Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tarlabaşı

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    91
  • Katılım

  • Son Ziyaret

2 Takip eden

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek

tarlabaşı - Başarıları

Meraklı

Meraklı (6/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. foruma uğramayalı epeyce zaman geçmiş çok birşey değişmemiş gibi henüz dolaşmadım ama ilk bakışta bu başlık dikkatimi çekti tabii, birşeyler eklemeye çalışırsam.. bu cevaptaki üslup bana ciddiyetsiz ve cevabı haketmemiş gibi göründü, birşey anlatılacaksa tarafsızlık öngörülmeli ve tabii karşı tarafa her anlamda saygı, ha ben yapmamışmıyımdır aynı saygısızlığı yapmışımdır ve o zaman bende cevabı haketmem, muhattap olunmaması gerekir benimle de... peki bu yazı da söylenen nedir alıntıladığı görüşten farklı olarak ne söylemektedir, bende seçimlerden değil mecburiyetlerden sözetmişim, konunun en başına dönüp tekrar açıklama mı yapmam gerekiyor.. nietzsche görüşüne kıyısından giriş yaptığım tek felsefecidir, ki o da giriş sadece, burada yazılanlar hali hazırda var olan herhangi bir felsefi, siyasi ya da dini görüş izinden gitmedi, en azından bilinçli olarak yapmadı bunu, sadece ne düşünülüyorsa söylendi.. evet bu soruyu ben de inananlara sorarım yeri geldikçe, ve bu soruya genelde "orasını tanrı bilir" şeklinde cevap verilebilir, ki bu sadece en iyi ihtimalle sorulabilecek sorudur, bunun şöyle sorulması her ne kadar karizmasını zedelese de, "ben hayatım boyunca kötülük de yaptım iyilik de ama eğer inansaydım cennete gidecek biri olurdum ama ateistim, şimdi ben cennete mi gideceğim cehenneme mi", daha doğrudur, inanan biri buna kendi cevabını vermeye yahut üzerinde düşünmeye değer bulmayacaktır çünkü tanrının işine karışmak olur, gerçekten suçlu olanın kim olduğuna karar vermek onun işidir çünkü, ama ben veya benim gibiler bu soruya da cevap üretmeye çalışırlar, fakat bu beyhude bir çabadır zira cevaplanması mümkün değildir bence, kişi sadece kendini tanrının yerine koyar ve kendi cevabını verir, biri sadece tanrıyı inkar ettiği için cehenneme gidebilir mi?(ki cevap olarak sunulan şey yine bir sorudur), eğer cevap evet ise bu tanrının da egosunun varlığına işarettir, eğer hayır ise asıl meselenin tanrının varlığı veya yokluğu olmadığı anlaşılır, bu bakımdan sadece etkili bir soru olarak kalması daha doğrudur... açıkçası kütüphaneden çıkmayan, bir fikir hakkında söylenmiş her şeyi okuyup ona göre karar veren birine ben ateistim desem herhalde soracağı birkaç sorudan sonra hayır sen ateist değilsin şöyle şöyle bir dine mensupsun diyecektir, ben ne din felsefesi hakkında ne de ateizm hakkında felsefi kaynaklardan ilham almayan bir izleyici olarak nasıl bir dine mensup olduğunuzu ya da ateist olup olmadığınızı söyleyemem, benim ateistim dememdeki sebep ise inanmamamdır ve üzerime en uygun gördüğüm tanım odur, ve eğer ortamlarda ben şöyleyim demem gerekmese o tanıma da ihtiyaç duymam, siz de kendi tanımınızı yapıp ne olduğunuza karar verebilirsiniz şayet gerçekten bu tanıma ihtiyacınız varsa... yazdıklarınıza bakınca etrafımda yine çokca bulunan bireylerden biri olduğunuza karar verdim, çünkü o kadar çok, "hayır illa ki kutsal kitapların anlattığı şekliyle bir yaratıcının olduğuna inanmıyorum ama kendi içimde hesap verdiğim sığındığım birileri var" diyen insan var ki çevremde, ben de buna sıklıkla ihtiyaç duyarım ama maddecilik bana daha gerçekçi geldiğinden içimde ne sığınabilceğim ne de hesap verebileceğim bir başka kişi bulundurmam, hesabı yalnızca vicdanıma veririm, ki bu bir inanç olarak algılanamaz