gloria

Bütün çiçekleri çok seviyorum, ayırt edemeyecek kadar çok seviyorum aslında ama sanki orkideleri biraz ayırt ediyorum, biraz diğerlerinin üzerine koyuyorum gibi... Ama şu varki çiçeklerimi kurallara göre beslemeyi sevmiyorum ben, yani şöyle bakacaksın, şöyle sulayacaksın, aman yapraklarına dokunmayacaksın falan gibi... Makine değil ki, kuralları olsun talimatları olsun dimi ama? Bence çiçekler bizlerle ilişki kuran canlılar, eğer onları seviyorsan ve sevgini gösteriyorsan seni üzmüyorlar, üzmek istemiyorlar ve mutlu etmek için çabalıyorlar, eğer ihmal edersen bunu hemen hissediyorlar ve sırf kendileriyle yeniden ilgilenmen için çaba sarfediyorlar. Bunun için de ilk önce her zamanki yollarını deniyorlar yani açılıp, serpilip, güzelleşiyorlar ve hala ilgisizsen o zaman soluyorlar, ölmüyorlar ama bekliyorlar, ilgilenmeni bekliyorlar. Bir bitkiye hayat vermek istiyorsan ona ne kadar su verdiğin ya da kaç günde bir verdiğin çok da önemli değil aslında... Onu sevmek ve sevdiğini göstermek önemlii seviyorsan su verirsin, özenirsin, ilgilenirsin ve o da verdiklerini alıp sana geri verir. Karşılıklı sevgiyi en güzel çiçeklerde görürsün ve çiçeklerden alırsın. Demek istedim işte bunları demek istedim sadece

Bir de ilginç olacak ama Channel'in Matmazel Coco diye bir parfümü var, aslında kadın kokusu ama ben bunu kumral tenli erkeklere de korkunç yakıştırıyorum. Hatta bence bu parfümü kadınlar değil erkekler kullansın, o denli yakışıklı bir parfüm yani

Ben Terre d'hermes by Hermes derim; Bakın kendisini nasıl tanımlıyor: Uzaklardan gelen dokunuş... Toprak, su, hava... Madde, sıvı, koku... Terre d'hermes bir kavşak, elementler arası bir yolculuk, dönüşümün, sonsuzluğa yapılan hareketin öyküsü. greyfurtun pek de tatlı olmayan ve kabarcıklı kokusu ile birleşen portakalın asitli halinin parlaklığı ve neşesi. çakmaktaşının mat ve mineral çağrışımlı kokusu. karabiber, pembe tane biber, sardunya yaprakları, paçuli, sedir ağacı... Kendisi çok ödüllü bir parfümdür. İöeriğinde hayvani herhangi bir esans kullanılmamıştır. Ama ilginç bir şekilde parfümün içinde çakmaktaşı olduğunu biliyorum. Ve gerçekten de çakmaktaşlarını birbirine sürttüğünüzde bir kıvılcım ve ardından bir koku çıkar ya onu bile hissedebiliyorsunuz bu parfümde.. Yağmur sonrası çıkan toprak kokusu var bir de bu parfümde... Ama her tene uyum sağlayamayabiliyor ayrıca bir kış kokusu ya da gece kullanılabilir. İçeriğinden dolayı sanırım esmer tenler için daha uygun bir koku... Ama çok güzel, ben çok seviyorum.

Ve size yeni bir diziden daha bahsedeceğim sevgili kankalar İsmi Luther IMDB bu diziye 10 üzerinden 8,5 puan vermiş. İki sezon oynamış, birinci sezon 6 bölüm ve her bir bölüm ortalama 60 dakika... 2. sezon da 4 bölüm. Dizi bitti mi devamı olacak mı şu an pek emin değilim ama büyük ihtimalle bitti. Polisiye bir dizi, Luther de bir polis. Çoğu diziler gibi her bölüm yeni bir bölüm değil, birbiriyle bağlantılı, birbirinin devamı olan bölümlerden oluşuyor. Ayrıca Behzat Ç. isimli diziyi ve Behzat Ç'yi sevenler için Luther diğer bir alternatif Luther ve Behzat Ç. yakın kişilikler, psikolojileri, depresyonları, bakış açıları çok benziyor Ve tabii dizi de kendini seyrettirmeyi başarıyor, heyecanlı, koparmıyor. Şiddetle öneriyorum

