Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

DİPNOT

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

DİPNOT tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili suheda... 1- Öncelikle yazı bana ait değil. 2- Evet genelleme yapılmıştır ve bu genelleme eğer yazı sonuna kadar okunursa kimlerden ve hangi müslümanlardan bahsedildiği açıkça görülecektir. 3- Yazıda hiçbir hakaret sözcüğü yok ve tamamıyla yazarın konu ile ilgili olarak vermeye çalıştığı ana mesaja uygun bir kalıpta sürüklemiş ve Arap yarımadası ve onların eklentileri olan ülkelerdeki genel durumu çok iyi ifade etme şeklini okuyucuyla bütünleştirmiş kanaatindeyim. 4- Lütfen cok rica ediyorum sorduğunuz o soru neyse lütfen burada da sorun. Gözden kaçırmış olabilirim ve memnuniyetle cevaplamaya çalışırım... 5- Türban ve baş örtüsü ile ilgili farkı size birazdan aktarmaya çalışacağım... 6- Son olarak sizden küçük bir ricada bulunacağım... Lütfen Yazmış olduğum yazıları çok iyi okuyun ki birçok arkadaş tarafından okunmadığını sadece cevap babında hemen düşünce belirttiklerini çok iyi biliyor ve onlarla zaten mümkün olduğunca muhatap olmuyorum. Tabiki en azında siz değerli arkadaşımın soru sorma ve düzeyini bozmama gibi çok önemli bir duruşu var ve bunu düşünsele katkısı açısında önemli bir kazanç olarak buluyorum ... Dost sevgilerimle... .
  2. 'Tehlikenin Farkında mısınız?' Dün laik Cumhuriyet tarihinde büyük bir kara gündü. Ancak tüm göstergeler vurguluyor ki ülkede aydınlık güçler birleşerek önlem alamazlarsa, bu kara günün karanlık bir geleceğe dönüşmesi kaçınılmazdır. Şeriatçı bir gazetenin somut ve açıkça hedef gösterdiği Danıştay'a ve yüksek yargıçlara düzenlenen suikast, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm boyutlarıyla tehlike ve tehdit altında bulunduğunu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak bir kesinlikle ortaya koymuştur. Dün Cumhuriyet gazetesine bombaları atan el ile bugün Danıştay'ı kurşunlayan tabancanın kabzasını tutan el birdir. Bu elin sahibi kimdir biliniyor. Adına irtica denen bu uygarlık dışı güç, 21'inci yüzyılın başında laik Türkiye'de iktidarlaşma evresine girmiş, devletleşme sürecine doğru ilk adımlarını atmıştır. Eğer bu ülkenin Atatürkçü laik güçleri hâlâ uyanmazlarsa, lakayt ve bilinçsiz hallerini son olaylardan sonra da bırakıp birleşemezlerse, son pişmanlıkları fayda vermeyecektir. . ___________________________________________________________________ 18.05.06 Cumhuriyet / Sürmanşet
  3. EVET TÜRBANIN DİLİ VARDIR... HATTA BİR BEZ PARÇASI İÇİN İNSAN ÖLDÜRMEYE KADAR VARAN CANİCE BİR DİLİ... Danıştay 2. Dairesi üyelerini hedef alan kanlı saldırı, "türban gerilimi"nin giderek kan dökme, can almaya dek uzanan tehlikeli bir noktaya tırmandığının göstergesidir. Danıştay üyeleri, "türban" konusunda aldıkları laiklik yanlısı kararlarından ötürü İslamcı medyanın hedefi durumuna getirilmişlerdi. Vakit gazetesi 13 Şubat 2006'da "İşte o üyeler" manşetiyle, Gölbaşı'nda bir anaokulundaki türbanlı öğretmenle ilgili kararı veren Danıştay 2. Dairesi Başkanı'nın ve üyelerinin fotoğraflarını yayımlamıştı. Savcılık, "Yargı üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdiği" gerekçesiyle Vakit gazetesi hakkında soruşturma açmıştı. Alparslan Arslan adlı avukat, Danıştay'ı basarak, 5 yargıcı ağır yaraladı, "Allahuekber" diye tekbir getirerek, koridorlarda terör estirdi. Tekbirli saldırı... Türbana geçit vermeyen kararları nedeniyle dinci çevreler tarafından hedef gösterilen ve hükümet üyelerinin eleştirdiği Danıştay 2. Dairesi'nin başkan ve üyeleri, değerlendirme toplantısı sırasında silahlı saldırıya uğradı. Salona giren İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat Alparslan Arslan adlı saldırgan, ''Allah'ın askeriyiz, elçisiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız'' diyerek üyelere kurşun yağdırdı... .
