DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
Tabiki anylyorum... Maske kullanma ustalağınızdan bahsediyorsunuz ve birde konpleks olan kendinizden öyle değilmi?... Düşünselliğin oturmadğı, Kültürel yozlaşmadan kendinize düşen payı aldığınız... Ve sosyalleşme adına kendinize burada yer bulduğunuz... Evet sizi anlıyorum... Geyik muhabbeti ve oyun salonları... Çocukluk kızamığı yani... Umarım uzun sürmez... Sağlıcakla kalın...
-
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
İbadet için ne hadise ne de sünnete gerek var... Çünkü... Hadis = gelenek, hadis; sünnet; görenek, âdetler, anane, gelenek. Sünnet = 1. Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz. Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi. Sünnet düğünü. 2. sünnet, bir ocak, ruhen arınma, hazreti isa'nın sünnetinin kutlanması. Lütfen bilgilerinizi bir gözden geçirin... Sevgiyle kalın
-
yamyam
Bence oynayacağınız ve sarılacağınız ip olur!...
-
inanan ve inanmayanlara ?sorular
Ne demek istediğini bir anlayabilsem, bir duygu ve düşüncelerini ifade edebilme kudretini gösterebilsen kur'an dili dışında sana cevap vermezmiyim hiç... Lütfen ezbere devam... Belki dünyanın gerçeğini kavrayıp onu cennete çevirme çabanız olur... Hiç olmazsa bunu yapma gücünüzdemi yok... Ama olsun... Allahımız biz yapmasak bile istediriz yapar değilmi sizin için?... Bence yapmaz, yapmayacakta... Ama siz hala yapacağını sanacaksınız... Ve düşündüğünüzle kalacaksınız... Tüm varlığınızla da bunu bir türlü anlayamayacaksınız... Kavrayamayacaksınız... Sevgiyle kalın..
-
İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR
Değilmi?... Bilmem belkide hissettildiği gibidir ne dersin... Yani şöyle gökyüzünden bakabilsen ve kendini görebilme erdemine bir varabilsen konu hiçte anlaşılmaz olmadığını göreceksin hani... Sevgi ve saygılar..
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Sevgili 2023... Tarihe gidersek Osmanlı, etnik haritası çok renkli bir imparatorluktu, milliyetçilik devlet yıkıcılığı demekti; Yunanlı, Sırp, Bulgar, Rumen, Ermeni, Arap, Arnavut arasında milliyetçilik yayılırken Türklerde ses seda yoktu; ilk milliyetçilik fikirleri Rusya'da yaşayan Türklerde uç verdi. Sonra?.. Balkan Savaşı yıkımı Türkçülüğü ateşledi; Turancılık İttihat ve Terakki'nin ideolojisine dönüştü; ırkçılık ağır bastı. Birinci Dünya Savaşı'nda Enver Paşa bütün Türkleri birleştireyim derken Anadolu elden gidiyordu; bereket Mustafa Kemal gibi hangi yıldızdan geldiği belli olmayan biri ortaya çıkıp ülkeyi kurtardı; çağdaş ulusçuluğu benimseyerek yolumuzu