Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Darwin mevzusu


kursatotcu

Önerilen İletiler

önce Darwin ne demiş bir bakalım:

"türlerin kökeni" türkçeye çevrilmiştir.

bu belkide teoriye karşı öne sürülebilecek en aşikar ve ciddi itirazdır öyleyse neden her jeolojik oluşum ve her katman bu tür ara bağlar ile dolu deği?... inancıma göre bunun açıklaması jeolojik kayıtın son derece kusurlu ve noksan oluşunda yatmaktadır (53) … Bu jeolojik kaydın kusurlu olduğu görüşünü reddeden haklı olarak tüm teoriyi de reddedecektir (54)

Bununla akraba olan bir başka zorluk vardır ki çok daha ciddidir demek istediğim hayvanlar alemnin birkaç ana kısmına ait olan türlerin bilinen en altaki fosilli kayalarda birdenbire ortaya çıkması hali. Aynı gruptaki tüm mevcut türlerin tek bir atanın soyundan geldikleri yolundaki beni ikna eden argümanların çoğu eşit oranda bir kuvvetle bilinen en erken türler içinde geçerlidir mesela kambriyen ve silüryen döneme ait trilobitlerin kambriyen dönemden çok önce yaşamış olması gereken ve de muhtemelen bilinen herhangi bir hayvandan çok farklı olan bir kabuklunun soyundan türediği şüphe götürmez sonuç olarak eğer teori doğruysa en alttaki kambiryen katman tortullaşmadan önce kambryen çağdan günümüze dek geçen tüm süre kadar veya belkli de bundan çok daha uzun dönemlerin geçtiği ve bu uzun dönemler esnasında dünyanın canlı yaratıklarla dolup taştığı tartışılmazdır. niçin kambriyen sistemden önce var olduğu düşünülen bu en önceki dönemlere ait fosilce zengin tortular bulamadığımız sorusuna hiç bir tatmin edici cevap veremiyorum… mevcut durum anlaşılmazlığını korumak zorunda ve bu durum burada ele alınan görüşlere karşı geçerli bir argüman olarak haklı bir şekilde öne sürülebilir. (55)

(53):Charles Darwin, the origin of species (türlerin kökeni), ( Chicago Britannica,1952) s: 152

(54) s: 179

(55): s:163-164

Kitap: İnsanın Türeyişi Yazar: Darwin

sayfa:226: her evrimci beş büyük omurgalı sınıfının yani memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, ikiyaşayışlıların ve balıkların bir tek ilk örnekten (prototyp) türediğini kabul eder çünkü hepsinin özellikle embryonel dönem boyunca ortak yanları pek çoktur balıklar sınıfı organlanma bakımından en aşağı durumda bulunduğu ve yeryüzünde öbürlerinden önce belirdiği için omurgalılar aleminin bütün üyelerinin balığa benzer bir hayvandan türediği sonucuna varabiliriz. Maymun, fil, kalibri , yılan kurbağa, balık vb. gibi birbirinden pek başka hayvanların hepsinin aynı ana-babadan türeyebildiği inancı doğa tarihindeki son ilerlemeyi izlememiş kimselere pek garip görünecektir. çünkü bu inanç bugün birbirine hiç benzemeyen bu biçimlerin hepsini birbirine sıkıca bağlayan canlıların eskiden yaşamış olduğunu üstü kapalı olarak söylemek demektir.

sayfa: 232: bütün memeliler sınıfının atalarının iki eşeyli olmaktan VAZGEÇTİKTEN uzun zaman sonra her iki eşeyinde süt verdiği, v e yavrularının böylelikle beslendiği keselilerde ise her iki eşeyinde yavrularını keselerinde taşıdığı başka bir görüş olarak söylenebilir.

Sayfa 235: omurgalılar aleminde belli belirsiz tanımayı başarabildiğimiz en eski atalar görünüşe göre bugünkü tulumluların (Ascidians) kurtçuklarına (larvae) benzeyen bir grup deniz hayvanından oluşuyordu. bu hayvanlar batrak gibi az organlanmış bir grup balığın doğumuna yol açmış olabilir ve onlardan parlak pullu balıklar ve onlardan da karamaruya benzer başka balıklar gelişmiş olmalıdır böyle balıklardan iki yaşayışlılara (Amphibia) geçmemize küçük bir adım yeter. kuşların ve sürüngenlerin bir zamanlar sıkı sıkıya birbirlerine bağlı olduklarını ve tekdeliklilerin bugün memelilerle sürüngenleri önemsiz ölçüde birleştirdiğini görmüştük ama bugün daha yukarı olan üç hısım sınıfın yani memelilerin kuşların ve sürüngenlerin daha aşağı omurgalı sınıflarından yani iki yaşayışlılardan ve balıklardan hangi türeme çizgisini izleyerek doğduğunu hiç kimse söyleyemez memeliler sınıfında eski tekdeliklilerden eski keselilere ve onlardan etenlilerin (placental mammals) ilk atalarına çıkan basamakları izlemek güç değildir. böylece makigillere (Lemuridae) yükselebilmekteyiz. ve onlarla insanımsımaymungiller (simiadae) arasındaki uzaklık çok büyük değildir. insanımsımaymungillerde iki büyük dala, Yeni dünya ve Eski dünya maymunlarına ayrılmıştır. ve sonunculardan çok uzak bir dönemde evrenin mucizesi ve övüncesi olan insan türemiştir. böylece insana pek uzun ama soylu nitelikte olduğu söylenemeyecek bir soyağacı (pedigree) bağışlamış oluyoruz. dünya sık sık söylendiği gibi insanın doğumu için uzun zaman hazırlanmış gibi görünmektedir. ve bu bir bakıma tam anlamı ile doğrudur çünkü insan doğumunu uzun bir atalar dizisine borçludur. bu zincirdeki halkalardan bir teki varolmasaydı insan tam bugün olduduğu gibi olmazdı gözlerimizi bile bile kapamadıkça bugünkü bilgimizle soyumuzu aşağı yukarı tanıyabiliriz bundan utanç duymamız da gerekmez en aşağı organizma ayaklarımızın altındaki inorganik tozdan çok daha yukarı bir şeydir. ve önyargısız hiç kimse herhangi bir canlı varlığı o varlık ne kadar aşağı olursa olsun onun olağanüstü yapılışı ve özellikleri karşısında coşkuya kapılmadan inceleyemez.

 

not: “insanın türeyişi” kitabında insanın maymundan geldiği savunulurken şu hususla ifade edildi;

1: vücut kılları, tüyleri nasıl yok oldu? cevap: güneşin etkisiyle

2: çeneler ve dişler nasıl küçüldü? cevap: insan ateşi bulunca sert olan yiyecekler artık ısıtılarak yumuşadı ve dolayısıyla çene ve dişlere eskisi gibi fazla iş düşmeyince veya zorlanmayınca otomatik olarak çene ve dişler küçüldü.

3: maymunlardaki kuyruk nasıl insana yok oldu? cevap: devamlı üstüne otura otura aşındı, çok uzun zaman sonra tabi ki sonraki kuşaklara etkisiyle beraber yok denecek pozisyona gelmiş oldu bundan şüphe edilmemeli.

Not: “bundan şüphe edilemez” ifadesi kitapta çokça kullanılıyor. Örnek:

sayfa: 219: bundan dolayı insanın Eski dünyanın gerçek maymunlar soyunun bir dalı olduğundan soykütüğüne uygun bir görüşle dar-burunlu maymunlarla birlikte sınıflanması gerektiğinden pek de şüphe edilemez.

