Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. Şu an şarkıyı dinliyor ve de örgülere bakıyorum.. Kendisi de çok güzel, sadece örgüleri değil. Hüznüyle güzel..
  2. Yok ben asla öyle bir şey demem, emek verilmiş zaman harcanmış sonuçta... Buna saygıya istinaden "zaman kaybı" kavramını kullanmam. Görürsün bak hayal kırıklığı yaşamaycağız
  3. Çok doğru diyorsun, ilerledikçe bir parça artıyor aksiyon deyip heyecanını tazeleyeyim senin o zaman Galiba da ilk ben bitirim, öyle görünüyor ama bitirince hemen yazacağım sana okuuuuuu diye tamam mı?
  4. Ali İsmail Korkmaz soruşturmasında gözaltına alınıp çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılan otobüs şoförü S.K. için savcının itirazı üzerine tutuklama kararı verildi. Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüyle ilgili olduğu iddiasıyla polis tarafından gözaltına alınan otobüs şoförü S.K.'nın nöbetçi mahkemece serbest bırakılmasına savcının yaptığı itirazı üst mahkeme yerinde buldu. DHA'nın haberine göre, mahkeme, S.K'nın tutuklanması için yakalama kararı çıkardı.
  5. Az önce öğrendim ki Çok sevgili yazarlarımızdan Leyla Erbil'i de kaybetmişiz. Balat Hastahanesi'nde yoğun bakımda uyutulan edebiyatçı, yazar Leyla Erbil az önce hayata gözlerini hayata yummuş Erbil'in cenazesi Levent Camii'nden kalkacakmış. Nur içinde yatsın. Hayatı: Leyla Erbil (d. 1931, İstanbul - ö. 18 Temmuz 2013, İstanbul), Türk yazar. Orta sınıf ailenin üç kız kardeşten ortancası. İlk, orta ve liseyi İstanbul okullarında okudu. İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı bölümünde eğitim gördü. Son sınıfta ayrıldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Evlenerek bir süre Ankara ve İzmir'de oturdu. 1961 de İstanbul'a döndü. Evli ve bir kızı var (Fatoş Erbil-Pınar). Yazarlığa hikâyeyle başladı. İlk yayınlanan hikâyesi Uğraşsız'dır; (Seçilmiş Hikayeler Dergisi, 1956 Ankara) Giderek Dost, Yeni Ufuklar, Yeditepe,Ataç, Papirus, Yelken vb Edebiyat Dergilerinde yazı ve hikâyeleri göründü. Erbil, kendinden önce yerleşmiş olan yazın akımlarına bağlı kalmadı; roman, hikâye ve düz yazı metinlerinde Ortodoks Marxçıların karşısında yer almasıyla tanındı. Psikanilizin özgürleştirici yöntemlerinden yararlanarak, dinin, ailenin, okulun, toplumsalın ürettiği tabularla dolu ideolojilere karşı 1956'da başlayan mücadelesini dilin oturmuş kelime hazinesi ve söz dizimi kuralarını değiştirme çabasıyla sürdürdü. Yeni bir biçim ve biçem geliştirdi. Başlıca düşünce kaynakları Marx ve Freud olarak belirtildi. Leyla Erbil, 1970 Türkiye Sanatçılar Birliği, 1974 Türkiye Yazarlar Sendikası kurucularından olup, PEN Yazarlar Derneği üyesidir. 1961'lerde Türkiye İşçi Partisi üyesi olan Erbil, Türkiye İşçi Partisi'in Sanat ve Kültür Bürosu'nda görev almıştır. 1979'da çağrılı olarak gittiği ABD'de kendisine, Iowa Üniversitesi Onur üyeliği verilmiştir. Edebiyat Ödüllerine katılmayan Erbil, 2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul etmiş, 2002 yılında ise, PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne ülkemizden ilk kadın yazar adayı olarak gösterilirken, "Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı, zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı" vurgulanmıştır Kitapları Öykü Hallaç (1961) Gecede (1968) Eski Sevgili (1977) Roman Tuhaf Bir Kadın (1971) Karanlığın Günü (1985) Mektup Aşkları (1988) Cüce (2001) Üç Başlı Ejderha (2005) Kalan (2011) Tuhaf Bir Erkek (2013) Diğer eserleri Tezer Özlü'den Leylâ Erbil'e Mektuplar (1995) Düşler Öyküler (1997) Zihin Kuşları (1998)
  6. Yalnız hala ben bir aksiyon bekliyorum kitabın 200. sayfasına geldim umudumu kaybetmiş değilim Hani filmlerde bir klişe vardır filmin başında eper bir silah görüyorsan o silah sonunda mutlaka patlar diye.. Biz de kitabın başında bir Kaiken gördük o da eninde sonunda işlev kazanacaktır diye umuyorum. sen ne diyorsun?
