-
İçerik Sayısı
3.258 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
İdam cezası devlet eliyle işlenmiş bir cinayettir bana göre ve evrensel hukuk kuralları içerisinde yeri yoktur diyorum...
-
MİRAC KONUSU VE KUR'ANIN BU SORUYA CEVABI.
DİPNOT şurada cevap verdi: halukgta başlık İslam ve Şeriat
Bencede...- 3 cevap
-
- MİRAC KONUSU
- aklını kullanmasını bilen
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
BÜYÜK ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ BAŞLADI... "Anadolu'yu Vermiyeceğiz"...
DİPNOT şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
BÜYÜK ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ / ANADOLU'YU VERMİYECEĞİZ... Nükleer santrallara karşı başlıyan ve "Anadolu'yu Vermeyeceğiz" sloganıyla başlatılan "BÜYÜK ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ" Artvinden bugün başladı... Kapitalist Düzen Doğayı Yok ediyor düşünce temelinden yola çıkan grubun ana hedefi seslerini duyurabilmek ve güç oluşturmak... HES projelerine karşı yurdun dört bir yanından yürümeye başlayan yurttaşlar, Ankara'da buluşacak... Yürüyüşe; Muğla, İzmir, Trakya, Antakya, Hasankeyf, Antalya katılacak ve yürüyerek katılacak grupların Ankara'da Buluşmasıyla son bulacak... Basında geniş yer buldu... http://www.birgun.ne...month=01&day=26 http://emedya.cumhur...m=yhs&hn=230308 http://www.acikgazet...i.htm?aid=40904 http://www.anamurgun...baslayacak.html http://www.sondakika...asladi-2629309/ http://www.bodrumaja...hp?haberno=1357 http://www.yesilgazete.org/?p=25031 http://www.likyahabe...sp?haberID=2037 http://www.bodrumdab...u-yuruyusu.html http://trekking.com.tr/?p=672 http://emedya.cumhur...m=yhs&hn=230308 http://www.birgun.ne...month=01&day=26- 4 cevap
-
- Nükleer Santraller
- Nükleeere Hayır
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Buradan ... -http://nukleer.greenpeace.org/- -
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Aslına bakılırsa tabiat ana çok büyük bir ders verdi bizlere. Maalesef bu dersi en son dönemde Japonya çok acı bir şekilde yaşadı, bu feci ve üzücü durumları henüz yaşamamış ülkeler/ülkemiz bunu basiretli davranıp bu dersi çok iyi almak gerekli ve aynı zamanda da bizim gibi ülkeler için öğretici olmalıdır. Fakat gelin görün ki, Bırakın doğanın bu gibi acımasızlığından ders almayı adeta umursamaz bir tavır ve düşünceyle ona karşı inatlaşmayı politik başarı olarak görüyoruz. Ya da kişisel hırs uğruna politik avantaj olarak görüp bundan çıkar sağlamaya çalışıyoruz... -
HUMEYNİ'Yİ FRANSA KULLANMIŞTI, GÜLEN'İ DE ABD KULLANACAK...
DİPNOT şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
HUMEYNİ'Yİ FRANSA GÖTÜRMÜŞTÜ, GÜLEN'İ DE ABD GÖTÜRDÜ İran devriminin lideri Humeyni'nin Fransa tarafından Irak'tan alınarak Paris'e götürüldüğünü ve günü gelince de kendisine tahsis edilen uçakla Tahran'a gönderildiğini söyleyen Prof. Zekeriya Beyaz, ABD'nin de Fethullah Gülen'i bu amaçla ülkesine götürdüğünü savundu. ABD'nin planının günü gelince kendi kontrolünde bir rejim için Gülen'i Türkiye'ye göndermek olduğunu söyleyen Beyaz, "Ama burada o plan sökmez. Burası Türkiye, bizim bu oyunu bozacak aydınlarımız var. Ordumuz var" dedi. O İNSANLARA ZULMEDİLİYOR Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu olan bütün sanıklara zulmedildiğini belirten Zekeriya Beyaz, "En büyük günah zulmetmektir. O insanların hepsine zulmediliyor. Sayın Perinçek'e, Balbay'a, Özkan'a, Haberal'a ve Sayın Veli Küçük'e zulmediliyor. Neden tutuklu olduklarını bile bilmiyorlar. Sayın Perinçek, söz konusu delillerden 11 tanesinin sahte olduğunu ispat etti bugüne kadar. Ama hala tutuklu" dedi. "İŞGALCİLER BİLE BU KADAR SUBAYIMIZI TUTUKLAMAMIŞTI" Birinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizi işgal eden güçlerin bile bu kadar sayıda Türk subayını tutuklamadığını söyleyen Prof. Zekeriya Beyaz, "Bugün 163 şerefli Türk subayı tutuklu. Bunu İngilizler, Yunanlılar bile yapmamıştı" dedi. SEÇİM HİLELERİ YAPILIYOR Türkiye'de uygulanan seçim sayım sisteminin tüm dünyada terk edildiğini de belirten Zekeriya Beyaz, "Bu yazılım Amerika'dan alınmış. Şifresi kimde var? Yazılı yapanlar da ve o yazılımı Türkiye'ye getirenlede var. Bu şifre elinde olanlar o sisteme girip diledikleri gibi seçim sonuçlarını değiştirebilirler. "Bu sistemin güvenlik sertifikası var mı?" diye soruldu, "Yok" cevabını verdiler. Buna nasıl güvenebiliriz?" dedi. ADAY OLMAYACAĞIM Evinde yapılan son aramalardan önce bağımsız aday olmayı planladığını açıklayan Zekeriya Beyaz, "Ama artık son olanlardan sonra adaylıktan vazgeçtim. Büroma kapanacağım ve yarım kalan çalışmalarımı tamamlayarak devletime bu şekilde hizmet vereceğim" dedi. Kaynak ... -
