alamet-i farika

interlockum; garibem... diyeceğim şudur ki:ben bu modern resim denen şeyden anlamıyorum.neden acep. önüme bi davetiye koydularali cıvıl diye bi abi resimlerini gösteriyormuş ona buna,diyolar ki sen de gel. daviyetiyenin ön yüzündekli resime baktım,abi bildiğimiz tuğla duvara zoom yapmış,kırmızı üserinde turuncu hani bi acayip bişe... gitmesem ayıpmış öle dedi umum müdürü,gitsem şaşkınım,biri bişe sorar diye de korkarım ayrıca. sana vereyim davetiyeyi sen git,hem ayıp olmaz,hem sen gençsin ben önümüzdeki cuma itibariylen 28,5 yaşında olacam,annamıyom artık,nazan aplamın selamı var dersin,apartman toplantısı varmış ona gittiydi dersin... olar mı?

of bu ne biçim bi beyin fırtınasıdır...??? walla tebrik ve takdir eder,saygılarımı sunarımdır ki ben çok uzun zamandır ÖFKESİ kendinden menkul böle bi yazı okumamıştım. yannız takdir edersiniz ki bendenizin beyin niyetine taşıdığı fındık,bu yazı karşısında şaşkınlığa gark olmuştur.ambale olmuştur. şöyle ki ben konu başlığını gördüğümde aha ben de yaziim iki kelam dediydim ayıptır sölemesi hazır blokum da 1. olmuşken lakin başlık ile makale arasındaki alakayı kavrayamadığımdan mıdır,yoksa ilahi beni gidi hümanist bi etikçi olduğumdan mıdır bilmem bana şiddet öfke ve icraları arasındaki bağlantı bi acaip göründü üzerinize afiyet... kuvvetle muhtemel ki ben annamadım,eminim içinde bi hiciv bi taşlama mevcut da ben mevzuya dahil olamadım diye düşünüyorum. çünkü eğer böyle diilse çok saygıdeğer alkım saygın bey arkadaşımızın bi kamera şakası olduğu kanaatine varmam çok yakındır... bu kadardır,saygılardır,hürmetlerdir...

BÖLÜM 3 KISIM 1 RUS ERKEKLERİ: ıyyyykkkkk..... Bilader bi ırkın bütün kadınları güsel olur da bütün erkekleri de çirkin mi olur? bknz. ruslar...evet oluyor.aynen yukarda dediğim gibi... bildiğimiz çirkin. ben gençken star tv. yeni açıldığında pankreas güreşleri yayınlanırdı. çirkin çirkin,koca kafalı koca göbekli idiot görünüşlü adamlar,gerinip gerinip birbirlerinin üzerlerine zıplarlardı.işte bu adamlar aynı onlara benziyorlar. koca kafalı koca göbekli,çirkin,24 saat sarhoş,berbat bi ırk işte. tavsiyem size bakan bi rus erkeği gördüğünüzde,koşarak terk edin o mekanı... NEGATİF TARAFLARI : hangi özelliklerini saysam ki;mesela örneğin kabalar en başta...herkese kabalar ama.eşlerine sevgililerine çocuklarına...bi de öyle bi huyları var ki yarenler,(türk erkeklerinden daha çok olmasın) eşya gibi davranıyorlar yanlarındaki kadınlara. hani : şapkam var,cüzdanım var,telefonum var,kadınım var gibi,anlatabildim mi?halbuki(benden güsel olmasınlar)pek bi güsel bu rus kadınları,yani abartıldıkları kadar varlar. hani insan o kadına bakınca biraz yontulur di mi?yok...bildiğin sunta bu adamlar,yok sunta çok endüstriyel oldu, bu adamlar tomruk yahu yarenler,bildiğiniz tomruk... şimdi bu adam benim kocam olsa misal,beni aldatsa diyemezsin ki adama neden?çünkü 356,000 km2 ülke(çok pis sıyırdım yanlız),bütün kadınlar güsel.ben derken misal verdim ciddiye almayın,beni aldatacak adam daha anasından doğmadı,bu da bi sonraki aydınlatıcı yazı dizisi konusu olsun unutturmayın... POZİTİF TARAFLARI : bazılarının çooook parası var....çok ama...çok yani... yine de kıssadan hisse: para her kapıyı açmıyo... güsel dünyamısın farklı coğrafyalarına ait erkek cinsi üzerine yeni limanlarda buluşmak dileği ile... bu kadardır,saygılardır,hürmetlerdir...

heyecan ile bekliyorum... konuşan araba kit... kuzen larry ve balky... görevimiz tehlike...