  4. Eeeeey premolaree... Bu ülke dinini saf ve temiz yaşayan, Tahrikata bulaşmamış, Evinin duvarında asılı Kur'an dan başka bir rehper aramayan, Sade vatandaşa birşey söyleyemez, söyletmeyizde... Amaaa. Yobaz, Karanlık, Dini faşist, Ve dini zorbaya karşı Herşeyimiz ile sonuna kadar mücadele etmeye hazırız. Birde şu unutulmasın... Kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeye hazırız. Tabiki öncelikle hukuk devlet anlayışı, demokratik ortam ve laik yapı çerçevesinde. Bugün buradan sizinle bir geçmişe bakalım. Öldürülen ve yakılanlar kimler, Öldürülen bir müslüman, Bir yobaz, Bir dini faşit Ve dini zorba gördünmü hiç? Göremezsin... Öldürülenler, yakılanlar dinci değil Atatürkçü ve hepsi birer MUSTAFA KEMAL... Ki onu yapanlar belli zaten. Lütfen oyuna gelmeyin, Lütfen gerçekleri görün Ve lütfen, Şeriat isteyen bir zihniyetin Ülkemiz üzerinde oynadığı oyunun Yani Tehlikenin farkına varın... Sevgi ve saygılarımla... .
  5. . Saldırgan 'Ülkücüyüm' dedi... Danıştay'da bu sabah uğradığı silahlı saldırıda bulunan ve avukat 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldüren saldırganlardan AA kendisini 'ülkücü' olarak tanımladı... Danıştay'da bu sabah uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanan Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin, tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vefat etti. Özbilgin'in cenazesi yarın Kocatepe Camii'nde kılınacak ikindi namazından sonra Karşıyaka Mezarlığında toprağa verilecek. Özbilgin için ilk tören, emekli vali olması nedeniyle, saat 14.30'da İçişleri Bakanlığı önünde yapılacak. Saat 15.30'da da Danıştay'da tören düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik saldırının, biçimine bakıldığında kişisel bir husumetten kaynaklanmadığının anlaşıldığını belirterek, ''Bu saldırıların kurumlarımıza yönelik olmayıp Cumhuriyetimize, özellikle Cumhuriyetimizin değiştirilemez olan demokratik ve laik niteliğine yönelik olduğu anlaşılmaktadır'' dedi. Gözaltında tutulduğu Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen saldırganın üzerinden, İstanbul Barosu'na kayıtlı, 1977 Bingöl Kığı doğumlu ''Alparslan Arslan'' adına düzenlenmiş avukat kimliği çıktı. Glock marka silahın kullanıldığı saldırı sonrası, olay yerinde 5 adet mermi kovanı bulunduğu öğrenildi. "ÜLKÜCÜYÜM" DİYE TANIMLADI" Saldırganın, dün de aynı saatlerde Danıştay 2. Daire Başkanlığına geldiği ve başkanın odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terk ettiği belirtildi. