gloria

Ve aslında Tomris Uyar'ın ilk eşi olan Ülkü Tamer'le evliliğinden de bahsedeyim biraz. Ülkü Tamer ile Tomris Uyar aslında kolejden beri birbirlerini tanıyor ve seviyorlarmış. Kızları Ekin henüz birkaç aylıkken sütten kazayla boğularak ölmesi sonucu bu evliliği devam ettirememişler. Bu ölüm onların ayrılıklarının başlangıcına milat olmuş.

Edip Cansever ile Tomris Uyar Tomris Uyar, Edip Cansever’le aralarındaki bağı şöyle anlatır: “Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.” Edip Cansever de Tomris Uyar için “Tomris rakıyı çok severdi, bense onu.” der. Edip Cansever'in Tomris Uyar için yazdığı Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir isimli şiiri

Turgut Uyar ile Tomris Uyar Tomris Uyar, Turgut Uyar ile Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereyken tanıştı. Şiir üzerine mektuplaşarak başladıkları bu ilişki Turgut Uyar'ın da eşinden ayrılmasıyla evlenerek devam etti. Tomris Uyar “Bir ara ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim. Bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabii.” der. Aralarındaki ilişkiyi şöyle özetler: “Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak, ben de hiçbir rekabetin olmadığı bir alanda boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.” Turgut Uyar'ın Tomris Uyar için yazdığı Bir Bozuk Saattir Yüreğim Hep Sende Durur şiiri Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz Alır başımı erzincan’a giderim seni düşünmek için Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan Durmadan Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm Seni övdüğüm zaman Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda Seni övdüğüm zaman Tomris ve Turgut Uyar oğulları Hayri Turgut Uyar ile birlikte, 1969

Tomris Uyar ile Cemal Süreya Deneme ve öykü yazarı Tomris Uyar, gazeteci, şair Ülkü Tamer’le evliyken Cemal Süreya'ya aşık oldu. İkisi de evliydi ama boşandılar. Üç yıl birlikte yaşadılar. Tomris Uyar, “Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. Senden ayrıldığım anda senin hakkında, hikayen hakkında, sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak” dedi ve gerçekten de bu konuda hiçbir şey yazmadı. Cemal Süreya'nın Tomris Uyar için yazdığı Sayım isimli şiir: Ayışığında oturduk Bileğinden öptüm seni Sonra ayakta öptüm Dudağından öptüm seni Kapı aralığında öptüm Soluğundan öptüm seni Bahçede çocuklar vardı Çocuğundan öptüm seni Evime götürdüm yatağımda Kasığından öptüm seni Başka evlerde karşılaştık İliğinden öptüm seni En sonunda caddelere çıkardım Kaynağından öptüm seni Ayrıca Cemal Süreya ile Tomris Uyar vakti zamanında Küçük Prens isimli kitabın çevirisini yapmıştı. Kitap bu yıl (2015) Can yayınları tarafından tekrar basıldı.

Elif Şafak'ın kızının ismi de Zelda'ymış. Zelda Fitzgerald'dan esinlenerek verilmiş bir isimmiş.

Stephen King ve kedisi Clovis

Bende çok acayip bir his oluşturdu bu durum. Sanki iki küçük kardeş kavga ediyormuş gibi... Bülent 9, Melih 6 yaşlarında iki erkek kardeştir. Bir gün Melih, Bülent'i daha önceden kavga ettikleri konuşmadıkları bir arkadaşıyla konuşurken görür ve onunla kavga etmeye başlar. Sonunda der ki git buradan ben seni bu evde istemiyorummmm, nitekim Melih biraz kavgacıdır da. Bülent bu duruma çok kızar annesiyle babasına Melih bana böyle böyle dedi der, annesi ile babası da tamam oğlum melihtir biraz delidir uyma sen ona derler ama Bülent'in içi rahat etmez ve melih'e karşılık verir. Bülent'in cümlelerle arası biraz daha iyidir, azcık da büyümüş de küçülmüş çocuk edası vardır onun üzerinde... Sonra bunlar başlarlar kavgaya... Ardından baba Ahmet olaya el koyar, ikisine deeeee cıssssss der, bir daha da yapmayın yaparsanız sizi odaya kapatır ve dışarı cıkartmam! .... Son durum Başbakan Ahmet Davutoğlu, TÜRK-İŞ Konfederasyonu'nu ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, "Arınç ile görüştük, kendisine ilkelerimizi söyledim, Sayın Melih Gökçek'e tutum konusunda, kurallar çerçevesinde düşüncelerimi ilettim. Bu tartışma kapanmıştır bence" dedi. Dün yaptığı ilk açıklamada taraflar hakkında 'parti disiplininin işletilebileceğini' söyleyen Davutoğlu bugün 'bundan sonraki tartışmalarda' bunun olabileceğini ifade etti.

Dünden beri sosyal medya üzerinden konuyla ilgili birçok caps paylaşılıyor, bu arada onlardan da buraya birkaç ekleyeyim.