BÖLÜM 2 KISIM 1 FRANSIZ ERKEKLERİ: Sakın ha gerard depardeu'yu referans alıp güselim; topu balık burcu fransız erkeklerine haksızlık etmeyelim. her ne kadar italyanlar kadar olmasa da kendi aralarında da yakışıklılar mevcut. Ama asıl ünlerini romantizmi hat safhada yaşatabilmelerine borçlular. kaldı ki fransızca denilen ve mucizesi kendinden menkul,kulakları şenlendiren,küfür bile edilse müthiş bi ritimi olan o dili konuşabilen erkek bence en güsel bişeydir,tanışılmalıdır,hasbıhal edilmelidir,mümkünse iltifatlarından nasiplenilmelidir. mesela örneğin:tre-tre bien...(çok çok güsel demek oluyo) POZİTİF TARAFLARI : tek başlarına yaşarlar,bir görünüp bi kaybolurlar... samimi ama ısrarcı değillerdir,insanın içini baymazlar. romantizmin kaşifi oldukları söylenir ama herşeyi dozunda yaparlar. sadıktırlar,flörtöz olmaları kötü bişey değil bence. fransız öpücüğü mevzusuna hiç girmiyorum... NEGATİF TARAFLARI : fransızca zor bi dil,öğrenene kadar zaman geçer,lakin bu fransız erkeklerinin kullanım süreleri çok kısa.çok düşkün oluyolar çünkü sevgililerine,bi müddet sonra insanın içi bayılır kanaatindeyim. kendileri de bütün dünya dillerine fransızlar,bilmiyorum artık inatlarından mı?ayıptır sölemesi ben 4 dil biliyorum(şaka diil yaw,hatta yunancaya başladım 4,5 bile diyebiliriz) sava?bien-a demain gibi klasik kelimeler dışında bi girizgah yapamadık henüz... bi de bi görünüp bi kayboluyorlar flört aşamasında,hani bizim türk kızlarının yaptığı,muamma olayım merak edileyim durumu,sizi bilemem ama ben gelelem sıkıntıya,aramazsa ararmam,fransız mransız dinlemem koyarım kapının önüne... bu haftalık bu kadar yarenler... 2-3 gün sonra yeni coğrafyalarda görüşmek üzere, saygılardır,hürmetlerdir...

interlokum,şahanem... nooldu sana? kim ne dedi? ne yaptı? aşık mı oldun yoksa? interlokum bebekim...korkma burdayım... geçer bi kaç güne bişeyin kalmaz...bol bol hülya avşar seyret ; ibişeyciğin kalmaz... çok sıkılırsan ara beni... yanındayım...bırakma kendini...

aaaaaa? kızdırmışsınız ama arkdaşaımızı? neden almadınız onu da listeye? hem cillop gibi de blogu var... yazık ettiniz ama siz kaybedersiniz zira araştırmacı gazeteciliği ile zaten bloglarda dönen dolapları bir bir ifşa etmiş kendisi...çok ayıp arkadaşlarınıza oy vermek ne ******** bişey,tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyorsunuz(böle mi yazılıyo?)hem atatürk ilke ve inkılaplarına da ters düşüyorsunuz keza şerri hükümlere uymaması da caba... ialn eder,saygılar sunarım... ben feragat ediyorum anketteki yerimden,bu hakkı yenmiş arkadaşımıza devredilmesini istiyorum bütün oyların... gerçi hülya avşardan aşırtma mizahla nereye kadar gider onu da bilmiyorum ama... töbe diim ben hemen... saygılardır,hürmetlerdir...

Her birimizin gözlerini ve kulaklarını... Büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız. Birisi piramitleri yapacağımızı haykırmalı. Yapmamamızın bir önemi yok! O isteği beslemeliyiz... Ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz... Sınırsız bir çarşaf gibi. Dünyanın ilerlemesini istiyorsanız... El ele vermeliyiz. Sözüm ona sağlıklıları... Sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız. Siz sağlıklı olanlar! Sağlığınız ne anlama gelir? İnsanoğlunun bütün gözleri, içine... Daldığımız çukura bakıyor. Özgürlük faydasızdır... Eğer gözlerimizin içine bakmaya... Yemeye, içmeye ve... Bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa! Dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler... Sözüm ona sağlıklı olanlardır. İnsanoğlu dinle! Senin içinde su, ateş... Ve sonra kül... Ve külün içindeki kemikler. Kemikler ve küller! Gerçekliğin içinde veya... Hayalimde değilken, ben neredeyim? İşte yeni anlaşmam: Geceleri güneşli olmalı... Ve Ağustos da karlı. Büyük şeyler sona erer... Küçük şeyler baki kalır. Toplum böylesine parçalanmaktansa... Yeniden bir araya gelmeli. Sadece doğaya bak Hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin. Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz... Yanlış tarafa döndüğümüz noktaya. Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz... Suları kirletmeden… Deli bir adam size... Kendinizden utanmanızı söylüyorsa... Ne biçim bir dünyadır burası! Şimdi müzik Müzik! Ah… Anne! Başının etrafında dolaşan... Ve sen güldükçe berraklaşan... O hafif şey havaymış.

