Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

gloria

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.252
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    157

İletiler gönderen: gloria

  1. Hımmmmm ne desem bilemedim mesela Avrupa görmüş adam diyorsun ama karşına geldiklerinde tam bir görmemişlik örneğiyle karşılaşıyorsun, güçlü değil de tuhaf bir egoları var kendilerine güvenleri tammış gibi yani özgüvenleri sağlam gibi ama bir bakıyorsun aslında bir çoğunda bir kompleks, entegre olamama hali ise ayrı bir vaka.. yani ne yaşadığı ülkeye ne de türkiyeye entegre/adapte olabiliyorlar diyeceğim ama çekiniyorum. 

    belki normalden daha fazla tutucular ve daha fanatikler, muhtemelen sürekli savunma mekanizmasıyla büyüdükleri içindir. Yani almanyada türk olarak büyümek... alman değilsin, türksün ve kendini ezdirmemelisin o yüzden daha fazla sahipleniyor daha fazla tutuyor daha fazla savunuyorsun gibi. türklüğe ait olan her şeye türkiyede yaşayandan daha çok sahip çıkıyor gibi.

  2. Tarih 28.04.2020 at 22:04 , Admin dedi:

    yardım et bu cümleyi 'bizi en iyi anlatan' yapalım?

    
    Ben Türküm ve bir Türk olmak için Futbol, ülke aşkı ve büyük bir ego zorunludur...

     

     

    Ben bir Türk'üm ve eğer Türk'üm diyorsan  futbolu sevmeli, ülkene aşık olmalı ve güçlü bir özgüvene sahip olmalısın. 

    (bana bu şekilde uygun geldi. "Büyük bir ego" derken ego kelimesi cümleye olumsuz bir anlam katıyor, bencillik, kendini diğerlerinden üstün görme vb gibi. (Tabii eğer kastetmek istediğin bunlarsa baştan bir daha bakarız) o yüzden özgüven kelimesini daha uygun buldum. Ne diyorsun? Olmuş mu? 

     

    Bir de başka bir fikir daha ben bir Türk'üm yerine türk erkeğiyim de diyebilirsin sonuçta kadınlar futbol sevmez ama türkler :D  

    Şu anda, Admin dedi:

    pardon şimdi anladım ne dediğini. ben nasıl yazılacağını sormuyorum içeriği Türklere nasıl uygun olur onu soruyorum :)

    çeviri yapıyoruz diye düşündüm o yüzden böyle sordum. metnin orijinalini görürsem daha iyi yardımcı olurum diye. pardon :)

  3. 3 saat önce, Misafir Sss dedi:

    Oglum gargara icmis bsy olurmu acil cvp lutfen

    ilaç ın prospektüsüne baksanız buradan daha hızlı cevap alırdınız, gargara derken bir çok gargara var, acaba hangisini içti. Örneğin Kloreben için prospektüste şöyle yazıyor:

    Kullanmanız gerekenden daha fazla KLOROBEN kullandıysanız KLOROBEN’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz. KLOROBEN yanlışlıkla içilirse, belirtilere yönelik tedavi yapılmalıdır. Belirli bir panzehiri yoktur. 

    Demek ki bir doktora gitmenizde fayda var. 

  4. Filmi bugün izledim, tabii ben seyretmenden filmin konusuna bakarak bu filmi gözümde fazla büyütmüş olabilirim ve seyredince de biraz beklentimin altında kalmış olabilir ama bu sizi vazgeçirmesin. Çünkü hiç fena değil, seyredilebilir. İnsan bir de izleyince hep şunu düşünüyor; ya ben bu durumda olsaydım ne yapardım? Siz ne yapardınız mesela?

  5. Kuş Bakışı mı Kuşbakışı mı?

    Doğru: Kuş Bakışı

    Yanlış: Kuşbakışı

     

    Kuş bakışı: 

    1. isim Yüksek bir yerden aşağıya doğru, bütün genişliği içine alacak biçimde bakış:
          "İstanbul'un kuş bakışı ile bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum." - Peyami Safa

    2. zarf, mecaz Genel olarak:
          "Zaman içinde bir an geri dönelim ve geçmiş yüzyıllara şöyle kuş bakışı bir bakalım." - Nezihe Araz

  6. Bu sefer bir değişiklik yapacağım ve daha izlemeden merak ettiğim bir filmden bahsedeceğim, daha sonra izleyince de fikrimi buraya ekleyeceğim. Filme daha konusunu okumayla hayran oldum, kurgusunu çok zekice ve farklı buldum, hakkında yazılan yorumları da çok beğendim, bence bu film eğer iyi işlenebilmişse gerçekten de çok güzel bir film olmuş olabilir. 