Gelelim Sevgili Profitciğimin neler önerdiğine Fringe i baştan biraz izlemiştim, Lost un yapımcıları yapmıştı o filmi yanılmıyorsam ama sonra nedense bıraktım o diziyi izlemeyi, iyi de gidiyordum aslında ama herhalde unuttum izlemeyi, bir ara tekrar başlayabilirim izlemeye, olabilir yani Walking Dead kesinlikle izlemem gereken bir dizi, onu da biliyorum. İzleyeceğim de... Lie to Me' yi geçen hafta izlemeye başladım. 1. sezonun 6. bölümüne kadar geldim. Benim gibi beden dilini öğrenmeye meraklı bir insan için o çok güzel bir kaynak, ansiklopedi gibi.. Person of Interest, bunu duymamıştım ilgimi çekti Awake önümüzdeki sezon olmayacak, yani 1 sezonluk bir dizi, onu yayınlamamaya karar verdiler o yüzden izlemeyi dusunmuyorum. Homeland, belki zamanla olabilir, konusu şimdilik sanki benden uzak... Ama bilmiyorum hakkında biraz daha okursam ilgimi çekebilir. Stargate ve Battlestar Galactica bilim kurgu sanırım. Bilim kurgu da severim, öneriyorsan gerçekten neden olmasın Lost Room, milyon kez diyerek abartacağım ama abartacak kadar çok izledim bu diziyi, 10larca kez belki Çok da severimmmmmm. Taken listeye alındı

Hımmmmmm çok değişik bir fotograf, etkileyici, izlenir Cidden aldım listeme Gotik bir tarzı var gibi...Bakalım bakalım...

Game of Thrones'u izliyorum tabiiii... Ama beni şoklardan şoka sokup duruyor, bu arada yarın nihayet savaş başlıyor, fragmanında gördüm... Heheyttt arada spoiler da geçtim

Galiba Spartacus u asla izlemeyeceğim. Aslında en başından beri hep çok izlemek istemişimdir ama başrol oyuncusunun kanser olduğunu öğrendiğim an vazgeçtim izlemekten çünkü ölecekti ve ben onunla kurduğum bağ yüzünden buna çok üzülecektim. Yoksa tam tarzım olan bir dizi ve Andy Whitfield kanseri yenmiş olsaydı kesinlikle izlerdim ama yenemedi

Dexter hep aklımdadır. Bir ara başlayacağım sanırım ona da Bu başlığı iyi ki açmışım aşağı doğru da çok guzel öneriler gelmiş, bayıldım

Tüm sevdiklerim erken ölmüş... Ama güzel kalmışlar Öyle de kalacaklar... Yaşam onların yaşlanmasına izin vermemiş Ve içlerinden Janis Joplin, Kurt Cobain, Jimi Hendrix, Jim Morrison, Amy Winehouse...Club 27 üyesi... 27 yaşında ölenler yani...

