
frozen
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
4.763 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
frozen tarafından postalanan herşey
-
RAMAZAN AYINIZ MÜBAREK OLSUN
frozen şurada cevap verdi: sardunyam başlık Dini Konular - Din - Dinler
arkadaşlar beni mazur görün ama ramazanı sömürenlerle alakalı çok güzel bir yazı yazmış emin çölaşan buraya alıntı yapmak istedim. Ramazan sömürüsü KUTSAL ramazan ayı başladı. Hayırlı olsun. Gerçek müminlerin, çıkar beklemeyenlerin ibadetini Allah kabul etsin. İbadet, yardım gibi hususların Allah ile kul arasında kalması gerekir. Bunları siyasete alet etmek, oy toplama aracına dönüştürmek, fakir fukarayı bu amaçla kullanmak hem ayıptır, hem de günah. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u aldıktan sonra bir emir yayınladı. Aslında hem emir, hem de vasiyet. İlgili bölümlerini aktarıyorum: "Ben ki İstanbul Fatihi abd-i aciz (aciz kul) Fatih Sultan Mehmed, bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle (paralarımla) satun alduğum 136 bab (kapı-adet) dükkánımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde (doğrultusunda) vakfı sahih eylerim... (Vakıf kurduğunu bildiriyor.) Ayrıca külliyemde bina ve inşa eylediğim (yaptırdığım) imarethanede (yoksullara ücretsiz yemek dağıtılan yerde) şehitlerin harimleri (karıları) ve İstanbul fukarası yemek yiyeler." Şimdi şu son cümleye bakınız: "Ancak yemek yemeye veya almaya bizatihi kenduleri gelmeyup, güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle." Devrin en büyük adamı, şehit yakınları ve yoksullar için aşevi kuruyor. Ancak onların onuru incinmesin diye "yemekleri hava karardıktan sonra onların evine götürün, kimse görmesin" diye emir veriyor. * * * Aradan yaklaşık 550 yıl geçmiş. Bir de günümüzde özellikle ramazan ayında yapılan şu uygulamalara bakın. Demek ki günümüzde fakir fukaranın, yoksulların onuru incinmiyor!.. Çünkü onlara cümbür cemaat, davul zurnalar ve propaganda pankartlarıyla, düzmece dualarla, biz şimdi buradan kaç oy apartırız hesaplarıyla iftar çadırları kuruluyor. Kalabalık meydanlarda beleş gıda paketleri dağıtılıyor, aç insanlar bunları kapışırken birbirini eziyor. Din ticareti ve reklam olsun diye buralara medya çağrılıyor. Utanç verici, insan onurunu zedeleyen görüntüleri hepiniz izliyorsunuz. Demek ki o çadırlara gidenler 11 ay boyunca aç değil! Sadece ramazan ayında doyurulması gerekiyor! * * * Türkiye’de her ramazan geldiğinde aynı görüntüleri yaşarız. Şimdi size birkaçını sıralayacağım, bir ay boyunca hep birlikte izleyeceksiniz: 1- Başbakan, eşini ve ekibini alacak ve bir gecekonduda göstermelik iftar yapacak. Bu iftara medya davet edilecek, çekimler yapılacak. Bazı bakanlar ve yerel siyasetçiler de aynı yöntemi izleyecek. Ama bütün işlemler medyaya haber verilerek yapılacak ki siyasi propaganda olsun! 