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
İyi yapılsında sevgili SuperGezer... Japonya’da felaketin sorumlusu deprem de tsunami de olmadığını söylüyor uzmanlar ve bu ülkedeki nükleer mühendislerin ataları sonucunda onların tasarımlarına lisans veren hükümetler ve enerji açlığı içinde olan hükümet politikaları sorumlu olanlar. Evet ekenomik anlamda Prof. Hayrettin Kılıç'ın da bahsettiği gibi Japonya inanılmaz bir enerji oburu doğru fakat Japon hükümeti bu felaketi aştıktan sonra enerji oburu değil enerji tasarrufu politikaları uygulayacaktır diyor ki bence de mantıklı... Hayrıca şunu da unutmamak gerek... küresel nükleer lobiler tehlikeli gerçekleri maalesef örtbas etmektedir. Gelelim ülkemize, Türkiye'de şu han nükleer felaket ve tüpgaz patlaması olarak gören ve aynen bu ifadeyi kullanabilen bir başbakanın zihniyetiyle enerji politikasını yönlendiriyor olması ülkemizde yapılacak olan nükleer santral ile olabilecek/meydana gelebilecek bir kaza ile Türkiye’yi neler bekliyor dersiniz?... Saygılar... -
Başkanlık Sistemi’nden vazgeçti! Başbakan Erdoğan’ın Londra’dan yaptığı, “Seçimlerden sonra referandum” açıklaması, uzmanlar tarafından Türkiye'ye başkanlık sistemi geliyor şeklinde değerlendirildi... Oysa, Başbakan’a çok yakın bir iki heriften aldığımız bilgilere göre Erdoğan, başkanlık sisteminden çoktan vazgeçmiş durumda... Başbakan, yakınındakilere, “Artık iyice polis devleti olduk, başkanlık bizi bozar, ben başkanlık değil, ‘Başkomiser’lik sistemini getiricem. Hem zaten, bi ileri demokrasi atasözü, ‘Padişah baban olacağına başkomiser arkadaşın olsun’ der...” diye konuşuyormuş.
-
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Evet evet haklısınız sayın y.yılmaz... Olurmu olur... Çünkü burası Türkiye... Ve hal ortada... Her taraf kulluk kulistanlık... Sevgi ve saygılar...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sayın y.yılmaz... Düşünelim biraz o zaman.. İlahiyat Fakültesi Profesörü Zekeriya Beyaz’ın evi arandı ve bu aramada Beyaz’ın Fethullah Gülen’le ilgili yazdığı kitap taslağına el kondu. Bu emri kim verebilirdi sizce... Tabiki doğal olarak Ergenekon savcısı Zekeriya Öz... Peki sonra ne oldu; Olan şu..... Bu olay olur olmaz aynı saatlerde Zekeriya Öz görevinden alınarak terfi ettirildi. Peki neden?... Çünkü; Türkiye’de yaşayan imamın hamlesi ile Amerikada yaşayan imamın önümüzdeki seçimlerde milletvekili adaylarının belirleme savaşı var ve Amerika’daki imamın yapmaya çalıştığı her türden şey Türkiye’deki imamın maalesef aleyhine. Yanı sevgili dostum... Henüz basılmamış/yayınlanmamış, hatta matbaaya bile gitmemiş bir kitabın taslağı tutuklanınca esas yetkili imam da doğal olarak buna dayanamadı ve yetkisiz imamın savcısını görevden aldı... Saygı ve sevgiler...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Evet sevgili Can Dündar'dan cesur çıkış... Sevgili Can Dündar, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" adlı basılmamış kitabının taslağını sitesinden yayınladı. Son olarak Radikal Gazetesi'ne yönelik polis baskının ardından çıkan mahkeme kararına göre, kitabı bulundurmak, basmak veya yaymak suç teşkil ediyor... Sayın Can Dündar'ın kitabın taslağını yayımladığı web sayfası... Saygılar...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın hakkında toplatma kararı verilen kitap çalışmasının internet sitelerinde yayımlanmasını "soru önergesinin" konusu yaptı. Vural, İzmir Milletvekili sıfatıyla ve Adalet Bakanı Ahmet Kahraman tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği önergede, kitap çalışması hakkındaki mahkeme kararını anımsattı. Medyaya yer alan haberlere göre, karara rağmen çalışmanın internet ortamında dolaşmaya başladığını ve yüz binlerce kişinin sosyal paylaşım sitelerinde çalışmayı paylaştığını kaydeden Vural, şu soruların yanıtlanmasını istedi: "Kitabın internet sitesi üzerinden gönderildiği kişiler terör örgütüne yardım suçunu işlemişler midir? Kitabı bilgisayarına indiren kişiler de aynı suçu işlemişler midir? Türkiye’de milyonlarca kişinin bilgisayar ve internet kullandığı düşünüldüğünde bu suçlu oranının milyonlara ulaşması ihtimali karşısında ne düşünüyorsunuz? Kitabın gönderildiği ve/veya kitabı internet üzerinden indiren kişilerin terör örgütü suçlaması ile karşılaşmaması için ne yapması gerekir? Gönderilen adresi savcılığa mı bildirmelidir? Gönderilen materyali bilgisayarından silmeli midir? Kitabı okumuş olanların terör örgütüne üyelik suçlamasıyla karşılaşmaması için ne yapması gerekir?" 