Tabii Çürümeden bulsunlar böylece polisler dimi beni

KÖPRÜ ÜSTÜ AŞIKLARI = Les Amants du Pont-Neuf = THE LOVERS ON THE BRIDGE Bu filmi izlerken bitecek diye korktum, o yüzden 1 günde hatta birkaç saatte izleyip bitirmek istemedim tam 3 gün sürdü bu filmi izleyişim… Her dakikasından ayrı keyif aldım, her dakikasını ayrı sevdim. 3 gün değil bir ömür az az seyretseydim de bitmeseydi keşke… Aynı hissi Arizona Dream filminde de hissetmiştim, Arizona Dream'i izlemem de günlerce sürmüştü, o da hiç bitmesin istemiştim. Bu arada filme ait bir sahneyi videolar bölümüne ekledim. Bu sahnede Alex ve Michele havai fişekler eşliğinde spontane dans etmeye başlarlar ki bu sahne benim bu zamana kadar sinemada izlediğim en iyi sahnelerden birisidir. Mutlaka izleyiniz. Link burada. Yönetmen: Leos Carax Senaryo: Leos Carax Yapımcı: Christian Fechner Görüntü Yönetmeni: Jean-Yves Escoffier Tür: Dram, Romantik Yapım: Fransa, 1991 Süre: 125 dk. Oyuncular: Denis Lavant, Juliette Binoche, Klaus Michael Gruber Fransız Devrimi'nin 200. yıl kutlamaları için Fransa’nın en eski köprüsü olan Pont-Neuf restore edilmek üzere kapatılmıştır. Sirk cambazı olan Alex, kendisi gibi sokaklarda yaşayan Hans ile birlikte köprüyü mesken tutmuş, orada yaşamaktadır. Başarısız bir ilişkinin ardından çektiği acı nedeniyle gözleri giderek daha az görmeye başlayan ressam Michèle de bir gün köprüye gelir ve o da onlarla birlikte yaşamaya başlar.

Pek sevgili forum arkadaşlarım, İzlediğim diziler an itibariyle ya final yaptı ya da sezon finali... Şu aralar epey bir dizisiz kaldım, ne izleyeceğimi bilmiyorum. Sizler hangi dizileri izliyorsunuz, bana şöyle güzelinden birkaç dizi önerir misiniz? Tabi sadece bu başlığı bir sorun oluşturmak için açmadım aynı zamanda bir sorun çözme yoluna da gideceğim. Ben size kendi izlediklerimi önereceğim ki siz de kendi izlediklerinizi önerin bana Böylece kardeş kardeş geçinip gidelim şu başlık altında House M.D. izliyordum o artık bitti, daha da yenisi yok... Ama izlediğim en güzel dizilerden birisiydi. Özleyeceğim kendisini. İlgilenenler için bir başlık açmıştım, tıklayınız lütfen. Supernatural izliyorum ki bu dizinin aşığıyım, istediğim her türlü kriter mevcuttur bu dizide, benzer bir dizi kabulum olacaktır hiç şüphesiz. Link için tıklayınız lütfen. Sherlock, bildiğiniz Sherlock Holmes filmlerinin dizi versiyonu ama hiçbir film bu dizinin kalitesine, heyecanına ve nobranlığına erişemez kanımca... Linki buradadır efenimmmm. Sons of Anarchy için ise link tam da burada... Değişik bir dizi, oyuncularıyla ve oyunculuklarıyla beni dünyalarına çoktan çektiler bile... Ve tabii bu aralar en favori dizim Game Of Thrones, Yüzüklerin Efendisi kıvamında fantastik bir savaş dizisi, aynı zamanda hem büyüleyici hem de ürkütücü manzaralar eşliğinde... Dizisin linki ise buralarda bir yerde Bunlar da henüz kendilerini tanıtmadığı diziler ki bir ara tanıtırım: Grey's Anatomy kimi zaman beni üzse, hırpalasa da seviyorum yine de bu diziyi. Hayatlar o kadar gerçek ki dizinin dizi olduğunu unutuyorum kimi zaman, hırpalanmam da sanırım bu yüzden... True Blood, bir vampir dizisi aslen ama vampirlerin yanısıra kurt adam ve shapeshifter karakterler de yer alıyor. Modern fantastik bir dizi olmuş kendisi, severim de... Once Upon A Time, "Pamuk Prenses, beyaz atlı prens, kötü kalpli kraliçe, kırmızı başlıklı, pinokyo vs. vs. tüm bu kahramanlar, masal dünyasından bir büyüyle günümüz dünyasına gönderilse ve geçmişi hatırlamadan bir arada yaşamaya devam etse ne olurdu"nun hikayesi... Büyüleyici ve masalsı gerçekten de.. Şimdi sıra sizde, öneriniz lütfen rica ediyorum... Sizi etkileme nedenleriyle olursa, belki bu nedenler beni de etkiler Öneriler için şimdiden teşekkürü borç bilirim Sevgiler, saygılar ve de iyi seyirler