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından sorgulanan Arslan'ın ''kendisini ülkücü olarak tanımladığı'', ''türban olaylarından etkilendiğini'' ileri sürdüğü öğrenildi. Saldırganın ''olayı münferit olarak gerçekleştirdiğini ve herhangi bir örgütle bağlantısı olmadığını ısrarla vurguladığı'' bildirildi. POLİS İKİ KİŞİYİ DAHA ARIYOR Danıştay 2. Daire Başkanı ve üyelerine yönelik silahlı saldırı olayıyla ilgili gözaltına alınan avukat Alparslan Arslan'ın arabasında, 14'lü bir silahın yanı sıra Başkan ve üyelerin fotoğraflarının yer aldığı gazete kupürü çıktığı bildirildi. Arslan'la bağlantısı olduğu belirtilen 2 kişinin de arandığı kaydedildi. Açık kimlikleri tespit edilen iki kişinin Arslan'la birlikte İstanbul'dan mı geldikleri ya da bu kişilerin Arslan'ın eyleminden önce telefonla mı konuştukları konusunda bir açıklama yapılmadı. SALDIRIDA KULLANILAN TABANCA ''TEMİZ'' ÇIKTI Gözaltındaki Alparslan Arslan'ın saldırıda kullandığı bildirilen glock marka tabancanın balistik incelemede her hangi bir olayda kullanılmadığı belirlendi. Arslan'ın kullandığı arabada bulunan 14'lü tabancanın da balistik incelemeye alındığı ve çalışmaların devam ettiği kaydedildi. .
  6. . Cumhuriyet, Hepinizi Boğacaktır Çirkin Oyunun Yobaz Oyuncakları. Danıştay'a yapılan ihanet saldırısında hem bir sebep hem de sonuç birlikte barınıyor. Önce sebeplere bakalım, yani görünen sebeplere. Danıştay'ın saldırıya uğrayan üyeleri 2006 yılının Şubat ayında türban ile ilgili bir karar alıyor. Ertesi gün, Akit Gazetesi 'İşte O Üyeler' manşetiyle, karanlık güçlerin isteğini yerine getiriyor ve Danıştay'ı hedef tahtasına yerleştiriyordu. Danıştay Başkanlığına seçilen Sumru Çörtoğlu, 10 Mayıs'ta Başbakan Tayyip Erodğan'ın gözlerinin içine baka baka hedef haline getirildiklerini söyledi. Kasımpaşalı Başbakanımız, hedefin kim ve ne olduğunu bile sormadan Danıştay'a tepki göstermeyi tercih etti. Bütün bu tartışmalar, hedef göstermeler ""birileri" için vazife idi. Yani durum'dan Vazife çıkartıldı ve çirkin saldırı gerçekleştirildi. Sebepler onla için yeterliydi. VE SONUÇ?... Olay, sadece Danıştay'ın aldığı karara tepki içeren bireysel bir eylem mi? Kuşkusuz değil. Yukarıda saydığımız sebepler, olayı kişisel bir saldırı çerçevesine oturtmak için özenle yaratılmış gibi görünse de, arkadaki küresel gücü gizleyemiyor. ABD'nin o zamanki Ankara büyükelçisi Edelman'ın Yüksek Seçim Kurulu Bakanı Tufan Algan'ı ziyaretiyle birlikte başbakan yapılan Tayyip Erdoğan, artık küresel gücün hedeflerinin de gerisinde kaldı. Sonuç, Türkiye'ye yeniden terörle yola getirme planının bir parçası Bunu İstanbul'da sinagog'u ve HSBC'yi bombalayarak o dönemki koşullar içinde kısmen yaptılar. Şimdi yaptırdıklarıyla ulaşmaya çalıştıkları yer de aslında aynı. Farklı olan sadece, Türkiye'yi dönüştürme amacına ulaşmak için kullandıkları piyonlar, maşalar ve uşaklar. Çünkü bunun için Türkiye'nin siyasi iklimi bizzat başbakan Tayyip Erdoğan tarafından uygun hale getirilmiştir. Yurttaş kültürü yerine, mürit aidiyetiyle yetişenler, "Türkiye'yi sonu karanlık" bir yola sokmuştur. Tek dileğimiz, Türkiye'nin bu yapay sonuçların içinden 1919 ruhuna dönerek çıkmasıdır. .
