Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

HİMYATA

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    182
  • Katılım

  • Son Ziyaret

HİMYATA tarafından postalanan herşey

  1. Ben kasıtlı olarak kılıf bulmaya çalışıyorum öylemi.senin yukarda yaptığın saçma ve dolambaçlı taktiğin ortadadır.kılıfı kimin bulduğuda yazıyı okuyanlarca anlaşılacaktır.senin sorunun ne biliyormusun Allah senin kalp ve gözünü ve kulağını mühürlemiş hak senin beynine girmiyor drekten kornere giden şut gibi söylenenler sana değip gidiyor yazık sana ki ben sana sadece gülüyorum. vesselam
  2. “Bir şeyin varolabileceğini tasavvur etmekle, onun varolduğundan emin olmak arasında fark vardır. Birinciyi elde etmekten öteye gidemeyen aklın, Allah’a iman karşısındaki başarısızlığı ortadadır.Allah’ın varlığı ve mahiyeti ile ilgili problemi, konuyu tecrübî açıdan yaklaşan mistik yol çözebilir.” Bergson eserleriyle eski ve yeni dünyanın ufuklarında fırtınalar oluşturdu. Bergson, ömrünü materyalizm, pozitivizm ve komünizmle mücadeleye ayırdı. Akılcılara, herşeyi aklın hükmü altında görenlere, rasyonalistlere cevap verdi. Ona itiraz şuydu: “Sen hiç şüphesiz aklı yıktın, fakat yine akılla bunu yaptın! metodun aklîdir, yine aklın rehberliğini gösterir.” Yani aklın yıkılışındaki payı yine akla isnad edilerek akıl yine tahtına oturtulmak istendi. O zaman Bergson, onlara şu tarihî cevabı verdi: “Eğer ben aklı akılla yıktımsa, demek ki aklın son durağı, nihaî gayesi intihar ve âczini itiraf etmekmiş.” Buyrun yorumlarınızı bekliyorum...
  3. yapılan şey dinen karşılığı bulunmayan bir şeydir.bunlar hepimizin malumu cehaletten oluyor. hep oldu ve hepte olacak bu gibi şeyler. paylaşımın teşekkürler saygılar...
  4. bahsi geçen enerji kaynaklarını kim yarattı...kendi kendilerinimi (haşa) yarattı bunlar...
  5. HİMYATA

    Darwin mevzusu

    sevgili enkas kardeşim. şu alıntısını yaptığım cümleni açıklarmısın. Allahın sıfatları zaten bellidir.saf bilinç saf ilimdir tabiri bence eksik ve sanki birazda tescime kaçmış... birde mana demişsin Allah için onuda anlıyamadım... saygılar.
  6. HİMYATA

    İman...nedir?

    ha nakşubendi ha kadiri hada rufai...yollar çok kardeş... yeterki yürümesini bil. saygılar.
  7. Andolsun, Biz Ademoğlunu yücelttik; onları karada ve denizde (çeşitli araçlarla) taşıdık, temiz, güzel şeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık.isra/70 arkadaş diyor ki kulaktan dolma bilgileri kuran sanarmışız...ne bu ayet o zaman...ayetin metninde ve la gad kerremne beni adem... ve anlamına bakıyoruz: kerem ;soyluluk ,büyüklük,ululuk...şimdi soruyorum...yaratılmışların içinde Allahın halifesi olma sıfatıyla birlikte burdaki ayete birlikte bakarsak şu sonuca varmak yanlışmı ''Allah insanı eşrefi mahlukat(mahlukatın şereflisi) kıldı...ve taltifinden dolayıda Rabbimize ne kadar şükretsek azdır diyorum. vesselam.
  8. arkadaşım ; senin yukarda nasıl bir çarpıtma metodu kullandığını ispat etmeme rağmen...hala söyleyecek bir sözünün olması beni endişelendiriyor...kasıtlı olarak yaptığına inanıyorum...ayrıca kitabından neyi çıkarıp neyi ekleyeceğini Rabbimiz bilir...nesh meselesi geniş bir konu , çok hikmetleri var defalarca yazdım.araştırmak isteyen arkadaşlar baksınlar.bu konu hakkında müstakil yazılan eserler var...bir şey daha ilave edeyim ; insan bir şeye görmek istediği şekilde bakarsa, ancak görmek istediğini görecektir...şartlanmış bir , sadece tenkit mantığıyla bakmak ne kadar doğru olur... saygılar...
  9. HİMYATA