100 BİN KİŞİYİ ÖRGÜTE YARDIMLA MI SUÇLAYACAKSINIZ? İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, yönetim kurulu üyeleri ve tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın avukatları Bülent Utku ile Can Atalay bugün baronun Beyoğlu’ndaki binasında gazetecilerin karşısına çıktılar. "İmamın Ordusu" isimli kitap taslağına el konulmasına tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, "Yargının yasakların değil, özgürlüklerin koruyucusu olmalıdır" dedi. Baronun görüşlerini bir açıklamasıyla duyuran Başkan Kocasakal, İstanbul 12. Ağır ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliğinin Ahmet Şık’ın henüz el konulmamış kitabına ilişkin el koyma kararını ağır bir dille eleştirdi. Ceza hukukunda niyet, düşünce hazırlık gibi aşamaların icraya geçilmediği sürece cezalandırılmayacağı belirten Kocasakal, henüz basılmamış bir kitap taslağına emniyet kanaatine bağlı olarak basılacağı varsayımı ile el konulmasının niyetin cezalandırılması olduğu öne sürdü. Artık düşüncenin tutsak ve daha ciddi bir tehdit altında olduğunu belirten Kocasakal, Anayasanın 25/1. maddesinde yer alan herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir ve 26/1. maddesindeki herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir, maddelerini hatırlattı. Kocasakal bir başka konuya da değinerek, "Kitap taslağının elektronik dokümanlarının arama kararı gerekçe gösterilerek silinmesi veya imhasının TCK’nin 281/1. maddesine düzenlenen "suç delillerini yok etme suçunu oluşturmaktadır " şeklinde konuştu. ARAMA KARARI HUKUKA AYKIRI Ahmet Şık’ın avukatlarına yönelik işlemlere de tepki gösteren Kocasakal, savcılık yazısıyla avukatların elindeki nüshaların istenmemesi ve verilmemesi durumunda el koyma kararı çıkarılacağı şeklindeki yaklaşımların kanuna aykırı olduğu ve savunma hakkına yönelik açık bir saldırı olduğu söyledi. "Savcının mahkeme kararına ek veya onun yerine geçecek ya da kararın açıklaması mahiyetinde bu şekilde talimat verme hakkı görevi ve yetkisi bulunmamaktadır " diyen Kocasakal, olası arama veya el koyma talebinin kabul göreceğinden nasıl emin olunduğunun da ayrıca sorgulanması gerektiği vurguladı. AVUKATLARA DESTEK VERDİ Kocasakal baro adına yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Avukatla ilgili olarak CMK’nın 124.maddesinin uygulanabilmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Maddenin ikinci fıkrasında açıkça ’şüpheli veya sanık ya da tanıklıktan çekinebilecekler hakkında bu hüküm uygulanmaz’ denilmektedir. Aynı Kanunun 46/1 a maddesi uyarınca da avukatlar bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgilerle ilgili olarak meslekleri gereği tanıklıktan çekinebilecekler arasında sayılmıştır. Yine CMK’nın 126.maddesine göre şüpheli veya sanık ile 45 ve 46.maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz. Şu halde CMK 124.maddede belirtilen disiplin hapsının avukatla bakımından uygulanamayacağı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. Kaldı ki Avukatlık Kanununun 36.maddesine göre avukatların kendilerine tevdi edilen veya avukatlık görevi dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasak olup iş sahibinin muvafakati olsa dahi bu durumla ilgili olarak yine de tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir. Yine aynı maddeye göre çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk gerektirmez. Aksine avukatın 36.maddedeki bu sır saklama yükümlülüğünün ihlali disiplin ihlalini oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi avukat, anılan kitabın elinde bulundurduğu nüshasını teslim etmekle yükümlü değildir, buna zorlanamaz, belirtilen kitap taslağına da bu nedenlerle elkonulamaz. Hukuken doğru olmaması bir yana savcılık talimatında, kitap taslağının bir nüshasının verilmemesi halinde bunun örgüte yardım suçunu oluşturacağı şeklindeki belirleme hukuka aykırı olarak savunmaya ve müdafiiye bir tehdit niteliğindedir. Savcılık makamı hangi fiilin ne suçunu oluşturacağını belirleyebilecek görev ve yetkiye sahip bir makam değildir. Kaldı ki bu yöndeki bir belirleme hakimlik kararında da yer almamaktadır. Hukuk devletinde savcılar avukatı bu şekilde tehdit edemez. Burada avukatın TCK’nun 6/1-d maddesi uyarınca tıpkı hakim ve savcılar gibi yargı görevi yapan kişiler arasında olduğunu anımsatmak isteriz. AVUKATLARA TEHDİT İDDİASI Hukuki durum bu denli açıkken, avukatın mesleğinin gereği olarak sır saklama ve tanıklıktan çekinme hakkına uyulmayarak, kanuna aykırı olarak ve uygulanma imkanı bulunmayan maddeler dayanak gösterilerek teslime zorlanması, aksi durumda evde ve büroda arama yapılacağı, hakkında gözaltı ve tutuklama işlemleri gerçekleştirilebileceği, örgüte yardım suçlaması ile 15 yıla kadar hapis istemi ile yargılanabileceği beyanı kanunsuz, hukuksuz ve tehdit niteliğindedir. Yine bu davranış, savunma hakkına, avukatlık mesleğine, meslek onuruna saldırı