GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
_1. Yaşamın başında her şeyin belli olduguna ve insanların her yerini yırtsa da bunları değiştiremeyeceğine inanarak sığındıkları kavram. _2. Kader bir unix makine, root'unsa kim oldugu konusunda bir sürü rivayet var ortalıkta. İnsan belki root degil, ama en azindan bir user ve çoğu şeyin icinde, bir çok şey de kontrolünde. Aynen unix gibi; sadece bakılacak yerleri bilmek, zamanlamayı dogru yapmak gerekiyor... Ancak bir yerden sonrasına da razı olmak gerektiğini düşünüyor bir çoğumuz... Neden mi?... Her şeyin elinde olmasıyla oluşacak sorumluluklarından yırtmak için... _3. Her şeyin belli oldugu belirsizlik, özgür irade ile çelisen kavram.
-
"Çalışan Türkiye, Özgür Türkiye"
Sayın yılmaz size bir şey sormam gerekiyor... Başlık yazısını okuduktan sonra devamını okumak için tıklama yaptınız mı? Öyle görünüyor ki okumamışsınız... Bence devamını muhakkak okumalısınız... Bence Politika çok haklı... Bu bir balon gerçekten, bu kadar gerginliğin ve ciddiyetin içinde biraz gülümseyelim istemiştim... Bu kadar ciddiye alınıp, ciddi ciddi yorumlar alacağı aklıma bile gelmemişti... Özür diliyorum... Ama gülümsemekten de alamıyorum kendimi... Gülmece bir yazıdan ; Gibi bir sonuca ulaştık ya... Siz çok yaşayın emi... Galiba kriter Espri yapıp hep birlikte gülümseyebilmekti... Sevgilerimle değerli arkadaşlarım
-
CHP LIDERI'NIN VAN'DA TASLANMASI
Ne mi diyeceğiz? Başbakan ne denmesi gerektiğini açıklamış sayın Dominik Sayın başbakan, Bosna Hersek’e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı -Demirelin üslubunu anımsatan- açıklamayla... "Bize de yumurta atmışlardır. Kendini bilmezler çıkıyor. Bize de bu tür yumurta atanları polis yakalamış, yargıya teslim etmiştir. Ama bir kapıdan girip diğerinden çıkmıştır. İlkini yaşadığım yer, kendi hemşerilerimin yaşadığı bölge olmuştur. Beyefendinin bu kadar fazla rahatsız olmasına gerek yok." diyerek.... Yaşanan bu durumun çok olağan ve doğal olduğunu ima etmiş... İLGİNÇ... Üstelik en az sizin yazdıklarınız kadar hem de ...
-
"Çalışan Türkiye, Özgür Türkiye"
devamını okumak için ...
-
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
İşin püf noktası burada işte... Sorgulamayacaksın, sormayacaksın... Oysa denildiği gibi insan oğlunun soruları bitmez çünkü;düşünen bir varlıktır kendisi... Sorar, araştırır, kavramak ve anlamak için her şeyi sorgular... İnsan olmanın özü ve bilinci budur... Oysa dinlerin insandan istediği nedir; Sorma, denilene inan... Sorgulama sınavın gereklerini yerine getir... Sorgulayarak inanç değerlerini sarsacak her bilgiyi dışla, dogmalar yeter sana... Oysa körü körüne inansanız da denildiği gibi elinizde değil soracaksınız sorularınızı... Ulaştığınız bulgulara ya günah, ya şirk, ya da kafir düşüncesi olarak reddedeceksiniz... Ya da verilen sınavda kafanızdaki soru işaretleriyle çelişkide kalacaksınız.... Oysa burada bize önerilen ve verilen akıl nedir? İyisimi insan olmanın gereklerini yerine getirmek yerine inançlarımıza sıkı sıkı sarılmanın yollarını aramalıyız... Bundan kurtuluş yolu, insan olmanızın özelliklerini yok sayıp varsayımlar dünyasın hayalleriyle yaşamak... Ve inançların bize dayattığı korkulardan korunmanın en kolay yolu ve püf noktası işte bu bakış açısı... "... ya da sormadan yaşayacaksın hayatı mümkünse..." Bir kez daha okuyunca fark ettim ki; son derece şiirsel bir ifade bu aslında.. Muhabbetinize saygılar sunuyorum ...
-
Müslüman İlim Adamları Sadece Kur'an'dan Alınan Bilgilerle Dizel Jeneratör Ürettiler
Sayın Yılmaz; Galiba güler olduk ağlanacak halimize Bir dirhem pirzola yerine geçiyor ama... Birazda gülmek için fırsat yaratalım kendimize... İşin ilginç tarafı adamlar ciddi yazılar yazıp yine de bizleri güldürmeyi başarıyorlar...
-
‘Sierra Leone’deki Türk Büyükelçi, Ermeni soykırım tasarısını destekledi’
Zaytung Ermenileri ters köşeye yatırdı... HÜRRİYET Kaynak: -http://www.haberturk.com/dunya/haberi- 28 Mart 2010 Pazar, 10:09:32 Daha önce ‘Sierra Leone’deki Türk Büyükelçi, Ermeni soykırım tasarısını destekledi’ yazısını okuduğumda sadece gülümsemekle yetinmiştim. Ama Nette haberin ciddiye alınarak üzerinde yorumlar yapıldığı bu haberi okuyunca koptum doğrusu...
-
AYLIK BURÇ Yorumlarınız ... "AĞUSTOS"
" AĞUSTOS Ayı Burç Yorumlarınız " ... *** KOÇ (21 Mart - 20 Nisan) Bu aralar oldukça dalgınsınız. Katılacağınız dans partisine eşinizi getirmeyi unutmanız, eşinizin olduğu kadar diğer davetlilerin de tepkisini çekecek.. BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs) Burcunuzun yönetici gezegeni Uranüs bu ay yıllık izninin bir kısmını kullandığından, yerine Merkür'ü bırakmış. O da falınızla ilgili "Valla ben ne desem yalan, çok acil bir durum yoksa önümüzdeki ay gelseniz daha iyi olur." demekle yetindi... İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran) Uzun zamandır hayata geçirmeyi beklediğiniz projeler için en doğru zaman geçen aymış ancak biz de bunu daha yeni öğrendik. Neyse, sağlık olsun... YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz) Sessiz ve sakin kişiliğiniz arkadaşlarınız arasında sivrilmenizi engelliyor fakat konuşmaya başlarsanız o birkaç arkadaşınızdan da olabilirsiniz. Bu yüzden siz yine de duruşunuzdan taviz vermemeye çalışın.... ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos) Bir süredir geceleri uykuya dalmadan önce öldüğünüzü düşünüp, kimin ne tepki vereceğini tahmin etmeye çalışırken, yeni ayda bu deneyimi tecrübe etmek için büyük bir fırsat yakalayacaksınız... BAŞAK (24 Ağustos - 23 Eylül) Son birkaç (tam rakam vermek gerekirse 17) ilişkinizde yaşadıklarınızdan ötürü aşka olan inancınızı kaybetmek üzeresiniz. İnancınızı size sıkıntı verecek ve utandıracak bir hastalığa yakalanmadan önce bir an evvel kaybetseniz iyi olacak gibi görünüyor... TERAZİ (24 Eylül - 23 Ekim) Yeni ayda tek motivasyonunuz bilgisayarınızı servisten almak, kredi kartınızı ve dijitürkünüzü iptal ettirmek olacak ancak herhangi bir müspet sonuç almanız pek olası gözükmüyor... AKREP (24 Ekim - 22 Kasım) Bu aralar sezgileriniz oldukça güçlü ve bu sayede ileriye dönük çok isabetli öngörülerde bulunabiliyorsunuz. O yüzden sizin fala bakmaya gerek duymadık. Başınızın çaresine bakın işte... YAY (23 Kasım - 22 Aralık) "Şimdi yatayım sabah erken kalkar çalışırım" felsefesi öğrencilik hayatınızın 8. senede okuldan atılarak bitmesine neden olmuştu. Gece bekçiliği kariyerinizi bitirmesi o kadar uzun sürmeyecek... OĞLAK (23 Aralık - 20 Ocak) Bu ay surprizlerle dolu. Herkesin size sırlarını fısıldadığı,radyodan ve televizyondan bizzat size seslenildiği, sokaktaki köpeğin dile geldiği, küçük ipuçlarıyla dolu yepyeni bir döneme giriyorsunuz. İsterseniz psikiyatrınızı haberdar edin. İlaçların dozunu artırmak gerekebilir... KOVA (21 Ocak - 19 Şubat) Senin de saçına karlar yağacak, Senin de gözüne yaşlar dolacak, Elbette kalbini biri yakacak, Beni anacaksın günün birinde...Falınız aynen böyle. Anladığımız kadarıyla Jüpiter'in kalbini çok kırmışsınız... BALIK (20 Şubat - 20 Mart) Kuzu yedinci mühürü açtığında gökyüzünü sessizlik kaplayacak...Abovvv! *** Kaynak: zaytung dürüst ve tarafsız ASTROLOJİ... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm burç yorumlasrıyla ilgili yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar burç yorumlarına bakıp hemen çıkmak için dahi girip yorumları okuyamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar burç yorumlarını okuduktan sonra yaşamlarında oluşacak değişikliklerden ötürü forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