Tayyip Erdoğan'ın ""Akil insanları kuran benim. Ama Ada'ya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı: 15 kişi gitsin, 10 kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu Ada'nın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır." sözleri üzerine Bülent Arınç, "Cumhurbaşkanını seviyoruz, gücünü biliyoruz ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var" diye yanıt verdi. Bu cümleler bundan sonra olay oldu ve sosyal medyayı sarstı. Daha sonra Melih Gökçek'in de olaylara müdahil olmasıyla yine gündem değişmedi. Melih Gökçek, Arınç'ın bu çıkışı paralel yapının talimatıyla yaptığını ifade etti. Melih Gökçek twitter hesabından Bülent Arınç'a seni istemiyoruz yazdı. Bülent Arınç'ın önce hükümet sözcülüğünden sonra da başbakan yardımcılığından derhal istifa etmesini ve Hükümetin de Bülent Arınç'ı gövden alması gerektiğini yazdı Bülent Arınç, “Gökçek benimle ilgili tweet’ler atmış, ‘İstifa et, gereğini Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız yapsın’ demiş. Öncelikle şunu söyleyeyim terbiyesizce bir açıklamadır” diye başladığı sözlerine şöyle devam etti: “Arkadaşlara sordum ne cevap vereyim diye. Muhatap almayın, Gökçek kim siz kimsiniz diyenler oldu. Ama karşılık vermeden bugünü geçmemek lazım. Ben görevimin başındayım, koltuğuma zamkla yapışan bir insan değilim. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Benim sevdam koltuk sevdası değil, adam kandırma değil. Ben burada bir dava için varım. Görevimden ayrıldıktan sonra emekli maaşı ile geçinen, kalbi huzurla dolu bir insan olacağım. Birilerine çağrıda bulunmak hakkın ve haddin değil. Okkalı cevaplar vermeyeceğim çünkü eşine karşı bir saygım var. Gökçek hakkında konuşursam Nevin Hanım’ı üzmüş olacağım" Bu konuşmanın devamını linkteki videodan izleyebilirsiniz. Melih Gökçek de bu açıklamanın ardından yine twitter hesabı üzerinden uzun bir açıklama yapmış ve Bülent Arınç'ı mahkemeye vereceğini açıklamış. “Senelerdir yaptığın açıklamalarla hep partinin başına dert oldun. Partide 10 kişiye sor 9’u bunu teyid eder. Her kırdığın potu parti temizlemek için günlerini harcar. Son olarak sanki Başbakanımızın tarafındaymış gibi gözüküp, Cumhurbaşkanımızı eleştirip araya fitne sokmaya çalıştın. Ve bunu sanki hükümet adına yapıyormuş gibi gözüktün. Bu konuşmanı yaparken çözüm süreciyle ilgili izleme heyeti ile Cumhurbaşkanımızın her şeyden haberi olduğunu söyledin. Cumhurbaşkanımız ise tam tersini söyledi. Bu açıklamalarınla Cumhurbaşkanımızı neyle itham etme gayesini güttün? Bugün(dün) ise ‘meğer cumhurbaşkanını bilgilendirmemişiz, bilgilendirmedik ise hata bizim. Cumhurbaşkanımız haklı’ dedin. Şimdi soruyorum; önceki günkü Bülent Arınç ne yapmak istedi? Bugünkü Bülent Arınç ne yapmak istiyor. Dürüst politikacı söylediğinin arkasında durur. Eğer bir gün öyle, bir gün böyle konuşuyorsan hükümet sözcülüğünde ne işin var? Ben seni paralel yapıdan talimat aldığın için tenkit ettim. Sana hakaret etmedim. Fikrimi söyledim. Delillerimi söyledim. Kızının ve damadının paralel yapının hala üst seviyelerinde görev yaptığını açıkladım. Onların tesirinde kaldığını söyledim. Aynı sözlerimi tekrar ediyorum. Dikkat ettin mi? Şu anda paralelin (senin tabirinle) tetikçileri internet medyasından ve Twitter’dan bana saldırıyor. Hepsi tezgahlarının ifşa edilmesinden ve oyunlarının bozulmasından son derece rahatsız. Açıklamalarım AK Parti’de oynanmak istenen paralel fitne ateşini söndürmüştür. İçine düştüğün çıkmaz, olayları açıklama yerine, suçlu insanların telaşıyla hakaret dolu ********* bir üsluba dönüşmüştür. Kibar ve mülayim Bülent Arınç gitmiş, yerine hakaret yağdıran ve saldırgan bir Bülent Arınç gelmiştir. Keşke bana takındığın bu yiğitliğin (!) onda birini Gezi olaylarında gösterseydin. Hakan Fidan’ın tutuklanma (7 şubat) girişiminde gösterseydin. Ama sanma ki hakaretlerin karşılıksız kalacak. Ben sana hakaret etmeyeceğim. Çünkü hakaret eden kişi kendi seviyesini ortaya koyar. Ancak seni dava edeceğim. Hesabını mahkemede vereceksin. Şimdi soruyorum ne oluyor? Yine bize bişi mi kakalayacak bu hükümet ki böyle ani çıkışlar yapıyor, gündemi üzerlerine çekmeye çalışıyorlar. Bunlar komplo mu? Bir insan partime zarar gelmesin diye neden herleyi seçim sonrasında açıklayacağım der ki, bu çok çirkin bir şey değil mi? Sırf kendilerine zarar gelmesin diye bütün ülkeye zarar geliyor?