niteliğindedir. İSTANBUL BAROSUNDAN DESTEK AÇIKLAMASI Bilinmelidir ki İstanbul Barosu buna sessiz ve seyirci kalmayacağı gibi, Avukatlık Kanununun 95/4.maddesi uyarınca gerekli yasal girişimlerde bulunacaktır. Meslektaşlarımız, savunma yalnız ve korumasız değildir, olmayacaktır. Tüm meslektaşlarımızı savunmayı ve mesleğimizi korumaya davet ediyoruz. Bu hukuksuz ve endişe verici girişimi kınıyor, İstanbul Barosu olarak mesleğe ve meslektaşa yönelik bu gibi saldırılara karşı suskun kalmayacağımızı, tüm meşru direnme ve savunma hakkımızı kullanacağımızı saygı ile kamuoyuna duyuruyoruz" 100 BİN KİŞİYİ ÖRGÜTE YARDIMLA MI SUÇLAYACAKSINIZ ? İmamın Ordusu kitap taslağının internetten paylaşıldığını ve savcılığın bu konuda inceleme başlattığını hatırlatan ve internette taslağı indirenler hakkında herhangi bir yasal işlemin yapılıp, yapılamayacağını soran bir gazeteciye İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal şu yanıtı verdi : "Mahkeme kararında sadece bir el koyma kararı vardır. Bu kitabın bulundurulmasının teslim edilmemesinin örgüte yardım oluşturacağı şeklinde bir belirleme kesinlikle yoktur. Bu tamamıyla bu savcılığın bir görüşüdür. Bu şekilde örgüte yardım ve yataklık suçu dediğimiz suç, belirli bir kasıt ile işlenebilen bir suçtur. Böyle bir örgütün varlığı henüz mahkeme kararıyla saptanmamıştır. Daha buradaki ifadelerin örgüte yardım oluşturabilecek örgütsel doküman niteliğinde olduğu da saptanmış değildir. Benim kanaatim herhangi bir şekilde suç oluşturmayacağı şeklindedir. Ne yapacaksınız ? 100 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız ? Bu kişiler hakkında disiplin hapsi mi uygulacaksınız? Hukuku zorlayarak, sınır çekmeye çalışırsanız, kendiniz zor duruma düşersiniz." "BİRİNCİ SINIFA AYRILMAMIŞ BİR SAVCININ BAŞSAVCILIĞI VEKİLLİĞİNE GETİRİLMESİ, ÇOK GÖRÜLMÜŞ BİR UYGULAMA DEĞİLDİR" Bir soru üzerine HSYK’nın Zekeriya Öz hakkında verdiği son atama kararını da değerlendiren Kocasakal, " Bugün hukukun bir baskı aracı haline getirildiği bir dönem yaşıyoruz " dedikten sonra "bir hukuk devleti devleti yapan, usül kurallarıdır. Bugün siz aramada gözaltında bir takım kuralları ihlal ederseniz, yarın bir gün de birisi gelir, ’ işkenceyle alınmış olabilir ifade’ der. Biz kişilerle uğraşmıyoruz. HSYK benim için artık güven vermekten uzak bir yapı arz etmektedir. Bağımsız olduğu konusunda ciddi şüpheler vardır. Bugüne kadar yaptığı atamalar ve uygulamalar da bütün bu kuşkularımızı teyit edilmiştir. Birinci sınıfa ayrılmamış bir savcının başsavcılığı vekilliğine getirilmesi, çok görülmüş bir uygulama değildir. Hangi kriterlere göre bu atamalar yapılmıştır. Güven vermekten uzak" şeklinde konuştu. "ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER DERHAL KALDIRILMADIR" Konuşmasının sonunda özel yetkili mahkeme ve savcılara da tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, " Özel yetkili savcılık demek, sınırsız yetkili savcılık demek değildir. Maalesef Türkiye’de bugün özel yetkili savcılıklar ve mahkemeler eski DGM’leri aratacak konuma gelmiştir. Özellikle İstanbul özel yetkili ağır ceza savcılığı ve mahkemesi, kendisini deyim yerindeyse kendisini Türkiye Başsavcılığı ve Mahkemeleri gibi görmektedir. Özel yetkili mahkemeler derhal kaldırılmadır. Çünkü başka bir hukuk haline dönüşmüştür. Baskı aracı olmaya doğru da hızla gitmektedir" ifadesini kullandı Kaynak ...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Ahmet Şık'ın, taslağı polis tarafından toplatılan 'İmamın Ordusu' kitabı olduğu iddia edilen kitap taslağı Twitter'dan paylaşılmaya başlandı. Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı 'İmam’ın Ordusu' ile ilgili olarak polis İthaki Yayınları'nı ve Radikal Gazetesi'ni aramış ve Ertuğrul Mavioğlu'nun bilgisayarındaki kitap taslağını almıştı. Uzun zamandır tartışılan 'İmamın Ordusu' olduğu iddia edilen kitap taslağı Twitter'dan paylaşıldı. 298 sayfa olan taslağın ilk sayfasında Şık'ın tutuklanırken söylediği 'Dokunan Yanar' sözleri başlık olarak yer alıyor. AYDIN ENGİN: ORJİNAL GÖRÜNÜYOR Ahmet Şık'ın çalışmasını gönderdiği az sayıda isim arasında bulunan T24 sitesi başyazarı, gazeteci Aydın Engin, internette yayına konan dosyanın kendisine gönderilenle aynı olduğunu ve orjinal göründüğünü söyledi. MAVİOĞLU: GÖK KUBBE ALTINDA HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAZŞık’ın kitap taslağını okuması için yolladığı isimlerden gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, sitede yayımlanan taslağın kendi okuduğu taslakla aynı olduğun doğrulayarak BirGün’e şu açıklamada bulundu: “Bu memlekette ya da bu dünyada gizli kapaklı bir şeyin kalmayacağını söylemiştik zaten. Gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmaz. İki tane taslak silmekle, üç tane adrese baskın yapmakla, kitabın yayınını engelleyemezsin. Zaten baştan itibaren soruşturma saçma sapan yürütülüyor.” BirGün’ün ulaştığı Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ise şu anda bu konuyla ilgili açıklama yapmak istemediğini söyledi. SAVCILIK SORUŞTURMA BAŞLATTI Taslağın internette dosya paylaşımı yapılan sitelerde yayınlanmasının ve linkinin Twitter'da paylaşılmasından yaklaşık iki saat sonra başsavcılık soruşturma başlattı. Twitter'da paylaşılan taslağı görmek için Kaynak ...