-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
Bilim Dini Yok Etmelidir."Din ve bilim arasındaki bu uyuşmazlık doğaldır."
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Din Felsefesi
Sevgili Sardunya; İzninle bir başka başlık altında yazmış olduğun aşağıdaki yazını bu başlık altında da değerlendirilmeye alınması amacıyla buraya da alıntılıyorum... Başlık yazısının ifade etmek istediklerine bir başka kalemin ve düşünsel yaklaşımın katkı sağladığını düşündüğüm için buna gerek duydum... O nedenle başlık yazısının son paragrafını da buraya tekrar yazarak senin yazını ardından ekledim... Ben ne tabiata ne bilime ne de evrene tapınmıyorum, Allah'ın yerine herhangi birşey koymaya çalışmak mı, bu mümkün değil kendimi inançsız olarak tanımlamıyorum, olaylara toplumsal öğretilerden uzak bakmaya çalışıyorum, bağımsız bir düşünce ile tamamen kişisel fikirlerim bunlar... (Gayb), Bilinmeyen meselesi; Dünün bilinmeyeni bugünün bilineni, bugünün bilinmeyeni yarının bilineni olabilir, ki öyle olagelmiştir... Evrenin bittiği yerde ne başlar sorusu benim en çok merak ettiğim sorudur çünkü evrende bir şeyin bitiş noktası başka birşeyin başlangıç noktasıdır, bugün için bunun yanıtını bilmiyoruz belki binyıl sonrasında insanlık bunuda çözümleyecek işte o zaman bilinmez olmaktan çıkacak, eğer öyle ya da böyle birgün bilinmesi mümkün olan şeyi Allah'ın biliyor olması mıdır onu üstün kılan yoksa başka birşey midir? Bilinmeyeni ancak Allah bilir denildiğinde bunun insanlık için asla bilinemez olması gerekmez mi? Asıl bilinmezinde bu olması gerekmez mi? Yarın öğrenmemin mümkün olduğu şey bilmezken sırken bildiğimde kavram olmaz mı? Bana göre siz, size göre ben şuan için bilinmezlik içeriyor olsakta bizi bilen başkaları var etrafımızda, yani aslında ortada bir bilinmezlik ve sır yok sadece size göre bana göre durumu var... İşte Allah'a inanmak durumuda böyle size göre bana göre ona göre... Peki bu durumda hangimize "göre" kesin doğru olur? *** Not: Ayrıca başlık konusuyla ilişkisinin tam olarak kurulabilmesi için karşılıklı ifadelere yönelik düzenlemeler yaptım... O nedenle alıntı olarak aktarmadım buraya... Saygı ve Sevgilerimle...- 8 cevap
-
- Bilim
- Tevrat İncil ve Kuran
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
GeceKuşu şurada cevap verdi: TAKLAMAKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sadece şunu sormak yeterli sanırım... "Olmadığını farzedelim. " Türkçede ne anlam ifade ediyor? Cümlelerin içindeki bazı kelimelerin anlamlarını göz ardı ederseniz, yukarıdaki yazdıklarınızı algılamanız normaldir... Önce polemik yaptığınızı düşünmüştüm, anlaşılıyor ki, siz ifade edilenleri anlamlandıramamışsınız. Söylenecek söz kalmadı, kavramak anlamında hikmetinizden sual sorulamayacağını iyice anladım artık... *** Ancak yine de hatırlatmakta yarar var... Allah neden kulları arasında kadın erkek ayrımı yapmadan eşitliği sağlamak varken, Neden ona inananlar arasında ayrım yapmış onları paydalı, kesirli hesaplamalarla zora sokmak gibi bir yolu seçmiş ki? Hikmetinden sual olunmaz deyip geçiştirelim mi yoksa işin üstüne gidip var olan bu sorunu sorgulayalım mı? Saygı ve sevgilerimle...- 671 cevap
-
- Kuranda Miras Paylaşımı
- Matematiksel Hata
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yılsonu Hindisinin Vasiyeti ... Ecelime ramak kaldığının farkındayım. Artık itiraf edebilirim. Evet, benim gerçek ismim, “Yılbaşı Hindisi” değildir. Bilinenin tam aksine, “Yılsonu Hindisi”dir. Çünkü biz hindiler, yılbaşı nedir bilmeyiz, havai fişek patlatmalı geri sayıma sıra gelmeden yenilir, yutuluruz. Ayrıca, türümüz için anlam taşımayan bir adı, kendimize niye yakıştıralım ki? İşte bu nedenle iddia ediyorum, “Yılbaşı Hindisi” birleşik ismi, yılsonunu hiçe sayan, yaşlanma korkusunu bastırmak için kendini neşelenmeye zorlayan yılbaşı insanı tarafından türetilmiş bir safsatadır. Şimdi bana, “Sana ait olmayan bir ismi, bu güne dek neden taşıdın?” diyebilirsiniz ama işin aslı ve tüyü, hiç de zannettiğiniz gibi değildir. Yasal haklarımın hep farkındaydım, mahkeme kararıyla ismimi değiştirebilir, kemik yaşımı küçültebilirdim. Ancak cesaret edemedim. Hukuk pratiğinde iki yılbaşı arasında karara bağlanmış, kaç asliye hukuk davası vardır ki? Diyelim dava sonuçlandı, peki bunun Yargıtay sürecini kim takip edecek? Bırakın beni, zürriyetimi temsil edenlerin de ömrü yetmezdi, geciken adalet sürecine. İyi ki aramızda Dev-Solcu bir hindiyi hiç barındırmamışız. Yoksa 28 yıl süren davanın sonucunu tebliğ ve infaz edebilmek için ruh çağırma seansları gerekirdi. Çağrılan hindi ruhunun gelip gelmeyeceğini, yılbaşından önce bilmem tabii ki mümkün değil. Oraya gidince sorarım. Bu arada, hukuki başka acayiplikler de fark ettim. Alabildiğine genel bir haksızlığa karşı kazanılmış davaların, yalnızca dava açan kişiyle sınırlı sonuç yaratması gibi örneğin... Haksızlık etme eylemi toptan uygulanıyordu da, haksızlıktan kurtulmaya, neden teker teker izin veriliyordu? Hal böyle olunca, isim değişikliği davasını kazanmamın, türüme kalıcı bir yarar sağlamayacağından en ufak bir kuşkum kalmadı. Beni yetiştiren çiftlik sahibi de benzer bir sorundan dertliydi. O ve diğer mağdurlar, şişirilen telefon faturalarıyla fazladan ödetilen hiçbir tutarı geri alamamışlar. Kurumsal kazıklamalardan hesap soruşun bireyselleştirilmesi, çok kârlı bir işmiş. Adliye koridorlarında sürünmek istemeyen bir sürü insan, üste para vermeye bile razıymış. Haybeden kazanç, muhasebe kayıtlarında, “Bezdirilmiş Abone Kârı” hesabına kaydediliyormuş galiba. Aslında