    Deliller İle ALLAH

    arkadaşım bak; Allahı kavramada iki yol vardır; akli ve nakli...akıl yürütür bir yerde tıkanırsın(hani kavrayamıyorum diyorsunya)orda devreye nakille birlikte ''iman''girer.kitabi hareket edersin... evet Allah seni aşmasa zaten ilah olamazdı.dolayısıyla elbetteki senin kavramanın ''çok fevkinde olmak'' durumu var. ve Allah senden benim her şeyime tüm hallerime akıl erdir demiyor...zaten resulullah ''rabbinizin vasfını değil eserlerini tefekkür edin''demiştir.kavrayamazsın yani...ve bu seni tekliften(sorumluluktan)kurtarmaz.Allah senden sana kendisini tanıttığı kadarıyla bir iman ve ubudiyet(kulluk) bekliyor ...istiyor... umarım açıklayıcı olmuştur. sevgiler,saygılar...
  10. HİMYATA

    Deliller İle ALLAH

    sevgili dipnot; yukarda yazdıklarınla ne anlatmaya çalıştığını sorabilirmiyim? insan kendi kitabını yazabilirden maksadın nedir? ben bu yazdıklarının konuyla alakasını kavrayamadım...aslında aklıma bir şeyler geliyor ama itham etmek istemediğim için sana bir sorayım dedim. saygılar...
  11. HİMYATA

    İman...nedir?

