Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Darwin mevzusu


kursatotcu

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 65
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

dedi:küfür fikrini allah yaratmıştır

cevap: kul allahın kendisinde yarattığı küfür düşüncesini düşünmemeye kadir olablilir mi olamaz mı

külli iradenin içinde çok ince bir hat gibi adeta direksiyonu sağa sola kırmak gibi bizim irademiz söz konusudur,kul allahın yarattığı bu fikri değiştirmemeye kadir değildir,çünkü kul kudreti olan değildir zaten kul sadece seçim yapandır.herşey hazırlanmış senden sadece bir tercihte bulunman isteniyor.yanlış tercih yapıyorsun ,yanlışlığını görüpte o yanlışta ısrar etmek sürekli tercihini yanlıştan yana kullanmak artık tercih yaptıranın seni uyandırmak için vuracağı bir tokatla son bulacaktır,budacehennemdir vesselam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:kul allahın yarattığı bu fikri değiştirmemeye kadir değildir,

cevap: herhalde "değiştirmeye" diyecektin. eğer böyle diyeceksen, kul değiştiremeyeceği şeyleri mi yapıyo

aslında orda vurgulamak istediğim değiştirip değiştirmeme mevzuundan ziyade kulun mutlak bir kudretinin olmayışı idi.değiştirip değiştirmemek yalnızca tercih .bunun içinde kudretli kuvvetli yüce sonsuz olmak gerekmez.tercih bebeklerin bile yapabileceği bir şeydir.insan dener yanılır,dener yanılır,dener yine yanılırsa artık bu işin sahibibnin bir müdahalesi gerektir.müdahalede şefkatten,rahmetten dir.gereklidir .kulun gelişmesi için yeni alemlerde neşvü nema bulması için... vesselam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi: zaten Allahtan başka hiç bir şey yoktur

 

cevap: o halde allah cehennemde kendine mi azap edecek

kursatotcu is online now Edit/Delete Message

mutlak manada bakarsan varlıktan geri kalanlar diskalifiye edilecek ,bir temizliktir cehennem,inadların kırılıp fikirlerin temizlenmesidir,varlık yanmaz cehennemde ,allah mutlak varlıktır,varlığı vehmi olanların tahribkarane ve yokluğa sürükleyici günahları yanar.kürşat samimi bir şekilde öğrenmek mi istiyorsun?yoksa mevzuyu uzattıkça uzatmak mı?diğer yazdığım yazıları şöyle bir baştan oku.sana yardımcı olacağı ümidini taşıyorum.selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

allah kullarını ayetlerle de saptırmaktadır. örneğin imtihadan bahsediyor (mülk 2) böylece millet kadere inanamıyor

İmtihan saptırmak için değil güzel kardeşim

geliştirmek için,bir üst bilinç seviyesine çıkartmak için,Allah kemdi öz varlığını emanet ettiği ve sevdiği kullarını neden ayetlerle saptırsınki,o tür ayetler zaman üstü,yani artık allah indinde olmuş bitmiş hüküm verilmiş bir şey içindir,kafir demekki öyle bşr hale geliyor ki bazan binbir delilde önüne getirilse (hafizanallah)kalp kokuşmuş,göz görmez olmuş,kulaklar adeta sağır anlamıyor.kalp mühürlenme ayeti falan hep bu manada.yoksa müdahil değil,genel bir yargı,yani ezelden ebede böyle olmuş ve olacakları kastediyor.hükmü verip o hükme mahkum etmiyor.ah şu zaman kaydından bir kurtulsan,allahı zamana tabi gibi düşünmesen neler anlayacaksın neler

bu konuda hidayetini gönülden taleb ediyorum selametle,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya önceden biliyo ya kulunun ne yapcanı. böle imtihan olur mu? mantıken olmaz. ama ayet böle. milletde böle ayeti görünce. "ya demek ki imtihan, o halde hür irademiz var ki imtihan oluyoruz"deyip kadere inanamaz oluyor.

böylelikle mülk suresi ikinci ayetle allah kullarının büyük bölümünü saptırmış oluyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

peki ya ,enkas kardeşim....