nasıl ki aşk insanın kontrolünde değilse vicdan da hesap sormak için iradenin çarpıklıklarını gözönüne almaz, benim bugüne kadar anlatmaya çalıştıklarım hep tabağına koyduğu yemeğin yarısını yemeyip gönül rahatlığıyla çöpe dökebilenlere karşıydı ve bunun, onun inancına göre günah, inançsız birine göre ise yanlış olduğunu anlatabilmekti derdim, bir kimsenin inancının ne olduğu değil nasıl uyguladığı ilgilendirir beni ve onun üstüne kafa yorarım, orucunu tutan namazını kılan ama hala açlıktan ölen insanlar varken, sürekli daha fazlasına sahip olma isteğiyle hareket edenlerin, benim onların dini hakkında yaptığım tarafsız yoruma, verdikleri cevaplar, ve yine aynı inanca sahip gerçekten akıllı insanlar, inancın değil uygulanışının zararlı olduğunu göstermiştir... peki tanrı inancıyla niye böylesine uğraşıyoruz?, neden onun varlığı ya da yokluğu üzerine düşünmek ihtiyacı hissediyoruz?, çünkü bu kontrolsüz bir hissiyat, ve eğlenceden farklı değil... ben dinin faydalı olduğu konusunda hala olumlu düşünmüyorum, hala insanların düşüncelerini hapsetmiş bir sebep olarak bakıyorum, ama eğer olmasaydı neler yaşanabilirdi dünya ne halde olurdu bilemiyorum ki varlığı da sadece din sebebiyle kaybedilenler düşünüldüğünde yokluğunun verebileceği zarara göre az zarar vermemiştir bence.. ve ben en ufak şüphe duymadan ateistim diyorken, içimde tanrının varlığını diliyorum, çünkü gerçekten adaleti ancak o sağlayabilir ve adaletin öngördüğü herşey uygulanmalıdır, adalet tüm evrenin en önemli olgusudur, bu sebeple her ne kadar tanrıyla aram iyi olmasa da, dinin değil ama onun varlığı mutlak olması gerekenler listesinin başında durmaktadır, ama bunları dilerken de eğer varsa onun gerçek bir adalet sağlayıcısı olup olmayacağı düşüncesi aklımdan hiç çıkmıyor saygılar.. söylediğiniz özellik bile bilimin en güvenilir kaynak olarak algılanmasına yetiyorsa varsayımlardan daha geçerli fikirler üretilemiyor demektir, söylediğim gibi eğer sonuç tanrıya çıkacaksa onu da bulacak olan yine aynı mercii olacaktır..
  2. aksinin iddia edilmesini istiyorsan edelim, inanmadığıan inanmak değil, inanmadığını bilmektir, inanç ancak yeterli hazırlığı olmayan beyinlerin üretimidir, sorulara cevap bulamadığında cevap yaratanların toplanış yeridir.
  3. öncelikle sonsuzluğu anlamak hiç de kolay bir iş değildir, sonsuz bir örnek verilemediğinden kesin olarak sonsuz olan bir şeyden söz edilemez, yukarıda verilen örnek de yanlış bir yorumlamadır şöyle ki, varsayımlar ve gerçekler her zaman birbirini tutmak zorunda değildir matemetiksel çözümler için, bahsettiğiniz çıkmaz gereklidir ama bir milimetreyi sonsuz sayıda parçaya bölebilecek bir teknoloji yoktur ve olabileceği düşüncesi de mantıksızdır, fakat varsayımsal olarak nokta denilen şey boyutsuzdur, boyutsuz olan birşey ise evrende yer kaplamaz, bu sebepten noktalar her cisimde sonsuz sayıdadır sonlu olması mümkün değildir sonlu olması için illaki bir şart koşulmalıdır, böyle düşünüldüğünde nokta denilen şeyin var olmadığı anlaşılıyor, doğrudur bu bir varsayımdır ama gerçekleştirilemeyecek olan doğru bir varsayımdır, tabiki yer kaplayan herşey elbette bir zaman sonra belli büyüklükteki alanı dolduracaktır ozaman bir metre ile bir milimetre arasındaki fark anlaşılır, sonsuzluk ise sonlu bir maddede bile rastlanabilmesi açısından çok karmaşık bir kavramdır, eğer sonsuzluk pratikte mümkün olsaydı sonsuz varlıklardan meydana gelmek zorunda kalırdı çünki sonlu bir varlık sonsuzluğa sebep olamaz, sonsuzluk için sonsuz parçalar gerekir ki bu durumda ancak boyutsuz parçalardan meydana gelen bir şey sonsuz olabilir.