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bu kitap o kitap mı? Ahmet Şık'ın, taslağı polis tarafından toplatılan kitabı olduğu iddia edilen 'İmamın Ordusu' Twitter'a düştü. Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı 'İmam’ın Ordusu' ile ilgili olarak polis yayınevini ve Radikal Gazetesi'ni aramış ve Ertuğrul Mavioğlu'nun bilgisayarındaki kitap taslağını almıştı. Kanak ...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kitap ile ilgili bugün basına yansıyanlar... _____________ Kitabevlerine tutuklu gazeteci Şık’ın kitabı için tebligat yapıldı: İmamın Ordusu’nu satmayın AYŞEGÜL ÖZBEK Ahmet Şık’ın henüz piyasaya sürülmeden toplatılan “İmamın Ordusu” adlı kitabının taslağının dağıtım ve satışı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yasaklanmasını Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Metin Celal, “Mahkeme kararında kitap için “örgütsel doküman” tanımı yapılıyordu. Oysa tebliğ, “İmamın Ordusu”nun bir kitap olduğunun belgesidir. Öyle olmasa kitabevleri ve kırtasiyelere bu kitabı satmayın diye tebliğ yollanmazdı” sözleriyle değerlendirdi. Türkiye genelindeki tüm kitabevi ve kırtasiyelere gönderilen mahkeme kararında, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile “İmamın Ordusu” isimli doküman ve kitap taslağının dağıtım ve satışının yasaklandığı belirtilerek karar kitabevi ve kırtasiyelere tebliğ edildi. “İmamın Ordusu”nu basacaklarını duyuran Pencere Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Muzaffer Erdoğdu bunun bir tepki meselesi olduğunu belirterek, “Kitabı satmasalar bile sokakta dağıtır, yine bunun arkasında dururuz” şeklinde konuştu. Kitabın satışının yasaklandığı tebliğ edilen Beyaz Adam Kitabevi’nden yapılan açıklamada ise bunun bir usül olduğu ve bu tebligatın kitabı satmayacakları, ellerinde olmadığıyla ilgili bir taahhütname olduğu belirtilerek şöyle denildi: “Kitap basıldığı anda yasal olarak satamayız belki ama dükkanın önüne tezgâhı koyup kitabı satmaktan da çekinmeyiz. Bu ülkede “Kavgam” kitabı bile iki üç yıl önce döne döne baskı yaptı.” _____________ Türkiye Yayıncılar Birliği kitap taslaklarına el konulmasına tepkili: Anayasa ihlal ediliyor Gazetecilere Özgürlük Platformu (GOP) Dönem Başkanı Ercan İpekçi, “Darbe döneminde dahi kitap taslağına el konulması uygulamayla karşılaşılmadı“ dedi. _____________ AVRUPALI GAZETECİLER: Türkiye’de basın özgürlüğü tehlikede Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB), Alman Gazeteciler Birliği (dju) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EJF), Türkiye’deki “basın özgürlü-ğü”nden kaygılı olduklarını bildirerek, “Türkiye, hükümetinin iddia ettiği gibi basın özgürlüğünün ileri derecede gelişmiş olduğu bir ülke değildir. Dahası basın özgürlüğünün tehlikede olduğu bir ülkedir” dedi. Ortak açıklamada, “Türkiye’de gazetecilere karşı artan baskılar bizi kaygılandırıyor” ifadesi kullanılarak, gazeteci Ahmet Şık’ın henüz yayımlanmamış “İmamın Ordusu” adlı kitabının “ismi” nedeniyle Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandığına dikkat çekildi. Açıklamada, “Türkiye’de şu sıralarda 68 gazeteci tutuklu bulunuyor. 45 gazeteci şimdiden mahkûm oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı, Avrupa Gazeteciler Birliği üyesi ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Sözcüsü Ercan İpekçi 150 gazetecinin tutuklanma ve hüküm giyme tehdidi altında olduğunu belirtiyor. Ayrıca gazetecilere ve medya sahiplerine karşı açılan 2 bin dava ve 4 bin soruşturma sürüyor” denildi. _____________ ‘İMAMIN ORDUSU’NDAN SAİD NURSİ’YE Mehmet Tezkan Milliyet... _____________
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