interlockum şahanem... ben böyle şiyirleri seviyorum... sen de sev...beni ihmal etme... Hz.guugıl dio ki ben şizofren olmaya müsaitmişim... Uzun yürümelerden Sonra bitkin düşerek Bu bir çocuk oyunu: Ben seni çektim çekerek. Şimdi hangi kitaplardan Öğreneceksiniz onu, Gelmiyorsa bazı şeyler Çocukluktan geçerek. Kasırgayı, doluyu Yemiş de düşmüş gibi Issız kaldırımlarda Garip gece kelebeği Düşe kalka sekerek. Şimdi hangi yollardan Siliniyor izleri Çağ dışı bir çağrıyı Sigara içer gibi İçine çekerek. Dünya böyle gidiyorsa Elbet bir nedeni var Ben sana küstüm küserek

işte günler öncesinden vaaderttiğim yazı dizisi yarenler... bölüm 1 kısım bir... nazanozkan iftiharla takdim eder.: dünya erkeklerinin profilleri: ehueheuheue... ilk incelenecek millet İTALYAN ERKEKLERİ... -prima... tüm dünyada haklı ünleri hepimizin malumu tabi.hakli çünkü uzun bi zamandır bu sektördeyim henüz çirkin italyan erkeği görmedim.marka olmaları boşuna değil,çünkü ilk bakışta zaten tüm dikkatleri toplayabiliyorlar. EBATLARI: hiç biri öyle aman aman uzun olmuyor bi kere.henüz 1.85'in üzerine çıkabilenini görmedim lakin ne gam? devede de boy var amma eşşek çekiyor di mi? haşa eşşek demem hiç bi italyan erkeğine,dedirtemezsiniz. kaş göz desen pek bi yerinde,iri burun (genelde)inci gibi dişler,çok iyi laf yapan bi ağız. HALET-İ RUHİYE : sanırım asıl ünlerini kadınlara kadın gibi davranmasını bilmekle edinmişler.hani işte hesabı ödemeler,sandalyenizi çekmeler,bugün pek bi güselsiniz demeler vs. İlk başlarda topluluk halinde gezselerde,daha sonra ortama alışıp ayrılabilirler. OLUMSUZ YANLARI:flört çay sigara içmek gibi bişey italyan erkekleri için. aranızda kıskanç yapıda olanlar varsa uzak durun derim.bünyede ifrazat yapabilir. Aldatma konusuna hiç girmeyelim,her güselin bi kusuru olur di mi ama? sözlerinde durmadıkları,bazen beklettikleri de görülmüştür. mümkünse bi kaç hafta kullanılıp daha fazla uzatmamakta yara var...eğer evlenilecekse türk erkekeğine dönüşebilme ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. genelde 25-32 yaş arasına tavsiye edilir. sorularınızı iki gün içinde cewaplarım...zira bu aydınlatıcı yazı dizisine dewam etmem gerekiyor ÇOK YAKINDA... kısım iki: FRANSIZ ERKEKLERİ merakla bekleyin...