saçmalıyorum. Bana ne insanların sorunlarından? Yalnızca midelerini düşünmeyi bırakıp hayatlarını çekilmez kılan dertlerine eğilsinler. Yanılıp da, son arzumu sorarlarsa, dünya gözüyle bir yılbaşı kutlamasına katılmayı mı istemeliyim? Evet, bu çok iyi bir fikir... Yılbaşı geçince, hindi yemek akıllarına bile gelmez nasılsa. Son demlerimi yaşadığım şu günlerde, ismimin dışında yeni bir sıkıntı daha edindim. Palazlanmam için bana bütün olarak yutturulan iri cevizlerden mustaribim en çok. Çiğnemeden ceviz yutmaya zorlanmaktan, reflü sahibi oldum. Ayrıca boğaz mukozamda da tahriş var… İnsanlar âleminde adalet olmadığı gibi, hayvanlar âleminde de adalet yok. Kutsal hayvanlar listesine giremememize ne demeli? Üstelik burç hayvanları arasında da yokuz. Kutsal sayıldığı için kesilmeyen ineklere öyle gıpta ediyorum ki, anlatamam… Hindistan’da kutsal hindi olarak yaşamak, ne şahane olurdu… Hiç değilse, kolektif görünümlü mitolojik hayvanların bir parçası olabilseymişiz. Üst parçası ama… Mesela, altı kanguru, üstü hindi, bir mitolojik Tanrı... Meğerse haram hayvanlar bile hindilerden iyi koşullardaymış bazı coğrafyalarda. Yüzlerine bile bakılmıyormuş. Ya maymunlar? Tapınak ziyaretçilerini soyup soğana çevirmelerine karşın kılına dokunulmayan maymunlar… Yetiştirildiğim bu ülkede ’70’li yılların sonuna kadar iki farklı imajımız olduğunu yeni öğrendim. Kabaramamakla ve çirkinlikle suçlanmamız bir yana bırakılırsa, “Bir baba hindi, hey Allah” biçiminde başlayıp, indili bindili süren, “Yallah, yallah, hey Allah” diye biten bir tezahüratta, sportif gücü temsil etmişiz yıllarca. Yılbaşı kutlama alışkanlığı, baskıcı mahalle bilincine bile yerleştiği için mi itibar kaybettik? Ne bileyim? Belki de temel sorun, uçma tembelliğimizdir. İnsanlık tarihinde güneşe doğru uçan bazı kuşların ve gün batımında doruğa tırmanıp karartı biçiminde poz veren keçilerin kutsal sayıldığı aşikârsa, bir hindi olarak bundan biz de yararlanabilirdik. Yemlenerek yaşamaya alışmak, yalnızca zorda kalınca kısa mesafeleri alçaktan uçmak, bize pahalıya mal oldu sanırım. İbret alınacak bir durum… Bizim durumumuza düşmek istemeyen insanlar, geçimlerini kendileri sağlamalı, uzak mesafelere yüksekten uçmalılar öyleyse. Bazen kuyruğumu dik tutarak kaderime karşı direnmeye çalıştığım da oldu… Bu tavrı, kuyruklu canlılar arasında yer almayan insanlardan daha çok hak ediyoruz doğrusu. Denedim ama işe yaramadı. Çiftliği çevreleyen çitleri ne zaman aşsam, sadece yiyecek bulduğunda kutlama yapan insanlar gördüm karşımda. Tabii anında çiftliğe geri döndüm. İnsanlar arası ilişkilerde kuyruğu dik tutmanın acılı sonuçları da belli değil midir zaten? Çok karmaşık hisler içindeyim… Akıbetim, bu yılı tamamlamadan fırınlanmak olsa da, son günlerimde bana özen ve ihtimam gösterilmesi ruhumu okşuyor. Ölümcül bir ilginin bile canlılara hoş geldiğini fark etmek tüylerimi diken diken ediyor… Tüm hindilere ve insanlara sesleniyorum: İçten sevginin kölesi olun ancak sahte bir ilgiye asla kurban gitmeyin! Sevginin kaynağı belliyse de, aşırı ilginin kaynağı hiç belli olmaz. Bir hindi olarak doğduğum ve doğduğuma pişman edildiğim ülkenin durumuna, tabii ki kayıtsız kalamam. Hele de bilindiği gibi bu ülkenin ismi, hindinin İngiliz dilindeki ismiyle özdeşleşmişse… Ne zaman birisi bana Mısır adlı ülkeden söz etse, kendimi mısır ambarında hayal etmişimdir, ağzımı şapırdatarak. Yılbaşı yemeğine dönüştürüldükten sonra, tabii ki geriye fazla bir parçam kalmayacaktır. Ama buna rağmen bir miras listesi yaptım: İbiğimin, kursağımın ve ayaklarımın, uzak doğu yemekleri yapan bir restorana bağışlanmasını; Kuyruk tüylerimin, kuyruğunu dik tutmada başarısız bir insana nakledilmesini; Kemiklerimle, sokak köpeklerine ziyafet verilmesini; Aklımın, ortak akla ilave edilmesini vasiyet ediyorum. Ey yılbaşı insanları, kafayı “Yılbaşı Hindisi”ne takarak kendinizi kandırmayın. Çünkü siz aslında, “Yılsonu Hindisi” yiyorsunuz. Tadıma varabilmek için geride bıraktığınız yılı kutlamalısınız bence. Haberiniz olsun, “Yılsonu Hindisi” ile empati kurmadığınız taktirde, o mutlaka bir gece rüyanıza girecek ve dudağınızı uçuklatacaktır. Hâlâ hindi yemekten vazgeçmedinizse, o zaman lezzet arttırıcı bir tavsiyede bulunayım. Etime karabiber dökmek yerine, biber gazı sıkınız. Evde biber gazınız yoksa hükmedenleri kızdıracak slogan atmak suretiyle davetiye çıkardığınız çevik kuvvete biber gazı sıktırınız. Afiyet olsun… Ali Sefünç
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
GeceKuşu şurada cevap verdi: TAKLAMAKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
Allahın hikmetinden sual sorulamadığı gibi sizin algılamalarınızdan da aynı sonuç çıkıyor sayın "sarıgöl"... "DİYEN SENSİN" diyorsun; Ben nerede böyle bir kavram yok demişim alıntılayarak işte burada diyebilir misin? Aşağıdaki Alıntıyı siz yazdınız değili mi? Demek ki miras paylaşımında Allahın hükümleri öyle kullarının pek içinden çıkabileceği netlikte değilmiş, alimler bu yüzden düzenlemeler yapmışlar öyle değil mi? Koyulaştırılmış yerlerde ne diyor? Allahın hükümleri için "İslâm'ın kaynağı da yalnızca Kur'ân değil," diyor... Miras meselesini Nisâ(*) Sûresini ele alır düşünürsek Yüce Allah'a hata yapmış muamelesi yapan birileri diyorki, "İslâm'ın kaynağı da yalnızca Kur'ân değil," sünnet ictihattır.. Kılıflar her zaman hazır "-ona aykırı olmayan, onun maksadını ve delâletini esas alan-" ... Çevir kazı yanmasın... Allahın hikmetinden sual mi olur kardeşim, sen kalk değişmez hükümlere sünnet ve ictihadlarla ekleme yap... Alıntıdaki metni okuyunca şu da geliyor aklına insanın... Kulağınızı tersten göstermenin alemi nedir ki? Hatırlatmakta yine yarar var... Allah neden kulları arasında kadın erkek ayrımı yapmadan eşitliği sağlamak varken, neden ona inananlar arasında ayrım yapmış onları paydalı, kesirli hesaplamalarla zora sokmak gibi bir yolu seçmiş ki? Hikmetinden sual olunmaz deyip geçiştirelim mi yoksa işin üstüne gidip var olan bu sorunu sorgulayalım mı?- 671 cevap