  4. dedi:alem neden meydana geldiyse elbet bulunacaktır bilimin ulaşamadığı yerde ne olduğu bilinmez.
  5. geçmiş geleceği belirler ama bunu geçmiş tecrübelerimizin geleceğimizi şekillendirdiğini görerek söylüyoruz bunun için mantıksal çıkarımlara gerek yok ben doğduğum için doğum günümü kutluyorum su içtiğim için tuvalete gidiyorum ütüyü fişte takılı unuttuğum için yangın çıkabilir,ama geçmişimde çok yemek yedim ve rehavet çöktü ve uykum geldi ama ders çalışmam gerekiyor uyumak yada ders çalışmak benim seçimim bu durumda gelecek bana seçenek sunuyor eğer ders çalışırsam dersi geçebilirim uyursam geçemem,çalıştığımı varsayalım ve dersi geçtiğimi o zaman mezun olurum ve iş aramaya koyulurum birkaç seçenek olabilir yada işsiz kalabilirim yada isteyerek çalışmayabilirim,geri dönüp ders çalışmadığımı düşünürsek dersten geçemeyebilirim ve mezun olamayabilirim ve bunun son şansım olduğunu varsayalım ve okuldan atılıyorum bu durumda birinci seçenekteki iş imkanlarını bulamam ama eğer ordada çalışmamayı seçseydim sonuç değişmeyecekti iki durumdada çalışmıyor olacaktım ki burdanda geçmişin geleceği şekillendirdiğini ama bunu kişinin kendi seçimine göre yaptığını anlıyoruz farklı iki seçimdede aynı durumda olunabilir ve geçmiş geleceği belirlermi sorusu gayet anlamsız geldi bana nedense,kadere inanan biri bunu kabul etmez çünki herşey zaten bellidir ne geçmişi nede kendisi olacaklara karar verir ama inanmayan biri geçmiş olayların sonuçlarının bizim yaşamımızı oluşturduğunu ama seçneklerin olduğunu anlamıştır
  6. merhaba arkadaşlar ben yukarda genelde s.lak olarak nitelendirilen gruba giriyorum yani metal hakkında hemen hemen hiçbirşey bilmeyen ama müzik hakkında geniş sayılabilecek tecrübe sahibi bi tip olarak metali dinlerken onun felsefesini sufi dinlerken onun felsefesini sanat müziği dinlerken onun felsefesini ve en çok içinde bulunduğum tarz etnik müzik dinlerken onun felsefesini gözönüne alırım "bence müzik isyan demektir o da sanat müziğinde yoktur metalde vardır" gibi bi düşünceyi benimsemeye uzağım her müzik türünde her türlü duygu vardır sadece ruh haliniz o an neye ihtiyaç duyuyorsa ona göre seçersiniz dinlerim ve beğenirim yada beğenmem mesele bu kadar beğenirsem öğrenirim beğenmezsem öğrenmem ve kimin nasıl baktığı önemsizdir bence sokakta rock dinliyorsunuz diye size saldırılıyormu o zaman mesele olur sizde size öyle bakanlara aynı şekilde bakarsınız zaten o size satanist der siz ona cahil her insanın bakış açısı kendine göre doğrudur ne zaman yanlış olduğunu düşünür o zaman değişir zaten.bu ülkede yirmi yıldan fazla süredir bulutsuzluk özlemi diye bir grup var,belki oda rock mı diyeceksiniz ama moğollar die bi grup var düş sokağı sakinleri die bir grup var ki bunlar en bilinenleridir ve azımsanamıyacak dinleyici kitleleri vardır yani ne kadar henüz tanınamamış benimsenememiş olsada rock piyasası yirmi yıldır ayakta kalmayı başarıyor ki araştırırsak dahada geriye gidebiliriz ayakta durduğu ve sevenleri dinleyebildiği sürece sorun yoktur bence,şunuda eklemek gerekir diye düşünüyorum türkçe forumlarda en çok rağbet gören kategori rock müziktir en fazla sayıda materyal orada bulunur ve en fazla sayıdada grup ve icracı belki,müzik kaliteli olduğu sürece uzun ömürlü olacaktır,ekmek gibi
