Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Haziranda Ölmek Zor orhan kemal'in güzel anısına işten çıktım sokaktayım elim yüzüm üstümbaşım gazete sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sokakta tomson sokağa çıkmak yasak sokaktayım gece leylâk ve tomurcuk kokuyor yaralı bir şahin olmuş yüreğim uy anam anam haziranda ölmek zor! havada tüy havada kuş havada kuş soluğu kokusu hava leylâk ve tomurcuk kokuyor ne anlar acılardan/güzel haziran ne anlar güzel bahar! kopuk bir kol sokakta çırpınıp durur çalışmışım onbeş saat tükenmişim onbeş saat acıkmışım yorulmuşum uykusamışım anama sövmüş patron ter döktüğüm gazetede sıkmışım dişlerimi ıslıkla söylemişim umutlarımı susarak söylemişim sıcak bir ev özlemişim sıcak bir yemek ve sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler çıkmışım bir kavgadan vurmuşum sokaklara sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sarı sarı yapraklarla birlikte sanki dallarda insan iskeletleri asacaklar aydemir'i asacaklar gürcan'ı belki başkalarını pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim dökülüyor etlerim sarı yapraklar gibi asmak neyi kurtarır sarı sarı yaprakları kuru dallara? yolunmuş yaprakları kırılmış dallarıyla ne anlatır bir ağaç hani rüzgâr hani kuş hani nerde rüzgârlı kuş sesleri? asılmak sorun değil asılmamak da değil kimin kimi astığı kimin kimi neden niçin astığı budur işte asıl sorun! sevdim gelin morunu sevdim şiir morunu moru sevdim tomurcukta moru sevdim memede ve öptüğüm dudakta ama sevmedim, hayır iğrendim insanoğlunun yağlı ipte sallanan morluğundan! neden böyle acılıyım neden böyle ağrılı neden niçin bu sokaklar böyle boş niçin neden bu evler böyle dolu? sokaklarla solur evler sokaklarla atar nabzı kentlerin sokaksız kent kentsiz ülke kahkahanın yanıbaşı gözyaşı işten çıktım elim yüzüm üstümbaşım gazete karanlıkta akan bir su gibi vurdum kendimi caddelere hava leylâk ve tomurcuk kokusu havada köryoluna havada suçsuz günahsız gitme korkusu ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun oh desem tutuşacak soluğum asmak neyi kurtarır öldürmek neyi yaşatmaktır önemlisi güzel yaşatmak abeceden geçirmek kıracın çekirgesini ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak ah yavrum ah güzelim canım benim / sevdiceğim bitanem kısa sürdü bu yolculuk n'eylersin ki sonu yok! gece leylâk ve tomurcuk kokuyor uy anam anam haziranda ölmek zor! nerdeyim ben nerdeyim ben nerdeyim? kimsiniz siz kimsiniz siz kimsiniz? ne söyler bu radyolar gazeteler ne yazar kim ölmüş uzaklarda göçen kim dünyamızdan? asmak neyi kurtarır öldürmek neyi? yolunmuş yaprakları ve kırılmış dallarıyla bir ağaç söyler hangi güzelliği? kökü burda yüreğimde yaprakları uzaklarda bir çınar ıslık çala çala göçtü bir çınar göçtü memet diye diye şafak vakti bir çınar silkeledi kuşlarını güneşlerini: «oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet, memet!» gece leylâk ve tomurcuk kokuyor üstümbaşım elim yüzüm gazete vurmuşum sokaklara vurmuşum karanlığa uy anam anam haziranda ölmek zor! bu acılar bu ağrılar bu yürek neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar bu ağaçlar niçin böyle yapraksız bu geceler niçin böyle insansız bu insanlar niçin böyle yarınsız bu niçinler niçin böyle yanıtsız? kim bu korku kim bu umut ne adına kim için? «uyarına gelirse tepemde bir de çınar» demişti on yıl önce demek ki on yıl sonra demek ki sabah sabah demek ki «manda gönü» demek ki «şile bezi» demek