“İmam’ın Ordusu” bizde de vardı ama sildik valla... Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı “İmam’ın Ordusu” bizde de vardı. Öğrendik ki bu kopya terör örgütü dökümanıymış ve taşıyan da teröristmiş hemen sildik. Polis isterse "evimizi dağıtmadan" bilgisayarımıza gelsin baksın. Yurtiçi ve dışı temsilcilerimize de "Aman silin" diye rica ettik. Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı “İmam’ın Ordusu” bize iki şekilde gönderildi. Önce e-posta yoluyla geldi. Sonra garip ama başka bir yöntemle şişede geldi... Biz şişede gelince şüphelendik zaten. Bu olsa olsa "örgüt işi" dedik. O zaman dikkatimizi çekti. Ahmet Şık’ın yazdığı ancak henüz basılmayan kitabı “İmam’ın Ordusu”nun terör örgütü dökümanı olduğunu bilmiyorduk inanın. Bilseydik ne şişeyi ne de e-postayı açar bakardık. İyi ki açıklama yapıldı da biz de hemen e-postayı sildik. Diğerini de şişeye koyup tıpayı tıkadık... Polis, her an bize de kontrola gelebilir. Bilgisayarımız tertemiz. Şişe de orada... Bellek çubuğu mu? Hangi elimde bilirseniz sizin... Bazıları basın-yayın özgürlüğü gibi söylemlerle iktidara zorluk çıkarıyor. Biz bunlardan değiliz inanın... Üstelik basılmayan bir kitap için biz kimseyi kırmayız valla. Ayrıca “İmam’ın Ordusu” korsanda çıkmış diye duyduk. İhbar ediyoruz. Güvenlik güçleri basılmamış kitap baskınlarını korsanları da kapsayacak biçimde genişletsin. Bu ne biçim genişletilmiş özgürlük anlayışı! Eşitlik istiyoruz! Ahmet Şık'tan hiç böyle bir şey beklemezdik. Temiz yüzlü iyi bir gazeteci gibi görünüyordu. Yazı İşleri Müdürü Birsen Altıner de şaşırdı ve şaşırık oldu bu duruma... Bizim yurtdışı temsilcilerimiz ABD'den Mahmut Şenol ve Avusturya'dan Kadim Ülker'e telgraf çekip durumu bildirdik. "Polis buralara gelemez" demeyin gelebilir valla... Bak ben Londra'da bile bu kitabı sildim gitti. Üstelik işin içinde "imam" var. Gözünüzü sevim silin şu basılmamış kitabı bilgisayarlarınızdan yahu. Mahmut Hoca sen kitap işleriyle çok uğraşıyorsun. Yapma Allahaşkına! Mümkünse hattatlık gibi soyu tükenen ata yadigarı mirasımıza dümen kır. Yusuf Yavuz kulağına küpe olsun... Yakında sıra HES karşıtlarına geliyor. Karıştırma HES'i MES'i Allahaşkına... Sana başka basılmamış kitap göndereceğiz. Söz! Sana zahmet “İmam’ın Ordusu”nu bilgisayarından siliver. Kuzey Kıbrıs'taki yazarlarımıza sesleniyoruz. Prof. Dr. Ata Bey, Doç. Dr. Birol Hoca ve Yurdagül Hanım size pas ettiğim şişeler Girne sahiline varmış olmalı. Tıpaları açmadan imha edin. "Denize geri atim" falan demeyin. Robinson Crusoe'nun biri bulur "terörist" olur... Kaynak ...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Bu hayrıntıları sizden öğreniyorum sevgili gugukçuk... Umut dolu ve dikkate değer bu paylaşımınıza yürekten teşekkürler... Diğer taraftan ise üzücü bir haber... Radyasyon bulutları Türkiye'de Japonya'da Fukuşima Daiçi Nükleer Santralı'ndan sızan radyasyon, dün Ege'den Türkiye'ye girdi. Radyasyon yüklü bulutlar 3 Nisan'a kadar Türkiye'ye gelmeye devam edecek. Çok düşük yoğunlukta radyasyon taşıyan bulutlar Pasifik, Amerika ve Avrupa rotasında 20 bin km'den fazla yol kat etti. Kaynak ... Bulutların izlediği yol... -
İmam... Hiç kimse okumadı kitabı... Ama en çok şeyi bu kitap anlattı... Kimse okumadığı gibi, zaten kitabı gören de yok... * Ama iyi kitap... Kimsenin okumadığı ve kimsenin görmediği kitabı üstelik herkes anladı da... Bir davetiyeyi üç kez okuyup genelde anlamayan bizim kuzen bile bunu okumadan, hatta görmeden “anladım” dedi... Ve anlattı... Dinledik... Ömründe hiç kitap okumamışlar, kitap okumayı aklından geçirmemişler, yaşamında eline kitap almamışlar, kitap yüzü görmemişler... Kitabın anlatmak istediğini anladılar... * Bir: Demek ki İmam var... İki: İmamın ordusu var... Üç: İmamın ordusu devleti ele geçirdi... * Kitabın bize anlattığına göre... (Görmüş, okumuş değilim...) İmamın istila planı başarılı oldu... Önce devletin en önemli kurumlarına yerleşildi... Sonra “mülkiyeyi, adliyeyi ele geçirinceye kadar sabırla” beklendi... “Kılcal damarlara girilinceye” kadar sessizce ilerlendi... “Zamanı gelince harekete” geçildi... Tüm bu istilaya karşı duranlar bir şekilde yok edildi... Kimisi korkutuldu, kimisi susturuldu, kimisi hapishanelere dolduruldu, kimisinin başına çoraplar örüldü, kimisi kendini vurdu, kimisi kahrından öldü... Ve devlet istila edildi... Öyle bir an geldi ki imamın ordusu; gazeteleri, matbaaları basarak, henüz yayımlanmamış kitapları dahi imha etmeye başladı... İmam başarmıştı... Kitap bunu anlatıyor... * Anlamayan yok... Bizler sekiz senedir anlatamadık da... Okumadıkları, görmedikleri kitap anlattı anlaşılan... İmamın dönek yanaşmaları dahi, yüz karası bu kitap imha operasyonunu izleyince, ilk kez “bu olmaz...” diye yazdılar... Anlamışlar... * Kitabın hepimize anlattığı en önemli şey ise: Koca Türkiye dizine vurup da bir şey yapamıyorsa... Artık çok geç... __________ Bekir Coşkun...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yani değilmi de sevgili arkadaşlar... Maalesef matbaanın geç geldiği topraklarda yaşıyorduk... Üstüne üstlük birde "yayımlanmamış kitabın toplatıldığı bir ülke" olduk... Saygılar...