 

Yorum: ben evvelden bu evrim konusunu araştırmıştım, orada edimdiğim hayati bilgi şuydu: bahsedilen kambriyen tabakasında milyonlarca tür bir den bire araştırmacıların karşısına çıkıyordu. Yani bu katmandan önceki katmanlarda bu birden bire karşımıza çıkan türlerle ilgili olan fosil yoktu. İşte bu buluş evrim teorisinin gerçek yüzünü gösterdi. zira bu teoriye göre ortak bir atadan gelme kabul edilir. miyonlarca yıl süren bir süreç sonucu canlılar daha iyiye doğru gelişiyor ve mesela balıklar diyelim, suda yaşarken yavaş yavaş sürüngenleşmeye başlıyor. Yine kara hayvanları yavaş yavaş kanatlanmaya başlıyorlar gibi bir düşünceyi savunur bunlar ancak sudan karaya geçme, karadan havaya geçiş meselesinde ara geçiş formu olması icap eder. mesela yarı kuş yarı sürüngen gibi, yani böyle milyonlarca ara geçiş formu yani fosili olması gerekir bu teoriye göre ancak Darwin kendi zamanında böyle bir ara formu bulamadıklarını söylemiş ve bilim ilerlerse ilerde bulunabileceğini ifade etmiştir 1850 yılında yayımladığı türlerin kökeni adlı kitapta. yani bu kambriyen tabakası meselesi çok önemlidir. Geniş bilgialmak için mesela harun yahyanın kitaplarında bu konuda geniş bilgi vardır(evrim aldatmacası) bakın bir de bir önceki katmanlarda olmayan milyonlarca tür var. bu ne demek? bu katmanda bu hayvanlar varedildi demek. İşte evrimcilerin en sıkıştıkları konulardan biridir bu. size tavsiyem bu konuyu araştırın. Ateistler hemen bugün araştırmanız gerek bu konuyu. Ve Darwin nasıl da kolayca insanın türeyişindeki zincirleri bize anlatıyor gördünüz. Bir adım yeterli diyor türlerin değişiminden bahsederken. ne diyor bu adam? ama dünyada bu adam nasıl anlatılıyor değil mi?

 

 

Allah inanmayanların aslında neye inadıklarını bilmediklerini size göstereceğim: konu determinizm yani insanların özgür iradelerinin olmadığı konusu

*** bakın şimdi ateistlere sorarsanz nedir bu iş? derler ki: bu alem (yani uzay işte) ezelden beri vardı ve sonsuza kadar gidecektir yani alemin sebebi Allah değildir derler. tamam mı buraya kadar? şimdi dikkat: o halde onlara soruyorum: olan her olayın bir nedeni var mıdır? yani mesela telefon çaldı ya niye? ha biri aradı da ondan. niye aradı? aramak istedi. niye aramak istedi? canı sıkıldı. gibi. yani böyle sebep sonuç ilişkisine inanıyor musunuz? genelde bu soruya ateistler "evet" derler. inanırım ona derler. şimdi süper dikkat: o halde madem ezelden(öncesiz, başlangıcı olmayan) beri böyle geldi böyle gidecekse ve her olayın bir nedeni varsa o zaman bakın mesela biz 2005 deyiz ya mesela 100 yıl önceki bir olay bir sonrakini o da bir sonrakinin nedeni diye bakarsak sonuç olarak bu silsilede 100 yıl sonraki olayları etkileyen bir taraf var demektir. yani anlayacağınız örnek: mesela anne babanız nasıl birleştiler? nerede tanıştılar? mesela düğünde tanıştılar. bak demek ki tanışmaları için ikisinin de düğüne gitmesi gerekiyordu gibi. yani anlayın artık yaaaaaaaaaa

neyse ne diyordum: ha yani 100 yıl önceki silsile 100 yıl sonraki olayları belirliyor demektir bu bakış açısıyla baktığımız da tamam mı? ateistler bunu kabul ediyor musunuz? anlayanlar "evet" der zaten. devam edelim o halde: bu belirlenimciliktir yani determinizm. ama sizin yaşadığınız tarihten 10 yıl sonrası da bu bakış açısıyla belirlenmiştir. sizin hareketleriniz de belirlenmiş demektir. hani özgür iradeniz? bak bilmiyorsanız öyle ileri geri konuşmayın. bu iş böyledir. yani ateist de olsan inancın gereği yine özgür iradenin olmadığını bil. kitaplardan delil mi istiyorsun? bak Demokritos diye biri vardı. atomculuk diye kuramı vardı. bunlar determinist idi. yani insanların özgür iradesi yok dediler. yani bizim irademizde önceki olaylarla belirlenir dediler. ne diyorsunuz? yok şöyle yok böyle demeyin. olay bu. hem ateistim diyorsun hem de özgür iradem var diyorsun. sen ne dediğini bilmeyen birisin o halde.

 

*** Ateist olan Turan Dursun’u örnek göstermemizin nedeni bu mezheplere tarafsız olması ve düşüncelerini gizlememesi, açık bir şekilde ifade etmesidir.

Kitap: Din Bu 3 (148-149-150. sayfalar) yazar: Turan Dursun

“Kısacası “irade” karşıya çıkan seçeneklerden birini seçmedir ya da seçebilme gücüdür. İradesi olan bir seçim yapar. Onu ya da bunu, şu yönü ya da bu yönü, şu biçimde ya da bu biçimde, olumlu ya da olumsuz doğrultuda seçer. Ne var ki Kur’an ayetlerinin hiçbir yoruma yer kalmayacak biçimdeki açık anlatımlarına göre insanın böyle bir seçim yapabilmesi ”Tanrı iradesine”, ”Tanrı’nın dilemesine” bağlıdır. Şimdi buna ilişkin ayetlerden hiç değilse bir kesimine göz atalım “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz” (İnsan 30)

--- Yorum: (Burada birkaç cebr ayeti vardı)

Bu ayetlerin açıklamasıyla, insanın bir şey yapma ya da yapmama özgürlüğü şöyle dursun; bir şeye yönelme, bir şeyi dileme, isteme özgürlüğünün bile verilmediği son derece net biçimde anlatılıyor. Çünkü bu ayetlere göre herhangi bir konuda ”Tanrı dilemeli” ki insan da dileyebilsin. İnsanın dilemesini, istemesini Tanrı dilemiyor, istemiyorsa insan dileyemez, isteyemez. İnsan iradesine özgürlük tanımayan bu ayetleri yorumlamada nasıl zorluk çekildiğini ve bu zorlamalı yorumların nasıl bir komedi durumu aldığını görmek için Akaid (Kelam) kitaplarına şöyle bir göz atmak yeter. (Örneğin bkz. Ebu Mansur-il Maturidi, Kitabu’t-Tevhid Arapça İstanbul 1979) Bu doğrultuda Kur’an’da pek çok ayet var. İslam kelamcısı ”Tanrı dilediğini yapar” (Hud 107) ilkesini benimsemiştir. Tanrı dilerse insan iradesini iyiye, dilerse kötüye yöneltir. Anlatılan bu. Bu benimsenince de ”insan iradesi” havada kalır. Cebriyye mezhebi ayet ve hadisleri göz önünde tutarak insanin iradesizliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu mezhebe göre insan cansız varlıklar gibidir. Kesmeye yarayan bir bıçağın, yelden sallanan bir ağacın ya da savrulan bir nesnenin, açılıp kapanan bir kapının nasıl özgürlüğü yoksa insanın da bir şey yapma ya da yapmama özgürlüğü yoktur. Ne yapıyor ya da yapmıyorsa zorunlu olarak yapıyor ya da yapmıyor. Eş’ari mezhebinin görüşü de buna yakın olduğu için orta dereceli bir zorunluluk (el Cebru’l-mutavassat) görüşü savundukları kabul edilir. Maturidi mezhebi zorlamalı yorumlarla insan iradesini biraz kurtarma çabasını gösterir. Mutezile mezhebi biraz daha çok gösterir bu çabayı. Ne var ki Kur’an’ın “Tanrı” sının ayetlerdeki açıklamaları karşısında ”insan iradesini” kurtarmaya yönelik hiçbir çaba bir şeye yaramaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 65
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Evrim teorisi insan bilincinin nasıl ortaya çıktığını kesinlikle açıklayamaz. Şuursuz atomlar ve tesadüfler; medeniyetler kuran, sanat eserleri meydana getiren, tıptan arkeolojiye kadar birçok bilim dalı oluşturan, felsefeler üreten, sevinen, hayranlık duyan, besteler yapan, dinlediği müzikten zevk alan, yediği yoğurdun tadından hoşlanan, dostları olan, vefa, sadakat, sevgi gibi kavramları bilen, özleyen, kendisini oluşturan atomları inceleyen, uzay araçları inşa eden, mikroskobu, ampulü icat eden insan bilincini oluşturamaz. Bilincin, insanı sadece bir madde yığını olarak gören materyalist felsefe ile açıklanması mümkün değildir. Beyindeki atomlar hissedemez, bilemez, konuşamazlar. Bilinç insan ruhuna ait bir özelliktir ve insana ruhunu veren Allah'tır.