saptadı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni bir Turancılık akımı Türkiye'yi sardı. Yeni Türkçülük hem Amerikancıydı.. Hem dinci.. Bu yeni ideoloji ''İki Kutuplu Dünya'' ya uyuyordu; Amerika'nın komünist Rusya ve Orta Asya'ya dönük stratejisinin uzantısı niteliğindeydi; milliyetçiliğin düşmanı komünizm yıkılacaktı; Orta Asya'daki ''esir Türkler'' kurtarılacaktı; Türk milliyetçiliği yükselecekti. Sonra ne oldu?.. Komünizm yıkıldı.. ''Esir Türkler'' kurtuldu.. Ama Türk milliyetçiliği bir türlü yükselemiyor; üstelik dinciler artık palazlandıklarından ''kavmiyetçi'' saydıkları Türkçülüğü ''Müslümanları bölen bir tehlike'' gibi görüyorlar. Ve yakın tarihte bir şekli ile MHP iktidara ortak oldu.. Ve.. Ne yapacağını şaşırdı... ''İki kutuplu Dünya'' da, ''Batı Bloku'' içinde, Amerikan uyduluğuyla Türkçülüğü dincilikle bulamaç yaparak komünizm tehlikesinin körleştirdiği toplumda pazarlamak güç değildi. Ama artık İki Kutuplu Dünya yok.. ''Doğu ve Batı Blokları'' yok. Sağ-sol çelişkisi 2000'li yılların Türkiyesi'nde bu nedenle ağır basmıyor.. Tek kutbun egemeniyle ulus devlet arasındaki çelişki başatlaştı.. Türkçü-Turancı-milliyetçi, yaşadığı ülkenin ulusal çıkarlarını savunmaya kalktı mı karşısında kimi görüyor?.. MHP lideri Devlet Bahçeli bir ara karşısında birdenbire Kemal Derviş 'i gördü... Ve yatıştı.. Oysa sorun Derviş değil.. Sorun derinde... MHP seçimini ister istemez yapacak; ya teslim olacak, ya milliyetçi kimliğini yeğleyecek... . ANLADINIZIMI SEVGİLİ ARKADAŞLAR NE DEMEK İSTEDİĞİMİ.... Sevgi ve saygılarımla... ÇOK RİCA EDİYORUM DEĞERLİ ARKADAŞLARIM... LÜTFEN YUKARIDA YAZILANLARI BİR ZAHMET OKUYUN, KAFA YORUN VE DÜŞÜNÜN... ORTAK BİRÇOK NOKTA YAKALAYABİLİRİZ BELKİDE... VE İŞİN EN ÖNEMLİSİ İSE;... BU ÜLKEDE YAŞIYORSAK BİRKERE İDEOLAJİK KÖLELİKTEN KURTULUP TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİĞİ VE ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ ÇOK İYİ DEĞERLENDİRMEMİZ GEREKİYOR... O DAR BİR MİLLİYETÇİLİK DÜŞÜNMEDİ... HER ALANDA YENİLİK, İLERLEME, GELİŞME, ÇAĞDAŞLAŞMA, EKONOMİK KALKINMA VE SOSYAL ANLAMDA MİLLİ BİR SEFERBERLİKLE MİLLİYETÇİLİĞİNİ / ULUSALCILIĞINI GÖSTERDİ... KAFATASÇILIKLA... SADECE BÖLÜCÜLERE KARŞI... IRKÇI... DEĞİL... EMPERYALİZME KARŞI BİRLİKTELİK, DİNİ KÖLELİĞE VE KULLUĞA KARŞI LAİK, DÜŞÜNSEL ANLAMDA DEMOKRATİK VE YURTSAL ANLAMDA İSE ASLA BÖLÜNMEYECEK BİR ULUS VE KOCA BİR TÜRKİYE BIRAKTI... TÜM BUNLARI DEĞERLENDİREREK... TEHLİKENİNDE FARKINDA OLARAK VE ONA KARŞI UYANIK VATANDAŞLAR OLARAK ARTIK UYANMA ZAMANI DEĞİLMİ SİZCE?
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Yorum yok...