    kardeş sorunun yanıtı gayet açık.arkadaşın yaptığı şey şu ; ayet veya hadislerden işine gelenlere işine gelen yorumları yapıyor.sonrada işte siz böylesiniz vs...gibi bir yığın laf... saygılar...
  12. menzilime girmişsin bakıyorum bak aktardığım ayette ne var senin açıklamanı geç zira her zamanki ipe sapa gelmez izahları yapmışsın Allahı tescim(cisimleştirme)işine girmişsinki Allahın elim derken cisim olarak değil kudret olarak bu kelimeyi kullandığı bellidir. "Bir de semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik." "İzmar alâ şaritati't-tefsir"dir. Yani semanın âmili olan "fiil" gizlenmiş de zamirine taalluk ettirilerek diye tefsir edilmiştir. Eserden, bunu yapan müessirin çıkarılmasını ifade eden, bir üslubda lafız mânânın muhtevasına terkibi ile de uyum sağlamıştır. EYD, "yed" kelimesinin çoğulu olabilirse de burada "Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla." (Sâd, 38/17) âyetinde olduğu gibi teyidin aslı olan "kuvvet" mânâsına olması daha ağır basar. Bu beyan "Allaha kaçın!" ifadesi ile "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat, 51/56) âyetinin muhtevasına ve mânâsına önceden yapılmış bir hazırlıktır. Nitekim "Şüphesiz rızık veren güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (Zâriyât, 51/58) âyeti ile teyid olunacaktır. Ve hiç şüphesiz biz çok genişliğe malikiz. Bunun iki mânâsı vardır: Birisi, kudret genişliğini ifade eder. Kudret ve kuvvetimiz öyle geniştir ki semayı bina ile tükenmedikten başka onu daha çok genişletebilir.şimdi bu ifade nerde senin yaptığın çarpıtma nerde... söyle bakalım... Ayrıca yorumcu arkadaşım bak bakalım ben yukarda bing bang la ilgili bir ayet yazmışmıyım yazmamışmıyım...neden o zaman iftira edip duruyorsun...senin bu karalaman ne zaman son bulacak insanların gözünde küçük düştüğünün farkında değilmisin... saldırdığın diğer ayet; O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? enbiya/30bu ayeti ben almamıştım sen kendin bana atfederek yazmaya pardon saçmalamaya çalışmışsın ama iş senin dediğin gibi değil; âyette sözü edilen "Şey" sözcüğünün, suyun dışında kalan diğerleri için de aykırı bir tarafı olmadığı gibi, bunlar herkes için su kadar açık ve gözle görülen şeyler de olmadığından, burada en açık delil ileri sürülmüştür ki, o da sudur. Suyun ratk (bitişik olma) ve fatk (ayırma) ile münasebeti apaçık olup herkesçe bilinmektedir. Tabiat (yaratılış) üzerinde bu bitişik olma ve ayrışma durumu ile, bu şekilden şekile değiştirme olayı o kâfirlerin görüp durdukları veya düşünüp kıyaslama yoluyla bildikleri veya haber aldıkları bir iş, bir icraat olduğu halde yine de imana gelmezler hâ! Bir sudan yaratıldıklarını bilirler de hâlâ Allah'ın sanat ve tesirine inanmazlar, tabiat, tabiat deyip dururlar hâ! İşte tabiate kalsaydı tabiat kendi kendine değişir miydi, yer ile gök yokluktan varlığa gelirler miydi veya yer gökten ayrılır mıydı veya kuru havada yukarıdan yağmur yağar, kuru toprakta otlar biter miydi, sonra o cansız tabiatlarda aynı bir sudan değişik hayatlar meydana gelir miydi, insanlar olur muydu, kendileri hayat bulurlar mıydı? Onlar kendilerini parçalanmaz mı zannediyorlar? bu açıklama nerde senin zırvaların nerde... ayrıca o ki zahmet etmişsin bari demirin gökten nasıl indirildiğinede bir kılıf bulaydınya... git arkadaşım git bu kanpanya seni aşmış ve sen boğulmuşsun işte ortada...işi gulu gulu dansına dökmekten başka yaptığın iş yok ... yanlış ve çarpıtmalarını yakalaya yakalaya bir hal oldum yeter ya... vesselam.
  13. tamam kardeş...sağol açıkladığın için... saygılar.
  14. Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de O'na salat edin ve tam bir teslimiyetle O'na selam verin. ; Çünkü Allah ve melekleri Peygamberi hep salat eder dururlar. Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile, melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler. Bu sayede yukarda "Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen Allah'tır." (Ahzab, 33/43) buyurulduğu üzere müminlere ilâhî feyz inmektedir. Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun. gibi dualarla onun üzerine Allah'ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir mânâya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin.Bu âyet gösterir ki Peygamber'e salavat getirmek farzdır. Ancak tekrarına değinilmemiştir. Sahih olan budur ki, ismi zikrolundukça vacip olur. burada Allahın salatı açıklandığı üzre rahmeti ve nimetleri ve ihsan etmesidir.elbetteki Allahın üstünde başka bir üst merci yoktur bunu devletlere nizam verecek bir deha sahibi hz.peygamber bilmiyormuydu (haşa)ben bile kolayca anlıyorumda...omu bilmeyecekmiş. ama farkındaysan yukardaki şehvet olayında ikinci perde adlı başlıkla alakalı değil sadece senin kısır bir yorumun sonucu buraya eklenmiş bir ifade olmuş. vesselam
  15. HİMYATA

    İman...nedir?