AYLIK BURÇ Yorumlarınız ... "TEMMUZ"
" TEMMUZ Ayı Burç Yorumlarınız " ... *** KOÇ (21 Mart - 20 Nisan) Hep denediniz hep yenildiniz. Önümüzdeki ay yine deneyeceksiniz ama artık nasıl deniyorsanız bu sefer daha da kötü yenileceksiniz, hatta baya bildiğin rezil olacaksınız. İyice insan içine çıkamaz hale gelmeden önce pes etseniz iyi olacak. BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs) Yakın bir arkadaşınızla yürüttüğünüz iş ortaklığı meyvelerini vermek üzere. Bu ay yakın arkadaşla iş ortaklığı yapılmaması gerektiğini öğrenerek önemli bir tecrübe edineceksiniz. İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran) Sırf bir iş yapıyor gibi görünmek için 2 yıldan beridir üzerinde çalıştığınız roman projesinde ana karakterin 20'li yaşlarda, psikolojik problemleri olan, içine kapanık, yalnız ve melankolik bir erkek olmasına karar vererek önemli bir ilerleme kaydedeceksiniz. YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz) Yeni başlayacağınız ayda sizi inişli çıkışlı günler bekliyor. Jüpiter bununla ilgili bir de asansör esprisi yapacak oldu ama çok klişe olduğunu söyleyip susturduk kendisini. ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos) Satürn'ün Aslan Burcu'na girmesiyle bu ay liderlik vasıflarınız ön plana çıkacak. Şimdi geriye sizi lider bilip peşinize takılacak kadar saf birilerini bulmak kalıyor. BAŞAK (24 Ağustos - 23 Eylül) Bir süredir uzaktan uzağa hoşlandığınız kişiye biraz alkolün de yardımıyla açılma cesaretini bulacaksınız. Söz konusu kişiden alacağınız yanıtı hazmedebilmek için yine alkolün yardımına ihtiyacınız olacak.. TERAZİ (24 Eylül - 23 Ekim) İnsanların sizi ciddiye almadığını düşünüyorsunuz ancak "Terazi mi? Bu hafta da kafasına göre takılsın işte ya." şeklindeki yorumlarına bakılırsa gezegenlerin de sizi pek salladığı yok. AKREP (24 Ekim - 22 Kasım) Kirli sakalın bazı insanlara yakıştığı bir gerçek ama o insanların tamamının erkek olduğu da bir gerçek. Erkek arkadaşınızın epilasyon konusundaki uyarılarına çok geç olmadan kulak verseniz iyi olacak.. YAY (23 Kasım - 22 Aralık) Birlikte olduğunuz kişi ilişkinize biraz heyecan katmak için gösterdiğiniz çabayı farkediyor ve bu yüzden sizi takdir ediyor. Yine de rus ruleti fikrine o kadar sıcak bakmayabilir. OĞLAK (23 Aralık - 20 Ocak) Burcunuzun uğurlu taşının yakut olması çok hoş, sizin asla ona sahip olamayacak olmanız ise çok daha hoş.. KOVA (21 Ocak - 19 Şubat) Çocukluğunuzdan beri dişlerinize gösterdiğiniz özen nedeniyle çevrenizdeki insanlar tarafından hep takdir edildiniz. Bu ayın sonuna doğru kimliğinizi tespit etmeye çalışacak olan adli tıp uzmanları da aynı şekilde sizi takdir edecekler. BALIK (20 Şubat - 20 Mart) Son günlerde yaşadıklarınızdan ötürü kendinizi gitgide kalabalıklar içinde yalnız hissetmeye başlayacaksınız. Üstelik bunu 3400 nüfuslu bir ilçede başaracaksınız. Vallahi bravo! *** Kaynak: zaytung dürüst ve tarafsız ASTROLOJİ... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm burç yorumlasrıyla ilgili yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar burç yorumlarına bakıp hemen çıkmak için dahi girip yorumları okuyamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar burç yorumlarını okuduktan sonra yaşamlarında oluşacak değişikliklerden ötürü forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
AYLIK BURÇ Yorumlarınız ... "HAZİRAN"
" HAZİRAN Ayı Burç Yorumlarınız " ... *** KOÇ (21 Mart - 20 Nisan) Kadınlarla olan ilişkisinde bugüne dek "hayır derse belki, belki derse evet demektir" efsanesine bel bağlamış biri olarak bu ay bir kadından alacağınız "evet" yanıtı bütün dengenizi altüst edebilir. Sakin olun, sadece sizinle dalga geçiyor... BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs) Bu ay başınıza gelecekleri size söyleyeceğiz ama önce bir sakinleştirici almanız sonra rahat bir koltuğa oturup arkanıza yaslanmanız gerekiyor. Ya da en iyisi tam teşekküllü bir ambülans çağırın ondan sonra söyleyelim biz. Her yürek kaldırmaz bunları duymayı... İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran) Korkuları yenmenin en iyi yolu onlarla yüzleşmektir derler. Bu ay yaşayacağınız deneyim sayesinde ölüm korkusundan, klostrofobiden ve böcek fobisinden tam olarak bu sırayla kurtulma şansına kavuşacaksınız.. YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz) Hayat sizin için fazla karışık ve çözülmeyi bekleyen bir denklem gibi. Üç çocuğu olan bir işçi olarak nasıl bu hale geldiniz, gezegenlerin de en ufak bir fikri yok... ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos) Yeni yerlere gitmek ve yeni insanlar ile tanışmak sizin için vazgeçilmez bir tutku. Çok yakında 331. dönem Jandarma Asteğmen olarak hem bir karakol dolusu yeni insanı hem de Van'ın Başkale İlçesi kırsalını yakından tanıma fırsatını bulacaksınız... BAŞAK (24 Ağustos - 23 Eylül) İşyerinizdeki bazı kişilerle olan problemleriniz moralinizi bozmaya devam edecek. Ama unutmayın ki siz bir anaokulu öğretmenisiniz ve o bazı kişilerin yaş ortalaması 3... TERAZİ (24 Eylül - 23 Ekim) Başkalarının size ne yapacağınızı söylemesinden nefret ediyorsunuz. O zaman bin defa söyletmeden iç o sütü de yat artık evladım! Biz bayılıyoruz sanki... AKREP (24 Ekim - 22 Kasım) Uzun zamandır bir yerden gelmesini beklediğiniz para bu ay da gelmeyecek. Dedenizin hala turp gibi olmasına en azından genetik mirasınız açısından sevinebilirsiniz... YAY (23 Kasım - 22 Aralık) Bu ay da herzamanki gibi çok şık ve zarifsiniz. (Mars'ın bunu daha önce kaç kişiye söylediğini tahmin bile edemezsiniz...) OĞLAK (23 Aralık - 20 Ocak) Aşık olup bir türlü açılamadığınız insanla aynı zevkleri paylaşmanız onu gözünüzde fazla büyütmenize neden oluyor. Serdar Ortaç dinleyip, Aşk-ı Memnu izleyen birileri daha vardır etrafınızda muhakkak... KOVA (21 Ocak - 19 Şubat) Çevrenizdeki insanların yüzünüze gülüp arkanızdan atıp tuttuklarını düşünerek boş yere günahlarını alıyorsunuz. Merak etmeyin arkanızdan da aynı neşeyle gülüyorlar... BALIK (20 Şubat - 20 Mart) Bir süredir aklınızı meşgul eden ancak sorumluluklarınız nedeniyle hayata geçiremediğiniz işten istifa etme düşüncesi bu ay kafanızda biraz daha netleşecek. Bu "biraz daha netleşme" süreci yaklaşık 800 hafta daha sürecek... *** Kaynak: zaytung dürüst ve tarafsız ASTROLOJİ... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm burç yorumlasrıyla ilgili yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar burç yorumlarına bakıp hemen çıkmak için dahi girip yorumları okuyamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar burç yorumlarını okuduktan sonra yaşamlarında oluşacak değişikliklerden ötürü forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