hımmm... üzerinde epey çalışılmış bi makale. tebrik eder,saygılar sunarım... ben de başka bi tarafından bakmak istiyorum hadiseye,izniniz olursa... pazar günü festivalin açılış kokteylinin ve vs. vs. sinin düzenlendiği içinde AKM binasının da olduğu alandaydım,doğma büyüme antalyalı ve eski festivalleri hatırlayacak kadar yaşı elverişli bi arkadaşımla. daha alana yaklaşmadan önce antalyalılar için festivalin artık hiç bir ehemmiyetinin kalmadığını,hatta o çok önemli olan kortejin bile eskisi kadar ilgi çekmediğini anlattı uzun uzun. sonra son yıllarda alıp başını gitmiş olan manasız filmleri seçme,oyuncu olup olmadığı hülya avşarla oynadığı gereksiz sit-com 'da bile anlaşılamayan,bi kızcağıza portakalı soydurup başucuna koydurmaca... alabildiğine uzak,mesafeli... o korku dolu yıllarda hani sezen aksu ile ferhan şensoyun bi filmi vardı...90 dk. bi evin içinde başı sonu belli olmayan hepi topu 5-10 cümle(umarsızsın-ama hayallerim-dingin bir devinim...),manasız bakışmalar,bi halt sanıp seyrettiydim,hala sezen aksu görünce irkilirim biraz...allaam,ne kötü günlerdi... bi de bu festivali;düzene alternatif diye tanıtmışlardı bize...hani hollywood furyasından değil,gerçek sinema idi bu festivalin amacı... AKM binasının önü broadway'i aratmıyordu,adını bile bilmediğim marka arabalar,kendini spielberg sanan sahne kurucuları...ortalarda ellerinde telefon boyunlarında kimlikleri gezip duran sarı saçlı prototip ablalar... yaw bu halının kırmızı olması şart mı?turuncu olsun mesela örneğin,hani portakal hesabı...azcık yaratıcılık istemek lüks mü? ben onu bunu bilmem,bu festivalin en iyi yaptığı şey,yılanların öcü idi...üstüne de film tanımam(belki selvi boylum al yazmalım,bi de susuz yaz,bi de yılanı öldürseler,bi de hababam sınıfı sınıfta kaldı,bi de kapıcılar kralı,bi de ....) saygılardır,hürmetlerdir...

alaaaa... yaşasın...en sewdiğim... çok teşekkür ederim yaw... ben de unuttunuz sanmıştım... hislendim,gözlerim yaşardı... ama kendime oy verdim terbiyesizim ben... yaw bi de sisi diye bi kızcağız vardı kafası biras karışık onu seviyodum ben... ona verirdim mesela örneğin eğer listede olsaydı... x men abi...ellerinizden öperim,saygılar

pardondur...düzeltmedir... ben yazımda yanlış kişinin demek istediklerini demişim... düzeltir özür dilerim... bendeniz marcus beyfendiye sonuna kadar katılır ayrıyetten aslan yeleli kostümünü takdir ettiğimi belirtir saygılar sunarım...

o zaman ben de geldim... sorunsal denilen muaamma üzredir makale haricten gazellere de saygılıdır/eheueheueheue insan ne kadar hürdür asıl muamma bu sorunun kendisi degil sorulma sekli we amacıdır sosyallesme öncesi diye bir anakronolojik kawramdan söz edilir akademik cewrelerde bu cok tehlikeli bi karmasayı görmez cogunluk soru soralım : 1- sosyallesme öncesi warsa birey hakları ya da amiyane yanıyla bireysellesmeden neden yeni cagda söz edilir? 2- madem ki zorunlu ya da tarihsel akıs geregi bir ewrilmeden gecmis olan sosyal katmanlar neden yeni cagda local kültlere werebildigi önemle modernlesmenin göstergesi olarak anılan demokrasi kawramsal öncülügünü öne sürerler? Irklar bekaa üzerine hareket ederler günümüzde warlıgını sürdürmeyen hic bir canlı türü hadi bizim wademiz doldu biz ırk olarak ortadan kalkalım abi dememislerdir elbette. 1863 yılında feuerbach okumalarına bile esin kaynagı olan chikagoda ki hus agacları we kelebekler misalini aktarmadan edemeyecegim; Bölgede yeni bir fabrika acılır fabrikadan önce bölge beyaz hus agacları we beyaz kelebekleriyle ünlüdür az miktarda kalan siyah kelebeklerin de türünün sona ermesi beklenmektedir. Fabrika acıldıktan 6 ay sonra ise bölgedeki beyaz kelebeklerin sayısında ilginc bir azalma dikkatleri cezbeder aksine ise soyu tükenmek üzere olan siyeh kelebeklerin de hızla cogaldıgı gözlenir. yapılan inceleme sonunda fabrikadan cıkan siyah dumanların beyaz hus agaclarının rengini siyaha cewirdigi beyaz renkteyken hus agaclarının üzerinde rahatca gizlenen beyaz kelebeklerin agaclar siyaha cewrildiginde awcı kuslara acık hedef teskil ettikleri gözlenmistir diger yanda siyah renk alan hus agaclarının üzerinde rahatca gizlene siyah kelebeklerin de cogaldıgı görülmüstür.... mahlukatlar genetik kodlar kadar topolojik geografik durumlar we fiziksel cewre kosullarıyla yasamsallık bulurlar.... jaques derrida ; yasamak isteyen yasar ölmesi gereken ölür der. bu kadardır...saygılardır,hürmetlerdir...