  7. Kınamak yetmez sevgili ahmetkaya639, tavır koymak, farkında olmak gerekiyor... Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde türban üzerine siyaset yapılmadı ve bir bez parçası bu kadar önemli gösterilip bunun üzerinde politika ve siyaset yapılmadı. Fakan ne yazık ki ülkemizin temiz ve saf insanlar üzerinde oynanan tahlihsiz bir oyun bu. Fakat bu oyun tutmayacak ve kendi oyunlarının vebali altında ezilip kalacaklar. Dini birtakım şeyleri Ulemaya soramak isteyen bir başbakan, Camileri kışla, Minareleri süngü öngörüsü ile siyaset yapan, Toplumu inanalar ve inanmayanlar diye bölen bir başbakan o makama yakışmıyor, ben hak etmiyorum, Atatürk türkiyesine uygun düşmüyor. Lütfen artık kınamak yerine yerinizi ve duruşunuzu belirleyin ve tehlikenin farkına varın artık. Sevgi ve saygılarımla...
  8. ... SON DAKİKA!.. DANIŞTAY ÜYESİ ÖZBİLGİN VEFAT ETTİ Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetti. ... İLK İFADELERİ... TÜRBAN YÜZÜNDEN HEDEF ALDIM... Danıştay 2'nci Dairesi üyelerine silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan,"Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti. 17 Mayıs 2006 Çarşamba 15:50 Danıştay 2'nci Dairesi'ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan, İstanbul Barosu'na 24760 sicil numarasıyla kayıtlı bir avukat. Aslan saldırının ardından Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandı. Alparslan Arslan’ın hakkında bilgi veren polis yetkilileri, avukatın Bingöl’ün Kığı ilçesi Nacaklı Köyü’ne kayıtlı olduğunu ifade etti. Daha önce bir suç kaydı çıkmayan 29 yaşındaki avukatın, silaha ilişkin de bilgi vermediği bildirildi. Emniyet yetkilileri olayda kullanılan Glock marka silahla ilgili balistik incelemenin ilk çapta temiz çıktığını belirtilirken, "Detaylı inceleme sonucu daha önce başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığı belirlenecek. Ancak ilk belirlemede bundan önce kullanılmamış 9 milimetre çapında seri atışa sahip Glock-19 modelli bir tabancadan 9 el ateş edildiği yönünde" dediler. Saldırgan Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede türban yasağı nedeniyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın saldırıyı dün gerçekleştirmek istediği ancak "şartlar uygun olmadığı için" bugüne ertelediği bildirildi. Aslan Alpaslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay İkinci Daire Başkanlığı'na geldiği ve Başka Birden'in odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terkettiği öğrenildi. Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Arslan'ın dünkü gelişinde keşif yaptığını belirtti. Hafta sonu Ankara’ya geldiği anlaşılan Arslan’ın ifade vermekten kaçındığı belirtildi. "ALLAH'IN ASKERİYİM" Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, Üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti. Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi. Üzerinde 'hayalet tabanca' olarak bilinen ve X-Ray cihazında uyarı sinyali vermediği bilinen Glock marka tabanca bulundu. Birden'in türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan Danıştay kararının altında imzası bulunuyordu. Görgü tanıkları, Alparlan Arslan'ın olayın ardından 'Allah-u ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinizde olsun' şeklinde bağırdığını söyledi. Umarım yukarıda katil yobazın ifadelerinden olayın nedenini anlamışsınızdır sevgili ahmetkaya639... Lütfen artık Tehlikenin farkına varın... Sevgi ve saygılarımla... .