AYLIK BURÇ Yorumlarınız ... "MAYIS"
" MAYIS Ayı Burç Yorumlarınız " ... *** KOÇ (21 Mart - 20 Nisan) İnsan bazı şeylerin değerini ancak kaybettiğinde anlıyor. Bu ay sağ gözünüzün, içindekilerle birlikte cüzdanınızın, işinizin ve sevgilinizin ne kadar değerli olduklarını anlamak için harika bir fırsat yakalayacaksınız. BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs) Bu ay sizin için oldukça hareketli geçecek. 6 aylık bir fizyoterapi sürecinden sonra nihayet işaret parmağınızı oynatmayı başararak omuriliği felci tedavisinde önemli bir aşama kaydedeceksiniz.... İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran) Paranın herkesi biraz değiştirdiği doğru ama sizi özel kılan şey ayda 600 TL kazanarak bunu başarabilmeniz. YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz) Gezegeninizin yönetici burcu olan Jüpiter bu ay bir bilimkurgu filminde başrol teklifi aldı ve tahmin edebileceğiniz üzere bundan sonra sizin geleceğinizi tahmin etmek gibi eften püften işlere ayıracak vakti yok. Başınızın çaresine bakın... ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos) İçinizdeki gizli ihtiyaçların bir kısmını açığa çıkarmak sizi rahatlatacak. Asansördeki diğer insanlar için aynı şeyi söylemek zor... BAŞAK (24 Ağustos - 23 Eylül) Evinizdeki dağınıklıktan ötürü bir türlü aradığınızı bulamıyorsunuz. Ancak merak etmeyin komşularınızın şikayeti sayesinde zabıta ve belediye işbirliğiyle bu hafta eviniz pırıl pırıl olacak... TERAZİ (24 Eylül - 23 Ekim) Güneş sisteminde yeni bir gezegenin keşfedilmesi işleri biraz karıştırdı. İyi haber şanslı gününüz artık Salı, kötü haber en iyi anlaştığınız burç artık Balık değil. Manitayla sorun çıkacak gibi... AKREP (24 Ekim - 22 Kasım) Maddi konularda bazı sıkıntılar falan filan...aşk hayatınızla ilgili bir takım sürpriz bişeyler bişeyler daha...aman yaa neyse en sonunda herkes gibi öleceksiniz işte, lafı uzatmanın alemi yok... YAY (23 Kasım - 22 Aralık) Şehir yaşamının karmaşasından usanıp, domates, biber yetiştirmek için gittiğiniz beldenin 82 nolu plakayı alarak il olması canınızı biraz sıkabilir... OĞLAK (23 Aralık - 20 Ocak) İnsanlardan uzaklaşmak ve yalnız kalmak eğiliminde olacağınız bir aya giriyorsunuz. İtici karakteriniz ve yanağınızdeki o koca et beni bu süreçte en büyük yardımcılarınız olacak. KOVA (21 Ocak - 19 Şubat) Değişim niyetleri taşıdığınız alanlarda iyimser baktığınız bazı paylaşımların beklediğiniz verimi sağlamaması ileriye dönük kimi planlarınızı yeniden gözden geçirmenize neden olabilir...Eğer bir önceki cümleden bir şey anladıysanız yarın gelin forumda editor olarak işe başlayın... BALIK (20 Şubat - 20 Mart) Duygusallığı bir kenara bırakıp güçlü olmanız ve mantığınızla hareket etmeniz gereken bir döneme girmek üzeresiniz. İşleri ve ilişkilerinizi nasıl bozup batıracağınızı izlemek çok eğlenceli olacak. *** Kaynak: zaytung dürüst ve tarafsız ASTROLOJİ... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm burç yorumlasrıyla ilgili yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar burç yorumlarına bakıp hemen çıkmak için dahi girip yorumları okuyamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar burç yorumlarını okuduktan sonra yaşamlarında oluşacak değişikliklerden ötürü forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
AYLIK BURÇ Yorumlarınız ... "NİSAN"
" NİSAN Ayı Burç Yorumlarınız " ... *** KOÇ (21 Mart - 20 Nisan) Bu zamana kadar sokaktaki dilencilere karşı gösterdiğiniz iyilik ve cömertliğin mükafatını tam olarak aynı şekilde ve aynı miktarda alacağınız bir döneme girmek üzeresiniz... BOĞA (21 Nisan - 21 Mayıs) Ötenazi hakkı konusunda eşinizle yaşadığınız fikir ayrılıkları ve tartışmalar biraz canınızı sıkabilir. Fikirlerinizi sadece serçe parmağınızı oynatarak ifade edebilmeniz bu tartışmalardan haklı çıkma olasılığınızı düşürecek... İKİZLER (22 Mayıs - 21 Haziran) İyi haber: Uzun zamandır hayalini kurduğunuz şey bu ay gerçekleşiyor. Güzel bir doktorla yakınlaşacaksınız ve daha ilk gecede çıplak kalarak ilişkinizi bir üst seviyeye taşıyacaksınız. Kötü haber: Doktor adli tıp uzmanı ve çıplak olan tek kişi siz olacaksınız... YENGEÇ (22 Haziran - 23 Temmuz) Yıllardır aradığınız; her konuda sizin gibi düşünen, her esprinize gülen, bir ömrü beraber geçirmek isteyeceğiniz ruh eşinizi bu ay bulacaksınız. Geriye aşmanız gereken iki engel kalıyor: Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin güvenlik görevlileri... ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos) Bu ay Jüpiterin Venusle 45 derecelik bir açı yapması ve de kullandığınız doğal besin destekleri sayesinde yataktaki performansınızda gözle görülür bir gelişme olacak. Yatakta sizden başka kimsenin olmaması gerçekten büyük talihsizlik... BAŞAK (24 Ağustos - 23 Eylül) Bu ay yaşayacağınız olayları her zamanki gibi alaycı gülümsemeniz ile karşılayacaksınız. Bir teselli olacaksa eğer; kısmi yüz felci çok az insana bu kadar yakışıyor... TERAZİ (24 Eylül - 23 Ekim) İnsanların ilgisizliğinden yana dertli olduğunuz bir aya daha giriyorsunuz. Etrafınızda anlamadığınız şeylerin döndüğü yönündeki inancınız güçlenerek sürecek. Radyoloji servisinin yokluğunuzu fark etmesi ile MR'ın içinden çıkarılmanız arasında geçen süre, sandığınız kadar kısa olmayacak... AKREP (24 Ekim - 22 Kasım) Yüksek hayalgücünüzü ve yaratıcılığınızı milliyet.com.tr'de dış haberler editörü olarak heba etmeniz bizce de büyük bir haksızlık... YAY (23 Kasım - 22 Aralık) Duygusal ve kırılgan mizacınızın özelliklerini tüm ay boyunca yoğun olarak hissedeceksiniz. Hisleri biraz daha arka plana atıp mantığı ön plana çıkarmanız gereken bu ayı, onkoloğunuzun omuzlarında sarsıla sarsıla ağlayarak muhteşem bir finalle noktalayacaksınız. OĞLAK (23 Aralık - 20 Ocak) Yanlış topraklanmış bir elektrikli ısıtıcıyla yaşayacağınız deneyim, "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" sözüne olan inancınızı sarsacak... KOVA (21 Ocak - 19 Şubat) Bindiğiniz uçağın aniden sarsılmaya başlaması dini duygularınızın güçlenmesine neden olabilir. Endişelenmeyin, sadece basit bir türbülans olduğunu öğrendikten sonra tekrar mantıklı düşünmeye başlayacaksınız... BALIK (20 Şubat - 20 Mart) İyi maaşlı bir iş, dünyalar güzeli bir eş ve kendinize ait mükemmel bir eve kavuştuktan sonra Sims oyununa olan sevginiz daha da artacak... *** Kaynak: zaytung dürüst ve tarafsız ASTROLOJİ... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm burç yorumlasrıyla ilgili yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar burç yorumlarına bakıp hemen çıkmak için dahi girip yorumları okuyamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar burç yorumlarını okuduktan sonra yaşamlarında oluşacak değişikliklerden ötürü forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
Ermeni Diasporası'ndan Tarihi Geri Adım ...
