Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

Ana ekranınızda anlık bildirimler, rozetler ve daha fazlasıyla tam ekran uygulama.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

frozen

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

frozen tarafından postalanan herşey

  1. canım çekti bende gidip yapayım bari
  2. sevgi dolu diyim bari.. yumoteye....ya murti hep sen çıkıyon önüme çekil bak ezecem..
  3. ılımlı... gloria ya....
  4. sürekli dans eden biri geliyo
  5. kızların aradığı erkek tipini yazmışsın cyrano...hayranların artacak
  6. böyle aşklar hikayelerde kaldı artık martı belkide hep oradaydı...kimbilir.
  7. Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Aşkın'ın yazısı... Güneydoğu’dan her gün üçer-beşer şehit cenazesi yağıyor yurdun dört bir yanına... Anneler ağlıyor, babalara felç iniyor, eşler-nişanlılar yığılıyor tabutların üzerine. “Devlet” ise kendi uğruna can veren evlatlarının son yolculuğunda kimi zaman bir kaymakam, kimi zaman vali yardımcısıyla “temsil” ediliyor. Cumhurbaşkanımız yok; gerekmedikçe kalabalığa karışmaz. Başbakan yok; çünkü düğünde, açılışta, “tezkere” için kulis faaliyetinde. Başbakan yardımcıları yok; çok meşguller. Bakanlar yok; kimi tatilde, kimi haberdar bile değil! Dün Başbakan’ı Balıkesir’deki bir törende yakalayan vatandaş bu tepkisini dile getiriyor: - Şehit cenazesi görmek istemiyoruz. Başbakan utanıp sıkılmak bir yana, kendisine has üslubuyla yapıştırıyor yanıtı: - Askerlik yan gelip yatma yeri değil... Acılı annelere bu yapılır mı? Felçli babalara bu kadar insafsız davranılır mı? “Askerlik yan gelip yapma yeri değil, gidip öleceksin! Ben de cenaze törenine bile gelmeyeceğim. Düğün düğün, tören tören dolaşacağım. Çünkü Başbakanlık yan gelip yatma yeri!” *** Annelerin, babaların tek bir isteği var: Bir devlet büyüğü çıkıp yanlarına gelsin, acılarını paylaşsın, “Oğlunuz öldü ama artık sizin oğlunuz, kardeşiniz, babanız benim” desin. Devlet bunu yapmıyor. Yapmadığı gibi yürütme organının başı Sayın Başbakan bir de “Yakınmayın” dercesine vatandaşı azarlıyor. Siz üç kuruş bulup Güneydoğu’daki yolları asfaltlamayacaksınız, terör örgütü rahat rahat mayınını döşeyecek... Sıcak çatışmaya gönderdiğiniz askere bir çelik yeleği bile çok göreceksiniz... Hayatında sinek öldürmemiş gencecik çocukları yazın sıcağında, kışın ayazında aylarca operasyona gönderip, huzur içinde uykuya dalacaksınız... Sonra da “Şehit cenazesi görmek istemiyoruz, önlem alın” diyen vatandaşı azarlayacaksız... Bunu her siyasetçi yapamaz... Çünkü bunu yapan siyasetçi, bir daha siyaset yapamaz! ........................................
  8. başbakanımızdan yeni inciler..... Erdoğan: Bırak Allah'ını seversen! "Yabancılara çok toprak satıldı" diye şikâyet eden kadına "Bırak Allah'ını seversen" karşılığı veren Erdoğan, daha sonra "Güler misin, ağlar mısın! Ne kadar sığ!" diye tepki gösterdi. -------------------------------------------------------------------------------- Başbakan Tayyip Erdoğan, düşman işgalinden kurtuluşunun 84'üncü yıldönümü kutlamalarına katılmak için gittiği İzmir'de coşkuyla karşılandı. Gösterileri vatandaşlarla izleyen Erdoğan, kalabalık arasından kendisine seslenen bir kadına ne istediğini sordu. Kadının, "Bölgede yabancılara çok miktarda toprak satıldı, durum böyle devam ederse hiç toprak kalmayacak. Buna engel olun'' sözlerine Erdoğan, "Bırak Allah'ını seversen'' yanıtı verdi. SIĞ VE İÇİNE KAPANIK Erdoğan kutlamaların ardından İzmir'de Adnan Menderes Havalimanı dış hatlar terminal binası, hastane, huzurevi, duble yol, köprülü kavşak, mobilya fabrikası, ilköğretim okulu gibi 13 yerin toplu açılışını yaptı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada da Cumhuriyet Meydanı'ndaki kutlamalarda "Bırak Allah'ını seversin" karşılığı verdiği vatandaşın sözlerine yanıt verdi: "Bugüne kadar git-gel oyalama taktikleri vardı. İçerideki yatırımcı da dışarıdaki yatırımcı da artık yaka silkiyordu. Çözümünü getirdik. Biz bu adımları atarken, birileri farklı yaklaşımlar sergiliyor. 