 

yarın öbürgün,dini ve imanı bir kişi ortaya çıkıpta derse ki,ya NASIL OLSA ÖLEN TÜM ÇOCUKLAR CENNETE GİDİYOR..O ZAMAN BEN ONLARI,YANİ ÇOCUKLARI ÖLDÜREREK CENNETE YOLLAYAYIM...hem o kişi kendisinin nereye gideceğini yada başına ne geleceğini o kadarda önemsemez,yada önemser diyelim ama onun için o tertemiz ruhların daha büyük değeri olsun ok..alalım elimize her türlü silahı ve öldürelim tüm çocukları!!

 

BU YAPILAMAZ MI??

 

DÜŞÜNÜLEMEZ Mİ??((bu arada ben düşünemem çünkü bunu düşünmem için,öncelikle cennetin varlığına inanmam gerek..o yüzden içiniz rahat olsun..)))

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

peki ya ,enkas kardeşim....

 

yarın öbürgün,dini ve imanı bir kişi ortaya çıkıpta derse ki,ya NASIL OLSA ÖLEN TÜM ÇOCUKLAR CENNETE GİDİYOR..O ZAMAN BEN ONLARI,YANİ ÇOCUKLARI ÖLDÜREREK CENNETE YOLLAYAYIM...hem o kişi kendisinin nereye gideceğini yada başına ne geleceğini o kadarda önemsemez,yada önemser diyelim ama onun için o tertemiz ruhların daha büyük değeri olsun ok..alalım elimize her türlü silahı ve öldürelim tüm çocukları!!

 

BU YAPILAMAZ MI??

 

DÜŞÜNÜLEMEZ Mİ??((bu arada ben düşünemem çünkü bunu düşünmem için,öncelikle cennetin varlığına inanmam gerek..o yüzden içiniz rahat olsun..)))

 

acaba kurduğun yersiz mantıkla hareket etmiş kaç müslüman tanıyorsun.meseleyi izah etmek başkadır ,

 

aynı meseledeki verilen bir misali senin yaptığın gibi çarpıtarak yorumlamak çok başkadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

dedi:Kürşat, peki ezelden bugüne gelinemezse, senin deyiminle sonsuzluktan sonlu zamana ulaşılamazsa, bugünkü varlığımızı nasıl izah edersin?

 

cevap: ya işte onu açıklayamıyom zaten arayıştayım bir yıldır. kimse yanıtı veremediği gibi yanından bile geçemedi . ricam şu ki bunun üzerinde düşünün.

bu gerçek problem ya. bütün mantık kurallarını kullandığım halde çözümün çok gerisindeyim yanına bile sokulamadım sizden yardım bekliyorum işte

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

dedi:Kürşat, peki ezelden bugüne gelinemezse, senin deyiminle sonsuzluktan sonlu zamana ulaşılamazsa, bugünkü varlığımızı nasıl izah edersin?

 

cevap: ya işte onu açıklayamıyom zaten arayıştayım bir yıldır. kimse yanıtı veremediği gibi yanından bile geçemedi . ricam şu ki bunun üzerinde düşünün.