Ermeni Diasporası'ndan Tarihi Geri Adım Başbakan Erdoğan'ın A.B.D ziyareti öncesinde sözde Ermeni soykırımı'yla ilgili olarak sarf ettiği; "Benim ecdadım soykırım yapmaz" sözleri Ermeni Diasporası'nda tam bir panik havasının yaşanmasına neden oldu. Derhal olağanüstü gündemle toplanma kararı alan Ermeni Diasporası Yüksek Şurası, 13 saat süren hararetli bir oturumla Başbakan'ın sözlerini değerlendirdi. Zaman zaman sert tartışmaların yaşandığı toplantı sonrası basına yapılan ilk açıklamada, 1915'te yaşanan olaylarla ilgili olarak Ermeni tarafına ait bütün tezlerin tekrar gözden geçirileceği, öncelikli olaraksa Başbakan'ın soy kütüğünde yer alan herkesten tek tek özür dileneceği bildirildi. *** Kaynak: Zaytung; Bürükselden bildirmiştir... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar bu başlığa ve iletilerine bakıp hemen çıkmak için dahi girip açamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar okuduktan sonra midenizle düşünmeye kalkıp forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
OLACAĞI BUYDU İŞTE !...
Ergenekon Gözaltıları En Çok Site Yönetimlerini Vurdu Türkiye Site ve Bina Yöneticiler Derneği (TÜSİBİY-DER) tarafından dün akşam saatlerinde yapılan basın açıklamasında, Ergenekon sürecinde dalga dalga gerçekleşen gözaltılar nedeniyle sitelerde yöneticilik yapacak Emekli Albay bulmakta zorlanıldığı ifade edilerek, başıboş kalan site ve apartmanların içine yuvarlanacağı kaos tehditine dikkat çekildi. Kaynak: zaytung Bürükselden bildirmiştir... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar bu başlığa ve iletilerine bakıp hemen çıkmak için dahi girip açamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar okuduktan sonra midenizle düşünmeye kalkıp forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
Ülkemizdeki 100 bin kaçak Ermeni'nin geri gönderilmesi gündemde ...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Ülkedeki 100 bin kaçak Ermeni'yi göndeririz” demesi üzerine ... Türkiye Ermeni Cemaati: "Bu Kez Daha Az Kayıp Vermeyi Umuyoruz" dediler ... ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Ülkedeki 100 bin kaçak Ermeni'yi göndeririz” sözleri tehcir konusunu yeniden ülke gündemine taşırken, Ermeni cemaatinden gelen "Geçmiş tecrübelerden gereken dersleri çıkardık, bu kez yolda daha az kayıp vereceğimizi sanıyoruz." açıklaması yürekleri bir nebze olsun ferahlattı. Kaynak: zaytung Bürükselden bildirmiştir... ÇOK ÖNEMLİ NOT: *Bu başlık iletisinde yer alan tüm yazılı ve görsel materyal, html kodlarına varıncaya kadar gerçek dışıdır, uydurmadır. *Kemik yaşı 18'den küçük olanlar bu başlığa ve iletilerine bakıp hemen çıkmak için dahi girip açamazlar. *Son olarak, Kemik yaşı 18'den büyük olanlar okuduktan sonra midenizle düşünmeye kalkıp forumu ve beni dava edip mahkemelerde süründürmezseniz gerçekten çok sevinirim. Saygılarımla....
-
Müslüman İlim Adamları Sadece Kur'an'dan Alınan Bilgilerle Dizel Jeneratör Ürettiler
Bugün foruma girip bu başlığı okuyup kaynak sitedeki diğer yazılanları da okuyunca abartı gelecek belki ama tüm gün gülmekten kendimi alamadım... Uzun zamandır nedenli nedensiz, bırakın gülmeyi gülümsemeyi bile unuttuğumuzu farkettim kendi adıma... Geçen zaman içinde, sevgili Cyrano yazıya ilk tepkiyi verdiğinde tamam dedim, sevgili dostum dizel ve jenaratör konusunda bizlere temel bilgilerin hepsini birer birer aktarıp bilgilendirecektir diye... Ardından sevgili Fuzulinin konuya temelden yaptığı eleştirileri okuyunca eyvah bu konuda ciddiye alındı yazının gülmece olduğunu yazmalıyım demeye kalmadı ben o yazıyı yollayana kadar Cyrano çoktan kaynağı bulmuş gerekli açıklamaları yapmıştı bile... Ellerine sağlık "Sleepwalker" son dönemlerde oldukca ciddileşen forumumuza farklı bir nefes kattın... Gerçi biz yine başta ciddi ciddi konuyu tartışmaya açmıştık ama .... Sevgili Fuzuli bence bu tuzaklardan kurtulmamız için Arkadaşımızın açtığı başlıkların altına gerekli notu düşmesini rica edelim hepbirlikte... Anlaştık mı sevgili "Sleepwalker" *** Dipnot: Adı geçen bu espri dolu yazılarla dolu site ne yazık ki; telekeom tarafından yasaklı siteler kategorisine alınmış... Neye gülüp neye gülemeyeceğimize de tepeden birileri karar verir oldular artık. Bu tür sitelere giremeyen arkadaşlar portlarını açmaları gerekiyor. Bunun içinde "Bana biri bu yasağı açıklasın" başlığında verilen DNS sunucu adreslerini kullanarak değiştirmelisiniz... Aşağıdaki ilişimden bilgilere ulaşabilirsiniz... http://www.turkish-m...post__p__848760 Saygılar hepinize...
-
Müslüman İlim Adamları Sadece Kur'an'dan Alınan Bilgilerle Dizel Jeneratör Ürettiler
Bir bardak suda fırtınalar koparttığımızın farkında mıyız?.. Adı geçen siteyi daha önceden biliyorsanız eğer konuların espritüel taraflarını ele alarak gülmece yazılar ürettiklerini de biliyor olmalısınız... Her şeyi bu kadar ciddiye alıp espritüel bir yaklaşımla ele alınan bir konuda bile eleştiri üretiyor olmamızın içinde bulunduğumuz genel şartların etkisi var mı diye düşünüyorum... Aynı arkadaşımız Cyrano'nun da alıntı yaptığı siteden bir kaç yazı daha postalamış foruma okudukça gülmekten kırılıyor insan... Galiba sorun, gazete haberi olmayan bir konunun burada bulunuyor olması sanırım ciddiye alınmasına neden olmuş... O nedenledir ki; bölümün başında bulunan sabite alınmış "gazete haberleri paylaşımı" ile ilgili öneri yazısında ki kaynak, yazar ve alıntı kurallarına uygun paylaşımların burada yapılması bence çok önemli... Birazda gülmek için fırsat yaratalım diyorum sevgili arkadaşlar.. Saygı ve sevgilerimle
-
Temel İnşaat Bozukluğu ...