'Yabancılar buraya gelecek, Türkiye'yi ele geçirecek' diyorlar. Güler misin, ağlar mısın! Küresel sermaye denilen bir olay var. Bu ne kadar dar, sığ ve içine kapanık bir davranışın tezahürüdür." MEDYAYA DA YÜKLENDİK "Rahmetli Özal bu konuda bir açılım yaptı, o ebediyete intikal etti, yine içe kapanıldı. Olaya niçin küresel bakamıyoruz? Küresel ekonomiyle bütünleşme olmadan, küresel güç olmaktan söz edilemez. AB sürecinin ne kadar önemli olduğunu anlama bakımından da bunu söylüyorum. Milli hassasiyet diyorsak, milliyetçilik diyorsak, bu birilerine muhtaç olmak demek değildir. Kuru kuruya milliyetçilik olmaz, etnik milliyetçilik, kafatası milliyetçiliği olmaz. Bizim milliyetçiliğimiz, Atatürk'ün ifade ettiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaktır." Erdoğan ayrıca medyayı da eleştirerek "Yeni yatırımlara yer ayırmıyorlar, yaptığımız açılışlar hep bir kenarda kalıyor. Medyada ülkemizi germeye çalışan bir zihniyet var" dedi. SABAH / Ertan GÜRCANER
  9. Aziz Karaca Ceddim, efendim, çilekeş ve muzdarip şair dedem Akif! Yoksa siz de mi: Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda Derken, şehit kanı edebiyatı yaptınız? Koca bir cihan devletinin dağılışına, haçlıların İslam coğrafyasına aç kurtlar, yırtıcı sırtlanlar gibi saldırmasına şahit olup feryad u figan koparırken, haçlı sürülerinin vatan topraklarından kovulması için Müslüman Türk milletini yüreklendirmek için diyar diyar dolaşıp, sabahlara kadar yazarken şehit kanı edebiyatı mı yapıyordunuz? Hocaefendi’nin mahcup yazarı, Zaman gazetesinin köşe yazarı Etyen Mahcupyan öyle diyor da. Ceddim, efendim, muzdarip dedem! Sizlerin ebedi aleme göçmesinden sonra acayip işler oldu. Sizin, “Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın” şeklindeki tenbihiniz kulak ardı edildi, unutuldu, unutturuldu ve alçakların yurda uğratılmaması bir yana niceleri yurdumuzda mal–mülk, arsa–arazi sahibi yapıldı. Nice alçaklar çantalarını gavur parası ile doldurup yurdumuzun yolunu tutarken niceleri de gavur silahlarını kuşanarak vatanımızı, vatandaşımızı koruyan askerimizin–polisimizin canlarına kasteyledi. İşte tam bu sırada, ne oluyoruz, biz neyiz ve bu hal neyin nesi, niçin bizim çocuklarımız öldürülüyor, öldüren hainler derhal cezalandırılmalıdır demeye çalışanları, Mahcupyan efendi, şehit kanı edebiyatı yapmakla suçladı. Efendim sizin zamanınızda, vatanın darda, milletin zorda olduğu dönemlerde, hacılar hocalar, müftüler, müderrisler, milletin önüne düşerek, bütün imkanlarını seferber ederek vatan ve millet düşmanlarına karşı bütün güçleri ile mücadele ederlerdi, sizden sonra hocalar da çok değişti. Vatan ve millet, bayrak ve mukaddesat düşmanlarını cübbesinin altına saklayarak, milletten sağladıkları imkanları onların hizmetine sunarak millete küfrettiren hocalar türedi. Ceddim, efendim, çilekeş dedem; sahi siz on kıtalık İstiklal Marşı’nı yazarken, şaheser Çanakkale şiirini yazarken, göz yaşlarınızla, iç yangınlarınızla koca bir Safahat’ı meydana getirirken şehit kanı edebiyatı mı yapmış oldunuz? Bu milletin şehidinin ardından olsun ağlama, ağıt yakma hakkı yok mu? En son şehit olan binbaşımızın ardından ağlayan milyonlar, yazı yazan, şiir yazan onlarca vatan evladı şimdi şehit kanı edebiyatı mı yapmış oldular? Ceddim,efendim,muzdarip dedem! Siz dediniz ki: Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı Bu hayati uyarınız da unutuldu, unutturuldu, ecnebilere toprak satmak çağdaşlığın, çağdaş dünya ile hareket etmenin bir gereği olarak lanse edildi. Dünyaları almak şöyle dursun, dünyaların belasını, musibetini yüklenmek pahasına ısrarla cennet vatandan topraklar satıldı ve satılıyor. Bir taraftan topraklarımız parsel parsel gidiyor, diğer yandan gencecik civanlarımız, fidanlarımız üçer–beşer şehit ediliyor. Bütün bu kalleşliklere razı olmayanlar, kaşlarını çatanlar; ”vatan elden gidiyor edebiyatı ve şehit kanı edebiyatı” yapmakla suçlanıyorlar. Ceddim, efendim, çilekeş dedem! Müsaade eder misin tükürelim mi milleti alçakça vuran darbelere ve onları alkışlayan khplr?
  10. kırık bişeyler geliyor
  11. çizim yapacağım

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.