gloria

Kitabında da mutluluğun formülü şöyle tanımlanıyordu: "Beni, benim koşullarım altında koşulsuzca seviyor. Sanırım sonunda mutluluğun formülünü buldum." Bu film gerçekten de iyi bir psikolojik gerilim, çevremde izleyip de bu zamana kadar beğenmeyen bir kimse olmadı. David Fincher yine bence kendisine yakışan bir film yapmış.

Dün akşam izledim bu filmi, çok da güzel eğlendim. Eğlenmelik, gülmelik, her zamanki gibi romantik bir komedi olmasından dolayı gerçeklerden son derece uzak konusuna rağmeeeen epey iyi vakit geçirdim. Önereyim.

“Ben sadece sevdim...” İçinde ne barındırır bu cümle? Emek? Özveri? Acı? Çok Acı? Umutsuzluk? Ayrılık? Hepsi? Ben söylerim, sen dinlersin. Söylemesi gereken sadece söyler mi? Umut ederek mi söyler? Daha mı çok acı çeker söylerken? Kıvranır mı acıdan? Dinlemesi gereken peki? O ne yapar o zaman? Ne yaşar? Ne hisseder? Hiçbir şey mi? Çok şey mi? Hiçbir şeydir belki... Sevme der, sevmeseydin der. Ne kadar kolay söyler. Sev desem ben olur muydu peki? Sevseydin deseydim... Ben bunu o kadar kolay söyleyemiyorum işte... Artık söyleyemiyorum. Oysa sevseydin beni. Sadece sevmek yetmez mi? Yetmiyor işte bazılarına... Peki ne yapsaydım daha? Hiçbir şey mi? Hiçbir şey yapmayayım mı? Gerçekten mi? Yapmayayım mı gerçekten? Peki...

Bugün pazartesi, ama ben güne güzel başladım. Öncelikle her günkü gibi sabah 6.30 da kalkıp 7 de servise binmek zorunda kalmadım. 8 de kalktım, 8.30 da servise bindim 9 da işe geldim (insani koşullarda çalışmak diyorum ben buna) sonra arkadaşlarla oturup güzel bir kahvaltı yaptım sohbet ettim tabii güzel bir müzik de bize eşlik etti. Oturduğum yeri sevmedim bugün, hemen kapının dibinde, üstelik banko gibi her yanın çevrili, sıkışık ve dağınık, kısıtlanmış... Aldım masamı, koltuğumu, bilgisayarımı camın kenarına taşıdım bir haftalığına, aydınlığı, güneşi görüyorum. Gerçi güneş yok yağmur yağacak ama olsun, yağmur eşliğinde Tom Waits dinlemek, üstelik camdan dışarıyı izlemek ve tabii tüm bunları yaparken sıcacık yanan peteğin de kemiklerine kadar seni ısıtması... Bir yandan kahve ve kitap kokusu sarmış her bir yani Daha ne olsun.

Bu ara bütün çocuklara bu kitabı öneriyorum, gerçekten de çok güzel, okuması çok keyifli ve hatta okumayı sevmeyen bir çocuğa bile okumayı sevdirecek kadar güzel.. Hazır sömestr tatili de geliyor bugün, tatilde çocuklara ne okutacağım diye düşünmeyin alın işte okutun. Kitabın konusunu merak edenler için arka kapak bilgilerini gönderiyorum İstanbul'da sakin bir mahallede bir kız çocuğu yaşardı.İsmini hiç mi hiç sevmeyen... Hem akıllı, hem meraklıydı. Çok da konuşkandı. Anne babasına ve öğretmenlerine durmadan sorular sorardı. Zavallı büyükler, onun zekâsına yetişmekte zorlanırdı! Bir atlası vardı sürekli karıştırdığıve pek çok kitabı.... Hayaller kurmaya bayılırdı. Bir gün okulun kütüphanesinde hiç beklemediği bir sürprizle karşılaştı. Rafların arasında tuhaf bir küre parlıyordu. Bulan herkesi unutulmayacak bir yolculuğa çıkaran sihirli bir küre! EFHİMA, yani Efsaneler, Hikâyeler ve Masallar Ülkesi'ne uzanan rengârenk bir maceraya atılmaya hazır mısınız? Usta yazar Elif Şafak çocuklar için sıcacık vesıradışı bir öykü yazdı! Dostluk, paylaşım, hayal gücü,kitap ve doğa sevgisinin özenle işlendiği Sakız Sardunya, soluksuz ve keyifli bir okuma süreci vadediyor. (Tanıtım Bülteninden) Sayfa Sayısı: 156 Baskı Yılı: 2014 Dili: Türkçe Yayınevi: Doğan ve Egmont Yayıncılık

Kedi Kuralları (Öğrenelim) * Kedinin evdeki mobilyaların üstünde gezmesi yasaktır! * Tamam, kedi mobilyaların üstünde gezebilir, fakat mutfak tezgahına çıkamaz!! * Pekala, kedi mutfak tezgahına çıkabilir, ama ben yemek yaparken değil. anlaştıkmı? !!! * Güzelll.., kedi canı ne zaman nerde istiyosa gezebilir, sadece sabah 05:30 da yemeğimi ver diye yüzümü tırmalamak yasak!!!! * Kedi sabahları 05:30 da beslenecek!!!!!