Bunun rahim libidosuyla bağlantısı nedir? Rahim sevgili hayatını bilmez, sadece evlenme ve doğurmayı bilir. Dolayısıyla evlilik ve doğurganlık üzerinedir dizilerin ana temaları ve bunlardaki savaş ve vahşet. Çünkü rahim bu hale geldiği zaman kibirlenir, kibirlendiği zaman hastalık ve doktor sever. Dolayısıyla ölüm sever. Doğurganlıkla ne kadar meşgulsen bir süre sonra ölümle meşgul olursun. Çünkü kibir yapıyorsun! Ben yarattım, kibri. Rahim libidosunu kibiri temelde budur. Çağımızda bir kadın rahim libidosu kullanıyorsa, üst beyin ne derse desin alt beyinde kendini yaratan kabul eder. Bunda birtakım aksaklıklar olduğunu vaktiyle anlamışlar ki Tevrat, İncil ve Kuran hep bunu işler. Rahim yaratmaz, Allah yaratır. Hatta bunu ortadan kaldırmak için Adem'e bir nevi doğurganlık verirler. Allah Adem'i yarattı, Adem'in kaburga kemiğinden de kadını yarattı. Bunlarda felsefi derinlikte çok güzel mesajlar vardır. Bu durum annenin çocuğuyla ilişkisine nasıl yansıyor? Seni doğuracağıma taş doğursaydım deyiverir. Onu yaratmanın kibriyle. Bu onu ele geçirmiş kuyruktan ibaret çünkü. Kutsal kase kapalı olduğu için ağız ön plana çıkar hem erkek hem kadın için. Zira erkeğin gelişmesinin temeli kadına bağlı. Erkek kutsal kaseyi bilen kadınla gelişir. Dolayısıyla erkek danışanlarıma da böyle söylerim. Kendi sağlığını mı düşünüyorsun? Git partnerine kutsal kaseyi öğret. Ancak o zaman sana erkeğim, der. Onu öğretemezsen, klitorisiyle kullanırsan sana efeminen, der. Hiçbirinden netice alamazsan aseksüel hale gelirsin. Bu durumda kadın erkeğe bebeğim, der. Erkeğim, diyebilmesi için kutsal kasesini öğretmen şart. Diyelim ki erkek kutsal kaseyi bilen bir partnere sahip değil. O zaman kadının alt beyninde bebek ya da rahim olur. O tatminsizlik ağza yansır. Yemek yemek, lakırdı veya bitmez tükenmez konuşmalar. Tartışma programlarına dikkat et. Herkes konuşuyor; iyi, güzel ama bir şey yok ortada. Neden bu programlar bu kadar çok konuşuluyor ? İnsanda kendi inşaat bozukluklarının yansımasını yapar. Vurdu, kırdı, mafyaya ödün, çifte tabancaya ödün. Her çifte tabancalı mafyanın kökeninde şu vardır: Çift tabancalı mafya lideri şişman anasının evine gider, orada yemek yer ve şişman anası da onu azarlar. Hiç olmazsa bunu koyun senaryoya! Hiç değilse anlayana mesaj veriyor. Bunun arkasında rahim libidosu vardır. Anası bunu böyle yapmıştır, diye. Bizde o da yok. Gençlerde çift tabancayla dolaşma özentisi. Bunlar hakikaten takıntı arttırıcı. O yüzden mafya özentisi veya başka şeylere özenen birsürü genç var. Kimseyi suçlamıyorum. Ama şu soruları sormalarını istiyorum anneleri sağ ise: Anneciğim bana hamileyken neler yaşadın? Muhteşem cevaplar alacaklar. Bunlar neden takıntıyı arttırır ? Çünkü inşaat bozukluğunun hortlamasına sebep oluyor. Temel inşaat bozukluklarının uğraştığı en önemli şey vurdu kırdıdır. Güzel şeylerle uğraşmaz ki! Temek inşaat bozukluğu olan kişi karadır, dolayısıyla karayla uğraşır; her şey olumsuzluk, sağlıksızlık üzerinden gelişir. Diğerleri de zaten buna alışmış. Karşılıklı bir arz talep dengesi oluşuyor. Başına geleni başkalarının yaşadığını görmenin verdiği rahatlık ihtiyacı da bunları izlemeye yöneltiyor. Pembe dizilerin temeli de budur. Doçent Dr. Nusret Kaya Yeni Aktuel'den alıntı... 4-10 Ekim 2005
-
Temel İnşaat Bozukluğu ...
Temel İnşaat Bozukluğu Temel inşaat bozukluğu nedir? Temel inşaat bozukluğu anne rahminde geçen 9 ay 10 gün ve 0-2 yaş arasındaki bebeklik döneminde ortaya çıkar. AÇEV gibi birtakım kadın derneklerinin "Yedi çok geç" sözünü "İki çok geç"e indirmek gerekir. Çünkü ezik anne, koca dayağı yiyen anne, sık doğuran anne gibi birtakım sendromları ceninken almaya başlıyoruz. 0-2 yaşta da beyin ve kuyruğu var... Sadece beynimizden konuşuyoruz ama kuyruğumuzu unutuyoruz. Oysa omurilik beynin kuyruğudur, ayrılmaz. Kuyruğun alt ucuna, kuyruk sokumuna darbeler toplumumuzda çok görülür; yanlış tuvalet terbiyesi, anne eli dışında değen eller, popo öpülmesi, ben seni yerim diye sevmeler... Hayret edeceğiniz biçimde başlangıç rüyalarında bunlar ortaya çıkıyor. Onun için çok masum gibi gözüken, örneğin bir erkek bebeğe doktor amcalar tarafından anüsten verilmiş ateş düşürücü fitiller, dereceler çok sakıncalı... Çünkü 0-2 yaş döneminde korteks yani konuşan, okuyan, kakasını tutabilen, çişini yapabilen, akıl yürüten beyin bölümü henüz gelişmemiş. Poposundan giren nesnenin ne olduğunu bilmiyor. Erkekteki en ölümcül suçluluk rüyaları rüya dilinde buradan başlar. Seksüel içeriklidir. Şuuraltı bir cinsel tacize maruz kalmayı algılıyor ve dolayısıyla kuyrukta pipi enerjisiyle anüs enerjisi çarpışmaya başlıyor. Bunun açılımı binde bir ihtimalle gay'likse binde 999 ihtimalle problemdir. Bu problemi kimi horoz erkeklik, maçoluk gibi yöntemlerle çözümlemeye çalışıyor. Ama büyük çoğunluğu içine atıyor. Bu karmaşayı anlatamaz hale geliyor. Rol dağılımında erkek rolünü benimsediği halde iç dünyası bunun eksikliğini hissediyor. Al sana ölümcül suçluluğun en temel nedeni. Dışı erkek, içinde karmaşa. Bu, cezalandırıcı objelerin yer aldığı kendi kendine ölümcül suçlama rüyalarına neden oluyor; polis yakalıyor, takip ediyor, birileri bıçaklanacak, öldürecek, kaçıyorum bir türlü kurtulamıyorum, şeklinde. Bu nelere yol açar ? Rahimde ve 0-2 yaş arasında aldığımız negatif etkiler yüzünden toplumumuz alt beyin anlamında arabeskleşir. Büyük çoğunluğun alt beyin sistemi temel inşaat bozuklukları yüzünden depresyona çok eğilimlidir; ölümden ve hastalıktan söz etmeyi çok sever. Şuuraltı ve alt beyin sistemi zaten depresyona eğilimli olduğunda hayatının üç beş döneminde aktif depresyon yaşayacaktır. Bu anlamda bir matem reaksiyonu bile aktif depresyondur. Sevgilinin kaybı da öyle. İç veya dış kaynaklı bu depresyonlar alt beyin sisteminde rüya analizleriyle çok net şekilde tespit ettiğimiz ölümcül suçlama sembollerine sebep olur. Diyelim bu ölümcül suçlamayı tedavi ettiniz, ilaç kullandı, o zaman mesele yok. Ama kendi haline bıraktıysanız, her olayda değil, ama ölümcül suçlama bağışıklık sistemini bozabilecek derecede şiddetliyse mide ülseri gibi bir yığın psikosomatik hastalık bekleneceği gibi, kanser ihtimali de yükselecektir. ........ ........ İsimler önemli değil; çünkü isim kortekse, üst beyne aittir. Ben alt beyin doktoruyum. Yunus Emre gibi bakıyorum hadiselere. İçteki benin doktoruyum. Altı bin yıl önce Sümer çivi tabletlerinde omuriliğin yaşam ağacına benzetilmesi çok doğru. Çünkü omurilikten bütün iç organlarımıza dallar ve budaklar gider; yani kalınlı, inceli sinirler. Yaşam ağacı benzetmesinin en temel analitik açılımı da şudur: Ağaç nereden beslenir? Kökten! Bu sistem kökte, her iki tarafa elin parmakları kadar kalın beşer dal vererek bacaklarımızın arasındaki seks organlarını besler ve onlardan besin alır; Tao'nun yaşam enerjisi, psikiyatrların libido dediği... Bunların birlikte yaşadığını şuradan anlarız. Mesela depresyonlu bir vatandaş geldi. İlk şikayetlerinden biri canım seks istemiyor, der. Seks isteğiyle yaşam isteği arasında direkt bağ var.
