DİPNOT tarafından postalanan herşey
-
DARWİN'İN IRKÇILIĞI ve TÜRK DÜŞMANLIĞI
Teşekürler sevgil gece kuşu... hemde doğmanın....
-
MUHAMMED'İN DİNİNİ KABUL EDENLER KENDİLERİNİ UNUTMAYA, HAYATLARINI ALLAH KELİMENİNİN HER YERDE YÜKSELTİLMESİNE ADAMAYA MECBURDURLAR. BUNUNLA BERABER..
- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Bencede, size katılıyorum sevgili gelincik...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Sevgili arkadaşım... Gerçekte 'milliyetçilik' ile 'dincilik' (daha başka deyişle ümmetçilik) taban tabana zıttır. Amerika'nın süper güdümünde bu ikisini kaynaştırmaya çalışanlar şimdi ne yapacaklarını bilemiyorlar; ama, önlerinde bir tek yol var: ''Ey Türk!.. Titre ve kendine dön!..'' 1917 Devrimi Anadolu Türklüğü için bir talihtir; çünkü 1920'de başlayan 'Milli Kurtuluş Savaşı' mız sırtını dayayabileceği bir yandaş devlet bulmuştur... 1991'de Sovyetler'in yıkılması Türkiye için yine bir talih midir?.. Sovyetler'de odaklaşan ''komünizm tehdidi'' kimi gözleri körleştiriyor, ABD bu 'paranoya' yı sonuna dek kullanarak Türkiye'deki milliyetçileri bile dincilerle ittifaka sürüklüyordu... Sovyetler yıkılınca, er geç gözler açılacak, milliyetçilik ile ümmetçilik çelişkisi ortaya çıkacaktı; bugün ''Türk-İslam Sentezi'' ve MHP kesiminde yaşanan bunalımın kökeninde yatan gerçek budur. İslamcı dinciliğine.. Türkçü milliyetçiliğine.. Köylü köyüne.. Evli evine...- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
[/color]Sevgili faşit olmayan milliyetçi arkadaşım... Lütfen dikkat... Mandacılık Mirasının Ağırlığı Çarpıcı olsun diye ulusçuluk (milliyetçilik) olgusunu ikiye ayıralım: Fabrikalı milliyetçilik.. Fabrikasız ulusçuluk.. Fabrikalı milliyetçilik Avrupa'da tohumlandı. Aydınlanma Çağı'nın olgusudur. Sanayileşme devrimiyle birlikte türeyen burjuva sınıfının marifetidir; kişinin kul kimliğinden sıyrılarak ''birey'' aşamasına geçişidir; insan haklarının ortaya çıkışıdır; kilise öğretisinin devlet düzenini yıkan ''burjuva milliyetçiliği'' içerde demokrasiye açılımı sağlarken dışa dönük yüzünde emperyalizmin itici gücünü oluşturmuştur. Avrupa'da sanayi devrimiyle tohumlanan milliyetçilik, başlangıçta ilericiydi; sonradan gericiliğe dönüştü; çünkü burjuva milliyetçiliği hem kendi ülkesinde işçi sınıfına, hem dışarda sömürge halklarına karşı acımasızdı; giderek ırkçılığa sürüklendi. Peki, fabrikasız ulusçuluk -ya da milliyetçilik- nasıl ortaya çıktı. İstanbul'un işgal günlerinde İngiliz veya Fransız subayı Beyoğlu'nda rastladığı bir Türk'ün yüzünde kırbacını şaklattı: - Pis Türk!.. O saat Anadolu'da uç vermeye hazır direnişin milliyetçi tohumlarını Beyoğlu'nda ekmiş oldu. Osmanlı'da fabrika yoktu, sanayi toplumu değildik, burjuva sınıfı da oluşmamıştı; dünyanın çoğu tarım ülkesinde olduğu gibi sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı tepkiyle milliyetçilik bilinci gelişti. Bu tür milliyetçilik ilericiliktir; çünkü ulusların bağımsızlığı, halkların özgürlüğü, insanların eşitliği düşüncesinden kaynaklanır. Peki, Küreselleşme sürecinde ulusçuluk ne olacak?.. ABD'nin dünya ölçeğinde üfürüp tozutan egemenliğini yansıtan ideoloji ne buyuruyor: ''- Gezegenimiz tek pazara