-
- Kuranda Miras Paylaşımı
- Matematiksel Hata
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Youtube kullanamayan arkadaşlar aşağıdaki işlemleri yapsınlar: Ağ bağlantılarınızı açın.. Hangi modemi kullanıyorsanız... "Kablosuz Ağ Bağlantısı" ya da "Yerel Ağ Bağlantısı"na sağ tıklayın Açılan pencereden "özellikleri" tıklayın Açılan pencerede "ağ protokülüne" çift tıklayın ... ya da ( Vista kullananlar_ ağ protokülü sürüm 4'e) çift tıklayın. Açılan pencerede "aşağıdaki DNS sunucu adreslerini kullan" ı işaretleyin. Tercih edilen DNS sunucu adreslerini kullan bölümüne: [ 208-67-222-222 ] Diğer DNS sunucu bölümüne : [ 208- 67- 220- 220 ] ..... yazın ... Tamam deyip pencereleri kapatın... Sorunsuz izleyin ...
- 105 cevap
-
- yasak
- Bu siteye erişim
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
GeceKuşu şurada cevap verdi: TAKLAMAKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
İslamda miras sorunu yoktur mu demek istiyorsunuz? İslamda miras paylaşım sorunu yok mu? *** Siz yine işi kesirlere çevirdiniz... Neyse yok varsaymıyalım yine de... Siz nisa sûresini okudunuz mu? Sûrenin 11. ayetini okuduğunuzda "üçte ikisi onlarındır( 2/3)" ; "her birinin altıda bir hissesi vardır (1/6)" ; "anasına üçte bir düşer (1/3)" ifadelerini farkettiniz mi? Bu ifadeler kuranda hangi yüz yılda indi?... İnsanlar üçte ikisi, altıda biri, üçte bir gibi ifade ve kavramları bilmiyordular da okuyunca bunları ne anladılar acaba. Hikmetinden sual olunmaz diye mi düşündüler. Şimdi sorduğunuz soruya gelelim. 1400 yıl önce kesirler varmıydı diye sormuşsunuz... Büyük ihtimalle bilmediğinizden değil, olmadığını anlatmaya çalışıyorsunuz. Olmadığını farzedelim. Dünyada böyle bir kavram yokken "Allah" kuranda içinde kesirleri içeren ayetleri indiriyor. Ve 13. ayette deniyor ki "İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır." Allahın hükümlerine göre mirası paylaştırmak zorunda olan müslümanlar "kesirlerin" bilinmediğini öne sürdüğünüze göre bu işin içinden nasıl çıktılar.? Çıkamadılarsa ve hala günümüze kadar süregelen sorunları çözümlemek için islam alimleri bir takım düzenlemeler ve kurallar koyarak çözüm üretmeye çabalarken, siz hala islamda bir miras sorunu yoktur mu demek istiyorsunuz? *** Mısırlıların kesirli sayıları kullandığını, paydasını 1 olarak kullanarak çözümlemelere gitiklerini, pi sayısını bulanlarında mısırlılar olduğunu hatırlatalım o zaman size, hatta yunan helenistik dönemde ve roma döneminde de kesirli sayılar kullanılmıştır. Adı geçen medeniyetler M.Ö. yani kuranın inmesinden çok önceleri var olduğunu da parantez içinde belirtmekte yarar var. Hadi diyelim ki yine siz haklı olun. O zaman şu soru akla geliyor... Kesirli sayılar bilinmiyordu ve ayetlerde kesirli sayılar olduğuna göre bu hesaplamaları bilmeyen insanlar, miras paylaşımında sorun yaşamadılar mı sizce. Hani "İslam da miras sorunu varda ve halledilmemiş gibi,soru soruldu mu " diye bir cümle kurmuşsunuz ondan soruyorum... İyi de kesirleri bilmeyen insanlar bu sorunu nasıl çözmüşler peki? *** Merak ettiğim bir şey daha var... Allah neden kulları arasında kadın erkek ayrımı yapmadan eşitliği sağlamak varken neden ona inananlar arasında ayrım yapmış onları paydalı, kesirli hesaplamalarla zora sokmak gibi bir yolu seçmiş ki? Hikmetinden sual olunmaz deyip geçiştirelim mi yoksa işin üstüne gidip var olan bu sorunu sorgulayalım mı? saygılarımla...- 671 cevap
-
- Kuranda Miras Paylaşımı
- Matematiksel Hata
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
GeceKuşu şurada cevap verdi: TAKLAMAKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın "sarıgöl"; Size sadece şu soruları yönlendirmek istiyorum... Kuran da ifade edilenler Allah tarafından Hz.Muhammed'e indirilmiş midir.? Kuranı Kerim, İçeriğinde aykırılık, çelişki olmayan Allahın sözleri olan bir kitap mıdır.? Kuranda miras konusu; Nisâ(*) Sûresinin, aşağıda yazılı ayetlerinde bahsedilmiş midir?... "11 - "Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır.4 Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." "12 -" Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa ona altıda bir düşer.5 Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin6 yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)" "13 -" İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır." *** Sadece soracağım şu soruyu yanıtlayın yeter... Çünkü diğer hepsine hayır deme şansınız yok.( ! ) _ Islam ulkelerinde 1400 yıldır şeriat kanunları Kuran'daki miras emirlerini uygulamaya çabalarlar. Çabalarlar diyorum çünkü yukarıdaki sûre ve ayetlere göre miras paylaşımı ne yazık ki net matematiksel bir yöntemle çözümlenemiyor. Ve size açık ve net olarak belirtiyorum " Hiç birimizi "AVL" ve "BİLEŞİK KESİR" ile ilgili açılamalar ilgilendirmiyor... Yanıtınızı işi bu tarafa çevirip vermeyin... Soru şu: Yüz yıllardır miras paylaşımı için oluşan sorunları çözümlemek için islam alimleri bir takım düzenlemeler ve kurallar yapıp uygulamışlar mıdır? saygılarımla ...- 671 cevap
-
- Kuranda Miras Paylaşımı
- Matematiksel Hata
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.