 

Uzun zamandır evrimci kaynaklarda canlılardaki bazı organların işlevsiz olduğu ileri sürülmekte ve bunların o canlıların atalarından miras kalmış ancak artık kullanmadıkları organlar olduğu iddia edilmektedir. Örneğin insan vücudundaki appendiks (apandisit) veya kuyruk sokumu, yıllarca "körelmiş organ" sayılmıştır. Oysaki son yılların bilimsel araştırmaları, tüm bu organların önemli işlevleri olduğunu ortaya koymuştur. Evrimcilerin 20. yüzyıl başında çıkardıkları "körelmiş organlar listesi" bugün tamamen çürümüş durumdadır. Aynı şekilde, evrimcilerin öne sürdükleri "hurda DNA" kavramı, yani DNA'nın büyük bölümünün işe yaramaz olduğu iddiası da yapılan yeni keşiflerle çürütülmüştür. yorumsuz..

 

Hayatın yapı taşı olan proteinlerin tesadüfen oluşmaları matematiksel olarak imkansızdır. Örneğin, bileşiminde 288 amino asit bulunan ortalama büyüklükteki bir protein molekülünün tesadüfen oluşma ihtimali 10300'de 1 ihtimaldir. (Bu, 1 rakamının sağına 300 tane sıfır gelmesiyle oluşan astronomik bir sayıdır.) Bu ihtimalin pratikte gerçekleşmesi ise imkansızdır. (Matematikte 1050'de 1'den küçük ihtimaller pratikte "sıfır ihtimal" kabul edilirler.) Tek bir proteinin bile tesadüfen oluşmasını açıklayamayan evrim teorisi, hücrenin ve daha kompleks yapıların nasıl meydana geldiğini asla açıklayamaz. Yorumsuz...

 

 

Saygılar..

 

Yeni bulunan maymun fosili konusunda Nature dergisinin editörü ve önde gelen bir paleoantropolog olan Henry Gee'nin yaptığı yorumlar da son derece önemli. Gee, The Guardian gazetesinde yayınlanan yazısında, fosil üzerinde yapılan tartışmalara değiniyor ve şöyle yazıyor:

 

Sonuç ne olursa olsun, bu kafatası, bir kez daha ve kesin olarak göstermiştir ki, eskiden beri kabul edilen (insanla maymun arasındaki) 'kayıp halka' düşüncesi saçmadır.... Şu an çok açık olarak görülmelidir ki, zaten her zaman için son derece sallantılı olan kayıp halka düşüncesi, artık tamamen geçerliliğini yitirmiştir.

 

Kısacası sık sık gazetelerde veya dergilerde gördüğümüz "maymundan insana uzanan evrim merdiveni" çizimlerinin hiç bir bilimsel değeri yok. Bunlar sadece evrim teorisine körü körüne inanmış olan çevrelerin propagandası. Yorumsuz..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:D:D:D

 

DARWIN´IN BÖYLE PALAVRALARI ICEREN BIR KITABI YOKTUR :D

 

BU KITAP, AVRUPA KILISESININ YAYINLARINDAN ALINIP TÜRKCEYE CEVRILMIS, VE YOBAZ YAYINEVLERINDEN BIRINDE, KILISENIN 200 YIL ÖNCE DARWIN´E KARSI BILIM DISI KAMPANYASININ MÜSVEDDESIDIR.

 

EGER YUKARIDAKI KTABIN, DOGRULUGUNA INANMAK ISTEYENLER VARSA, YABANCI DILI OLAN ÖZELLIKLE, HRISTIYANLIK ANTIDARWIN WEB SAYFALARINDA, YUKARIDAKI SACMALIKLARIN AYNISINI BULABILIRLER.

 

NE ZAMAN CEVRILMIS BAKIYIM BU KITAP?? :D

 

DARWIN, MAYMUNDAN TÜREME KONUSUNU AGZINA ALMAMISTIR.

 

AMA INANDIRILMIS OLANLAR, KANDIRILMIS OLANLAR BU HURAFELERE INAMAYA DEVAM ETSINLER.

SAGLIGA PEK ZARARI YOKSA DA, GELISMEYI DURDURURLAR :D

 

DARWIN´IN TÜRLERIN KÖKENI VE EVRIM TEORILERI, 1970 TE ÜLKEMIZDE LISELERDE 700 SAYFALIK (PSSC BIOLOJI) KITABI ICINDE, CEVRILMISTIR.

 

DAHA SONRA BIYOLOJI KITAPLARINDAN DARWIN KONUSU HEMEN HEMEN TAMAMEN KALDIRILDIGI GIBI, YALANLANARAK YENI BASIMLAR OKULARA SOKULMUS VE BYIOLOJI KITAPLARI YOBAZ HÜKÜMETLER TARAFINDAN KUSA CEVRILMISTIR.

 

KIMSEYE YUTTURAMAZSINIZ YUKARIDAKI; ADAPTASONA UGRAMIS HURAFELERI :D

MAYMUN HIKAYESININ NASIL OLDUGUNU DA MÜSAIT BIR ZAMANDA TEKRAR SIZE ACIKLAYABILIRIM: saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim teorisiyle ilgili başka topicler de bir hayli konuştuk bu teoriye körü körüne sarılan ateist arkadaşlara defalarca kez evrimin nasıl gerçekleştiğini canlılığın tesadüfler sonucu nasıl oluştuğunu yazıverin hele dedik ama bir taneside çıkıpda bu teorinin oluşumu ve süreçleri hakkında bulgulardan bahsedemediler onun yerine ajitasyon atmasyon edebiyatı yaptılar .

Sen kursatotcu arkadaşım onların açıklayamadığı bu teoriyi gayet doğru bir biçimde açıklamışsın her ne kadar Canuğur o bahsedilen kitap Darwine ait değil desede Darwine aitir ve elbette o bunu inkar edecektir çünkü darwinin ne derece saçmaladığını o kitabı okuyan herhangi bir ilkokul çocuğu bile farkedebilir.

 

Sonuç itibarıyla diğer topiclerde evrim konusunda ezilen evrimci arkadaşların burada da verebilecekleri cevapları olmadığnı düşünüyorum yok eğer varsa buyursunlar şu evrimi bize kademe kademe açıklasınlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim teorisiyle ilgili başka topicler de bir hayli konuştuk bu teoriye körü körüne sarılan ateist arkadaşlara defalarca kez evrimin nasıl gerçekleştiğini canlılığın tesadüfler sonucu nasıl oluştuğunu yazıverin hele dedik ama bir taneside çıkıpda bu teorinin oluşumu ve süreçleri hakkında bulgulardan bahsedemediler onun yerine ajitasyon atmasyon edebiyatı yaptılar .