    Filmin adı Yesterday... Konusu anladığım kadarıyla BEATLES'SIZ BİR DÜNYA NASIL OLURDU sorusu üzerine kurgulanmış. Okuduğum bütün yorumlardan yola çıkarak konusuna dair bir bilgi vermem gerekirse; Küçük bir ingiliz kasabasında yaşayan ve müzikle ilgilenen Jack Malik ünlü olma hayalleri suya düşmüş bir gençtir ve bir gün tüm dünyada elektriklerin kısa bir süreliğine kesilmesi sırasında bir trafik kazası geçirerek yaralanır. Kendine geldiğindeyse dünyada kendinden başka kimse Beatles diye bir grubun varlığından ve onların tüm dünyayı ele geçirmiş şarkılarından haberdar değildir. Jack ise bu durumdan yararlanmaya karar verir ve işler böylece gelişir. Bu arada belki spoiler olacak ama sonuçta ben de okudum bu bilgiyi buna rağmen filme duyduğum heyecandan bir şey kaybetmedim siz de kaybetmezsiniz, bilin ne olacak diyerek söylüyorum, filmde Beatles diye bir grup olmadığından doğal olarak John Lennon da tanınmıyor çünkü ünlü olmamış e bu durumda da öldürülmemiş de yani yaşıyor ve yaşlanmış :D 

    E izleyen?

    YESTERDAY (2019)

    Yönetmen: Danny Boyle
    Oyuncular: Himesh PatelLily JamesEd Sheeran
     
    02-ysd-dm-mainstage-mobile-banner-1080x7

     

  7. Diyor ki Nasıl Yazılır

     
    TDK kurallarına göre "diyor ki" ayrı yazılır çünkü bağlaç olan "ki"nin ayrı yazılması gerekir.

    - Şeytan diyor ki
    - ACOG diyor ki
    - Türk çocuğu diyor ki
    - Yüreğim diyor ki

    gibi örneklerde bu kural geçerlidir. Diyor ki'nin ayrı yazımına basılı eserlerden de örnekler verilebilir:
     
    "Hay allah, sonra ne oluyordu. . . ha şey, Pearl Bailey diyor ki, Bay Başkan sizinle yeniden düzüşmek istiyorum ve o da ben uyuyacağım şimdi diyor ve... otuz-yok, dur" Preston yeniden duruyor, karıştırdı. "Bakayım. . . hayır, altmış dakika... hayır,
    Bret Easton Allis, Amerikan Sapığı
     
    Irışvan oğlu diyor ki: Ulan, ben bunların ikisinide öldürsem katil olurum. Ben bu kızı başka birine veririm. Bu kölenin de hiç hatırına dokunmam. Gelen düğürcülere, kıza düğürcü geliyor, diyor ki: – Bir haftaya kalmadan kızı götüreceksiniz.
    Sabahattin Eyüboğlu, Yaşar Kemal, Gökyüzü Mavi Kaldı
  8. Suskun: TDK'ya göre  Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti anlamına geliyor bu kelime. Tabii bu aynı zamanda "suskunluğu yani sessizliği seçen" de demek bir yerde. Bu kelimeyi sevme nedenime gelince anlamındaki naiflik aslında... Bu kelimeyle de ilk kez İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar romanında karşılaşmıştım. Sonra bir de aklıma Isabelle Allende'nin Ruhlar Evi isimli romanı (filmi de var) geldi. Hani babanın kendisine tokat atması yüzünden bir daha hiç konuşmayan, ölünceye kadar susan, anne karakteri... 

    Bir de Şemsi Tebrizi'nin yazdığı aşkın 40 kuralı var... Ondan bazı cümlelerle suskunluğun değeri:

    Kur'an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.

    Şu dünyadaki çatışma, ön yargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma.  Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk dilsiz olur.

     

     

  9.  

    Pinhan: Gizli, saklı, gizlenmiş manasına geliyormuş.  Bu kelimeyi ilk Elif Şafak'ın Pinhan isimli kitabında duymuştum, sonra Fazıl Say'ın bestesini Muhyiddin Abdal'ın şahane dizelerinden yaptığı "İnsan İnsan Derler İdi" isimli şiirden... O günden beri hayranım bu kelimeye

    İnsan insan derler idi
    İnsan nedir şimdi bildim
    Can can deyu söylerlerdi
    Ben can nedir şimdi bildim

    Kendüzünde buldu bulan
    Bulmadı taşrada kalan
    Mü’minin kalbinde olan
    İman nedir şimdi bildim

    Takvâ ehlinin sattığı
    Mü’minlerin ok attığı
    Münkirlerin şekk ettiği
    Güman nedir şimdi bildim

    Bir kılı kırk yardıkları
    Birin köprü kurdukları
    Erenler gösterdikleri
    Erkân nedir şimdi bildim

    Sıfât ile zât olmuşum
    Kadr ile berât olmuşum
    Hak ile vuslat olmuşum
    Mihman nedir şimdi bildim

    Muhyeddin eder Hak kadir
    Görünür her şeyde hâzır
    Ayan nedir pinhan nedir
    Nişan nedir şimdi bildim

    Muhyiddin Abdal
    ( 16. yy )

     

    Küçük bir sözlük:

    Münkir: İnkâr eden.
    Şekk: Şüphe, zan.