-
EVRİM KÖŞESİ_EVRİMİ ANLAMAK
Bilimin özellikleri. Bilimin vardığı sonuçlar, geçici olmakla birlikte güvenilirdir. Bilim sürekli gelişmekte olan bir süreçtir ve vardığı sonuçları her zaman değişebilirdir. Fakat tıpkı “kuram” kelimesinin bir bilim insanı için özel bir anlamı olduğu gibi, “değişebilir” kelimesinin de öyle bir anlamı vardır. Bilimin vardığı sonuçlar, “gerçek yanıt çıkagelene kadar” geçicidir ve değişebilir anlamına gelmez. Bilimin sonuçları, olguya dayanan içerik ve düşünüşlerinde sağlam temellidir ve onlara “değişebilir” denmesinin tek sebebi tüm fikirlerin incelemeye açık olmasını anlatmak içindir. Bilimde, atomların, hücrelerin, yıldızların doğası veya Yerküre’nin tarihi gibi fikirlerin geçiciliği, bilim insanlarının, yeni kanıtlar ortaya çıktıkça fikirlerini değiştirme gönüllülüklerine yapılan bir atıftır. Bilim demokratik değildir. Bilimsel fikirler uzaktan ve yakından incelemeye tabidir, fakat kimse oylama yapmaz. Eğer levha tektoniği sorusu yirminci yüzyılın başlarında ilk defa ortaya atıldığında demokratik yollardan karara bağlansaydı, bugün yerkürenin zemininin kökenlerine dair çoğunlukla hiç bir açıklamamız olmazdı. Bilimsel fikirler, kanıtlar temel alınarak kabul veya reddedilirler. Bilim dogmatik değildir. Bilimsel girişim veya literatürdeki hiçbir şey inancı gerektirmez. Birisinden kimi fikirleri sadece inançla kabul etmesini istemek, bu fikirler “uzmanlar” tarafından beyan edilmiş bile olsalar, bilimsel değildir. Bilim insanları, duyularımıza güvenebileceğimiz düşüncesi gibi çeşitli varsayımlarda bulunsalar da, bilimsel açıklamalar ve varılan sonuçlar sadece sağlam temelli oldukları ve incelemeler karşısında ayakta kalabildikleri ölçüde kabul edilirler. Bilim ahlaki ve estetik seçimler yapamaz. Bilim insanları, anatomilerinden, DNA’larından ve fosillerinden yola çıkarak, çiçekli bitkilerin ilişkilerini çıkarsayabilirler ama bir gülün bir papatyadan daha güzel olduğunu bilimsel olarak ileri süremezler. İnsan oldukları için, gezegenimizin tüm bireyleri gibi bilim insanlarının da ahlaki ve estetik yargı ve seçimleri vardır ama bu tercihler bilimin bir parçası değildir. Bilim kültürel bir bağlamda var olur Bilim her zaman gerçeğe doğrudan ulaşmaz. Uygulamacılarının kılı kırk yaran çabalarına rağmen, bilim kimi zaman sendelemelerle ve hatalı çıkışlarla ilerler. Bazı durumlarda, belirli bir döneme hakim olan bilimsel fikirlerin sonradan hatalı veya eksik oldukları anlaşılmıştır. Galileo sisteme meydan okumadan önce, yermerkezlilik kuraldı. Sağda gösterilen yermerkezli Evren modeli, yüzyıllarca geçerli kaldı. Sonunda insanlar, Yerküre’nin Evren’in merkezi olmadığını kabul ettiler. Türleşme ilkin aşamalı bir süreç olarak tanımlanmıştı ama son yıllarda, bazı şartlar altında türleşmenin göreceli olarak hızla gerçekleşebileceği netleşti. Alfred Wegener’in kıtaların kayması hakkındaki fikirleri, kıtaların hareket etmesi için tutarlı mekanizmalar tanınana kadar ciddiye alınmamıştı Bilim kendisini düzeltir. İnsanlar bazen hata yaparlar. Ara sıra bilim insanları fikir akımlarına kapılıp sürüklenirler. Ama hatalar, yanlış anlamalar ve yanlış yönlenmeler, bizzat bilim camiası tarafından düzeltilir. Bazen bu düzeltmeler yıllar, on yıllar, hatta yüzyıllar alabilir. Gelişen yeni bir teknolojiler bazı konuları daha iyi anlamamızı sağlayabilir veya belli bir konuya olan bakış açısı değişebilir ve önünde sonunda gerçeğe daha yakın bir noktaya gelinir. Eski hipotezlerin atılıp yerine yenilerinin konuluyor olması bilimin, bilgi toplamanın bir yolu olarak geçersiz olduğu anlamına gelmez. Düşüncenin esnekliği bilimsel sürecin tam da özüdür. Örneğin geçtiğimiz 100 yıl içinde ders kitapları, tüm canlıları iki alemde toplamaktan, yaşamın bağlılığını üç küme olarak betimlemeye geçmiştir. Bilim bir insan uğraşıdır. Tüm insani zaaflar bilim insanları arasında da mevcuttur. Bunlar arasında: Kendi hipotezine aşık olmak, ona, yeni veya çelişen verileri göz önüne almayı reddedecek kadar bağlanmak. 1990’lardaki soğuk füzyon meselesinde, hidrojen kaynaşmasının düşük sıcaklıkta gerçekleşen bir türünden sınırsız enerji elde edilebileceğini ima eden sözde bilimsel kahramanları unutmamak ve gelecekte daha dikkatli olmak gerekir. Önyargılar tarafından sürüklenmek Yüz yıl önce insanlar atalarını eğik bacaklı, eli sopalı, ama alet yapıp ateşi kontrol edebilecek kadar gri maddeli [beyinde sinir sisteminin önemi bir bileşeni] olarak hayal etmişlerdi. “Mağara adamı” karikatürleri bu yanlış anlamayı korumaya devam etmektedir. Fakat son yıllardaki Australopithecus afarensis gibi bulgular, çok erken insan atalarının bile dik durabildiklerini, bize çok benzeyen ayak ve bacaklara sahip olduklarını, ama beyinlerinin şempanzelerinkinden görece biraz daha büyük olduğunu gösterdi. Bilim önünde sonunda, kültürel etkilere ve kişisel taraflılıklara bağlı olan önyargıları ve yanlış algılamaları aşar. Bilimsel girişimin güçlerinden birisi budur. KAYNAK: Evrim Çalışkanları
-
EVRİM KÖŞESİ_EVRİMİ ANLAMAK
Bilim kendine özgü yöntemlerle çalışır. Bilimin amacı evrenimiz hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bilimin keyfi ise keşfetme ve merak etme özgürlüğünden kaynaklanır. Yine de sonunda olayları doğru anlama olasılığımızı arttırmak için bilim makul yönergeler izler. Belli temel kuralları akılda tutmak önemlidir: Bilim gerçek dünyadaki kanıtlara dayanır ve bu kanıtlar mantık aracılığıyla incelenir ve yorumlanır. Bilimsel düşünce için yaratıcılık ve esneklik çok önemlidir, ancak bilim bir takım parametlerin rehberlik ettiği bir süreci takip eder. Bilim kendi zamanının kültürüyle iç içedir. Bilimin nasıl işlediğini anlamak, bilim olanla olmayanın kolaylıkla ayırt edilebilmesine olanak tanır. Bilimin prensipleri vardır *Bilim gerçek dünyayı açıklamaya çabalar. Açıklamaları ise doğadaki kanıtlar aracılığıyla test edilir. Kuşlar ve kertenkelelerin doğada var olduğu bir gerçektir ve bu yüzden bilimin kapsamına girerler. Tersine, periler ve yeşil cücelerin hikayeleri ve bibloları ne kadar eğlenceli olsa da nesnel dünyada yer almazlar. Bu da bilimsel