Sen kursatotcu arkadaşım onların açıklayamadığı bu teoriyi gayet doğru bir biçimde açıklamışsın her ne kadar Canuğur o bahsedilen kitap Darwine ait değil desede Darwine aitir ve elbette o bunu inkar edecektir çünkü darwinin ne derece saçmaladığını o kitabı okuyan herhangi bir ilkokul çocuğu bile farkedebilir.

 

Sonuç itibarıyla diğer topiclerde evrim konusunda ezilen evrimci arkadaşların burada da verebilecekleri cevapları olmadığnı düşünüyorum yok eğer varsa buyursunlar şu evrimi bize kademe kademe açıklasınlar.

18179[/snapback]

 

EVET ASLINDA SIZ FORUMA GELMEDEN ÖNCE DE BU KONUDA OLDUKCA FAZLA SEYLER YAZMISTIK.

ASLINDA ZAHMET ETMEZSENIZ, ARAYABILIRSINIZ. GERCI DAGINIK. KONULAR ILLE DE DARWIN TOPIKLERINDE DEGIL.

TARTISMALARDA DALDAN DALA GECILDIGINDEN, KONU DAGINIK DURUMDA.

NEYSE, YINE DEVAM EDERIZ.

NASILSA KIMSENIN KIMSEYE BIR SEY KABULLENDIRME GIBI BIR SORUNU OLMADIGINA GÖRE SORUN YOK, :clover:

SAYGILAR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim teorisiyle ilgili başka topicler de bir hayli konuştuk bu teoriye körü körüne sarılan ateist arkadaşlara defalarca kez evrimin nasıl gerçekleştiğini canlılığın tesadüfler sonucu nasıl oluştuğunu yazıverin hele dedik ama bir taneside çıkıpda bu teorinin oluşumu ve süreçleri hakkında bulgulardan bahsedemediler onun yerine ajitasyon atmasyon edebiyatı yaptılar .

Sen kursatotcu arkadaşım onların açıklayamadığı bu teoriyi gayet doğru bir biçimde açıklamışsın her ne kadar Canuğur o bahsedilen kitap Darwine ait değil desede Darwine aitir ve elbette o bunu inkar edecektir çünkü darwinin ne derece saçmaladığını o kitabı okuyan herhangi bir ilkokul çocuğu bile farkedebilir.

 

Sonuç itibarıyla diğer topiclerde evrim konusunda ezilen evrimci arkadaşların burada da verebilecekleri cevapları olmadığnı düşünüyorum yok eğer varsa buyursunlar şu evrimi bize kademe kademe açıklasınlar.

18179[/snapback]

 

EVET ASLINDA SIZ FORUMA GELMEDEN ÖNCE DE BU KONUDA OLDUKCA FAZLA SEYLER YAZMISTIK.

ASLINDA ZAHMET ETMEZSENIZ, ARAYABILIRSINIZ. GERCI DAGINIK. KONULAR ILLE DE DARWIN TOPIKLERINDE DEGIL.

TARTISMALARDA DALDAN DALA GECILDIGINDEN, KONU DAGINIK DURUMDA.

NEYSE, YINE DEVAM EDERIZ.

NASILSA KIMSENIN KIMSEYE BIR SEY KABULLENDIRME GIBI BIR SORUNU OLMADIGINA GÖRE SORUN YOK, :clover:

SAYGILAR

18187[/snapback]

Yaaa kardeşim Abdülhamit aleyhtarı veya Osmanlı aleyhtarı yayınların hepsi gerçek Ama nedense işinize gelmeyenler hep palavra....

 

Gidin işinize ya...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

bu evrim muhabbetini dunyadinleri.com un evrim teorisi başlıgı altında yapmıştım...evrimcilerin kaynaksız bir şekilde "bütün fosiller evrim teorisini desteklemektedir" demelerinden başka bir izah yapamadıklarına şahit olabilirsiniz..gerçi şimdi nedense açamıyorum o siteyi bir sorun var sanırım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

blawknox..merhaba :)

 

Dünyadinleri Alternatifform..kitlenmiş..kurtaramadılar sanıyorum..oradaki birkaç yazınızı okumuştum..

 

İnsan tesadüf,sebepsiz,amaçsız yaratılmadı..yaratılmış olduğunu farkettiği andan itibaren 'O'nu arar..kimi fosillerde milyon yıl önceye giderek..kimi evreni tarayarak..kimiside kendinde arar Kendine bakarak..

 

İnsanlardaki bu anlayış ve yaşayış farklılığı İnsanlığı mükemmele doğru hareketlendirir..İnsan farklılıkları kendisi yaratır ve aradaki farkı görerek tercih yapar..doğru yada yanlış..İnanç yada İnançsızlık..her iki durumdada İnsan Mutlak doğru bilgiye henüz varamamıştır..geçmişteki ve bu gün hala devamedegelen İdrak ve kavrayışlardaki çeşitlilik Mutlak Doğrunun muhteşemliğini ve harikuladeliğini gösterir..

 

Her şey henüz olmakta olandır..olup biten birşey yoktur..ne oluyorsa bizler için güzel ve hayırlı olsun.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar bu ewrim muhabbeti nekadar daha tartışılacak yaw..national geography dergisnde 97 yılnda idi sanırm ewrim teorisi çürütldü..gelmedk maymundan filan korkmayn yaw.. ;) artk bilim adamları bile inanmıyor buna ama kabul edrlerse Allahın warlığını kabul etmiş olacakalrı için hala çırpınıyorlar..boşwerin bunlarla uraşmayın..isteyen maymundan geldiğine inansın.. :P

 

ben kendimden eminim..öle bi şüphem yok.. B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Korkumuz falan yok kardeş..evrim..çevrim..her neyse geldiğimiz güne bakalım. :)

 

Bu gün hangi zor virajındayız acaba hayatın..İnsan olma yolunda.. :)

 

Ve ..neler bekliyor bizleri..bizlerden sonraki devam edecek olan nesillerimizi.. :)

 

Ateler ara fosil arıyorlar..bugün İnsan olamamış insan formatındaki Canlılar en CANLI ara fosildirler :)

 

Ben Tesadüf Değilim.. :angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

500 bin yıl sonra ne şekilde bir canlının atasıyız bizler acaba..beyin rüzgarı olsun..fırtına yaratmasada.. :)

 

Evrimi çözdüm diyen akıl bunuda çözmeli..çünkü oluşumu gözlemleyebilen daha sonraki oluşumun yönünüde bilebilmeli,görebilmeli.. :)

 

Bu güne kadar kimse çıkıpta İnsan şukadar yılda şu yönde değişecek ve şu şekli alacak diye bir şey söylemedi..torunlarımız çokmu çirkin olacak acaba..üzülmeyelim diyemi.. :(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

basit. uçan memeli fosilelri vardır, darwin in dediği gibi bilim ilerlemiş ve bulunmuştur. o dinazorların adını tam hatırlamıyorum. hatta bu ara forma yarasalar da birer örnektir. yarasalar uçan kanatlanmış memelilerdir.

 

kalkıpta yok bu form daha bulunamadı diyip gelişigüzel iddialarda bulunmak ancak hiç okumayan adamları etkiler ya da düşünmeyen.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CYRANO arkadaşım sen şimdi kalkmış yarasanın kanatlanmış bir form oldugunu söylüyorsun ve bunun üzerine de bizim ara geçiş formu olmadıgını söylememizin hiç okumayan insanları etkileyebilecegini söylemişsiniz...yani sizi etkilemez çünkü siz okumuşsunuz..güzel..o halde benim sorularıma çok rahat cevap verebilirsiniz...(umarım)

1)Yarasanın karadan havaya geçmiş bir form oldugunu söylediginize göre bu büyük iddiada bulundugunuza göre yarasanın anatomisi konusunda yeterince bilginiz var demektir..yarasanın sonda sının nasıl oluştugunu açıklayabilirmisiniz?peki yarasanın hangi kara kayvanından evrimleştigini?bu arada bilim adamlarını şaşırtan bir sistem oldugunu da söylememe gerek var mı bilemiyorum sonda nın..yani son derece kompleks ve baside indirgendiginde tüm çalışmasının duracagını ve canlıya hiç bir fayda saglayamayacagını...