ki «yeşil biber» bir de memet'in yüzü bir de güzel istanbul bir de «saman sarısı» bir de özlem kırmızısı demek ki göçtü usta kaldı yürek sızısı geride kalanlara nerdeyim ben nerdeyim? kimsiniz siz kimsiniz? yıllar var ki ter içinde taşıdım ben bu yükü bıraktım acının alkışlarına 3 haziran '63'ü bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta bir kırmızı gül dalı iğilmiş üzerine yatıyor oralarda bir eski gömütlükte yatıyor usta bir kırmızı gül dalı iğilmiş üzerine okşar yanan alnını bir kırmızı gül dalı nâzım ustanın gece leylâk ve tomurcuk kokuyor bir basın işçisiyim elim yüzüm üstümbaşım gazete geçsem de gölgesinden tankların tomsonların şuramda bir çalıkuşu ötüyor uy anam anam haziranda ölmek zor! Hasan Hüseyin Korkmazgil
  2. ya sen boşver bitanem, kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün kimsenin düşüncesine diline kilit vuracak değiliz ya, bana geçiyormu duyguların, sana geçiyormu duygularım aslolan budur... gerisi yalan sözden ibaret dedikodudur, umurumda da değil bitanem, seni kıramasın kem sözler, içinde ne yaşadığını senden iyi bilen olmaz... iyiki varsın tatlım... bak sana anne nasihati, onun bunun ne dediği değil senin ne düşündüğün önemli... hayatın boyunca bu düşünce seni ve duygularını bastırır buna izin verme, dünyada kaç kafa varsa o kafalar sayısınca fikir var iyisi kötüsüyle, aslolan aşktır, aslolan sende var olandır, aslolan sevgidir, sende varmı var... Gerisini BOŞVERRRRRRRRRRRR... Seni Seviyorum bitanem
  3. Ufak vücuduma kefen istemem Varsa insanlıkla sararlar beni ağlama değmez hayat bu gözyaşlarına, bak bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar, ve sen benim asil dostum, sen sende olanın kıymetiyle varsın... içinde ki güzellik bir cennet bahçesi gibi parlasın... SENİ SEVİYORUM...
  4. Aşk sen varken kötü diye birşey bilmiyorduk mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler nicedir bir pencereden deniz güzel değil nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden sen gel de... bizi yeni vakitlere çıkar İlhan Berk
  5. Ararlar Beni Ne dedimse halka hiç yaramadı Ben gittikten sonra ararlar beni Boşa cahillerin gözü karardı Kuru çene ile yorarlar beni Duman eksik olmaz her yüce dağda Bülbül eksik olmaz her yeşil bağda Atomun patlayıp bittiği çağda Onun ötesinde sorarlar beni Ebedi değildir bu yeşil bağlar Ebedi değildir şu yüce dağlar Öz kardaşım şu bizim softalar Mezarımda bile kırarlar beni Dövüştüm çekiştim ham sofuyunan Dikildi karşıma boş kafayınan Aşıklar gidemez bir sefayınan Böyle boşu boşuna yorarlar beni Mahzuni Şerif'im gayrı gam yemem Ondan ötesini kimseye demem Ufak vücuduma kefen istemem Varsa insanlıkla sararlar beni Mahzuni Şerif
  6. bir uğradım ama galiba sen yoksun şimdi, bir şiir bırakıp gideceğim izninle bidenem, görüşürüz Arayış Bir tas zehir verin bana içeyim Tek unutmak için acılarımı Baksana; kırdılar kapılarımı Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim Kurşuna dizdiler anılarımı Yenik düştüm bu savaşta neyleyim Bir mezar nasılsa işte öyleyim Unuttum en güzel şarkılarımı Gündüzü yok upuzun bir geceyim Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı Ümit Yaşar Oğuzcan
  7. bidenemsin reca ederim canım kardeşim şiire doyurmuş buraları çok teşekkür ederim kim verdi ağzının payını yaw, takma kafaya figgarom, ne dedik bir varmış, bir yokmuş herşey... masal gibi