- TÜRK GENÇLİĞİ BUMU ŞİMDİ?... YAKIŞIYOR MU?... (Gazi Üniversitesinde kendisini ÜLKÜCÜ olarak tanımlayan Üniversitelilern davranış ve örgütlenme biçimi)
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Ne yazdınız arkadaşım neyin önyargısı... Bana hiçbir şey katmadınız bu forumda ve mantıklık birşey ortaya koyamadınız tedirginlik ve ürkü vererek birşeyle elde etme çabasından başka... Siz bizleri karşınıza aldıkça bu Güzelim ülkemiz daha çok zarar görecek... Lütfen yazdıklarıma bir bakın ve bu Ülke için çarpan binlerce kalbe sahip olduğumuzu göreceksiniz... Öyle karanlıklarla, Öyle konuları saptırmayla hiçbir yere varamayacaksınız.. Sevgili Hulki cezioğlunun da dediği gibi bumerang gelip size çarpacak... Milliyetçiliği'de, Ülke sevgisini de, sizden öğrenecek değilim... Büyük önder bizlerin bugünlerde dile getirdiklerini bakın yıllar önce belirtmiş... Aynen şöyle... 1925'te "Dinin politikaya âlet edilemeyeceği ve bu suçun da vatan hıyaneti sayılacağına dair" Hıyanet-i Vataniye Kanunu'na bir madde ekletmişti. Yüce Atatürk, din politikaya alet edilince işin nerelere kadar geldiğini o günlerde yaşamıştı ve kurduğu Cumhuriyet'in ilelebet yaşaması için de, bugünleri düşünerek önlem almıştı. Bugün düşünemeyenlere hatırlatılır!.. Bizim rehberimiz dine dayalı milliyetçilik hiç olamaz... Bizim rehberimiz Mustafa kemal ATATÜRK ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin varlığının Ulusalcılık anlayışı çerçevesinde birliğini temsil eden bölünmezlik ilkesi ve laikli anlayışıdır... Lütfen bunu anlayın artık... Sevgiyle kalın...
-
ŞU MÜSLÜMANIN HALİNE BAK... (Çıkarcı,İkiyüzlü,Mürteci,Korkak,Yobaz... Cüppesinin içine sığınmış lagar bedeni, sarığının altında yuvalanmış kurnaz a.)
. Tespitleriniz çok doğru sevgili sardunya... Ama maalesef anlamaya çalışılacağı, sorgunulacağı, düşünüleceği ve analiz edileceği yerde önyargılı, araştırmadan, incelemeden olduğu gibi kabul edilmiş ve bunu tereddütsüz doğru bulunmuş bir yaşam biçimine karşı uyanık olunmayı, aydınlanmayı ve gerçekçiliği tüm cabamızla göstermeye çalışıyoruz oysa... Bakın sevgili SARDUNYA... Yıllar önce MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 1925'te "Dinin politikaya âlet edilemeyeceği ve bu suçun da vatan hıyaneti sayılacağına dair" Hıyanet-i Vataniye Kanunu'na bir madde ekletmişti. Yüce Atatürk, din politikaya alet edilince işin nerelere kadar geldiğini o günlerde yaşamıştı ve kurduğu Cumhuriyet'in ilelebet yaşaması için de, bugünleri düşünerek önlem almıştı. Bugün düşünemeyenlere hatırlatılır!.. Sevgi ve saygılarımla...
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
. PSİKOLOJİK SAVAŞ BUMERANGI!... "Yurtseverleri, milliyetçileri, ulusalcıları bölme senaristleri"nin attıkları "iftira ve psikolojik savaş bumerangının" bir gün kendilerine döneceğini vurgulamıştım. Bunların arkasındaki şer güçler, uzun süredir Türkiye'yi bölme, insanlarımızı birbirine düşürme planları yaptığı için, hâlâ bıkmadan çalışıyorlar. Ama bu da tutmayacak. Düşünebiliyor musunuz, hem hukuktan ayrılmayan Atatürkçü Danıştay yargıçlarına katliam gibi terör uygulayarak öldürüp, yaralayacaksınız; hem de buradan kendiniz kârlı çıkmak için bu işi Atatürkçüleri bölmek için iftira kampanyalarına dönüştüreceksiniz. Yani, onlara göre, hem Atatürkçüler ölecek, hem de Atatürkçüler suçlu olacak!.. Rahmetli Dr.Necip Hablemitoğlu'nu da katlettikten sonra (hatırlatalım, katili hâlâ bulunamadı), yine onun aleyhinde kampanyalar düzenlenmişti!... Türk milleti artık bunları yutmuyor!.. Şimdi, devlete düşen görev şudur: Bu cinayet ve terörün sorumlularına yasal cezaları bir an önce verilmeli, psikolojik savaşa son verilmeli, Türkiye aydınlık ve çağdaş yolunda güçlü biçimde ilerlemelidir!... __________________________________________ Hulki CEVİZOĞLU - 23/05/2006 - Yeniçağ Gazetesi
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Sevgili politika düşüncelerinizi çok net ifade etmişsiniz ve düşüncelerinize katılıyorum... Paylaşımlarınıza teşekkürler... Dost sevgilerimle...