    sünniler eklemişse ''Muhammed resuldur''diye o zaman fetih suresinin ahirindeki; Muhammedurresulullah velleziyne me'hu....yani; Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir. burdaki kırmızı işaretli yeri (haşa)benmi yazmışım... amma diğer meslene gelince bak...münafıklar peygamber aleyhisselamın yanına gelip senin Allahın elçisi olduğuna şehadet ederiz niye diyorlardı...kendilerine eman almak ve alttan alttan kafirliklerini işmam etmek için yani...şimdi sen neyin davasını savunuyorsun ...karşıma geçip bana neyi anlatıyorsun anlatıyorsun ... git arkadaş tutarlı ol meseleleri birbirne karıştırma...ki sana demin yazdım dedim ki ; çık gez temiz hava al iyi gelir.dinlemiyorsunki... vesselam.
  16. Şimdi ben burada haksözün yazdığı şeylerle kendisinin nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu hem meseleleri nasıl bilerek çarpıttığını( defalarca yapmama ve onunda her seferinde karşıma çıkamasına rağmen)hepinize kuvvetli bir mantıkla göstereceğim; Evvela haksöz kuranın değiştiğini iddia eden bir vatandaştır öyle değilimi …evet aynen öyle…ve şimdi hz.Ömerle ilgili naklettiği olaylada bu savına delil getirmeye çalıştı değimli…evet… zaman bu olaya bir bakalım neymiş olayın özü; 1_hutbe irad eden hz Ömer bu hutbeyi işi bilen ve alim sahabilerin arasında bir çok insanın karşısında yapıyor(olay gizli saklı değil yani) 2_hz.Ömer ne diyor burada bakalım; Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım. Burada Allahın kitabına ne eklerdim demiş….kendi sözümü eklerdim demiyor…recm ayetini eklerdim demiş…ayette malum Allahın sözleri kelamı… Ve defalarca anlatıldı bunlar recm ayeti metin olrak kaldırılıp hüküm olarak devam eden bir ayettir. Ozaman dikkatle bakalım haksöz bu olayı nakletmekle benimi yalanladı yoksa kendisinimi yalanladı…elbette azıcık aklı mantığı olan olayı görecektir.dolayısıyla kurana bir ekleme bir beşer kelamı girmesi söz konusu değildir.burda unutulmasından korkulan bir hükmün unutulmaması için önüne geçme meselesi vardır. Ayrıca eğer derseniz hz.Ömer peygamberin bile yapmadığı bir şeye nasıl teşebbüs eder… Cevap:hz. Ömer olayı böyle keskin bir uslupla ifade ettiki mesele akıllarda kalsın …malumdurki keskin örnekler akılda kalıcıdır.uzatmaya gerek görmüyorum…ki itiraz edilecek bir konu değil olsaydı orada hazır olan ve temiz yürekli sahabeler buna engel olurlardı... Meseleyi dikkatli okuyan herkes haksöz adlı batıl sözlü vatandaşın nasıl bir çarpıtma tekniğiyle karşıma çıktığını görecektir…ehhh ne diyelim haksız haksöz üzülme…bir başka bahara kaldı artık…ki ordada ben olmasam bile biri elbet çıkar senin karşına… Vesselam
  17. HİMYATA

    İman...nedir?