  8. de gülüm! De ki: ela bir günde gelecegim istanbul darmadagin olacak, saçlarim darmadagin. Hepsi, darmadagin! üzülme gülüm! Toparlanacagiz, birlikte, ayaga da kalkacagiz, yürüyecegiz de gülüm hem de çelikten topragini dele dele hayatin! de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir sevgi, bitmiştir güven! güven bana gülüm! sana bitmemişligi ögretecek, tattiracaktir hasretten-hakikaten-ten degiştiren yüzüm! göreceksin gülüm! Bekle! hirslarimiz, acilarimiz gitgide ihanetlere hainlere, ezilmelere alişacak.. göreceksin-sevinçten aglayacaksin gülüm-ki işte o vakit bana-dogrudur!- şair olmak, seni sevmek pek çok yakişacak! bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var, sokaklar var, kediler! inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize! ölüm inananlar için sessizce kara kapli kitaplardan çikartilacak.. göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin! artik hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz bu dünyada, yapayalniz, umarsiz kalmayacak! Küçük İskender bekle bizi izmir, lokmalarda beklesin, az kaldı yola çıkmaya
  9. bende seni seviyorum şiirine şiirdir karşılık... Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış. Uzayan saçlar, alyında avuçlarımızın İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi. Yanmak mı o eski çağlarda yanmak Kül olup savrulmak rüzgara karşı İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı. İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne. Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın... Ümit Yaşar Oğuzcan
  10. Fırlat at uzağa Döner gelir bumerang. Yukardan aşağı, boş küpler, Soldan sağa Hangi harfleri koymalı Ki çözülsün bilmece? Diş diş Kalıntı çağ mazgalları Sonra yeni katmanlar Bir intihar gibi içerde. Aldatışı yakınların Bilinseydi Kime inanacaksın Ki hangi yolları yürümeli? Çocukluk, gene ancak çocukluk Gerçi o da acı Ama iyi ki var Yerine hangi mutlu yaşantı? O nineler, o kızlar, o evler De yoksa Kimin bu toprak Çok düşünmüşümdür. Onu benden, beni ondan ayıran Düzenler Bırakmaz bizi bize, bölücü Olmuş nice değerler, ben de ölmüşümdür. İçindeyim, diretiyorum çağa Size ne miyim ben, siz bana nesiniz? Bir hayal, bir masal mı eski Ama ben görmüşümdür. Fırlat at uzağa Döner gelir bumerang.
  11. sen uzaklarda değil damarımda kanımsın ben sensiz yaşayamam, hayatımsın canımsın iste kölen olayım, istersen öldür beni başkasını seversen bilki yaşatmam seni inan yaşatmam seni... birazcık seviyorsan sözlerime darılma seni kıskanıyorum beni yanından ayırma seni çok seviyorum beni yanından ayırma iste kölen olayım, istersen öldür beni başkasını seversen bilki yaşatmam seni... inan yaşatmam seni... bilmeden kırdım seni, bilerek asla olmaz ne olur affet beni, hatasız insan olmaz ne olur affet beni, hatasız aşık olmaz iste kölen olayım, istersen öldür beni başkasını seversen bilki yaşatmam seni... inan yaşatmam seni...
  12. yaw erkek dediğin nasıl olacak, insan olabilsin kafi... insan olmak zanaat...
  13. Büyüyorum büyüdükçe, sentetik zamanlara kangren ayaklar bastım, izi kaldı ömrümün... kara çaldılar yüzüme bütün kara parçalarında elbette "afrika dahil" parça başı çalışan kiralık katildi zaman gülüşüm sivas yangını ağlarsam kızma... ölmek bile yakışıyor bazı adama... Yılmaz Erdoğan
  14. duygusal romantik figgarom, ne kadar içten bir şiir bu böyle, ilk defa okuyorum yoksa sanamı ait, harika ya, "yokluk" gibi birşey varmı, karşılığı "varlık" olan... her ikisi arasında kalmışız hepimiz değilmi, bir "var" ve bir "yok" muş herşey...