  9. TEKBİR GETİRDİ... Danıştay 2. Dairesi saat 10:00 sıralarında toplantı halindeyken 8. kattaki toplantı odasına giren ve adının Alparslan Aslan olduğu öğrenilen 28 yaşındaki saldırgan masada oturanlara 'Allahü Ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinize olsun' diye bağırarak tabancasındaki 2 şarjörü boşalttı. Danıştay'da bugüne dek görülmemiş silahlı baskından sonra ortalık ana baba gününe döndü. Polis kaçmaya çalışan saldırganı Glock marka tabancasıyla yakaladı. Saldırganın Bingöl nüfusuna kayıtlı Asparslan Aslan adlı kişi olduğu, İstanbul Barosu'na bağlı olarak avukatlık yaptığı öğrenildi.
  10. Cumhuriyet gazetesine ard arda 3 bonbadan sonra bugünte yaşanan Danıştay 2. dairesine yapılan Dinci saldırılar sonucunda bilmem hala tehlikenin farkında olmayanlar varmı?... Cumhuriyetimizin ve aydınlık geleceğimiz düşmanı olan bölücü, Gerici, yobaz ve karanlık güçlere karşı Laik, Demokrat veAydınlık mücadelemizi yılmadan, korkmadan herzamanki kararlılığımızla ve inancımızla sürdürmeye devam edeceğiz... Tehlikenin farkındayız! Bilincindeyiz!.. Ve sabırla bekliyoruz... Sevgiyle ve umutla kalın...
  11. Size katılıyorum sevgili sedelina va ayrıca düşünsel paylaşımınıza da teşekkürler...
  12. Danıştay üyelerine silahlı saldırı... SORUN TÜRBAN... Danıştay İkinci Dairesi'ne bu sabah silahlı saldırı düzenlendi. Olay sonucu aralarında Daire Başkanı Mustafa Birden'in de bulunduğu beş kişi yaralandı. Yaralılardan birinin durumu ağır. Olayın ardından yakalanarak gözaltına alınan saldırganın sorgusunda, Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söylediği belirtiliyor. Yaralıların durumuna ilişkin bilgi veren Hacettepe Hastanesi Genel Direktörü Uğur Erdener, mide ve dalağından yaralanan Başkan Birden'in operasyona alındığını, hayati tehlikesinin bulunmadığını açıkladı. Erdener, Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in ise başına isabet eden kurşun sonucu yaralandığını ve hayati tehlikesinin sürdüğünü belirtti. Hayati tehlikesi bulunmayan diğer üç yaralının isimleri ise şöyle: # Ayla Gönenç # Ahmet Çobanoğlu # Ayfer Özdemir Dinci Vakit Gazetesi hedef göstermişti... Danıştay'a yapılan silahlı saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile Mustafa Yücel Özbilgin ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı. Saldırının yapıldığı daire bu yılın başında Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermişti. Anadolu'da Vakit Gazetesi, bu kararın ardından üyelerin fotoğraflarını ve isimlerin yayınlayarak "İşte o vekiller" diye manşet yapmıştı. Hayrıca; Akit'in hedef gösterdiği Baro başkanı da öldürülmüştü Yargı çevrelerine yönelik 'hedef gösterilme' olayına en çarpıcı örnek, yine türban tartışması nedeniyle 1995'te Gümüşhane'de yaşanmıştı. Türbanlı avukatların duruşmaya girmelerini yasaklayan karara imza atan dönemin Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, daha sonra Vakit ismini alan Akit gazetesinin hedefi olmuştu. Günday, hakkında günlerce süren yayınlardan sonra Osmaniyeli İzzet Kıraç adlı bir kişi tarafından türbanı yasakladığı gerekçesiyle öldürülmüştü. http://www.digimedya.com/default.asp?NID=124629 Sezer: Tarihe kara leke olarak