yaaaaa,yarenler... ben zamanında demiştim o zaman kıskanç nazan,gençlerin önünü kesen nazan,örümcek kafalı nazan olmuştu... kimse kimsenin ilgi alanlarını tartışmamalı tabii. hem de sanal ortamda lakin ilk yazıda da olduğu gibi eğer bir ''ÜSTAD''ın 8000 iletisinin 7900 tanesi oyunsa o zaman ben kenime kahroluyorum. yahu o kadar kafa beyin patlatıyorum bişeyler anlatmaya çalışıyorum,bir o kadar da bilmediğim şey varmış öğrenmeye çalışıyorum bakınız nazanozkan...:acemi... ha memnunum ki ben acemi olmaktan,allah size akıl fikir ve de sizin müst-e hakkınızı versin... amin... (uzatmiim dedim:marti bey ne dediyse ben de dedim sayın,maksat ileti sayım yükselsin,kalfa oliim,çırak oliim.hattori hanzo oliim...) di mi yarenler?

yaw amma uzun ara vermişim yahu... biriniz de kızım nerdesin sen unuttun mu ?demiyosunuz ha? döndüm ben korkmayın... hemi de ne hikayelerle... işte....kısım:1 bölüm:1 karabasan oldum ben... evet evet gülmeyin karabasan oldum...hemde konuştum onunla böle yüzü olmayan bişey karşıma geçmiş,hem de saçımı okşuyor...ben de kendi kendime diyorum ki,''aha kızım şimdi gördün ak ... kara ... '' ama bilincim açık yarenler valla billa...kuran evliya çarpsın... zaten o geceden sonra dini bütün bi müslüman olup kendimi ebru sanatına vermeye;deruni sözler söyleyen bi şahsiyet olmaya,mümkünse bi mafya dizisinde oynamaya karar verdimdi. yannız baktım zor işmiş sebat gerekiyo,hayır mis gibi de artiz olurum nurgül yeşilçay kimmiş derim hatta ama ebru zor iş be yoldaşlar. sıkılırım ben otur otur... neyse bu karabasan şöle bişey ;geçti karşıma bana dio ki ben senin ne rüya gördüğünü biliyoruuuuuum;arada da hırlıyo filan,ben bu arada yusufla halvet olmuşum ayıptır sölemesi... ben de dedim ki yapma gözünü seveyim korkuyorum...soona elini alnıma koydu ve içime enerji gibi bişey akmaya başladı...bakın gülmeyin valla billa çok korkunç... hayır yedekte dua mua da yok hani korkunca okuyalım...git diyebildim sadece... sonra uyandım : insan yanlız kalınca da pek bi tırsak oluyomuş böle bi acaip göründü herşey gözüme...tabi her mantıklı kızın yapacağını yapıp annemi aradım ve ikinci kabus başladı... ''alla seni kahretmesiiiiiiin,itikatın zayıfladı bunlar ondan oluyoooooo,yatmadan önce bi dua okusan bunlar olmazdıııı,imansız oldun seen,böle korkunca hemen anneni arasın tabiiii.kahrolasıca,başına taş yağacak,nükleer santrallerde kalasıca''gibi malum anne fırçasını yedikten sonra gerekli açıklamayı alamayıp,her mantıklı genç kızın yapacağını ikinci şeyi yapıp googe'la sarıldım. Hz.google 'da bana dedin ki ben çok yorulmuşum,çok sıkılmışım,kendimi çok üzmüşüm,kendime stress yapmışım,eğer abartırsam delirirmişim dedi... bu mudur ? budur... ben azcık dolaşiim geliyorum...