  7. maarifin tavrı bu konuda ne olur bilemem ama öfke yada bunun gibi duygulardan sıyrılma çabası son derece isabetlidir kimin neyi nasıl dışa vuracağına karışmanız mümkün değildir ve dışa vurum yöntemleri iyi yada kötü olarak kişisel fikirlerle değerlendirilir ve bu yöntemler çoğu zaman insanın kotrolünde olmadan dışa vurulur bu sebepten öfke ve benzeri duyguların dışa vuruma gerek kalmadan bünyeden atılması çabası çok daha mantıklı akıllıca ama zor olandır peki dışa vurum yöntemlerinin doğruluğunu kontrol etmek bundan dahamı kolaydır? bunu nereden bilebiliriz,yazdığınız metnin aralardaki nota dizilimlerinin amacı dışında şiir denilebilecek özellikleri yoktur ki buda kişisel bir görüştür birçok kişiye buda gayet gereksiz ve mantıksız gelecektir insanın duygularını belirtmesi ne şiirdir nede edebiyat bunları dikkate değer bir şekilde dile getirmesi meseledir.anlayamadığım bir konu ise nefretin bünyeden atılmaması ona karşın dile getirilme şeklinin doğru seçilmesi gibi bir fikri neden ürettiğinizdir insanın düşüncesinde nefret olmaması kadar güzel birşey olabilirmi ve nefreti tasvip etmek kadar(nasıl dile getirilirse getirilsin) kötü bir içselleştirme olabilirmi.biraz şaşırdım açıkçası böyle absürd bir fikri bu kadar kibar osmanlıca yada tahminimce farsçaya kaçan bir üslupla dile getirmeniz milliyetçiliğin içinde barındırdığı nefret duygusunu ne kadar benimsediği ve normal karşıladığının vücut bulmuş halidir diye düşünüyorum
  8. özgür irade ile yaradılış düşüncesini nasıl birleştirdiğiniz burasa ek bir soru olarak karşımıza çıkmalı bence eğer özgür irademiz yok çünki annemizle babamızın evlenmesinin bir sebebi vardı derseniz o sebep aşk olabilir peki ona sebep nedir ona sebep hormondur hormon olmasaydı eğer aşkta olmazdı ve annemizle babamız evlenmezdi ama bunun sebebi olarakta hormon diye birşeyin omamasını gösteremezdik çünki varolmamış birşeyin yokluğu zaten bilinemez.bana sorarsanız ateistim derim ama kitaplarda ateizm hakkında ne yazar bilmem ve pekte ilgilenmem benim için inançsız olmak demektir sebep sonuç ilişkisine gelince bütün sonuçların bir sebebi illaki olmalıdır ama bu sebep sonucu özgür iradeyi reddetmek önsezi olarak görülebilir irade herşeyden bağımsız olunması demek olmamalıdır çünki zaten herşeyden bağımsız olamazsınız en azından vücudunuz sebebiyle karar verme yetiniz vardır peki hormonlar gözönünde tutulmazsa annemiz ile babamız evlenmeyebilirdi öyleyse özgür irade tanımında bir sorun var ben kendi tanımımı yaparsam özgür irade iki yada daha fazla olay arasından seçim yapmaktır yani sebepleri ve sonunda doğacak sonuçları tahmin etme yetkisidir eğer siz doğaya muhtaçsanız onu reddetmek gibi bir seçeneğiniz olamaz ama benim annemle babamın evlenmemek gibi bir seçenekleri vardır bunun sonucu olarak evlenmeyi seçtiler belki aşktı sebebp belki başka birşey ama iki seçenek arasından seçim yaptılar ve bundan sonraki seçimleride yine bir veyda daha fazla seçenek arasından olacaktır beni dünyaya getirmeye karar verirken getirmemeye değil getirmeye karar verirler bana mama verirken aç bırakmaya değil doyurmaya karar verirler herhangi bir olayın sonucunda olacak şeyin muhtemel olması özgür iradei ortadan kaldırmaz özgürlük seçim yapabilme yetisidir.