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Kişisel dalaşmaları bırakın ve Beyninizi konuşturun lütfen... Saygılarımla... .
-
TÜRK GENÇLİĞİ BUMU ŞİMDİ?... YAKIŞIYOR MU?... (Gazi Üniversitesinde kendisini ÜLKÜCÜ olarak tanımlayan Üniversitelilern davranış ve örgütlenme biçimi)
KISACA BELİRTİYORUM: Ülkemizde tek umudun, Atatürk milliyetçiliğinin benimsenmesinde. Bağnazlıktan, gerici tutumlardan uzak, gerçek ulus sevgisinde olduğu inancıdır... Sadece bunu anlatmaya çalışıyorum sevgili berceste... Sevgi ve saygılar... .
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Ne yaparsanız yapın... Bu gibi olaylarda ipin ucu ya yıllardır; ___Ya aşırı dinciliğe (Allahü ekber diyen ve Allahın askeri olduğunu sanan ve kolayca insan öldüren psikolojik sapkınlıklara)... ___Ya Bu ulusçuluğu halk yığınlarını uyutmayı amaçlayan gerici ulusalcılı'a (yani milliyetçiliğe)... ___Ya islami faşitliğe (ki bu kavram bugün ordu ve demokratik kitle örgütlerince şiddetle kınan ve ABD şablonlu olduğu herkesçe bilinen toplumsal sindirme politikalarına alet olduğunu bile bilmeyen cemiyet içerisinde eğitilip doğruyu allah adına insan öldürmeyi normal bulan sosyalleşemeyenlere... ___Ya ülkücü mafya babalarına ki Türkiye'nin yıllardır kanını emen ve sürü psikolajisi ile haraket eden haraç çetelerine... Ya da zıvanadan çıkma ve çoçukluk kızamığına yakalanan ülkücülere dayanmaktadır... #Kimse insan sevgisinden, yaşadığı dünyayı cennete çevirme düşüncesinden, insanı anlamak ve onu kavramak gibi insancıl bir etiğe sahip olmaktan söz etmiyor... #Kimse Allah’ın insanoğlunu adam etmek için gönderdiği din ilkeleri, birleştirici tesirler yerine, insanoğlu tarafından çıkarlar uğruna deforme edile edile hem dünyada, hem de ülkemizde kutuplaştırıcı sebeplere dönüştürüldüğünü görmüyor ve çözüm aramıyor... #Kimse Bu ülke de yukarılara yürümek yerine, bu kısır döngüde, işte öyle emeklemiştir zaman yitirdiğinden bahsetmiyor... #Kimse Dünya din adına birbirine düşman milletlerle doldu... Bu noktada ülkemiz çok tehlikeli bir sürece girdi diyen yok... Son olarak şunu söylemek isterim ki; Beyni yıkana yıkana eriyen saldırgan insan müsveddeleri, müslümanlığın dünyadaki itibarını çok ağır zedelemişlerdir... Bunların arkasındaki çokuluslu beyin yıkayıcı mekanizmalarının gün yüzüne çıkartılması lazımdır... Ama karanlık şer güçleri, tıpkı kan emici yarasalar gibi karanlıklardan istifade ederler ve asla gün ışığına çıkmazlar... Allah adına öldürme hakkı edinmek nasıl bir dini yoruma sığdırılır? Hem Allah adına hareket ettiğini söyleyip, hem de kul öldürmek ne yaman bir çelişkidir... Allah’ın, gücünü böyle şeyler için kullanabileceğine, böyle acımasız olabileceğine inananların, Allah hakkında bilgileri olduğuna inanmak çok zor... Din adına, Allah adına bu dünyayı hangi kafalar dinamitliyor Allah aşkına? Bu güzelim ülkeyi karanlıklara taşıyabileceklerini mi sanıyorlar? Sevgiyle kalın... .
-
TANRI TÜRKÇE BİLMİYOR MU?... (Duayı Arapça değil Türkçe okumanın ne gibi sakıncası olur ki diye düşündüm ve ''Tanrı Türkçe bilmiyor mu? diye bir sor.)