2)sözünü ettiginiz geçiş formları muhtemelen arkeopterix tir yada Pterodactylustur yada Archaeoraptor dur..bakın sadece üç tane örnek sunabilirsiniz düşünü yıgınla olan örneklerden... ancak en çok arkeopterix anılır..aşagıdaki açıklamalarım arkeopterix üzerinedir eger başka bir örnekten bahsediyorsanız buyurun bir sonraki mesajda yazın...Arkeopterix Theropod adı verilen dinozorların kanatlanıp uçmasıyla oluşan canlı türü oldugu iddia edilen ara geçiş forumuna verilen addır..bu teze göre yarı uçma becerisine sahip tam kuş olmayan bir formdur..ancak arkeopterix in ara geçiş forumu olmadıgını yazmadan önce size bir takım tavsiyelerde bulunmak istiyorum..

bakın evrim teorisi konusunda müthiş bir propagandaya maruz kalıyoruz..ancak dürüst olun ve bana cevap verin lütfen şimdi yazacagım sizin hiç dikkatinizi çektimi? bakın Darwin in o zaman ki bilimsel düzeyi de göz önünde bulundurarak bu teoriyi ortaya atmasında hiç bir art niyet göremiyorum..türlerin kökeni kitabnını okuyun lütfen,göreceksiniz ki Darwin teorisinin yalnızca bir fikir oldugunu dogru olması için ileride YIGINLA fosilin bulunması gerektigini bir çok bölümde yazmıştır..evrim teorisini ortaya attıysa elbetteki tüm canlıları da bu teorinin perspeftifine yerleştirerek ele alacaktı..nitekim bir soyagacı çizmiştir ve insanın türeyişi adlı kitabında da insanın maymundan zamanla ayrılan maymunumsu atalardan evrimleştigini yazmıştır...tabi kendi ifadesiyle de bir balinanın bir ayıya evrimleşmesinde de hiç bir zorluk gömemiştir o zamanki bilimsel verilere dayanarak...

ancak şimdi Darwin den 150 yıl sonra teorinin hala gündem de oldugunu görüyoruz ve buna karşı çıkan -ateistlerin tabiriyle- dincilerin oldugunu...peki sizce benim kalkıp ya kardeşim Darwin in de söyledigi gibi teoriyi dogrulayacak veya yanlışlayacak tek objektif kaynagın fosil kayırları oldugunu söylemem de ve dolayısıyla avrsa yazın bu arageçiş formlarını demem de ne gibi bir mahsur var? bakın konumuz çok ciddi ara geçiş formu istiyorum çok bir şey mi? eger evrim canlı türlerinin oluşumunda gerçekleşmişse o halde en eski devirlerden en yakın devirlere kadar milyonlarca ara geçiş formu olmas gerekir..yani asıl bu soruyu sormamızı siz bizden çok isterdiniz yıgınla fosil kayıdı göstermek için..oysa şimdi bir bakın düşülen duruma..ben karadan havaya ara geçiş formu istiyorum ama bana gelen açıklama -ki bunu sadece sizin için söylemiyorum-"yıgınla fosil kayıdı var- -bulunan fosiller teorinin dogrulugunu teyid ediyor- demekten başka bir şey degil..bu sizin dikkatinizi çektimi?

bir de meselenin ikinci yönü var..sadece bu "açıklama" gelmiyor..bir de fosiller üzerinde spekülasyona gidip ara geçiş formu diye sunuyorlar..kaldı ki bu yaptıkları da teorinin fosil kayıtları karşısında nasıl çaresiz kaldıgının bir göstergesi..örnegin söz konusu spekülasyonlardan biri de konumuz olan arkeopterix üzerinde yapılmıştır..siz ara geçiş formu isteyin tüm evrimciler size hep bir agızdan arkeopterix desin..bu size çok normal mi geliyor nerede yıgınla fosil kayıdı teoriyi destekleyen? nitekim profesör Jonathan Wells "Darwin in ikonaları" adlı kitabında teoriyi savunanların bir takım fosil kayıtlarını kutsadıklarını ikona haline getirdiklerini ve dolayısıyla her soruldugunda onarı ileri sürdüklerini ele almıştır..gelenek yayın evinden yayımlanmıştır..okumanızı tavsiye ederim..konumuzu teşkil eden arkeopterix de bu ikonalardan biridir..arkeopterix üzerinde en verimli tespitler 7.sinin bulunmasıyla yapılabilmiştir..ve arkeopterix in de bir tür kuş oldugu sonucuna varılmıştır...evrimcilerin onun karadan havaya geçiş formu oldugu üzerinde yaptıkları spekülasyon un tek dayanagı ise kuşun diger kuşlardan farklı olarak dişlere sahip olması..ancak bu gün paleontolojik veriler arkeopterix in her yönüyle kuş oldugunu ve dişli kuşlar sınıfında tutulmasının gerektigini bize ispatlamıştır..aşagıda yazacaklarım da bu verilerden bir kaçı..ayrıca sizde itiraz edecekseniz aynı şekilde KAYNAK lı bir şekilde itiraz edin..aynı verileri HY eserlerinde de görmüş olabilirsiniz ancak benim işim onunla degil bu kaynakların orjinallerinden bizzat incelendigi konusunda sizi temin ederim..ama açıklamalarla birlikte sundugum içim harunyahyadan alıntı yaptım..

1992 yılında bulunan yedinci Archæopteryx fosili bu argümanın yanlış olduğunu gösterdi. Zira bu son bulunan Archæopteryx fosilinde evrimcilerin çok uzun zamandır yok saydıkları göğüs kemiği vardı. Nature dergisinde bu yeni bulunan fosil şöyle anlatılıyordu:

 

"Son bulunan yedinci Archæopteryx fosili, uzun zamandır varlığından şüphe edilen, ama hiçbir zaman ispatlanamayan dikdörtgensel bir göğüs kemiğinin varlığına işaret ediyor. Bu canlının uzun mesafelerde uçuş yeteneği hala şüpheli, ama göğüs kemiğinin varlığı güçlü uçuş kaslarının olduğunu gösteriyor.( Nature, cilt 382, 1 Ağustos 1996, s. 401)"

 

Bu bulgu, Archæopteryx'in tam uçamayan bir yarı-kuş olduğu yönündeki iddiaların en temel dayanağını geçersiz kıldı.

 

"Öte yandan, Archæopteryx'in gerçek anlamda uçabilen bir kuş olduğunun en önemli kanıtlarından bir tanesi de hayvanın tüylerinin yapısı oldu. Archæopteryx'in günümüz kuşlarınınkinden farksız olan asimetrik tüy yapısı, canlının mükemmel olarak uçabildiğini gösteriyordu. Ünlü paleontolog Carl O. Dunbar'ın belirttiği gibi, "tüylerinden dolayı bu yaratık tam bir kuş özelliği gösteriyordu".( Carl O. Dunbar, Historical Geology, New York: John Wiley and Sons, 1961, s. 310)

 

Paleontolog Robert Carroll ise konu hakkında şu açıklamayı yapar:

 

"Archaepoteryx'in uçuş tüylerinin geometrisi günümüz uçucu kuşlarınınki ile tamamen aynıdır, uçucu olmayan kuşların ise tüyleri simetriktir. Tüylerin kanat üzerindeki düzeni de günümüz kuşlarınınkiyle benzerdir... Van Tyne ve Berger'e göre Archaeopteryx'in kanatlarının boyutu ve şekli, tavuk cinsinden kuşlar, kumrular, ağaçkakanlar, çulluklar ve tüneyen ötücü kuşların çoğu gibi bitki örtüsünün sınırlı açıklıkları boyunca hareket eden kuşlarınkine benzerdir... Uçuş tüyleri en az 150 milyon yıldan beri durağandır (değişmemiştir)."(Robert L. Carroll, Patterns and Processes of Vertebrate Evolution, Cambridge University Press, 1997, s. 280-81)