dönüşürken ulusal sınırlar silinecek; ulus devlet yok olacak; her ülkenin ordusu kendi halkının başına jandarma olacak!..'' Osmanlı şairi ne demişti: ''Milletim nevi beşer, vatanım ruyi zemin.'' Sosyalizm hakça emek enternasyonalizmini düşlüyordu; Küreselleşme'de ise ''postkapitalizm'' gezegenimizi tek pazara dönüştürüyor; emekçileri ulus devletlerin sınırları içine hapsediyor; Küreselleşme çıkalı beri dünyamızda yoksullar daha yoksul, varsıllar daha varsıl... Mazlum halklar milliyetçiliğinin çıkış noktasını oluşturan ''yeryüzünde hakça düzen amacı'' nasıl gerçekleşebilir?.. Fransa Başbakanı Lionel Jospin 2000 yılına girerken ülkesinin Cumhurbaşkanı'na dedi ki: ''- Gemi azıya almış Küreselleşme'ye ve vahşi kapitalizme hayır!..'' Zepezengin ulus devlet Fransa'nın iktidar sahibi bile böyle konuşurken, yoksul Türkiye'nin medyasında ve hükümet koalisyonunda Küreselleşme'nin kör kör parmağım gözüne reklamı neden yapılıyor?.. Neden mi?.. Bizim ulusal bağımsızlık göreneğimiz var; ama, mandacılık geleneğimiz az buz değildir... Mandacı kendisine efendi arar... Şimdi buldum sanıyor...- EKONOMİDE NELER OLACAK?... (Türk Lirası'nın içeriye giren sermaye ile değerli hale gelmesi ''güllük gülistanlık'' bir ortam yarattı. İç talep ''bekl.)
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı, Avrupa Birliği müzakerelerinin kullanılarak Türkiye'nin sömürgeleştirilmek istendiğini ileri sürdü. Ordu Barosu'nun düzenlediği 'AB-Türkiye İlişkileri' konferansında konuşan Prof. Manisalı, AB müzakerelerinin çok kötü bir seyir takip ettiğini belirtti. AB üyelik sürecinde cumhuriyetin temel değerlerinin tasfiye edilmesine çalışıldığını öne süren Manisalı, "AB müzakereleri kullanılarak Türkiye adeta sömürgeleştirilmek istenmektedir. Böyle giderse Türkiye 10-15 yıl sonra parçalanır. Bunun adımları atılmıştır. 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması, 17 Aralık 2004 ve 3 Ekim 2005 tarihleri bunun belgesidir. Yugoslavya buna örnektir. Ama Türkiye'de bunu yavaş yavaş yapıyorlar. Bugünkü şekliyle giderse 10-15 yıl sonra Türkiye, Fener Patrikhanesi'yle, Güneydoğusuyla, Kuzeydoğusuyla bölünmüş hale gelir" diye konuştu. Sivil toplum teşkilatlarının artık daha aktif olması gerektiğini ifade eden Manisalı, "Bugünkü sorun emperyalizmle işbirliği yapmakla anti-emperyalist olmak arasındadır. Türkiye'de taraflar belirmiştir" ifadelerini kullandı...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Olamaz böyle birşey... adı üstünde karakurt... Ne bilsin ülke bilincini... Ne bilsin vatanseverliği.. doğru yaptığını sanıyor... Dost sevglerimle... O alışılagelmiş mafya avareliği ile... Tehlikelerden uzak ve... Herşeyi düşman belleyen... .- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
Gül o zaman kimse seni tutmuyor... bildiklerimize gülüyorsan eyvallah ama gördüklerimize asla gülmene izin vermeyiz bunu unutma... Çünkü onlar adım gibi gerçek ve varlar... Yok değil.. Yani olmayana inanmak değil gibi...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Senin islamla ne işin olabilir arkadaşım.... Vatan tehlikede... islam değil... İnanılır gibi değil ve anlayamıyorum... Kimsenin inancından şüphesi yok.. Senin vatanın tehlikede...- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