Sadece bir söz.... Gerekli dersi aldıysan asla pahalıya mal olmamıştır... Buradan tüm okuyuculara ve paylaşımcılara Sevgi ve saygılar... Umutla, yaşamla ve varolmanın bilinciyle yaşam ile ilgili herşeye karşı sorumlulukla kalın... .
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Diğer taarftan Danıştay’ya saldırı düzenleyen saldırganın saldırı esnasında dinsel sloganlar atması, arabada bulunan gazete ve sair malzemelerin yorumlanması gerekir. Çok büyük bir olasılıkla, bu tür makyaj malzemeleri hedef saptırmaya yönelik olabilir. Siyasal köken itibariyle, kendilerini milliyetçi olarak niteleyenlerle, dinci (siyasal ortama çekildiği için “dinci” kavramı uygun düşer) olarak niteleyenler arasında bir ayırımın yapılması gerekmektedir. Diğer bir deyişle, hareketin ırkçılık temeline mi, yoksa dincilik temeline mi dayandığı ortaya koyulmalıdır. Konunun takipçisi olaraka bekleyip göreceğiz... Sevgiyle kalın...
-
ALLAHIN ASKERE İHTİYACI VARMI?... (Dünya din adına birbirine düşman milletlerle doldu... Allah’ın, kendi yarattığı kullarının öldürtülmesi için ken.)
Sevgili gelincik düşüncelerinize ve düşüncelerinizdeki duruşa saygı duyuyor ve farklı düşünmediğimizi görmekten te hayrıca mutluluk duyuyorum... Düşüncenize yürekten katılıyorum... Maalesef Din adına, Allah adına bu dünyayı hangi kafalar dinamitliyor görüyorsunuz. Bu güzelim ülkeyi karanlıklara taşıyabileceklerini mi sanıyorlar? tabiki ihtimal vermiyorum ama tedirginde değilim açıkçası... Dost sevgilerimle...
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Başbakan kavşak açmak mazeretiyle, cenazeye katılamayan yürütmenin başı, açacağı kavşaktan önce ülkenin sürüklendiği kavşağı doğru görmeli... O kavşakta millet, laikler ve antilaikler diye, ya da dinciler ve dinsizler diye ayrıştırılıp, kamplaştırılıp, bir yol ayrımına getirildi... O kavşakta bir devlet kurumu olan Danıştay devletten koruma istiyor, devlet reddediyor... O kavşakta devletin polisi sokaktaki mini etekli kızı dövüyor... O kavşakta Cumhuriyet gazetesine 10 günde 3 kez allahu ekber denilip saldırılıyor... Allah elbette ki ekber ama kimseye, verdiği canı alma hakkını vermiyor... O kavşakta, 21 yaşındaki güdümlü çocuk ! İmam Hatipliye meclis kürsüsünden rejime meydan okutturuluyor... Ama meydan o kadar boş değil... Halkı bu kavşaklara getirenler, halktan kaçmak için kavşak açmaya gidiyorlar... Bakalım o kavşaktan çıkış nasıl olacak... Demokratik koşullarda pet şişe atmak ve su dökmek belki tasvip edilmeyebilir ama, Allah’ın, kendi yarattığı kullarının öldürtülmesi için kendisine bağlı askerler oluşturduğuna, kendisinin de Allah’ın askeri olduğuna inanan, Allah’ın din savaşlarını tasvip ettiğini düşünen, cihat adına öldürenleri ise asla tasvip edilmez... Ve buna ses çıkarmayanları, duyarsız kalanları, sesiz kalan ve kucaklarında besleyenleri ise hiçbir zaman TASVİP EDİLMEZ / EDİLEMEZ... Sevgiyle kalin... .
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Benim ki gayet açak fakat sizin çalım ve oyun tarzınınız ne sevgili Armance... A evet evet anladığım kadarıyla çalgı ve oyun tarzınızın Türkiye Cumhuriyetinin Danıştay dairesine saldıran ve kurşun yağdıran katile duyarsız, sessiz ve tepkisiz kalınması... Ey allahım ne günlere ve kimlere kaldık inanılır gibi değil... .