 

İşin en önemli yanı ise, Archæopteryx'in ve diğer dişli kuşların diş yapılarının, bu kuşların sözde evrimsel ataları olan dinozorların diş yapılarından çok farklı olmasıdır. L. D. Martin, J. D. Stewart ve K. N. Whetstone gibi ünlü kuş bilimcilerin yaptıkları ölçümlere göre, Archæopteryx'in ve diğer dişli kuşların dişlerinin üstü düzdür ve geniş kökleri vardır. Oysa bu kuşların atası olduğu iddia edilen theropod dinozorlarının dişlerinin üstü testere gibi çıkıntılıdır ve kökleri de dardır(L. D. Martin, J. D. Stewart, K. N. Whetstone, The Auk, cilt 98, 1980, s. 86) Aynı araştırmacılar, aynı zamanda Archæopteryx ile onun sözde ataları olan theropod dinozorlarının bilek kemiklerini karşılaştırmışlar ve aralarında hiçbir benzerlik olmadığını ortaya koymuşlardır.( L. D. Martin, J. D. Stewart, K. N. Whetstone, The Auk, cilt 98, 1980, s. 86; L. D. Martin "Origins of Higher Groups of Tetrapods", Ithaca, New York: Comstock Publising Association, 1991, s. 485, 540)

 

Archæopteryx'in dinozorlardan evrimleştiğini iddia eden en önde gelen otoritelerinden biri olan John Ostrom'un, bu canlı ile dinozorlar arasında öne sürdüğü bazı "benzerlik"lerin ise gerçekte birer yanlış yorum olduğu S. Tarsitano, M. K. Hecht ve A. D. Walker gibi anatomistlerin çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır(S. Tarsitano, M. K. Hecht, Zoological Journal of the Linnaean Society, cilt 69, 1985, s. 178; A. D. Walker, Geological Magazine, cilt 177, 1980, s. 595.)

 

. D. Walker, Archaeopteryx'in kulak bölgesini de incelemiş ve kulak yapısının da günümüz kuşları ile aynı olduğunu belirtmiştir(A. D. Walker, as described in Peter Dodson, "International Archaeopteryx Conference", Journal of Vertebrate Paleontology 5(2):177, Haziran 1985)

 

Wales Üniversitesi, Biyoloji Bilimleri Enstitüsü'nden J. Richard Hinchliffe ise embriyolar üzerinde modern izotopik teknik kullanarak, kuşların ellerinin II, III ve IV. parmaklardan oluşurken, theropod dinozorlarının I, II ve III. parmaklardan oluştuğunu saptamıştır. Bu ise, Archaeopteryx-dinozor bağlantısını savunanlar için büyük bir problemdir.132 Hinchliffe'nin araştırma ve gözlemleri, ünlü bilim dergisi Science'ın 1997 yılındaki bir sayısında şöyle yayınlanmıştır:

 

"Theropodlarla kuş kemikleri arasındaki homoloji, "dinozor-kökeni" hipotezi ile ilgili diğer bazı problemleri akla getirmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: (i) Archaeopteryx kanadı ile kıyaslandığında, (vücut büyüklüğüne göre) theropodun çok daha küçük olan ön kolu. Bu tip küçük kollar oldukça büyük bir dinozorun yerden yukarıya doğru havalanması için ikna edici bir ön kanat değildirler. (ii) Theropodlardaki bilek kemiği, sadece dört türde bulunmaktadır. Theropodların çoğu çok daha fazla sayıda bilek kemiğine ait parçalara sahiptir. Bunun Archaeopteryx ile benzerlik oluşturması çok zordur. (iii) Zamanlama ile ilgili bir paradoks ise, pek çok theropod dinozorun ve özellikle de kuşa benzeyen dromaesaur'ların fosil kayıtlarında Archaeopteryx'den daha sonra bulunmalarıdır."( Richard Hinchliffe, "The Forward March of the Bird-Dinosaurs Halted?", Science, Volume 278, no. 5338, Issue of 24 Oct 1997, s. 596-597)

 

size bahsettigim biyolog jonathan wells ise söz konusu kitabında bu zaman uyumsuzlugunu şölye açıklar:

 

"Yerde koşan koşan iki ayaklı dinozorlar, Archaeopteryx'in teorik atalarından beklenebilecek bazı özelliklere sahiptirler, ama (fosil kayıtlarında) Archaeopteryx'ten daha sonra ortaya çıkarlar."(Jonathan Wells, Icons of Evolution, Regnery Publishing, 2000, s, 117)

 

Tüm bunlar, Archæopteryx'in bir ara geçiş formu olmadığını; sadece "dişli kuşlar" olarak isimlendirilebilecek ayrı bir sınıflandırmaya ait olduğunu gösterir. Bu canlıyı theropod dinozorlarla ilişkilendirmek ise, son derece tutarsızdır. Amerikalı biyolog, Richard L. Deem de "Demise of the 'Birds are Dinosaurs' Theory" ("Kuşlar Dinozordur" Teorisinin Sonu) başlıklı makalesinde, kuş-dinozor evrimi iddiası ve Archæopteryx hakkında şunları yazmaktadır:

 

"Son çalışmaların sonuçları göstermektedir ki, theropod dinozorların elleri (ön kol kemiklerindeki) birinci, ikinci ve üçüncü hanelerden türemiştir, ama kuşların kanatları, ikinci, üçüncü ve dördüncü hanelerden türerler... 'Kuşlar dinozordur' teorisiyle ilgili başka problemler de vardır. Theropodların ön ayakları Archæopteryx'le kıyasla, vücutlarına göre çok küçüktür. Bu canlıların ağır vücutları da düşünüldüğünde, bir tür "ön-kanat" (proto-wing) geliştirmeleri olası gözükmemektedir. Theropod dinozorların çok büyük bölümü (kuşlarda bulunan) semilunatik bilek kemiğinden yoksundur ve Archæopteryx'te hiçbir benzeri bulunmayan bazı bilek parçalarına sahiptir. Bütün theropodlarda V1 sinirleri diğer bazı sinirlerle birlikte kafatasını yandan terk eder, kuşlarda ise aynı sinirler kafatasını ön taraftan kendilerine ait bir delikten geçerek terk eder. Bir başka sorun ise, theropodların çok büyük kısmının Archæopteryx'ten daha sonra ortaya çıkmış olmalarıdır"(Richard L. Deem "Demise of the 'Birds are Dinosaurs' Theory", http://www.yfiles.com/dinobird2.html )

 

 

Son dönemlerde bulunan bazı fosiller, Archæopteryx'le ilgili evrimci senaryonun geçersizliğini başka yönlerden ortaya koymuştur:

 