geçecek Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan saldırıyı nefretle kınadığını belirterek, "Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet’in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır" dedi. Sezer, saldırı nedeniyle bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, Danıştay 2. Dairesi üyelerine toplantı yaparken gerçekleştirilen çirkin saldırıyı nefretle kınadığını bildirdi. Sezer, şöyle devam etti: "Cumhuriyet’in temel kurumlarından bağımsız yargının üyelerine karşı girişilen saldırı ulusumuzu derinden yaralamıştır. Yüce yargının kutsal görevini yaptığı bir anda girişilen bu saldırı Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Türk ulusunun bağımsız, özgür ve çağdaş yaşamının güvencesi olan Cumhuriyet’in değerlerine ve kurumlarına karşı düzenlenen saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. Baskılar ve tehditler Türk yargısını yıldıramayacak, Türk yargısı anayasal görevlerini, laik ve demokratik Cumhuriyet’e bağlılıkla sürdürecektir." Ahmet Necdet Sezer, böyle üzücü olayların bir daha yaşanmamasını dileyerek, Danıştay ailesine geçmiş olsun dileğinde bulundu. Sezer, olayda yaralanan Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve üyelerine de acil şifa dileklerini iletti. Cumhurbaşkanı Sezer, ayrıca olay ve yaralıların durumuyla ilgili Ankara Valisi Kemal Önal’dan bilgi aldı... .
  13. Paylaşımlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar... Dalgalı kur konusunda size katılıyorum tabiki fakat Prf. Dr. ERİNÇ YELDAN'DA şunlara dikkat çekmektedir. "Yaşanmakta olan finansal çözülüşün ''yapısal nedenleri'' yle ''tetikleyici unsurları'' arasında bir ayırım yapılmasını gerektirmektedir. Öncelikle şu tespitin altını çizmeliyiz: Türk finans piyasaları yapısal olarak kırılganlık içindedir ve bir ekonomik krizin yapısal koşulları 2003'ten bu yana derinleşmektedir. Şöyle ki: 1-Türkiye mevcut IMF programınca ucuz döviz-yüksek faiz politikasına koşullandırılmıştır. Ulusal finans piyasaları kısa vadeli sermaye hareketlerinin (sıcak paranın) spekülatif saldırısı altındadır; 2-Bu koşullandırma sonucunda Türkiye yüksek cari işlemler açığı vermekte ve cari açığın finansmanını borç arttırıcı biçimde sürdürmektedir. Türkiye son dört yılda toplam 60 milyar dolar net dış borç biriktirmiştir. Bunun 25 milyar doları kısa vadelidir. 3-Mevcut program altında Merkez Bankası'nın ekonomiye müdahalede bulunabileceği tüm istikrar politikaları elinden alınmıştır. Finans piyasalarındaki bu tür çözülmeleri sadece seyretmekle yetinen Merkez Bankası'nın artık tek görevi, enflasyon öngörüsü hedeflerini şeffaf olarak kamuoyuyla paylaşan bir rapor yayımlamaktan ibarettir!.. Bu ''yapısal'' koşullandırmalar altında ekonomik krizlerin hangi şartlarda ''tetikleneceği'' ve ne biçimde tezahür edeceği uluslararası finans sermayesinin miyopik hesaplarına ve deyim yerindeyse, kaprislerine bağlıdır. Finansal akımlar kısa dönemde reel iktisadi veriler bakımından gözle görülür bir neden olmasa dahi çok büyük hacimlerde yer değiştirebilmektedir. ''Sürü içgüdüsü'' diye adlandırılan bu olgu aslında Türkiye gibi finansal sistemleri sığ olan ekonomilerde çok daha büyük tehlikeler yaratmaktadır." Bekleyip göreceğiz... .