bu gerçek problem ya. bütün mantık kurallarını kullandığım halde çözümün çok gerisindeyim yanına bile sokulamadım sizden yardım bekliyorum işte

ne dediğini bir anlasam cevap vereceğimde üzerinde düşünemiyorum bile.ama zannederim yine zamanla ilgili bir problem.sonsuzlukta zaman yoktur.sonsuzluğu yaşayan bir gönül zaten neden ?niçin?diye sormaz .sorsa zaten sonsuzluğu yaşamıyordur.gerçek şu ki zamanla mukayyet beyinlere sahibiz,zam lanmamış an da neler olduğunu bilemiyoruz.kürşat kardeşim ben bir parça fehmediyorum ama sonsuzu sınırlı halinle kuşatamazsın,ve eğer illede anlamak istiyorsan derdin bu ise bu akılla olmaz.akıl buraya kadar ,bunun sınırını çiz kendini harab etme.eğer bu dertten kurtulamıyorsan kardeşim burada tasavvuf devreye girer.seyr-i süluku ruhaniye geç ve zaman kaydından kurtul,ve an da neler oluyor bir bak.sonra bizede anlatırsın derviş kürşat olarak ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:Eğer Madde hep vardı diyorsak bu apaçık bir yalandır.

yine dedi:şimdi hiçbir madde nin bu durumda ilk madde olduğunu iddia edemeyiz

 

cevap: eğer alem yoktan yaratıldı dersen mecburen şunu demen gerekir : "ilk madde vardı"

 

dedi:Bu yaratıcı yoktan bişey var etme gücüne sahiptir.

cevap: bu yokluk durumu sonlu süre mi yoksa sonsuz süre mi sürdü

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Darwinistler İnsanları Nasıl Aldatıyor?

 

Evrim teorisine göre bütün canlılar sözde birbirlerinden türemişlerdir; önceden tesadüfen var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Bu bilim dışı iddiaya göre, bitkiler, hayvanlar, mantarlar, bakteriler hep aynı kaynaktan gelmişlerdir. Hayvanların 100'e yakın farklı filumu (yani yumuşakçalar, eklembacaklılar, solucanlar, süngerler gibi temel kategorileri) hep tek bir ortak atadan türemiştir. Teorinin yanılgılarına göre bu gibi omurgasız canlılar zamanla (ve tesadüfen) omurga kazanarak balıklara, balıklar amfibiyenlere, onlar sürüngenlere, sürüngenlerin bir kısmı kuşlara, bir kısmı ise memelilere dönüşmüştür. Bu dönüşüm, sözde yüz milyonlarca senelik uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir. Ancak bu iddianın geçersizliği bilimin tüm dalları tarafından reddedilmiştir. Bu bilimdışı iddianın başka bir açmazı da iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde milyarlarca "ara tür"ün oluşmuş ve yaşamış olması gerektiğidir. Peki evrimcilerin iddia ettikleri bu ara türlerden neden bir tane dahi bulunamamıştır? İkinci bir soru ise; gerçekte asla olmayan ara formların, eğer var olsalardı neye benzemeleri gerektiğidir.

 

 

Ara Form Senaryoları

 

Evrimcilerin iddialarına göre fosil kayıtlarında evrelerine rastlanması gereken yapılardan biri kafatasıdır. Günümüzde gördüğümüz ve geçmişte yaşayıp fosil kayıtlarında bulduğumuz tüm canlıların çok kusursuz, pürüzsüz, simetrik, hiçbir deformasyonu olmayan kafatasları vardır. Oysa evrimcilerin iddialarına göre ilk kusursuz kafatası oluşana kadar, kafatası birçok bozuk aşamadan geçmiş olmalıdır. Örneğin simetrik bir görünüm alana kadar birçok asimetrik şekil almalıdır; çenesi sağa veya sola doğru kayık, burnu sağ yanağına yakın, göz çukurlarının biri daha üstte ve bunlar gibi milyonlarca bozuk form oluşmalıdır. Veya bu kafataslarının bazılarında işe yaramayan, gereksiz kemikler çıkmalı ve bu bilimdışı teoriye göre birkaç jenerasyon sonra bu kemikler sözde işe yaramadıkları için yok olmalıdırlar. Oysa fosil kayıtlarında hiç böyle canlılar yoktur. Hepsinin kafatasları günümüzdeki canlıların kafatasları gibi düzgün, simetriktir. Göz, kulak, burun gibi organlar için ayrılan boşluklar da yine simetrik ve son derece düzgündür.

