insanları kimliklerine göre değil, eylemlerine göre değerlendirecek, insanların özgür iradeleriyle kendi kararlarını vermelerine olanak sağlayacak bir yaşam tarzı oluşturmak, bu yaşam tarzının oluşmasının önünde duran hurafelerin/ideolojilerin/saplantıların ipliğini pazara çıkarmak. Saygılar.
-
BÜTÜNCÜL DÜŞÜNMEK
Sen okuduğunu anlıyormusun? Allah yoktur demek de, Allah vardır demek gibi ispatlanmamış bir iddiadır. Her iki iddianın da ispatla ihtiyacı vardır. İki iddia da metafizik bir iddiadır. bilimsel yolla şu anki teknoloji ile her iki iddia da doğrulanamaz veya yanlışlanamaz. Ne bill Gates'in ne de başka birinin resulü falan değilim. Yazıyı tekrara oku, anla, sonra gel yorum yap. Zekam konusundaki iltifatın için teşekkürler. Ama zekamı menfi yönde kullandığıma ilişkin iddiana katılamıyacağım. İnsanların eylemlerine göre değil, kimliklerine göre sınıflandırılmasını, buna göre adalet dağıtılmasını öngören bir zihniyetle savaşmak, aklı menfi kullanmak değildir. Turan Dursun tefsiri okumadım. Onun hakkında tek bildiğim, zamanımızın en büyük islam alimi olduğu. Matrix'in tepesine varınca, Matrix'i çözdüğü ve bu nedenle yok edildiği. Turan Dursun sitesi diye bir sitenin varlığını bu forumda öğrendim, giitm aynı rumuzla kaydoldum. Oraya gidip kayıt tarihime ve yazı sayıma bakabilirsin. Turan Dursun'a, Marks'a, Said Nursi'ye, Hz. Muhammed'e, Einstein'a veya herkim olursa olsun, herhangi bir kişiye eleştirilemez gözüyle bakmak, yanlışı yoktur demek, o şahısları ilahlaştırmak anlamına gelir. Onlar da insan, ben de. Onların da hatası, iyisi kötüsü var, benim de. Saygılar.
-
İSLAMDA KADIN HAKLARI
Bak sevgili kardeşim, Yetişkin bir insanın kendi kararlarını vererek bir tercih yapması ayrı birşeydir, ona tercihlerinin dikte edilmesi başka birşeydir. Bir hakkın olması ayrı birşeydir, bu hakkın kullanılmaması başka birşeydir. Sana bu forumda fikirlerini yazabilme hakkına sahio olman ayrı birşeydir, senin bu hakkı kullanıp kullanmaman ayrı birşeydir. Kadın ve erkeği cinsiyetine göre ayırmazsın, her ikisi de kendi tercihlerini yapmada özgür olur. Ondan sonra kadın gider evinin kadını mı olur, gider fabrikada işçi mi olur, o onun bileceği iş. İstediğin zaman sinemaya gitme hakkına sahip olman ayrı şeydir, senin hiç sinemaya gitmemen ayrı şeydir. Birinde kişinin kendi özgür iradesiyle karar verebilmesi durumu var, diğerinde yapabileceği tercihlerin söylenmesi durumu var. Bu kadar zor mu bunu anlamak. Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Şurada bir iddiamız var, oraya yaz da, şu kainatın sahibi konusunu aydınlatalım. Çok Merhametliymiş hakkaten. Acaba dağları Mekkelilerin üstüne yıkmak istemediğinden mi kaynaklanmış, yoksa, "melek gördüm" diye sallamasından, böyle birşeyin gerçekleşmeyeceğini bilmesinden dolayı mı acaba? Bu barış, huzur ve güvenlik içindeki dönemi bir de o zamanın Medine ve mücavir Yahudilerine soralım bakalım, ne diyecekler. Osmanlı devleti, Orta Asya'daki Şamanist kültürün izlerini taşıyan bir devletti. Mesela Devlette kurumlaşma başlayıncaya kadar, yani İslam referans alınmaya başlanıncaya kadar, kölelik yoktur, harem yoktur. Ne zaman ki kurumlaşma ortaya çıkmaya başladı, devlet köle almaya (devşirme) harem kurmaya başladı. Ama halkın egemen kültürü şamanistlik olduğu için, kölecilik ve harem uygulaması hiçbirzaman halkın kültürü olmadı. Osmanlı devleti din devleti olmadığı için, kimsenin diniyle imanıyla uğrağmadı, bu islamdan kaynaklanan bir hoşgörü değil, orta asyadan kalan bir kültürdür. katatkuta adlı arkadaşımızın başka bir başlıkta adını koyduğu gibi, şamanist Türklerin dini meselelere yaklaşımında hakim olan "bananeizm " yaklaşımıdır. Öbür yandan Osmanlı devleti din devleti olmadığı için, hanedan insanların neye inandıklarıyla ilgilenmemiştir. Ne kadar ödedikleri ile ilgilenmiştir. Hatat cizye/haraç vergisinin azalmaması için, semitik dinlerin liderlerine kendi ümmetleri üstünde çok büyük yetkiler vererek din değiştirmeyi neredeyse imkansız hale getirmiştir. Bunun islamiyetin hoşgörüsü ile yakından uzaktan ilişkisi yoktur. Osmanlı devleti din devleti olmadığı için, gerileme alametleri ortaya çıkıncaya kadar, insanları gaza getirme yolları aramaya başlayıncaya kadar, halifelik makamını da piyasaya sürmemiştir. Saygılar, sevgiler.