  7. Eksisozlukten biraz kitap ile ilgili yorumlara baktım tekrar hatırlamak mahiyetinde genel olarak iyi şeyler yazmışlar birkaç şey paylaşayım bakalım: Bu arada kitabın bir de web sitesi var. Bu arada yorumlardan anladığım kadarıyla İthaki çevirisi bir miktar iyi olmayan bir kitap... Kitap daha önce Oğlak yayınları tarafından da çevrilmiş o çeviri daha çok beğenilmiş, belki sahaflardan bu baskı bulunabilir.. ilahi komedya' yı okumamış birine bu kitabı okuma isteği aşılayan, kıraati zevkli eser. polisiye-gerilim sevenler için süper kitaplardan biri. gerçekten ilahi komedya okuma isteği doğurur bünyede ,ayrıca internette bu kitabın oyun haline getirilmiş siteleri de mecuttur bi bakıma şifreleri çözme ipuçlarını toplama misali. okunası bi kitap... çok az hareketli sahne barındıran, daha çok dantenin hayata,ölüme ve cezalandırmaya yönelik görüsünü çok ince bir sekilde okuyucuya kazandırmayı basaran bir kitap. dönemin amerikasını da gayet güzel anlatıyor. amerikanın ilk zenci devriye memurunun karsılastıgı sorunlar, ic savasın askerlerde bıraktıgı izler vb... dantenin cezalarına hayran olmamak mümkün değil , tabi bunların anlatımına da... önsözde dendigi gibi "kelimeler kanatır" keşke sitesine kitaba başlamadan girseymişim dedirten kitap. gerçi yine de tasvirler o kadar iyi ki, karakterlerin resmini görünce hangisinin kim olduğunu anlayabiliyorsunuz. biraz ağır / yavaş işlense de çok güzel bir kitap. dante'nin edebi dehasından yola çıkılarak kaleme alınmış, roman boyu dante'ye; anlattığı, aktardığı inançlar bütününe başarılı yorumlar, övgüler getiren; matthew pearl'ün dürüst kişiliği, detaylara verdiği önem ile kurgusal dehası bir araya getiren etkileyici, akıcı bir roman. sayfa sayısının fazlalığına rağmen, tasvirlere oranla hikayeye, karakterlere (ve onların kişilik çözümlemelerine) daha fazla yer vererek okurken hayal gücünüze de ihtiyaç duyuyorsunuz. eleştireceğim tek yanı ise, çevirinin zayıf olmasıdır. pek çok cümledeki düşüklük sayfalar ilerledikçe rahatsızlık vermeye başlıyor. profesör longfellow, dr. holmes, profesör lowell ve yayınevi sahibi j. t. fields, edebiyata düşkün okurların tanıması gereken karakterler. dante kulübü toplantıları "keşke bende katılabilseydim" dedirtecek kadar akılcı, eğlenceli ve edebi. dante'yi henüz tanımayanlar için, ona inanları tanımak, iyi bir başlangıç noktası olacaktır. 478 sayfayi 1 günde bitirmenize neden olabilecek kadar güzel bir kitap dante ya da ilahi komedya hakkında pek bir bilgisi olmayan birinin bile elinden bırakamayacağı, sürükleyici kitap. şiddetle tavsiye ederim ama şunu bilin ki işlerinizi aksatmanıza sebep olabilir bir cuma günü elinize alın ve pazartesine bırakmayın.