 

Ya da söz gelimi, yusufçuğun, baykuşun, balıkların, sincapların öncesinde, yeryüzü tabakalarında biraz yusufçuğu andıran, biraz baykuşa benzeyen, ama bir yandan da başka canlılara ait yarım özellikler taşıyan, garip canlıların fosilleri bulunmalıdır. Bunlar, sözde bir geçiş sürecinde oldukları için, aynı zamanda sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalıdır. Ancak evrim teorisini tek başına çökerten bu bilimsel gelişme, evrimcilerin geçmişte yaşamış olduklarını sandıkları bu hayali "ara geçiş formları" konusunda bir kez daha yaşanmıştır. Çünkü yapılan tüm araştırmalarda çıkan sonuç aynı olmuştur: Canlı türleri fosil kayıtlarında aniden ve kendilerine özgün eksiksiz yapılarıyla ortaya çıkıyorlar ve fosil kayıtlarından kaybolana kadar hiçbir değişikliğe uğramıyorlardı.

 

 

Sahte Bir Ara Form Örneği: Jeholornis

 

Çin'de bulunan ve Jeholornis olarak adlandırılan bir kuş fosilinin uzun bir kuyruğa sahip olması, bazı evrimcilerin bu fosili kuşların dinozorlardan evrimleştiğine kendilerince delil olarak göstermelerine neden oldu. Oysa, doğadaki birçok canlı türü bir diğeri ile benzer özellikler taşıyabilmektedir. Söz gelimi ahtapotların göz yapısı insanların göz yapısı ile çok benzerdir. Ama ahtapotlarla insanlar arasında evrimsel bir bağ olduğunu evrimciler dahi iddia etmemektedirler. Sineklerin de kuşlar veya yarasalar gibi kanatları vardır, ancak bu türlerin hiçbiri arasında evrimciler açısından dahi, evrimsel bir akrabalık olduğunu öne sürmek mümkün değildir. Dolayısıyla dinozorlarla kuşlar arasında benzer bazı özellikler olması dinozorların kuşların atası olduğuna delil olarak gösterilemez. Nitekim, yıllarca kuşların dinozorlardan evrimleştikleri teorisine karşı çıkan ve bu teorinin yanlışlarını ortaya koyan kuş bilimci profesör Dr. Alan Feduccia, bir evrimci olmasına rağmen, bu konuda şu tespitte bulunmaktadır:

 

Eğer biri tavuk iskeleti ile dinozor iskeletine dürbünle bakarsa, ikisinin benzer olduğunu düşünebilir. Ancak yakından ve detaylı bir inceleme aralarında pek çok farklılık olduğunu ortaya çıkarıyor. Theropod dinozorlarının örneğin, eğri ve testere gibi uçları olan dişleri vardı, ancak ilk kuşların düz ve kanca gibi dişleri vardı ve uçları testere gibi değildi. Ayrıca her iki türün dişleri farklı şekillerde çıkıyor ve yenileniyordu. (David Williamson, "Scientist says ostrich study confirms bird 'hands' unlike those of dinosaurs", UNC News, 14 Ağustos 2002, no. 425.)

 

Bir diğer önemli nokta ise, bulunan bu fosilin 100 milyon yıllık olduğunun tespit edilmiş olmasıdır. Fosili bulunan kuştan yaklaşık 50 milyon yıl önce, uçabilen Archæopteryx gibi kuşlar zaten bulunmaktadır. Kuşların yarı dinozor-yarı kuş atalarının kendilerinden 50 milyon yıl sonra yaşıyor olduklarını iddia etmek, elbette mantıklı değildir.