1995 yılında Çin'de Omurgalılar Paleontolojisi Enstitüsü'nde araştırmalar yapan Lianhai Hou ve Zhonghe Zhou adlı iki paleontolog, Confuciusornis olarak isimlendirdikleri yeni bir fosil kuş keşfettiler. Archæopteryx ile aynı yaştaki (yaklaşık 140 milyon yıllık) bu kuşun dişleri yoktu, gagası ve tüyleri ise günümüz kuşlarıyla aynı özellikleri göstermekteydi. İskelet yapısı da günümüz kuşlarıyla aynı olan bu kuşun kanatlarında, Archæopteryx'te olduğu gibi pençeler vardı. Kuyruk tüylerine destek olan "pygostyle" isimli yapı bu kuşta da görülüyordu.( Pat Shipman, "Birds do it... Did Dinosaurs?", New Scientist, 1 Şubat 1997, s. 31.)Kısacası, evrimciler tarafından tüm kuşların en eski atası sayılan ve yarı–sürüngen kabul edilen Archæopteryx'le aynı yaşta olan bu canlı, günümüz kuşlarına çok benziyordu. Bu gerçek, Archæopteryx'in bütün kuşların ilkel atası olduğu yönündeki evrimci tezlerle çelişiyordu.Çin'de Kasım 1996'da bulunan bir başka fosil, ortalığı daha da karıştırdı. 130 milyon yaşındaki Liaoningornis isimli bu kuşun varlığı L. Hou, L. D. Martin ve Alan Feduccia tarafından Science dergisinde yayınlanan bir makaleyle duyuruldu. Liaoningornis, günümüz kuşlarında bulunan uçuş kaslarının tutunduğu göğüs kemiğine sahipti. Diğer yönleriyle de bu canlı günümüz kuşlarından farksızdı. Tek farkı, ağzında dişlerinin olmasıydı. Bu durum, dişli kuşların, hiç de evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel bir yapıya sahip olmadıklarını gösteriyordu.( "Old Bird", Discover, 21 Mart 1997)Nitekim Alan Feduccia, Discover dergisinde yayınlanan yorumunda, Liaoningornis'in, kuşların kökeninin dinozorlar olduğu iddiasını geçersiz kıldığını belirtmişti.( "Old Bird", Discover, 21 Mart 1997)

 

Archæopteryx'le ilgili evrimci iddiaları çürüten bir başka fosil ise, Eoalulavis oldu. Archæopteryx'ten 25-30 milyon yıl daha genç, yani 120 milyon yaşında olduğu söylenen Eoalulavis'in kanat yapısının aynısı, günümüzdeki bazı uçan kuşlarda görülüyordu. Bu da 120 milyon yıl önce, günümüzdeki kuşlardan birçok yönden farksız canlıların göklerde uçmakta olduklarını ispatlıyordu.(Pat Shipman, "Birds Do It... Did Dinosaurs?", s. 28)

 

 

CYRANO arkadaşım bak normalde forumlarda yazacak kadar vaktim yok ancak senin bu yanılgıda olman beni çok şaşırttı çünkü söylediklerimi söyleyenlerin okumamış oldugunu söylüyorsun..lütfen tanıdıgın evrimciler gelsin tartışalım..kaynaklı bir şekilde sunsunlar fosillerini bende uluslararası yayınlardaki otoriter kaynaklardaki konumlarına bakarım size sunarım bilgi alışverişinde bulunurz..olabilecek bir tartışmada savım şu evrim teorisi hiç bir fosil kaydıyla desteklenememiştir..bir tane dahi bırakın yıgınlayı br tane dahi...gelin tartışalım söylediklerinizin ne kadar temelsiz kaynaksız iddialar oldugunu göreceksiniz..şimdilik kendinize iyi bakın cevabınızı beklyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Evrim teorisiyle ilgili başka topicler de bir hayli konuştuk bu teoriye körü körüne sarılan ateist arkadaşlara defalarca kez evrimin nasıl gerçekleştiğini canlılığın tesadüfler sonucu nasıl oluştuğunu yazıverin hele dedik ama bir taneside çıkıpda bu teorinin oluşumu ve süreçleri hakkında bulgulardan bahsedemediler onun yerine ajitasyon atmasyon edebiyatı yaptılar .

Sen kursatotcu arkadaşım onların açıklayamadığı bu teoriyi gayet doğru bir biçimde açıklamışsın her ne kadar Canuğur o bahsedilen kitap Darwine ait değil desede Darwine aitir ve elbette o bunu inkar edecektir çünkü darwinin ne derece saçmaladığını o kitabı okuyan herhangi bir ilkokul çocuğu bile farkedebilir.

 

Sonuç itibarıyla diğer topiclerde evrim konusunda ezilen evrimci arkadaşların burada da verebilecekleri cevapları olmadığnı düşünüyorum yok eğer varsa buyursunlar şu evrimi bize kademe kademe açıklasınlar.

ya sizin neye verecek cevabınız varki siz neye güvenerek ateistlerin cevap veremediklerini söylersiniz anlamıyorum ateistler cevap vermek zorunda değildir çünki onlar sebepsiz hiçbirşey yapmazlar ama siz açıklayamadığınız herşeyi tanrıya yorarak ne açıkladığınızı sanıyorsunuz anlamıyorum ,bilimin bulduklarıyla bilimi reddediyorsunuz bu dünyada tek güvenilir mevki bilimdir ve oda tanrı çıkıp işte ben varım ve canlı canlı burdayım deyip gözümüzün önünde yoktan birşeyi varetmeden inanmayacaktır evrim teorisi doğruda yanlışta olsa bunun alternatifi tanrı olamaz zaten.sizin ne bir ateisti çaresiz bırakacak nede ondan fazlasını yapabilecek gücünüz var meseleyi bir türlü kavrayamıyorsunuz herşeyi bilimle açıklamaya çalışıp sonrada madem bilimin söylediği doğru değil öyleyse tanrı yaptı herşeyi demek aklı başında hiçkimsenin söyleyeceği şey değildir tabi geçerli sayılabilecek sebepleri yoksa. ama atesitlerin yaptıkları bir hata var tamamen kanıtlanmamış olan verilere inanmak işt ne yazıkki onlarda inanç gibi bir hataya düşüyorlar ve böyle zor durumda kalıyorlar sizde by alemin çakalları olarak birşeyler çıkarıyorsunuz bundan birtanenizde desinki kardeşim beni ilgilendirmez ne bilimi ne evrimi ben inanırım olur biter bu iş bukadardır.ne ateistleri ilgilendirir sizin meseleniz nede ateistler sizi ilgilendirir kanıtlama çabası boşonadır sadece bilim birşeyi kanıtlar ve sizde bişey kanıtlamak istiyorsanız gider adam gibi bilim adamı olursunuz. ateist olan inanmaz sadece bilinen şeyleri onaylar. -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

:D:D:D

 

DARWIN´IN BÖYLE PALAVRALARI ICEREN BIR KITABI YOKTUR :D

 

BU KITAP, AVRUPA KILISESININ YAYINLARINDAN ALINIP TÜRKCEYE CEVRILMIS, VE YOBAZ YAYINEVLERINDEN BIRINDE, KILISENIN 200 YIL ÖNCE DARWIN´E KARSI BILIM DISI KAMPANYASININ MÜSVEDDESIDIR.

 

EGER YUKARIDAKI KTABIN, DOGRULUGUNA INANMAK ISTEYENLER VARSA, YABANCI DILI OLAN ÖZELLIKLE, HRISTIYANLIK ANTIDARWIN WEB SAYFALARINDA, YUKARIDAKI SACMALIKLARIN AYNISINI BULABILIRLER.

 

NE ZAMAN CEVRILMIS BAKIYIM BU KITAP?? :D

 

DARWIN, MAYMUNDAN TÜREME KONUSUNU AGZINA ALMAMISTIR.

 

AMA INANDIRILMIS OLANLAR, KANDIRILMIS OLANLAR BU HURAFELERE INAMAYA DEVAM ETSINLER.

SAGLIGA PEK ZARARI YOKSA DA, GELISMEYI DURDURURLAR :D

 

DARWIN´IN TÜRLERIN KÖKENI VE EVRIM TEORILERI, 1970 TE ÜLKEMIZDE LISELERDE 700 SAYFALIK (PSSC BIOLOJI) KITABI ICINDE, CEVRILMISTIR.

 

DAHA SONRA BIYOLOJI KITAPLARINDAN DARWIN KONUSU HEMEN HEMEN TAMAMEN KALDIRILDIGI GIBI, YALANLANARAK YENI BASIMLAR OKULARA SOKULMUS VE BYIOLOJI KITAPLARI YOBAZ HÜKÜMETLER TARAFINDAN KUSA CEVRILMISTIR.