  8. Kitabın yazarı Metthew Pearl de son derece genç bir arkadaşımızmış bu arada
  9. Frank Schatzing'in Sürü' bu kitabı okumadım okumak istedim şimdi alayım madem ben de Empati ve Olasılıksız ı okumuşsundur sanırım. Olasılıksız da güzeldi ama ben Empati ile daha bir empati kurdum sanki
  10. Dante Kulübü - Matthew Pearl
  11. gloria şurada bir başlık gönderdi: Roman Forumu
    DANTE KULÜBÜ - MATTHEW PEARL Dan Brown'un "Cehennem" isimli kitabını okuduktan sonra aklıma yıllar önce okuduğum Matthew Pearl'un "Dante Kulübü" isimli kitabı geldi. Kitap 2005 yılı basımı, okuyalı üzerinden epey bir zaman geçti, o nedenle çok fazla bir şey hatırlamıyorum ama şimdi Cehennem'i okuduktan sonra acaba kitabı tekrar okusam mı diye de düşünmeden kendimi de alamıyorum. Muhtemelen de okuyacağım. Kitabı henüz okumayan arkadaşlar varsa onlara da bence iyi bir fikir olabilir diye düşünüyorum. Bu arada kitapla ilgili daha ilginç bir ayrıntı gözüme çarptı, dedim ya kitap 2005 yılı basımı ve arka kapaktaki tanıtım yazısında Dan Brown'un kitapla ilgili bir yazısı var. Kimbilir belki de bu kitap Dan Brown'un Dante merakını desteklemiş ve Cehennem kitabına ilham olmuştur ne dersiniz? O yazıda bakın ne demiş: "Matthew Pearl edebiyatın yeni yıldızı olarak yükseliyor -çarpıcı, yaratıcı ve çok da yetenekli bir yazar. İnsanı bir anda içine çeken bir kurgu, klasik temalar, ve sağlam karakterler… daha başka ne istenebilir!" - Dan Brown- Da Vinci Şifresinin yazarı Neyse dediğim gibi şu an kitap ile ilgili hatırladığım çok şey yok, ama okuyunca fikirlerimizi yorumlarımızı paylaşırız. O nedenle arka kapak tanıtım yazısıyla şöyle bir kitaptan haberdar olalım şimdilik yeterli.. Dante Kulübü Boston… 1865… Dantenin Cehennemini Amerikaya tanıtmak için hazırlanan bir grup akademisyen... ve Cehennemi yaşatmak için harekete geçen bir katil… "Dante Klubünü okumak tam bir zevk, döneme ait bilgiler mükemmel şekilde verilmiş, ve sadece duygulara dayanmadan etkileyici olmayı da başarıyor. Ben özellikle adım adım ilerleyerek gelişen yapısını çok beğendim. Bu kitabın tadını çıkarın!" - Peter Straub- Kara Evin yazarı (Stephen Kingle birlikte) "Matthew Pearl edebiyatın yeni yıldızı olarak yükseliyor -çarpıcı, yaratıcı ve çok da yetenekli bir yazar. İnsanı bir anda içine çeken bir kurgu, klasik temalar, ve sağlam karakterler… daha başka ne istenebilir!" - Dan Brown- Da Vinci Şifresinin yazarı Sayfa Sayısı: 480 Baskı Yılı: 2005 Dili: Türkçe Yayınevi: İthaki Yayınları
  12. @cantara Sisle Gelen Yolcu'yu okurken ben biraz umutlanmıştım uzun zamandan sonra nihayet Grange'a kavuşuyrmuyuz ne diye düşünmüştüm ama yok yok Kaiken beni hepten bitirdi. Kitabı henüz okumayan ve okumak isteyenler için kötü bir imaj yaratmak istemem tabii ama ne bileyim en azından beklentilerinizin üzerine çıkmayın diye bir not düşelim değil mi? Benim sorunum biraz sadık bir okuyucu olmam, yazarın bir iki kitabını sevmişsem neyi var neyi yok alıp okuyayım istiyorum. Grange ile bağlantım da o noktada kesişiyor işte... Aslında bak aklıma gelmişken epey oldu okuyalı, şu an çok net hatırlamıyorum da kitap nasıldı falan diye ama hazır Cehennem kitabının okumuşken Matthew Pearl diye bir yazarın "Dante Kulübü" diye bir kitabı vardı onu da okumanı tavsiye ederim. Polisiye gerilim diye geçiyor. Tanıtımını başka bir sayfaya açayım. Oradan incelersin, bekleeee başka yeden okuma sakın Birazdan buraya linklerim
  13. @@irinçköl bu filmin Das Experiment yani Alman versiyonunu izledim ve illa izlenecekse o versiyonun izlenmesini tavsiye ederim. Bu filmi izledikten sonra şöyle düşünmüştüm: üniforma nedir, ne işe yarar? Şimdi günümüz Türkiyesi'nde de aynı şeyi düşünüyorum. Evet üniforma nedir ve ne işe yarar?