özgür irade ancak mecburiyetler sözkonusu olduğunda yok denilebilir eğer siz iki gündür susuzsanız bir bardak su bulduğunuzda içmemeye karar verebilecek durumda olmazsınız ama bu su siz açlık grevi yaparken size verilse onu reddedebilrisiniz belki sizin gücünüze kalmış orası ama açlık grevi yapıp suyu içmemek yada yapmayıp içmek sizin verdiğiniz grev kararıyla değişir grev kararına başka etkenler sebep olur bu doğru o etkenlere karar vermenizede başka tkenler sebep olur ama sadece tek bir etken varken bile sizin onu seçip seçmeme kararını verebilmeniz özgür yapar sizi özgürlüğün olmadığı ve olamıyacağı durum ise insanın karar verme yetisine henüz ulaşmamış olduğu dönemidir.özgürlük iki olay arasından seçim yapmaktır diyorum kısaca
  9. uzun zaman sonra neler değişmiş forumda bir bakayım diye girdim cevap verilesi bu soru çıktı karşıma bu soruda din teorisinden başka kimsenin cevap veremediği bir sorudur eğer dine sorarsanız allah zamandanda maddedende sonsuzluktanda bağımsızdır çünki herhangi birşeye bağımlı olması onun insan karşısında aciz duruma düşmesine sebep olur ama bu bağımsızlık teorisi o kadar ters tepkiler doğururki,mesela onun sonucu olarak kader inancı ortaya çıkar yine onun sonucu olarak her resmin bir ressamı varsa evreninde ressamı allahtır düşüncesaini belirten din alaahın bir yaratıcısı olduğunu kabul etmemektedir çünki herşeyin bir yaratıcısı vardır ama allahın yoktur herşeyin bir sonu vardır ama allahın yoktur herşeyin bilmediği birşey vardır ama allahın yoktur yani o kalıba sığmaz ve eğer var olacaksa böylede olması gerekir ama bu sonuçlar bize onun var olup olmadığını tartışma isteği verir tanrı eğer varsa kendi varlığını mualllakta bırakacak şekilde yaratmıştır dünyayı ama yoksa zaten onu yaratan insandır ki düşündüğünde insanın yaratıcılığı onunkinden daha güçlüdür en azından yoktan var ettiğini iddia etmez umarım biraz yaklaşmışımdır cevaba
  10. kesinlikle haklısın kuranın insanları iyiye yöneltme aracı olduğunda ama ben iyinin ne olduğunu zaten az çok bilirim ve bu yğzdn kuran a da başka kitaplara da ve hiç bir dine de ihtiyaç duymam zaten kuranın bir ilahi güz tarafından yazıldığpına da inanmıyorum köy filmindeki gibi bise gerçekleri göstermek istemeyen bizi korumak isteyen bir grubun otrtaya attığı bişey gibi gelir hep dinler ama iyi bieşy olduunu düşünüyorum kesinlikle ben inanmasam da... ufukkarakuş
  11. hakkaten de saçma bi soru alevilik dinbe biraz daha özgür bakmayı sağlar alevi bi soydan gelip alevi olamyan biriyim ben yani hiç bir türlü bağlanmayı kabul etmeyen biriyim aileden alışkanlıklar alevi müziklerinin benim için yerinin ayrı olması olsa da ben alevi değilim... ama benim kendimi sorguladığım kadar daha saçma olan hatta ***** uydurması dinler kendilerini sorguluyorlar mı acaba... ben illa bi din olcaksa aleviliği tercih ederdim ama zaten karşı çıktığım şey de babadan oğula geçen bu özellikelrdir...saygılar