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Teşekkürler sevgili redark... Saygı konusundaki duyarlılığınız sizin özsel saygınızdan kaynaklı olabileceğini aldım... Böyle ortamlarda yitirilmememesi gereken tek şey saygı olmalı diye düşünüyorum... Yoksa kavga, kaos ve kargaşa hiçbirimize birşey katmaz... Dost sevgilerimle...
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Size bu şekilde düşünceleriniz ile ilgili olarak aydınlık yollar diliyorum... ... Sevgiyle kalın... NOT:__ ||__ İkiz kuleler konusunda farklı düşünmüyorum... .
-
ALLAHIN ASKERE İHTİYACI VARMI?... (Dünya din adına birbirine düşman milletlerle doldu... Allah’ın, kendi yarattığı kullarının öldürtülmesi için ken.)
. ALLAH'IN ASKERE İHTİYACI VARMI?... Allah’ın insanoğlunu adam etmek için gönderdiği din ilkeleri, birleştirici tesirler yerine, insanoğlu tarafından çıkarlar uğruna deforme edile edile hem dünyada, hem de ülkemizde kutuplaştırıcı sebeplere dönüştürüldü... Dünya din adına birbirine düşman milletlerle doldu... Bu noktada ülkemiz çok tehlikeli bir kavşağa geldi... Bu kavşak rejimin başka yönlere saptırılmaya çalışıldığı kavşak... Ve bir yanı uçurum... Bugün Başbakan kavşak açmak mazeretiyle, cenazeye katılamayan yürütmenin başı, açacağı kavşaktan önce ülkenin sürüklendiği kavşağı doğru görmeli... O kavşakta millet, laikler ve antilaikler diye, ya da dinciler ve dinsizler diye ayrıştırılıp, kamplaştırılıp, bir yol ayrımına getirildi... O kavşakta bir devlet kurumu olan Danıştay devletten koruma istiyor, devlet reddediyor... O kavşakta devletin polisi sokaktaki mini etekli kızı dövüyor... O kavşakta Cumhuriyet gazetesine 10 günde 3 kez allahu ekber denilip saldırılıyor... Allah elbette ki ekber ama kimseye, verdiği canı alma hakkını vermiyor... O kavşakta, 21 yaşındaki güdümlü çocuk ! İmam Hatipliye meclis kürsüsünden rejime meydan okutturuluyor... Ama meydan o kadar boş değil... Halkı bu kavşaklara getirenler, halktan kaçmak için kavşak açmaya gidiyorlar... Bu kavşakta tehlikeli bir satranç oynanıyor... Allah’ın, kendi yarattığı kullarının öldürtülmesi için kendisine bağlı askerler oluşturduğuna, kendisinin de Allah’ın askeri olduğuna inanan, Allah’ın din savaşlarını tasvip ettiğini düşünen, cihat adına öldürenleri Allah’ın bizzat kollayacağına inandırılan piyonlardan çok , o satranç tahtasının veziri soruşturulup, muktedir şahlar mat edilmelidir aslında... Hem ülkede, hem de dünyada... Allah’a layık olmak için, yüce ahlaklı, sevgi dolu, mutlak insanlığın ne olduğunu sindirebilmiş olmak yeterlidir oysa... Adam öldürerek Allah’ın şefaatini kazanmak diye birşey olabilir mi? Böyle düşünebilen bir cühela, müslüman olabilir mi? Müslümanlıkta veya herhangi bir dinde öldürme hakkı var mıdır? Bir dindarın içine sinebilir mi adam öldürmek? Evrensel ve mütekamil bir din olan müslümanlık bu durumları hiç haketmiyor... Erkeğin, karısını iz bırakmamak kaydıyla dövebilme yetkisinin, göksel bir mekandan edinildiği nasıl iddia edilebilir? Bu nasıl olur da bir din hükmü ve özgürlüğü olarak yorumlanabilir? Dini böyle alçaltanlar, nasıl olur da Yürütme tarafından resmen kınanmaz, failler ihraç edilmez? Beyni yıkana