2- Yurdun dört bir yanında pek çok kamu kuruluşunun yemekhanesi onarım falan gibi gerekçelerle kapatılacak. Kapatılmayan olursa, üzerinde baskı hisseden çalışanlar zaten yemek yiyemeyecek. 3- Çeşitli yerlerde, oruç tutmayanlara saldırılar düzenlenecek. 4- 11 ay boyunca günah işleyen pek çok kişi, bir ay oruç tutarak günahlarının affedileceğini düşünecek! Bazıları da zayıflamak amacıyla oruç tutacak. 5- Fakir fukara için kurulan iftar çadırlarına çevredeki oruç tutmayan bütün beleşçiler hücum edip karınlarını güzelce doyuracak. 6- İftara yetişmek için gaz pedalını kökleyen trafik canavarları pek çok insanın ölümüne neden olacak. 7- Ahaliye çadırlarda kuru fasulye pilav yediren siyaset erbabı ile belediye başkanları, beş yıldızlı otellerde, zengin sofralarında karın doyuracak. Bu sofralarda tıka basa yiyecekler ve yoksullardan gelecek oyların hesabını yapacaklar. Devletin ve milletin parasıyla yaptıkları harcamaları kendi kişisel ve siyasal çıkarlarına kullanacaklar. Bunları yaparken yüzleri asla kızarmayacak ve utanmayacaklar. Fatih Sultan Mehmed bundan 550 yıl önce emir yayınlamış, yardımların evlere hava karardıktan sonra gizlice gönderilmesini istemiş. Haklı! Memlekette o zaman, bugün olduğu gibi din ticareti, din sömürüsü, din baronları, yüreğinde Allah korkusu ve sevgisi olmadan "Allah peygamber" deyip fakir fukaranın sırtından malı götüren para babası yöneticiler, belediye başkanları yoktu ki! Hoşgeldin mübarek ramazan! 24 Eylül 2006 Emin ÇÖLAŞAN -
teşekkürler martı.kaybetmeden değer bilemiyoruz ne yazıkki.
-
hepsi bu kadar basit işte...teşekkürler şiir için
-
teşekkürler sayın politika güzel ifade etmişsin,bendende saygılar.
-
sayın enkas karşıt görüşlere bu kadar tahammülsüz olmayın lütfen.risale-i nur a bakmadığımı nerden biliyorsunuz,hem ayrıca bakmasakta yukarda görüldüğü gibi paylaşımlarınızla katkınız görülmeyecek gibi değil. benim kuran-ı kerim 'i anlamak için ,sizin tabirinizle ömrünü insanlık için adamış bir ehli hakikat'in yazdığı bir kitaba bakmama gerek yoktur.ayrıca canım hikayelerden ders almak isterse mesneviyede başvurabilirim. tutturmuşsunuz bir iftiradır gidiyor,sizin gözünüz bizim gibi görmüyorsa gerçekleri bu iftira değildir.ayrıca kimin tepetaklak olucağıda belli olmaz ki hayat bu öyle değil mi... sizi nurlu kitabınız ve seviyeli tartışmalarınızla başbaşa bırakıyorum...
-
arkadaşlar bana kızmayın lütfen ama bu resimleri koymanızın ne gibi bir katkısı var onu anlayamadım..bakanlar acıyıp geçicek yada en fazla yine ACI bir tebessümle bakılacak.insanımızda ne yazıkki engelliye bakış değişmiyor ve değişmeyecekde,sokağa bir engelli arkadaşınızla çıkın ve olanları seyredin lütfen.....pek çoğu zaten bu yüzdende sokağa çıkamıyorlar eve mahkum bir hayat yaşıyorlar. ARKADAŞLAR LÜTFEN YOLDAN GEÇEN BİR ENGELLİ GÖRDÜĞÜNÜZDE UZAYLI GÖRMÜŞ GİBİ DURUP SEYRETMEYİN
-
Aşka inanan ***** kadınlar ve aşka inanmayan 'akıllı kadınlar'...