GeceKuşu şurada cevap verdi: TAKLAMAKAN başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ben neden sana son derece saygı duyuyorum..? Yaşamı hep aynı algılayıp yorumladığımız için mi? Yanıtım çok net... Hayır. Çünkü çoğu kez tam ters düşündüğümüz bir çok şey var... Hep doğruları ve aklı başında şeyler yazdığın için mi..? Çoğunlukla evet... Çünkü doğru bildiklerini çok net ve dürüstce, kararlılıkla dile getiriyorsun... Peki senin bu doğruların her zaman benim doğrularım mı..? Yanıtım çok net hayır.. Çok söze gerek yok... Seni taltif etmekte değil amacım... Ama taktir ediyor muyum... Evet... Belirlediğim satırlar herşeyi anlatmaya yeter aslında... Saygı ve Sevgilerimle- 671 cevap
-
- Kuranda Miras Paylaşımı
- Matematiksel Hata
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Anlayışlı olmak her zaman taktir görürü sayın "sarıgöl"... Her ne kadar, bu seferde katılmadığınız görüş ve yazılara "tali, polemik, ajite" diyerek tarzınızı ve kafa yapınızı sergilesenizde.(!) "Rahatsız edilmek istemiyorum" ifadenizi yazıları yeni okuyanların yanlış anlamalarının önüne geçmek için şu şeklide düzeltmek yararlı olcak... "Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz..." Sizi rahatsız eden kimse yok, kimseninde böyle bir derdi yok, herkes kendi düşünce ve görüşlerini dile getirmek derdinde, algılamanız sizi bu hale sokuyor... Sizin katılmadığınız düşünce ve görüşleri rahatsızlık olarak değerlendiriyorsunuz... Sırf reddetmek adına hırslanıp, gerçekte, polemik ve ajite yaklaşımları kendiniz sergiliyorsunuz farkında değilsiniz... Sanacaklar ki diğerleri sizi rahatsız ediyor ama işin aslı "Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirdiğiniz için" böyle algılıyor ve hissediyorsunuz... Şimdi de kalktık sayenizde konunun devamında konuyla ilgili bir şeyler yazmak yerine, size dünden beri bunları yazmak durumundayız... Ama gerçek şu ki, aslında istediğiniz oldu konunun tartışılması yerine bu şekilde olabildiğince konu dışına çıkmış olduk ... Bu durumu daha iyi vurgulamak için daha önce ifade ettiğim bir kaç satırı tekrarlamakta yarar var... "Konuyla ilgili yeni açılımlara katkıda bulunmak yerine konuyu sabote etmek zorunda değilsiniz... Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz... Kendinizi buna zorunlu hissediyor olmanız amacınıza uygun olabilir... Ama Düşüncelerini ve görüşlerini dile getiren diğerleri için düşüncelerini dile getirmelerini engelleme, ele alınan konuları saptırma amaçlı ve kışkırtıcı bu yaklaşımlarınız hiçte etik değil ... Mantıklı da değil, hırslarınıza yenik düşüyorsunuz..." "Bundan sonra ciddi yazılara yanıt yazacağım" dediğinize göre; Sizden beklenen ve deklare ettiğiniz ciddiyeti bundan sonraki yazışmalarınızda yerine getirebilecekmisiniz merakla bekliyorum... Saygılarımla. -
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın "sarıgöl"; Açılan başlıklarda konuları bilinçli olarak mecrasından uzaklaştıran yaklaşımlarla yazılar yazıyorsunuz... Forumda yazışan kişileri, başlık açanları, kurduğunuz cümlelerin içerisine gizlenmiş bir alaycılıkla yaklaşıyor, Bu yaklaşımlarınızla karşınızdakileri bilinçli olarak yanlış yapmaya zorluyorsunuz... Elbette düşüncelerinizi belirtmekte özgürsünüz. Tıpkı Cyrano'nun aşağıda örnek verilen iletisinde yapmaya çalıştığı gibi gördüğünüz lüzum üzerine düzeltmeler yapma hakkına da sahipsiniz... Ama Amacınız onun yaptığı gibi, paylaşımlarda eksik ve hatalı olan şeyleri doğru bilgilerle düzeltmek olmalı... Tabiki bunu yapabilmek için iyi niyetli olmak ve eksiklikleri görüp tamamlayacak belli bir alt yapıya sahip olamak gerekiyor... Belirtmek gerekir ki, Emine hanım da yanlış kavram kullanmış. Bir sonraki paragrafında "darwinizm" sözcüğünün evrim karşıtlarınca üretilen bir argüman olduğunu kendisi ifade ederken, bir paragraf önce, Herbert Spencer'dan "darwinizmin öncülerinden" diye bahsediyor. Dolayısıyla yaklaşımının bütünlüğü bozuluyor. Emine hanım "Sosyal Darwinizm" kavramı yerine "Darwinizm" kavramını kullanmış. http://www.turkish-m...post__p__848246 Oysa siz, dikkat çekici bir şekilde bu iyi niyetli yaklaşımın dışında hareketler içindesiniz... Son olarakta diyorsunuz ki; "Sayın yam yam kardeşimiz H.Y. yı istemediği için buradan alıntı yaptım, eğer isterse başka alıntılarda yapıştırabilirim topig'e." Birilerini istemiyor ilan edip ona zıt davranmak amaçlı olarak bir şeyler alıntılayarak yazışma mantığıyla ... Demek istiyorsunuz ki, burayı alıntılarla boğarım istersem... Katılmadığınız, yazılmasına karşı olduğunuz şeyleri yazan ve söyleyenlere karşı bilinçili olarak kışkırtma ve zorlamalarda bulunuyorsunuz... Bunu yapmak zorunda değilsiniz, Konuyla ilgili yeni açılımlara katkıda bulunmak yerine konuyu sabote etmek zorunda değilsiniz... Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz... Kendinizi zorunlu hissediyor olmanız amacınıza uygun olabilir... Ama Düşüncelerini ve görüşlerini dile getiren diğerleri için düşüncelerini dile getirmelerini engelleme, ele alınan konuları saptırma amaçlı ve kışkırtıcı bu yaklaşımlarınız hiçte etik değil ... Mantıklı da değil, hırslarınıza yenik düşüyorsunuz... Sürekli yazılanları gereksiz gösterme ve küçümseme amaçlı iki de bir "Yazmaya gerek yok" demek yerine... Sizde onlar gibi yapın bence, sizde kendi düşüncelerinizi ortaya koyan başlıklar açın.. FAZLA BİR YAZI YAZMAYA "GEREK" YOK. Ne kadar ilginç hep aynı şeyi söyleyip nedense ilk yazan hep siz oluyorsunuz... Madem yazmaya gerek yok neden gereğini yapmıyorsunuz? Saygılar... -