MANTARLARIN KARARMASINI NASIL ÖNLERİZ? Mantar Bayılırımmmm mantara, herşeyle uyum sağlayan hoş bir havası, güzel bir tadı var. Fakat çok nazlı, çok da nazenin, dikkat etmezseniz, özenmezseniz hemen kararıveriyor. Peki mantarlarımız kararmasın diye ne yapmalıyız işte burada buna birlikte çözüm yolları bulmaya çalışalım diye bu başlığı açtım. (Tanrımmmm sen bizi daha büyük sorunlardan koru, aminnnnnn) Benim bildiğim yöntemler şunlar: Limonlu suda bekletin derler, bekletirim ama bir işe yaramaz. Gerçi sonradan öğrendim ki limonlu su tek başına yeterli değilmiş, limonlu ve unlu suda bekletmek gerekirmiş. Pişirirken de tencereye limon damlatmak gerekirmiş. Ayrıca kereviz ve enginar için de aynı yöntemi öneriyorlar Bir de buharda haşlama yöntemi var, 10-15 dakika kadar buharda haşlayıp yemeğe öyle katarsak da beyaz kalırmış Ayrıca mantarları temizlerken de suda bekletmemek gerekirmiş eğer öyle yaparsak suyu çeker ve çabuk yumuşarmış. Çok yüksek ateşte ve tencerenin ağzını kapatmadan sotelemek varmış bir de.. Böyle yaparsak kararmazmış ama onu hiç denemedim bilmiyorum.

Ahhh Siminciğim ahhhh, kim daha iyi anlayabilir seni benden başka Ben en büyük sıkıntıyı sürgülü koskocaman gardrobumun (2,5 kat boyumda) bozulan sürgülü kapısını tamir ederken yaşamıştım. Neredeyse o kapı üstüme düşecek ve ben de altında ezilecektim. Kombi ve sifon tamiratı, sızıntı yapan su vanaları, patlayan ampüller ki boyum yetişmiyor abiciğim masa üstü tabure şeklinde ampül değiştireceğim diye bir gün boylayacağım tahtalı köyü, ayrıca yıkanan tül ve perdeler de ampül muamelesine tabi tutuluyor vs. vs. En sıkıcısı da şu çöpleri atma işi... Bunlar gözümde niyeyse hep erkek işleri olarak kalmış, o yüzden yalnız kalınca ilk bunlar büyümüştü gözümde, nasıl takacağım ben bu ampülü, bu perdeler böyle pis mi kalacak, hay allah sifon yine akıyor, ıyyyyyyy çöpü de mi ben atacağım... Ama artık evet hepsi benim işim ve hepsini kimi zaman sinirlerimi de bozsa yapmak zorunda olan kişi benim. Basit işler gibi görünse de her biri sıkıntı bir yerde ama ben yaparım.. Tek başıma yaparım Bu arada kimi zaman kendi kendime düşünmeden de edemiyorum, şimdi ben bu ampülü değiştirirken düşsem çarpsam kafayı, ölsem 3 gün bulamazlar beni, kokarım, çürürüm be

House M.D. muhteşem bir final yaptı ve sekizinci sezonu ile artık hayatlarımıza veda etti. 8 sezon boyunca kamera önünde ve kamera arkasında görev alan emeği geçmiş herkese teşekkür etmek istedim çünkü hak ediyorlar. Muhteşemdiniz, her dakikasında hem de Emeğinize ve yüreğinize sağlık