- 85 cevap
-
- Gülen cemaati
- İMAMIN ORDULARI
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Maalesef yok sayın y.yılmaz... Ve haklısın bütün bunları analiz etmek için diplomat olmaya gerek yok... Malum senaryo ne yazıkki yıllardır aynı ama değişik metodlarla gayet güze uygulanıyor... Önce siyaset ekonomik krizleri tetikliyor, Ardından insani gerekçelermiş güya ve bu nedenle füzeleri, bombaları yoksul halkın üzerine yağdırıyor... Dün Afganistanda, Irak'ta... Bugün ise Libya'da... Hepsi ama hepsi emperyalizmin 'ÜSTÜN ÇIKARLARI' için... Saygılar...
-
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Türkiye’de Toplu Atom Cinayeti Girişimi Atom santralları, ne kadar modern teknolojiyle kurulup işletilse de, iddia edildiği kadar temiz enerji üreten bir sistem değildir. Çünkü nükleer yakıt zinciri, karbondioksit emisyonlarının önemli bir kaynağı olduğu gibi, en gelişmiş nükleer enerji kaynakları bile önlenemeyen sızıntılar dolayısıyla çevreye radyoaktif etkiler yaymaktadır. Japonya’daki büyük deprem ve bunu izleyen nükleer santral kazası, bugünlerde dünya kamuoyunu yoğun biçimde işgal ediyor. Bunun insani nedeni yanında bir nedeni daha var ki, o da bu nükleer santral kazasının olumsuz etkilerinin sadece Japonya ile sınırlı kalmayacağından korkulması. Çünkü olay, radyoaktif partiküllerin çevreye yayılması olasılığı dışında, Japonyanın ilerde dünyaya ihraç edeceği ürünlerin de kontamine olması, yani radyoaktivitenin bunlara bulaşmış olması olasılığıdır. Bu konuyu içeren çevre hukuku ile, Çevre Kanunu’nu hazırlayan komisyonun kamu hukukçusu üyesi olarak 1980’li yıllardan beri yakından ilgilenmekteyim. Ayrıca SBF Dekanlığı’nı yaptığım sırada başında rahmetli Erdal İnönü’nün bulunduğu Türk Fizik Derneği’nin desteği ile fakültem adına, Mersin-Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralla ilgili bir uluslararası sempozyumu 7-8 Temmuz 1997’de düzenlemiş ve bizzat katılmıştım. Sempozyuma, bugün Mersin milletvekili olarak AKP saflarında görev yapan, İnsan Hakları Komisyonu başkanı Prof. Zafer Üskül de katılmış ve nükleer santral aleyhinde konuşma yapmakla kalmamış, 17 Haziran 1997 tarihli Radikal gazetesinde de Mersin’de dile getirdiği aleyhte görüşleri yayımladığı bir makalede tekrarlamıştı. Şimdi mensup olduğu partinin başı, Akkuyu projesini yürürlüğe koymaktaki ısrarını, yollama yaptığı tüp gaz patlamaları örneğine dayanarak demagojik bir üslupla açık açık dile getiriyor. Benim bu konuda asıl anlatmak istediğim husus şu: Atom santralları, ne kadar modern teknolojiyle kurulup işletilse de, iddia edildiği kadar temiz enerji üreten bir sistem değildir. Çünkü nükleer yakıt zinciri, karbondioksit emisyonlarının önemli bir kaynağı olduğu gibi, en gelişmiş nükleer enerji kaynakları bile önlenemeyen sızıntılar dolayısıyla çevreye radyoaktif etkiler yaymaktadır. Bu hususu sözünü ettiğim sempozyuma çok ilginç bir bildiriyle katılan Alman nükleer enerji uzmanı Prof. Schmitz-Feuerhake açık açık anlatmıştı. Profesöre göre, Almanya’daki bazı nükleer santralların yakın çevresinde çocuk lösemileri görülmekte ve bu, giderek artmaktadır. Viyana Nükleer Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Wolfgang Kromp da özellikle 200 bin insanın ölümüne, buna yakın insanın da ömür boyu hasta ve sakat kalmasına yol açan ve bizim Karadeniz kıyılarında yaşayanlardan birçok kimsenin tiroid kanseri ve kan kanserine yakalanmasına yol açan Çernobil felaketinin boyutlarını gözler önüne sermiş ve bu felaketten sonra Viyana halkının protesto ve direnmeleri üzerine Viyana’da inşa edilmekle beraber henüz işletmeye açılmadan sökülüp Cezayir’e ihraç edilen santralın serencamını anlatmıştı. Her iki bilim insanı deprem bölgesi içinde kalan Akkuyu’yu ve orada yaşayan halkın tepkisini bizzat gördükten sonra bu santralın yapılmaması hususunu ısrarla belirtmişlerdi. Amerika’da bu konuda çalışan Prof. Hayrettin Kılıç ta, görülen sakıncalar nedeniyle ABD’de de uzun süredir nükleer santral inşa edilmediğini açıklamıştı. Mersin - Akkuyu halkını hiçe sayan bir siyasal iktidar Gelelim Akkuyu’ya... Enerji bakanımız Japonya’dan ders aldığımızı ve öngörülecek önlemlerle kaza ihtimalinin söz konusu olmayacağını ve atom santralından