frozen şurada cevap verdi: klasör başlık Kadın Erkek İlişkileri
sevgili klasör güzel bir yazı teşekkürler..sanada geçmiş olsun diyelim,böyleleri ortalıkta çok ve sorulan soruyada cevap pek çok erkekten hemen boşanırdım olacaktır emin ol,ama kadınlarımız ne yazık ki vazgeçmemeyi kazanmak olarak düşünüyorlar ve bile bile ********** kabul ediyorlar....ama erkeklerde (aldatanlar içindir) kadınları sadece cinsel obje olarak gördükleri için kendi beyinleri hakkında bize yeterince bilgi vermektedirler zaten..... kendine yapılmasını istemediğini asla başkasına yapma demişler,tabi anlayana... ayrıca aldatmayan erkeklerde var bence bu kadar karamsar olma. -
son kelimesine kadar katılıyorum, teşekkürler gece kuşu
-
RAMAZAN AYINIZ MÜBAREK OLSUN
frozen şurada cevap verdi: sardunyam başlık Dini Konular - Din - Dinler
tüm inananların ramazan ayı hayırlı,oruçları kabul olsun. -
FETHULLAH GÜLEN HAREKETİ VE ONUN GÖRÜŞLERİ
frozen şurada cevap verdi: KMPaşalı başlık Güncel Konular
bazı kişilerden sürekli duymaya başladım bu cümleyi ve merak ettim kendileri acaba nerden ahkam kesiyorlar.... şunuda söylemeden geçemeyeceğim o kadar canı yürekten savundukları f.gülen'in yapmaya çalıştığı işlerin bu kadar zararsız bu kadar fedakarca ve bu kadar ulvi olduğunu düşündürecek kadar yakından tanıyorlarmı..çünki gösterilmek istenenle gerçekler çok farklı olabiliyor. -
İstiklal Marşı’nı yeniden yazdıracaklar! M. Akif Ersoy,İstiklal Marşı’nı kaleme aldıktan sonra " ...Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın” demişti. Ancak bu temenni ne yazık ki gerçekleşmeyecek. -------------------------------------------------------------------------------- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor Lozan Antlaşması yok sayılarak yerine Sevr konulmaya çalışılıyor Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı kaleme aldıktan sonra 16 Haziran 1936’da “Binbir fecayi karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halâs dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o şiir bir daha yazılamaz. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın” temennisinde bulunmuştu. Ancak bu temenni hükümetin AB teslimiyetçiliği yüzünden ne yazık ki gerçekleşmeyecek. Rum, Ermeni, Yahudi... Lozan’ın tarihin derinliklerine gömdüğü işbirlikçi azınlıklar, teslimiyetçiler sayesinde yeniden ayaklandı. Faşist AB’yi arkalarına alan Rum, Ermeni ve Yahudiler, devlet içinde devlet olma peşinde koşuyor. Hedefleri Atatürk Benzer yasa birçok Avrupa devletinde olmasına rağmen, Türkiye’ye TCK’daki 301. maddeyi kaldırması için baskı yapılıyor. Amaçları, Atatürk ve Türk milletinin milli dinamiklerini lime lime etmek... Devlet dinamitleniyor Osmanlıcılık aldatmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün kurumları dinamitleniyor. Çıkarılan ihanet yasaları, azınlıkları azdırmanın yanı sıra ABD ve İngiliz sömürgeciliğine de kapı açıyor. Vakıflar Yasası Türkiye’nin altını oyacak AKP’nin 9.Uyum Paketi çerçevesinde TBMM’ye