araştırmaya uygun olmadıkları anlamına gelir. Her tür bilimsel anlayışın temelinde doğanın incelenmesiyle toplanan bilgiler yatar. *Bilim, gerçek dünya hakkında kanıt toplayarak bilgi sahibi olabileceğimizi varsayar. Bunu duyularımız ve duyularımızın uzantıları aracılığıyla yapabileceğimizi öngörür. Bir çiçek veya bir kaya, özel aletlere ihtiyaç duyulmadan görülebilir. Ama teknolojiyi kullanarak, insan duyularının sınırlarını genişletebilir, elektrik, manyetik alanlar gibi görünmez olguları, bakteriler ve uzak galaksiler gibi varlıkları gözlemleyebiliriz. Öte yandan rüyalar, hayaletler ve halüsinasyonlar gerçek gibi görünmelerine rağmen duyularımızdan doğmaz ve hatta duyularımızın uzantısı bile değildir. Herhangi bir kavramsal anlayışın nihai testi, sadece gerçek madde ve gözlemlerle mümkündür. Kanıt, bilimin temel öğesidir. Kanıt yoksa sadece kurgu vardır. Bilim bir süreçtir. Bilim gerçek dünyayı açıklamaya çabalar. Açıklamaları ise doğadaki kanıtlar aracılığıyla test edilir.Kuşlar ve kertenkelelerin doğada var olduğu bir gerçektir ve bu yüzden bilimin kapsamına girerler. Tersine, periler ve yeşil cücelerin hikayeleri ve bibloları ne kadar eğlenceli olsa da nesnel dünyada yer almazlar. Bu da bilimsel araştırmaya uygun olmadıkları anlamına gelir. Her tür bilimsel anlayışın temelinde doğanın incelenmesiyle toplanan bilgiler yatar. Bilimsel savlar, yapılan açıklamaların doğal dünyanın gözlemleriyle test edilmesine ve testi geçemeyenlerin reddedilmesine dayanır.Bilimsel açıklamalar doğal dünyadaki kanıtlar kullanılarak değerlendirilir. Bu kanıtlar çeşitli kaynaklardan gelebilir, kontrollü bir laboratuvar deneyinden, bir anatomik incelemeden veya uzaydaki radyasyon kayıtlarından. Kanıtlara uymayan açıklamalar ya reddedilir ya da düzenlenerek yeniden test edilir. Bilimsel iddialar meslektaş değerlendirmesine ve tekrarlanmaya tabidir.Meslektaş değerlendirmesi gerçek bilimsel girişimin vazgeçilmez bir parçasıdır ve bilimin her alanında süregelir. Meslektaş değerlendirmesi süreci, bilim insanlarının diğer meslektaşlarının verilerini ve mantıklarını incelemelerini içerir; alternatif açıklamaları, ayrıca gözlem ve deneylerin tekrarlanmasını amaçlar. Fikir piyasasında, en avantajlı olan, en basit açıklamadır. Buna, en yalını yeğleme ilkesi denmektedir. "Tek Bilimsel Yöntem" diye bir şey yoktur. Bilim fuarlarına giderseniz veya bilimsel dergiler okursanız, bilimin “soru-hipotez-yöntem-veri-sonuç”tan başka bir şey olmadığı izlenimine kapılabilirsiniz. Ama bilim insanlarının işlerini icra ediş şekilleri pek de böyle değildir. Çoğu zaman bilimsel düşünce, ister koşarken, ister duştayken, ister laboratuvardayken veya bir fosil kazısı sırasında yapılsın, aralıksız gözlemleri, sorgulamaları, çoklu hipotezleri ve sürekli gözlem yapmayı içerir. Bilimsel düşünce nadiren “sonuçlandırır” ve hiç bir zaman “ispatlamaz.” Bilimi, beyaz gömlekli bir bilim insanı ve baloncuklar saçan deney tüpleri imasıyla “Bilimsel Yöntem” kutusuna koymak, bilim insanlarının zamanlarının çoğunu ayırdıkları şeyleri yanlış temsil eder. Özellikle, tarih bilimi çalışmalarının içinde bulunanlar çok farklı bir yolla çalışırlar. Sorgulama, araştırma ve hipotez kurma; bunlar herhangi bir sırada gerçekleşebilir. Kuramlar bilimsel düşünme için merkezdir. Kuramlar doğanın bazı yönlerini mantıklıca açıklayan, bilim insanlarının geçerli tahminler yapmalarını sağlayan kanıta dayalı kapsamlı açıklamalardır ve pek çok yöntemle test edilmişlerdir. Kuramlar, yeni kanıtlarla desteklenir, düzeltilir veya yenilenebilirler. Kuramlar bilim insanlarına, içinde çalışabilecekleri çerçeveler sunarlar. Hücre kuramı, yerçekimi kuramı, evrim kuramı ve parçacık kuramı gibi bilimin pek çok kuramı, bilim insanlarının belirli hipotezleri test ettiği büyük fikirlerdir. “Kuram”ın bilimsel tanımı, terimin günlük dilde genelde kullanıldığı tahmin veya önsezi anlamlarıyla karıştırılmamalıdır. Bilimde kuram, bundan çok daha fazlasını ifade eder ve temelleri çok daha sağlamdır. “Evrim Kuramı” bir önsezi değil, dünyada yaşamın ne süreçlerden geçtiğinin, kanıta dayanan, kendi içinde tutarlı, yeterince sınanmış bir açıklamasıdır. Kuramın bilimdeki rolünü anlamak bilim insanları için gerekli, bilinçli yurttaşlar içinse hayatidir.
-
EVRİM KÖŞESİ_EVRİMİ ANLAMAK
Bilimin doğası... Bilimin nasıl işlediğini anlamak, bilim olanla olmayanın kolaylıkla ayırt edilebilmesine olanak tanır. Bu yüzden biyolojik evrimi veya herhangi başka bir bilimi anlamak için, bilimin yapısıyla başlamak önemlidir. Bilim nedir? Bilim, doğal dünyayı anlamanın belirli bir yoludur. Bilim, doğuştan var olan merak güdümüzü geliştirir. Aşağıdaki sekoya ağacı örneğindeki gibi geçmişi günümüze bağlamaya olanak tanır. Bilim, duyularımızı ve duyularımızı daha etkili kullanmamızı sağlayan aletleri kullanarak evren hakkında açık ve kesin bilgiler edinebileceğimiz önermesine dayanır. Bilimin izlediği kendine özgü “kurallar” vardır. Bilimin vardığı sonuçlar her zaman test edilmeye ve eğer gerekirse değiştirilmeye açıktır. Buna rağmen, bilim yaratıcılığı ve hayal gücünü dışlamaz, hatta çoğu zaman bunlardan (içine bol miktarda mantık katarak) faydalanır. 3 temel soru: Orada ne var? Aydan taş toplayan astronot, atomları çarpıştıran nükleer fizikçi, yeni keşfedilmiş bir türü açıklayan deniz biyoloğu, umut vaat eden bir tabakayı kazan paleontolog, hepsi “orada ne olduğunu” bulmaya çalışırlar. Nasıl çalışır? Zamanın, ay taşlarıyla dünya taşları üzerindeki etkilerini kıyaslayan bir yerbilimci, parçacıkların davranışlarını gözlemleyen nükleer fizikçi, balinaları yüzerken gözlemleyen deniz biyoloğu ve nesli tükenmiş bir dinozorun hareket yeteneğini inceleyen paleontolog, aynı soruyu sorarlar; “nasıl çalışır?” Nasıl bu hale geldi? Bu bilim insanlarından her biri çalışma nesnelerinin tarihlerini yeniden oluşturmaya çalışır. Bu nesneler ister taş, ister temel parçacık,ister deniz organizmaları veya fosiller olsun, bilim insanları hep “nasıl bu hale geldi?” sorusuna yanıt arar.
-
Mardin Fetvası olarak da bilinen 700 yıllık cihat fetvası, yeniden yorumlanıyor ...