geri adım atılmayacağını geçenlerde verdiği demeçle vurguladı. Öngörülecek önlemlerin (!) ne olduğunu bir uzman çıkıp bize anlatsa çok iyi olacak. Japonlar da önleyemedi Başbakan da mayıs ayında Akkuyu’da kazmanın vurulacağını bildirdi. Bu beyanlarda bulunanlar herhalde şunu bilmiyor: Nükleer santrallar şampiyonu Japonya’da bugüne kadar irili ufaklı nükleer santral kazası meydana gelmiş bulunmaktadır. Japonlar teknolojide bu denli geri midirler ki, şimdi ortaya çıkan ve bir felaketle sonuçlanan kazayı önleyememişlerdir? Ayrıca şunu herkesin kesin olarak bilmesi gerekir ki, Ecemiş fay hattının merkezi (episentrumu) Akkuyu’dan sadece 25 km. uzaklıktadır ve 1998’de sismoloji uzmanlarının Niğde’de düzenlenen bir sempozyumda belirttikleri gibi, bu konuda açıkça yalan söyleyen yetkililerin iddiasının aksine, Ecemiş fayı aktif bir faydır! Bunun böyle olduğu, 27 Haziran 1998’de yakındaki bir atılım hattının etkisiyle Ecemiş fayında ortaya çıkan kırılma nedeniyle meydana gelen deprem sonucunda 150 kişi yaşamını yitirmiştir. Bundan sonraki depremin Akkuyu’da yapılacak nükleer santral için yaşamsal bir tehlikeyi ortaya çıkarmayacağını kim garanti edebilir? Ayrıca Akdeniz’in altında, Kıbrıs’ın kuzeyinde de tehlikeli bir fayın bulunduğu uzmanlarca defalarca dile getirilmiştir. Bu fayın kırılmasının Akkuyu sahilinde Japonya’daki gibi bir “tsunami”yi yaratmayacağı nasıl garanti edilebilir? Japonya’daki kazadan sonra Almanya halkı sokaklara dökülmüş ve Federal hükümetin bir süre önce ömrü dolan bazı nükleer santralların işletme süresinin uzatılmasına ilişkin kararının iki gün içinde durdurulmasını sağlamıştır. Almanya’da nükleer atıkların saklandığı Gorleben kasabasındaki tuz yataklarına yılda bir kez demiryoluyla yapılan nükleer atık nakliyatı her seferinde burada büyük direniş olaylarına neden olmaktadır. ABD’de nükleer santral yapımından şimdilik vazgeçmiştir. 1993 tarihli Rus Anayasası’na göre, nükleer santral yapımı konusunda başvurulması mecburi olan referanduma Kostromo bölgesinde yapılacak olan santral için başvurulmuş ve halkın yüzde 87’sinin ret oyu kullanması (241 bin hayır, 29 bin evet oyu) sonucunda bu santral yapılamamıştır. Rusya kendi ülkesinde artık nükleer santral yapmamakta, bu konuda başka ülkelere, bu meyanda İran ve Türkiye gibi ülkelere yönelmiş bulunmaktadır. Türkiye’de ise iktidar, Atom Enerjisi Kurumu’nun verdiği eski tarihli lisansa dayanarak Akkuyu atom santralının yapımını, Çernobil felaketini önleyemeyen Rusya’da kurulu Rosatom adlı bir firmaya ihalesiz olarak vermiştir. Bu firmanın İran’da yaptığı nükleer santralda ortaya çıkan ciddi bir arıza sonunda santralın çalışması durdurulmuştur! Nükleer santraldan vazgeçilmeli Rusya’nın dışında başka ülkelerde de referanduma başvurulması sonucunda nükleer santral yapımından vazgeçilmiştir. Bu ülkeler şunlardır: İsveç, İsviçre, Avusturya, İtalya. Türkiye’de siyasal iktidar bu konuda referanduma başvurmadığı gibi, halkın direnişine de aldırmadan ve teknolojisinin yüksek düzeyde olup olmadığını da yeterince araştırmadan, Rus firmasına nükleer santral kurulması işini, sözleşmeye Türk yargısının yetkisini bertaraf eden tahkim şartının konmasını da kabul etmek suretiyle vermiş bulunmaktadır. Bu firmanın nükleer atıkları Türkiye’nin neresinde depo edeceği bilinmemektedir. Bu konuda bir garanti hükmü de bulunmadığından, firmanın Rusya’daki nükleer atıkları bile getirip Türkiye’de depolaması olasılığı vardır. Bu santralın yapımından vazgeçilmesi durumunda ödenmesi öngörülen milyarlarca dolarlık tazminatın caydırıcı işlevi göz önünde tutulursa Türk halkının ne denli yaşamsal bir tehlikeyle karşı karşıya bırakıldığı kolayca anlaşılır. Prof. Dr. A. Ülkü AZRAK -
Kapitalizm terörist bir sistemdir. Çünkü eşitsizliğe ve şiddete dayalı bir sistem... Bu sistem binlerce Afrikalı halkın yaşayabileceği parayı bir zenginin cebine dolduruyor. İnsanlık suçu işliyor. Kapitalizm insan yaşamını yok ettiği gibi doğaya da hükmediyor. Öyle bir model yaratmalıyız ki doğaya dönüş yapılmalı. Felsefemiz bu olmalı. Juan Manuel Sanchez Gordillo
-
NÜKLEERE HAYIR... Nükleer santral istemiyoruz...
DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Radyasyon Heryerde...