getirdiği Vakıflar Yasa tasarısı tuzaklarla dolu.Tasarı yasalaşırsa azınlık vakıflarının mülk edinmelerinin önündeki tüm engelleri kalkacak. Tarih içerisinde hazineye veya vakıflara geçmiş azınlık mülkleri geri devredilecek, üçüncü şahışlar adına tescil edilmiş mülklerin iadesi için ise AİHM’ye başvurulabilecek * Fatih ERBOZ 9’uncu Uyum Paketi adı altında AKP Hükümetinin Meclis’e getirdiği Vakıflar Kanunu Yasa Tasarısı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine aykırı hükümler içerdiği kaydedildi. Tasarının 12. Maddesinin 1. Fıkrasında yapılan düzenlemeyle kuruluş amaçları olan dinsel, hayri, sosyal ve eğitsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere şartlarına bağlı kalınmaksızın Lozan Antlaş-ması’na ve Anayasaya aykırı olarak her türlü mal edinme hakkının tanınması kafaları karıştırdı. İstisnai ve kolektif İstisnai ve kolektif nitelikli bir hakkın, bu derece yaygın ve genel olarak kabulü, uluslararası anlaşmalarda ve anayasada bulunmadığı halde, kullanım şeklini düzenleyen ve tatbikat niteliği taşıyan Vakıflar Kanunu’nda bu hakların tanınmasının Ulus devletin kuruluş felsefesine aykırı olduğu belirtilmekte. Ayrıca tasarının içerdiği bu maddelerin aynı zamanda Lozan’ın Anayasa’nın 10. Maddesinde düzenlenen vatandaşların kanun önünde eşitliği prensibine ve aynı maddenin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırılık teşkil ettiği ifade ediliyor. Yasal sınırlamalar Tasarının Geçici 9. Maddesiyle ise, geçmişten bu yana yasal sınırlamalar nedeniyle, hazine yahut Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne intikal eden ne kadar taşınmaz mal varsa, bunların hepsinin cemaat vakıfları adına tescil edilmesi yönünde düzenleme yapıldığı, bununla birlikte tapuda nam-ı müstear ve nam-ı mevhumun tanımlandığı, bu taşınmazların ne sayısı ne de boyutu konusunda hiçbir ön çalışmanın yapılmadığı da kaydedilmekte. Uzmanlara göre bu tasarının yasalaşması halinde, 1912 yılından evvel, nam-ı müstear ve nam-ı mevhumlar adına tescil edilip de bugün her hangi bir sebeple Hazine ve Vakıflar adına tescil edilmiş bütün gayrı menkuller üzerinde hak iddia edilebilecek. Cemaat vakıfları Ayrıca cemaat vakıfları tarafından üçüncü şahıslar adına tescil edilmiş gayrı menkullerin iadesi ya da karşılık olarak tazminat istenilmekte. Ancak mevcut haliyle bu düzenlemenin yasalaşmasıyla, üçüncü şahıslar adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili olarak AİHM’de dava açılması yoluyla üçüncü şahıslar adına tescilli taşınmazlar iade edilebilecek ya da istenilen tazminat kendilerine ödenebilecek. Misyonerlik faaliyetleri Konunun uzmanlarına göre bu tasarıyla Lozan Antlaşmasını yok saydığımızı, yılların birikimiyle oluşan hukuk düzenimizi inkar ettiğimizi ve azınlıkların mallarına haksız ve hukuksuz bir şekilde el koyduğumuzu kabul etmiş olacağız. Bunun sonucunda da geri dönüşü olmayan bir yol açılacak. Ayrıca tasarı, cemaat vakıflarının, cemaati kalmamış bir tek Hıristiyan’ın