Doğru tespit sevgili Cyrano... Burada oluşan hata bana ait... Yazılanları buraya aktarırken yapılan kurgulama hatasından kaynaklanıyor... Cümle şöyle olması gerekiyor... "Evrim karşıtlarınca; Evrim teorisi ve "ateist“ düşüncenin karışımıyla ortaya attıkları, "Evrimciler “_"Darwinciler" sözcüğünün, Darwin’in bilimsel açıklamaları ve öne sürdükleriyle hiç bir ilgisi yoktur." Sanırım yönetime başvurup düzeltilmesi gerekiyor? Burada tarafımdan ifade edilmek istenen; Evrim Kuramına karştlıklarını ve "Ateistlerin onu arguman olarak kullanmalarına karşı çıkışlarını açıklarken "Evrimciler, "Darwinciler" sözcüğünü kullandıklarını ve bu sözcüğü kullanarak öne sürülen ve söylenenlerin "Darwin’in bilimsel açıklamaları ve öne sürdükleriyle hiç bir ilgisi olmadığını" vurgulamaktı... Sevgilerimle
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Güya deyip geçiştiremezsiniz... Kaynak linkleri alıntılarda verildi... Anlamak gibi bir derdiniz varsa araştırıp anlarsınız... Ama doğru bilgilerin Adnan Oktar _H.Y_ sitelerinde olmadığını aklınızdan çıkarmadan... *** Siz belgeli kaynak kullandığınızı öne sürüyorsunuz... Alıntınızı tarattım... Hepsi aynı kaynağa çıkıyor... Kaynaklarınız deşifre olunca da hemen inkara kalkıp mazlum olduğunuza ilişkin şöyle yazılar postalıyorsunuz... Sanki devamlı ondan alıntı var diyorsunuz, yok mu?.. Nedir sizin Belgeli kaynaklarınızın referansı... "10 yıl sonra Mehdi çıkacak, 20 yıl sonra Mesih inecek, bilmem kaç yıl sonra kıyamet kopacak“ diyerek gaybe dair kesin iddialarda bulunan, yandaşlarının sandıkları üzere yüzlerce kitap yazmış bilim adamı , ilahiyatçı veya teolog bir İslam mücahidinin Avengelist ve yaratılışcı internet siteleri... Her iletinizin sonunda alışkanlık edindiniz hep aynı cümle... "Fazla bir şey yazmaya gerek yok.." Bencede sayın kardeşim... Bencede ... Gereğini yapın o zaman...! Saygı ve sevgilerimle ... -
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın "Sarıgöl" ün yazdıklarını okuyanlar, konuya yakın ilgileri yoksa ya da inançları nedeniyle kafadan karşıysa bir safsatadan söz edildiğini düşüneceklerdir... Oysa onun sürekli yapmaya çalıştığı "Bilimsel Verileri Çarpıtmak" ve burada yaptığı şey ise; Benton Makalesini ele alarak Bilimsel Verilerin Yaratılışçılarca Çarpıtılmasına Tipik Bir Örnek dir. Darwinismrefuted.com adlı sitede Alıntıda verilen linkten ulaşabileceğiniz makalede evrimle ilgili bir araştırma sonucu şu şekilde özetlenmiş; Türkçesi Şöyle; " Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop ellerindeki “tetrapodların protein dizilimi” verilerini analiz etmişlerdir. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. " Bu paragrafdaki ifadeleri okuyan hemen herkes şunu anlar: Araştırıcılar demekki bir çok canlıyı incelemişler, insana en yakın canlı tavuk çıkmış, bundan sonraki en yakın canlı da timsahmış. (sayı belirtilmemiş, ancak kullanılan ifadelerden çok sayıda canlının incelendiği anlamı çıkıyor, çünkü en yakın akraba tavuk, bir sonraki yakın akraba timsah demek için timsahtan sonra gelen daha uzak akrabaların da incelenmiş olması gerekir). Araştırmacılar bu bulgulara hayret etmişler (!) Gerçekten de hayret. Çünkü, eski tarihli bir yazı olmasına rağmen, bilinen evrim ağacına tamamen aykırı bir bilgiyi ifade ediyor. Bildiğimiz gibi insanın en yakın akrabası şempanzedir, oysa bu makalede tavuk olarak belirtilmiş, şayet bu bilgi doğruysa bilim dünyasında büyük bir sansasyon yaratmış olması gerekir, ancak böyle bir durum yok. Peki bunun yaratılışcılar tarafından Evrime saldırı amaçlı kullanıldığını yanlış bilgi olduğunu nasıl anlayacağız.. Araştıralım anlayalım; Öncelikle şunu belirtmesi gerekiyor... Benton’un orijinal makalesine internet üzerinden ulaşılamıyor, çünkü New Scientist’ in online arşivi o kadar geriye gitmiyor. Benton’ un özgeçmişini veren üniversite web sayfasından ya da başka bir siteden de orijinal metne ulaşılamıyor. Ancak bazı sitelerde makalede aslında ne yazmakta olduğunu bildiren bilgiler var. Kaynaklardan biri aşağıdaki alıntıda yazılanlar... Çevirisi şöyle: "Türk yaratılışçılar, Michael Benton tarafından yazılmış, insan ve tavuğun birbirine en yakın çıktığı, kara vertebralıları ile ilgili New Scientist makalesini yanlış sunuyorlar. Yaratılışçıların söylemeyi