aslına bakarsanız diğer iki konuya yakışan şeyler yazacağım birazdan ama ihtiva açısından bu başlık daha yakışıklı geldi gözüme... şiir nedense ülkemizde hiç anlaşılmadan üzerinde en çok konuşulan yazın tipidir.birazdan benim de 3-5 kelam edeceğimden anlayacaksınız zaten... özellikle 17 yaşına gelmiş her genç kız şairdir güsel ülkemde...aziz nesinin dediği gibi''bu ülkede sokak kedisi kadar şair var.''dır hani nerdeyse...o kadar ki ''şiir yazanlar şiir okuyanlardan çoktur.''(m.o.) eline her kalem alan neden şiirle başlar yazın hayatına mesela...??? oysa o kadar kolay mıdır şiir yazmak?ya da her kafiyeli yazılana şiir denir mi? şiirin idesi olmalıdır doğru çünkü şiir yokluktan beslenir...aşk,sevi,ekmek,para,adını ne koymak isterseniz...içinde isyan olmayan şiire şiir denir mi?insan olmanın en temel şartlarındn biridir isyan...yoksa ezop,homeros boşuna mı öldü? o feylesofa benden selam söyleyin... benim de tuvalet kağıtlarına,peçetelere yazılmış şiirlerim var ; gerçeklerle takas edilir... saygılardır,hürmetlerdir...

çok sevgili bozan bey abi...(şunu bi açıklığa kavuşturalım mı?) öncelikle uzun zamandır yazamadığım için özürlerimi sunar,ellerinizden öperim abi... satırlarıma başlamadan evvel yüce allahtan ömrünüzü uzun sağlığınızı turp gibi yapmasını,gölgenizin şanlı türk ovasının üzerinden kalkmamasını niyaz ederim.amin(osmanlıca bilmediğimden yazdım bu şeylerin kafiyesi hoşuma gidiyor.yanlış olduysa da napiim artık) 1.bendenizi genç insan kategorisine koyduğunuz için teşekkür ederim lakin ben de cep telefonuyla 23 yaşından sonra tanıştım,ronaldinho yu değil baggioyu tanırım,bildiğim tek ihtilal yüce insan evren paşanın yaptığıdır lakin onda da aklım fikrim pek yerinde değildi... 2.eğer saydığınız o 2 kişinin arasında bendeniz de varsam teşekkür eder saygılar sunarım... 3.neden konuları bu kadar karıştırıyorsunuz anlamıyorum.bünyemde ifrazat yapıyor.öyle bilmiş bilmiş...... 4.her ne kadar farklı fikir tabiyetlerimiz de olsa şu çılgın türkleri bendeniz de pek çözemedim,ne yalan diyiim çözmeye de yeltenmedim... 5.ah abim be kelin ilacı olsa demiş atalarımız (tabi sen benden daha iyi bilirsin atalarımızın ne dediğini ben öyle kulaktan dolma...)filistine gelene kadar,sen önce ayağına don al demezler mi adama?'' Kaç yıldızdan çektim suyumu, kaç haramiye içirdim bilmem...Kaç çocuk öldü susuzluktan, bereketli kuyuların başında...Bunlar bulut ben çizdim maviye, elimde kuş kanadı kalem...Bu bir kırmızı gül ben koydum dudağına, hokkamda kardeş kanı...'' 6.bknz. 5. şık 7.ben hala konumuzu kavrayamadım.gomünistliime ver artık... bu arada portakalı soydum ,baş ucuma koydum... mektubuma son verirken yine senden iyi olmasın bi şahsiyetin hüsnü bey abimin dizelerini kullanmak isterim... Giden her gemiye sallanan mendil Kaçan trenlerin dumanı, celladın alkışlandığı yer İyi uykular sessizliğin günü, iyi uykular kayıp iklim İyi uykular, iyi uykular Uzanır elim bir kör gibi Kuru bir dal bahçemdeki Unutulmuş yangın yeri. saygılardır,hürmetlerdir...