bile yaşamadığı yerlerdeki eski kilise, manastır gibi yerlerin tekrar ihya edilmesini, ibadete açılmasının ve buraların mülkiyetlerinin de kendilerine verilmesinin yolunu açacak. Hazırlanan tasarının geniş yorumu ve Avrupa Parlamentosu’nun bir kararı ile Sümela Manastırı, Ani Harabeleri, Akdamar Kilisesi, gibi Anadolu’nun bir çok yerinde tarihi eserlerin azınlıklarla ilişkilendirilmesinin ve cemaatleştirilmeye çalışılmasının önüne geçilemeyecek. Böylece günümüzde sıkça tartışılan misyonerlik faaliyetlerinin yasalaştırılmasının yolu da açılacak. Azınlık okulları tasarısı askıda CHP’nin Ruhban Okulu’nun açılmasına yol açacağı gerekçesiyle itiraz ettiği azınlık okullarıyla ilgili tasarı askıya alındı. TBMM Genel Kurulu’nda özel öğretim kurumlarına ilişkin tasarı görüşülürken Sanayi Bakanı Ali Coşkun imzasıyla verilen önergeyle azınlık okullarında Türk vatandaşı olmayan gayrimüslim öğrencilerin eğitim görebilmesine imkan sağlandı. Ancak CHP’liler bir süre sonra düzenlemenin Ruhban Okulu’nun açılmasına neden olacağını savundular. AKP içinde de tereddüt doğuran düzenlemenin müzakere yoluyla dün görüşülmesi bekleniyordu. Ancak Genel Kurul’da askıya alınan tasarının önümüzdeki günlerde yeniden ele alınması planlanıyor. .................................. haber:yeniçağ
-
Liselilerin 'çığlığı' ANKA 17 ilde bin 850 lise öğrencisi arasında yapılan ankete göre gençlerin yüzde 72’si sigara kullanıyor, yüzde 65’i de bir kere bile olsa uyuşturucu kullanmış. İdolleri Polat Alemdar. İsmail YK dinleyip, kitap okumak yerine chat yapmayı tercih ediyor. Allah'tan daha çok hayattan ve ÖSS sınavından korkuyorlar. Uluslararası Politik ve Strateji Araştırmalar Merkezi (UPSAM), 17 ilde 1850 lise 1,2,3.sınıf öğrencilerine ucu açık 38 soru yöneltti. Haziran ayında yüz yüze yapılan “Gençler Hayatı Nasıl Algılıyor” başlıklı anket sonuçları, UPSAM tarafından “çığlık” olarak nitelendirilerek açıklandı. EN BÜYÜK KORKU ÖSS “Hayatta en çok korktuğunuz şey” sorusuna gençler sırasıyla, “Sevdiklerimi kaybetmekten, ÖSS’den, yalnızlıktan, açlıktan, hayattan, Allah’tan, yükseklikten, kalabalıktan, karanlıktan, ölmekten, başarısızlıktan, cin ve periden, böcekten, sınıfta kalmaktan” yanıtını verdiler. Bu durum, anketi düzenleyenler tarafından “Gençlerin hayatta en çok korktukları şey olarak ÖSS’yi ifade etmesi, eğitim kurumunun gerek öğretmenler gerekse öğrenciler açısından üniversiteye hazırlık kurumu olarak gördüklerini düşündürmektedir” diye yorumlandı. YÜZDE 72’Sİ SİGARA KULLANIYOR Gençlerin yüzde 72’si sigara kullandığını söylerken, yüzde 24’ü kendini tiryaki olarak niteledi. Yüzde 22’lik bir kesim ise günde bir paket sigara içtiğini söyledi. “Hiç alkol kullandınız mı” sorusuna yüzde 66’sı evet dedi. Yüzde 40’lık kesim özel günlerde, yüzde 35’i arada sırada alkol aldığını söylerken, yüzde 17’lik kesimin her gün demesi ise dikkat çekti. YÜZDE 65'İ UYUŞTURUCUYU DENEMİŞ Uluslararası Politik ve Strateji Araştırmalar Merkezi (UPSAM) UPSAM, “Küresel Terör Tırmanıyor, PKK’nın AB Karşıtı Eylemleri ve Terörle Mücadele, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Rusya’yı ziyareti ve Bu Ziyaretten Moskova’nın beklentileri, Danıştay Olayının Yansımaları ve Türk-Amerikan İlişkileri, Danıştay Olayına Karşı Savunma ve Saldırı Stratejileri” başlıklı rapor ve anketleriyle biliniyor. “Hiç uyuşturucu kullandınız mı” sorusuna gençlerin yüzde 26’sı evet derken, yüzde 65’i ise bir kere denediğini söyledi. “Bunları kullanırken sizi etkileyen faktörler neydi” sorusuna ise “Okul ve ailevi problem (yüzde 28), arkadaş çevresi ve özenti (yüzde 25), merak (yüzde 17), canım istedi (yüzde 10), çaresizlik (yüzde 6), sorunlardan kurtulmak için (yüzde 5)” yanıtı verildi. İDOL POLAT ALEMDAR VE HÜLYA AVŞAR “Kendinize yetişkin olarak kimi örnek alırsınız” sorusuna verilen yanıtlar ise oldukça ilginç, gençlerin idolleri sırasıyla “Polat Alemdar, anne, baba, öğretmen, teyze, dayı, abi, Atatürk, Hülya Avşar, Recep Tayyip Erdoğan, Alpacino, Hz.Muhammed, kuzen, Seray Sever, Aziz Yıldırım” olarak belirlendi. UPSAM, gençlerin idollerine ilişkin soruya verilen yanıta ilişkin “Birinci sırada Polat Alemdar’ın ifade edilmesi bu yüzden şaşırtıcı değildir. Polat Alemdar az konuşan, mesafeli, sabırlı, sabrı taşınca şiddet kullanarak problem çözen babalarını hatırlatıyor olabilir” değerlendirmesi yaptı. MİNİK SERÇE İLK SIRADA Gençlerin en çok beğendiği sanatçılar sırasıyla Sezen Aksu, İsmail YK ve Tarkan olurken, İsmail YK’nın “Allah Belanı Versin” parçasının revaçta olmasına dikkat çekildi. HER 10 ÖĞRENCİDEN 1'i İNTİHARA KALKIŞMIŞ Gençlerin yüzde 74’ü şiddet gördüklerini dile getirirken, şiddeti en çok baba, abi, öğretmen, anne ve arkadaşlarının uyguladığını ifade etti. Gençlerin yüzde 46’sı ise kendisine zarar verdiğini söyledi. “Kendinize nasıl zarar verdiniz” sorusuna “Psikolojik olarak (yüzde 27), duvara kafamı vurdum ya da yumruğumu vurdum (yüzde 26), jiletle kendime zarar verdim (yüzde 14), intihar ettim (yüzde 11), cevap vermek istemiyor (yüzde 21)” karşılığı verildi. “Okulda herhangi bir çetenin içinde misiniz” sorusuna yüzde 26’lık bir kesim evet derken, yüzde 12’si ise yanıt vermek istemediğini söyledi. KİTAP OKUMUYOR, CHAT YAPIYOR Ankete katılan gençlere “En son ne zaman kitap okudunuz” sorusu da yöneltildi. Gençlerin yüzde 46’sı en son ne zaman kitap okuduğunu hatırlamazken, yüzde 33’ü ise uzun zaman önce demekle yetindi. Buna karşılık gençlerin yüzde 43’ü internette chat yaptıklarını, yüzde 23’ü ***** sitelerine girdiklerini, yüzde 15’i ise oyun oynadıklarını belirtti.
-
saklandığım yerden çıkıp herkesin kalbine bir parçamı bırakırdım. ihanet olsaydın..
-
bana psikopat diyenlerin katili olurdum sel olsaydın....
-
doğru söze ne denir.
-
bu problemde çözülemedi gitti.
-
BiR KADIN NASIL MUTLU EDiLiR ?
frozen şurada cevap verdi: TuRGooD başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
eee kadınlar zordur -
herkese lazım bu benzin fiyatlarıyla.