 

Tüm bunlara ek olarak, farklı canlı gruplarının özelliklerini üzerinde barındıran "mozaik canlılar"ın var olduğu bilinen bir gerçektir ve bunların evrim teorisine delil olmadığı Stephen Jay Gould gibi önde gelen evrimciler tarafından da kabul edilmiştir. (S. J. Gould & N. Eldredge, Paleobiology, vol. 3, 1977, s. 147)

 

 

 

Hiçbir Zaman Var Olmayan Ara Geçiş Formları

 

Eğer dünyamızda gerçekten bir evrim süreci yaşanmış, yani canlı türleri tek bir ortak atadan kademeli olarak türemiş olsalardı, bunun kanıtlarını en açık olarak fosil kayıtlarında görmemiz gerekirdi. Ancak 150 yıldır yapılan fosil araştırmaları Darwin'in ve onu izleyen evrimcilerin boş yere umutlandıklarını göstermiş ve bir tek ara geçiş formuna ait fosil bulunamamıştır.

 

Günümüzde dünyanın her yerinde, binlerce müzede ve koleksiyonda 100 milyonu aşkın fosil bulunmaktadır. Bu fosillerin hepsi birbirlerinden kesin hatlarla ayrılan, özgün yapılara sahip türlere aittir. Aralarında, evrimcilerin ümitle aradıkları yarı balık-yarı amfibiyen, yarı dinozor-yarı kuş, yarı maymun-yarı insan ve benzeri canlıların fosillerine kesinlikle rastlanmamıştır.

 

John Hopkins Üniversitesi'nden profesör S. M. Stanley bir evrimci olmasına rağmen bu gerçeği şöyle itiraf eder:

 

Bilinen fosil kayıtları kademeli evrim ile uyumlu değildir ve hiçbir zaman olmamıştır... Paleontologların çoğunluğu, delillerinin Darwin'in bir türün değişimine götüren çok küçük, yavaş ve giderek biriken değişiklikler üzerine yaptığı vurguyla çelişir durumda olduğunu hissetmiştir... Onların hikayeleri de örtbas edilmiştir.(S. M. Stanley, The New Evolutionary Timetable: Fossils, Genes and the Origin of Species, Basic Books, Inc. Publishers, New York, 1981, s. 71.)

 

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden paleontolog Niles Eldredge ve antropolog Ian Tattersall ise fosil kayıtlarının evrim teorisine karşı geldiğini şöyle açıklarlar:

 

"Kayıtlardaki sıçramalar ve tüm deliller kayıtların gerçek olduğunu gösteriyor: Gördüğümüz boşluklar -yapay bir fosil kaydının yapısını değil, yaşamın tarihindeki gerçek olayları yansıtmaktadır." (Niles Eldredge, Ian Tattersall, The Myths of Human Evolution, Columbia University Press, 1982, s. 59.)

 

Bu evrimci bilim adamlarının da belirttikleri gibi yaşamın gerçek tarihini fosil kayıtlarında görmek mümkündür ve bu tarihte ara geçiş formları yoktur. Başka bilim adamları da ara geçiş formlarının bulunmadığını kabul etmektedirler. Örneğin Indiana Moleküler Biyoloji Enstitüsü Müdürü Rudolf A. Raff ve Indiana Üniversitesi'nden araştırmacı Thomas C. Kaufmann şöyle demektedir:

 

"Fosil türleri arasında ataların ya da ara geçiş formlarının eksikliği, erken metazoan (çok hücreli hayvan) tarihinin garip bir özelliği değildir. Bu boşluklar geneldir ve tüm fosil kayıtları boyunca hakimdir." (R. A. Raff, T. C. Kaufman, Embryos, Genes and Evolution: The Developmental Genetic Basis of Evolutionary Change, Indiana University Press, 1991, s. 34.)