-
BÜTÜNCÜL DÜŞÜNMEK
Bence de.. Önce varlık, gerçeklik. Metafizik, inanç, hurafe, değil. Haklı. varlık niye vardır, diye soruulmaz. Bunu söyledikten sonra, İmtihan için vardır diye, sallanmaz. Yine aynı yöntem (tıklayınız)... gerçeklerin arasına sokuştur hurafeleri, temelsiz inançları, yuttur insanlara. Kimse gerçeklere itiraz edemeyeceği için, arada kaynar gider hurafeler, bir zaman sonra onlar da gerçekmiş gibi algılanmaya başlarlar. Saygılar.
-
İSLAMDA KADIN HAKLARI
her düşünce öğretisi ve pratiği ile bir bütündür. ikisini birbirinden ayıramazsın. komunist arkadaşlara soracak olursan, komünizm de harika bir ekonomik/sosyal sistem-MİŞ. SSCB'nin veya komünizm pratiği yapan diğer ülkelerin hatası komünizme üklenez-MİŞ. Sizinle aynı kafadalar yani. Bir insan nasıl ki, düşünceleri, karakteri, fiziği, adabı, konuşması terbiyesi ve eylemleri ile bir bütünse, düşünceler/ideolojiler/inançlar da öyledir, teori ve pratik bir bütündür. Sadece uygulayıcılar suçlu tutularak, ideolojiler/dinler temize çıkartılamaz. İslam'ın kadınla ilgisi PROBLEMAsı nedir anlayabiliyormusun sevgili kardeşim? Kadın edilgendir sürekli. Onlara ne yapacakları, nasıl davranacakları, nasıl giyinecekleri, söylenir. Hayatta en uygun yet verilir. Değerli görülen yerleri gizlenir. Gözler önüne serilmeleri önlenir. PROBLEMA, onlara hiç fikirlerinin sorulmamasıdır. Onların hayatının, onlara sorulmadan, onlar için iyi olduğu düşünülen şekilde düzenlenmesidir. Onları yok sayan bir anlayıştır bu. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Vardır bunun da bir hikmeti katakuta kardeşim, ***** ***** ********, sen kimsin de yorumluyorsun ayetleri, git bir tefsire bak, bu da alleme kesildi başımıza ya, cık cık cık Selamlar, sevgiler, katakuta kardeşim
-
Ateist?
Benim bu iddiayı neden ortaya attığımı çok iyi biliyorsunuz. Benim teorimin esasının şeytan'a inanmak, Allah'a inanmak vs. olmadığını da biliyorsunuz. Ben ve diğer bilimselci arkadaşlar diyoruz ki: Maddi dünya'nın ötesindekiki herşey, faraziyedir, ispatlanmaya muhtaçtır, ispatlanmadıkça gerçek olarak ileriye sürülemez, gerçek olarak kabul edilmesi için kimseye maddi veya manevi baskı yapılamaz. Dünya mükemmel, DNA harika, hiçbirşey ustasız olmaz. eeee? Dünya'yı allah yarattı.. Hadi ya? Nerden biliyorsun? Allah'la berabermiydin o yaratırken? Kaynağı delilin ne ki dünyayı Allah yarattı diyorsun? Belki de şeytan yaratmıştır. Olamaz mı? Allah yarattı iddiası ne kaadar mantıklıysa, Şeytan yarattı iddiası da o kadar mantıklıdır. Hatta bana kalırsa semitik dinlere göre , dünyayı Şeytan'ın yaratmış olması daha mantıklıdır, daha tutarlıdır. Dünya geçici diyen sizin dininiz. Dünya aldatıcı diyen sizin dininiz. Dünya nimetlerine kanmayın diyen sizin dininiz. Şeytan aldatıcıdır diyen de sizin dininiz. Şeytan'ın insanları dünya nimetleri ile kandırdığını iddia eden de sizin dininiz. Bu durumda, dünyayı, yani sizin dininize göre geçici, yalan, aldatıcı olanı, yine sizin dininize göre en Büyük Aldatıcı/Yalancı olan Şeytan yaratmış olmalı. Bak bu daha tutarlı bir senaryo. Saygılar, sevgiler.
-
Ateist?
Ne rastlantı, Benimki de benzer şeyler: 1. Doğa'daki tasarım. 2. Bütün semitik dinlerde dünya hayatı için geçici/yalan/kısacık denmesi, Dünya nimetlerine kanmayın denmesi, dünyua nimetlerinin aldatıcı olduğunun söylenmesi. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Bilgilendik, sağolasın. Peki o cariyeleri pazarlayan şahısa ceza verilmiş mi? cariyelre zorlandığınız için sizi bağışlayacağım denmiş de, pazarlamacıya bir ceza verilmiş, veya onlar da cenhennemim dibini boylayacaklardır, denmiş mi? Hadisin/hadisenin devamı var mı? *** Saygılar, sevgiler.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
sevgili sessizgece, madem bu kadar fikir alış-verişi yaptık, tartıştık, konu yarım kalmasın, adım-adım gidelim, konuyu sonuçlandıralım: Nur-33 nolu ayette geçen: fuhuşa zorlamak ne demek zor altında bırakmak ne demek zorlanmalarından dolayı bağışlanmak ne demek bu bağlamda, "cinsel ilişkiye zorla-mak" Türkçe'de başka hangi kelime ile ifade ediliyor? Tecavüz etmek olabilir mi? "cinsel ilişkiye zorla-n-mak" Türkçe'de başka hangi kelime ile ifade ediliyor? Tecavüze uğramak olabilir mi? "cinsel ilişkiye zorlayan kişi" Türkçe'de başka hangi kelime ile ifade ediliyor? tecavüzcü olabilir mi? Daha "kibar" olacaksa, şöyle sorayım: Kelimelerin, Nur-33 nolu ayette yeralan anlamları çerçevesinde: Allah'ın zorlayanları değil de, zor altında bırakılanları bağışlaması normal mi? Saygılar, sevgiler.