TAHT OYUNLARI: KILIÇLARIN FIRTINASI (1. Kısım) (Tanıtım yazısı arka kapaktan alıntılanmıştır. ) Yazar: George R. R. Martin Çevirmen: Sibel Alaş Sayfa Sayısı: 600 Dil: Türkçe Yayınevi: Epsilon George R. R. Martin'in muhteşem serisi, Kılıçların Fırtınası ile modern fantastik edebiyatın istisnai başyapıtlarından biri konumuna geliyor, imgesel kurgunun büyük eserleri arasındaki yerini sağlamlaştırıyor. İktidar mücadelesindeki beş savaşçıdan birinin ölmüş, bir diğerinin gözden düşmüş olmasına rağmen savaş tüm şiddetiyle sürmektedir. Yedi Krallık'ın zor durumdaki hükümdarı Joffrey, Demir Taht'ta oturmaya devam etmektedir. En amansız düşmanı Stannis, takip ettiği büyücü kadının kurbanı olmuş ve bozguna uğramıştır. Nehirova'daki Genç Robb, Kuzey'e hükmetmekte; Daenerys yaşayan son ejderhalarla beraber kana bulanmış bir kıtayı katetmektedir. Rakipler son hesaplaşma için harekete geçerken büyük bir yabanıl ordusu, efsanevi Ötekiler'le birlikte medeniyetin merkezine doğru ilerlemektedir. Diyarda sükûnet, Yedi Krallık'ın kılıçların fırtınası ile sarsılmasıyla mümkündür... "Zengin bir hayal dünyasının ürünü… boyutuyla çağdaş fantastik edebiyatın ümit verici örneklerinden." Publishers Weekly *** TAHT OYUNLARI: KILIÇLARIN FIRTINASI (2. Kısım) (Tanıtım yazısı arka kapaktan alıntılanmıştır. ) Yazar: George R. R. Martin Çevirmen: Sibel Alaş Sayfa Sayısı: 600 Dil: Türkçe Yayınevi: Epsilon

TAHT OYUNLARI: KRALLARIN ÇARPIŞMASI (1. Kısım) (Tanıtım yazısı arka kapaktan alıntılanmıştır. ) Yazar: George R. R. Martin Çevirmen: Sibel Alaş Sayfa Sayısı: 504 Dil: Türkçe Yayınevi: Epsilon Krallar çarpışırken tüm diyar titrer... George R. R. Martin, Taht Oyunları'nın sabırsızlıkla beklenen devam kitabı Kralların Çarpışması'nda okuyucuları eşsiz hayal gücüyle buluşturuyor. Büyü, intikam ve savaşla dolu, eşi benzeri görülmemiş bir dünyanın kapıları açılırken büyük bir serüven başlıyor. Alev ve kan rengine bürünmüş bir kuyruklu yıldız, gökyüzünü baştan başa kaplamıştır. Ejderha Kayası'nın kadim kalesinden, Kışyarı'nın haşin topraklarına kadar korkunç bir keşmekeş hâkimdir. Altı güç, Demir Taht'ı ve parçalanmış Yedi Krallık'ı ele geçirmek için kıyametvari bir savaşa hazırlanmaktadır. Gecenin karanlığında ölüler yürümekte, kardeş kardeşi katletmektedir. Bir akıl şövalyesi, tehlike saçan bir büyücü kadını zehirlemek peşindedir. Bir prenses, öksüz oğlan kılığında dolaşmakta; Ay Dağları'nın vahşi adamları, yağma için inmektedir. Kardeş katli, zillet, simya ve kıyımla ilerleyen bu macerada zafer, kılıcı ve kanı en soğuk olanların dahi olabilir... "Martin, birinci ciltteki vaadini fazlasıyla yerine getiriyor ve yazılmış en iyi fantastik eser olmaya aday serisine devam ediyor." The Denver Post "George Martin kesinlikle destansı fantastik edebiyatın yeni ustalarından." Katharine Kerr "Kendisinden her zaman en iyi işleri beklediğim George R. R. Martin beni asla şaşırtmıyor." Robert Jordan "Muhteşem bir öykü, muhteşem bir tarihi fantastik yapıt! Göz kamaştırıcı." Anne McCaffrey "Muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi epik fantastik eser." Marion Zimmer Bradley *** TAHT OYUNLARI: KRALLARIN ÇARPIŞMASI (2. Kısım) (Tanıtım yazısı arka kapaktan alıntılanmıştır. ) Yazar: George R. R. Martin Çevirmen: Sibel Alaş Sayfa Sayısı: 488 Dil: Türkçe Yayınevi: Epsilon