-
Rauf DENKTAŞ ........................................................... "Hemen şimdi, derhal barış ve AB üyeliği" diyerek 24 Nisan 2004`de çift referandumları yaşadık. 2006`nın son çeyreğine geldik. Aldatılmış, kandırılmış olmanın ötesinde elde ne var diye bakıyoruz. Kıbrıs konusundaki duyarlılığı gittikçe artan Türk ulusuna "çözümsüzlük çözümdür diyenlerin 40 yıllık yanlışlarından döndük; şimdi Kıbrıs`ta çok daha güçlüyüz" deniyor. Annan Planı`nı kabul etmekle elde edilenler millete "zafer", "ilerleme" olarak takdim ediliyor. Ancak bir acı gerçek milletten gizlenmektedir. Millete "zafer", "ilerleme" olarak takdim edilen ne varsa bunların tümü dış dünyanın bir şartına ve anlayışına bağlıdır: "Türk tarafı ayrı bağımsızlıktan, ayrı devletten, ayrı egemenlikten, ayrı self determinasyon hakkı olan iki halktan biri olduğu savından vazgeçmiştir ve dış dünyanın "meşru hükümet" olarak kabul ettiği (bizce eli kanlı terör idaresinin sivil kılıklı devamı olan) Rum idaresiyle bütünleşmek istiyor. O halde bu şarta bağlı olarak marjinal hediyeler verilebilir." ....................................................................................... bu hükümeti hala savuna bilenlere hayret etmemek elde değil.ab.üyeliği için kıbrıs'ta elden gidiyor,bazıları hala savunabiliyor ne diyelim BRAVO .
-
21 Eylül 2006 Emin ÇÖLAŞAN Kıbrıs’ta AKP emriyle hükümet darbesi KIBRIS konusu AKP iktidarının büyük dertlerinden biri. AB ile olan ilişkilerde onları en çok zorlayan konu. Ellerinden gelse Kıbrıs’ı bugün elden çıkaracaklar. Peki bu nasıl olacak? Rum tarafı ile birleştirip Rum egemenliğine sokacaklar. Bu, uzun vadeli plan ve AB bunu istiyor. Kısa vadelisi ise Türk limanlarını Rum gemilerine, havaalanlarını Rum uçaklarına açmak... Ve Kıbrıs Rum yönetimini devlet olarak tanımak. AB bizden bunları istiyor. Rum yönetimi ile her türlü sorunu gidermemiz gerektiğini de açık açık bildiriyor. AKP hükümeti bunları yapmasına yapacak da, o zaman Türk milleti ayağa kalkacak. Kıbrıs’ı satmak kolay değil! AB bastırır, ABD bastırır, hatta KKTC’deki bizim "Türklerin" bir bölümü bastırır ama faydasız. "O Türklerin" derdi, Rum tarafıyla birleşip ceplerine AB pasaportu koyabilmek! KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bu olayın farkındaydı ve direndi. Rumlara böyle ödünler vermenin, onlarla birleşmenin ulusal çıkarlarımıza aykırı olduğunu yıllarca savundu. AKP, sonunda Denktaş’ı safdışı bırakmayı başardı. Ancak bu kez de hükümeti oluşturan koalisyonun küçük partisi engel oluyordu. AKP hükümeti onun da çözümünü buldu. Koalisyondan bazı milletvekillerini istifa ettirip hükümeti bozdu. *** Peki bu nasıl oldu? İddialara göre, Kıbrıs’ın bizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı’na eşdeğer olan makam devreye sokuldu. Birkaç milletvekiline bir milyon dolardan fazla para verildi, istifa etmeleri sağlandı ve hükümet bozuldu. Amaç tümüyle AKP güdümünde yeni bir hükümet kurulmasını sağlamak ve KKTC’de dikensiz gül bahçesi yaratmak... Ve sonra da bizimkilerin Türkiye’de "evet" diyemeyeceği her AB ödününü yeni KKTC hükümetine verdirmek... Ve karşı çıkanlara, "Bize ne kardeşim, KKTC