  14. Siz siz olmaya devam edin ne diyeyim...
  15. Evet sevgili Erdoğan bir anlatabilseler... Bir içlerindeki gizli emelleri ortaya çıkartabilseler... Bir özgüvenleri olabilse... Ama ne yazıkki onlar bizim gibi içten değil... Onlar bu ülkenin vatandaşı olarak hala ikircikli... hala ikilemdeler... Çünkü... Arap ve Türk olmanın ayırımına varabilmeleri için.. Yüzyıllar gerektiğinin farkına varmanın bilincinde değiller... Ama suç tabik onlarda değil. Süç... Mikser görevi yapan ve kafaları karıştıran.. Bizim dışımızdaki güçlerde... Biz bunun farkındayız aslında... Peki ya onlar...
  16. İnanın bizde size gülmekteyiz hemde katıla katıla... Olmıyanı, Bilinmeyen, Çözüm üretemeyen, Saçma ve avuntusuz doğma peşinde, Ve inanılmaz bize ve gearçeklere uzak olan, Görev ve disiplinden uzak, Bizleri cehennem ile korkutan, Gereksiz ve anlamsız bir evrende, Sorgulayıp çocukça oyun oynayan, Bilinmezlerin eyezanında ne idüği belirsiz aymazlıklarala beni oyalayan ve hala bize, kendini gösterebilme cesaretin göstermeyen, Evren halimi ve gücüne sahip, Yaratıcının varlığı, Beni inanılmaz aptallık denizine sürüklüyor ve...; Ben aptal değilim. Yeter diyorum, İnadına ve herşeyimle. Bir soru sormak istiyorum, Tabiki dünyalılar izin verirse, Sadece ve sadece, NERDESİN VE NEDEN SEYRETMEKTESİN.
  17. ONLAR BİZİZ VE ONLAR BİZİM. Aradan çıkın lütfen. Zamene avuntusu peşindeki bilinmez, inanilmaz ve umulmaz olan. Siz bize çoooooooooooooooook uzaksınız. Lütfen... Siz muhatabımız olamazsınız... Artık aradan cıkın... Ve anlayın...
  18. Doğmatizm her türlü düşüncede olmaz. Doğmatizm sadece dinin yobazında olur ve bununla mücadelede de aklını ve mantığını kullabilme yeteneğini geliştirebilen ve darvin'e kafa tutabilen insanlarda olabilir ki bu da bir yetenek meselesidir varolmanın diyalektik ifadesi yolunda epey yol kat edenlerin sorunudur. Sizin değil. Sevgiyle kalın...
  19. Hiçbir zaman Deniz Gezmiş yüreğinini onurunu taşıtmayız size.... ..... kiiiiiim Deniz Gezmiş olabilirki?... ..... Mustafa Kemal Atatürk. ..... Voltare ..... Onlar ki; ..... Dinden, inançtan başka birşey düyünmeyen bilmem ne?... ..... Onların sadece geri kalmış çağlarda inançları... ..... Bizlerin ise dünyayı cennete cevirme çabaları... ..... Onların orta çağı ..... Bizlerin yaşadığımız yeni çağı. ..... Onlar gerilerde, ..... Bizler bugün ve buralarda ..... Onlar küfürbaz ..... Biz ise hala gerçekçiliğin peşinde. ..... Kim haklı dersek! ..... Onlar ..... Nedeni ise, ..... Sadece karanlık, bilinmezlik. ..... Ya biz.. ..... El ile tutulabilen, var olabilen gerçekçilik. ..... Onlar buna inanç der ..... Biz ise sevgi, gerçek ve bilinen dünya. ..... Aramızda sadece fark ise; ..... Avucumuzdaki görünen güne ait kum taneleri, gün gibi gerçek olan.
  20. Bu kavram açık ve nettir... Yobaz dinde bağnazlığı aşırıya vardıran ve başkalarına baksı yapmaya yönelen kimsedir... Bilim her türlü farklı görüşü kabul eder fakat doğmayı asla... Sevgiyle kalın...