 

KIMSEYE YUTTURAMAZSINIZ YUKARIDAKI; ADAPTASONA UGRAMIS HURAFELERI :D

MAYMUN HIKAYESININ NASIL OLDUGUNU DA MÜSAIT BIR ZAMANDA TEKRAR SIZE ACIKLAYABILIRIM: saygilar

 

 

hurafeden kastını gerçekten merak ediyorum?eğer anlamadığımız kavrayamadığız herşeye hurafedir dersek kusura bakma ama sen baştan aşağı hurafesin?ben inançlığım ve evrim haktır diyorum..delilsiz ve kaynaksız değil temelim sağlam olarak.eğer gerçekten BİLMEK istiyorsan,VARLIĞI KAVRAMAK İSTİYORSAN bildiklerimi seninle paylaşırım.sen istemeden sana birşey söylemeyeceğim...cvp bekliyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi: Allah zorla insana günah işletiyosa o zaman biz bu dünya hayatında sınavda değiliz. Sınavda değilsek ceza veya mükafat da yok.. O zaman cennet ve cehennem de yok

Onlar da yoksa sen ne diye islamdaki bazı görüşlere dayanarak yola çıkıyosun.. O zaman şu soruyu sorayım:

 

Neden İslam...

cevap: güzel soru bravo. allaha inanmak zorundayım deliller bunu gösteriyor. ancak kuran da bir heybet var aradığımı onda buldum . demek ki bu gerçek. dine inanmak saçma gelmedi bana. ama allahın kullarını saptırması da öyle. hal böyle olunca taşlar bir bir yerine oturdu. ben allahın saptırıcı olduğunu kabul edip bununla bereber zalim olduğunu da kabul edince, sorunum kalmadı. madem ki allah saptırıcı, neden zalim olmadığını ifade eden ayetlerde kullarını saptırıcı nitelikte olmasın? sorusu bende bomba tesiri yaptı ve önüm açıldı, artık daha geniş düşünmeye başladım. ( imtihan dünyası olduğunu belirten ayetler açıkça insanları saptırıyordu. zira önceden ne yapacağımızı allah biliyordu. böyle imtihan olamaz. ama ayatler böyle. birçok insan bu ayetler dolayısıyka cebre inanmıyor. diyor ki "madem ki imtihan var öyleyse hür iardemiz da var". ve adam bir yere kımıldayamıyor. bu adamı bu ayetlerle allah saptırmış oluyor. "mülk 2" bu ayetse, allahın zalim olmadığını ifade eden başka ayetlerde var. madem biriyle insanları saptırıyor (mülk 2) saptırıyor diğeriyle neden saptırmış olmasın (yani zalim olmadığını ifade eden ayetlerle" sorusu çok önemlidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

nası iiiiiiiiii soruyom mu ( bunları hep kitaplardan alıp soruyom)

 

dedi:cebr varsa hür iarade yok.buda demektirki benim bi sorumluluğum yok.buda eşittir cennet ve cehennem yok.bu demektir ki allah kuranda bizi aldatıyor......vay be ..ne kadar basitmiş ..peki her şeyi zorla yaptırdıysa bizi bu oyuna niye alet etti kürsatcım..istemedenmi....?

cevap: istek yok çünkü ilminde olacaklar öncesiz olarak belliydi bunu allah da değiştiremezdi ilahlık budur

 

yanlış biliyon sen. eşari mutezileydi yani kaderi inkar eden yani hür irademiz oldunu savunan mezhebin ileri gelenlerinden olan ebu ali cubbai'nin üvey oğluydu. sonra bu görüşten döndü ve ehli sünnete geçti deniliyor genel anlatım budur ama dikkatttttttttttttttttttttttttttttt : aslında hak mezhep denen eşarilik ballllllllllllllllll gibi cebricidir inamazsan araştır cüzi irademizi ve kulların fiillerini hareketlerini allah yaratır derler. ne kaldı geriye? ama kitaplarda cebriyeye lanet yağdıranlar sadece şunu demekte yetiniyor: yav aslında eşarilikte birazcık cebre kayma var ama yoooooooo öle değil ama... deyip işi geçiştiriyorlar.........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

kurtastotçu kardeşim

bu konularda söylenecek çok şey olduğu için sana önce ewrimle ilgili bir kitap tavsiye etmek istiyorum

insan yayınlarından çıkan"yaratıcı evrim ve adem meselesi"

merak etme biz bazı teistlerin yaptığı gibi evrimi reddetmeyiz

sadece bilimsel hakikatlerin dindeki yerini gösteririz

ewrimi reddederek nereye varacaklar ben bilmiyorum

ama inşaallah önce teistler uyanır

sonrada ateistler

selam ve hürmetler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:inşaallah önce teistler uyanır

cevap: inşaallah, allah dilerse demektir. neyin ne olcanı ilerde allah bilmiyo mu

biliyo dersen ve olaylar bu bilginin hilafına gerçekleşemeyeceğine göre sen neden inşaallah diyorsun? allah bu olayları değiştirebilir mi ki

ALLAH'I zaman tünelinin sonunda bir yaratık gibi algılarsan elbette bu ibtidai soruyu sorarsın

o kadar basit bir soru ki,biraz soyutlama yapma yeteneği olan bir beyin böyle sorular üretmemeli

uzayda bile zaman yokken ve ALLAH bütün zaman mekan ve boyutları kuşatmış bir öz ,bir can,bir ruhken

ALLAH'ı zaman ve mekana mı hapsedelim."önceden bilyoduda,o zaman niye şunlar olduda yoksa bilmiyomuydu da"

bunlar o kadar materyalist bir zihnin soruları ki,içinde bulunduğun karanlığı bir parça sezdiğim için sana yardım etmek isterdim

kardeşim bilgisayarın verileri nasıl işlediğini,büyük dosya küçük dosya ilişkisini öğren bu konuda aklında hiçbir soru kalmaz

ha birde ALLAH'ı madde olarak düşünmekten vazgeç,ewt aslı itibariyle maddede ondan ayrı birşey değildir ama madde onu ayakta tutan ruh hakikatine göre,kırılıp yıkılmaya dökülmeye mahkum edilgendir,etken olan ise ruhtur...

anlamak istersen misallerle zihnine takrib etmeye çalışırım

selam ve dualarımla...

 

ALLAH'I zaman tünelinin sonunda bir yaratık gibi algılarsan elbette bu ibtidai soruyu sorarsın?

o kadar basit bir soru ki,biraz soyutlama yapma yeteneği olan bir beyin böyle sorular üretmemeli?

uzayda bile zaman yokken ve ALLAH bütün zaman mekan ve boyutları kuşatmış bir öz ,bir can,bir ruhken

ALLAH'ı zaman ve mekana mı hapsedelim."önceden bilyoduda,o zaman niye şunlar olduda yoksa bilmiyomuydu da"

bunlar o kadar materyalist bir zihnin soruları ki,içinde bulunduğun karanlığı bir parça sezdiğim için sana yardım etmek isterdim

kardeşim bilgisayarın verileri nasıl işlediğini,büyük dosya küçük dosya ilişkisini öğren bu konuda aklında hiçbir soru kalmaz

ha birde ALLAH'ı madde olarak düşünmekten vazgeç,ewt aslı itibariyle maddede ondan ayrı birşey değildir ama madde onu ayakta tutan ruh hakikatine göre,kırılıp yıkılmaya dökülmeye mahkum edilgendir,etken olan ise ruhtur...

anlamak istersen misallerle zihnine takrib etmeye çalışırım

selam ve dualarımla...

ha birde ilim maluma tabi değildir,ama sen yinnede bilgisayar örneğini düşün ,bu asırdaki materyalist kafalar /ki bende bir zamanlar öyleydim /ancak bununla tatmin olur.vesselam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.