bağımsız bir devlettir ve bu kararları onların hükümeti almıştır" deyip Türk milletini kandırmaya kalkışmak! Oyun bu kadar basit. *** Geçen pazartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, köşesinde ilginç bir konuya değindi. Bir AKP milletvekili defalarca Kıbrıs’a gidip bu "hükümet ayarlamalarını" yapmış ve açığa çıkmamak için otellerde takma isimle kalmıştı. Cumhuriyet’in dünkü manşetinde Bahadır Selim Dilek konuyu belgeledi: "Gizli operasyon. AKP milletvekili Şaban Dişli, Kıbrıs’taki hükümet darbesini takma isimle kaldığı otelden yönetti. AKP’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dişli, Erdoğan’ın talimatının ardından Salamis Bay Oteli’nde karargáh kurdu. Yaz boyunca çeşitli zamanlarda geldiği otelde Şaban Bobel, Şaban Bolek, Şaban İpek adlarıyla kayıt yaptırdı. Temas kurduğu milletvekillerinden bazılarıyla otelde, bazılarıyla dışarıda görüştü..." Böylece hükümeti bozdular. Ortalıkta bugüne kadar yalanlanmayan haberler dolaşıyor. "Bazı KKTC milletvekillerine ahlaksız teklifler yapıldığı, sorumlusunun (aracılık yapanın) müftü olduğu, istifa eden bir milletvekiline 600 bin, bir diğerine 400 bin dolar ve bakanlık teklif edildiği..." Bu işlerde adı geçen müftü Ahmet Yönlüer, Recep Tayyip Bey’in yakın dostu! *** KKTC küçücük, dünyada bizden başka hiç kimsenin tanımadığı bir devlet. Bizim yavru vatan! Türkiye için önemi çok büyük. Oraya her yıl oluk oluk para akıtıyoruz. Fakat gelin görün ki, Türkiye’deki siyaset yozlaşmasını, parayla milletvekili transferlerini şimdi yavru vatana, hem de AKP hükümeti eliyle taşıyoruz... Ve Kıbrıs’ta AKP’ye dikensiz gül bahçesi yaratabilmek için hükümet darbesi yaptırıyoruz! Darbeler ille de silahla olmuyor. Böyle Ankara’dan yönetileni de var! Oyuna bakın siz! AB uğruna, AB korkusuna, Türk milletini güya kandırıp Kıbrıs ödünlerini kendi adamlarına kurduracakları yeni KKTC hükümetine verdirecekler! Ağustos ayında İstanbul’da yapılan Formula yarışında kupayı, reklamı olsun ve tanınsın (!) diye Mehmet Ali Talat’a verdirdiler, uluslararası federasyondan anında 5 milyon dolar ceza yediler. Ödül töreninde bile çuvallayanlar, bakalım paralı hükümet darbesi sonrasında ne yapacaklar, AB’ye hangi Kıbrıs ödünlerini -kurduracakları yeni hükümet eliyle- verdirecekler! Hiç kuşkum yok... Yunanistan ve Kıbrıs Rum hükümeti, AKP’nin kendilerine altın tepside sunduğu bu olanakları zevkle, ellerini ovuşturarak izliyor. Kesintiye uğramasın ve olumlu sonuçlansın diye kiliselerde dua ediyor.
-
evet eğitim her yerde yapılamaz.eğitime önem verilmediği için,okuma hakkı elinden alınmış pek çok gencimiz beyin yıkayan kişilerin eline düşmüştür.uyutulan gençliğin yanına birde kaybedilmiş gençlerimizi koyarsak yarınlar için endişelenmemiz garipsenmemeli. 70 bin camiye karşılık 45 bin okul bence durup düşünmemiz gereken rakamlar,ibadet hakkı gibi eğitim hakkıda kutsaldır.çünkü eğitim olmazsa aydınlık,çağdaş,ileri ve bağımsız bir türkiye cumhuriyetinin olması bence olanaksızdır.
-
ASLA İSPİYONCU OLMADIM HAYATIM BOYUNCA
frozen şunu cevapladı bir başlık içinde Öneri ve Eleştirileriniz
isabetli bir karar. -
her ne diyorsan katılmıyorum.