  21. . Şu Müslümanların Haline Bak!.. ABD'ye kızıyoruz.. Emperyalist memperyalist.. Binmiş Müslümanların tepesine.. Enselerinde boza pişiriyor.. Ya bizimkiler?.. Ne yapıyorlar?.. Hım hım.. Çıkarcı.. İkiyüzlü.. Mürteci.. Korkak.. Yobaz... Cüppesinin içine sığınmış lagar bedeni, sarığının altında yuvalanmış kurnaz aklıyla kendi halkını sömürüp Hıristiyana yaltaklanmaktan gayrı bir iş yapmayan şu sözümona krala bakınız. Şu askeri üniforma taşıyan sözümona Müslümana bakınız!.. Beyninin hücrelerine işleyen İslam her neyse, iktidar koltuğuna oturduktan sonra ilk işi Müslüman komşusuna, ikinci işi de öteki Müslüman komşusuna saldırmak olmadı mı!.. Müslümanı Müslümana kırdırmak nasıl Müslümanlıksa, bizim Müslüman öylece Müslüman. Üstünde üniforma.. Sözümona asker.. Sözümona Müslüman... Ya şu Müslümana ne dersiniz?.. Örtünmenin beyazı da yetmiyor. Kara.. Kapkara!.. Erkeği kara sarık, kara cüppe.. Kadını kara çarşaf.. Kara peçe.. Örtün, örtün, örtün; güneşten, aydınlıktan kaç!.. Gün ışığından kaçan karanlık böcekleri gibi 'Aydınlanma'dan kaçarken, zavallı, mazlum, acınası halkının tepesinde özgürlükten en yoksun rejimi devlet düzenine dönüştürüp egemenlik kur!.. İnsanlarını daha yaşarlarken öldür; bu dünyada öteki dünyaya mahkûm et Müslümanları!.. Kadın ikinci sınıf yaratık.. Kız köle!.. Sözümona Müslüman, kara sarığın altında ve kara cüppenin içinde geğir, geğir, geğir... Nereye baksan sözümona Müslüman!.. Kral.. Prens.. Şeyh.. Sözümona askeri üniforma giymiş zibidi diktatör!.. Kendi halkının tepesinde zalim.. Emperyaliste yaltaklanan zavallı.. Laik devlete düşman yobaz.. Kadına karşı köleci.. Sonuna dek çıkarcı.. Hıristiyanın uşağı.. Korkak.. Yalancı.. Petrol denizinin üstünde, İslam okyanusunun ufuklarında sözümona devlet kurmuş. Müslümanların içinde 'Aydınlanma' ya yüzünü dönmüş bir tek Türkiye var.. Sözümona Müslüman, Türkiye'ye düşman.. Atatürk 'e düşman!.. İster kafasında siyah kümbet olsun, ister sırtında üniforma, farketmiyor... Sözümona Müslümanlar Türkiye'de de çok partili rejimden bu yana çoğaldıkça çoğalıyorlar; ezanı Arapçaya çevirip minareye gâvur icadı hoparlörü takan; halka şeriatçılık telkini yaparak imam okullarını temel öğretim kurumuna çevirmek isteyen; İslamcı şirket kurup din sömürüsü ile kasalarına para toplayan; Allah'ın yüce adını seçim propagandasında kullanıp sandıkta 'oy' a dönüştüren; Müslümanlıkta her şeyi iktidar siyasetine çevirip İslamda kutsal bir şey bırakmayan; kadını çuvala sokup, kızları türbanla donatıp üniversite kapılarına saldırtan; ibadet sanki yasakmış gibi din özgürlüğü isteyen yalancıların ikiyüzlülüğü İslamın yüzkarasıdır. Atatürk'ün laik Türkiye Cumhuriyeti'nde bir gün bunlar iktidara gelirlerse.. Ne olacak?.. Örnekleri ortada!.. Türkiye de Müslüman haritasında tek tek adı sayılan İslam ülkelerinden biri gibi olacak... Mostrası meydanda!.. Beğen beğendiğini.. Seç seç al!... . . İ. Selçuk.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.