bu başlık yüce feylesof hz.serdar ortac'a aittir. döndüm ben memleketten... şimdik şöle oldu yarenler,5 gün kaldım ya anam bana bi haller oldu..herkes peşimden dolaşıyo...sankim ilk defa alçılı insan yavrusu gördüler(yavru diyorum dikkatinizi çekerim,tazeyim ben daha... ) yaw böle prenses diana ve maiyeti gibi dolaşıom evde(alla sonumu benzetmesin... ) ama en güseli yıkanmak ayıptır sölemesi...parmağımı kıpırdatmadım ama annemin nası kese yaptığını unutmuşum yannız acıdı biras... uzun zamandır meşhuuurr otobüs yolculuklarımı yapmıodum eğlenceli oldu. bi iki hikaye çıktı bi de çok parlak bi fikir geldi aklıma:yazı dizisi... evet yannış okumadınız yazı dizisi yazcam ben hemi de böle aydınlatıcı,ilim irfan takdim eden,etrafını mum gibi aydınlatan bi yazı dizisi...taslağı oluşturdum dört gözle bekleyin... otobüs yolculuklarına gelince malumunuz ben ıspartada okudum sül.dem.ünv.de,bizim melekete makul saatlerde gidip gelen sadece bi otobüs şirketi vardı,9 yıl oluyo bu güzergahta yolculuk yapmaya başlayalı şirketin adı 9 kere değişti.öz oldu,hakiki oldu,öz hakiki oldu,şehrin meşhur sodasının ismi oldu,bi inek ismi oldu(sarıkız...)valla billa ciddiyim,otobüs şirketine inek ismi koydular yaw.. yannız asıl ben şirketlerin isminin neden değiştirldiğini öğrendiğimde azcık ürperdiydim ne yalan söliim,misal herhangi bir otobüsleri 3 kere kaza yaptımıydı kapatılıyormuş ya bu şirketler : 9*3:27 en az 27 kazası var bu yandığımın şirketinin... neyse malum klasik üvertür eğlencelerle başladı yolculuğumuz,aynı koltuğun 3 kişiye birden satılması,bayan isteyen ve içimi bayan bi teyzeye oğlan yanı satılması(ki hakaten oğlu yaşındaydı neden itiraz etti annamadım) muavinin orta yaşına gelmesi hasebiyle kendini kaptan şoförümüzle bir tutup bi bardak su bile vermemesi filan... böle mutlu mesut yolculuğun 4. saatini iç bayıklığı ile geçiren bendeniz,otobüste entellektüel bi kimlik çizmeye çalışıp(nedense?) tolstoy'umu çantadan çıkarmaya karar vermiştim ki,yanımızda ki otobüsle cilveleştiğimizi farkettim.zira cam kenarında oturuyordum ve diğer otobüsün cam kenarında oturan abi ile çok yakın göz teması kurabildiğimi anladım birden. meğer aynı şirketin otobüsleriymiş bunlar,aynı yere gidiyormuşuz ancak öbür otobüs pek dolu şöför abi de ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntının kendi cebini daha fazla etkilememesi için düşünmüş taşınmış ve kendi otobüsündekileri bizimkine atıp,neresinden dönsem kârdır demiş,lakin bizim otobüste pek yer olmadığını gözardı etmiştir.halbusi o kadar da yalayıp geçtiydi yanımızdan... neyse otobüste bir anda mahşeri bir kalabalık oluştu,çoluk çocuk,anne-baba,asker,sağır-dilsiz kadromuz bile mevcuttu valla,neyse efendime söliim,ayaktaki yolcular önümüzdeki 250km.yi ayakta gideceklarini anladıkların otobüs hareket etmişti ve bişeyler yapmak için çok geç olmuştu...tabii ben hemen saktlığımı kullanıp yaşlı çocukulu ve harp mamüllerine yer veremeyeceğimi zira o tabeladaki yazıda adı geçen sakatın bizzat kendim olduğumu belirtmek için bi agh... dedim durduk yere(adiyim ben,adi...) ama nooldu?nooldu?işte bu memleketin önünü açacak,bizleri muassır medeniyetler seviyesine çıkaracaklarına can-ı gönülden inandığım MENAPOZ TEYZE lerden ikisi olaya müdahale edip bağırmaya başladılar... ''para verdim ben kardeşim,oturmak istiyorum...'' ''rezalet,olacak şey değil,aaaaaa'' ''şofer bey neden ayakta gidiyoruz,şikayet edicem sizi görürsünüz..'' ''ay bayılcam şimdi,aaaa'' of ne güsel dakikalardı yarabbim...

anladım bozan bey abi... (sizin aslında 25 yaşında bi taze olduğunuzu düşünüyorum lakin yine de abi...) şimdi sıradaki sorularımı da cewaplarsanız,aydınlanıciim;iflah oluciim... lakin reca ederim menderes mevzuuna girmeyelim,zira böyle takdir görmüş bi forum üstadına ters düşmek istemem... sual 1:madem durum kaaveye gidip muhittin abileri gaza getirmek kadar basittir de memleketim aydınları neden sebep öle dururlar da mevzu; misal vicdani red gibi hassas bi tarafa gelince dut yemiş karga oluyorlar? sual 2:ayrıyetten bu vicdani red sizce hangi mevzunun güncelleştirilmiş tekrarıdır da bir başkadır benim memleketimde orduyla hükümeti karşı karşıya getirmekte bi anayasa kitabı kadar başarılı olamamıştır???(bakınız bulmuşum de mi diğer faşik bürokratik örneği???) sual 3:bu güncel tekrarları mevzuunun global olanı var ya şimdik bi israil mehmetçiği kaçırılmış,sizce biz şimdi hangi güzüde tv. kanalımızda bi şindlerin listesi izleriz de gözlerimiz yaşla dolar dersiniz?(nası bak zeka küpüyüm maşşalahım var de mi?) sual 4: türkiye bürokrasisi/demokrasisi asıl kimin elindedir de biz yıllardır boş yere sandık başına koşarızdır? şimdilik suallerim bu kadardır,ihtiva ettikleri hicivleri gözardı etmemeniz dileğiyle...