 

Fosil kayıtlarında milyarlarca yıl önce yaşamış olan bakterilerin dahi fosilleri korunmuştur. Buna rağmen, hayali ara geçiş formlarına ait tek bir tane bile fosilin bulunamamış olması dikkat çekicidir. Karıncalardan bakterilere, kuşlardan çiçekli bitkilere kadar birçok canlı türünün fosilleri mevcuttur. Soyu tükenmiş canlıların dahi fosilleri o kadar kusursuzca korunmuştur ki, günümüzde görmediğimiz bu canlıların nasıl bir yapıya sahip olduklarını anlamamız mümkün olabilmektedir. Bu kadar zengin fosil kaynaklarının içinde, bir tane dahi ara geçiş formunun bulunmaması ise, fosil kayıtlarının eksikliğini değil, evrim teorisinin geçersizliğini gösteren delillerden sadece bir tanesidir.

 

 

 

Darwin İtiraf Ediyor…

 

Daha önce de vurgulandığı gibi eğer gerçekten ara geçiş formuna delil olabilecek canlılar geçmişte yaşamışsa, bunların sayılarının ve türlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması, fosillerine de dünyanın dört bir yanında rastlanması gerekirdi. Bu gerçeği Darwin de kabul etmiş ve neden birçok ara geçiş formu olması gerektiğini şöyle açıklamıştı:

 

"Tüm yaşayan türler, her cinste yer alan atasal türleriyle, bugün yaşamakta olan türlerin evcil ve vahşi varyasyonları arasındaki farktan daha büyük olmayan farklarla bağlantılı olmalıdırlar." (Charles Darwin, The Origin Of Species, chapter X, "On the Imperfection of the Geological Record".)

 

Darwin'in kastettiği şudur: Günümüzde yaşayan bir canlı türünün varyasyonları (örneğin cins bir köpek ile bir sokak köpeği) arasında ne kadar az fark varsa, hayali evrim süreci içinde birbirini izlediği iddia edilen sözde ata ve torunlar arasında da o kadar az fark olmalıdır. Dolayısıyla, Darwin'in de belirttiği gibi evrim, eğer gerçekten var olsaydı, "çok küçük kademeli değişimlerle" ilerleyecekti. Mutasyona uğrayan bir canlıdaki değişiklik çok küçük olacaktı. Ayakların kanatlara, solungaçların akciğerlere, yüzgeçlerin ayaklara dönüşmesi gibi büyük değişimlerin meydana gelebilmesi için milyonlarca küçük değişimin yine milyonlarca yıl içinde birikmesi gerekecekti. Bu süreç, milyonlarca ara form oluşmasına neden olacaktı. Darwin bu açıklamasından sonra şu sonuca varmıştır:

 

Yaşayan veya soyu tükenmiş tüm türler arasındaki ara ve geçiş bağlantılarının sayısı inanılmaz derecede büyük olmalıdır. (Charles Darwin, The Origin of Species, chapter X, s. 234.)

 

Darwin kitabının başka bölümlerinde de aynı gerçeği dile getirmiştir:

 

Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara geçiş çeşitleri mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir. (Charles Darwin, The Origin of Species, s. 179.)

 

Ancak bu satırları yazan Darwin, bu ara formların fosillerinin bir türlü bulunamadığının da farkındaydı. Bunun teorisi için büyük bir açmaz oluşturduğunu görüyordu. Bu yüzden, Türlerin Kökeni kitabının "Teorinin Zorlukları" (Difficulties on Theory) adlı bölümünde şöyle yazmıştı:

 

Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280)

 

Darwin'in bu büyük açmaz karşısında öne sürdüğü tek açıklama ise, o dönemdeki fosil kayıtlarının yetersiz olduğuydu. Fosil kayıtları detaylı olarak incelendiğinde, kayıp ara formların mutlaka bulunacağını iddia etmişti. Ancak yaklaşık 1.5 asırdır dünyanın her yerinde evrimcilerin çalışmalarına ve delil arayışlarına rağmen, sonuç Darwin'in umut ettiği gibi olmamış, bu iddiayı destekleyecek tek bir delil bile bugüne kadar bulunamamıştır ve bundan sonra da bulunamayacaktır. Çünkü böyle bir süreç hiçbir zaman yaşanmamıştır. Tüm bu gerçekler bize göstermektedir ki, evrim teorisinin "milyonlarca yıl içinde aşama aşama gelişen canlılar" iddiası tamamen bir hayal ürünüdür.