    yazmayayım diyorum... 1_yukardaki birinci ayet münafıklardan bahsediyor...ve kelimei tevhidin benim yazdığım vechile kullanımını tekzip etmiyor.orda (senin gibi hakikatı bildiği halde kasten çarpıtıp gizleyen) münafıklar anlatılıyor...ancak sen ilginçsin sende hem küfür( kafirlik) ve hemde nifak(münafıklık ) iç içe...tebrik ederim nasıl becerdin bunca vasfı kendinde bulundurmayı... 2_ikinci ayet çok daha başka orda Allahın birliği hem o üç sınıfın hemde bizatihi Allahın şahadetiyle sabittir anlamına geliyor ki...benim içimde dışımda Allah birdir resulullah haktır diyor zaten...böylece Allah benimde sonumu hayr etsin diye dua ederim... sana tavsiyem çık gez temiz hava al iyi gelir... vesselam.
  18. 1_senin kaynak diye yaygara kopardığın şey iki yazarın hikayesinden ve kısır araştırmalarından ibaret. 2_miraç olayını alıntı yapıp göstermene gerek yoktu ki ben burda her alıntıyı şahsızın seyirlerine sunmuyorum.miraca inanmanıda beklemiyorum.kapasiteniz yetmez. 3_iki üniversite mezunu olduğum meseleside...tekrar ede ede dilimde tüy bitti herkes okusun yazılanları...bu vatandaş bana senin marabalar,kadınlar, isyan ederse...vs...bir sürü aşağılayıcı laf etti ki gayesi benim cahil olduğumu aklı sıra göstermekti.bende mecburen tahsil durumumu ve kültürel çevremi ifade etmek durumunda kaldım.. 4_senin kaynak diye ortaya attığın şeyler kaynakta bizimkiler seni tekzip edince neden zoruna gidiyor emi vatandaş? ve can alıcı bir açıklama: bir kere ben tek başıma desemki (tarihi ve tüm kutsal kitapları geçiyorum) musa ve harun ve isa vardır. ve sana bir tane tek delil getirsemki bu dedil onların varlığına işaret etse,senin beni tekzip etmen için tüm dünyayı kazıp tüm belgeleri inceleyip hepsini bir araya getirmen lazımki benim iddiamı boşa çıkarmış olabilesin...bu son yazdığımı anlamadıysan çıktısını al ve sabah akşam yemeklerden önce ve sonra 3000 kere oku...sonra bana 3 ay sonra kontrole gel...nasılsa senin anahtarın bende Allahın izniyle... ve seni yalanlayan bunca delil arkeolojik çalışma varki en kötü ihtimali konuşanlar bile demişlerki aslında bazı izlerde var yani... mesela sana hem kuranın mucizesini ve hemde onun zamanındaki bir hadiseyi aşagıya alıyorum oku: KURAN'DAGEÇEN 'HAMAN" KELİMESİ ESKİ MISIR YAZITLARINDA DA YER ALMAKTADIR Kuran'da Eski Mısır hakkında verilen bilgilerin bazıları yakın zamana kadar gizli kalmış tarihsel bilgileri açığa çıkarmaktadır. Bu bilgiler, Kuran'daki her kelimenin belirli bir hikmete göre kullanıldığını da bize göstermektedir. Kuran'da Firavun'la birlikte adı geçen kişilerden birisi "Haman"dır. Haman, Kuran'ın 6 ayrı ayetinde, Firavun'un en yakın adamlarından biri olarak zikredilir. Buna karşılık Tevrat'ta Hz. Musa'nın hayatını anlatan bölümde, Haman'ın adı hiç geçmez. Fakat Haman ismi Eski Ahit'in sonraki bölümlerinde, Hz. Musa'dan yaklaşık 1100 sene sonra yaşamış, ve Yahudilere zulmetmiş bir Babil Kralının yardımcısı olarak geçmektedir. İşte Kuran'ı Peygamberimiz Hz. Muhammed'in Tevrat ve İncil'den bakarak yazdığını iddia eden gayrı müslim bazı kişiler, güya Peygamberimiz (sav)'in bu kitaplarda anlatılan bazı konuları Kuran'a yanlış aktardığı gibi bir safsatayı ortaya atarlar. Oysa bu iddianın tümüyle dayanaksız olduğu Mısır hiyeroglifinin bundan yaklaşık 200 yıl önce çözülüp, eski Mısır yazıtlarında "Haman" isminin bulunmasıyla ortaya çıktı. O zamana kadar Eski Mısır dilinde yazılmış kitabeler ve yazılar okunamıyordu. Eski Mısır dili hiyeroglifti ve çağlar boyunca bu dil varlığını sürdürdü. Fakat M.S. 2. ve M.S. 3. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılması ve kültürel etkisiyle Mısır, dinini olduğu gibi dilini de unuttu, yazılarda hiyeroglif kullanımı azaldı ve sona erdi. Hiyeroglif yazısının kullanıldığı bilinen en son tarih M.S. 394 yılına ait bir kitabedir. Bundan sonra bu dil unutuldu ve bu dilde yazılmış yazıları okuyabilen ve anlayabilen kimse kalmadı. Ta ki bundan yaklaşık iki yüzyıl öncesine dek… Eski Mısır hiyeroglifi 1799 yılında, Rosetta Stone adı verilen ve M.Ö. 196 tarihine ait bir kitabenin bulunmasıyla çözüldü. Bu tabletin özelliği üç farklı yazıyla yazılmış olmasıydı: Hiyeroglif, demotik (hiyeroglifin el yazısı şekli) ve Yunanca. Yunanca metinin de yardımıyla tabletteki eski Mısır yazısı çözülmeye çalışıldı. Tabletin tüm çözümü, Jean-Françoise Champollion adlı bir Fransız tarafından tamamlandı. Böylece unutulan bir dil ve bu dilin anlattığı tarih aydınlanmış oldu. Bu sayede eski Mısır uygarlığı, onların dinleri ve sosyal yaşantıları hakkında bir çok şey öğrenildi. Hiyeroglifin çözümüyle konumuzu da ilgilendiren çok önemli bir bilgiye daha erişilmiş oldu: "Haman" ismi gerçekten de Mısır yazıtlarında geçiyordu. Viyana'daki Hof Müzesi'nde bulunan bir anıt üzerinde bu isimden söz ediliyordu. Aynı yazıtta Haman'ın Firavun'a olan yakınlığı da vurgulanıyordu. (Walter Wreszinski, Aegyptische Inschriften aus dem K.K. Hof Museum in Wien, 1906, J C Hinrichs' sche Buchhandlung) Tüm yazıtlara dayanılarak hazırlanan "Yeni Krallıktaki Kişiler" sözlüğünde ise, Haman"dan "Taş ocaklarında çalışanların başı" olarak bahsediliyordu. (Hermann Ranke, Die Ägyptischen Personennamen, Verzeichnis der Namen, Verlag Von J J Augustin in Glückstadt, Band I,1935, Band II, 1952) Ortaya çıkan sonuç önemli bir gerçeği ifade ediyordu. Haman, Kuran'a karşı çıkanların iddiasının aksine, aynen Kuran'da geçtiği gibi Hz. Musa zamanında Mısır'da yaşayan bir kişiydi ve Kuran'da bahsedildiği gibi o, Firavun'a yakın ve inşaat işleriyle ilgili bir kişiydi. Nitekim Kuran'da, Firavun'un kule yapma işini Haman'dan istemesini aktaran ayet de bu arkeolojik bulguyla tam bir mutabakat içindedir. Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum." (Kasas Suresi, 38) Sonuçta, Eski Mısır yazıtlarında Haman'ın adının bulunması Kuran aleyhinde birtakım zorlama iddialar getirenlerin bir iddiasını daha boşa çıkarmakla kalmayıp, Kuran'ın gerçekten Allah katından olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Zira Kuran'da Peygamber devrinde ulaşılması ve çözülmesi mümkün olmayan bir tarihi bilgi mucizevi şekilde bizlere aktarılmıştı. bu arada yukarda ki alıntısını yaptığım yazılarda cabası...vs...vs..ler bitmez otur oturduğun yerde çık gez spor yap açık hava iyi gelir az beni dinle sen ... vesselam... her zamanki gibi yine ŞAH_MAT
  19. Bu ayet zeynep ve zeyd olayı ile ilgili olmadığı halde...yalanını açıkça yakaladığım için mecburen dönüp bu açıklamayı yaptın...ama çok kıt kalmış...yemedim canım...ayrıca çoğu ayet ve yorumlarında okuyanlar göreceklerki zeyd olayı ile alakalı değil... ayrıca son yazdığın ayetin ne anlama geldiğinide yazdım az dönde yukarıyı tekrar oku... MAT oldun kabul et... vesselam
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.