"Game of Thrones" ya da Türkçe adıyla "Taht Oyunları" isimli tüm dünyada ilgiyle izlenen HBO dizisinin kitapları da yavaş yavaş Türkçe'ye çevrilmeye başlandı. Kitap ile dizi uyarlamasının birbirine çok yakın olduğu, diziye uyarlanırken kitaba çok sadık kalındığı biliniyor. Serinin birinci kitabı olan "Buz ve Ateşin Şarkısı" önce iki kitap halinde yayınlanmış daha sonra tek cilde sığdırılmıştı. Kitaplar Epsilon yayınevi tarafından çıkarılmakta ve çevirilerini Sibel Alaş yapmaktadır. Kitapların dizi tanımı için tıklayınız. TAHT OYUNLARI. BUZ VE ATEŞİN ŞARKISI (1. ve 2. kısım tek kitapta) (Tanıtım yazısı arka kapaktan alıntılanmıştır. ) Yazar: George R. R. Martin Çevirmen: Sibel Alaş Sayfa Sayısı: 850 Dil: Türkçe Yayınevi: Epsilon Yazların on yıllar, kışların bir insan ömrü sürebildiği diyarda, dehşetli ve soğuk zamanlar yaklaşmaktadır. Kışyarı'nın kuzeyindeki buzul topraklarda, Yedi Krallık'ı koruyan Sur'un ötesinde tehditkâr doğaüstü güçler toplanmaktadır. Savaşın tam ortasında, doğdukları topraklar kadar sert, boyun eğmez Starklar vardır. Acımasız soğuğun hüküm sürdüğü kuzeyden, uzak güneydeki sıcak zevk yurduna uzanan, leydiler, lordlar, savaşçılar, büyücüler ve katillerle dolu öykü, korkunç kehanetlerin işaret ettiği bir devirde başlamaktadır. Komplo, trajedi, ihanet, zafer ve dehşet dolu olayların ortasında Starklar'ın, dostlarının ve düşmanlarının kaderi bıçak sırtındadır. Hedef, en ölümcül savaş olan taht oyununda muzaffer olmaktır. George R. R. Martin türünün sınırlarını zorladığı Taht Oyunları ile bir şaheser ortaya koyuyor. Dünyanın dört bir yanındaki fantastik edebiyat okurlarını kesinlikle memnun edecek epik serinin ilk cildi gizem, entrika, aşk ve macera dolu sayfalarıyla büyülüyor. Kendisinden her zaman en iyi işleri beklediğim George R. R. Martin beni asla şaşırtmıyor. Robert Jordan Muhteşem bir öykü, muhteşem bir tarihi fantastik yapıt! Göz kamaştırıcı. Anne McCaffrey Muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi epik fantastik eser. Marion Zimmer Bradle Döneminin başat fantastik kitabı Okumamak mümkün değil. The Denver Post George R. R. Martin en iyi bilim kurgu yazarlarımızdan. Taht Oyunları da onun en iyi kitaplarından biri. Raymond E. Feist Hem romantik hem gerçekçi. Chicago Sun-Times

Bildiğim kadarıyla kitapların hepsi henüz çevrilmedi çevrilenler de zaten 2. sezonun sonuna kadar olan kısmı diye biliyorum ama emin de değilim. Bu aralar Epsilon kitapları çevireceğiz diye harıl harıl çalışıyor ama...

İkinci sezonun da 8. bölümünü izledim ben dün 2 bölüm sonra bitiyor... Sonra bekle bakalım yeni sezonu...

Bizim semt pazarında var geleceğine yakın ben sana alırım