  15. çok kızdım, gidip buzdolabından yer ayırtıciğim
  16. Ölümün Yükselişi Ve Çöküşü Ne zaman bir yakını ölse birinin, Onu ilk-ölüm sanır kalır o. Ne zaman bir sevdiği ölse birinin, Onu en-ölüm alır kalır o. Ne zaman bir saydığı ölse birinin, Onu hep-ölüm bulur kalır o. Ne zaman bir-bildiği ölse birinin, Onu son ölüm sayar kalır o. Ne zaman bir umduğu ölse birinin, Onu yok-ölüm duyar kalır o. Ne zaman bir herşeyi ölse birinin, Kendini ölümlerle yaşar kalır o. Ne zaman bir kendisi ölse birinin, Ölümlerde kendini yaşar kalır o. Özdemir Asaf
  17. ağlama benim gurbetteki dostum, uzaksın ama uzak olduğun kadar yakınsın sen bize... mesafeler giremez aramıza, bende alıştım, bu alışkanlıktan vazgeçebileceğimi sanmıyorum, Allah ne kadar sürmesini dilerse o kadar beraberiz bitanem... sende kalbimdesin, bu karanlık dünyanın aydınlık insanlarısınız siz, sizinle katlanılır oluyor bu dünya, onca nefret kokan insan ilişkilerinde herhangi bir menfaat gütmeden sevdiğimizi söyleyebiliyoruz ya birbirimizi, işte bu herşeye değer, çünkü bir tek sevgi paylaştıkça çoğalır, ve bir tek sevgidir insana yeten, başka hiçbir şey yetmez bu kadar...
  18. bu 10 gündür zaman bulamadım forum için, görüşürüz Taner'cim... ben iyiyim inşallah sende iyisindir...
  19. biricik kızım, ben o kadar yüreğimde hissediyorum ki anne derken ki samimiyetini, Nisa'm diyor gibi... Dün bana dedi ki iyiki benim annemsin, iyiki oda benim kızım, iyiki sende kızımsın, meleksin, kelebeksin, sıcacıksın... sen bana anne dedin demek ki hissettin, ben sana kızım dedim demek ki hissettim, ne sen ne de ben hissiz yaşayamayız ki, hissetmeden bir şey söyleyemeyiz ki, sarıldın, sarıldım, birgün gerçekten kucaklaşırız umarım...
  20. Canımsın sen, seni tanımak benim için ayrıca güzel, o kadar kısa zamanda onca şeyi paylaşmak, bir dost daha kazanmak, bundan daha güzel ne olabilir ki, bir insanın başka ne kazancı olabilir ki, bunlar servetle satın alınamayacak kadar değerli paylaşımlar, hepimiz kendi dünyamızda o kadar yalnızız ki, yalnızlıklarımızı paylaşıyoruz Diloşum, umutsuzluklarımızı umuda dönüştürüyoruz burada, bende hayatından çıkmaya niyetli değilim, birgün o hayalini kurduğumuz sıcak muhabbeti yüzyüze yaşayacağımız günde gelecek, gözlerimize bakacak, belki saatlerce güleceğiz... bende seni seviyorum, bak Zeki Müren ne diyor... Sende başını alıp gitme ne olur, hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar, ve hiç bir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar, sende başını alıp gitme ne olur... Senin için dinliyorum, sana armağan ediyorum...