 

 

 

Canlılık Yeryüzünde Birdenbire ve Gelişmiş Formlarda Belirmiştir

 

Bundan milyonlarca yıl önce de, günümüzde olduğu gibi milyonlarca canlı türü yaşamıştır. Tüm bu canlılar, Rabbimiz'in üstün yaratılışı ile yeryüzünde aniden belirmişler ve hiçbir değişime uğramamışlardır. Dünya tarihi boyunca yaşamış olan canlılarla ilgili bilgi kaynağımız olan fosillerden anlaşıldığı üzere, yeryüzünde hep tam özelliklere sahip canlılar yaşamıştır. Bu canlıların ayakları, elleri, kanatları, derileri, tüyleri, akciğerleri, kafatasları, omurgaları, kemik yapıları hep eksiksiz, özgün ve en ideal yapıda olmuştur. Hiçbir fosilde geçiş aşamasında, yani "yarım" bir organ veya uzuv bulunmamaktadır.

 

Bundan daha da önce ise bir başka mucize gerçekleşmiş, yeryüzünde hayat yokken alemleri yoktan var eden Yüce Allah'ın dilemesi ile dünya, çok zengin bir çeşitliliğe sahip canlılar topluluğu ile dolmuştur. Rabbimiz'in "Ol" sözüyle canlılık yoktan var olmuştur.

 

 

 

Sonuç olarak; canlıların ortak bir atadan rastlantılarla türediğini ileri süren evrim teorisi, ilkel koşullarda ortaya atılmış bilimdışı bir aldatmacadır. Ve bugün bilimin ilgili tüm dalları tarafından reddedilmektedir.

 

Yeryüzündeki tüm varlıkları yaratan ve onlara birbirinden farklı özellikler veren, sonsuz akıl sahibi Yüce Rabbimiz'dir. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

 

"Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?" (Secde Suresi, 7-9)

 

devamı var...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Son yıllarda yaşanan bazı önemli gelişmeler, materyalizmin büyük çöküşüne hız kazandırdı. Materyalizmin çöküşü beraberinde evrim teorisinin de sonunu getirdi. Bu gelişmelerden bazıları şöyledir:

 

* Işık hızını aşma amacıyla deney yapan bilim adamları, tüm bilimsel kabulleri altüst eden bir bulguyla karşı karşıya geldiler. Işık hızının kat kat aşıldığı bir deney ortamında, deneyin sonucunun sebebinden daha önce gerçekleştiğine hayretle şahit oldular. Bu, 19. yüzyılda materyalist temellere dayanarak ortaya atılan "nedensellik" iddiasının çürümesi anlamına geliyordu. Bir gazete manşetinde konu "sebepsiz sonuç olabileceği ve bir olgunun sonunun, başından önce meydana gelebileceği kanıtlandı" diye özetlendi. Gerçekten de bir olayın sonucunun, sebebi gibi gözüken olaydan önce gerçekleşmesi, tüm olayların ayrı ayrı yaratıldığının bilimsel bir delilidir ve materyalist dogmayı tamamen yıkmaktadır.

 

* İnsanın gen yapısını çözmek için yürütülen İnsan Genomu Projesi sonuçlandı ve Allah'ın canlıları ne denli üstün bir yaratılışla var ettiğini ortaya koyan "genetik bilgi"nin detayları insanlığın önüne serildi. Bugün bu projenin sonuçlarını inceleyen, tek bir insan hücresinde binlerce ansiklopedi sayfasını dolduracak kadar bilgi saklandığını öğrenen her insan, bunun ne kadar büyük bir yaratılış delili olduğunu kavramaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.