yıkana eriyen saldırgan insan müsveddeleri, müslümanlığın dünyadaki itibarını çok ağır zedelemişlerdir... Bunların arkasındaki çokuluslu beyin yıkayıcı mekanizmalarının gün yüzüne çıkartılması lazımdır... Ama karanlık şer güçleri, tıpkı kan emici yarasalar gibi karanlıklardan istifade ederler ve asla gün ışığına çıkmazlar... Allah adına öldürme hakkı edinmek nasıl bir dini yoruma sığdırılır? Hem Allah adına hareket ettiğini söyleyip, hem de kul öldürmek ne yaman bir çelişkidir... Allah’ın, gücünü böyle şeyler için kullanabileceğine, böyle acımasız olabileceğine inananların, Allah hakkında bilgileri olduğuna inanmak çok zor... Din adına, Allah adına bu dünyayı hangi kafalar dinamitliyor Allah aşkına? Bu güzelim ülkeyi karanlıklara taşıyabileceklerini mi sanıyorlar? Devleti devlet yapan kurumlar arasında husumetler yaratılması dini dayatmalar uğruna Yürütme yoluyla olabiliyor... Yürütme, yargıya gıcık, yasamayı beceremiyor... Yargı, yürütmeden memnun değil... Yasama, Yürütmeyi yargılayamıyor... O zaman da bütün gözler savunmaya dönüveriyor... Eğer bu gezegende bir evrim için bulunuyorsak ve Allah’ın bizleri değerlendirme takdiri, mütekamiliyet ölçeğindeki hakedişlerimiz ise, vay cennette böyle kanlı icraatlarla yer ayırdığını sananların haline... Allah zaten bazı şeyleri muğlak bırakarak , sapmaya eğilimli olanların iyot gibi açığa çıkacağı sistemi de kurmuştur evren ile ve evrensel ahenk ile birlikte... Devletlerin yürütme, yasama , yargı kuvvetlerinin ayrılığının önemi kadar , Allah’ın sınama kriterlerinin de iyi anlaşılması lazımdır... Gerginlikleri ortadan kaldırmakla yükümlü olan ama iktidara yürürken vaad ettiklerini, iktidar olunca yapamadığı için gerginlikler yaratan Yürütme, kutuplaşmalar türettiği için, muktedir olamadığı iktidardan yürür giderse “ beraber yürüdük biz bu yollarda “ şarkısını söyleye söyleye yürürler geldikleri yerlere doğru geri geri... Oysa Anıt Kabir’e yürüyenler arasında baş örtülüler de olabilseydi, ya da Yürütmeciler gocunarak savunma yapacakları yerde samimi ve inandırıcı kınamalar yapabilselerdi, oluşturdukları kutupları eritebilecek toplumsal uzlaşmaya yönelik bir ışık doğardı... _____________________________________________ M. Süzütekin'e teşekkürler...
-
DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Daha neler...
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Bir bakalım milliyetçilik nedir? Türk Dil Kurumu Sözlüğü, milliyetçiliği (Türkçesi ulusçuluğu) şöyle tanımlamış: ''Kendi ulusuna özgü şeyleri üstün tutma. Yabancı baskısı ve sömürüsünden kurtulmayı, kendi ulusunu sevip onu yüceltmeyi, kendi ırkını başka ırklardan üstün görüp onları egemenliği altına almayı istemeye dek varan, öğretilerin adı; milliyetçilik, nasyonalizm''... LÜTFEN DİKKAT!... '''Yeni ulusalcılık'' ise; DİKKAT MİLLİYETÇİLİK DEĞİL: ''Bu ulusalcılığın kurucusu ve dünyada ilk kez uygulayıcısı Atatürk önderliğindeki Türk ulusudur.'' FAKAT BU ARADA MİLLİYETÇİLERİN çoğunda bugün kafa karaşıklığı yaşanmakta ve ne yazıkki Atatürk'ümüzün aksine bunla '' ulusçuluğu halk yığınlarını uyutmayı amaçlayan gerici ulusalcılıktan (yani milliyetçilikten) kesinlikle ayırmak gerekir.''