ihmal ettiği şey, bahsedilen bu özel örnekte, karşılaştırılan hayvanların YALNIZCA insan, tavuk ve timsah oluşudur." Yazının devamında şöyle yazıyor; makalenin yazarı Mike Benton’ a bu durumu sormuşlar, onun verdiği cevap şöyle: Çevirisi şöyle: " Mektubu ve alıntıları bana gönderdiğiniz için teşekkür ederim. Bu durumun kısmen farkındaydım ve yaratılışçıların bu derece yalan ve hileye batacak kadar umutsuz olmasına ve molekül dizileriyle ilgili çok fazla yeni çalışma varken 1984 tarihli bir makaleyi kullanmalarına şaşırmış durumdayım.! Tamamen haklısınız, ben, o tarihte iyi bilinen ve şayet insan, tavuk ve timsahın protein dizilerini karşılaştırırsanız, tavuk hemoglobin ve myoglobininin timsahtan çok insanla eşleşeceğini gösteren bir yazıyı gözden geçiriyordum. Bu durum, morfolojik kanıta göre timsahlar ve kuşların yakın akraba olduklarını kabul eden klasik görüşle çelişiyordu. Elbette şempanze hemoglobini insanınkiyle özdeştir." Görüldüğü gibi sayın "sarıgölün" bu başlıkta konuyu sabote etme amaçlı yaklaşımları aslında yukarıda bahsedilen bu olayda bilimsel verilerin belli bir amaç doğrultusunda çarpıtılmasının tipik bir örneğidir. Bu bilgiler ışığında, söz konusu yayınlardaki bu araştırma ile ilgili paragrafı şu şekilde düzeltmek gerekiyor: “Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop insan, tavuk ve timsahın protein dizilim verilerini analiz etmişlerdir. Yaklaşık bütün örneklerde protein dizilim olarak tavuk, insana timsahtan daha yakın çıkmıştır.” Dikkat etmek gerekiyor yakın çıkmıştır... "Sarıgölün" çarpıtma amaçlı yaklaşımları bilimsel hiçbir içeriği olmayan yaklaşımlar olarak karşımızda duruyor. Gerçekte ise... (En yakın akraba tavuk, bir sonraki yakın akraba timsah demek için timsahtan sonra gelen daha uzak akrabaların da incelenmiş olması gerekir). Saygı ve Sevgilerimle ... -
Bu liste daha da uzatılabilir… Şimdilik kaydıyla bu bölümü "Evrim, Darwin" üzerine yazılar yazarak görüş belirten ve ifadelerini aşağıda alıntıda belirtildiği gibi sonlandıran Yazar: Emine Karahocagil Arslaner'in ifadeleriyle sonlandıralım... "Allah’a havale etmek istiyorum." diyerek kimlerden bahsettiğini ve ne anlatmak istediği anlaşılmıştır umarım ... Saygı ve Sevgilerimle ...
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Darwin güçlüden yana mıdır.? Yanlış, yanlış, yanlış… "Survival of the fittest“ , yani “güçlü olan kazanır” sloganı Darwin’e değil, Darwinizm’in öncülerinden Herbert Spencer’e aittir. Darwinle hiçbir alakası yoktur. Evrim karşıtlarınca; Evrim teorisi ve "ateist“ düşüncenin karışımıyla ortaya attıkları "Darwinizm“, "Darwinciler" sözcüğünün, Darwin’in bilimsel açıklamaları ve öne sürdükleriyle hiç bir ilgisi yoktur. Darwin, yaşadığı ortama en iyi şekilde uyum sağlayan türün yaşamaya devam ettiğini, bunu başaramayanların nesillerinin tükendiğini savunmuştur. Evrim kendi bulgularıyla çelişen bir sloganı, kavramı veya iddiayı savunmaz. Evrime göre örneğin, "dinazorlar“ çok güçlü hayvanlardır ancak soyları tükenmiştir.
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Darwin, “insan maymundan geldi” dedi mi.? Iki kere yanlış… Darwin; insanın insandan, şempanzenin de şempanzeden geldiğini söyler. Darwin, milyonlarca yıl önce yaşayan insanların şekil ve şemal olarak bizden biraz daha farklı olduklarını anlatmaya çalışan bilim adamıdır. Darwin’i goril şeklinde karikatürize eden Ingiliz gazetelerinin attığı iftira çamurunun yıllardır temizlenememesinde ise – hiç kuşkusuz- kilisenin büyük katkısı vardır.
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Darwin, ilkelden başlayıp daha iyiye, daha medeniye doğru bir gelişmenin olduğunu mu iddia eder.? Yanlış… Bilim, bulgulardan hareket ederek ulaştığı sonuçları ortaya koyar, yorum yapmaz. Evrim teorisinde de böyle bir yoruma rastlanmaz. Doğa bilimleri, eldeki delillere dayanarak insanoğlunun ve diğer tüm mahlukatın geçirdiği biyolojik merhaleleri anlatır ve bir teori ortaya koyarlar; evrim teorisi. Kainatın bundan sonra nasıl bir yol takip edeceği (Islami ifadeyle söylemek gerekirse; Sünnetullahın nasıl işleyeceği) konusunda yorum yapmazlar.
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Darwin, Galapagos adalarında yaşayan Ispinoz kuşlarının gagaları ve gıda kaynakları arasındaki uygunluğa bakarak, doğal seleksiyon yoluyla değiştiklerini ve evrim geçirdiklerini mi düşündü.? Yanlış… “Darwin kuşları” olarak da bilinen bu kuş türü, Darwin’in HMS Beagle gemisiyle yaptığı ve beş yıl süren araştırmasında topladığı 32 adet kuş türünden yalnızca biridir. Darwin’in getirdiği örnekleri araştıran Londralı Ornitolog John Gould, Darwin’in başka türlere ait olduğunu düşündüğü kuşlardan 12 tanesinin birbirine çok benzeyen yeni bir ispinoz türü olduğunu açıkladı. Darwin sadece Golopogos adalarından değil, beş yıl boyunca dolaştığı bütün adalardan çeşitli kuş türü örnekleri toplamıştır.