    Güman: İnanç.
    Mihman: Konuk, misafir.
    Ayan: Gözle görülen, açık, belli.
    Pinhan: Gizli, saklı, gizlenmiş, mahfi.

    Kendüz: Kendi özü, nefs, can, ruh.

  10. Bir de ben video kanallarından Refika'nın Mutfağı'nı çok seviyor ve takip ediyorum. Mayamı yaparken de onların düşüncelerini çok merak etmiş ve önemsemiştim. Bugünlerde yeni bir video çekmişler, ekşi mayayla ilgili soru ve cevaplar hazırlamışlar. İlgilenenler bence mutlaka bunu denesinler. 

     

     

  11. 3 dakika önce, Radya dedi:

    Yine hüsrana uğramaktan korkuyorum ama senin tarifinle tekrar deneyeceğim.. Gerçi un gördüm mü kaçmam lazım şu günlerde..😭

    Valla ben de anlatabildiğim kadarıyla anlattım işte. Ama ben başlamadan önce çok video izledim, onlar baya ufkumu açtı sen de öyle yap bence, görseller çok işe yarıyor. 

    • Beğen 1
  12. EKŞİ MAYALI EKMEK TARİFİ

    1 kiloluk bir ekmek için bize 200 gram ekşi maya gerekiyor. Bizim hazırda artık 400 gram mayamız var. Bunun 200 gramını kullanacağız ve kavanozda kalan 200 grama 100 gram un ve 100 ml su ekleyip onu yine 400 gram yapacağız. Bu maya her zaman 400 gram olarak sabit kalmalı. (Besledikten sonra biraz dışarıda bekletin, maya büyüyünce kavanozun ağzını kapatıp dolapta saklayabilirsiniz.)

    Ben her hafta ekmek yaptığım için haftada bir kez besliyorum ama siz her ekmek yaptığınızda önce besleme yapıp mayayı büyütmeli, sonra 200 gramını ekmek için ayırıp kavanozdaki mayaya yine 400 grama çıkarmalısınız.  

     

    Gelelim ekmek yapımına. Ben en pratik haliyle anlatacağım. 

    300 gr beyaz un (3 su bardağı),

    200 gr tam buğday unu (2 su bardağı)

    Su testinden geçmiş 200 gram ekşi maya (eğer mayanız su testinden geçememişse ya henüz olmamıştır ya da olmuş ve siz zamanını kaçırmışsınızdır. Olmamışsa biraz daha bekleyin. Olmuş ve zamanını kaçırmışsanız o halde un ve suyla biraz daha besleyin ve biraz daha bekleyin. ) - 5 çorba kaşığına denk gelir.

    350 ml su 

    10 gram tuz (1 tatlı kaşığı)

    Mayayı suya katıp karıştırın, sonra da unla birleştirip iyice yoğurun. Yoğurma işlemini yaparken yumruklamak yerine alttan alıp yukarıya kıvırarak yani katlayarak yoğurun. Ekstra un veya su eklemenize gerek yok, ekmek hamuru ele yapışan bir hamurdur. Ağzını kapatıp yarım saat bekleyin. 

    Yarım saat sonra hamurun içine tuzu ekleyin ve tekrar yoğurun. 

    3 saat boyunca her yarım saatte bir hamuru alttan alıp üste doğru 7 kez katlayın.

    folding.jpg

    Artık sıra hamurunuzu pişmeye hazır hale getirmeye geldi.  

     

    Hamuru kabından çıkarıyoruz elimizle iyice sağa sola açarak büyütüyoruz. Sonra içine ve dışına un serpeleyip hamuru içe doğru katlayıp yuvarlıyoruz, tepsi mayasına alıyoruz. Bundan sonrasında kabın üzerini güzelce sarın eğer dışarıda bekletecekseniz 6 saat mayalayın. 6 saat sonunda ekmeğinizi iyice kızmış 200 derecelik fırına atıp her tarafı güzelce kızarana kadar pişirin. Arada fırını açı üzerine su püskürtün ya da fırına ekmekle birlikte bir kap su koyun. Piştiğini anlamak için ekmeğinize yavaş yavaş vurun tok tok sesi gelince pişmiş demektir. Fırından çıkarıp soğuyana kadar bekleyin. Sonra da afiyet olsun. 

     

    Eğer dolapta bekletecekseniz ki ben bu yöntemi tercih ediyorum. 3 saatlik katlama işleminden sonra ekmeği pişireceğiniz kabın içine koyun (ben derin borcam tencere kullanıyorum) ağzını streçleyin ve dolapta en az 10 saat en fazla 3 gün bekletin. Sonra da dolaptan çıkarıp yukarıda anlattığım pişirme işleminin aynısını uygulayın. 

     

    Aslında bence yazarak anlatmak çok zor o yüzden bu videoya da bakabilirsiniz. 

     

     

     

    • Beğen 1
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.