  14. Bu çok acil bir haberdi hemen buradan da paylaşmak istedim. Bu kedicikler yeni doğmuş anneleri yok ve acilen süt anne bulunması gerekiyor ya da yeni doğmuş bu bebelere bakacak tecrübeli bir bakıcı... Yer: İstanbul / Fatih İletişim: 0533 468 38 31. 1.5 haftalık 5 kedi yavrusu için çok acil SütAnne veya tecrübeli bakabilecek kişiler aranmaktadır.
  15. Evet kesinlikle aynı fikirdeyim, kitap sond erece Amerikanvari ama artık Floransa bizim için çok bilindik bir yer oldu değil mi? İnsan anlatılan yerleri görünce kitabın kahramanı oluyor, ben bilmiyorum kendimi sürekli Langdon gibi hissettim. Sanki ben Langdon'muşum gibi... Empatimi hep onunla kurdum, size de öyle mi oluyor? Herhangi bir kitabı okurken ne hissediyorsunuz, kitabın kahramanlarından birisi mi oluyorsunuz yoksa sadece okuyucu mu?
  16. Bu mesajı okuyunca çok hoşuma gitti, güldüm vallahi Aslında bu sadece kitabın tanıtımı için açtığım bir başlıktı okurken belki yeni birşeyler bulursam eklerim diye düşünmüştüm.. Ama hiç orjinal birşey yok, ne yalan söyleyeyim nerede Kızıl Nehirler, Leyleklerin Uçuşu nerede Kaiken... Ben eskiden Grange'ın bir kitabını elime aldığımda bırakamazdım şimdi elime alasım gelmiyor, konsantre olamıyorum kitaba bir türlü... Son yıllarda Grange beni çok üzüyor @@cantara 'cığım. Eski Grange'ların tadı nerdeeeeee? Kaiken'i açıklayayım istedim ama zaten kitap içinde açıklıyordu gerek duymadım, sen peki ne durumdasın? İlerleyebiliyor musun?
  17. gloria şurada bir blog başlığı gönderdi: şeb-i yelda...
    Bir şey var içimde, belki bir duygu, bir türlü tarif edemediğim… Adını koyamadığım, bulmaya çalıştığım… Hani bazen canın bir şey yemek ister ama ne istediğini bilmezsin ya tıpkı öyle; tarif edilmesi zor, lakin içinde kokusunu, tadını duyduğun, hissettiğin ve dilinin tam ucunda… Karanlığı çağrıştırıyor ama korkmak gibi değil, dokunmak gibi; dokunacağını sanıp dokunamamak gibi. Sesi kulağında olmak, yüzünü dönsen sanki görebilecek olmak ama görememek gibi.. Yani var gibi ama aslında yok da gibi.. Mesela serap mı? Ama serapta olmayandır gördüğün oysa olan bir şeyden bahsediyorum ama göremediğim… Hayal mi? Her an gerçekleşebilir şeylerin hayalini kurmam ki ben… Peki, gerçek olabilir mi? Görmediğin ve henüz gerçekleşmeyen bir şeyi nasıl gerçek kavramı ile tanımlayabilirim ki? Diyorum işte ne olduğunu bulamadığım, duygusunu bilemediğim ama sadece dokunmak istediğim… Dokunursam bilebileceğim, dokunursam geçebilecek. Peki adını ne koyayım bu duygunun? Feriha mı koyayım ya da bir erkek ismi; Ersin… Ersin denilince de aklıma hep çocukluğumdaki Ersin isimli arkadaşım geliyor; Ersin, Mersin tokadımı yersin…