  21. O Beyaz Bir Kuştu O, beyaz bir kuştu, uzun kanatlı; Ardında ışıktan bir iz bıraktı. Yek gibi dağları aştı bir atli, Arada bir engin deniz bıraktı. Uzaktan gelirken derin akisler, Kapadı geçtiğim yolları sisler. Tutuştu içimde birikmiş hisler; Gönlümü o kadar temiz bıraktı. O, beyaz bir kuştu ak kanatlıydı; Yel gibi dağları aşan atlıydı; Hayâldi, hayâlden bile tatlıydı; Ne ışık bıraktı, ne iz bıraktı Orhan Seyfi Orhon
  22. Karımı 1998'in sonbaharında kaybettim... Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik. Karım, her evlilik yıldönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, ‘‘Bunlar bizim hayatımızın gölgeleri’’ derdi. Öldüğünde, yedi tane resmimiz vardı. 97'in bir gecesinde onu aldattım. Oysa, ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece: - Biliyorum dedi. *** İzmir'e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine. Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün farkettim. A. R. K. A. S. I. N. Gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım ‘‘Arkasına bak’’ filan yazmaya niyetlenmişti. Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. *** İnanabiliyor musunuz, her birinin arkasından bir mektup çıktı! Geçirdiğimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmıştı. 1997'deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı. Ve içinden şu sözler çıktı: ‘‘14 Mart 1997/ Gözlerin bana başka birine dokunmuş gibi baktı/ Söylemene gerek yok, biliyorum...’’ *** 2002'deyiz. Onu kaybedeli 4, aldatalı 5 yıl oluyor. İçim acıyor şimdi. Çünkü kadınlar biliyor, hissediyor...
  23. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Binmediğim hiç bir otobüs Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum. KAHRAMAN TAZEOĞLU
  24. Seni gördüm, toy bir çocuktu yüreğim henüz yağmur yağmamış buluttum... Hiç kimseyi senin kadar sevmedim... Tutsaktım, Yok pahasına bir gemiye satıldım sonra gözlerimi sattım, Hiç kimseyi senin kadar sevmedim... Yalnızlığıma nice zaman silah çektim, süngü tuttum... Dağların zirvesinde destan, çöllerin ortasında ağıttım... Hiç kimseyi senin kadar sevmedim... Yakacak diye gözlerin, kalbimi ellerinin nârına kendim attım. Senden duydum en güzelini sözlerin en tatlı yudumları senden yuttum Hiç kimseyi senin kadar sevmedim... Sevdan için her gül mevsiminde arzu arzu, umut umuttum.... Gördüğüm her renkte rengini gördüm Duyduğum her seste adına türküler tuttum... Hiç kimseyi senin kadar sevmedim.... Akrep düştü gecelerime Gelirsin tutkusuyla yıldızlarını göğün birer birer uyuttum... Adından başka isimleri kelimeleri harfleri Adından başka Bütün bildiklerimi unuttum... Hiç kimseyi senin kadar sevmedim... Ben, hiç kimseyi senin kadar sevmedim...
  25. Seni sen olduğun için sevendir Yüreğinin sesini uzaklarda bile dinleyendir İki eli kanda olsa derdine yetişendir Varolduğunu hissetiren,kıymet bilendir Dostdur sözde değil özdedir adı... Sabun köpüğü değil, darlık anında kaybolmaz Sözünün eri güvenirliği tartışılmaz Bilirsin, çıkılan yolda yarenlikden caymaz Hayatına girdi mi kolay kolay çıkamaz Dostdur sözde değil özdedir adı... Yüreğini menfaatsiz sunar İyiliğin için sözleri acıya bular, Vakti zamanı gelir söyledikleri bir bir çıkar Yoktur senle dolan kalbinde ne fitne fucur ne de çıkar Dostdur sözde değil özdedir adı... Yangınlardaki yüreğine, varlığı ile ferahlık Mutluluklarında, üstüne dikilen saf ipekden bayramlık Bilmez ne rol ne sahtekarlık En büyük özelliği yaradılışı doğallık Dostdur sözde değil özdedir adı... Yalnızlıklar rıhtımından alıp götürür, süt beyaz yelkeniyle Uçurum kenarından çeker,adı şefkat elleriyle İyiki varsın dedirttiren, avucunda tuttuğu yüreğiyle 'Sen cansın benim dostumsun ' ağız dolusu kelimeleriyle Dostdur sözde değil özdedir adı....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.