ah ben duramıyorum bozan bey abimiz... şu ağır faşist demokrasi demektir? bendeniz kulunuza ağır ağır ve maddeler halinde anlatır mısınız? ha bi de standart yurdum insanı zekasına uygun kelimelerle reca ediciiim... bu arada emin çölleraşanın ''kahramaaaan''ını unutmuşunuz... teessüflerimi,geri dönüşünüzün şerefine erteler;akıl fikir sağlığı dilerim...

yıllar öncesinde seyyar berberler varmış...-mış demek benim için hoş olmaz hala manisada seyyar berberlik yapan bi dede tanıyorum.ama bu mevzuya özne olanlar osmanlı zamanındakiler...neyse efendime söyliim o devirde seyyarcılık şimdiki gibi yasak,zabitler geziyor...zavallı seyyar berberler tam işlerinin en ince yerindeyken bir zabit düdüğü,tası tarağı toplayıp kaçıyorlar...işte bizim dilimize kazandırdıkları : tası tarağı toplayıp kaçmak... sanırım bu kadar sıkıntı vermek yetti...hem kendime hem de bu sularda yüzenlere... zaten anlatacak hikayem de kalmamıştı... zaten hiç birinizle dövüşemem... tüm cümlelerime nokta koydum yarenler,aynada baktığım yüzüme nokta koydum...gidiyorum... blogumu alaturkaya emanet ediyorum... düzensizliğimi interlocka... hırçınlığımı ve küfürlerimi armana... melankolikliğimi tania haydeye... umut etme yeteneğimi şevvale... sukunetimi su damlasına... merakımı maradonaya... aklımı fikrimi kendim geliştirdim tırnaklarımla hiç birinize bırakamam, siz de yapın kendinize... tası tarağı toplayıp gidiyorum... deli oldum,şımarık oldum,söz dinlemez oldum,terbiyesiz oldum,sivri dilli oldum; şimdi biraz da anne olmak istiyorum üzerinize afiyet...adı zeynep...ama ben de olsam zeynep koyardım..çok güsel kara zeytin gözleri var... ne diim? allah hepinizin müst-e hakkını versin... bunu demiş miyidm daha önce??? neyse...eywallah yarenler... eywallah yoldaşlar...

yaw ben bu başlığı neden daha önce görmedim... ne çok güldüm,çişim geldi yahu... şimdi şöle oluyo arkadaşım...yaş kemale erince insan artık dünya işlerinden elini eteğini çekiyo...evinin kadını olma ve üreme arzusuyla yanıp tutuşuyo...bu aşamada sana tavsiyem şudur ki : insanın geçirdiği ewrim sonucunda dahi değişmeyen eş seçme yöntemini kullanmanı tavsiye ederim.şöyle ki : ideal erkeği yaydığı kokudan bulabilirisn...yannız günümüz şartları altında bu kokuyu yakalama ihtimalin pek bi düşük... sen en iyisi ilk ewlenme teklif edeni kabul eet... saygılar

İnterlockum,körpe balam... tebriğe şayan bu son yazdıkların gözlerimi yaşartmış ve lakin yine de yogi-lik yolunda bir arpa boyu yol katetmene sebep olmuştur. bilirsin ki yogi-lik meşakkatli,sarp kayalıklarla dolu dik bir patikadır. ama ne güzeldir ki gidenler döner bir merhaba saflığında,lakin bendeniz ne zaman bi dosta gitsem evde yoklar... petek dinçöz benden daha yalnız mıdır acep?

interlockum şahanem, bak aklıma ne geldi... nasa uzay seyahatlerine yeniden başlamış ya,şimdi bu adamlar baştan maymun filan mı gönderecekler? yeni bir uzay macerası planet of the apes tadında olacak mıdır? bu bağlamda nepalin demokrasi arayışı ne olacaktır? oğuz aksaç dinle sorularıma cewap wer... öperim badem gözlerinden...