Başta El Kaide olmak üzere birçok radikal İslami grubun eylemlerini meşrulaştırmak için dayandıkları, Mardin Fetvası olarak da bilinen 700 yıllık cihat fetvası, “Barış Diyarı Mardin” konferansında yeniden yorumlanıyor. Terör örgütlerinin eylemlerine meşruiyet kazandırmak için kullandığı 'cihad fetvası' yazıldığı Mardin'de 700 yıl sonra yeniden yorumlanıyor. Hoşgörü kentinde buluşan İslam dünyasının önde gelen düşünürleri, bugünün koşullarına göre yeniden uyarladıkları fetvayı dünyaya ilan edecek İslam dünyasının önde gelen 20 din düşünürü, Küresel Yenilik ve Rehberlik Merkezi (GCRG) ile Canopus Consulting adlı düşünce kuruluşlarının organize ettiği ve Artuklu Üniversitesi'nin ev sahipliği yaptığı konferans için dün Mardin'de bir araya geldi. Bosna'dan Suudi Arabistan'a çeşitli ülkelerin önde gelen İslam düşünürlerinden oluşan grup iki gün süreyle Osama Bin Ladin ve El-Kaide örgütünün terör eylemlerini meşru kılmak için kullandığı ve tarihe 'Mardin Fetvası' olarak geçen 'cihad' fetvasını masaya yatırıyor. Toplantının temel amacı İslam alimlerinden İbn Teymiyye'nin 1300'lerin başlarında Moğol istilası altındaki Mardinliler için yayınladığı ve 'İslami kurallara uymayan yönetimlere karşı 'cihad' yapılabileceği' yönündeki fetvasını günümüz koşullarında yeniden yorumlamak. Neden böyle bir ihtiyaç doğdu? Çünkü 700 yıl boyunca kimsenin aklına bilge gelmeyen fetva 1970'lerde önce Mısır'daki radikal İslamcı gençler, ardından da Suudi Arabistan'daki bazı gruplar tarafından terör eylemlerine gerekçe olarak kullanıldı. Son olarak 11 Eylül sonrasında El Kaide'nin lider kadrosunun da örgüt üyelerini, bu fetvayı kullanarak terör eylemlerine yönlendirdikleri ortaya çıktı. Konferansı düzenleyen ve çok konuşmaması için tehdit edildiğini söyleyen Malik, “İslam masum insanları öldürmeyi emretmiyor. Müslümanları, Müslüman olmayan yönetimlerle savaşmaya çağıran Mardin Fetvası’nı bugünün koşullarında yeniden yorumluyoruz” dedi. EL KAİDE gibi aşırı dinci örgütlerin eylemlerine meşruiyet kazandırmak için kullandığı 700 yıllık ‘Cihat Fetvası’nı barışçı bir söylemle yeniden yorumlamak için Mardin’de ‘Barış Diyarı Mardin’ başlıklı konferansı düzenleyen İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Canopus Consulting Direktörü Aftab Ahmad Malik, tehdit edildiğini söyledi. Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda din adamını biraraya getiren konferansın açılışı öncesi konuşan Malik, “Çok fazla konuşmamam konusunda uyarıldım” dedi. Protestolar nedeniyle yoğun güvenlik ToplantInIn Batı'nın desteğiyle yapıldığı yönündeki spekülasyonlar ilk günden tepki yarattı. İslamcı web sitelerinde toplantıyı protesto eden yayımlar başlatılırken, toplantının yapıldığı Artuklu Üniversitesi ve misafirlerin ağırlandığı Büyük Mardin Oteli de oldukça yoğun güvenlik önlemleriyle korundu. Öte yandan, Mardinli bazı temsilciler, 'toplantının İngiltere gibi bir küresel güç tarafından organize edilmesi' ve 'Mardin'i bir cihad bölgesi gösterdiği' gerekçesiyle toplantıya katılmadıklarını söylediler. Kaynak: hurriyet.com.tr... aksam.com.tr
-
GURBETTE BIR KADINIM
GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoş geldin sevgili "Ada"...
-
İKTİDARLARIN CEHALETİ ve CEHALETİN İKTİDARLARI ...
Bir varmış bir yokmuş zamanın birinde Osmanlı diye bir Ülke varmış. Ülke insanları yapılan darbelerin ardından sessiz kalmasını bilir ve toplumun çoğunluğu “darbelere” sevimli bakar ve destek verirlermiş Gel zaman git zaman; Osmanlı’dan bu yana güç hep darbelerle el değiştirirmiş. Padişahların bir kısmına darbe yapılmış, kafası uçurulan veziriazam (başbakan) sayısı bir hayli yüksekmiş. Bu ülkede Cumhuriyet kurulduktan sonra hiç darbeler olmayacak gibi gidiyormuş işler, 1960’a kadar darbeler tozlu raflarda gününü bekler olmuş. Ama ne mümkün? O sıralar ülkeyi yöneten iktidar, iktidar mevkiini çok sevmiş, orada sonsuza kadar kalmaya kararlıymış. Ama 1957 seçimleri ile birlikte oylar hızla aşağı düşmeye başlamış. 1961 seçimleri yaklaşmış ama tekrar iktidara gelmek imkânsız gibi görünüyormuş. Ne yapmak lazım? En iyisi sivil bir darbe yapıp, diğer partiyi yok etmek diye düşünmüşler. Çünkü tek parti olarak seçime gidilirse seçim kaybetme kaygısı olmazmış. -2010 yılı iktidarının son dönem geçmişteki bu mantığı hatırlayıp paralel bazı uygulamalar yaptığı gibi- “Tahkikat komisyonu” kurulmuş ve sivilbir darbenin fitili ateşlenmiş. Neymiş bu “tahkikat komisyonu”? İktidardaki parti tarafından 18 Nisan 1960 'ta kurulan 15 üyeli Meclis komisyonu 7 Nisan'da kendi Meclis Grubunun bir bildiri yayımlamasından sonra kurulan muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyonmuş. Komisyon sadece kendi Partili millet vekillerinden oluşmaktaymış ve yayınladığı bildiride "Diğer partinin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı; halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürülüyormuş. Bildirinin ardından iktidar partisinin Meclis Grubu TBMM Başkanlığı'na muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge vermiş. Önerge 18 Nisan 1960 tarihinde Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul edilmiş. Buna göre bir Tahkikat Komisyon'u oluşturulacak ve bu komisyon üç ay boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacakmış. Bu önergenin asıl amaçlarından birisi de muhalefet partisini kapatmakmış. Bu dönemde hukuk askıya alınmış, gazeteler kapatılıp gazeteciler hapsedilmiş, hatta o partinin o zamanki başkanına Meclis’te yaptığı bir konuşma nedeni ile ceza verilip meclis müzakerelerinin yayınlanması yasaklanmış. Ancak yanlış giden bir şeyler varmış aslında. Bizim geleneğimizde darbe dendi mi içinde asker olmalıymış. Asker düşünmüş, düşünmüş darbe öyle olmaz böyle olur deyip cumhuriyet dönemi darbeler geleneğinin ilkini gerçekleştirmiş. Bu durum, ordunun darbe yapmasına en büyük dayanak olarak gösterilmiş. Böylece hem iktidar hem yapılan darbe marifetiyle, İktidarların sivil insiyatif ile el değiştirmesinin önüne geçilmiş. Ancak toplumun içinden kimileri, darbeler çok kötüdür, desede darbenin ardından 27 Mayıs bayram ilan edilmiş. Kimi ileri görüşlü ta bugünü o günden görebilen kimileri de, askeri darbe olmasaydı da iktidar partisinin sivil darbesi devam etseydi farklı mı olacaktı diye sorular sormuşlar. Askeri yada sivil darbelere biraz yansız bakmaya çalışanlar - tıpkı bugün olduğu gibi- iktidar partisinin sivil darbesi, askerin darbesinden daha masum değildir diye bir sonuca varmışlar. *** Onlar varmışlar mı muradına bilinmez… Hikâyecik bu ya, vardır kıssadan hisse kerameti diyelim Biz takkeyi alıp önümüze düşünelim yine de… Ardından her ne kadar yanlış anlamak isteyenler olsa da şu soruyu yine, yeniden ve tekrar soralım... ***