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bu başlığı açmakta yazarının iki amacı var… Birincisi; Ne zaman “Evrim” ile ilgili bir şeyler ifade edildiğinde Din'in kutsallarına saldırıldığı ön kabulüyle “bodoslama yazılar” yazarak safsata saydıkları bilimsel gerçekleri boşa çıkardıkları zannıyla “İşte böyle keserler sesinizi” mealindeki düşünce sahiplerine durumu izah etmektir. İkincisi; Evrim kuramını en basit anlatımıyla ifade ederken "canlıların nesilden nesile değişmesi, canlıların yeni özellikler kazanması ve bazı özelliklerin kaybetmesi" şeklinde bir tanım yaparız. Ne var ki bu tanım "Evrim kuramı" hakkında kulaktan dolma ya da yeterince bilgi sahibi olmayanlarca yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. Evrimin tanımına ve mekanizmalarına biraz daha anlaşılır bir dille açılım getirmektir… Açılımlar yapılırken yeri geldiğince; Farklı Bilim insanları ve görüş belirten yazarlardan alıntılar yapılarak konuya açıklık getirilecektir… “Charles Darwin” ile ilgili söylenenlere; Dinin kutsallarına saldırıldığını kabul edenlerce her zaman büyük tepki duyuldu, duymaya da devam ediyorlar. Öncelikle bu ön yargının ve din ustalarının gerçekleri sinsice saptırmalarının önüne geçmek gerekiyor. O nedenle “Charles Darwin” ile başlayarak Evrim kuramını olabildiğince basit, fazla bilimsel terimlere girmeden konuya açıklık getirmeye çalışılacaktır… Ayrıca elbette her isteyen konuyla ilgili olumlu ya da olumsuz görüşlerini belirtme hakkına sahiptir ve iyi niyetli yaklaşımlar konunun açılımına olanak sağlayacaktır. Ancak başlık yazarı konuya katkısı olmayan ve saptırmaya yönelik yaklaşımlara yanıt vermeyecektir… *** Darwin evrim teorisini ileri süren isim midir.? Yanlış… Darwin sadece evrim teorisinin duyulmasını sağlayan isimdir. Darwin’in bazı çağdaşları -Darwin’den bağımsız olarak- evrim teorisini dile getiren makaleler kaleme almışlardır. Alfred Russel Wallace, Darwin’den çok önce, dogal seleksiyonla ilgili bir makale yazmıştır. Darwin’in ve evrimi anlatan diğer Avrupalı bilim adamlarının, kendilerinden çok önce yaşayan; Ibn Haldun, El Biruni gibi Islam alimlerinin metinlerinden etkilenmiş olmaları da kuvvetle muhtemeldir.
- 14 cevap
-
- Evrim Kuramı
- Evrim Darwin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
İmam-ı Azam Ebu Hanife, bu kadar ilmi nasıl edindiği sorulduğunda, „bilmiyorum demekten utanmayarak“ diye cevap vermiş. "Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp“ desturunun canlı bir örneği gibi yaşayan büyük muallim; bilmiyorum, belkide yanlışlığından en şüphe etmediğimiz şey, en yanlış olan şeydir“ diye seslenirken hayatının bir kıyısından, „Cehl ile iftiharı pek severim“ diye gülümser Şair-i Azam Hamid „Bir Şairin Hezeyanı“ isimli eserinin sayfaları arasından… İmam-ı Azamlar‘ın, Şair-i Azamlar‘ın utanmaktan ar ettikleri, Cemil Meriç ustadın „asildir ve cihanşumuldur“ diyerek göklere yükselttiği realiteyi; bir ayıp, bir suç gibi düşünüp, hakaret sıfatı olarak algılayan ve kullanan zevata acıkmak mı yoksa hayret etmek mi gerekiyor, karar veremiyorum… Pişkin pişkin sırıtarak; „acımadı kii, acımadı kii!“ diye cıvıldamak, zat-ı şahanelerine büyük bir düş kırıklığı yaşatmak ve eklemek lazım; Kıyametin ne zaman kopacağını kestiremeyecek kadar „cahil“ ve cümle alemi aptal yerine koyup, dolaylı yollarla Mehdiliğini ilan edenlerin ilmine, irfanına güvenmeyecek kadar da arif olmak gerek, mirim!.. Alıntı: Yazar; Emine Karahocagil Arslaner -
Anne karnındaki bebeğin olağanüstü görüntüsü
GeceKuşu şurada cevap verdi: Legendary başlık Garip ve Doğaüstü Olaylar
Bebeğim benim ... -
Kamer Genç'ten suikast iddiası
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Bu başlığın açılmasına karar verirken, yukarıdaki ifadelerin ülkeyi yönetme iddiasında olanların şu anda yaptıkları uygulamalara karşın gelecekte karşımıza çıkması muhtemel durum karşısında etik olarak ne yapmaları gerektiği üzerine sorgulama yapılmasıydı amacım... Ardından ilk gönderilen iletiyi okuyunca şunu düşündüm. Tek taraflı kaynaktan söylemler buraya taşınarak acaba ne amaçlanıyor? Konu yargıda mı? Yargıda... Adam "Böyle bir kağıt bende yoktu diyor, bende olmadığına göre cebime arama sırasında polis koymuştur, ağzımdan alınma olayı uydurmadır " Peki doğru mu söylüyor ? Bilemeyiz... Kağıdı polismi koyup komplo kurmuştur? Hayır onu da bilemeyiz... Gözümüzle gördük mü? Hayır... Tek kaynaktan beslenerek yorum yapıp, kanaat sahibi olmamız doğru mu? Hayır, o zaman güdülürüz, kandırılabiliriz, yanılabiliriz... Eeee peki ne yapmalıyız, yargının karar vermesini beklemek en doğrusu değil mi?... Ne karar çıkabilir, deliller neyi gösteriyorsa o.. Olay geçek olabilir öyle olursa sonuçlarını biliyoruz... Suçlular cezalarını çekerler... Olayın komplo olduğu ortaya çıkabilir... O zaman ne yapılması gerektiğini biliyor muyuz? İşte başlıkta bu soruluyor... Birilerine yargısız infaz yapmak değil amacımız... Başlıkta sorgulanmaya çalışılan da şu ifadelerin vurguladığı, öne çıkardığı sorular... "Başbakan olarak emrinizde olan TSK da gerekli denetimleri yaparak, gerekli her türlü bilgileri edinme yetkisine sahip iken bu yola başvurulmadan, işin içine yargıyı sokarak, polis ve askeri karşı karşıya getirerek ve hatta Bülent Arınç'a TSK'nin suikast yapacağı görüşlerine güç katan bu uygulamayı izah edebilir misiniz, Arınç'a karşı bir suikast düşünce ve eylemi olmadığı anlaşıldığında adı geçeni görevden almayı düşünüyor musunuz?" *** Hepinize Sağlıklı, Huzurlu ve Mutlu Yıllar Saygı ve Sevgilerimle -
Yetmez... 2010 "Açılımlar yılı" olacak... Esas en büyük açılımı da sona sakladılar... En son da "Rum-Kıbrıs açılımı" ile final yapacaklar... *** Yetmez... 2010 "Açılımlar yılı" olacak...