bencede...- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Sevgili dilku... Bu ülke 1930 larda yaşaması gereken yobazlığı gecikmeli olarak şimdi yaşamakta ve hepimiz sabır ile beklemekteyiz... Biliyoruz ki doruğa geldiğinizde dip yapacaksınız... Bulanık suların ve karanlık kuytuların farkında değilsiniz... Bu ülke hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yobaza, ticaniye, ulemaya teslim olmayacak kadar büyük ve hazırlıklıdır... Lütfen bunu unutmayın... Dost sevgilerimle...- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
Nasıl yani.. bizim söylediklerimiz ile yaptıklarımız örtüşmüyor öylemi nasıl fark ettiniz peki...- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Duyarlılığınız karşısında bu ülkeye olan bağlılığımız, Atamıza olan inancımız, Aydınlığa olan bağlılığımız, Dini karanlıklara, aşırı müslümana ve yobaza olan bakış açımış hiçbirzaman değişmiyecektir... Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın... Sevgi ve saygılarımla... .- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
Hayır hac ta takamazsınız... düşüncem tüm dinler için geçerli sevgili ahirzaman...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
.- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
Neden yaralanıyorsunuz efendim doğru değilmi? Onlar öyleyken bizimkiler böyle... Ve asıl amaçları aslında temiz halkızın dinini sömürmek başka birşey değil... Evet politika değilmi? arkadaşlar... Arkadaşım eğitim kurumlarının bir misyonu vardır ve dini giyinmelere, dini şekillere uygun değildir ve lütfen bunu anlayın artık... Bugün eğitim kurumları, yarın Ordu. Tabiki efendin neden olmasın, bu arada kahvenizi nasıl içirsiniz sade, sütlü! ...- ŞU MÜSLÜMANIN HALİNE BAK... (Çıkarcı,İkiyüzlü,Mürteci,Korkak,Yobaz... Cüppesinin içine sığınmış lagar bedeni, sarığının altında yuvalanmış kurnaz a.)
Teşekkür ederim sevgili hayal_et... Sevgiler...- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Eskiden moskova uşakları olarak değerendirmeleriniz karşısında sizi şiddetle kınıyorum... Fakat size şunu söyleyebilirim artık çok iyi biliyorum ki dini anlamda attığınız çamurlar sayesinde nerelerde barındığınızı tahmin etmek hiçte zor değil aslında... Aşağıda ki yazı yı da belki faydası olur diye size atfediyorum Sevgiyle kalın... Türkiye'deki siyasal İslamcılar ''takıyye'' yöntemiyle demokrasiyi kullanarak her alanda palazlanıyorlar, büyüyorlar... Artık eskisi gibi bedel de ödemiyorlar; radikal çıkışlarıyla tabanlarını yüreklendiren öncü kadroları sıkışınca soluğu Avrupa ülkelerinde alıp krallar gibi yaşatılıyorlar... VARAN 1- İşte, 2 Temmuz 1993 Sıvas cankırımının kışkırtıcı ve yönlendirici başaktörlerinden Refah Partili Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak... Bugün altıncı yılında, sevgili Aziz Nesin' in deyişiyle, ''o ........., hâlâ kaçak!..'' VARAN 2- İşte, Hicaz'da, Kemalist devletin yıkılması için ant içirten, ''O pezevenklerden oluşan Türk parlamentosu'' diyerek hakaret ettiği o parlamentoya milletvekili olarak giren, maaş alan; o haldeyken ''Çatlasanız da, patlasanız da ben Hizbullahım!'' söylemiyle