  12. söyledikleriniz benim de kafamı kurcalayır aynen sizin gibi düşünenlerdenim cennet ve cehennem varsa ve allah bizi buraya götürüyorsa işleyeceğimiz günah da bizim değil onuhndur aslında ayrıca ben allahın olmasını isteyen biri olarak allahın o kadar bencil olduğpuna inanmıyorum ki inanmayanları yaksın önemli olan insan olmak değil mi ben çok iyi bir insansam ama inanmıyorsam nolcam ben yanıcak mıyım... bu arada arkadaşım tarlabaşından özür dileyerek giriyorum ben ufukkarakus... en kısa zamanda üye olacağım.. zaten tarlabaşıyla dsa düşüncelerimiz benzer iyi geceler saygılar... bu arada biraz daha hakaret sınırlarına ulaşmayan yorumlar yapmanızı rica edicem herkesin inancı kendine tekrar iyi geceler... açıkcası burda kralx beye katılıcam bence de dünya kuralları için geçerli onlar şahsen ben tanrıya inanan biri diilm ama bu zaten manevi bişey maddeyle çürütmek ve ya idrak etmek yannış ayrıca olmasını çok isteyen biri olarak olduğunu düşünmek kendini kandırmak gibi gelir bana şahsen... ama yine de ben halkın inanması gerektiğini inançsızlığın çok köt şeyler getireceğini bu tip bi dünyayı düşünmek bile istemediğimi söylemek istiyorum ben ufuk tarlabaşı değilim
  13. en iyi üç uçurtmayı vurmasınlar hayat güzeldir yazı tura en kötü üç dabbe (daha kötüsü olamaz) cennetin krallığı -tüm holivıt filmleri-
  14. başlıkta birsürü yazı yazılmış afıınıza sığınarak okumadığımı ama birşeyler yazmak istediğimi belirtmek istiyorum. bu soruya kaçkere cevap verdiğimi hatırlamıyorum ama tekrar edeyim. "birşeyin yokluğu değil varlığı anlaşılır ama ancak mantık kuralları çerçevesinde tartışılırsa" kendinizi boşa yormayın ben sizin yerinize sizin sorularınızın hepsini sorayım, *her canlıda tanrının izleri varmıdır yokmudur? *her resmin bir ressamı varsa bu evrenin ressamı kimdir? *tanrı yoksa maddenin oluşumu nasıl gerçekleşmiştir? ve bunların yanında bir soruda ben sorayım ve cevaplayayım bütün sorularınıza cevap olsun, *soru-uzaylı diye birşey varmıdır yokmudur? cevap:bilinmiyor ama yanlış anlamayın bunu,gerçekten inanan arkadaşlar içindede gerçek soruları olanlar var onlarla tartışmak önemli bizim için daha iyi sorularda görüşmek dileğiyle saygılar herkese. . ...
  15. teşekkürler efendim nedemek asıl seviyesi yüksek olan sizsiniz yazılarınız okuyunca kendimi çok yetersiz hissediyorum ama iyikide böyle oluyor çünki yetersiz hissetmeden ne öğreneceğimizi nasıl bileceğiz öğrenme isteğini nereden alacağız,kükremeden konuşmak bence insanın tabiki biiiirsürü durumda olduğu gibi istemesi ile oluşacak bir durumdur öyleki bakıyorsunuz bir yazı başlıyor gayet sakin, önyargısız,akıllıca,saygılı ama ortasını geçince bir bakıyorsunuz hakarete varan sözler okumaya başlamışsınız ki bu durum baştan bu yapılmak istenerek klavyenin başına oturulmasından kaynaklanıyor bence.keşke diyorum keşke herkes buradan birşeyler öğrenmek için burada olsa kendi fikirleri zaten onlarda başkaları ne düşünür nasıl düşünür neden düşünür öğrenmeye çalışsalar her söylenen hakkında düşünmeyi göze alsalar. saygılar herkese.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.