-
Kamer Genç'ten suikast iddiası Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarını değerlendirirken, bunun AKP iktidarı tarafından düzenlenen bir tezgah olduğunu, bu gelişmelerin Fethullah Gülen'e bildirildiğini öne sürdü. Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Arınç'a yönelik suikast iddialarının Meclis'te araştırılması çağrısında bulunarak, konu ile ilgili bir araştırma komisyonunun kurulması gerektiğini söyledi. Genç, suikastla ilgili gelişmelerde kuşku duyduğunu ifade ederek, bunun bir tezgah olduğunu savunarak, "AKP kendini acındırmayı alışkanlık haline getirmeye başladı. TSK'nin sır saklayan bölümlerine iniliyor. Bu bilgiler de Fethullah Gülen'e ulaştırılıyor" dedi. Türkiye'nin günlerdir suikast iddialarıyla uğraştığını kaydeden Genç, kamuoyunun aslı astarı olmayan dedikodularla oyalanma çalıştırıldığını savundu. Genç, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde de, "TSK tarafından Bülent Arınç'a bir suikast düzenlendiğine ilişkin bir emare var mıdır?" diye sordu. Genç, şu soruları gündeme taşıdı: "Başbakan olarak emrinizde olan TSK da gerekli denetimleri yaparak, gerekli her türlü bilgileri edinme yetkisine sahip iken bu yola başvurulmadan, işin içine yargıyı sokarak, polis ve askeri karşı karşıya getirerek ve hatta Bülent Arınç'a TSK'nin suikast yapacağı görüşlerine güç katan bu uygulamayı izah edebilir misiniz, Arınç'a karşı bir suikast düşünce ve eylemi olmadığı anlaşıldığında adı geçeni görevden almayı düşünüyor musunuz?" Haber Kaynağı : -http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=104326-
-
Adem ile havva ve Cübbeli Ahamet Hoca
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
*** Bu gece Cüppeli Ahmet Hoca bir televizyon kanalında ince hesaplamalar yaparak, İlk insan olduğuna inanılan Adem ve Havva’nın yaşını hesapladı ve sonuç olarak şunu dedi: “Adem ve Havva hesaplamalarıma göre 7000 (yedi bin) yıl önce yaşamıştır.” Sunucu sordu: “Peki bilim insanları dünyanın yaşının milyarlarca yıllık süreç olduğunu söylüyorlar buna ne diyeceksiniz?” Şu yanıtı verdi Cüppeli Ahmet Hoca: "Ben bilimden falan anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”. *** Kuşkusuz Adem ve Havva öyküsü bir söylencedir. Bu söylencenin kaynağı ise insanın algı düzeyinde yatmaktadır. Dinlerin insanlara önerdiği yaratılış efsanesi, Adem ve Havva öyküsü ön kabullere ve inanca dayalıdır. Hiç bir bilimsel dayanağı ve bir kanıtı yoktur. Öne sürülen önce varsayıp ardından varsayılanları kanıt olarak öne sürmeye dayalıdır. Adem ve Havva’yı ilk insan olduğunu ön görerek kanıtlamaya çalışan, İnançlarıyla bilimsel çalışmalarını ayrıştırma çabasındaki bazı bilim adamları bile, “moleküler saat hipotezine dayanan hesaplamalara göre” Havva’nın 140.000 yıl önce; Adem’in ise 60 bin yıl önce yaşadığını hesaplamışlardır. Bu hesaplamalara göre Havva, Adem’den 80 bin yıl önce yaşamıştır. Peki hani Havva, Ademin kaburga kemiğinden yaratılmıştı? Cüppeli Ahmet Hoca: Ben anlamam dediği bilime göre; İnsanoğlu 7 milyon yıl önce genetik sürüklenme ile ortak atasından ayrıldı. Ama henüz konuşmayı ve alet yapmayı bilmiyordu. Modern sayılabilecek insan türü 1 milyon yıl önce ortaya çıktı. Günümüz insanın yapısına benzer en yakın atamız ise 100.000 yıl önce ortaya çıkmıştır. Yani bir başlangıç yoktur. Değişim ve dönüşüm vardır ve bu da doğanın ve bilimin özüdür. Dinlerin öne sürdüğü gibi insanoğlu Adem ve Havva olarak gökten zembille inmemiştir, denildiği gibi canlı ve cansız yaşam ol denince olmamıştır. Ama İnsanoğlu, öteki canlılardan kendini ayırmak ve özel bir konuma sokmak için “İlk insan olarak kabul ettikleri Adem ve Havva’nın tanrı tarafından çamurdan yaratıldığını, Yasak elmayı yedikleri için cennetten dünyaya kovulduklarını, Tüm dünya nimetlerinin iman ettikleri tanrıları tarafından onlara verildiğini v.b. varsayımları öne sürerek” kendini yaşamın merkezine koymuştur. Oysa insan da öteki canlılar gibi biyolojik bir varlıktır, yalnızca o varlıkların en yeteneklisidir. İnsanlar yaşamak istiyor, sonsuza dek. Ama neden ve niçin yaşamak istediklerini bilmiyorlar. “Yok olmak” gibi ürkütücü bir olayı beyinlerinde silmek için tanrılar ve efsaneler yaratarak olmadık düşler kuran insanoğlu, gerçeği yaşatan bilince saldırarak düşlerini yaşatma çabası içerisine girmekte... Oysa ne güzel demiş “Epikür”: “Ölüm varken ben, ben varken ölüm yoktur.” Bu deyiştende anlaşılacağı üzere, İnsan algısı yani ‘doğruyu ve gerçeği’ algılama, evrimsel süreçlerde ortaya çıkar. Evrim; İnsanoğlunun inançların öne sürdüğü söylencelerden, efsanelerden sıyrılıp, Yaşamın içinde bulunduğu yeri algılaması için bilinçsizliğini bilince kavuşturan bir köprüdür. Sonuç olarak; Bilinçsizliğine köprü olacak bilimsel bilince sahip olmayan Cüppeli Ahmet Hoca bu anlamda, “Ben bilimden anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”. söyleminde son derece haklıdır. Çünkü; O bilim adamı değil inanç ustasıdır ve kutsal kitabının öne sürdüğü varsayımlar üzerine “Bilim” değil, “İlim” yapmaktadır..