  18. Bazı Ma'nene Görüntüleri - Ama isterseniz çocuklarınıza baktırmayınız!!!
  19. Endonezya'da "Ma'nene" olarak adlandırılan ritüel, bizlere göre değerlendirdiğimizde gerçekten de tüyleri diken diken edecek ritüellerden birisidir... Düşünsenize ölmüş insanlarınızı her 3 yılda bir mezarlarından çıakrıyorsunuz, üzerindeki giysileri temizliyor ve gerekirse eğer bu giysiler kullanılamaz hale gelmişse onlara yeni giysiler giydiriyorsunuz sonra yeni giysileriyle birlikte ölülelerinizi alıyor ve kasabanın etrafında onları yürütüyor, dolaştırıyorsunuz. İşte Ma'nene denilen ritüel tam olarak bu şekilde gerçekleştiriliyor. Bölgede yaşayanlar, her üç yılda bir ölülerine olan saygılarını göstermek ve onları onurlandırmak için aile üyelerine ait mezarları açıyorlar ve sonra bir üst paragrafta size bahsettiğim ritüeli uyguluyor ve ardından ölülerini tekrar gömüyorlar. Aslında böyle düşününce insanın varsa eğer ölüm korkusu böyle bir ritüelle olduğu gibi yok edilebilir. Bilmem belki hala sevdiğine, sevdiğin insanın bir parçasına dokunabilme, onunla zaman geçirebilme gibi imkanların olabiliyor. Yine de korkutucu... Belki de alışık olmadığımızdan... Ne dersiniz?
  20. Bu çok iyi bir fırsat, benim şu an ihtiyacım yok ama gerçekten İngilizce öğrenmek isteyen arkadaşlar bu mesajı değerlendirsinler derim. WallStreet pahalı ama cidden iyi eğitim veren yerlerden birisi... Özellikle kelime sıkıntısı olanlar için son derece etkili... Yukarılarda bir yerlerde de söylemiştim, Wall Street biraz görsel hafızaya hizmet eden bir kurstur eğer görsel öğrenmeniz iyiyse bence bu arkadaşla iletişime geçmekte fayda var. Kimse geçmezse benimle bir geç Özelden kalan fiyatı falan bana yollarsan ilgilenebilirim bir ihtimal.. Kesin söz vermiyorum. Önceliği ihtiyacı olan arkadaşlara bırakmak isterim.
  21. Çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım. Hoş geldin
  22. Ya aslında yapmak çok isterim ama bir yandan da okumak istediğim o kadar çok kitap var ki; eskilere geri dönmek bazen cazip gelmiyor... Fakat belki yapacak bir arkadaş olur diye umuorum. Yine de ola ki baştan okudum tabii burada paylaşacağım
  23. Aslında söylüyorlar hani bazen kitaplarında yazdıklarıyla gerçekliğin ilgisi yok diye ama sonuçta bu roman ve kurgu olduğu için o hataları affedebiliyor insan yine de değil mi? Dan Brown'un, İç narteksi anlattığı bu bölümde yazarın bir yanlışı ya da unutkanlığı söz konusu olmalı. Genellikle Bizans kiliselerinde narteksten ana ibadet mekanı naosa, ordaki diğerlerinden daha geniş ve yüksek 3 giriş ile geçiş sağlanır. Bu olasılıkla Roma Zafer taklarından gelen bir özelliktir. Ancak Ayasofya'da bir istisna özellik vardır. Burada Naosa geçişi sağlayan kapı sayısı ne 3 ne de yazarın dediği gibi 4 değildir. Burada ortadaki geniş ve yüksek olan toplam 9 kapı vardır. ayrıca bu bilgi için de teşekkür ederim, faydalı bir bilgi oldu benim için...
  24. Mutlu oluyorum ben böyle işte Çok teşekkür ederim güzel sözler için
  25. Kaiken'i şu an ben de okuyorum Grange'ın da sıkı takipçisiyim, kitap ile ilgili fikirlerinizi buradan da paylaşırsınız bir ara bizimle değil mi? Jean Christophe Grange : Kaiken Bu arada Carl Sagan'ın bahsettiğiniz kitabını henüz okumadım ama en kısa zamanda başlayayım ben de Çok teşekkürler, ne güzel bir fikir alışverişi oldu işte

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.