İslami terör örgütü Hizbullah'ı sahiplenen Refah Partili Rize Milletvekili Şevki Yılmaz... Kaçak... Hem de milletvekili emekli maaşı alarak yurtdışında sefa sürüyor!.. Oğlunun deyişiyle, ''O hicret etti, bir gün geri dönecek; dönüşü muhteşem olacak'' mış! VARAN 3 - Şeriat devleti için ''Kan akacak, fıstık gibi olacak'' diyen Refah Partili Urfa Milletvekili Halil İbrahim Çelik... O da milletvekili emekli maaşını alarak yurtdışında sefa süren kaçak... VARAN 4- Ve Amerikan dizinde palazlanıp büyütülen Fethullah Gülen gerçeği... Listeyi uzatabiliriz... Ve niçin bunlardan söz ediyoruz? Demokrasi adına ''masum'' istekler olarak sunulan ve eylemleriyle büyüyen Siyasal İslam'ın nasıl bir ''irticai tehdit'' oluşturduğunu göstermek için! 1968'e dek, bırakın normal üniversiteleri, ilahiyat fakültelerinde bile türban takan kız öğrenci yoktu. Bu tarihten sonra 2 kız öğrencinin başlattığı türban eylemi, demokrasi adına hoşgörü temelinde gelişti, siyasilerin ödünleriyle büyüdü ve Türkiye Cumhuriyeti'ni dinamitleme noktasına geldi. Son söz: Ey siyasal İslamcılar! Dininize takkenizle, türbanınızla, şekilciliğinizle, takıyyeciliğinizle değil; özünüzle, içtenliğinizle bağlanın!...- ŞU MÜSLÜMANIN HALİNE BAK... (Çıkarcı,İkiyüzlü,Mürteci,Korkak,Yobaz... Cüppesinin içine sığınmış lagar bedeni, sarığının altında yuvalanmış kurnaz a.)
Çok şey demek aslında çok... Yeterki; Anlamak istensin... Anlaşılmak istensin...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Yapmayın lütfen... »Kubilay öldürülmedi mi? »Sivas ta insanlar yakılmadımı? »Turan Dursunu kim öldürdü dersiniz? »Ya Çetin Emeç'i, »Bahriya Üçok'u, »Uğur Mumcuyu, »Ve şimdi de danıştay... »Ya yarın, yarın sıra kimde... Ama bu ülkede bugüne kadar hiçbir müslüman inancından ve ibadetiiçin öldürülmemiştir. Değilmi?... Artık tehlika kapımıza kadar geldi. Ve bunlar Aşırı Milliyetçiler ile kol kola ve omuz omuza... Bizler tehlikenin farkındayız, bilincindeyiz ve halen demokratik yollarla ve hukuka bağlı kalarak sabırla mücadele ediyoruz... Ya onlar... #Üniversiteler kötü... #Ordu dinsiz... #Ve hukuk ise en büyük engel... #Yetmez bu yobazın Devlet'tedir gözü ve yıkılmalıdır. Ve o dini temellere dayalı ve şeriat rejimi ile yönetilmeli Sevgi ve saygılarımla...- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Bizim için islamın değil bu ülkenin iki ince noktası vardır... 1. si Laiklik, 2. si ise bölünmezlik tir. Biz biz yapan bu öğeler için seve seve canını vermek her Türk vatandaşının olmaz sa olmaz koşuludur... Üstelik Müslümanlığı ve Milliyetçiliği tekellerinde görenler her ikisinede en fazla zarar verenlerdir... Bunu bütün dünya biliyor artık... Dar kalıpçılık ile, Dinsel toplum düzeni üzleyenleri bu ülkenin insanı mutlaka bağacaktır... Bizlerin bu düşünceleri ideolajilerden değil yaşam felsefemiz ve yaşam biçimimizden kaynaklanmakadır. Hayrıca bizim rehberimiz Türkiye ve Onun lideri MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'tür.. Sevgi ve saygılarımla...- TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Şu son yaşanan danıştaya saldırı olayıda göstermiştir ki; Bugün Almanya'da yasak olan eylemsel faşist Nazi simgesi Gamalı Haç ne ise, Türkiye'de de ''irtica'' nın simgesi durumuna gelen ''türban'' odur. Sevgiyle kalın... .- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Siz böyle düşünmeye iten ne? anlaşılır gibi değil adam Müslümanlık adına ve türban adına bir cinayet işliyor siz müslümanlığa mağletmeyin diyorsunuz... Biz de mağlediyoruz diyoruz... Göre göre nabza göre şerbet mi verelim yani. Bumu sizce düşünsel etik, Ve inançsal kural... Olacak iş değil.. Bu olay tamamıyla Aşırı müslüman ile aşırı milliyetçiliğin kıvamında ve iktidarında kucağında şımartılmış zavallı bir cani işi... .- TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)
TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ ARASINDAKİ FARK... BAŞÖRTÜSÜ; yüz yıllardır Anadolu kadınının, annelerimizin, başlarına koyup fazla sıkmadan çene altında bağlayıp uçlarını sarkıttığı bir alışkanlıktır. Başı güneşten, rüzgârdan korur. Saçları tümü ile kapatmaz, saçların bir kısmı açıkta kalır. Başörtüsünün sıradan ve sevimli bir örtü olmaktan öteye, siyasal hiçbir amacı, hiçbir yanı yoktur. Bugüne değin bu konuda hiçbir sorun olmamış, başörtüsünden ötürü hiçbir sıkıntı yaşanmamıştır. Başörtüsünün dinsel bir yanı da yoktur. TÜRBAN veya SIKMABAŞ; Filistin 'de, özellikle İran 'da çıkmış ve son otuz yıldır bizim ülkemize de girmiş siyasal içerikli, İslamcı bir simgedir. Saçların tümü görülmeyecek biçimde iyice kapatılır. Arap diline ilişkin ''tesettür'' sözcüğünün karşılığı Türk dilinde ''örtünmek'' sözcüğüdür. Başörtüsü olan ''türban'' , ''tesettür-örtünmek'' olgusu içinde algılanır. İngiliz ve Fransız dillerinde; bir tür deniz yaratığının helozonlu-burmalı sarmal kabuğu da ''turban'' sözcüğü ile adlandırılır. Türban genel anlamıyla başörtüsü değildir; tartışma konusu olmasının nedeni de, başörtüsü olma özelliğinden kaynaklanmamaktadır. Tarikattan olanları ve tarikatları ayırt etmek anlamında ''ruhani kıyafet'' sayılmak gerekir. Ruhani kıyafet sayılmaması durumunda, her tarikat ve her cemaat tarafından ayrı ayrı belirlenmiş, tarikat ve cemaatlerin simgesel kıyafetidir. Bu anlamda da, yasadaki söylemiyle ''Türk inkılabına, rejimine ve vahdetine (birliğine) '' aykırı kıyafetlerdir. Böylece, saçların ve başın hava alması bile önlenir. Üzerinde de ayrıca bir örtü çekilir. Boğazdan da sıkıca bağlanır. Bu tür baş bağlamanın, başörtüsüyle, türbanla hiçbir ilgisi yoktur. Dini en uygar biçimde yaşayan Anadolu kadını, böyle bir baş bağlama biçimi kullanmamaktadır. Bu tür baş bağlamanın dinsel bir yanı olsa Müslüman Anadolu kadınının böyle bir örtünmeyi uygulaması gerekirdi. Bu giyinme biçimi dinin bir gereği de değildir. Öyle olsaydı, İslam ülkelerinin, Peygamber soyundan geldiklerini bildiğimiz yöneticilerinin eşlerinin de bu tür baş bağlamaları gerekirdi. Oysaki yakın zamanda, ülkemize gelmiş, Peygamber soyundan gelen Ürdün Kralı'nın, Suriye Devlet Başkanı'nın, Pakistan Devlet Başkanı'nın eşlerinin hepsinin başları açıktı. Onların uygar, çağdaş, pırıl pırıl görünümlerinin yanında, yalnızca bizimkilerin başları bağlıydı ve bu durum hepimizin yüreğini yaralıyor, ülkemizin aydınlık yüzüne aykırı düşmuyormu?. - DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.